Kadın haklarının önemini ve kadınların toplum hayatındaki rollerini vurgulamak için bir fırsat teşkil eden 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyoruz.
Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması, kadınların fırsat eşitliğinden tam ve etkin şekilde yararlanması, kadınlara ve kız çocuklarına karşı şiddetin önlenmesi alanlarında var olan eksikliklerin gerçekçi bir bakış açısıyla tespiti ve bunların en kısa sürede giderilmesine yönelik önlemlerin hayata geçirilmesi, sonuçta kadın ve kızlarımızın toplumsal konumlarının daha da güçlendirilmesi temel hedef ve önceliklerimiz arasında yer almaktadır.
Kadının toplumdaki rolü, ülkelerin gelişmişlik düzeylerinin en önemli göstergelerinden biridir. Birleşmiş Milletler, 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Gündemiyle, kadınların ve kız çocuklarının güçlendirilmesi ile yoksullukla mücadele, kalkınma ve refah arasında önemli bir bağ olduğunu ortaya koymuştur. Kadının sosyal hayattaki konumunun güçlendirilmesi ve kadınlara ve kız çocuklarına karşı şiddetin ortadan kaldırılması, aynı zamanda beşeri değerlerimizin ve kadına saygı üzerine kurulmuş kültürümüzün emrettiği bir zorunluluktur. Kadınların ekonomik olarak güçlendirilmesinin kalkınmanın temeli olduğu anlayışıyla, Türkiye, G20 Dönem Başkanlığı sırasında sivil toplumla birlikte W20 (Women 20) açılım grubunun kurulmasına öncülük etmiştir.
Anayasada ve temel kanunlarda yapılan düzenlemelerle kadına yönelik ayrımcılık içeren maddeleri büyük ölçüde kaldıran, “pozitif ayrımcılığı” anayasal bir ilke haline getiren Türkiye, kadınların siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel hayata katılımlarının güçlendirilmesi amacıyla örnek nitelikte çalışmalara da imza atmıştır. Özellikle, Ocak 2016’da yapılan düzenlemelerle kadınların çalışma hayatına katılımları ile aile sorumlulukları arasındaki dengenin teminini kolaylaştırıcı ve karar alma mekanizmalarına katılımlarını destekleyici önlemler hayata geçirilmiştir. Bu alandaki çalışmaların kararlılıkla sürdürülmesi önceliğimizdir.
Ülkemiz, aynı zamanda, kadına karşı şiddetin önlenmesi konusunda ilk uluslararası belge olan ve İstanbul Sözleşmesi olarak da anılan Avrupa Konseyi Sözleşmesi’nin hazırlıklarına öncülük eden, bu sözleşmeyi çekincesiz olarak imzalayan ve onaylayan ilk ülkedir. Bu çerçevede, kadınlara karşı her türlü şiddetin, töre ve namus cinayetlerinin, taciz ve istismarın ortadan kaldırılmasına yönelik çalışmalarımız, “kadına yönelik şiddete sıfır tolerans” ilkesiyle sürdürülmektedir.
Bu özel günde, kadınların toplumun her alanına tam ve eşit imkânlarla katılımları idealine olan inancımı vurguluyor ve kadınlarımızı daha güçlü ve üretken kılma yolundaki adımlarımızın kesintisiz devam edeceğini yinelemek istiyorum.
Aynı şekilde, Bakanlığımızda daha fazla kadın mensubumuzun görev yapmasına ve kadın diplomatlarımızın dış politikamızın oluşturulması ile icrasında etkin bir rol üstlenmelerine verdiğimiz öneme bu vesileyle bir kez daha dikkat çekmek istiyorum.
Dünyanın dört bir köşesinde, bazen en zor mahrumiyet koşullarında görevlerini başarıyla ve özveriyle yürüten kadın misyon şeflerimize, her düzeydeki ve statüdeki kadın mensubumuza takdir ve teşekkür duygularımı iletiyorum. Bakanlığımızda kadın-erkek eşitliğinin güçlendirilmesine yönelik çaba ve girişimlerimiz kararlılıkla sürdürülecektir.
Bu vesileyle, Bakanlığımızın kadın mensuplarının, erkek mensuplarımızın eşlerinin, şehitlerimizin anne ve eşlerinin ve tüm dünyadaki kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü en samimi dileklerimle kutluyorum.