Bugün, insan haklarını temel ilkeler çerçevesinde evrensel düzeye taşıyan
Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin kabulünün
69. Yıldönümünü kutluyoruz.
İnsan haklarına ilişkin değerlerin korunup geliştirilmesi, devlet
geleneğimizin temel direğidir. Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi’nin
temel insan hakları sözleşmelerine taraf olan ülkemiz, hiçbir koşulda insan
haklarına saygı ilkesinden taviz vermemekte, bu alanda uluslararası
kuruluşlarla yapıcı işbirliğini idame ettirmektedir.
2017 yılında da dünyanın çeşitli coğrafyalarında yaşanan vahim insan
hakları ihlallerine üzülerek şahit olduk. İnsanlık, tıpkı Suriye’de,
Irak’ta yaşanan vahşetlere ve Filistin’deki ihlallere sessiz kaldığı gibi,
maalesef Myanmar’da yaşanan katliamlara ve trajedilere karşı da kaydadeğer
bir karşı duruş gösterememiştir. Esasen Türkiye, dünyanın başkalarının
haklarına sahip çıkma konusunda ne denli duyarsız kaldığını, 15 Temmuz
terörist darbe girişimi ve sonrasında tecrübe etmiştir. Ancak, aziz
milletimiz, menfur girişimi canı pahasına bertaraf ederek, hem devletine
sahip çıkmış, hem demokrasiye ve insan haklarına olan bağlılığını
perçinlemiştir.
Yaşanan gelişmelerden edindiğimiz tecrübeler gösteriyor ki, insan hakları
ihlallerinin son bularak barış ve istikrarın tesis edilebilmesi için birkaç
devletin değil, tüm uluslararası camianın ortak gayret göstermesi şarttır.
Uluslararası toplumun, elindeki tüm olanakları bir an evvel insanlığın
ortak huzuru ve refahı için seferber etmesi gerektiği yadsınamaz bir
gerçektir. Dünyanın çeşitli bölgelerinde vuku bulan insan hakları ihlalleri
ve insani krizlerle etkin mücadele için olanaklar ortaklaşa seferber
edilebilmelidir.
Bugün ülkemiz, en temel insan hakkı olan yaşama hakkını acımasızca ihlal
eden birçok kanlı terör örgütüyle mücadelesini, hukukun üstünlüğü ilkesi
doğrultusunda ve uluslararası yükümlülüklerini gözeterek sürdürmektedir.
İnsan haklarını koruyup geliştirme, gerek bölgemizde, gerekse tüm dünyada
huzuru ve barışı hakim kılma, öncelikli hedefimiz olmaya devam edecektir.
Ülkemiz insan haklarına saygıyı aynı zamanda köklü devlet kültürünün ve
yüzyıllardır süregelen hoşgörü anlayışının bir doğal sonucu olarak
görmektedir.
Bu düşüncelerle, milletimizin ve tüm insanlık ailesinin İnsan Hakları
Günü’nü en içten dileklerimle kutluyorum.