Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç’in Basın Bilgilendirme Toplantısı, 30 Aralık 2015, Ankara Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç’in Basın Bilgilendirme Toplantısı, 16 Aralık 2015, Ankara Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç’in Basın Bilgilendirme Toplantısı, 8 Aralık 2015, Ankara Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç’in Arka Plan Bilgilendirme Toplantısı, 28 Kasım 2015, Ankara Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç’in Basın Bilgilendirme Toplantısı, 5 Kasım 2015, Ankara Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç'in Basın Bilgilendirme Toplantısı, 9 Ekim 2015, Ankara Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç’in Basın Bilgilendirme Toplantısı, 15 Eylül 2015, Ankara Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç’in Basın Bilgilendirme Toplantısı, 2 Eylül 2015, Ankara Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç’in Basın Bilgilendirme Toplantısı, 27 Ağustos 2015, Ankara Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç’in Basın Bilgilendirme Toplantısı, 7 Ağustos 2015, Ankara Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç’in İstanbul’da Yerleşik Yabancı Muhabirlere Verdiği Background Brifing, 31 Temmuz 2015, Hilton Harbiye Oteli, İstanbul Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç’in Basın Bilgilendirme Toplantısı, 29 Temmuz 2015, Ankara Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç’in Basın Bilgilendirme Toplantısı, 15 Temmuz 2015, Ankara Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç’in Basın Bilgilendirme Toplantısı, 3 Temmuz 2015, Ankara Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç’in İstanbul’da Yerleşik Yabancı Muhabirlere Verdiği Background Brifing, 26 Haziran 2015, Hilton Harbiye Oteli, İstanbul Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç’in Basın Bilgilendirme Toplantısı, 25 Haziran 2015, Ankara Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç’in Basın Bilgilendirme Toplantısı, 18 Haziran 2015, Ankara Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç’in Basın Bilgilendirme Toplantısı, 11 Haziran 2015, Ankara Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç’in Basın Bilgilendirme Toplantısı, 15 Mayıs 2015, Ankara Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç’in Basın Bilgilendirme Toplantısı, 8 Mayıs 2015, Ankara Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç’in İstanbul’da Yerleşik Yabancı Muhabirlere Verdiği Background Brifing, 17 Nisan 2015, Hilton Harbiye Oteli, İstanbul Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç'in Basın Bilgilendirme Toplantısı, 16 Nisan 2015, Ankara Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç'in Basın Bilgilendirme Toplantısı, 9 Nisan 2015, Ankara Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç’in Basın Bilgilendirme Toplantısı, 31 Mart 2015, Ankara Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç’in Basın Bilgilendirme Toplantısı, 24 Mart 2015, Ankara Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç’in Basın Bilgilendirme Toplantısı, 11 Mart 2015, Ankara Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç'in Basın Bilgilendirme Toplantısı, 27 Şubat 2015, Ankara Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç'in Basın Bilgilendirme Toplantısı, 17 Şubat 2015, Ankara Enformasyon Genel Müdür Yardımcılığı’nda Daire Başkanı Beliz Celasin-Rende’nin Background Bilgilendirme Toplantısı, 12 Şubat 2015, Ankara Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç’in İstanbul’da Yerleşik Yabancı Muhabirlere Verdiği Background Brifing,05 Şubat 2015, Hilton Harbiye Oteli, İstanbul
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç’in Basın Bilgilendirme Toplantısı, 30 Aralık 2015, Ankara

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ TANJU BİLGİÇ- Hoş geldiniz.

Bu sene 2015’in son basın toplantısını yapıyoruz, 2016’nın ilk toplantısını belki önümüzdeki hafta yaparız, ama bu bizim 2015 yılı içinde yaptığımız 33’üncü basın toplantısı olacak. İnşallah 2016 yılında bu sayıyı daha da arttırırız, böylelikle size daha hızlı ve çabuk bilgi aktarmış oluruz.

Ben her zaman olduğu gibi en son basın toplantısından sonra Sayın Bakanın yapmış olduğu faaliyetler hakkında size kısaca ana başlıklarla bilgi vereyim, ondan sonra da önümüzdeki döneme ilişkin bazı etkinlikler hakkında bilgi vereyim, sonra da varsa sorularınızı alayım ve basın toplantımızı bu şekilde bitirelim.

16 Aralık günü basın toplantısı yapmıştık. 16 Aralık günü Kırım Tatar Türklerinin Lideri Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu Ankara’daydı, Sayın Bakanımızla bir görüşme yapmıştı, o konuda da zaten size bilgi vermiştik.

Ardından Sayın Bakanımız Libya Siyasi Uzlaşı Anlaşma Töreni için Fas’ın Suheyrat kentine gitti. Orada 17 ülke ve 4 uluslararası örgütün katılımıyla bir anlaşma imzalandı, Sayın Bakanımız da anlaşmanın imza törenine katıldı, aynı zamanda bir konuşma da yaptı. Bizim temel isteğimiz, Libya’da akan kanın durdurulması ve siyasi istikrarın bir an önce sağlanmasıdır. Biz bu vesileyle Libya’ya her alanda destek vermeye devam edeceğimizi bu çerçevede de vurgulamış olduk. Sayın Bakanımız özellikle siyasi anlaşmaya soğuk bakanların da bu siyasi anlaşmanın içine çekilmesi gerektiğini orada ifade etti. Bu konuya ilişkin olarak BM Güvenlik Konseyi kararı çıkartılması ve özellikle Trablus şehrinin güvenliğinin sağlanması ve DEAŞ terör örgütünün Libya’dan uzaklaştırılması da vurgulanan konular arasındaydı.

Sayın Bakanımız Libya toplantısının hemen ardından Suriye toplantısına katılmak üzere New York’a hareket etti, 18 Aralık tarihinde bu toplantıya katıldı. Bu toplantı 14 Aralık tarihinde Paris toplantısının devamı niteliğinde oldu, ardından da BM Güvenlik Konseyi’nde Suriye’deki siyasi sürece ilişkin olarak 2254 sayılı karar kabul edildi. Biz bu karara ilişkin olarak bir basın açıklaması yaptık.

Sayın Bakanımız ardından 21 Aralık Pazartesi günü Guatemala Dışişleri Bakan Yardımcısını makamında kabul etti. Bu konuya ilişkin olarak yine sizlere bilgi vermiştik.

Geçtiğimiz hafta Sayın Bakanımızın bir Gürcistan ziyareti öngörülüyordu. Bu ziyaret, hem ikili bir ziyaret olacaktı, hem de Azerbaycan-Gürcistan-Türkiye üçlü toplantısı gerçekleşecekti, ama bu toplantı gerçekleşmedi. Bunun sebebini de size söylemiştim. Gürcistan Dışişleri Bakanının annesinin vefat etmesi nedeniyle bu ziyaret o tarihlerde gerçekleşmedi.

Sayın Bakanımız bu hafta başında Sayın Başbakanımızın Sırbistan ziyaretine, ardından da Sayın Cumhurbaşkanımızın dün Riyad’da gerçekleştirdiği ziyarete katıldı. Bu konuya ilişkin olarak da bugün hem yazılı, hem görsel basında bilgiler var. Sayın Bakanımızın özellikle Riyad’da yaptığı basın toplantısı bugün hem yazılı, hem görsel basında mevcut.

Ben önümüzdeki dönem programına ilişkin olarak çok kısa birkaç cümle söyleyeyim.

Bazı arkadaşlarımız bana sordular, özellikle Büyükelçiler Konferansının tarihi ve içeriğine ilişkin bilgi talep ettiler. Genel anlamıyla şunu söyleyebilirim: 11-16 Ocak tarihlerinde Büyükelçiler Konferansı yapılacak. Bu sene Büyükelçiler Konferansının 8’incisini düzenliyoruz, ana tema kriz yönetimi ve insani çözümler olacak. Biliyorsunuz 23-24 Mayıs 2016 tarihinde Dünya İnsani Zirvesi’ne İstanbul ev sahipliği yapacak, bu çerçevede Büyükelçiler Konferansının temasını da kriz yönetimi ve insani çözümler olarak belirledik.

Program üzerinde hala çalışılıyor, ben önümüzdeki hafta yapacağımız basın toplantısında kimlerin Büyükelçiler Konferansına katılacağını size tek tek söyleyeceğim, ama çok sayıda Dışişleri Bakanının olduğunu söyleyebilirim. Farklı ülkelerden Dışişleri Bakanları katılacak ve hem büyükelçilerimize hitap edecekler, hem de Sayın Bakanımızla ikili görüşmeler gerçekleştirecekler.

Büyükelçiler Konferansı mutaden Dışişleri Şehitliği ve Anıtkabir ziyaretiyle başlıyor, 11 Ocak Pazartesi günü bu ziyaretler yapılacak. Büyükelçilerimizin, program netleşince tam tarihler belli olacak ama, Sayın Cumhurbaşkanımız ve Sayın Başbakanımız tarafından da kabul edilmeleri yine öngörülüyor. Bunun dışında yine Büyükelçiler Konferansına bazı bakanlarımız da gelecekler ve büyükelçilerimizle beraber ortak konularda tartışacaklar ve bilgi alışverişinde bulunacaklar.

Büyükelçiler Konferansının ikinci bölümü, biliyorsunuz her Büyükelçiler Konferansında bir şehir ziyaret ediliyor, geçen sene Çanakkale uygun görülmüştü, fakat hava şartları yüzünden bu gerçekleşmemişti, bu sene de Gaziantep’te gerçekleşecek. 15 Ocak Cuma günü Gaziantep’e intikal edilecek ve Gaziantep’te de birtakım etkinlikler olacak.

Biraz önce de söyledim, programa ilişkin olarak önümüzdeki hafta yapacağım basın toplantısında size daha detaylı ve net bilgi vereceğim, katılımcılara ilişkin olarak da daha net bilgiler vermiş olacağım.

Bu çerçevede birkaç hususun altını çizmek istiyorum.

2016 yılında Türkiye’de bazı önemli uluslararası etkinlikler gerçekleşecek. Bunları tarih sırasına göre hemen size özetleyeyim.

2016 yılının 10 ve 15 Nisan tarihleri arasında İslam İşbirliği Teşkilatı 13. Zirve Toplantısı İstanbul’da yapılacak.

Ardından 23 Nisan - 30 Ekim tarihlerinde Antalya’da Expo-2016 Botanik Sergisi düzenlenecek.

23-24 Mayıs tarihlerinde Dünya İnsani Zirvesi İstanbul’da yapılacak. Dünya İnsani Zirvesi çok büyük bir etkinlik olacak, çünkü sadece hükümet ve devlet başkanları değil, STK’lar ve ilgili diğer kuruluşların temsilcileri katılacak.

Yine Antalya’da 27-29 Mayıs tarihinde en az gelişmiş ülkelere yönelik İstanbul Eylem Planı Ara Dönem Gözden Geçirme Toplantısı gerçekleşecek.

Bunlar ilk 6 ayda Türkiye’nin ev sahipliği yapacağı önemli toplantılar.

Dünya İnsani Zirvesi, özellikle tarihte ilk kez gerçekleştirilecek olması nedeniyle, ülkemizin ev sahipliğinde çok önemli bir etkinlik, bunun da altını çizmem lazım. Türkiye, Suriye krizi ve Irak’taki istikrarsızlık nedeniyle çok sayıda Suriyeliye ve Iraklıya ev sahipliği yapıyor. Bu çerçevede Türkiye’nin bu etkinliği düzenleyecek olması ve ev sahipliği yapacak olması da önemli. Dünya İnsani Zirvesi sırasında hem insani krizlere yapmış olduğumuz yardımlar, bunların çözülmesi için ne tür çabalar gösterdiğimiz hususu da ön plana çıkacak ve bunların altını çizeceğiz.

Evet arkadaşlar, şimdi varsa sorularınızı alayım hızlı bir şekilde.

Sevil Hanım, buyurun.

SORU- Sırbistan Devlet Başkanı, Başbakan Ahmet Davutoğlu’yla görüşmesinin hemen ardından yaptığı bir açıklamada, Türkiye’nin Rus savaş uçağını düşürerek NATO’daki müttefikleriyle Rusya arasında savaş çıkarmayı denediğini ileri sürmüştü. Bu açıklamayı nasıl değerlendirirsiniz acaba?

Ve o açıklamaya ilişkin Sırp makamlarla temasa geçip bir tepki ilettiniz mi?
Teşekkürler.

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ TANJU BİLGİÇ- Bu açıklama tabiatıyla talihsiz bir açıklama ve maalesef gerçekle uzaktan-yakından ilgisi olmayan bir açıklama.

Türkiye’nin özellikle Rus savaş uçağını düşürme hususundaki görüşleri hem Sayın Cumhurbaşkanımız, hem Sayın Başbakanımız, hem de Sayın Bakanımız tarafından açık ve net bir şekilde ifade edildi. Rus uçağı pek çok defa uyarıldıktan sonra Türk hava sahasını ihlal etmesi nedeniyle, Türkiye hava sahasındayken düşürüldü. Her ülkenin kendi egemenliğine saygı duyulmasını beklemesi hakkıdır ve egemenlik dokunulmazdır. Bu konuya ilişkin olarak Rus makamlarına gerekli bilgilendirme daha önce de yapılmıştı ve daha sonra da zaten bu bilgilendirme yapıldı. Türkiye özellikle uluslararası ilişkilerde çok sorumlulukla davranan bir ülkedir, çünkü Türkiye bir kriz coğrafyasında yer almaktadır. Ama bununla birlikte bizim beklentimiz, her ülkenin olduğu gibi, egemenliğine saygıdır.

SORU- İki sorum olacak Tanju Bey. Birincisi, Rus Dışişleri Sözcüsü geçtiğimiz günlerde bir Norveç firmasının raporuna atıfla DEAŞ’e akaryakıt kaçakçılığıyla ilgili Türkiye’nin aleyhine açıklamalar yaptı, bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Diğer bir sorum da, İsrail’e göndereceğimiz büyükelçinin ismi belirlendi mi? Kim olacak, bununla ilgili bir bilgi var mı?

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ TANJU BİLGİÇ- İkinci sorudan başlayayım, İsrail’le bazı müzakerelerin devam ettiği bir sır değil. Bu konuya ilişkin olarak zaten basında bilgiler yer aldı. Fakat bizim İsrail konusundaki yaklaşımımız gayet açık ve net. İsrail’den üç tane beklentimiz var. Bu beklentilerden bir tanesi özür beklentisi - yerine getirildi. Tazminat ve Gazze üzerindeki ablukanın kaldırılması diğer beklentilerimiz. Bunlar yerine getirildikten sonra, ilişkilerde tekrar bir değerlendirme olur ve bir yumuşama olabilir. Belki bundan sonra da İsrail’e gönderilecek büyükelçinin ismi Sayın Bakanımız, Sayın Başbakanımız, Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından belirlenir. Şu aşamada böyle bir isim olduğunu düşünmüyorum, çünkü henüz o aşamaya gelmedik.

İlk soruya ilişkin olarak ise şunu söyleyebilirim: Geçtiğimiz hafta Rus Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Zaharova’nın iddialarını biz de basından okuduk. Özellikle bir Norveç firmasının yaptığı bir araştırmaya dayanarak Türkiye’yi DEAŞ petrolünü almakla ve satmakla suçlayan bazı ifadeler kullandı. Bu rapor her şeyden önce Norveç basınında marjinal bir gazetede yayınlandı. Şunu söylemem lazım: Her şeyden önce bunlar mesnetsiz iddialar ve Türkiye aleyhine yürütülen propagandanın bir ürünü. Bu iddiaların Norveç basınına yansımasının hemen ardından Ankara’daki Norveç Büyükelçiliği bu raporun Norveç’in resmi görüşünü yansıtmadığını da zaten söyledi ve bunu duyurdu. Bununla birlikte, bu raporda bizim bugüne kadar DEAŞ’a ve özellikle yasadışı akaryakıt ticaretine yönelik olarak yaptığımız herhangi ters bir şey yok raporun içinde. Tam aksine, raporda Suriye’deki rejimin DEAŞ petrolünü aldığı ve bunu sattığına ilişkin bazı ibareler var. Ben aslında burada Rus makamlarına ve Rus yetkililerine sormak istiyorum: Rus yetkilileri ve Rus makamları özellikle son dönemde Suriye’deki rejime her türlü desteği veriyorlar ve doğal olarak aslında eğer DEAŞ’a yönelik bir akaryakıt kaçakçılığı varsa, buna Rus makamları da aslında ortak olmuş oluyor. Aslında bu raporun daha dikkatli okunması ve Türkiye’ye yönelik ithamlarda bulunulmaması gerekirdi. Bu çerçevede şunun da altını tekrar çizmek istiyorum: Pek çok defa Rus makamlarından bu tarz iddialar geldi, bunlar uluslararası alanda inandırıcılığı ve geçerliliği olmayan iddialar. Bunlar aslında propagandanın da ötesine geçmeyen birtakım iddialardan ibaret. Türkiye özellikle son dönemde yasa dışı akaryakıt kaçakçılığına ilişkin çok önemli tedbirler alıyor. Bu çerçevede bölgedeki yasa dışı akaryakıt kaçakçılığı da önemli ölçüde azaldı. Yani 2014 yılında sınır bölgelerimizde 12 milyon litre civarında kaçak mazot yakalanmışken, bu oran bizim aldığımız tedbirler sayesinde yaklaşık 800 bin litreye düştü.

SORU- Tanju Bey, malum Türkiye Fırat’ın batısını kırmızı çizgi olarak Suriye’de belirlemişti Suriye’deki iç çatışmaların ardından. 23 Aralık’tan bu yana gelen haberler PYD’nin Suriye Demokratik Güçleri adı altında, yani o çerçevede güneye doğru ilerleyip Teşrin Barajı üzerinden Fırat’ın batısına geçtiği yönünde. Buna da ABD’nin yine Suriye Demokratik Güçleri çatısı altında destek verdiği söyleniyor ve geçiş sırasında hava bombardımanıyla destek olduğu biliniyor. Türkiye bu kırmızı çizginin aşılmasını nasıl değerlendiriyor?

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ TANJU BİLGİÇ- Şimdi bu konuya ilişkin olarak hem Sayın Cumhurbaşkanımız, hem Sayın Başbakanımız, hem de Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Sayın İbrahim Kalın sorulara yanıt verdiler ve beyanatlarda bulundular. Biz bu çerçevede gelişmeleri izliyoruz. Şu aşamada batıya doğru kaydadeğer bir ilerlemenin olmadığını görüyoruz. Batı yönünde de Arap aşiretlerinin faaliyetleri olduğunu biliyoruz. Türkiye’nin bu konuya ilişkin aslında pozisyonu nettir ve kararlılığı da tamdır. Bu kararlılığımızı koalisyon ortakları da bilmektedir. Burada şunu söylemem gerekir. PYD’nin fiili bir durum yaratması da bizim için kabul edilemez bir durumdur.

SORU- Tanju Bey, batıya doğru kayda değer ilerleme olmadığını görüyoruz dediniz, ama İbrahim Kalın en son yaptığı açıklamada teyit edemiyoruz demişti, teyit edebildiniz mi? Bunu tekrar sormak isterim.

İkinci olarak da, Rusya’daki büyükelçimizin geri çağrılması gibi bir durum sözkonusu mu, böyle bir öngörünüz var mı?

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ TANJU BİLGİÇ- İkinci sorunuzdan başlayayım, şu aşamada öyle bir çalışmamız yok. İkincisi, ilk sorunuza ilişkin olarak da bu çok dinamik ve operasyonel bir süreç. Oradaki askeri hareketliliği benim buradan yorumlamam çok doğru olmaz, ama bizim şu anda elimizdeki bilgi batı yönünde faaliyet gösteren unsurların daha çok Arap aşiretlerden oluştuğu yönünde.

SORU- Tanju Bey, basında 8 Ocak 2016 itibariyle Türkiye’nin Suriyelilere vize uygulamasına geçeceğine yönelik bazı haberler vardı. Bu haberler doğru mudur, doğruysa kimi kapsar, sınıra sığınmacı olarak gelenler bu durumda ne olacak? Eğer doğruysa, karşılıklı vize politikasına dair Suriye’yle bir bilgi verebilir misiniz bize?

Diğer yandan, Yunanistan Dışişleri Bakanının 13 Aralık’ta katıldığı bir programda sarf ettiği sözler var. Kendisinin Türkiye Suriye’de uçuşa yasak bölge oluşturulması ve askeri operasyonlar için müzakere ediyor, Türkiye’nin 1930’lu yıllarda Hatay’ı da benzer hamlelerle aldığını hatırlatmak isterim şeklinde ifadeleri oldu. Hem bu ifadeleri, hem de Yunanistan’dan, üst düzey makamlardan gelen Türkiye’ye yönelik olumsuz açıklamalara yaklaşımınız nedir acaba?

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ TANJU BİLGİÇ- Şimdi arkadaşlar, 8 Ocak’tan itibaren hava ve deniz hudutlarımızdan giriş yapacak Suriyeliler için vize alınması gerekecek. Ancak kara sınırlarımızda insani mülahazalarla açık kapı politikasına devam edeceğiz. Bu hava ve deniz hudutlarımızdan geleceklere ilişkin vize uygulaması aslında yasa dışı göçle mücadele kapsamında değerlendirilmeli, üçüncü ülkelerden geçişlere ilişkin bir düzenleme ihtiyacından kaynaklanıyor. Türkiye’nin insani ihtiyaçlar bağlamında açık kapı politikası da devam ediyor, 2.2 milyon Suriyeliye ev sahipliği yapıyoruz. Suriyelilere bugüne kadar 9 milyar dolar civarında bir kaynak aktardık. Sorunun kaynağına inmek lazım. Bu sorunun kaynağı aslında Suriye’deki istikrarsızlık ve Suriye rejiminin kendi vatandaşlarını bu istikrarsızlık nedeniyle diğer ülkelere doğru itmesi.

Yunanistan Dışişleri Bakanının ifadelerine ilişkin olaraksa şunu söylemem lazım. Bir defa Hatay’ın Türkiye’ye katılması tamamen uluslararası hukuk çerçevesinde oldu. 1939 yılında Hatay Türk Devleti Meclisi’nin aldığı kararla Hatay Türk Devleti, Türkiye Cumhuriyeti’ne katıldı. Aslında Sayın Yunanistan Dışişleri Bakanı’nın ifade ettiği bu hususlar hayretle karşılanabilecek unsurlar. İkincisi, aynı zamanda bu hususlar iki ülke arasındaki mevcut işbirliği ruhuna ters düşen ifadeler. Bence özellikle iki ülke arasında geliştirmeye çalıştığımız işbirliği ruhuna uygun açıklamalar yapılması özellikle bu dönemde daha uygun olacaktır.

SORU- Tanju Bey, Rusya Savunma Bakanlığı bu sabah yaptığı açıklamada Suriye’den Türkiye’ye giden petrol taşıyan IŞİD tankerlerinin vurulduğunu açıkladı. Bu açıklamayı nasıl değerlendirirsiniz?

İkincisi, Rusya Başbakanı Medvedev, Türk vatandaşlarına uygulanacak ekonomik yaptırımların genişleyeceğini, Rusya’da turizm ve inşaat alanında çalışan Türk vatandaşlarının faaliyetlerinin sınırlanacağını söyledi. Bu gelişmeyi nasıl değerlendirirsiniz?

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ TANJU BİLGİÇ- Her şeyden önce şunu söylemem lazım, biraz önce de söyledim. Türkiye’nin özellikle DEAŞ petrolünü kaçak yollardan Türkiye üzerinden uluslararası pazarlara ilettiği hususu doğru değil. Bu yönde Rus makamları tarafından ortaya konulan unsurların da hiçbir inandırıcılığı yok. Daha önce Savunma Bakanlığı tarafından bir sunum yapılmış ve bu yöndeki iddialar tekrarlanmıştı. O iddiaların hiçbirisi uluslararası toplum tarafından ciddiye alınmadı, zaten uluslararası toplum da bu iddiaların doğru olmadığını ifade etmişti. Ben tek tek o sunumlardaki unsurlara değinmeyeceğim, ama sunumların çok yanlış ve doğru olmayan unsurlar içerdiğini biliyorum. Bu çerçevede, bu sabah yapılan açıklama konusunda bir bilgim yok, ama Türkiye üzerinden DEAŞ petrolünün uluslararası pazarlara aktarıldığı hususu doğru değil. Biraz önce de bunu zaten detaylı şekilde yanıtladım.

Türkiye’ye yönelik yaptırımlar konusunda ise şunları söyleyebilirim: Rus uçağının düşürülmesinin ardından 28 Kasım tarihinde Rusya tarafından bir başkanlık kararı alındı ve Türkiye’ye ilişkin bazı yaptırımlar ortaya konuldu. Yine bizim elde ettiğimiz bilgilere göre, 28 Aralık tarihi itibariyle yaptırımlarda bazı değişikliklere gidildi. Özellikle daha önce sadece “Türkiye Cumhuriyeti yetkisi altındaki kuruluşlar” yaptırıma tabiyken, “Türkiye Cumhuriyeti yetkisi altında veya Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının yetkisi altında bulunan kuruluşlar” da yaptırım altına sokuldu. Bu konulara ilişkin olarak zaten bu kürsüden sizlere defalarca bilgi verdim ve Rusya’yla ilişkiler konusunda ne düşündüğümüzü net bir şekilde sizlere aktardım. Her düzeyde; hem Sayın Cumhurbaşkanımız, hem Sayın Başbakanımız, hem Sayın Bakanımızın verdiği mesaj aslında devletlerarasında diplomasinin bir kenara bırakılmaması gerektiğidir. Aklıselimle hareket edilmesi gerektiğini burada zaten vurguladık. Özellikle son dönemde Rus tarafının Türk işadamlarına, öğrencilerine, Türkiye’yle iş yapan, Türkiye’de faaliyet gösteren Rus ve Türk kuruluşlarına pek çok yaptırımda bulunduğunu görüyoruz. Bunlar bizi üzüyor, ancak aynı dille bunlara mukabele etmiyoruz. Sayın Bakanımızın geçtiğimiz hafta sonu Antalya’da Rus Sanat ve Kültür Derneği mensuplarına hitabında belirttiği gibi, Rusya bizim için önemli bir partner ve o nedenle sabırla bekliyor, adım da atmıyoruz. Bizim düşüncemiz, Türkiye ve Rusya aynı coğrafyada barış içinde hareket etmeli. Gerginlik her iki tarafın da zararına olur.

Burada şu unsuru da aslında vurgulamam lazım. Türkiye ve Rusya arasındaki tarihi olaylara baktığımızda pek çok gerginlik yaşandığını görüyoruz. Ama bununla birlikte özellikle son 10-15 yılda iki ülke arasında olumlu ilişkilerin iki tarafın özverisi ve gayretiyle daha ileri taşındığı da görüyoruz. Tarih kitaplarında bu tür gerginliklerle anılmak yerine, ikili ilişkileri daha öteye, daha ileriye götürecek adımlarla anılmak esastır. Türkiye aslında bu bilinçle hareket ediyor ve Rusya’nın bu yaptırımlarına ve bu iddialarına aklıselimle yanıt veriyor. Rus yöneticilerinden de bu şekilde bu bilinçle hareket etmelerini bekliyoruz.

SORU- Tanju Bey, Fırat’ın batısındaki duruma ilişkin şunu sormak istiyorum. Amerikan yönetimine ya da daha önce PYD’ye bu konuda uyarılar iletilmişti, bu son gelişmelerin ardından hem Amerikan yönetimine, hem de PYD’ye doğrudan veya dolaylı olarak Türkiye’nin kırmızı çizgileri bir kez daha hatırlatıldı mı acaba?

İkinci sorum da, Arap aşiretlerin bir hareketi olduğundan bahsettiniz. Fırat’ın batısındaki bu bölge Türkiye’nin özellikle güvenli bölge talebinin de söz konusu olduğu ve hassas olarak gördüğü bir bölge. Bu aşiretlerin bu bölgedeki ilerlemesini Ankara nasıl değerlendiriyor acaba?

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ TANJU BİLGİÇ- İkinci sorudan başlayayım. DEAŞ’la mücadele ve DEAŞ’ın o bölgeden atılması Türkiye için önemli, çünkü DEAŞ bir terör örgütü. Bununla birlikte PYD’ye yönelik olarak politikamız gayet açık ve net, bu konuyu sizler de gayet iyi biliyorsunuz, bunları burada tekrarlamıyorum. Bu konuya ilişkin olarak tekrar ortaklarımızla görüşüp görüşmediğimiz konusunda bir malumatım şu aşamada yok. Bunu araştırıp daha sonra size dönerim.

SORU- Efendim, Rusya Dışişleri Bakanlığı’ndan bir açıklama var. Rusya’dan Türkiye Kürt sorununu siyasi yöntemlerle çözmeli ve Türkiye’nin güneydoğusunda artan gerilimden rahatsızız diye bir açıklama geldi, siz bu açıklamayı nasıl buluyorsunuz? Bir de bu açıklama sizce Türkiye’nin iç işlerine karışmak, müdahale etmek mi?

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ TANJU BİLGİÇ- Türkiye’de çok uzun yıllardır sorunsuz işleyen bir demokratik sistem var. Türkiye’de bir demokratik olgunluk var, her şey demokrasi çerçevesinde çözülmeli. Rus Dışişleri Bakanlığının açıklamasını ben görmedim, o açıklamayı inceledikten sonra eğer bir tepki gösterilmesi gerekiyorsa, tam metni okuduktan sonra bunu değerlendirir ve bunu yaparız. O açıklamayı görmeden bu konuya ilişkin olarak bir şey söylemem doğru olmaz.

SORU- Birkaç tane sorum olacak. Birincisi, Suriye demokratik güçleri ya da Tülay’ın sorduğu o aşiretler. Arap kabilelerine Türkiye’nin bakışı nasıldır, Türkiye bunları işbirliği yapılabilecek bir güç olarak görüyor mu yoksa PYD’yle, YPG’yle aynı kategoride mi görüyor? Bu birinci sorum.

İkincisi, siz bize yine bir basın toplantısında demiştiniz ki, İslam ittifakında bir askeri güç olması söz konusu değil. Türkiye’nin en çok ideolojik anlamda katkı yapabileceğini belirtmiştiniz. Türkiye’nin bu tutumunda bir değişim var mı? Bir de ajanslarda Cumhurbaşkanının ziyareti sırasında Suudi Arabistan’da imzalanması beklenen anlaşmaların iptal edildiğini, imzalanmadığını okuduk. Bilginiz var mı, neden imzalanmadı, hangi anlaşmalardır?

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ TANJU BİLGİÇ- Sayın Cumhurbaşkanımız Suudi Arabistan’da, ziyareti hala devam ediyor. Bu konuya ilişkin olarak belki bir sonraki toplantıda size daha detaylı bilgi verebilirim. Hangi anlaşma imzalandı, niye imzalanmadı bu konuya ilişkin olarak şu aşamada bir şey söyleyemiyorum.

Teröre karşı İslam ülkelerinin koalisyonu hakkında size bilgi vermiştim, ama takdir edersiniz ki bu konu zaten Suudi Arabistan’da Sayın Cumhurbaşkanımızın katıldığı toplantılarda gündeme gelmiştir. Bu konuya ilişkin olarak muhakkak bazı gelişmeler vardır, ancak Sayın Bakanımızın dün basına verdiği demeçte teröre karşı İslam ittifakında Türkiye’nin her türlü desteği vereceğine yönelik ifadeler var, ben de o ifadeler çerçevesinde burada kalıyorum.

Arap koalisyonuna ilişkin olarak soru ise çok teknik bir konu ve şu aşamada benim malumatımın olmadığı bir konu. Onun için şu aşamada ben teknik olarak size bir yanıt veremiyorum, ama toplantının hemen ardından bir malumat alıp size bu konuda bilgi veririm.

Evet, arkadaşlar teşekkür ediyorum, sağolun.