SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] Sayın seyirciler, sizlere hoş geldiniz demek istiyorum. Bugünkü konuğumuz Türkiye Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan. Sizlere de hoş geldin demek istiyorum.
İlk olarak sizlere şunu sormak istiyorum. Gazze’deki ateşkes anlaşmasıyla alakalı, ilk aşamanın nasıl yapıldığıyla alakalı değerlendirmelerinizi alabilir miyiz? Ayrıca, ikinci aşamaya geçmeden önceki durumu da değerlendirmenizi istiyorum.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Öncelikle programa davet ettiğiniz için çok teşekkür ederim. Tabii Gazze barış sürecinde bu aşamaya gelmek hiçbirimiz için kolay olmadı. Arkasında çok büyük emek var, çalışma var, çaba var. Aslında büyük bir üzüntü var. Sadece İslam dünyasının, Arap dünyasının değil, bütün insanlığın. Bu sivillerin, masumların, kadınların, çocukların, herkesin gözü önünde iki yıl boyunca öldürülmesi, 70 bin kişinin şehit olması, on binlerce kişinin yaralanması, kaybolması tabii ki insanlık vicdanında çok ciddi bir yara bırakıyor. Eylül ayında İslam dünyasının liderleriyle, Sayın Trump'ın Birleşmiş Milletler marjında New York'ta bir araya gelerek başlattıkları süreç bugün itibarıyla belli bir noktaya gelmiş durumda. Birinci aşamada, arzu ettiklerimizin hepsi tam olarak oluyor mu? Olmuyor. Yani insani yardımlar belli miktar gidiyor ama giriş-çıkışlar yine sorun. Barış planında öngörülen maddeler çok fazla uygulanmıyor ve maalesef İsrail her gün Filistinli öldürmeye, şehit etmeye devam ediyor. Ama buna rağmen bir önceki savaşın şiddetine, kıyımın şiddetine baktığınız zaman şimdiki hal, gerçekten insanlara bir nefes verir nitelikte olduğu için desteklediğimiz bir hal. Devam etmesi lazım. Daha ileriye götürülmesi lazım. Kış ayı da geliyor. Açlıkla, soğukla cebelleşmeden gitmesi lazım. İkinci aşamada tabii burada atılması gereken adımlar var. Birincisi, ikinci aşama için Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nden bir karar çıkartılması konusu vardı. Onunla ilgili çalışmalar bitti, karar çıktı. Şimdi o kararda öngörülen bazı maddeler var; onların hayata geçmesi gerekiyor. Burada tabii büyük sorumluluk Amerika Birleşik Devletleri’ne ve Sayın Trump'a düşüyor. Bizim buradan büyük bir çabamız var. Katar, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır, Ürdün, herkes el birliğiyle, var gücüyle çalışıyor. Şimdi önümüzdeki günlerde bu konuda bazı adımların atılmasını bekliyoruz biz açıkçası. Özellikle Barış Kurulu’nun oluşturulması meselesi çok önemli. Yönetimin Filistinlilere devredilmesi meselesi, Hamas tarafından Filistinli bir teknik komiteye devredilmesi, o da önemli ve bir polis gücünün kurulması gibi çok konu var.
SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] Özellikle istikrar gücüyle alakalı. Türkiye bu istikrar gücüne katılacak mı?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Bu konu aslında daha önce de cevapladığımız bir konu. Cumhurbaşkanımızın siyasi iradesiyle, Filistin meselesinin çözümünde, barışın sağlanmasında her türlü sorumluluğu Türkiye almaya hazır. Bölgedeki kardeşlerimizle, uluslararası paydaşlarla bu meselede her türlü sorumluluğu üstlenmeye hazırız. Bu konuda asker göndermek gerekiyorsa barış için onu da göndermeye varız. Ama süreçte tabii Güvenlik Konseyi kararları bölgedeki bazı aktörlerin görüşünün alınması konusunda bir şart ileri sürüyor. Burada tabii Filistin tarafı var, İsrail tarafı var. Savaşın iki muhatabı olan taraf. Orada tabii İsraillilerin de bu noktada belirli bir mutabakat göstermesi lazım. Burada bu mutabakat ortaya çıkar mı çıkmaz mı bakıyoruz.
SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] İsrail, Türkiye'nin istikrar güçleri arasında bulunmasını kabul etmiyor.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Evet istemiyor. Burada tabii İsrail tek başına bu planda söz sahibi değil. Yani burada tabii ki Amerika ve diğer bölge ülkeleri ve şartlar ne gösterir onu bilemiyoruz. Bizim buradaki duruşumuz belli, net. Diğer güç gönderecek ülkelerin duruşu da belli. İsrail'le de belli bir müzakere noktasına Amerikalılar ulaşırsa bizim için ne ala. Ulaşmazlarsa kendilerinin bileceği bir iş.
SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] Uluslararası İstikrar Gücü. İsrail bu gücü, Hamas'ın elindeki silahı almak için istiyor. Bu İsrail'in temel hedefi. İkinci aşamada temel hedefi budur. Bu gücün nasıl değerlendirilmesi gerekiyor?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN-Yani biz her şeyin doğal bir süreç içerisinde ilerlemesini istiyoruz. Yani hiçbir şartın barış sürecini aslında bozacak, engelleyecek, rotasından çıkartacak bir dayatmaya dönüşmesini istemiyoruz. Biz şuna inanıyoruz, yani bu bölge ülkeleriyle de yaptığımız değerlendirme açıkçası: Barış süreci normal rotasında devam ederse, yani insani yardımlar, insanların tekrar geri dönüşü, yerleşim, ekonomi bunların hepsi olursa, İstikrar Gücü geldiği zaman sınırda Filistinlileri ve İsraillileri ayırırsa ben bu konunun da sorun olacağını düşünmüyorum.Yani bu konuda Hamas'la da yaptığımız görüşmeler ortada. Ama bunu şimdiden barış anlaşmasını rotasından saptırmaya yönelik bir dayatmaymış gibi, olmazsa olmazmış gibi en baştan ortaya koymak daha sürecin diğer aşamalarını işletmeden… Bu aslında biraz art niyetli gibi geliyor bize. Yani tabii ki belli bir noktadan sonra Filistin emniyet güçlerinin Gazze'nin güvenliğiyle ilgili tedbirler alması lazım. Tabii ki belli bir noktadan sonra yani silahlı grupların olmaması lazım. Siyasal güvenceler ve sistemler yerine oturdukça bunların hepsinin ortadan kalkacağını… Bunun için zaten uluslararası mekanizma var, bunun için İstikrar Gücü, Barış Kurulu ve bizlerin olduğu mekanizmalar var. Filistinliler kendilerini rahat hissettikçe, güvende hissettikçe bu sorunların çözüleceğine inanıyorum ben.
SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] İsrail şu an Türkiye'nin bulunmamasını istemekle birlikte, İstikrar Gücü’nün Hamas'ın elindeki silahı almasını istiyor ve de aynı zamanda sarı alandaki bölgeleri alarak kendisine Gazze’yle yeni bir sınır bölgesi oluşturduğunu iddia ediyor. Bu durumu nasıl değerlendirirsiniz?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Şimdi burada tabii maksimalist tavırların, taleplerin maksadı bellidir. Yani burada belli bir noktada siyaset ve müzakere tekniği de var açıkçası. Onu görüyoruz. Bu Netanyahu'nun stratejilerinden biri. Ama gerçek manasında barış sürecinin hayata geçmesini istiyorsak burada herkesin belli bir anlayış göstermesi gerekiyor. Bu süreçte tekrar ediyorum: Amerika Birleşik Devletleri’nin tavrı önemlidir. Onlarla da yoğun temas içerisindeyiz. Sadece biz değil, Katar, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır, Ürdün yoğun bir temasımız var. Yaptığımız temaslar neticesinde Amerikalıların bu konuda daha anlayışlı, daha rasyonel, sürece uygun hareket ettiklerine şahitlik ediyoruz. Muazzam da bir destek veriyorlar. Aslında Steve Witkoff’un ve arkadaşlarının bu konuda burada çok büyük bir çabası ve rolü var. Gerçekten çok büyük bir iyi niyetle meseleyi bitirmeye, sonlandırmaya çalışıyorlar. Burada çabalara devam edeceğiz. Geri adım atmak yok.
SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] Bu durum geriye dönmeyecek ancak bu anlaşmanın bozguna uğramasından endişe duyuyor musunuz? İsrail'in öne sürmüş olduğu şartlardan dolayı.
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Bu risk her zaman için var ama bunu düşünmek bile istemiyoruz, çünkü alternatifi daha büyük bir soykırım, yerlerinden edilme. Biliyorsunuz Netanyahu'nun asıl amacı Gazze'deki Filistinlileri tamamıyla Filistin'den göndermek, orayı Filistinsiz bir hale getirmek, Gazze toprağını ilave bir İsrail toprağına dönüştürmek. Batı Şeria'da da aynısını yaptığını görüyoruz. Filistinlilerin orada, kendi vatanlarında, kendi yurtlarında onurlu, güvenli, huzurlu bir şekilde kalmaya devam etmesi lazım. İki tarafın da birbirine zarar vermesini engellemek için uluslararası topluma düşen görevde herkes rolünü oynamaya hazır. Burada İsrail'i maksimalist taleplerinden vazgeçirmek gerekiyor.
SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] Bu dosyayı kapatmak için bu konuda Amerika'nın İsrail’le kurmuş olduğu iletişim… özellikle Sayın Trump'ın Netanyahu üzerinde kurmuş olduğu baskıyla ikinci aşamaya geçilmesi planlanıyor. Bu konuda ne diyorsunuz?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Şu anda yani arada aslında belli bir dikkat kayması oldu. Çünkü Amerika'da Filistin dosyasıyla uğraşan ekip aynı zamanda şu anda Ukrayna dosyasıyla da büyük oranda meşgul biliyorsunuz. Dolayısıyla yakında bu konuda daha ciddi, daha büyük adımların atılma gayretini de ben göreceğimize inanıyorum. Bu konudaki temaslarımız da devam ediyor. Alanda günlük bayağı sorunlar çıkıyor, onları da koordine ediyor ilgili arkadaşlarımız. Bu konuda Amerikan yönetiminin gelecek günlerde, haftalarda daha büyük bir çaba göstereceğine inanıyorum.
SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME]Suriye dosyasına gelecek olursak Beşar Esad'ın devrilmesinin birinci yılında bu geçtiğimiz yılı nasıl değerlendiriyorsunuz?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Öncelikle Suriye'nin özgürleşmesinin birinci yılının bütün Suriyelilere, bölge halkına hayırlı olmasını diliyorum. Gerçekten Suriye halkı son 15 yıldır savaşla, onların öncesinde de Esad rejimlerinin, hem babası hem kendisi, büyük zulmüyle çok sıkıntılı günler geçirdi. Şimdi çok şükür geldiğimiz noktada hem bölge ülkeleri hem uluslararası toplum geçtiğimiz bir yıl içerisinde Suriye'nin yeni yönetimine, Suriye halkına el birliğiyle destek vermek, bir şans vermek için çaba içerisindeler, çalışıyorlar. Bu konuda gerek Türkiye gerek bölge ülkeleri gerek Arap dünyası, İslam dünyası, Avrupa Birliği, Amerika gereken adımları atıyor. Burada bizim daha sistemli çalışmamız lazım. Bu sabaha karşı Sezar Yasası, Amerikan Meclisi’nde, biliyorsunuz o da kaldırıldı. Amerikan yönetimi aslında Suriye'nin kalkınmasının önündeki, ekonomik ilerlemesinin önündeki kendine düşen rolü yaparak engelleri kaldırdı. Avrupa Birliği de aynı şekilde adımlar atıyor. Bu konuda bizim iyimser olmamız gerekiyor.
SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] Ancak birtakım zorluklar var bu meyanda. Özellikle Suriye sahasında. Öncelikli olarak birinci problemle başlayalım. Özellikle güneyle alakalı. Suriye'nin güneyinde, özellikle Beyt Cin bölgesinde İsrail'in yapmış olduğu uygulamalar ve İsrail'in bu duruma karşı tutumu. Cebel Şeyh ve yine Golan’ı kontrol altında tutmak ve özellikle güney bölgedeki alanı tutmakla alakalı ne diyorsunuz?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Bu tabii kabul edilemez. Bu kabul edilemez bir durum ama İsrail tıpkı Filistin meselesinde, Gazze barış planında olduğu gibi, Gazze'deki soykırımda olduğu gibi… Bütün dünyanın görüşü ve durduğu yer bir yana, İsrail bir yana. İsrail bu noktada dünyanın bütün milletlerinin düşüncesinin, talebinin tersine davranmakta bir beis görmüyor. Burada her zaman için söylüyorum: Tarihin doğru tarafında olmak gerekiyor. Suriye halkına uluslararası toplumun verdiği şansı İsrail vermek istemiyor. İsrail yönetimi maalesef Netanyahu liderliğinde bölgedeki komşu ülkelerin zayıflığından kendisine güç ve emniyet çıkartıyor. Burada Suriye'nin geçtiğimiz bir yıl içerisinde uluslararası toplum tarafından destek görmesi İsrail'in çok hoşuna giden bir konu olmadı. Kendi tek taraflı güvenlik kaygılarını bahane göstererek güneyde işgale başlaması, kara birliklerini daha ileri götürmesi, yetmiyormuş gibi zaman zaman Şam dahil bombalamada bulunması tabii ki kabul edilemez bir durum. Ama bunun İsrail'e ve İsrail halkına getireceği bir fayda yok. Bölgeye daha büyük bir kaos ve karmaşa getiriyor. Bu konuyu da Amerikalılarla yakından görüşüyoruz. Suriye yönetiminin İsrail'le devam eden görüşmeleri var. Umarım İsrail bu konuda artık frene basar ve bölgesel yayılmacılığın İsrail'in lehine olmadığını, daha büyük kargaşa ve kaosa hizmet edeceğini kendileri de görürler.
SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] İsrail'in halihazırda bu duruma tepki gösterdiği, Suriye ile İsrail arasında herhangi bir güvenlik anlaşması olmadığı ve güvenlik noktalarının sınırlarının çok geriye döndüğü yönünde bir söz dolaştı. Bu konuda Suriye'nin ne tür seçenekleri var? Bu konuyla alakalı ne diyorsunuz?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Bunun barış yoluyla çözülmesi lazım. Uluslararası toplumun, Birleşmiş Milletler'in tanıdığı sınırlar ortada. Kimse, kimsenin sınırına mütecaviz olmamalı. İsrail'in Birleşmiş Milletler tarafından tanınan sınırı belli, Suriye'nin belli. Bunun ötesine geçtiğiniz zaman, sırf elinizde güç var, benim arkamda da destek var, ben bununla yaparım dediğiniz zaman şimdilik size tarih bir fırsat sunar. Ama yarın bir gün güç başkasının eline geçtiği zaman, aynı mukabele size yapılır. Kimse sizin sınırınızı tanımaz bu sefer. Onun için vakit varken gelin, uluslararası sistemin ortaya koyduğu anlaşmalara sadık kalın. Tehdit varsa, biz hep söylüyoruz, eğer İsrail kendisine Suriye'den tehdit olduğunu düşünüyorsa, bölge ülkeleri oturur konuşuruz, bakarız. Ama şu anda Suriye yönetiminin İsrail için bir tehdit olduğuna ilişkin bir emare, bir veri kimse de yok. İsrail'in tehdit olarak gördüğü konularla da Suriye yönetiminin uğraşmadığına ilişkin bir veri de yok. Biz burada aslında bir ön alıcı tavrın, bir yayılmacılığın, maksimalist bir tavrın olduğunu görüyoruz açıkçası.
SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] Yine önemli sorunlardan bir tanesi Suriye dosyasıyla ilgili anlaşma. “SDG” ile Suriye Hükümeti arasında imzalanan 10 Mart anlaşmasıyla alakalı. Özellikle de biz yıl sonuna doğru uygulanması gereken bu anlaşmanın sonuna gelmiş olduk ve yıl bitmek üzere. Bu konuyla alakalı anlaşmanın yapılmadığını görüyoruz. Bu yıl sonunda nasıl bir durumla karşılaşacağız? Bununla ilgili ne diyorsunuz?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Burada tabii İsrail'in Suriye'deki hareketliliği ile “Kasad”ın (“SDG”) açıkçası isteksizliği arasında bir ilişki var, bir orantı var. Bunu artık söylemek gerekiyor. Bu YPG'nin tek başına aldığı bir karar değil. Yani burada Suriye Hükümeti’yle meselesini çözmesi yolunda 10 Mart’ta bir mutabakata imza attı. O zaman her şey iyiydi. Amerikalılar, biz, Suriyeliler yani herkes memnundu. Bu yolda gidilecekti. Ama şimdi daha farklı işaretler ve sinyaller aldığı için İsrail'den, YPG'nin gerekli adımları atmaktan imtina ettiğini görüyoruz. Ama tekrar diyoruz, sorun diyalog yoluyla inşallah çözülür, inşallah Şam yönetimi ile YPG sorunlarını çözerler. Suriye Kürtleri de rahat eder, Araplar da rahat eder, herkes rahat eder. Yani görmek istediğimiz tablo bizim bu, huzur ve barış, sınırlarımızın ötesinde, Suriye halkı için. Ama bölge dışı aktörlerin oyunlarına gelerek onlardan birtakım işaretlerle politika belirlemek de iyi bir şey değil.
SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] Sizler “SDG” ile İsrail'in ortaya koymuş olduğu, aralarında bir eş güdüm olduğunu söylüyorsunuz. Bunu kabul ediyor musunuz?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Tabii, yani İsrail Suriye’yle belli bir anlaşma zeminine geldiği gün, YPG'nin de geleceğini göreceksiniz.
SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] Yıl sonundan sonra önümüzdeki yıl itibarıyla yaklaşık 20 günden daha az bir süre var. Askeri seçenek masaya yatırılacak mı? “SDG” ile Suriye Hükümeti arasında bir anlaşma sağlanmazsa askeri güç olacak mı?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Umarım bir çatışma olmaz. Dediğim gibi çatışma kimsenin faydasına değil. Sivil halk ondan mustarip oluyor. İnşallah olmaz, inşallah YPG, PKK kendine düşen sorumluluğu yapar. Şu anda ortada bir plan var, silahlı unsurların tek çatı altında toplanması, ulusal ordu altında toplanmasına yönelik. İnşallah bu noktada mesafe kat edilir. İnşallah tekrar bir savaş görmeyiz.
SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] Uluslararası gözlemciler Türkiye ile İsrail arasında Suriye sahasında bir yarış olduğunu iddia ediyorlar. Bu konuda ne diyorsunuz?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Biz bunu bu şekilde açıkçası düşünmüyoruz, görüşmüyoruz. Suriye sahasında yarış yapılacaksa, bizim kültürümüzde, inancımızda İslam'da bir sünnet var biliyorsunuz, bizim yarışımız hayırda olmalı. Yani Suriye'nin güvenliğine kim daha çok fazla yardım edecek, istikrarına kim daha fazla yardımcı olacak, huzuruna kim daha fazla yardımcı olacak, birliğine, bütünlüğüne kim daha fazla yardımcı olacak? İşgale, bölmeye, öldürmeye, bombalamaya değil. Biz kendimizi İsrail'le bu konuda aynı çabada, aynı ligde, aynı konumda görmüyoruz açıkçası. Yani bir emperyal yayılmacılık peşinde olan ile bir iş birliği, destek içerisinde olan… Bu önemli. İkincisi, Suriye halkı kimi istiyor? Suriye halkı İsrail'i mi seviyor, Türkiye’yi mi seviyor? Onu sormak lazım Suriye halkına. Suriye halkı Türkiye'yi niye seviyor? Biz ekmeğimizi, aşımızı, ilacımızı paylaştık ve paylaşmaya da devam edeceğiz. Çünkü biz biliyoruz ki, Allah korusun aynı şey bizim başımıza gelirse Suriyeli kardeşlerimiz de bize yapacaklardı aynı desteği.
SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] Ben birtakım soruları, sıcak konuları sormak istiyorum bölgeyle alakalı. Özellikle Sudan'daki savaşla alakalı. Anlaşılan o ki Türkiye o sahada da bulunmak istiyor. Ancak hangi perspektifle o sahada duracak?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Bizim savaştan önce de biliyorsunuz Sudan'la gerçekten iyi ilişkilerimiz vardı. Maalesef savaştan sonra bizim şu anda yaptığımız şey daha fazla insani yardım yapmak ve yürüyen diplomatik çabalara destek vermek. Suudi Arabistan, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Amerika, bütün bunların ortaya koyduğu barış çabalarına biz destek veriyoruz.
Biz, tıpkı Gazze’de olduğu gibi, barış için ne gerekiyorsa yapmaya hazırız. Çünkü Sudan bizim için gerçekten çok kıymetli bir ülke, Sudan halkı aziz ve mübarek. Bu konuda büyük bir üzüntü içerisindeyiz. Türkiye olarak tek yaptığımız şey sürekli insani yardım malzemeleri ulaştırabilmek ama Sudan coğrafyası o kadar büyük ki, çok ücra yerlere ulaştıramıyorsunuz. Orada savaşan tarafların birbirine yaptığı zulmü görmek, halkın bundan çektiği acıya şahit olmak da bizi ayrıca… İslam dünyası olarak bizim artık böyle resimleri görmememiz gerekiyor, bu sorunları yaşamamamız lazım. Bu medeniyet; sivil halkı öldüren, çocukları öldüren, bombalayan, hastaneleri yok eden bir medeniyet değil.
SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] Burada Türkiye'nin rolü sadece insani mi? Siz aynı zamanda Sudan'ın bölünmesiyle ilgili herhangi bir endişe duyuyor musunuz?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Sudan'ın bölünmesinden tabii ki endişe duyuyoruz, bu büyük bir endişe bizim için, bunun önüne geçmek gerekiyor. Onun için, İnşallah, az önce ifade ettiğim ilgili devletlerin, kardeşlerimizin belli bir anlayış içerisinde olması gerekiyor. Biz daha fazla aktif diplomatik çaba içerisine girmeye hazırız ama şu anda kardeşlerimizin yürüttüğü bir süreç var. Biz ona başından beri saygı duyduk, o sürece de paralel bir süreç olsun istemedik ama Türkiye'nin yardımı ne zaman istenirse biz girmeye hazırız. Açıkçası şu anda taraflarla da konuşuyoruz; Amerikalılarla da konuşuyoruz, Arap kardeşlerimizle de konuşuyoruz. Telkinlerimiz, çabalarımız sürekli devam ediyor, bu konuda sürekli çalışma halindeyiz.
SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] Sayın Bakan, siz her zaman bölge ülkeleriyle bu bölgede bulunan sorunlarla ilgili eş güdüm yürüttüğünüzü ifade ediyorsunuz. Her zaman bunu dile getirdiniz. Şu anda sahada bulunan meydan okumalarla ilgili bunu mümkün görüyor musunuz?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Ben açıkçası bölgesel sorunların bölgesel sahiplenmeyle çözüleceğine inanıyorum. Bu Türkiye'nin de politikası, Cumhurbaşkanımızın da vizyonu. Kendi sorunlarımıza kendimizin sahip çıkması gerekiyor. Dışarıdan bu sorunları çözecek bir hegemonu beklemekten vazgeçmemiz lazım. İslam dünyası olarak, bölge ülkeleri olarak insan kaynağımız, ekonomik kaynaklarımız, gelişmişliğimiz buna müsait. Biz sadece kendimizdeki gücü keşfedip, medeni bir şekilde bir araya gelip, meselelerimizi masanın üstüne koyup güven içerisinde tartışmamız ve iş birliği yapmamız gerekiyor. Filistin meselesi Temas Grubu'nun ortaya koyduğu çaba bu konuda aslında çok örnek bir çaba. Aynı şekilde Suriye konusunda ortaya koyduğumuz çaba örnek bir çaba. Bence Suudi Arabistan'ın, Katar'ın, Birleşik Arap Emirlikleri'nin, Mısır'ın, Türkiye'nin hep beraber bir araya gelip bölge sorunlarını omuzlaması ve elinden geleni yapması tarihi bir adım diye düşünüyorum.
SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] Özellikle sahada yaşanan gelişmelerle alakalı İran'ın konumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Biliyorsunuz 10 gün önce İran'daydım. Dostlarımızla, kardeşlerimizle, bölge ülkelerinin kendileriyle de çok açık konuştum. Bölge ülkeleriyle daha şeffaf, daha güvene dayalı ilişki kurmaları gerekiyor. Son birkaç yıldır belli bir güven oluşmuş durumda, Suudi Arabistan ve İran arasındaki normalleşme, Birleşik Arap Emirlikleri ile İran arasında yürüyen süreçler, Katar'la devam eden süreçler… Ama bölge ülkeleriyle ilerletilmesi gereken bir güven alanı var, o yüzde yüz güveni sağlamak gerekiyor, bunun için de çaba harcamak gerekiyor. Bu olduğu zaman İran'ın da ben bu iş birliği kümesinin önemli bir üyesi olacağına inanıyorum.
SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] Şu an Ukrayna dosyasına geçerek şunu sormak istiyorum. Savaşın başlangıcından beri Türkiye'nin müzakereler için birtakım adımları var. Özellikle İstanbul'da atılan adımlar. Şu anki süreci nasıl değerlendiriyorsunuz? Özellikle ülkeler arasında cereyan eden müzakereler ve özellikle Amerika'nın ve Türkiye'nin rolünü nasıl değerlendiriyorsunuz?
DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Değerli kardeşim, son 4 yıldır, sürecin başından beri gerçekten çok yoğun bir çaba içindeyiz. Bir ateşkes, bir barış olsun diye çok uğraşıyoruz. Dikkat ederseniz aslında bütün konuştuğumuz meselelerde Türkiye'nin politikası hep yatıştırma, ateşkes olsun, barış olsun, kalkınma olsun, huzur olmasına yönelik. Türkiye bütün bu gücünü istikrar için kullanıyor; Gazze'de olsun, Suriye'de olsun, Ukrayna'da olsun, Afrika'da olsun… Şimdi Ukrayna perspektifinden baktığımız zaman sorunlar an itibarıyla belli bir noktaya ulaşmış durumda. Aslında şu önümüzdeki birkaç gün çok kritik. Bugün Sayın Zelenskiy alternatif bir barış planı için şartlarını Amerikalılara göndereceğini söyledi. Biliyorsunuz ilk önce 28 maddelik bir plan çıktı. Daha sonra Avrupalılar onu 20 maddeye indirdiler. Sonra onun üzerinde Ruslarla görüşme oldu. Daha sonra Ruslar cevabını Amerikalılara iletti. Amerikalılar bunu geçtiğimiz hafta Florida'da tekrar Ukraynalılarla görüştü. O cevabı Ukraynalılar aldılar, hafta içinde Avrupalılarla bir araya gelip yoğun görüşmeler yaptılar. Bugün de o görüşmeler devam edecek ve bugün yarın bir karşı teklif gelecek. Tabii burada bu teklifler gidip gelirken arazide de savaş devam ediyor. Bu savaşın dinamiği de sürekli değişiyor tarafların lehine, aleyhine. Ruslar şu anda ilerliyor gözüküyorlar. Burada Avrupa'nın Ukrayna’yla beraber belli zor tercihlerin yapılmasında Ukrayna'ya yardımcı olması gerekiyor. Gerçekten bazı tercihler, bazı kararlar çok zor kararlar Ukrayna için. Ama daha büyük kayıpları önlemek için, yani daha büyük bir maslahat için bir mefsedeti burada def etmek gerekiyor, yani bir kötülüğü… Yani bir tercih yapmak gerekiyor. Zor onlar için biliyorum. Özellikle toprak konusu inanılmaz derecede zor. Allah kimsenin başına vermesin. Bu tercihler zor tercihler ve ileriye yönelik garanti talepleri var. Bunlar da zor. Biz iki taraf arasında görüşmelerin kolaylaştırılmasına devam ediyoruz. İstanbul ev sahipliği yapmaya tekrar hazır. Biliyorsunuz geçtiğimiz yaz üç tur görüşmeye ev sahipliği yaptık. Burada özellikle esir değişimi konusunda, diğer insani hususlar konusunda çok ciddi mesafe kat edildi. Bugün devam eden görüşmelerin de zeminini hazırladı. Biz bu olumlu rolü oynamaya hazırız. Bakın şu anda Karadeniz, savaşın bir uzantı alanı haline geldi. Savaş Karadeniz'de yaygınlaştı. Şu anda Karadeniz'de ticari gemiler, tankerler vuruyorlar. Savaş devam ederse başka yerlere de Avrupa'nın başka yerlerine de yayılacak. Allah korusun artık burada durması gerekiyor.