DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ TANJU BİLGİÇ- Seçim sürecini bitirdik, bu dönemde basın toplantılarına birkaç hafta ara vermiştik. Şimdi tekrar düzenli olarak, bundan sonra da yine biraraya geleceğiz.

Ben hızlıca geçtiğimiz döneme ilişkin olarak her zaman olduğu gibi kısaca bilgi vereyim, Sayın Bakanın yapmış olduğu ziyaretler ve gündeme ilişkin olarak. Önümüzdeki dönemde de Sayın Bakanın katılacağı bazı yurtdışı ziyaretler olacak. Bu konular hakkında size bilgi vereyim, ondan sonra hemen sorularınız varsa yanıtlamaya çalışayım.

Sayın Bakan, 21-22 Mayıs tarihlerinde Seul’e MIKTA Dışişleri Bakanları toplantısına gitti. Biliyorsunuz MIKTA, Meksika, Endonezya, Güney Kore, Türkiye ve Avustralya’dan oluşan bir örgüt. G-20 üyesi olan bu ülkeler 2013 yılında gayriresmi bir eşgüdüm platformu olarak biraraya gelmeye başladılar. Bu 5. MIKTA Dışişleri Bakanları Toplantısı oldu. Tabiatıyla uluslararası ekonomi ve gündemi ilgilendiren pek çok konu burada gündeme geldi. Ardından Sayın Bakan 26 Mayıs tarihinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne bir çalışma ziyareti gerçekleştirdi, Cumhurbaşkanı Sayın Mustafa Akıncı tarafından kabul edildi. KKTC Dışişleri Bakanı Özdil Nami de bu toplantılara katıldı. Ayrıca KKTC Cumhuriyet Meclisi Başkanı Sibel Siber ve Başbakan Özkan Yorgancıoğlu’yla da biraraya geldi.

Sayın Bakanımız daha sonra İslam İşbirliği Teşkilatı 42. Dışişleri Bakanları Konsey Toplantısı için Kuveyt’e gitti. Kuveyt’te tabii İslam İşbirliği Teşkilatı bünyesinde oluşturulan pek çok çalışma grubu toplantısına katıldı; Rohingya, Mali, Somali, Jammu-Keşmir temas grupları toplantılarına katıldı. Toplantı marjında da pek çok ikili görüşme yaptı.

Ardından Sayın Bakanımız 2 Haziran Salı günü Paris’te DEAŞ’la Mücadele Uluslararası Koalisyonu Küçük Grup Bakanlar Toplantısına katıldı. Bu toplantıda tabii Irak ve Suriye’deki son gelişmeler ve DEAŞ’la mücadelede ele alınacak yöntemler derinlemesine tartışıldı. Özellikle yabancı terörist savaşçılar, DEAŞ’ın finansman kaynaklarının ortadan kaldırılması izlenebilecek yol haritaları gündeme geldi.

Sayın Bakan dün Romanya’ya resmi bir ziyaret gerçekleştirdi. Romanya’yla ilişkilerimiz gayet iyi, her alanda mükemmel ilişkilerimiz var. Bölgesel ve uluslararası gelişmeler hakkında görüş alışverişinde bulunuldu. Son 13 yılda iki ülke arasındaki ticaret hacmi üç kat arttı. Hedefin, ticaret hacminin cari olan 6 milyar dolardan 10 milyar dolara çıkartılması hususu da vurgulandı. Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütünün gelecek dönem başkanı Romanya olacak. Bu konuda da desteğimizi karşı tarafa ilettik.

Tabii pek çok konu görüşüldü dünkü toplantılar sırasında. Bükreş’teki bir cami inşaatı, deniz altından kabloyla elektrik alım-satımı, canlı hayvan ihracatı, terörizmle mücadele, TİKA çerçevesinde işbirliği, Romanya’daki Tatarların durumu, yine bölgesel konular çerçevesinde Ukrayna, Makedonya, Gürcistan’daki durum da bakanlar arasında konuşulan konular arasındaydı.

Sayın Bakanımız yarın Sayın Cumhurbaşkanımızın Azerbaycan’a yapacağı ziyarete katılacak. Sayın Cumhurbaşkanımız Azerbaycan, Bakü ve Mingeçevir kentlerinde yapılacak olan 1. Avrupa Oyunları’nın açılış törenine katılacak yarın. Sayın Bakanımız da refakaten Sayın Cumhurbaşkanımızla beraber olacak. Tabii Sayın Cumhurbaşkanımız Azerbaycan’da, Bakü’de Sayın Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’le de bir görüşme gerçekleştirecek, Sayın Bakanımız da katılacak. Azerbaycan’dan dönüş ise Cumartesi günü olacak.

Sayın Bakanımız 15-16 Haziran Pazartesi-Salı günleri Suudi Arabistan’ın Cidde kentinde Yemen konusunda düzenlenecek İslam İşbirliği Teşkilatı Olağanüstü Dışişleri Bakanları toplantısına katılacak.

Şu aşamada önümüzdeki program bu şekilde. Ben sorularınız varsa sorularınızı alayım, sorularınız üzerinden gidelim, belki öylesi daha kolay olur.

SORU- İki sorum olacak. Birincisi; geçtiğimiz gün Sayın Numan Kurtulmuş insani trajedi olmadığı sürece Suriyeli mülteci alınmayacak dedi. Bununla beraber dün gece 3 bin kadar Suriyeli mülteci alımı oldu. Türkiye’nin açık kapı politikası değişecek mi ya da aynı şekilde devam edecek mi?

Bununla beraber bir de AP raporuyla ilgili sorum olacak, o da; IŞİD’le mücadelede işbirliğinin arttırılmasıyla ilgili söylemler var raporda, bunu nasıl değerlendiriyorsunuz.

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ TANJU BİLGİÇ- Şimdi ilk önce, Sayın Başbakan Yardımcımız Numan Kurtulmuş’un ifadelerini dün ben de gördüm. Bugüne kadar Suriye’de yaşananlara ve özellikle Suriye’deki zalim Esad rejiminden kaçanlara Türkiye kapısını açtı. Fakat tabiatıyla bu bir insani trajedi aslında, insani trajediden insanlar kaçarak kapılarımıza geldiler. Sayın Başbakan Yardımcımızın söylediği husus da aslında bu. İnsani trajedi olunca Türkiye kapılarını açıyor. Bu çerçevede aslında Türkiye’nin açık kapı politikasında bir değişiklik yok, sadece insani trajedi olmak kaydıyla Suriye’den gelenleri ülkemize kabul ediyoruz. Özellikle son günlerde Tel Abyad kırsalında hem hava saldırısı, hem de PYD’nin saldırı çerçevesinde Türkiye’ye yoğun bir göç dalgası, göç talebi oldu. Bu çerçevede Türkiye’ye gelenlerin sayısına ilişkin olarak da bir bilgi vereyim, bu tamamlayıcı olur. 3 Haziran itibariyle tabii özellikle AFAD’ın koordinasyonunda öncelikli olarak hasta, çocuk, kadın ve yaşlılar olmak üzere Suriyeliler ülkemize kabul edildi. Bunlardan talep edenler geçici barınma merkezlerine yerleştirildiler. 3 Haziran günü 837, 4 Haziran günü 2832, 6 Haziran günü 3168 ve 10 Haziran günü de 6597 olmak üzere toplam 13434 kişi ülkemize giriş yaptı. Bu Suriyeliler Akçakale Gümrük alanında kayıt altına alındı, Sağlık Bakanlığı ekipleri tarafından sağlık kontrollerine tutuldular ve AFAD ekipleri tarafından da gerekli yardım yapılıyor.

Bunun dışında şimdi DEAŞ’la mücadele konusunun Avrupa Parlamentosu raporunda yer aldığını söylediniz. Aslında bu konuda bizim tutumumuz başından beri çok net, biz DEAŞ’ın bir terör örgütü olduğunu söylüyoruz, DEAŞ’la mücadelede uluslararası koalisyonun bir parçasıyız. Bugüne kadar DEAŞ’la mücadeleye ilişkin olarak yapılan pek çok toplantıya, bütün toplantılara Türkiye davet edildi ve katıldı; Cidde’de, Londra’da, Paris’te, Birleşmiş Milletler’de, Brüksel’de. Türkiye bu çerçevede en son DEAŞ’la Mücadele Uluslararası Koalisyon küçük toplantısına katıldı. Bizim DEAŞ’la mücadelede herhangi bir sıkıntımız, bir sorunumuz yok, bu konudaki ilkelerimiz gayet açık ve net. Zaten geçmişte yaşanan olaylara bakıldığı zaman Türkiye’nin neden DEAŞ’la mücadele etmesi gerektiği hususu gayet açık ve net bir şekilde ortaya çıkıyor. Onun için bu konuda uluslararası ortaklarımızla herhangi bir sıkıntımız, herhangi bir sorunumuz bulunmuyor.

Sevil Hanım.

SORU- IŞİD’le ilgili geçtiğimiz günlerde çıkan medya haberlerinin yanı sıra bugün de yine bir haber vardı; Suriye’ye geçen savaşçıların ve bunların mühimmatlarının Suriye’ye Türkiye sınırından geçişiyle ilgili ifade veren bazı şoförlerin beyanları vardı gazetelerde. Bununla ilgili bir değerlendirmeniz olacak mı acaba?

Teşekkür ederim.

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ TANJU BİLGİÇ- Arkadaşlar, bu gazete haberini sabah ben de gördüm, burada Türkiye’nin DEAŞ’a silah ve savaşçı gönderdiği iddia ediliyor, bu bir iddia. Türkiye’nin DEAŞ terör örgütüne yönelik tavrı son derece açık ve nettir. Bu karanlık örgüt her şeyden önce Türkiye için önemli bir güvenlik tehdididir. Bu tehditle mücadelede uluslararası işbirliği dahil her türlü tedbir uygulanmaktadır ve bu mücadele de kararlılıkla sürmektedir. Türkiye’nin DEAŞ’a yardım ettiği yönündeki iddialar bir karalama kampanyasının parçası olup, birer iftiradan ibarettir.

Evet, bir sonraki soru.

SORU- Aslında Sevil’in söz ettiği haberde söylenen şu: Reyhanlı’dan, Atme Kampından alınan bazı Suriyeliler Akçakale’ye, oradan da Tel Abyad’a silahlarla beraber bırakılıyor. Önceki füze parçaları görüntüleriyle beraber sormak istiyorum; Türkiye Dışişleri Bakanlığı bu sevkiyatlardan haberdar mıdır? Türkiye üzerinden herhangi bir Suriyeli taşımacı ya da Suriyelilere yönelik bir silah yardımı yapılmış mıdır, buna Özgür Suriye Ordusu ya da Suriye’deki diğer herhangi bir grup dahil… Dışişleri Bakanlığı bunu uluslararası hukukta nereye koyar?

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ TANJU BİLGİÇ- Daha önce çıkan bu tırlara ilişkin haberler hakkında zaten bir yargı süreci var, hukuki süreç devam ediyor, o konuda yorum yapamam. Bugün zaten yine aynı gazetede çıkan benzer haberlere ilişkin olarak da yorumum biraz önce belirttim, ona ekleyecek herhangi bir husus bulunmuyor tarafımca.

SORU- Şöyle bir şey vardı: Siz Vatikan, Lüksemburg, Viyana’ya yönelik çok sert açıklamalar yaptınız. Fakat geçen gün Brezilya’yla ilgili yaptığınız açıklamada “şiddetli kınamanın” yerini sadece “kınamanın” aldığını gördük. Dünkü Avrupa Parlamentosu raporuna ise Avrupa Birliği Bakanlığı 1915’le ilgili iddialar olmasa kabul edilebilir bulacaktık dedi. Siz ise bu ifadelere bir tepkide bulunmadınız. Türkiye’nin acaba 100. yılın anılması ve soykırım iddiaları konusunda yeni bir tutumu mu var ve büyükelçiler ne zaman dönecek?

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ TANJU BİLGİÇ- Birinci soru; Avrupa Parlamentosu raporuna ilişkin olarak Sayın AB Bakanımızın açıklamalarını ben de dinledim. Orada sadece 1915 olayları değil birden fazla husustan bahsetti, yani PKK’nın terör listesinden çıkartılması gibi.

Birkaç husustan bahsetti, ama genel anlamıyla tabii rapor bizim açımızdan kabul edilebilir değil. Bu konuya ilişkin olarak da biz Sayın AB Bakanımızın açıklamasının ardından bir yazılı açıklama yaptık ve raporu iade edeceğimizi söyledik; birincisi bu.

İkincisi; sözde Ermeni iddialarına ilişkin olarak herhangi bir politika değişikliğimiz bulunmuyor. Bu konuda diğer ülkelere nasıl yaklaştıysak Brezilya’ya da aynı şekilde yaklaştık. Bu ifadeyi ilk defa kullanan ülkelerdeki büyükelçilerimizi istişareler için çağırdık. Bunların yakın zamanda ülkelerine dönmesi bu aşamada beklenmiyor. Fakat büyük bir ihtimalle siz de fark ettiniz, belki de fark etmediniz bilmiyorum ama, Brezilya Dışişleri Bakanlığı Büyükelçimizi geri çekmemizin ardından bir gün sonra bir açıklama yaptı ve konuya ilişkin geleneksel tutumunda bir değişiklik olmadığını, devlet olarak bir değişiklik olmadığını, Türkiye ile stratejik ilişkilerin yakın zamanda normal seyrine dönmesi beklentisini vurguladı. Bu çerçevede geleneksel tutumdan bizim anladığımız; Brezilya Hükümetinin 1915 olaylarına ilişkin resmi tutumudur. Ve o da, meselenin Türkiye ile Ermenistan arasındaki bu meselenin tarihçilere bırakılması gerektiğidir. Yani Brezilya Dışişleri Bakanlığı bu açıklamasıyla aslında kendisini Senatodan ayrı bir yerde konumlandırdı. Tabii Sayın Büyükelçimiz burada, istişarelerimiz devam ediyor. Bu konuda yani genel anlamıyla Brezilya’yla ilişkilerimiz çerçevesinde önümüzdeki günlerde bu açıklamayı da dikkate alarak değerlendirmemiz sürecek.

Peki, teşekkür ediyorum arkadaşlar, sağ olun.