Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan’ın CNN Türk'e Verdiği Mülakat, 9 Nisan 2025 Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan’ın UTV'ye Verdiği Mülakat, 7 Nisan 2025 Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan’ın Reuters’a Verdiği Mülakat, 4 Nisan 2025 Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan’ın TV100'e Verdiği Mülakat, 14 Mart 2025 Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan’ın Al Jazeera Arabic’e Verdiği Mülakat, 26 Şubat 2025 Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan’ın Bloomberg TV’ye Verdiği Mülakat, 24 Şubat 2025 Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan’ın TRT World’e Verdiği Mülakat, 16 Şubat 2025 Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan’ın Palestine TV'ye Verdiği Mülakat, 8 Şubat 2025 Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan’ın Anadolu Ajansı Editör Masası'na Verdiği Mülakat, 5 Şubat 2025 Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan’ın Al Şark TV’ye Verdiği Mülakat, 27 Ocak 2025 Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan'ın CNN Türk'e Verdiği Mülakat, 7 Ocak 2025 Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan'ın France 24 English'e Verdiği Mülakat, 20 Aralık 2024 Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan'ın Al Jazeera English'e Verdiği Mülakat, 18 Aralık 2024 Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan’ın Al Hades TV’ye Verdiği Mülakat, 15 Aralık 2024 Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan'ın NTV’ye Verdiği Mülakat, 13 Aralık 2024 Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan'ın A Haber'e Verdiği Mülakat, 15 Kasım 2024 Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan'ın Haber Global'e Verdiği Mülakat, 17 Ekim 2024 Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan’ın TRT Haber’e Verdiği Mülakat, 28 Eylül 2024 Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan’ın Anadolu Ajansı Editör Masası'na Verdiği Mülakat, 19 Eylül 2024 Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan’ın Kanal 7’ye Verdiği Mülakat, 31 Temmuz 2024 Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan’ın Sky News Arabia’ya Verdiği Mülakat, 24 Temmuz 2024 Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan’ın Habertürk’e Verdiği Özel Röportaj, 24 Haziran 2024 Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan’ın NTV’ye Verdiği Mülakat, 15 Mayıs 2024 Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan’ın Al Arabiya’ya Verdiği Mülakat, 5 Mayıs 2024 Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan’ın Basına Yaptığı Açıklama, 8 Nisan 2024 Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan’ın CNN Türk’e Verdiği Mülakat, 18 Mart 2024 Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan’ın TRT Haber’e Verdiği Özel Röportaj, 20 Ekim 2023
Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan’ın UTV'ye Verdiği Mülakat, 7 Nisan 2025

SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] Sayın izleyiciler, tekrar hoş geldiniz. Bayramınız mübarek olsun tekrar. El Hakikat (Doğru Söz) programımızın bugünkü bölümünde Türkiye Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan'ı konuk ediyoruz. Sayın Bakanım, hoş geldiniz. Bayramınız mübarek olsun ve vakit ayırdığınız için teşekkür ederiz. İlk sorum müsaadenizle Irak-Türkiye ilişkileri üzerine olacak. Karşılıklı ziyaretler var ve son ziyaret de Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Irak ziyaretiydi. Burada önemli anlaşmalar imzalanmıştı. Türkiye-Irak ilişkilerini nasıl nitelersiniz şu an?

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Öncelikle programınızda ağırladığınız için teşekkür ederim. Sizlerin vesilesiyle de bütün Irak halkının mübarek Ramazan Bayramı’nı tebrik ediyorum, kutluyorum. Onlara inşallah sağlıkla, sıhhatle, mutlulukla, afiyetle nice bayramlar diliyorum, bütün Irak halkına. Sorduğunuz soru önemli. Türkiye-Irak ilişkileri bizim açımızdan vazgeçilmez bir boyut ve önem taşımakta. Çünkü Türkiye ve Irak'ın tarihi, coğrafyası, kültürü, inancı artık iç içe geçmiş durumda. Bizim sınır komşularımız olan Suriye, Irak ve İran ile olan ilişkilerimiz temel ilişkilerdir. Oralarda olan bir şey bizi etkiliyor. Bizde olan bir şey onları etkiliyor. Dolayısıyla, biz her zaman için Irak'taki durumun fevkalade iyi olmasını, ekonomik olarak, siyasi olarak, güvenlik olarak bütün sorunlarını halletmiş olmasını dileriz. Bizim Irak'la olan ilişkilerimiz, özellikle Cumhurbaşkanımızın son 20 yıldır ortaya koyduğu perspektif, Irak'ın geçtiği bu zor dönemlerde mümkün olabildiğince yanında olabilmek, olumlu bir şekilde. Çünkü son 20 yılda Irak gerçekten çok zor dönemlerden geçti. İşgal oldu, iç savaş oldu, terörle mücadele oldu. Halihazırda devam eden çeşitli mücadeleler var. Bu, Irak'ı kullanması gereken kapasiteye ulaştırmayan bir durumda tutuyor sürekli. Dolayısıyla, biz Türkiye olarak kendimize soruyoruz, ne yaparsak Irak'ın sorunlarını çözmede daha çok yardımcı olabiliriz, nasıl yardımcı olabiliriz, Irak'ın egemenliği, bağımsızlığı, toprak bütünlüğü, iç barışı, kalkınması nasıl devam eder? Buna yönelik politikalarımız var. Geçen sene Cumhurbaşkanımızın yaptığı tarihi nitelikteki ziyarette biliyorsunuz 27 tane anlaşma imzalamıştık. Sudani'nin Irak'ta ortaya koymaya çalıştığı hizmetleri, özellikle halka yönelik altyapı sorunlarını çözmeye yönelik çalışmalarını biz destekliyoruz. Bunlar önemli gelişmeler. Türkiye ile Irak arasındaki ticari, siyasi güvenliğe dayalı iş birlikleri ve iş birlikleri kurumsallaştırmak da fevkalade önemli. Karşılıklı güvenimizi artırarak, birbirimize destek vererek inşallah bu süreci daha da ileriye taşıyacağız.

SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] Peki bugüne kadar o anlaşmalar imzalandığından beri, 27 anlaşma imzalandığını söylemiştiniz yatırım, enerji… Sanırım Türkiye ve Irak arasında Koordinasyon Komisyonu’nun beklenen bir toplantısı var. Ne dersiniz bu hususta?

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Şöyle, biz bu anlaşmayı imzaladıktan sonra yüksek düzeyli, orta düzeyli, alt düzeyli onlarca toplantı yapıldı. Su projeleri, enerji projeleri, güvenlikle ilgili, ticaretle ilgili, Kalkınma Yoluyla ilgili. Yani gerçekten hem Sayın Sudani hem Dışişleri Bakanı Sayın Fuad Bey gerçekten çok ciddi çalışıyorlar. Türkiye tarafında da komisyonlar kurulmuş durumda. Bu komisyonlar, meseleleri profesyonel bir şekilde çalışıyorlar. Bir Ortak Stratejik Planlama Grubumuz var. Bunun altında bütün meseleleri görüşüyoruz. Enerjiden tarıma, tarımdan sulamaya, sulamadan ulaştırmaya varana kadar birçok konu var. Çok profesyonel çalışıyoruz. Her iki ülkenin de menfaatine olacak şekilde iyi gidiyor.

SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] Sayın Bakanım, burada şunu da soracağım: Türkiye Hükümetinin Irak'la ilişkileri kapsamında odaklandığı hususlar var mı? Türkiye'nin Irak'la ilişkiler hususunda temel meseleleri ya da öncelikleri neler?

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Biz iç barışını sağlamış, uluslararası ve çevresel sorunlardan kurtulmuş, kendi enerji kaynaklarını kendi bağımsız iradesiyle kullanan bir Irak’ın olmasını istiyoruz, çünkü Irak çok kaynakları olan, zengin bir ülke. Hem kendisini hem bölgeye çok katkıda bulunabilir. Bu önemli. Diğer taraftan Türkiye açısından baktığımız zaman – yani Irak'ta sorun nedir diye sorduğunuzda – az önce saydığım iş birliği alanlarına ilaveten tabii terörle mücadele meselesi var. Biliyorsunuz PKK Türkiye'yi tehdit eden bir terör örgütü. Ama Türkiye'de PKK'nın bir etkinliği yok ama Irak'ta birçok toprağı işgal etmiş durumda, başta Sincar olmak üzere. Şimdi, Irak Hükümetinin PKK'ya yönelik belli tedbirleri geliştirmesi hem kendi güvenliği için önemli hem bölgesel güvenlik için önemli. Biz bunu gerçekten önemli buluyoruz. Irak'ın mezhepler arası bir vekalet savaşına dönen bir yer olması da hiç kimsenin menfaatine değil. Bunun da bir olgunlukla aşılması ve Irak'ın istikrara kavuşması gerekiyor. Irak bütün Iraklılarındır; ister Şii olsun, ister Sünni olsun, ister Türkmen, ister Kürt, ister Ezidi olsun, bütün Iraklılara aittir ve biz Sayın Sudani'nin bu politikasını destekliyoruz. Ama tabii son yıllarda ortaya çıkan bazı çatışmalar, anlaşmazlıklar bazı duyguları hâlâ besliyor. Bizim Türkiye olarak bütün niyetimiz, yapıcı bir politika ile Irak'ın hem kendi kalkınmasını görmek hem de kendi sorunlarını aştığını görmek.

SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] Peki terör örgütlerine karşı koymak adına Irak Hükümetinin üstlendiği bu rol sizce yeterli değil mi? Bildiğim kadarıyla Irak Hükümeti mümkün mertebe bu terör gruplarını kontrol altında tutmak ya da bunları durdurmak için çalışıyor. Şunu diyebilir miyiz: Terörle mücadele konusunda Türkiye ve Irak arasındaki iş birliği daha da geliştirilmeli mi sizce?

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Bizim aramızdaki iş birliği mekanizması son yıllarda gerçekten gelişti, güvenliğe dayalı. Irak artık Türkiye'yle hem savunma sanayiinde iş birliğine – biz kendi pazarımızı ve yeteneklerimizi Irak'a da açmış durumdayız. Bu stratejik kararı Cumhurbaşkanımız aldı; savunma sanayiine, Millî Savunma Bakanlığına, diğer güvenlikle ilgili kurumlara Irak'a yardımcı olması yönünde talimat verildi. Ama diğer taraftan, Irak'la terörle mücadelede geldiğimiz noktada Irak, DEAŞ'la nasıl mücadele ettiyse bizim beklentimiz PKK'yla da aynı mücadelenin verilmesi. Ama şu anda geldiğimiz noktada, ilk önce PKK'nın hukuki olarak bir tehdit olarak tanımlanması noktasında atılmış bir adım var. Biz bunu memnuniyetle karşılıyoruz. Umarız Irak'ın topraklarını işgal eden gerek Kürt Bölgesi'nde gerek Arap bölgesinde PKK'ya karşı Irak Hükümeti, ben inanıyorum, Irak vatanseverleri gerekli mücadeleyi verecektir. Nereden emir aldığı belli olmayan birçok uluslararası örgütle yatıp kalkan bu terör örgütünün Irak topraklarından temizlenmesini… Nasıl DEAŞ'ı temizlediyse Irak'ın evlatları, PKK'yı da temizleyecektir. Ama bunu yapmazlarsa dediğim gibi zarar Irak'a, bana değil. Ben kendimde olan kısmını çok şükür mücadele ederek halletmişim ama Irak'la olan kısmını kim halledecek? Bazıları maalesef şöyle düşünüyorlar: Bu terör örgütü Türkiye için kuruldu, biz bırakalım savaşsın diye. Bu yanlış bir düşünce. Dediğim gibi, bizde bir şeyi yok, zararı Irak'a veriyor. Silah kaçakçılığı var, eroin kaçakçılığı var, gümrükleri rüşvetle bağlamış durumdalar. Zorla insanları alıyorlar ve kontrolsüz silahlı gruplar. Irak bağımsız, milli bir egemen devlet. Milli askeri unsuru, gücü, polisi, istihbaratı var ama bir de bütün bunların dışında silahlı bir PKK var, Irak unsurlarıyla temas halinde, Irak'tan talimat almayan.

SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] Peki bu terör örgütünün silah bırakmayacağı yönünde şüpheleriniz var mı, özellikle Öcalan'ın son çağrısı sonrasında?

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Yapılan son çağrı sonrası umuyoruz, diliyoruz, istiyoruz bu çağrıya kulak verilir ve örgüt tıpkı kendi liderinin talep ettiği gibi kongreyi toplar, kendini feshetme ve silahları bırakma kararı alır. Bunu yaparsa hem Irak'ta hem Türkiye'de hem Suriye'de, hem Kürtler hem de bölge halkları gerçekten büyük istifade eder. Bir terör unsuru kendisini başka bir yapıya evirmiş olur. Şimdi şunu anlaması lazım örgütün: Hem Irak hem Suriye hem Türkiye – bizler silahsız bütün duruşları kabullenmeye hazırız ama bir silahlı terör tedhişi ortada olduğu zaman kimse buna müsaade edemez. Benim inancım ve dileğim o ki inşallah bu yapılır. Ama olmazsa, şu ana kadar ne yapıldıysa bundan sonra o olur, ama ben yakında bir gelişme bekliyorum açıkçası.

SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] Sayın Bakanım, Irak'taki siyasi oluşumlarla ilişkilerinizi soracağım. KDP’yle ilişkiniz olduğunu biliyoruz. Sünni ve Türkmen oluşumlarla da ilişkileriniz var. Şii oluşumla ilişkileriniz ne durumda ve bunu nasıl niteliyorsunuz?

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Biliyorsunuz, Cumhurbaşkanımızın yaklaşık 10 sene veya 12 sene önce Irak ziyaretinde bir tarihi beyanı olmuştu. Dedi ki ben ne Şiiyim ve Sünniyim, ben Müslümanım. Bu tarihi bir duruştur çünkü ülkedeki Şii-Sünni üzerinden bölünmenin kalkması gerekiyor. Ama bu bir realite, şu anda bunun üzerinden bir siyasal bölünmüşlük var. Siyasal bölünmüşlük, şiddet bölünmüşlüğünden daha iyidir, evladır ama sonuçta böyle bir siyaset var, onu görüyoruz. Şimdi, biz Türkiye olarak Irak'ın bütün evlatlarıyla, bütün partileriyle aynı türden ilişkileri kurmak ve ilerletmek istiyoruz. Ama Türkiye'nin Sünni kimliğinden dolayı bazı grupların Türkiye'yi hedef alması, Türkiye'yi başka bir klasmana, sınıflandırmaya sokması, buna göre politika geliştirmeleri, buna göre ittifak geliştirmeleri tabii kabul edeceğimiz bir şey değil. Ama bizim hem resmî duruşumuz hem alandaki hareketliliğimiz, Irak'ın bütün siyasi partileriyle, evlatlarıyla biz aynı şekilde ilişki geliştirmeye hazırız. Bunu defalarca ifade ettik. Bizim ilişki geliştirme talebimize hiçbir şey yok. Yani bu Türkmen, Arap, Sünni, Kürt, Şii fark etmiyor ama bizimle ilişki geliştirme niyetinde problemi olan bazı gruplar olabiliyor. Bunu da inşallah aşacağız karşılıklı güvenle. Şimdi Erbil’le bizim iyi ilişkilerimiz var, evet. Gerçekten Sayın Barzani, Sayın Mesud Barzani, bakın hem bölgedeki sorunlara hem Irak'taki sorunlara elinden geldiğince yapıcı derecede çözüm getirmeye çalışıyor. Biz bunu defalarca kendisiyle yaşadık; ister terörle mücadele konusunda ister enerji meselelerinde şu anda ciddi çabaları olduğunu görüyoruz. Sayın Neçirvan Barzani'nin ne kadar yapıcı ve katkı verici bir insan olduğunu bütün bölge biliyor. Yani bütün meselelerde gerçekten bölgenin sorunlarını yapıcı bir şekilde nasıl çözebilirim, bunun arayışında olan birisi. Sayın Mesud Barzani bölge Başbakanı olarak Kürt bölgesindeki altyapı, üstyapı sorunlarını nasıl çözebilirim, bunları nasıl halledebilirim onun mücadelesi içerisinde. Yani herkes bulunduğu halka hizmet etmekle meşgul. Şimdi biz bunu gördüğümüz zaman biz bununla mutlu oluruz. Kimsenin birbirine düşmanlık etmediği, hizmet etmek istediği, karşılıklı çıkarın olduğu yer bizim istediğimiz yer. Süleymaniye için biliyorsunuz aynı şeyi söylemiyoruz. Süleymaniye'deki KYB'li dostlarımızın da umarız Erbil'deki gibi terör örgütünden kendisini arındırarak sadece kendi halkının iyiliğiyle meşgul olduğu bir zemine geçmesini isteriz.

SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] Birkaç ay önce Ankara Kerkük'te demografik değişim konusunda uyarıda bulunmuştu. Türkiye Hükümeti, Irak'taki Türkmenlerin mevcut durumunu ve siyasi temsil durumunu ötekileştirilmiş olarak mı görüyor? Ankara'nın Türkmenlerle ilgili uyardığı şeyler oldu mu?

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Öncelikle şunu söyleyeyim Türkmenlerle ilgili: Tarihi nedenlerden dolayı Osmanlı İmparatorluğu'nun dağılmasından sonra Türkiye'nin sınırı olan bütün ülkelerde bizim bir Türk azınlığımız var: Bulgaristan'da var, Yunanistan'da var, Gürcistan'da var, Suriye'de var, Irak'ta var. Bütün bunların hepsine baktığınız zaman buradaki Türk toplulukları hiçbir zaman için ayrılıkçı hareketler içerisinde olmamışlardır. Bulundukları ülkeler için bir tehdit sebebi olmamışlardır, her zaman için yapıcı rol oynamışlardır. Bu verilerle sabit, tarihle sabit, olaylarla sabit olan bir şey. Dolayısıyla, biz Türkmenlerin Irak'ın saygın evlatları olarak hak ettikleri bütün hakların verilmesinin elzem olduğunu düşünüyoruz. Tıpkı bütün halklara verilen haklar gibi. Şimdi burada Türkmenlerin tarihi nedenlerden dolayı demografik sürgüne uğratılmaları, bulundukları yerlerde belli siyasi endişeleri öne çıkartıp onları zayıf düşürme, küçük düşürme… Bu aslında Türkmenleri hedef alan bir yapı değil, biz bunu biliyoruz; bu Türkiye'yi hedef alan bir yapı. Ama biz her zaman diyoruz, bakın bu türden küçük oyunlarla oradaki nispeten sayısı daha az olan bir topluluğa galebe çalmaya çalışarak atacağınız adımlar sizi zafere götürmez; tam tersine, Türkiye'nin hışmını daha çok çekersiniz. Onun yerine, var olan Türkmen nüfusunu Türkiye'yle bağları daha güçlendirmede kullanabilirsiniz. Türkmenler hiçbir zaman Irak'ta ne ayrılıkçılığın, ne terörün, ne tedhişin, ne kriminalizmin kaynağı olmuşlardır. Bu sabitken Türkmenlerin, bazı gruplar tarafından tabii, farklı şekilde muamele görmesi kabul edebileceğimiz bir şey değil. Bununla ilgili endişelerimizi biz iletiyoruz. Bu Bağdatsa Bağdat oluyor, Erbilse Erbil oluyor, bazı siyasi partilerse, siyasi partiler oluyor. Kapalı kapılar ardında da biz bunu yoğun şekilde tartışıyoruz, konuşuyoruz.

SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] Müsaadenizle biraz da Suriye'yi konuşalım efendim. Biliyorsunuz, Irak'ın Suriye'ye karşı temkinli bir açılımı var. Türkiye bu iki taraf arasında – Bağdat ve Şam arasında – yakınlaştırma rolü oynayabilir mi ve bu nasıl bir nitelikte olur?

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Bu önemli bir soru. Şimdi Suriye’de 8 Aralık’ta ortaya çıkan yeni durumdan itibaren biz bölge ülkeleri olarak bir araya geldik biliyorsunuz. Ürdün, Türkiye, Irak, Lübnan, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Mısır, hepimiz bir araya geldik. Çeşitli toplantılar yaptık. Ve dedik ki “Biz yeni yönetime nasıl bir mesaj iletelim? Ne bekliyoruz, ortak beklentimiz nedir? Buna bir karar verelim”. Ortak beklentilerimizi alt alta yazdık, bunlar 4-5 tane madde. Daha sonra gittik, Sayın Ahmed Şara ve arkadaşlarına dedik ki “Biz bölge ülkeleri olarak senden bunu bekliyoruz”. Bunlar nedir: Komşuların için tehdit oluşturmayacaksın; terör örgütleriyle herhangi bir iltisak olmayacak, tam tersine mücadele edilecek; azınlıklara saygılı muamele edilecek, ülkenin bağımsızlığının ve toprak bütünlüğünün korunması için hassasiyet gösterilecek. Sayın Şara bu konuda tereddüt etmeden evet dedi ve bugüne kadar bizim gördüğümüz, delillendirdiğimiz konu da bu sözlerin arkasında durulduğuna yönelik. Şimdi Irak’la Suriye arasında, özellikle yeni yönetim arasında, yakın tarihten kaynaklanan bazı sorunlar var. Benim gördüğüm gerek Sayın Şara gerek Sayın Sudani büyük bir olgunluk göstererek bu sorunları geride bırakıp iki sorumlu devlet adamı olarak Irak ve Suriye için nasıl daha bütünleşik bir gelecek ortaya konabilir, ona bakmak lazım. Bence bölgede hem DEAŞ’la mücadelede atmaya çalıştığımız adımlar hem de ekonomik iş birliği için, sınır güvenliği için atmaya çalıştığımız adımlar fevkalade önemli. Bölge ülkelerinin, tarihi anlaşmazlıklar neler olursa olsun, mevcut imkansızlıklar neler olursa olsun, siyasi liderliklerin kendi halklarına ve bölgeye yapacakları en büyük iyilik ve ödev bir araya gelerek sorunları iyi niyetle çözmeleri, birbirlerine tehdit oluşturmadan. Ben, Sayın Şara’nın herhangi bir tehdit oluşturmadığını ve buna yönelik bir niyeti olmadığını görüyorum. Aynı şekilde Irak’taki grupların da artık Suriye’yi bir tehdit olarak görmekten vazgeçmeleri lazım.

SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] Irak Hükümeti’nin son açıklamalarında sınırla ilgili, güvenlik meseleleriyle ilgili ve Suriye’deki yeni hükümetin bazı azınlıklara karşı ayrıcalıklı davranması konularında endişeleri var. Peki bu endişeler Türkiye tarafından nasıl aşılabilir? Irak'ın endişelerini nasıl aşılabilir? Suriye hükümeti burada ne yapmalı?

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Biz bölgede bir platform oluşturuyoruz. Sınır güvenliği için, terörle mücadele için burada hepimiz bir araya geleceğiz. Açık bir şekilde ve profesyonel bir şekilde diyeceğiz ki, benim gördüğüm tehdit bu, buna sen bir şey yap. O da diyecek ki, benim de Irak'tan gördüğüm şöyle sıkıntılar var, sen de buna bir şey yap. Hep beraber iyi niyetle bunun üzerine gideceğiz. Bu son derece basit. Önemli olan kısım, iyi niyetle bu mekanizmayı kurmaktı. Şimdi bu mekanizma kuruluyor. İnşallah, yine iyi niyetle herkes elinden geleni yapar. Ben burada çözülemeyecek bir sorun görmüyorum. Hiçbir kaçakçı, hiçbir terör örgütü, hiçbir kriminal grup Türkiye, Suriye ve Irak hükümetlerinin toplam gücünden daha güçlü değil bölgede. Bir araya geldiğimiz zaman ezemeyeceğimiz kriminal grup, uyuşturucu taciri, terör örgütü grubu olmaz. Yeter ki biz karar verelim, mekanizmamızı kuralım ve mücadele edelim. Bunlar kolay konular gerçekten, niyet olduktan sonra.

SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] Peki Suriye'de Lazkiye ve sahil bölgesinde olan olayları ele alacak olursak, orada olanları nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizin güvenlik ve istihbarat alanında bir arka planınız var. Sizce bölgeden farklı aktörlerin orada parmağı var mıydı ve Suriye hükümetinin burada üstlendiği rolü nasıl buluyorsunuz?

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Şimdi maalesef orada bazı mezhepler arası bir gerginlik mevcut, halk arasında. Çünkü yakın tarihte Beşar Esad'ın yanlış politikalarından dolayı ortaya çıkmış bir Sünni-Nusayri gerilimi var, bir tansiyon var. Ama Allah'a çok şükür, 8 Aralık'tan sonra Şam'da iktidara gelen yönetim bu konuda çok bilgiliydi ve hiçbir provokasyona müsaade etmedi. Ama baktık ki eski rejimden kalanlar, halk arasında bulunan bu gerginliği bir çatışmaya dönüştürmek için, bir provokasyon zeminini devlet organlarından, Sayın Şara ve arkadaşlarından göremeyince, kendileri ortaya çıkardılar. Şimdi bu provokasyon fitilini ateşleyince toplumsal karşılıklı gerginlik ve bazı istenmeyen olaylar oldu ve sivil katliamlarını biz tabii ki kınıyoruz. İster Sünni olsun ister Nusayri olsun, bunlar kabul edilebilir şeyler değildir. Önemli olan şu, birincisi devletin, Şam hükümetinin burada taraf tutmaması. Burada taraf tutulmadığını gördük. İkincisi, bunu yatıştırmaya yönelik hareket edilmesi. Üçüncüsü, suçlu varsa bununla ilgili bir komisyon kurulması. Ben bu komisyonun kurulmasını önemsiyorum. Nusayrilerin, tekrar ediyorum, Esad döneminde Sünni çoğunluğa yapılan ezici baskıdan dolayı kendi içlerinde “Bu sefer dönem değişti, Sünni çoğunluk bize baskı yapacak” diye bir endişelerinin olması normal. Tam da bunun için Nusayrilere yönelik her türlü ayrımcılığın, şiddetin ve kötü muamelenin önlenmesi gerekiyor. Bununla ilgili ben Sayın Şara ve arkadaşlarında büyük bir farkındalık gördüm. Zaten ya mezhepsel çatışmayı ateşlemeleri gerekiyor, Suriye'yi istikrarsızlaştırmak için ya etnik çatışmayı hareketlendirmeleri gerekiyor ya da dini çatışmayı. Şimdi bir ülkenin istikrarsızlaştırılmasının bu platformlar üzerinden yapılması gördüğümüz bir oyun. Özellikle bölgemizde. Şimdi hem Suriye'deki yönetim, hem Türkiye, hem Ürdün, hem Irak… Artık bu konularda bilinçliyiz. Bu oyunlara izin vermememiz lazım. Bazı ülkeler buna gidiyorlar mı? Yani bu konuda bazı dış makamlardan gelen bize istihbari raporlar da var. Yani bazı ülkelerin bu konuda rolü olabilir diye, bunu yakından takip ediyoruz, inceliyoruz.

SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] Peki efendim, İsrail tabir-i caizse kaşıyor ve sınırları aşıyor. İsrail tarafından işgal edilen topraklar var artık. Bu kaşımalar sizce devam edecek mi? İsrail bu toprakları uzun süre elinde tutabilir mi? Böyle bir senaryo var mı? Ya da bu konuda anlaşmaya varılabilir mi?

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- İsrail bu konuda niyet okumaları yapıyor. Yani İsrail'in Suriye'de şu anda izlediği politika bir provokasyon politikası. Kendi güvenliğine de hizmet eden bir politika değil açıkçası, stratejik ve güvenlik değerlendirmesiyle söylüyorum. Yani taktik düzeyde bazı şeyleri hallediyor olması, stratejik düzlemde kendisi için yarattığı daha büyük tehdidi değiştirmiyor. Böyle bir realite var ama şu an İsrail'deki zihin başka türlü çalışıyor. Aslında Sayın Şara'nın, dediğim gibi, bölge ülkelerinin hiçbiri için bir tehdit oluşturmamaya yönelik politikası İsrail'i de içeriyor. Bence İsrail kendisiyle ilgili bir güvenlik sorunu algılıyorsa, bir devletin egemenliğine ve toprak bütünlüğüne bağımsız saygı duyacak şekilde bununla ilgili parametreleri söylemeli. Aksi takdirde, “Ben niyet okudum, şimdi değil ama belki 15 yıl sonra bunlar bana tehdit olurlar. Ben o zaman gidip oraları işgal edeyim, buradan da böyle yapayım”. O zaman bir başkası da gelir sana bunu yapar. Dolayısıyla, bence bunu profesyonel bir şekilde halletmek gerekiyor. İsrail'in burada daha sorumlu davranması önemli. İşgal politikası tamamıyla İsrail'in güvenliğine olmayan bir politika. Ters tepecek bir politika. Suriye'yi daha da istikrarsızlaştırma yapısı olan bir politika.

SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] Burada şu ilginç ki, Arap ülkelerinin buradaki rolünü göremiyoruz. Arap ülkelerinin rol üstlendiğini görmüyoruz. Eleştiriler bile zayıf bu konuda.

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Ben burada açıkçası Arap kardeşlerimizin ciddi eleştiriler getirdiğini, itirazlar getirdiğini görüyorum. Bu konuda açıkçası ben onların da hassasiyetini takdirle karşılıyorum. Özellikle Suudi Arabistan, Ürdün, Mısır bu konuda çok ciddi tepkiler ortaya koyuyorlar. Katar, Birleşik Arap Emirlikleri. Burada ortaya konacak tepki önemli, fakat şöyle bir şey var. Daha büyük tepkiyi biz Gazze’de ortaya koyduk. Daha büyük tepkiyi Mescid-i Aksa ve Batı Şeria’yla ilgili koyduk. İsrail bu tepkileri dinlemiyor. İsrail arkasındaki sınırsız destekle bölgede yayılmacılık politikasına devam ediyor. Bu İsrail'in güvenliğine de hizmet eden bir politika değil. Bizim Türkiye olarak görmek istediğimiz, İsrail de dahil hiç kimsenin güvenliğinin tehdit edilmediği, Hiç kimsenin toprak bütünlüğünün ihlal edilmediği, Filistinlilere de devletinin verildiği bir yapı görmek. Bu, ağırlıklı olarak Arap ve Müslüman coğrafya tarafından paylaşılan bir vizyon. Bu vizyon, dünyanın geri kalan bütün ülkeleri tarafından da paylaşılıyor. Bu vizyona bir ülke karşı çıkıyor, o da İsrail. Şimdi tabii bu realite başka sonuçları da bölgede üretebilir.

SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] Peki. İsrail basını, “SDG”nin silah bırakmasının İsrail'in güvenliğini tehlikeye atabileceğini söylüyor. SDG ve Suriye hükümeti arasında bir anlaşma olduğu malumunuz efendim. Silah bırakılacak ve kendini feshedecek bir yıl içerisinde. Sizce İsrail bu anlaşmayı bir tehlike olarak görebilir ve bozmaya çalışır mı?

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Olabilir. İsrail'de iki tane ana akım düşünce var. Buradan çok tanıdığım da, arkadaşlar var, meslektaşlar oldu yıllar içerisinde. Birinci düşünce grubu bölgeyle gerçekten saygıya, sevgiye ve karşılıklı ilişkilere dayalı bir ilişki geliştirmek ve İsrail'i böylece daha güvenli hale getirmek. İkinci düşünce bölge ülkelerini hep zayıf ve iç karışıklık içerisinde tutarak İsrail'i güvenli tutmak. Netanyahu ikinci gruba mensup. Yani “Bölge ülkeleri Mısır, Ürdün, Lübnan, Suriye, Irak. Bunların hepsi zayıf olsun, belli kabiliyetleri olmasın. İsrail de burada kendini güvende hissetsin”. Biz bunu defaatle gördük ki bu strateji İsrail'le de güvenlik getirmiyor, bölgeye de güvenlik getirmiyor. Birçok sorun getiriyor. Ben, burada tam da bu perspektiften dolayı Suriye'nin içerisinde bölücü grupları, yani işte diyelim PKK'nın Suriye'de hala işgale devam etmesini veya başka iç çatışmaların görülmesini falan destekleyen bir yaklaşımın sağlıklı bir yaklaşım olmadığını düşünüyorum. Bu öngörülemeyen başka sorunları da beraberinde getiriyor. Sadece bölge için değil, İsrail için de. Yani o açıdan ben bu politikaları formüle ederlerken çok daha dikkatli olmaları gerektiğini düşünüyorum.

SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] Müsaadenizle Irak dosyasına tekrar dönelim efendim. Ve Türkiye ve Irak arasındaki iş birliğinin geleceği, özellikle enerji alanında öngörüleriniz neler? Yeni alanlar var mı bu kapsamda?

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Irak'ta istikrar hakim oldukça biz Sayın Sudani'nin politikalarından da görüyoruz, gerçekten şu ana kadar istifade edilmemiş birçok potansiyel projenin hayata geçirilebileceğini görüyoruz. Bunların büyük çoğunluğu enerji projeleri tabii ki. Ve Kalkınma Yolu Projesi, biliyorsunuz, önemli bir proje. Çok vizyoner bir proje. Biz bunu destekliyoruz. Irak'ın uzun yıllardır ilk defa güvenlikle ilgili bir sorunla değil de bütün bölgeyi kapsayan kalkınmayla ilgili, refahla ilgili bir projeyle gündeme gelmesi gerçekten takdire şayan bir konu. Cumhurbaşkanımız da bunu çok destekliyor. Bu tam da Türkiye'nin görmek istediği bir husus. Çatışma ve bölünmeyle değil de refahla ilgili bir konu yapılıyor olması. Şimdi Kalkınma Yolu Projesiyle ortaya gelecek enerji konuları var. Muhtemel boru hatları inşası var. Şu anda biz biliyorsunuz Irak'ın kuzeyindeki petrol ve gaz yataklarını ancak dünya marketlerine taşıyabiliyoruz. Güneyindekiler Türkiye üzerinden pek gitmiyor Avrupa'ya. Güneydekiler gemiyle başka yerlere gidiyor. Aslında güneydeki petrol yatakları da boru hatları üzerinden, Türkiye üzerinden Avrupa'ya bağlanabilirse, Irak'a çok büyük bir market ve pazar açılacak. Bu bir. İkincisi, Irak'ta hem Kürt bölgesinde hem diğer bölgelerde şu anda hala yeterince kullanılmamış, yatırım yapılmamış gaz yatakları var. Temiz enerji kaynağı olarak gaz şu anda çok moda olan bir enerji kaynağı. Buna yatırım yapmak aslında gerekiyor. Irak'ta mevcut istikrar hakim oldukça ben buraya uluslararası yatırımcıların gelip yatırım yapacağını düşünüyorum. Irak'ın potansiyeli yüksek. Türkiye bu konularda iki şey yapmaya hazır. Birincisi, Irak'taki bu enerji kaynaklarına hem yatırım yapmaya hem de oradaki kaynaklara pazar olmaya hazırız biz. Biliyorsunuz yani, biz dışarıdan almak zorundayız. Enerjimizin yaklaşık %90'ını, yani petrol ve gaz olarak söylüyorum. Şimdi biz de Karadeniz'de bulduk, işte Doğu Güneydoğu'da çıkan petrolümüz var çok şükür. Ama bu bizim ancak ihtiyacımızın %10'unu karşılıyor. Irak'tan gelecek enerjiyi biz almaya hazırız. Alıyoruz da. İkincisi, Irak'ın Türkiye topraklarını kullanarak uluslararası pazarlara göndermek istediği enerji, petrol olur, doğal gaz olur. Bunları da göndermeye hazırız. Şu anda mevcut bir boru hattı var biliyorsunuz. Bu boru hattı halihazırda çalışmıyor. Erbil ile Bağdat arasında şu anda bağlanması gereken bir anlaşma var. Musul-Ceyhan boru hattını, biliyorsunuz, bu halihazırda çalışmıyor. Yaklaşık bir buçuk yıldır çalışmıyor. Boru hattı aslında Irak'a da büyük maddi gelir kaybı getiriyor. İnşallah bunu çözerler.

SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] Efendim Suriye'nin Kalkınma Yolu Projesine katılma ihtimalinden bahsediliyor. Bu mümkün mü?

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Bence mümkün. İyi de olur. Suriye belli formüllerle bu projenin parçası olabilir diye düşünüyorum.

SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] Efendim, çok teşekkür ediyorum vakit ayırdığınız için ve çok şerefyab oldum efendim bu mülakattan dolayı. Başka zamanlarda tekrar görüşmek üzere, Kalkınma Yolu Projesi de gerçekleştiğinde artık tekrar görüşmek üzere.

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- İnşallah. Ben de sizin vesilenizle bütün Irak halkına tekrar saygılarımı, selamlarımı ve sevgilerimi iletiyorum.

SUNUCU- [SİMULTANE TERCÜME] Çok teşekkür ederim. Sayın izleyiciler, teşekkür ederim. Yakında görüşmek üzere.