Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç’in Basın Bilgilendirme Toplantısı, 30 Aralık 2015, Ankara Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç’in Basın Bilgilendirme Toplantısı, 16 Aralık 2015, Ankara Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç’in Basın Bilgilendirme Toplantısı, 8 Aralık 2015, Ankara Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç’in Arka Plan Bilgilendirme Toplantısı, 28 Kasım 2015, Ankara Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç’in Basın Bilgilendirme Toplantısı, 5 Kasım 2015, Ankara Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç'in Basın Bilgilendirme Toplantısı, 9 Ekim 2015, Ankara Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç’in Basın Bilgilendirme Toplantısı, 15 Eylül 2015, Ankara Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç’in Basın Bilgilendirme Toplantısı, 2 Eylül 2015, Ankara Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç’in Basın Bilgilendirme Toplantısı, 27 Ağustos 2015, Ankara Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç’in Basın Bilgilendirme Toplantısı, 7 Ağustos 2015, Ankara Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç’in İstanbul’da Yerleşik Yabancı Muhabirlere Verdiği Background Brifing, 31 Temmuz 2015, Hilton Harbiye Oteli, İstanbul Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç’in Basın Bilgilendirme Toplantısı, 29 Temmuz 2015, Ankara Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç’in Basın Bilgilendirme Toplantısı, 15 Temmuz 2015, Ankara Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç’in Basın Bilgilendirme Toplantısı, 3 Temmuz 2015, Ankara Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç’in İstanbul’da Yerleşik Yabancı Muhabirlere Verdiği Background Brifing, 26 Haziran 2015, Hilton Harbiye Oteli, İstanbul Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç’in Basın Bilgilendirme Toplantısı, 25 Haziran 2015, Ankara Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç’in Basın Bilgilendirme Toplantısı, 18 Haziran 2015, Ankara Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç’in Basın Bilgilendirme Toplantısı, 11 Haziran 2015, Ankara Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç’in Basın Bilgilendirme Toplantısı, 15 Mayıs 2015, Ankara Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç’in Basın Bilgilendirme Toplantısı, 8 Mayıs 2015, Ankara Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç’in İstanbul’da Yerleşik Yabancı Muhabirlere Verdiği Background Brifing, 17 Nisan 2015, Hilton Harbiye Oteli, İstanbul Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç'in Basın Bilgilendirme Toplantısı, 16 Nisan 2015, Ankara Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç'in Basın Bilgilendirme Toplantısı, 9 Nisan 2015, Ankara Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç’in Basın Bilgilendirme Toplantısı, 31 Mart 2015, Ankara Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç’in Basın Bilgilendirme Toplantısı, 24 Mart 2015, Ankara Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç’in Basın Bilgilendirme Toplantısı, 11 Mart 2015, Ankara Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç'in Basın Bilgilendirme Toplantısı, 27 Şubat 2015, Ankara Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç'in Basın Bilgilendirme Toplantısı, 17 Şubat 2015, Ankara Enformasyon Genel Müdür Yardımcılığı’nda Daire Başkanı Beliz Celasin-Rende’nin Background Bilgilendirme Toplantısı, 12 Şubat 2015, Ankara Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç’in İstanbul’da Yerleşik Yabancı Muhabirlere Verdiği Background Brifing,05 Şubat 2015, Hilton Harbiye Oteli, İstanbul
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç'in Basın Bilgilendirme Toplantısı, 16 Nisan 2015, Ankara


DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ TANJU BİLGİÇ- En son geçtiğimiz hafta bir araya gelmiştik. Ben her zaman olduğu gibi Sayın Bakanın geçtiğimiz hafta faaliyetleri hakkında size kısaca bilgi vereyim. Önümüzdeki haftalara ilişkin program hakkında size kısaca bir özet geçeyim, ondan sonra da varsa sorularınızı alayım.

Geçtiğimiz hafta Cuma günü Sudan Dışişleri Bakanı Muhammed Ali Ahmed Karti buradaydı. Sayın Bakanla hem heyetlerarası görüşme, hem başbaşa görüşme gerçekleştirdi. Ardından bir basın toplantısı oldu, sonra da yemekte bir araya geldiler. Tabii bu ziyaret sırasında aynı zamanda bir anlaşma imzalandı. İki ülke Dışişleri Bakanlıkları arasında bilişim alanında işbirliğine ilişkin bir mutabakat zaptı imzalandı. Tabii Sudan bizim için önemli bir ülke Afrika’ya açılan kapılarımızdan bir tanesi. Artık Afrika’ya açılım politikası yerini yavaş yavaş ortaklık politikasına da bırakıyor. Tabiatıyla biz sadece Sudan’la değil, Afrika ülkelerinin hepsiyle ilişkilerimizi geliştirmeye çalışıyoruz. Sudan Dışişleri Bakanı Sayın Bakanımızla görüşmesinin ardından Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından da kabul edildi. Ardından Sayın Bakanımız tarihi bir ziyaret gerçekleştirdi. Sayın Bakanımız Pazar ve Pazartesi günü Moğolistan’daydı. Tarihi dedim aslında Moğolistan’a Türkiye’den yapılan ilk resmi Dışişleri Bakanlığı ziyareti. Daha önce üst seviyede ziyaretler olmuştu, ama Dışişleri Bakanı ziyareti resmi olarak ilk defa oldu. Tabii Moğolistan’la aslında çok sayıda anlaşmamız var. Bu anlaşmalar çerçevesinde Moğolistan’da böyle kapsamlı ortaklık seviyesinde bir işbirliğimiz de mevcut. Sayın Bakanımız, Moğolistan’da Cumhurbaşkanı ve Başbakan tarafından kabul edildi. Moğol Dışişleri Bakanıyla da bir araya geldi. Ziyaret sırasında ikili ilişkilerin her veçhesi ele alındı, aslında Moğolistan’la gerçekleştirilecek pek çok husus olduğu da ortaya çıktı. Moğol tarafı özellikle bazı konularda spesifik olarak bizim yardımımızı istedi. Örneğin, e-vize uygulamamız uluslararası alanda takdir görüyor. Bu konuda benzer bir uygulamayı kendileri başlatmak için bizden teknik destek talebinde bulundular özellikle su yönetimi, enerji, madencilik konuları. Bu konularda da görüş alışverişinde bulunuldu.

Moğolistan aslında çok stratejik bir ülke, iki tane komşusu var sadece; Çin ve Rusya. Tabii Moğolistan bu yalnızlığını bir açıdan farklı konseptlerle gidermeye çalışıyor. Üçüncü ülke konsepti geliştirmiş. Üçüncü ülkeler arasında da bazı ülkeleri komşu ülke olarak adlandırıyor bunlardan bir tanesi de Türkiye, Hindistan ve ABD’yle birlikte. Tabii bu çerçevede Moğolistan ziyareti gayet verimli geçti aynı zamanda Sayın Bakan Karakurum’daki Orhun Anıtlarını da içinde barındıran müzeyi de ziyaret etti, bu da tarihi andı aslında. Karakurum’da TİKA’nın desteğiyle bir havalimanı yapılması konusu da yine görüşmelerde öne çıkan unsurlardan bir tanesi oldu. Ziyaret sırasında diplomasi akademileri arasında işbirliği yapılmasına ilişkin olarak da bir mutabakat muhtırası imzalandı.

Sayın Bakanımız, bugün Sayın Cumhurbaşkanımızla birlikte Kazakistan’da biraz önce basın toplantısı oldu. Sayın Cumhurbaşkanımız basın toplantısında konuştu. Tabii Kazakistan bizim için çok önemli bir ülke. Türkiye-Kazakistan Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyinin ikinci toplantısı şu anda zaten yapılıyor. Aynı zamanda Sayın Cumhurbaşkanımız ve Sayın Bakanımız Astana’da düzenlenecek, Türk-Kazak İş Forumuna katılacaklar. Şu anda bu Türk İş Forumu başlamış olmalı. Yarın Türkistan’a geçilecek ve Diyanet İşleri Başkanlığımızca inşa edilen Hoca Ahmet Yesevi Camii ve Külliyesinin açılışı olacak ve Sayın Cumhurbaşkanımıza da bir fahri doktora unvanı verilecek.

Bunun dışında Sayın Bakanımız Cuma günü Kazakistan’dan Sayın Cumhurbaşkanımızla beraber dönecek ve Cumartesi günü Amerika Birleşik Devletleri’ne hareket edecek. Daha önce de söylemiştim: Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanı Sayın Kerry’nin davetlisi olarak Sayın Bakan ABD’de Pazar, Pazartesi ve Salı Günü temaslarda bulunacak. Ben kısaca Sayın Bakanın programı hakkında bilgi vereyim. Pazar günü Maryland’de Türk-Amerikan Kültür ve Medeniyet Merkezini ziyaret edecek. Yine Pazar günü Türk-Amerikan Toplumu temsilcileriyle Washington’da görüşecek.

Pazartesi günü Amerikan-Türk Konseyi tarafından düzenlenecek yemeğe katılacak. Carnegie Endowment for International Peace isimli düşünce kuruluşu tarafından düzenlenecek bir konferansa katılacak. Ayrıca yine düşünce kuruluşlarının yöneticileriyle ve ABD’li kanaat önderleriyle yine bir toplantı yapacak.

Salı günü ise saat 12:00’da Senato çoğunluk lideriyle bir araya gelecek, daha sonra ise resmi temaslar olacak John Kerry’le. Ardından heyetler arası görüşme, basın toplantısı. Yine öğleden sonra Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Susan Rice’la bir araya gelecek ve Temsilciler Meclisi Türkiye Dostluk Grubu Eş Başkanları tarafından düzenlenen toplantıya katılacak. Bu ziyaret sırasında yabancı basın mensuplarıyla da Sayın Bakanın bir araya gelmesi öngörülüyor. Salı akşam itibariyle de Amerika’dan Türkiye’ye dönecek.

Tabii önümüzdeki hafta Çanakkale Kara Savaşlarının 100. Yıl Anma Törenleri de gerçekleşecek. Burada daha önce size peyderpey bilgi vermiştim ama yine bir çerçeve çizeyim. Tabii detaylar netlik kazandıkça size bunları önümüzdeki günlerde daha net olarak ileteceğim. 23-25 Nisan tarihlerinde bu törenler gerçekleştirilecek. 23 Nisan günü İstanbul’da Barış Zirvesi olacak yine akademisyenler ve yazarların da katılımıyla bir panel düzenlenecek. Bu panele Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Jagland da panelist olarak katılacak. Barış Zirvesi İstanbul Kongre Merkezinde düzenlenecek. Öğle vakti başlayacak, öğleden sonra bu dediğim panelistler biraraya gelecekler. Ardından da öğleden sonra yüksek düzeyli bir oturum gerçekleştirilecek. Buna Sayın Başbakanımız, Avustralya Başbakanı Tony Abbott, Yeni Zelanda John Key, Irak Cumhurbaşkanı da katılacak. Ardından Sayın Cumhurbaşkanımızın hitapları olacak ve akşamda Can Atilla’nın 57. Alay anısına Çanakkale 100. Yıl senfonisinin prömiyeri yapılacak. Barış Zirvesinin ardından 24 Nisan günü Çanakkale’deki törenlere geçilecek. Çanakkale’deki törenlere şu aşama itibariyle 21 Devlet Başkanı, 2 Meclis Başkanı, 3 Cumhurbaşkanı Yardımcısı, 5 Başbakan, 2 eski Cumhurbaşkanı, 24 Bakan, 4 Uluslararası Örgüt Genel Sekreteri ve 8 yüksek şahsiyetinde dahil olduğu 80 civarında ülke katılıyor. 100 civarında davetli vardı, şu aşamada 80 civarında katılımı teyit edilmiş yüksek düzeyli şahsiyet var. Törenler Mehmetçik alanında icra edilecek, ardından İngiliz ve Fransız anıtlarında da törenler gerçekleştirilecek. 25 Nisan’da ise Anzak koyunda bir şafak ayini olacak. Kanlısırt’taki Avusturalya anıtında yapılacak töreni takiben 57. Piyade Alayı Şehitliğinde ulusal tören gerçekleştirilecek ve ardından da Yeni Zelanda anıtındaki törende Anzak günü etkinlikleri sona erecek.

Tabii her sene özellikle Avusturalya ve Yeni Zelanda’dan çok sayıda misafirimiz Çanakkale’ye gelerek bu törenlere katılıyorlardı. Bu sefer de Avusturalya’dan 8 bin, Yeni Zelanda’dan 2 bin kişi olmak üzere toplam 10 bin kişi Anzak törenlerine katılacak.

Arkadaşlar, bunun dışında geçtiğimiz günlerde özellikle 1915 olaylarına ilişkin olarak bazı gelişmeler oldu. Papa Fransuva Pazar günü tarihi ve hukuki hatta bilimsel gerçeklerle bağdaşmayan bir açıklama yaparak 1915 olaylarını soykırım olarak tanımladı. Tabii bu konuya ilişkin olarak bir basın açıklaması yaptık. Ancak ben burada tekrar bazı hususları vurgulamak, dikkatinize getirmek istiyorum. Bir defa Papa Fransuva bu çekilen acılar konusunda Hıristiyanlarla, Müslümanlar arasında bir ayrımcılık yapmıştır. 1. Dünya Savaşında hayatlarını kaybeden Türk ve Müslüman halklarının uğradığı katliamları görmezden gelerek sadece Hıristiyan Ermenilerin acılarını öne çıkartmıştır. Tabii bu farklı dinler ve kültürler arasındaki barışa hizmet etmeyecek talihsiz bir açıklamadır. Papa daha önce biliyorsunuz Türkiye’ye bir ziyaret gerçekleştirmişti. Türkiye’ye gerçekleştirdiği ziyarette çok farklı konuşmuştu. Bu çelişkiyi zaten anlamıyoruz ve doğrusunu söylemek gerekirse kendisine de yakıştıramıyoruz. Bunun bir propaganda şekline dönüşmesini tabii bizim açımızdan tabiatıyla çok üzücü. Bununla birlikte aynı zamanda Papa’nın açıklamasında uluslararası alanda mahkemelerce soykırım olarak kabul edilen Ruanda ve Bosna’daki soykırımlara kitle ölümü ifadesi kullanılmıştır. 1915’de Anadolu’da hayatını kaybeden Müslümanlara hiç değinmemiştir ve uluslararası alanda mahkeme tarafından soykırım olarak tanımlanmamış 1915 olaylarına ise soykırım demiştir. Bu tabiatıyla çok büyük bir çelişkidir. Papa Fransuva sadece o dönemde Anadolu’da acılar çeken Türk ve Müslüman halklara değinmemekle kalmamış, radikal teröristlerin acımasız terör saldırılarının hedefi olan Türk diplomatları ve ailelerini de görmezden gelmiştir. Bugüne kadar yaklaşık 40 diplomatımız aslında Ermeni terör örgütleri tarafından şehit edildi. Bunları buradan rahmetle ve saygıyla anıyorum. Özellikle Vatikan’da da 1970’lerde, 80’lerde Türk diplomatlarına yönelik pek çok saldırı oldu. 1977’de hain bir suikastle hayatını kaybeden bir Büyükelçimiz var Taha Carım. Biliyorsunuz daha önce basın toplantılarını yaptığımız bir salonun ismi de Taha Carım salonuydu. Kendisi Ermeni terör örgütü üyeleri tarafından Vatikan’da şehit edilmişti. Keza 1980 yılında yine Vatikan’da Büyükelçimiz Vecdi Türel yine bir silahlı saldırıya uğramıştı. Daha sonra bu saldırıların sorumluluğunu Ermeni Soykırımı Adalet Komandoları isimli terörist örgüt üstlenmişti. Tabiatıyla bu saldırılarının da unutulmaması gerektiğini burada vurgulamak istiyorum. Bu tek taraflı yaklaşım bir din adamının aslında ve asılsız iddialarla kin ve nefreti körüklemek çok doğru değil. Bu açıklamanın ve ifadelerin Türkiye ve Türk milleti için hiçbir değeri olmadığını da zaten söylemem gerekir. Bundan sonra bazı gelişmeler oldu biliyorsunuz Vatikan’daki Büyükelçimiz Sayın Mehmet Paçacı’yı çağırdık. Bunun dışında aynı zamanda Ankara’daki Vatikan Büyükelçisini de çağırarak görüşlerimizi ve rahatsızlığımızı ilettik.

Dün itibariyle de Avrupa Parlamentosunda bir karar kabul edildi. Bu karara ilişkin olarak da dün akşam zaten bir basın açıklaması yaptık. Aslında orada çok net olarak bu açıklamanın bizim için yok hükmünde olduğunu söyledik. Tabiatıyla bu konuya ilişkin olarak hem Sayın Cumhurbaşkanımız geçtiğimiz sene, hem de bu sene Sayın Başbakanımız bazı açıklamalar yaptılar. Buna rağmen acıları siyasi amaçlarla ve Türkiye karşıtlığı için kullanmak aslında bizim için kesinlikle kabul edilemez bir husus. Avrupa Parlamentosu’nun bu kararı da hukuki dayanaktan yoksun ve tarihi gerçeklikten çok uzak. Soykırım toplu ölümlerin olduğu her olayda kullanılabilecek jenerik bir terim değil. Bunun dışında şunun da altını çizmem gerekiyor: Türkiye’yle, Ermenistan arasında 2009 yılında imzalanan protokoller mevcuttu bunları gayet iyi biliyorsunuz. Bu protokollerin Ermenistan tarafından Parlamento gündeminden geri çekildiğini geçtiğimiz günlerde öğrendik. Avrupa Parlamento’sunun dün kabul ettiği bu kararda bu olguya bile yer verilmemiş olması aslında Avrupa Parlamentosunun ne kadar tarafgir olduğunun da bir diğer somut göstergesi. Tabii bu tarz kararlar sadece Türkiye-AB ilişkilerini zedelemekle kalmıyor, aynı zamanda Türkiye’yle Ermenistan arasındaki meselenin çözümünü de sekteye uğratıyor. Bunun dışında biraz önce de söyledim, dün bu konuya ilişkin olarak detaylı bir açıklama zaten yaptık. Arkadaşlar, bu konuya ilişkin eklemek istediğim son husus, Dışişleri Bakanlığı emekli mensupları bu konuya ilişkin olarak da bazı çalışmalar yürütüyorlar, Ermeni sorununa ilişkin olarak. Bu emekli mensuplarımız 25 Nisan Cumartesi günü saat 14:00’de Ulus’tan Kızılay’a, Kızılay Sıhhiye arasındaki Atatürk heykeline kadar bir yürüyüş düzenleyecekler ve böylece tepkilerini de gündeme getirmiş olacaklar.

Arkadaşlar, ben burada durayım sizin sorularınızı alayım, sorularınız çerçevesinde tekrar devam edelim.

SORU- Birkaç sorum olacak. Öncelikle, Çanakkale törenlerine katılan devlet başkanlarının sayısını verdiniz. Biraz detay verir misiniz? Hangi ülkelerden katılım olacak ve Amerika Birleşik Devletleri’nden özellikle ne düzeyde bir katılım bekleniyor törenlere?

İkincisi, Sayın Büyükelçi istişareler için Türkiye’ye çağrıldı. Ne kadar süreyle kalacak, ne zaman dönmesi öngörülüyor, bu konuda bir değerlendirme yapıldı mı?

Bir de Cemil Çiçek Moskova temasları sırasında Meclis Başkanı Cemil Çiçek Türkiye’nin uluslararası bir Yemen Barış Konferansına ev sahibi yapabileceğini söyledi. Böyle bir konferans üzerinde yürütülen bir çalışma var mı, varsa katılımcılar kim olacak, biraz daha detay verebilir misiniz?

Teşekkürler.

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ TANJU BİLGİÇ - Tülay Hanım, Çanakkale konusunda tabiatıyla biraz önce saydım fakat önümde detaylı bir liste yok. Size daha sonra bu detaylı listeyi paylaşırım. Sayın Vatikan Büyükelçimiz burada Bakanlığımızın ilgili birimleriyle gerekli temaslarını sürdürüyor. Doğal olarak önümüzdeki günlerde bu konuya ilişkin olarak nasıl tepki vereceğimiz ya da nasıl tutum alacağımız belli olacak. Belli bir süre buradaki temaslarına devam edecek. Doğrusunu söylemek gerekirse, Sayın Meclis Başkanımızın uluslararası konferansa ilişkin söylediği unsurlar tabiatıyla gerçekleştirilebilir unsurlar. Ama şu aşamada benim bu konuya ilişkin herhangi bilgim yok. Size de bu konuya ilişkin bilgi derleyip daha sonra iletebilirim. Sevil Hanım.

SORU - Tanju Bey, geçtiğimiz günlerde Bakan Çavuşoğlu, Papa’nın açıklamalarının ardından Ankara’nın değerlendirme yapacağını ve verilen tepkiler bağlamında ekstra tedbirler alabileceğine ilişkin ifadeler kullanmıştı. Papa’nın açıklamaları üzerine bu tepkiler kapsamında yeni adımlar atılacak mı, bu adımlar neler olacak?

İkinci sorum, geçtiğimiz hafta kısmen siz değinmiştiniz. Türkiye’nin Yemen sorununun çözümü, Yemen’in istikrara kavuşması kapsamında yaptığı temaslar hakkında tüm taraflarla bir diplomasi trafiği yürütülüyordu, İran dâhil. Bununla ilgili gelişmeler nelerdir acaba?

Teşekkürler.

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ TANJU BİLGİÇ- Şimdi biraz önce de söyledim, tabii Papa’nın açıklaması sonrasında Büyükelçimizi Ankara’ya çağırdık ve buradaki Vatikan Büyükelçisini de çağırarak tepkimizi dile getirdik. Sayın Bakan, Papa’nın açıklaması yapıldığında zaten Moğolistan’da resmi ziyaretteydi. Oradaki basın mensuplarından gelen bir soruya, tepkimizi özetledikten sonra, bu konuya ilişkin olarak değerlendirmemizin devam ettiğini söyledi ve alınacak tedbirlerin de daha sonra açıklanacağını söyledi. Bu aşamada değerlendirmenin hala devam ettiğini söylemem gerekir. Önümüzdeki dönemde dediğim gibi alınacak tedbirler konusunda daha net bazı şeyleri size söyleyebilirim, ama bununla birlikte bir Büyükelçinin istişare için geriye çağrılması aslında başlı başına önemli tepkilerden bir tanesidir. Bunun da göz önünde tutulması lazım.

İkinci soru, tabii Yemen konusu. Yemen konusuna ilişkin olarak ben daha önceki basın toplantılarında da söyledim, bunu Sayın Bakanımız, Sayın Cumhurbaşkanımız, Sayın Başbakanımız da pek çok defa dile getirdiler. Bizim Yemen’deki politikamız gayet açık ve net. Ortaya çıkan sorunların barışçıl ve siyasi diyalog yoluyla çözülmesi gerektiğini düşünüyoruz. Tüm tarafların katıldığı bir siyasi diyalog temelinde varılacak bir uzlaşıyla da mümkün olabilir. Bunu da zaten söylemiştik. Seçimle iş başına gelen meşru bir Cumhurbaşkanı var. Meşru Cumhurbaşkanına yönelik bu saldırıları tabiatıyla desteklemiyoruz, bunu da kınadık. Aynı zamanda Yemen’deki KİK ülkelerinin yapmış olduğu askeri harekâta ülkemiz siyasi olarak destek vermektedir. Bunu da zaten bir basın açıklamasıyla duyurmuştuk. Talepte bulunulması halinde koalisyona lojistik destek sağlayabileceğimizi de söylemiştik.

Bununla birlikte ülkemiz başta bölge ülkeleri olmak üzere tüm ülkelerle yakın bir işbirliği içindedir. Yemen’deki durumun istikrara kavuşması gerektiğini söylüyoruz. Sayın Bakanımız da, aynı zamanda bölge ülkeleri Dışişleri Bakanlarıyla temas halinde, bunlarla telefon görüşmeleri yaptılar. Bu konu İran’da da Sayın Cumhurbaşkanımızın görüşmelerinde de tabiatıyla gündeme geldi. Burada bazı basında farklı farklı haberlerde çıkıyor. Görülebildiği kadarıyla İran öncelikle operasyonların ivedilikle durdurulmasını, ardından ülkeye insani yardım ulaştırılmasını, daha sonra yürütülecek kapsamlı diyalog çabalarına müteakip bir ulusal birlik hükümeti kurulmasını arzu ediyor.

BM Güvenlik Konseyi bu konuda iki tane karar kabul etti. 2201 ve 2216 biz bunları da desteklediğimizi söyledik yaptığımız açıklamalarla. Türkiye dâhil uluslararası toplumun beklentisi ise, ilk aşamada Hutilerin Sana, Aden ve Hudeyda dâhil olmak üzere güç kullanarak ele geçirdiği tüm bölgelerden geri çekilmesi, el koydukları silahlarını teslim etmesi ve meşru hükümete saygı göstermesi. Aksi bir yaklaşım, derhâl ateşkes ilan edilmesi ve siyasi çözüm müzakerelerine başlanması Hutilerin kuvvet kullanarak sahada elde ettikleri üstünlüğü kabullenmek anlamına gelir ki bu da barışçıl çözüm çabalarını sonuçsuz bırakabilir.

SORU- Tanju Bey, merhabalar. Dün akşamki açıklamayı, Avrupa Parlamentosunun tepki açıklamasını kim yaptı? Çok duygusal bir açıklamaydı açıkçası, diplomatik dilden çok. Ve Türkiye’nin tepkisini aldık peki, ama somut bir şeyler yapacak mı Türkiye? Yani vize muafiyet anlaşması imzaladık biz Aralık 2014’te. Türkiye’nin karşısına bu getirilirse, Ermeni soykırımına Avrupa Parlamentosu veya Avrupa Birliği getirirse Türkiye ne yapacak?

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ TANJU BİLGİÇ- Teşekkür ederim. Aslında çok sevindim. Demek ki, bizim yaptığımız açıklamayı çok dikkatli okumuşsunuz. Dediğiniz gibi çok sert bir açıklamaydı. Zaten Sayın Cumhurbaşkanımız dün Avrupa Parlamentosu bu kararı daha kabul etmeden havalimanında yaptığı basın toplantısında böyle bir kararın bizim için yok hükmünde olacağını en kuvvetli ifadelerle vurguladı. Tabiatıyla Avrupa Parlamentosu ve diğer AB kurumlarını ayırmak lazım. Avrupa Parlamentosu tabii böyle bir karar alabilir, ama aslolan AB kurumlarının bu konuda ne düşündüğü ve ne diyeceği. Onun için sizin söylediğiniz anlamda vize konusunun bununla bağlantılandırılması aslında çok da mümkün değil. Ama dediğim gibi, Avrupa Parlamentosu, zaten bizim açıklamamızı daha dikkatli okursanız, açıklamamızda Avrupa Parlamentosunun zaten AB’nin içindeki yerine ilişkin olarak bazı ifadeler de kullandık. Özellikle şu ifadeye dikkatinizi çekmek istiyorum: “AB vatandaşların 2014’teki seçimlere yüzde 42 oranındaki katılımı bu Parlamentonun AB siyasi kültüründeki yerini zaten göstermektedir.” dedik. Bu cümle herhalde sizin sorunuza net bir şekilde yanıt verir.

Evet, arkadaşlar Meltem Hanım.

SORU- Benim iki sorum olacak Tanju Bey.

Birincisi, Türkiye’den Kırım’daki baskıyı ve hak ihlallerini görmek için, tespit etmek için gidecek bir gayri resmi heyet vardı. Bu heyetin gidişi ertelendi mi ve ayrıca Türkiye’nin Ukrayna politikasında bir değişiklik mi var diye sormak istiyorum.

Ayrıca başka bir haber var bugün bazı sitelerde gördük. Ukrayna’daki askerleri eğitecek danışmanlara ilişkin bazı bilgiler ortaya kondu. Burada Türk askeri danışman olduğuna yönelik iddialar da var ne diyorsunuz?

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ TANJU BİLGİÇ- Teşekkür ederim.

Meltem Hanım, bu soruya sondan başlayayım. Ben de yazılı basında da okudum. “Ukrayna’ya Türk askeri danışman” başlığıyla bazı haberler yayınlandı. Hatta hacker gruplarının Ukrayna Dışişleri Bakanlığı’nın bilgisayar sistemine girerek bu listeleri elde ettiği, bunlar arasında Türk olduğu iddia edildi. Haberde bahsekonu personel listesi esasen 2014 yılının Mart ayında Ukrayna’nın daveti üzerine anılan ülkede gerçekleştirilen Viyana Belgesi denetimine iştirak eden AGİT ülkelerine mensup denetimcilere ait, yani buradaki Türkler de dâhil. Onun için herhangi bir askeri danışman görevlendirileceğine ilişkin olarak haberlerde yer alan iddialar doğru değil.

İkincisi, Türkiye’den bir gayri resmi bir heyetin Kırım’a gideceğine ilişkin olarak bazı açıklamalarda bulunmuştuk, hatta heyetin oluştuğunu da daha önce söylemiştim size. Türkiye’nin Kırım’a ilişkin tutumu net ve açıktır, bunu çeşitli vesilelerle açıkladık, ben buradan söyledim, ama Sayın Bakanımız, Sayın Başbakanımız, Sayın Cumhurbaşkanımız bunu net ve açık bir şekilde söylediler. Hem Ukraynalı, hem de Rus muhataplarımız Türkiye’nin bu tutumunu gayet iyi bilmektedir. Gayriresmi heyetin Kırım’a gitmesi bir tutum değişikliği veya Kırım’ın ilhakını tanıdığımız anlamına gelmemektedir. Türkiye krizin başından bu yana Kırım dahil Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü savunagelmektedir ve savunmaktadır. Rusya’nın Kırım’a sadece Rusya üzerinden giriş yapılabileceğini bildirmesi üzerine böyle bir gecikme yaşanmıştır.

Büşra Hanım…

SORU- ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Nuland’ın İstanbul’da olduğunu biliyoruz. Kimlerle temasta bulunacak, gündeminde ne olacak, yani görüşmenin içeriği? Müsteşar Beyle mi görüşecek, ne konuları ele alacaklar; bunu soracaktım.

Bir ikincisi de, Bakan Bozkır açıkladı. Çanakkale törenleri kapsamında konuk liderlerle Savarona Yatı’nda da bir gezi olacağını. Buna ilişkin de detaylar biliyor musunuz, paylaşır mısınız?

DIŞİŞLERİ BAŞKANLIĞI SÖZCÜSÜ TANJU BİLGİÇ- Büşra Hanım, Nuland, ABD Dışişleri Bakanlığı Avrupa ve Avrasya İşlerinden Sorumlu Müsteşar Yardımcısı, 15-17 Nisan tarihlerinde ülkemizi ziyaret ediyor. Bugün de Sayın Müsteşarımızla İstanbul’da biraraya gelecek. İki ülkeyi ilgilendiren tüm konularda görüş alışverişinde bulunulacak.

Savarona konusunda tam programa ilişkin olarak detaylı bilgi edinip size programı hakkında da detaylı bilgiyi öğleden sonra iletebilirim. Şu aşamada benim programın bu kısmına ilişkin herhangi bir bilgim yok.

Buyurun Tülay Hanım.

SORU- Bakan Bey’in Amerika Birleşik Devletleri ziyareti öncesinde Amerikan Dışişleri Bakanlığı Sözcü Yardımcısı Marie Harf’in açıklamaları oldu, 1915 olaylarına ilişkin bir katliam yaşandığı gerçek şeklinde. Bu sene farklı bir tavır bekliyor musunuz? Bunu Amerikan yönetiminden 24 Nisan’da gelecek açıklamanın bir sinyali olarak algılıyor musunuz?

Türkiye, Ankara Obama’nın 24 Nisan’da kullanacağı ifade konusunda bir endişe taşıyor mu acaba?

Teşekkür ederim.

DIŞİŞLERİ BAŞKANLIĞI SÖZCÜSÜ TANJU BİLGİÇ- Arkadaşlar, bu konuya ilişkin olarak zaten biraz önce detaylı bir bilgi verdim. Hem Fransuva’nın, hem de Avrupa Parlamento kararına ilişkin olarak ne düşündüğümüzü söyledim. Sadece ben değil herkes söyledi. Benzer hususlar zaten Amerika Birleşik Devletleri için de geçerli. Sayın Bakanımız gittiğinde bu konularda, her konuda olduğu gibi bu konu da gündeme gelecek.

Sevil Hanım…

SORU- Az önce bahsettiğiniz Kırım’ı ziyaret edecek Türk delegasyonuyla ilgili son bir karar alındı mı acaba, ziyaretin iptal edilmesi söz konusu mu bu şartlarda Rusya’nın ısrarı üzerine?

DIŞİŞLERİ BAŞKANLIĞI SÖZCÜSÜ TANJU BİLGİÇ- Hayır, şu aşamada ziyaretin iptal edilmesi söz konusu değil, gündemde değil, öyle söyleyeyim Ama dediğim gibi teknik olarak güzergah üzerinde görüşmelerimiz devam ediyor.

Arkadaşlar, o zaman son olarak şunu söyleyeyim ben: Geçtiğimiz günlerde Çin’le Türkiye arasında vizelerin kaldırıldığına ya da kaldırılacağına ilişkin bazı unsurlar, bazı haberler yazılı basında da yayınlandı. Tabii Çin Türkiye’nin önemli bir siyasi ve ekonomik partneri. Çin çok hızlı büyüyen bir ekonomi. Önümüzdeki dönemde tabii dünya ekonomisini ve siyasetini çok daha önemli bir şekilde etkileyecek bir ülke. Çin vatandaşlarının ülkemize olan bir ilgisi var. Tabii bununla birlikte aynı zamanda 17 Nisan 2013 tarihinde bizim başlattığımız bir e-vize uygulaması var. İş amaçlı ziyaret etmek isteyen ülke vatandaşlarına hızlı ve kolay bir şekilde e-vize veriyoruz. 31 Mart 2015 tarihi itibarıyla 6 milyon 878 bin 996 e-vize vermişiz ve bunun karşılığında da 140 milyon dolarlık bir harç toplanmış. Çin Halk Cumhuriyeti vatandaşları da bu e-vizeden yararlanıyorlar ve istedikleri zaman 2-3 dakika içinde Türk vizesi alabiliyorlar. İngiltere, Hollanda ve Irak vatandaşlarından sonra Çin vatandaşları en fazla e-vize alan 4’üncü ülke vatandaşları ve günde binden fazla Çin vatandaşı e-vize alıyor ve ülkemize geliyor.

Bu unsurları, Sayın Bakanımız bu şekilde söyledi ama, maalesef basına yanlış şeklide yansıdı. Zaten Çin vatandaşları e-vize alarak rahatlıkla ülkemize gelebiliyorlar. Bunu da burada tekrar dikkatinize getirmiş olayım. Zaten bazı gazetelere bu doğru şekilde yansıdı ama, bazı gazetelere farklı şekilde yansıdı, sanki tekrar bir adım atılacakmış gibi. Halbuki Zaten Sayın Bakanımızın da dediği gibi Çin vatandaşları e-vizelerini çok kolay ve hızlı bir şekilde alabiliyorlar. Hatta onlar için Schengen ve OECD ülkelerinden vize olması şartı bile daha rahatlatılmış bir şekilde uygulanıyor e-vizede.

Teşekkür ediyorum arkadaşlar, sağ olun.