SUNUCU BATUHAN YAŞAR - TGRT Ankara Stüdyolarından merhabalar sevgili
seyirciler. Gündem yoğun, önemli başlıklar var, Türkiye-Amerika ilişkileri,
S-400, F-35’ler, yaptırımlar, Trump derken birçok başlık var. Tabii bunlara
Suriye, PKK ve Avrupa Birliği ve Doğu Akdeniz’i de ekleyecek olursak
gerçekten hepsinden ayrı ayrı konuşulması gereken konular. Önemli bir
konuğumuz var, Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’yla bütün bu
konuları konuşacağız. Önemli sorularımız var, eminim ki önemli de cevaplar
alacağız. Efendim hoş geldiniz yayınımıza.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Hoş bulduk, iyi yayınlar.
SUNUCU- Yoğunsunuz koşturuyorsunuz, aslında baktığımız zaman doğu-batı,
kuzey-güney akslarında, bir oradasınız, bir diğer şehirde. Twitter’dan ve
sosyal medyadan da takip ediyoruz.
Efendim, ben arzu ederseniz özellikle Amerika Birleşik Devletleri’yle
ilişkiler konusunda başlıyorum. S-400 olayı sonrasında bazı yaptırımlardan
söz edilmişti, CAATSA’dan söz edilmişti. Trump’ın açıklamaları ortada, dedi
ki, şu an için Türkiye’ye yaptırım söz konusu değil. Ama kafa karıştıran
başka açıklamalar da gelecek. Nedir efendim, CAATSA yaptırımları devreye
sokulacak mı, Trump’ın yaptırım yok sözü ne manaya geliyor ve F-35 konusu?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Gerçekten ABD Başkanı Trump Türkiye’ye
ve Cumhurbaşkanımıza kişisel ilişkilerine de önem veriyor. Türkiye’nin
önemini de her vesile ile vurguluyor. Çünkü Türkiye güvenilir bir müttefik,
her ülke için geçerli. Türkiye, tüm dostları için güvenilir bir ülke,
sözünde duran bir ülke. Dolayısıyla Türkiye’yi kaybetmek istemeyen bir
Trump’un olduğunu görüyoruz.
Diğer taraftan başından beri Suriye konusunda olsun, Münbiç konusunda
olsun, yine S-400, F-35 konusunda olsun ABD’nin kendi içinden farklı sesler
geliyor. Son zamanlarda özellikle Osaka’da herkesin önünde Trump’ın yaptığı
açıklamalardan sonra bu farklı seslerin azaldığını da görüyoruz. Tabii bir
taraftan CAATSA Anlaşması var. Esasen CAATSA Anlaşması, F-35’i kapsamıyor.
Amerika’nın bir iddiası var, F-35’ler ile S-400’ler birarada olamaz, teknik
olarak olamayacağını söylüyorlar. Biz de bunun tersini söylüyoruz. Ve bu
konuda bir tereddütleri varsa ortak bir komisyon kurmayı önerdik, kuralım
dedik, NATO da işin içinde olsun dedik. Fakat ABD henüz bu teklifimize
yanaşmadı. Dolayısıyla ciddi belirsizlikler var, soru işaretleri var.
Amerika’da olan personelimizin F-35 programına katılımı ile ilgili bazı
engeller çıkarttıklarını görüyoruz, ama onun dışında henüz bir netlik yok.
Trump Türkiye’ye bir yaptırım uygulamak istemiyor. Ve Türkiye’nin S-400
alımında ABD’nin de sorumlu olduğunu, kendisinden önceki Obama Yönetiminin
de özellikle sorumlu olduğunu da sık sık gündeme getiriyor ki bu doğru. Biz
Patriot başta olmak üzere müttefiklerimizden ihtiyacımız olan hava savunma
sistemini almak istedik. Fakat müttefiklerimiz gerek Kongreyi bahane
göstererek, gerekse başka sebeplerden dolayı, hatta basit silahların bile
Türkiye’ye verilmesini engellediklerini gördük. Dolayısıyla hava savunma
sistemini Türkiye’ye veremediler. Biz de acil ihtiyacımızı karşılamak için
başka arayışlar içine girdik ve en sonunda da Rusya ile S-400 konusunda
anlaşmayı imzaladık artık anlaşma yürürlüğe girdi, ürün teslimi başladı ve
bu süreç devam edecek. Bu bizim olmazsa olmazımız. Hava savunma sistemi,
Türkiye gibi bir ülkenin temel ve acil ihtiyacıdır, bunu karşılamak
durumundaydık. Trump bunu görüyor, fakat Amerika içinde Kongreden farklı
sesler geliyor. Trump’un özellikle Cumhuriyetçi üyelerle bu konuyu görüşmek
istediğine dair bilgiler de bize geldi, çaba sarf ettiğini görüyoruz. Ve en
son Dışişleri Bakanı Pompeo ile yaptığımız görüşmede de kendisinin de bu
konuda özellikle inisiyatif almasını, yani diplomasinin başında birisi
olarak ve Trump’un bu çabalarına destek vermesi gerektiğini de kendisine de
söyledik. Dolayısıyla ortada belirsizlikler var, ama değişmeyen bir gerçek
var, biz S-400’ü aldık, ürün teslimi başladı, Türkiye’ye parça parça
gelmeye başladı. Önümüzdeki yılın başlarında da aktif hale gelecek.
Herkes bir soru soruyor, yani bunu acil olduğu zaman mı kullanacaksınız?
SUNUCU- Şöyle bir şey diyorlar efendim, barış konuşlanması gibi bir şey
söylediler. Siz de, bu oyuncak değil ki bir aç bir kapat, bir aç bir kapat,
Sayın Cumhurbaşkanı da benzer açıklamalar yaptı. Onu da bir netleştirelim,
hani biz bunu ne yapacağız? Barış konuşlanması demek, hani tehlike var,
tehlikeli bir aya girdik düğmeyi açalım, bu ay tehlikesiz kapatalım, öyle
bir şey değil değil mi?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bu savunma sistemi, durup dururken
kullanılacak bir ürün değil. Türkiye’ye yönelik bir hava saldırısı olduğu
zaman bu hava saldırısını tespit edip ve belli mesafede de yok edecek bir
sistem. Başka bir ülkeye ya da herhangi bir ülkenin savunma sistemlerine
havadan olsun, karadan olsun, denizde olsun saldırı için alınan bir sistem
değil, amacı savunma sistemi. Yani Cumhurbaşkanımızın da söylediği gibi,
barış için, yani barışı korumak için alınan bir sistem. Fakat havadan
saldırının, tehdidin ne zaman geleceği belli olmaz. Bu sistem açık olacak
ki herhangi bir tehdit olduğu zaman belli bir mesafeye kadar tespit edecek,
sonra belli bir mesafeye geldikten sonra da yok edecek. Bu açılardan da
bakacak olursak, S-400’ler teknoloji olarak Patriot’dan çok ileri, gerek
tespit etme mesafesi, gerekse vurma mesafesi, gerekse 360 derece açısıyla
Patriot’tan çok iyi. Biz buna rağmen müttefiklerimizden Patriot, daha da
pahalı olmasına rağmen almak istedik, fakat geldiğimiz aşama bu. Bu sistem
açık olacak ki sürekli herhangi bir tehdit olduğu zaman tespit edecek. Bir
sistem açık olmazsa bir tehdidin geldiğini hangi kaynaklardan
anlayacaksınız? Diyelim ki bir füze, Allah korusun, her şey olabilir,
atıldı, yanlış da gelebilir, geçen gün KKTC’ye yanlışlıkla bir füze düştü,
eski teknoloji. Hedefine gitmeyince, menziline kadar varıyor, orada
kendisini patlatıp ulaşamayınca düşüyor. Öyle bir yanlışlık da olabilir.
Sistem açık olmazsa nasıl tespit edeceksiniz bunu? Sürekli F-16’ların
havada kalması Türkiye için bir maliyet, ayrıca yeterli değil.
SUNUCU- Dolayısıyla o hava savunma sistemini kademeli bir şekilde örülecek.
Efendim, önemli sözler söylediniz, ama hani kafa karışıklıklarının da
giderilmesi anlamında iki tane sorum var.
CAATSA ile ilgili durum belli değil, öyle anlıyorum değil mi?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- CAATSA ile ilgili durum, şu anda
herhangi bir netlik yok.
Diğer taraftan, Trump’ın Başkan olarak bunu erteleme yetkisi var, hatta
uygulamama yetkisi var. Tabii bunların belli şartları var ve şartlar da
ortada. Trump bunu yapabilir, yani erteleyebilir ya da uygulamayabilir.
SUNUCU- Biz bunu mu bekliyoruz?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Tabii ki Amerika yönetiminden veya
Başkan Trump’tan beklentimiz bu. Bu konudaki beklentileri de Sayın
Cumhurbaşkanımız Erdoğan telefon görüşmelerinde ve ikili görüşmelerde
Trump’a zaten iletmiştir ve bu da bizim hakkımız. Müttefik olarak
Amerika’nın Türkiye’ye yaptırım uygulaması kabul edilir bir durum değildir.
Dolayısıyla Başkanın bunu erteleme hakkı var ya da uygulamama hakkı var
belli şartlara bağlanmıştır.
SUNUCU- Bir kafa karışıklığı da F-35’lerle ilgili, askıya mı alındı,
Türkiye çıkartıldı mı? Pentagon’dan yapılan açıklama, diğer ortaklarla da
görüştük, çıkartıldı dedi. Türkiye Savunma Sanayi Başkanlığı bir açıklama
yaptı, böyle bir şey mümkün değil diye.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Diğer ortaklara baktığımız zaman,
hiçbirisi de Türkiye’nin çıkartılmasını desteklemiyor. Amerika’nın
Türkiye’yi çıkarma çabalarına karşı olduklarını Amerika’ya da, bize de bu
projenin ortakları net bir şekilde söylemiştir. Bunun siyasi boyutu var,
bunun askeri boyutu var, bunun teknoloji boyutu var ortak üretim dahil, bir
de maliyeti var. Dolayısıyla her bir F-35, Türkiye çıkartılırsa,
arkadaşlarımız rakamları paylaştılar zaten, 7-8 milyon Dolar fazla maliyet
olacak. Yani her bir F-35 uçağının maliyeti 7-8 milyon Dolar artacak. Bu da
diğer ortakların sırtına gelecek. Yani maddi açıdan da, maliyet bakımından
da, yine stratejik önemi bakımından da, siyasi bakımdan da diğer ortaklar
Türkiye’nin bu projeden çıkartılmasını istemiyorlar.
SUNUCU- O zaman efendim, F-35 konusunda da birazcık daha bekleyelim,
görelim gibi bir şey.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şu anda bazı oradaki personelimizin
belli yerlere girişlerinin engellenme gibi adımlar oldu, bunları da zaten
takip ediyoruz. Fakat projeden çıkarılma konusunda bir adım yok.
SUNUCU- Henüz netlik yok.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Hayır, yok.
SUNUCU- O zaman bir de Pentagon demişti ki; Türk personel ay sonuna kadar
terk edecek, o da net değil sizin söylediklerinizden onu anlıyorum.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bazı yerlere girişleri engellendi, bunu
görüyoruz…
SUNUCU- Ama Türkiye’ye dönmüyorlar değil mi?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Hayır, henüz şu anda dönüş yok.
SUNUCU- O zaman dolayısıyla Trump’ın aslında hani sizin söylediğiniz gibi
Türkiye’yle iyi geçinme veya Türkiye’ye, Sayın Erdoğan’a Osaka’da verdiği
sözleri adım adım yerine getiriyor diyebilir miyiz?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Trump sözlerini tutuyor, tutmaya da
çalışıyor, bunun için de çaba sarf ediyor. Yani Trump’ı o konuda, bu
konuda, diğer konularda eleştirebilirsiniz, politikalarını seversiniz
sevmezseniz, bizim de farklı tutumlarımız, farklı düşüncelerimiz olmuştur.
Ama bir gerçek var ki, Türkiye’ye önem veriyor, Cumhurbaşkanımızla kişisel
ilişkilerine önem veriyor. Türkiye’nin önemini sürekli anlatıyor, hatta
Türkiye’yle ilişkileri bozmaya çalışanlara da tepki verdiğini de biliyoruz.
Amerika içinde bozmaya çalışanlara da tepki verdiğini biliyoruz. Trump, bir
söz verdiği zaman bunu tutmak için de elinden gelen ne varsa onu da
yapıyor. Ama Amerika’da işte farklı görüşler, farklı tutumlar da oluyor,
bunları başından beri görüyoruz.
SUNUCU- Efendim, sizin açıklamalarınız önemli, Türkiye Cumhuriyeti
Devletinin Dışişleri Bakanısınız. Pompeo’yla da uzunca bir görüşme yaptınız
çok kısa süre önce. O zaman anlaşıldığı kadarıyla sözlerinizden, çok da
böyle ortada değişik, işte ambargo, F-35’in verilmemesi, projeden
çıkartılması, Türk personelinin hatta bazıları son dakika sınır dışı
edilecek gibi tırnak içerisinde sözler edildi, bunların hiçbirisi şu an
için bir söz konusu değil ve yolunda gidiyor öyle ya da böyle.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi temkinli de davranmak lazım, ne
olacağı belli olmaz, ama biz şu andaki mevcut durumu anlatmaya çalışıyoruz.
Ve bu konularda herhangi bir aksilik olmaması için diplomatik kanallarımızı
da her düzeyde işletiyoruz. Sadece Sayın Cumhurbaşkanımızın Trump’la
görüşmesi değil biz de diğer taraftan diğer arkadaşlarımızla, Milli Savunma
Bakanımız, Genelkurmay Başkanımız muhatabıyla, aynı şekilde Pompeo’yla
yaptığımız görüşmelerde de bu konuları değerlendiriyoruz. Amerika’dan şimdi
heyetler gelecek, çalışma gruplarımız var, görev gücümüz var, Suriye’yle
ilgili, diğer konularla ilgili tüm bu mekanizmaları da sağlıklı bir şekilde
işletmeye çalışıyoruz.
SUNUCU- Bugün internet sitelerinde bazı haberler çıktı, işte Erdoğan’la
Trump arasında gizli bir anlaşma, hani böyle de bir şeyler yayınladığı
için…
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Neyle ilgili?
SUNUCU- Yani işte bu gizli anlaşma derken, işte Türkiye ve Amerika Birleşik
Devletleri ilişkileri devam edecek, çünkü yaptırımlar devreye girmedi
manasında Batı basınında bazı şeyler çıktı. Hani nasıl Amerika’yla Rusya
arasında bir anlaşma vardı, bu tip haberler de yayınlanıyor.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Gizli bir anlaşma yapmaya gerek yok.
Erdoğan da çok açık sözlü bir insandır…
SUNUCU- Trump da.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Ve Trump da öyle gerçekten. O bakımdan
da ikisi de birbirinin bu açık sözlülüğünden hoşlanıyor. Zaten söylüyor,
Trump da sürekli Cumhurbaşkanımıza diyor ki, siz açık sözlü bir insansınız,
her şeyi net söylüyorsunuz, o nedenle sizi seviyorum. Cumhurbaşkanımız da
Trump’a aynı şekilde açık sözlülüğünden dolayı teşekkür ediyor. İki açık
sözlü liderin gizli bir anlaşma yapmasına gerek yok. Her ikisi de
ilişkilerin zorluklara rağmen devam etmesinden yana görüş belirtiyor ve
izledikleri politikalar da öyle. Biz de Cumhurbaşkanımızın liderliğinde
aynı doğrultuda politikalar izliyoruz. Tabii ki ilkeli davranıyoruz, tabii
ki diklenmeden yeri geldiği zaman dik duruyoruz, Cumhurbaşkanımızın her
zaman söylediği gibi. Ama iki ülke arasındaki var olan sorunları çözmek
için de diplomasinin çalışması lazım, mekanizmaların sağlıklı bir şekilde
işlemesi gerekiyor. Dolayısıyla bunun dışında ayrı bir gizli anlaşma
yapmaya gerek yok, yani ihtiyaç yok.
SUNUCU- Efendim, bir de şöyle bazı haberler çıktı basında, Türkiye F-35
açığını veya avcı bombardıman uçağı açığını Rusya ve Çin’le giderecek diye.
Siz hem Çin’le, hem de Rus Dışişleri Bakanı Lavrov’la da konuşuyorsunuz. Bu
yönde bir adım var mı, bu yönde bir görüşme var mı? Olayın aslında clear
hale getirilmesi için bu soruyu da yönetmem gerekiyor.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi Türkiye kendi savunma sanayisine
çok önem veriyor, çok ciddi yatırımlar yaptı. Şu anda ihtiyacımızın yüzde
70’ini içeride kendimiz karşılayabiliyoruz. İhtiyacımızın tamamını, hemen
hemen tamamını karşılamak için de atılımlarımız var. Bunlardan bir tanesi
de kendi savaş uçaklarımızı üretmektir ve bunun için de gerçekten yoğun bir
çalışma sürdürüyoruz. Yine tanklarımız, helikopterlerimiz, bunlar Altay
tankları olsun, Atak helikopterleri olsun, artık ihracata da başladık. Ve
F-16’larımız var, savaş uçaklarımız var, ama yeni teknolojiler var, ihtiyaç
da artıyor. Eski uçaklarımızın yine bakımı, tamiri, ilgili arkadaşlarımız,
yani askerimiz, Milli Savunma Bakanlığımız ve ilgili arkadaşlarımız
ihtiyaçlarımızı karşılamak için gerekli çalışmalar yapıyorlar. Fakat
teknoloji değişiyor. F-35 de yeni teknolojiyle üretilen bir uçak, o nedenle
biz bu projenin ortağı olduk. Ve şimdi bu projenin ortağı olarak yaklaşık
1.4 milyar Dolar da para ödedik. Dolayısıyla ortağı olduğumuz bir ürünü
almak bizim hedefimiz. Ama diyelim ki her şey çok kötü gitti, olmadı,
F-35’i de bize vermediler. Türkiye’nin de yeni nesil uçaklara ihtiyacı var,
kendimiz üretinceye kadar. O zaman nasıl S-400 için başka arayışlar içine
girdik ve en son S-400 anlaşmasını Rusya’yla yaptıysak, Türkiye kendisi
üretinceye kadar ihtiyaçlarını başka kaynaklardan gidermek ister ve en
doğal hakkıdır, buna da kimse bir şey söyleyemez. Şimdi biz Patriot’ı
satamadığımız için Türkiye S-400 alıyor diyen bir yönetimin de, yarın
diyelim ki en kötü senaryoyu konuşuyoruz, F-35 vermedikleri zaman da
Türkiye başka alternatiflere yönelirse söyleyecekleri bir söz olmaz.
Türkiye ihtiyacını tabii ki kendi ortağı, ortak olduğu bir projeden
karşılamak ister. Ama bu olmazsa başka seçenekleri değerlendirme hakkı
vardır. Her şeyden önce bağımsız ve özgür bir ülkenin atması gereken
adımları yeri geldiği zaman Türkiye rahatlıkla atar, atacaktır.
SUNUCU- Kafalardaki soru işaretleri de giderilmiş oldu bu konuda da,
diğerlerinde olduğu gibi.
Efendim, yine İncirlik konusuyla ilgili de bazı haberler çıktı. İşte
Türk-Amerikan ilişkileri Hakan Atilla olayından başlayarak Halk Bankası
olayı, bir sürü korumalar konusu, Cumhurbaşkanlığı korumaları, işte
erişimin engellenmesiyle ilgili bazı adımların atılacağı söylenmişti. O
konuda nedir durum, Türkiye’nin pozisyonu İncirlik konusunda?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi vatandaşlarımız Amerika, yani NATO
müttefikiyiz diyoruz, bir taraftan YPG’ye silah veriyor, diğer taraftan
Halkbank ve diğer konularda gerçekten bu siyasi davalar, FETÖ motifli
davalar var ve Türkiye’ye yönelik olumsuz adımlar atıldığı zaman da 10 hain
FETÖ halen Amerika’da yaşıyor, bugüne kadar hiçbir adım atılmadı.
Milletimiz de diyor ki bu nasıl müttefik? Dolayısıyla bizim de elimizde
İncirlik var, diğer konular var, o konularda da bizden adım atmamızı
istiyor. Biz eğer nihai noktada atılması gereken bir adım olursa atarız, o
ayrı bir şey. Fakat şu anda İncirlik olsun, Kürecik olsun, diğer konularda
olsun, biz süreci işletiyoruz. Fakat bize yönelik Amerika’nın çok olumsuz
adımları olursa, bizim de her zaman söylüyoruz, eğer yaptırım veya daha
ileri adımlar olursa, bizim de Amerika’ya vereceğimiz cevaplar var,
olacaktır, bu gayet doğal, ama bu bizim tercihimiz değil, bunu tercih
etmeyiz. Amerika’yla ilişkilerimizi daha sağlıklı bir zeminde, gerçekçi bir
zeminde iki NATO müttefiki olarak sürdürmek isteriz. Ama Amerika eğer bize
yönelik hasmane tutum sergilerse, biz de kendilerine de söylediğimiz gibi
gizlimiz saklımız yok, karşı adımları atarız. Bu bir tehdit de değil, bir
blöf de değil, bu her ülke için geçerlidir. Biz her ülkeyle ilişkilerimizi
geliştirmek için çalışıyoruz ve daha ileri noktalara götürmek için
çalışıyoruz, ticaret olsun, yatırımlar olsun, aynı şekilde siyasi
ilişkiler, kültürel ilişkiler ve turizm olsun, beşeri olsun, sosyal
politikalar olsun, hukuki zemin olsun. Yani dünyanın her yeriyle
ilişkilerimizi sadece ülkelerle değil bölgesel örgütlerle de nasıl
geliştirdiğimizi sizler de takip ediyorsunuz. Bu girişimci ve insani dış
politikamızın bir parçasıdır, bir temel unsurudur. Biz her ülkeyle
ilişkilerimizi geliştirmek isteriz. Ama Türkiye’ye hasmane tutum
sergileyenlere karşı da boyun eğecek bir ülke değiliz, bir millet değiliz.
Türk milleti de zaten sürekli bu beklentisini, yani dik durmamız
konusundaki beklentisini her vesileyle vurguluyor.
SUNUCU- Sayın Bakan, bir eksen kaymasından söz ediliyor, 30 yıldır, 40
yıldır Türkiye’nin ekseni Malezya’ya kaydı, İran’a kaydı, oraya kaydı,
Rusya’ya kaydı. Şimdi Türkiye-Rusya yakınlaşması da aslında bu konseptte
değerlendirilen konulardan bir tanesi. Bir de NATO’dan çıkma çıkartılma,
tırnak içerisinde konuları gündemde, buradaki teknik şey nedir? Yani böyle
bir şey mümkün müdür? Bu konuşmalara, bu açıklamalara Avrupa Birliği’nden
de bazı ülkelerden bazı açıklamalar geldi, Amerika Birleşik Devletleri’nden
de geliyor. Ne dersiniz, eksen kayması ve NATO?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Türkiye’nin NATO’dan çıkarılması mümkün
değil, çünkü orada kararlar da oybirliğiyle alınır, bir ülke bile itiraz
etse aksine bir karar alınmaz. Bu NATO’nun iç tüzüğünde son derece net bir
şekilde vardır. Avrupa Birliği ve diğer kurumlarda da buna benzer iç tüzük
vardır ve Avrupa Birliği’nde de konsensüsle kararlar alınır. O nedenle
bazen Rum kesiminin bile engellemesiyle bazı atılması gereken adımlar
atılmıyor. O konu başka bir konu. Fakat bu eksen kayması eleştirilerine ben
gülüyorum. Ve Avrupa Birliği ve NATO toplantılarında da oradaki
arkadaşlarımızın yüzüne de söylüyoruz. Eksen kayması nedir, neye göre eksen
kayması? Yani Türkiye’nin tek boyutlu bir politika mı izlemesi gerekiyor
veya Türkiye’nin Avrupa Birliği’nin kapısında bir 50 yıl daha başka yerlere
hiç gitmeden beklemesi mi gerekiyor? Yani buysa beklenti bu gerçekçi bir
beklenti değil, bu bir.
İkincisi, girişimci ve insani dış politikamızla birlikte tüm dünyaya
açılıyoruz. Afrika açılımımız ortaklık politikasına dönüştü. Latin Amerika
açılımımız yine ortaklık politikasına dönüşüyor. Şimdi yeni açılımlarımız
da olacak. İnşallah Ağustos’un başında Büyükelçiler Konferansında da yeni
açılımlarımızı, politikalarımızı...
SUNUCU- Nereler efendim?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Gelecekteki hedeflerimizi o zaman da
paylayacağız.
SUNUCU- Yeni bölgeler mi?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yeni bölgeler, yeni açılımlarımız
olacak, tabii ki dünya değişiyor.
SUNUCU- Yedekleme…
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yedekleme değil dünya değişiyor. Dünyada
ekonominin gücü kayıyor, aynı şekilde öncelikler farklılık arz ediyor,
beklentiler farklı, zorluklar da çıkıyor. Dolayısıyla dış politikanızı bu
tarihimizden aldığımız bu köklü geleneklerin üzerinde dış politikamızı bu
yeniliklere de adapte etmemiz gerekiyor. Dolayısıyla...
SUNUCU- Eksen, Türkiye’nin tam da kendisidir diyorsunuz.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Eksen, Türkiye’nin kendisidir, evet.
Şimdi bu bizim izlediğimiz bir dış politika. Fakat eksen kaymasından ne
anlıyorsunuz diyoruz. Efendim, siz diğer Müslüman dünyasına gittiniz, Orta
Asya’ya gittiniz, Asya’ya gittiniz, Afrika’ya gittiniz, evet, doğru,
gittik. Peki, siz Türkmenistan’da var mısınız? Evet varız. Orta Asya’da
varsınız ki buralar Türk yurdudur. Siz Afrika’da, evet yıllar önce gittik.
Doğru gittiniz, ama sömürgeci olarak gittiniz. Asya’da? Evet, var. Latin
Amerika’da? Var.
SUNUCU- Ortadoğu...
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Peki, Ortadoğu’da, Körfez’de çok para
kazanıyorlar, hatta birçok ülkenin ekonomisini yönetiyorlar. Yani altyapı
projelerinde bile hep o Avrupa ülkelerinin, Batılı ülkelerinin şirketleri
karar veriyor, bu bir gerçek. Peki siz oralara gidince sizde eksen kayması
olmuyor, ben gidince niye eksen kayması oluyor? Bir de, benim dış politikam
sana mı bağlı olacak, yani senden mi izin alacağım nereye nasıl gideceğimi?
Avrupa Birliği’ne almayalım, fakat kapının önünden de ayrılmasın, hiçbir
yere de gitmesin. Evet, ben Avrupa Birliği’ne üye olmak istedim, bugün de
olmak isterim. Tüm ikiyüzlülüklere rağmen, zorluluklara rağmen, ama ben
orada hiçbir şey yapmadan kapının önünde bekleyecek bir ülke, bir millet
değilim.
Dolayısıyla ben dış politika anlayışımız gereği, ben derken yani Türkiye
olarak söylüyorum, şahsi olarak değil, yanlış anlaşılmasın lütfen, Türkiye
olarak tüm dünyaya açılırım, çıkarım nerdeyse oraya giderim. İnsani yardım
nereye yapılması gerekiyorsa oraya yaparım. TİKA’mızla dünyanın her yerine
ulaşırız, Türk Hava Yollarımızla dünyanın her yerinde varız. Uluslararası
uçuş destinasyonu bakımından ve ülke bakımından dünyada birinci sıradayız.
Yunus Emre Kültür Merkezimizle kültürümüzü dünyanın her yerine tanıtırım.
Maarif Vakfımızla sadece FETÖ okullarını devralmam, ama tüm dünyada
Türkçeyi de öğretirim, okulları da işletirim. Yine Kızılay’ımızla,
AFAD’ımızla, diğer kurumlarımızla her yerde varız. Yurt Dışı Türkler ve
Akraba Toplulukları Başkanlığımızla, soydaşlarımızın ve akrabalarımızın,
yurt dışındaki vatandaşlarımızın yanında Türkiye olarak oluruz ve
dolayısıyla bunu da hiç kimse sorgulayamaz. Bu Türkiye’nin dış politika
anlayışıdır. Gördüğüm kadarıyla tüm ülkeler de böyle yapıyor. O yüzden bu
eksen kayması esasen bir manipülasyondur sözleri ve Türkiye içinde de bazen
bakıyorum onlar da söylüyor, efendim, eksen kayması mı var, oraya niye
gidiyoruz, buraya niye gidiyoruz. Bunlar da vizyonu olmayan siyasi
partilerin ve bazı siyasilerin tutumlarıdır.
SUNUCU- Efendim, hızlı hızlı gitmek istiyorum, önemli bir başlık Doğu
Akdeniz. Siz dördüncü geminin de gönderileceğini geçen hafta söylemiştiniz,
Piri Reis de gitti oraya Fatih ve Yavuz’dan sonra dolayısıyla Türkiye bir
taraftan ağırlığını hissettiriyor. Ama Yunan Başbakanının, yeni
Başbakanının ve Kıbrıs Rum Yönetiminden de bazı bakanların Türkiye’ye
yönelik olumlu açıklamaları da geliyor. Doğu Akdeniz’de başka yeni adımlar
atılacak mı?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yunanistan'da yeni hükümet var,
Miçotakis Hükümeti. Kendisini de yakından tanıyoruz, Cumhurbaşkanımız da
tanıyor. Başbakan olmadan önce de kendisiyle Cumhurbaşkanımız görüşmüştü,
kabul etmişti. Dışişleri Bakanı Dendias da benim uzun yıllardır şahsi
arkadaşım, Avrupa Konseyinde beraber görev yaptığımız iyi bir arkadaşımız.
Biz Yunanistan’la ilişkilerimizi daha da normalleştirmek isteriz, var olan
anlaşmazlıkları yine birlikte oturup bir paket halinde çözmek isteriz. Ege
konusu olsun, yine Doğu Akdeniz konusu olsun ve Yunanlı mevkidaşlarımızın
bu yöndeki açıklamalarını da olumlu karşılıyoruz, biz buna varız.
Bizim kamuoyumuz bizim bu konudaki atacağımız adımları, yani diplomasiyi
işletmemiz ve var olan sorunları diplomasi yoluyla çözme konusunda
atacağımız adımları her zaman destekliyor.
Ama Yunanistan’da aynı rahatlık yok, Yunanistan’da ciddi bir kamuoyu
baskısı var, aynı şeyi Rum kesiminde de görüyoruz.
Doğu Akdeniz’deki sorunun çözümü için de biz Yunanistan’la ikili düzeyde
veya Avrupa Birliği dahil BM gibi örgütler düzeyinde de işbirliğine varız.
Fakat burada Rum kesiminin muhatabı KKTC’dir. En son KKTC’nin bir komisyon
önerisini bile Rum kesimi reddetmiştir. Yani Rum kesimi hiçbir şeyi Kıbrıs
Türk halkıyla paylaşmak istemiyor. Bugüne kadar Kıbrıs konusunda bir çözüme
varamamamızın sebebi budur. Bürgenstock’tan sonra Annan Planının kamuoyu
oylamasında yine, daha doğrusu referandumda reddedilmesinden tutun da,
Crans-Montana’da Anastasiadis’in geri adım atmaya başlamasında bunları
görüyoruz, Türk tarafıyla hiçbir şey paylaşmak istemiyorlar.
Biz burada Avrupa Birliği’ne de aynı şeyi söyledik. Doğu Akdeniz’de
özellikle Kıbrıs etrafında gaz ve petrol rezervlerinin paylaşımı konusunda
bir adım atacaksanız biz bunu destekleriz. İlla iki taraf arasında olması
gerekmez. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Türkiye olarak biz sürekli
esneklik gösterdik. Ortak şirket kurulabilir, Avrupa Birliği bir mekanizma
kurabilir, bir komisyon kurulabilir, BM çatısı altında bir komisyon olur,
yeter ki KKTC’nin ve Kıbrıs Türk halkının buradaki hakları garanti altına
alınsın. Biz yeni kurulan Yunanistan’daki Hükümetle tüm bu çetrefilli
konuları konuşmaya ve çözmeye hazırız, yeter ki onlar da bu kararlılığını
devam ettirsinler.
SUNUCU- Bizim sondaja yönelik veya diğer adımlara yönelik yeni bir plan,
hareket planı var mı efendim Doğu Akdeniz’de özellikle?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi 2 sismik gemimiz bölgede, 2 tane
de sondaj gemimiz var, şimdilik bunlar kafi. Ve en son biliyorsunuz Avrupa
Birliği’nin sadece Rum kesimini tatmin etmek için esasen sembolik, fazla
bir değeri yok, ama ne de olsa Türkiye’ye yönelik bir adım bu, yani bir
değeri olmasa da Rum kesimini ve Yunanistan'ı mutlu etmek için. O adımın
hemen arkasından 4. gemimizi de gönderdik.
SUNUCU- Bu ne demek?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bu şu demektir, siz bir çözüm bulma
yerine Rum tarafını memnun etmek için Türkiye’ye yönelik sembolik de olsa
bir karar alırsanız, biz buradaki varlığımızı, aktivitemizi daha da
artırırız. Ama çözmek istiyorsanız buna da varız demektir. Çünkü biz
kendilerine bu tür kararlar almak yerine bu işin çözümü için adım atın
dedik. Birçok Dışişleri Bakanıyla telefon görüşmesi yaptım öncesinde ve
sonrasında ve Mogherini ile iki defa görüştüm. Ve o gün kendileri de,
Türkiye’ye yönelik bir adım atılmayacak, gündemimizde yok dediler. Ama
sonuçta hiçbir değeri olmayan 3-4 maddelik bir karar aldılar, Rum tarafının
baskısı. Rum tarafının tabii beklentileri çok yüksekti Türkiye’ye yönelik
yaptırımlar olsun vesaire. Ama Avrupa Birliği de burada gerçekten dürüst
bir şekilde arabuluculuk yapması lazım, inisiyatif alması lazım. Kendi
üyesinin yanlışlarını örtmek için dayanışma adı altında, her zaman
söylüyoruz, Türkiye’ye yönelik sembolik de olsa bu tür adımları atmaması
lazım. Ama şunu söylemek isterim, daha sonra telefonla görüştüğümüz Almanya
Dışişleri Bakanı Heiko Maas, Almanya’nın bu konuda bir inisiyatif alması
konusundaki düşüncemizi sordu. Biz de dedik ki, Almanya gibi bir ülkenin
inisiyatif almasını destekleriz, yeter ki burada Avrupa Birliği üyeliği
kapsamında dayanışma anlayışıyla taraf tutmayın. Tarafsız politikanızı
sürdürürseniz ki bu konuda Almanya’ya diğer ülkelere nazaran güvenimizin
olduğunu da söyledik. İsviçre Dışişleri Bakanı da yine en son ziyaretimizde
de aynı şeyi söyledi arabuluculuk yapabiliriz diye. İsviçre geçmişte Ermeni
meselesinde de bir arabuluculuk yapmıştı. İsviçre’nin bu konudaki zaten
dünyadaki repitasyonu belli. Yeter ki objektif olsunlar, tarafsız olsunlar,
biz Avrupa Birliği, BM ya da bir özel şirket üzerinden, komisyon üzerinden
bu paylaşım konusunda atılacak adımları destekleriz. Ama tersine adım
atılırsa biz varlığımızı daha da arttırırız. Bu bir tehdit değildir, blöf
de değildir. Tehdit olmadığını, blöf olmadığını da tüm dünya gördü,
gemilerimiz orada. Zaten kendi kıta sahanlığımızın içindeki
faaliyetlerimizi kimseye sorgulatmayız, bu bizim egemen hakkımızdır. Kıta
sahanlığı biliyorsunuz özellikle denizin altındaki zenginlikleri
değerlendirmek için önemlidir, yani petrol, gaz veya diğer zenginlikler.
İşte münhasır ekonomik bölge de ona ilaveten balıkçılık, denizin içindeki
kaynakların değerlendirilmesi, bir de denizin üzerinde enerji üretecekseniz
rüzgar olabilir, hatta artık solar bile olabiliyor, teknolojiler değişti, o
da o bakımdan önemlidir. Fakat burada bizim kendi kıta sahanlığımız, yani
egemenliğimizin olduğu yerdeki faaliyetlerimizi kimseye sorgulatmayız. Ama
KKTC’nin de içinde olduğu Kıbrıs etrafındaki kaynakların yine hakça
paylaşımı konusunda atılacak adımları destekleriz. Aksi takdirde Kıbrıs
Türk halkının ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin hakkını kimseye de
yedirmeyiz.
SUNUCU- Geri Kabul Anlaşması, demin Avrupa Birliği’yle ilgili söylediğiniz
konularda Geri Kabul Anlaşmasını da bu çerçevede değerlendirdiniz mi
efendim?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Geri Kabul Anlaşmasını vize serbestisi
geciktiği için askıya aldığımızı, uygulamayacağımızı yazılı bir şekilde
Avrupa Birliği’ne zaten ilettik. Yani Geri Kabul Anlaşmasıyla vize
serbestisi aynı anda yürürlüğe girecek. İlk başta 16 Aralık 2013’te
imzalanan anlaşmalara göre Geri Kabul Anlaşması uygulanacak, 6 ay sonra
vize serbestisi yürürlüğe girecekti. Fakat bu Göç Anlaşmasıyla birlikte biz
bunu eşzamanlı olarak uygulanması için öneride bulunduk, öneri getirdik
Türkiye olarak. Ve daha sonra da yazılı bir şekilde Avrupa Birliği’ne
bildirdik, Avrupa Birliği’nden yazılı herhangi bir cevap gelmedi, onlar da
sebebini zaten biliyorlar.
SUNUCU- Efendim, Rum basınında bu Doğu Akdeniz’de 170 milyar metreküp
doğalgaz bulunduğuna yönelik haberler çıktı. Size sorayım, bunun aslı var
mı, gerçek mi, size ulaşan bir bilgi var mı efendim?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi sondaj çalışmalarımız devam
ediyor, henüz öyle açıklanacak bir düzeyde değil. Ama Rum kesimi sanırım
uluslararası toplumun dikkatini daha fazla çekmek için ve Türkiye’ye
yönelik baskıları artırmak için manipülatif haberler sızdırıyorlar. Sağ
olsunlar yalanı da o kadar güzel söylüyorlar ki, yani bunu çok gördüm,
maalesef çok gördüm, müzakereler zamanında da çok gördüm. Müzakerelerle
ilgili de yine son zamanlarda biliyorsunuz beşli bir gayriresmi toplantı
olacak mı olmayacak mı diye açıklamalar oldu. Esasen biz gayriresmi bir
şekilde görüşmeye her zaman evet dedik. Neyi müzakere edeceğimizi karar
verme bakımından önemlidir. Fakat Crans-Montana’da ve hatta öncesinde
Cenevre’de Federasyon için bu son müzakeredir dedik, defalarca söyledik.
Toplantı başlamadan da, bak en başında söylüyoruz dedik. Akıncı da en az
benim kadar bunu tekrar etti. Dolayısıyla biz Türkiye olarak Federasyon
için son müzakereleri yaptık. Fakat şimdi alternatiflere bakmak lazım. Ne
daha faydalı? Mesela Anastasiadis orada Crans-Montana’da bana, en iyi çözüm
iki devletli çözüm dedi. Sebebini sordum, çünkü dedi bizim halkımız, Kıbrıs
Rum kesimi hiçbir şeyi Türklerle paylaşmak istemiyor, yetkiyi de paylaşmak
istemiyor, gücü de paylaşmak istemiyor, hatta çok ilginç, hastaneleri bile
paylaşmak istemiyor dedi, dolayısıyla bir Federasyon dedi işlemez. Ama
seçimlerden sonra bunu konuşalım dedi. Sonra, New York’ta geldi
uluslararası toplumdan iki devletli çözüm için destek alamadı, dolayısıyla
Konfederasyon olsun. Ben ona dedim ki, biz hiçbir seçeneği dışlamıyoruz, o
veya bu, ama Federasyon için müzakereler senin dediğin gibi başarısızlığa
uğradı, sen de geri adım attın. Şimdi diğer alternatifleri de masaya
koyalım, hangisi bizi bir çözüme götürür, bunları konuşalım. Önümüzdeki
gayri resmi 5’li toplantı bunu konuşmak için yapılacaktı, yani yeniden
Crans-Montana’da kaldığımız yerden müzakerelere devam etmek için değil,
bunu netleştirmemiz lazım. Özellikle de Anastasiadis’in gerçek fikrini
duymak bakımından önemlidir. Anastasiadis mi her şeyi belirleyecek? Yok,
hayır, bizim de görüşümüz var. Ama Anastasiadis bana bir şey söylüyor,
Akıncı’ya gidiyor başka bir şey söylüyor, Lute’a başka bir şey söylüyor,
Yunanistan’a başka bir şey söylüyor, herkese farklı bir şeyler söylüyor.
Yani burada herkesin dürüstçe fikrini söylemesi lazım. Bizim de, KKTC’nin
de söyleyecek sözleri var. Yani ne için müzakere edeceğiz, hangi şartlarda
müzakere edeceğiz, bunu konuşmak bakımından, herkesin fikrini öğrenmek
bakımından bu 5’li gayri resmi toplantı olacaksa olacaktır, yani yeni bir
müzakere ya da kaldığımız yerden bir müzakere için değil.
SUNUCU- Galiba Türkiye’nin eli de giderek güçleniyor, öyle görülüyor.
Efendim, James Jeffrey Ankara’da bilmem kaçıncı kez, ben artık bilmiyorum,
konu Suriye, DEAŞ, malum konular, zaten Amerikan Dışişleri Bakanlığı bu
konuda gelmeden önce bir açıklama yaptı dün.
Şimdi güvenli bölgeyi soracağım ama, Münbiç’i soracağım ama, bunlar zaten
sizlere milyon kez soruldu, 2 senedir, 3 senedir bir oyalama devam ediyor.
Orada bir taraftan da betonlar kaldırıldı Akçakale’de, Türkiye sevkiyat
yapıyor, tahkimat yapıyor. Orada ne derseniz bize, yeni bir şey var mı?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Biliyorsunuz oradan gelen tehditler
doğrultunda Sayın Cumhurbaşkanımızın net talimatı oldu, harekatın başlaması
konusunda net talimatı oldu. Daha sonra Trump, biz buradan çekiliyoruz, o
yüzden harekatınızı erteleyin dedi. O günden bu yana bir güvenli bölge için
görev gücü oluşturduk Amerika’yla, görüşmelerimiz sürüyor. O gün Pompeo’ya
da söyledim, fakat son zamanlarda özellikle bir yavaşlama görüyoruz ve
bizim özellikle İdlib bölgesindeki yaşanan sorunları bahane göstererek ya
da Türkler orada oyalanıyor anlayışıyla bu görüşmeleri savsaklamanın bir
faydası olmayacağını da Amerikalılara söylüyoruz.
Diğer taraftan, Amerikalıların sözünde durmadığını birkaç defa da gördük,
bunlardan bir tanesi de Münbiç. Münbiç yol haritası 4 Haziran 2018’de
Pompeo ve benim tarafımdan onaylandı Washington’da, fakat o günden bu yana
somut bir adım yok. Nedir yol haritasının amacı? Buradan YPG’lileri,
PKK’lıları çıkarmak ve yerel halka Münbiç’i teslim etmektir. 90 günde
bitecekti uygulama, 9 ay geçti, 1 sene geçti 4 Haziran’da ve şu anda
Temmuz’un sonuna geliyoruz, yani yaklaşık 14 ay oldu. Ne oldu? Bir sonuç
yok. Efendim, orada sükunet var. Amaç bu değil ki.
Şimdi güvenli bölge oluşmazsa ve buradan teröristler temizlenmezse, buradan
bize tehdit devam ederse biz burada bir harekatı başlatırız. Nitekim son
zamanlarda tehdidin artması sonucunda, ki Türkiye’den de oraya giden
PKK’lılar var o bölgede, bunların hepsinin listesi bizde var. Bu tehdit
devam ederse ve bir çözüm bulunmazsa biz burada, Sayın Cumhurbaşkanımızın
talimatı kesindir, askerlerimiz hazırlıklarını zaten yaptılar, bu harekata
gireriz, bu bizim ulusal güvenlik meselemizdir.
SUNUCU- Doğu Fırat harekatına gireriz.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Tabii, hazırlıklar bunun için.
Ama şimdi Amerikalılar yine Jeffrey’i gönderdiler, heyetler geliyor, askeri
heyetler de geliyor ve bugün başlayacak toplantılarda yeni önerilerimiz var
dediler, önerilerinin olduğunu söylediler ve artık bu işleri…
SUNUCU- Detay var mı efendim?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Hayır, bugün işte toplantıda göreceğiz
bizi tatmin edecek mi, etmeyecek mi? Fakat artık bu konuda net bir adım
atmamız lazım. Bu bizim güvenliğimiz bakımından önemli. Bu aynı zamanda
Suriye’nin sınır bütünlüğü, toprak bütünlüğü bakımından önemlidir. Diğer
taraftan, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekatları bölgesine bugüne kadar
330 binden fazla Suriyeli döndü ve Türkiye’deki Suriyeli mültecilerin
oralara yerleştirilmesi bakımından ve oralarda onlara imkan yaratılması
bakımından önemlidir. Ve Suriye’de YPG yüzünden bugüne kadar Suriye’den
gelip de Türkiye’de yaşayıp da YPG yüzünden dönemeyen Kürtler de var, tüm
onların bu bölgelere döndürülmesi bakımından da çok elzem bir aşamadayız,
yani bir plandır, yani burada güvenli bölgenin oluşturulmasından
bahsediyoruz, o nedenle artık bu işi sürüncemede bırakmamamız lazım, ne
olacaksa olsun. Amerikalılar da artık bu işi sürüncemeye bırakmayacağımızı
görmemeliler, görüyorlar ve bu ziyarette umarım bir anlaşmaya, bir
mutabakata varırız ve güvenli bölgeyi bir an önce oluştururuz.
SUNUCU- Kısa sürede orada Doğu Fırat’la ilgili bir şey bekliyoruz o zaman,
yani Türkiye’nin istediği yönde, Münbiç de dahil.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi Münbiç, yani siz harekattan
bahsediyorsunuz galiba son dakika haberi çıkartmak için. Ben de söyledim,
bu konudaki kararlığımızda hiçbir tereddüt yok, Sayın Cumhurbaşkanımızın
talimatları nettir. Fakat Trump’ın ricası üzerine, Pompeo’nun da aynı
şekilde ricası oldu, yine Amerika’nın Milli Savuma Bakanının ve Genelkurmay
Başkanının Türkiye’deki bizim arkadaşlarımızdan da ricası bu oldu ve bu
hafta artık güvenli bölgenin oluşması ve buraların istikrara kavuşturulması
konusu konuşulacak, eğer buralardan netice çıkmazsa zaten hazırlıklarımız
var. Bu bizim için güvenlik meselesi biraz önce de söylediğim gibi, bu
adımları bizim atmamız gerekiyor.
SUNUCU- Güvenlik meselesi demenin ne manaya geldiğini bütün herkes biliyor
herhalde.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Ulusal güvenlik meselesi.
SUNUCU- Anladım.
Efendim, İdlib’de bazı bombalama işlemleri devam ediyor rejim ve Rus
güçleri tarafından bu bombalamalar, işte 20 kişi öldü, 40 kişi yaralandı.
Burada durum nedir İdlib’deki konu? Siz Rusya’yla konuşuyor muşusunuz?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Maalesef arada azalıyor, bazen artıyor.
Rusya’yla sürekli konuşuyoruz, her düzeyde konuşuyoruz, Sayın
Cumhurbaşkanımız Putin’e hem Duşanbe’de, hem de yine Osaka’da bu sorunun
halledilmesi gerektiğini söyledi. Önümüzdeki süreçte 3’lü zirve
düzenleyeceğiz, mümkünse 4’lü zirveyi de onun arkasından düzenleyeceğiz.
Ama İdlib’deki saldırılarının durması gerekiyor.
Efendim, buradan işte Hmeymim’e, diğer yerlere saldırı tacizi geliyor
açıklamalarını biz doğrusu gerçekçi bulmuyoruz. Doğrudur, orada radikal
gruplar var, o radikal grupları da Rusya ve Rejim birlikte getirdiler
bıraktılar İdlib bölgesine, şimdi onların varlığını bahane ederek İdlib’e
de saldırsınlar. Nitekim işte son zamanlardaki saldırılarda da bunu
görüyoruz.
Fakat onlar özellikle Rusya’nın üslerine saldıracak mesafede de değiller.
Burada Rusya’ya önemli sorumluluk düşüyor, çünkü Rusya İran’la beraber
Rejimin garantörüdür. Burada İran’ın biraz geride durduğunu görüyoruz, yani
ilgilenmediği anlamına gelemesin, ama Rusya’yla Rejimin burada
birlikteliğini görüyoruz. Burada Rejimin saldırılarını durdurma sorumluluğu
komşumuz Rusya’nındır. Biz bugüne kadar Astana sürecini birlikte yürüttük,
diğer taraftan Soçi sürecini başarılı bir şekilde sürdürüyoruz, 3’lü
mekanizmamız sağlıklı bir şekilde işliyor, ortak attığımız çok adımlar var.
Şimdi Anayasa Komisyonunun açıklanması için tarih belirlemeye çalışıyoruz,
4 artı 2, 6 isimde sorun vardı, mutabakatını BM de kabul etti bizim de
arabuluculuğumuzla, bizim de desteğimizle, Anayasa Komisyonunu önümüzdeki
günlerde açıklama ihtimalimiz var. Tüm bu konularda birlikte çalışırken,
bir de İdlib Mutabakatımız var, bu İdlib Mutabakatının da sağlıklı bir
şekilde uygulanması gerekiyor. Burada da esas sorumluluk Türkiye ve
Rusya’da, yani Türkiye ve Rusya’da derken, iki ülke arasında imzalandı. Biz
sorumluluklarımızı yerine getiriyoruz. Rusya’nın sorumluluğu Rejimin
saldırılarını durdurmaktır, o sorumluluğu da Rusya’nın yerine getirmesi
lazım, her düzeyde temaslarımızı sürdürüyoruz.
SUNUCU- Efendim, Suriye’de artık bir an evvel işlerlik kazansın anlamında
anayasa konusu bir cümle, yani yakında, artık bu iş de böyle çok uzadı.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Gerçekten uzadı isimler konusunda.
Biliyorsunuz orada 3 liste var, rejimin listesi, muhalefetin listesi, bir
de sivil toplumun listesi. Sivil toplumun listesinde sivil toplumu temsil
etmeyen devleti temsil eden kişiler vardı, bunlara itiraz ettik BM’yle
beraber, şimdi o konuda bir mutabakat sağlandı, artık ne zaman
açıkladığımızı konuşuyoruz, önümüzdeki günlerde açıklayabiliriz.
Anayasa komisyonu ne için önemli? Siyasi bir çözüm için önemli. Yani Astana
sürecinin Cenevre’ye taşıdığı çok önemli bir başarıdır esasen. Ve ülkeyi
siyasi bir çözümle birleştirmek için çok kritik bir adım olacak. Ve ülkeyi
bir demokratik seçime götürmek için, nasıl yönetileceğini belirlemek için
anayasa komisyonu elzem olacak ve burada sivil toplum, muhalefet ve rejim
birlikte hareket edecekler, ülkenin geleceğini belirleyecekler, geleceğini
belirleyecek anayasayı birlikte yazacaklar ya da revize edecekler, onlar
bilir, onlar karar verecekler tüm bu konularda nasıl olması gerektiğini.
Biz ancak uzmanlık düzeyinde yardım ihtiyacı olursa onlara yardım edeceğiz,
gerek biz, gerek diğer ülkeler, Avrupa Konseyi, Venedik Komisyonu,
Birleşmiş Milletler, yani hangi uzmanlık…
SUNUCU- Efendim, sizi yorduk, süremizin de sonuna geldik ama, çok önemli
bir-iki sor var, Pençe-1, Perçe-2 Operasyonu, Kandil’e adım adım
yaklaşılıyor. Erbil’de bir şehidimiz maalesef geçen hafta. Bütün bu manada
Irak’la yeni bir dönem başladı dememiz mümkün müdür? Çünkü sizin de
misafirleriniz vardı.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Irak’ta yeni Hükümetten bu yana
ilişkilerimizi geliştirmek için çalışıyoruz. Irak’a taahhütlerimiz
ortadadır, yeni bir gümrük kapısının açılması, ticaretin artması, yeniden
inşası ülkenin, diğer taraftan Irak’ın bölgesel rolünün arttırılması,
Suriye konusunda Astana’ya onları dahil ettik. Ama burada birlikte
çalışmamız gereken en önemli alan ise güvenlik ve PKK'nın Irak'tan
temizlenmesi gerekiyor. DEAŞ’ta son zamanlarda kıpırdamalar var Irak’ta ve
Suriye’de ve DEAŞ’ın da tamamen temizlenmesi gerekiyor.
Biz en son, Dışişleri Bakanı, Savunma Bakanı ve İstihbarat Başkanı geldi,
3+3 toplantılarımızı yaptık. Burada amacımız, güvenlik iş birliği
anlaşmasının imzalanmasıdır. Sayın Cumhurbaşkanımızın bu sene yapacağı Irak
ziyaretinden önce bunu biz nihayete ulaştırmak istiyoruz ve önümüzdeki
süreçte bizim de Irak’a ziyaretimiz olacak.
Fakat diğer taraftan PKK’ya yönelik de operasyonları da birlikte yapmamız
lazım hem Bağdat, hem Erbil, hem de Türkiye olarak. Amerika da burada
destek vereceğiz diyor ama, istihbarat paylaşımı ve diğer konularda bazı
eksiklikler var.
En son bir şehidimiz oldu ve PKK’nın Süleymaniye’den sonra Erbil’e de
rahatlıkla girdiğini gördük, dolayısıyla alınması gereken tedbirler var. En
sağlıklı tedbir ise, PKK’nın tamamen Irak’tan da temizlenmesi. Bu
şehirlerde de olacak, Sincar’da da olacak, Süleymaniye bölgesinden de
temizlenecek ve yine Erbil’e yakın KDP’nin olduğu yerlerde, bazı kırsal
yerlerde yine köyleri boşaltmışlar, köylülere baskı yapıyorlar. Türkiye’de
olduğu gibi Irak’ta da yine Kürtlerin en büyük düşmanı PKK’dır, yani PKK en
büyük zararı Kürtlere veriyor. Tabi ki Kandil’den temizlenmesi, bu Pençe
harekatlarımızın amacı da budur, emin adımlarla ilerliyoruz, dağlar
kesimlerde PKK’nın tamamen temizlenmesi için kahramanlarımız…
SUNUCU- Dağdan temizlendikten sonra şehirlere, yani Sincar ve diğer Metina
gibi bölgelerde yaşayan halka baskı yapan PKK unsurlarına mı gelecek sıra?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi bir yerde başlamak için diğerinin
bitmesini beklemeye gerek yok, eş zamanlı, koordineli bir şekilde hepsini
yapmamız lazım, her yerden temizlenmesi gerekiyor çünkü.
SUNUCU- Irak bize destek veriyor mu efendim operasyonlarda? Geçen bir
bombalama yaptılar çünkü, yani PKK mevzilerine yönelik.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bu desteğin somut olması lazım, iş
birliğinin somut olması gerekiyor, o nedenle güvenlik iş birliği anlaşması
imzalamak istiyoruz. Oluşturduğumuz komisyon, bu amaca yönelik biz
çerçeveyi belirledik, komisyon da çalışmalarına başladı, yardımcılarımız
düzeyinde bir komisyon oluşturduk Irak’la Türkiye arasında. Ama burada
somut adımlar atmamız lazım, yani sözlü desteğin bir anlamı yok.
Topraklarımızda Türkiye’ye yönelik bir tehdidi barındırmak istemeyiz,
barındırmayacağız, bu yıllardır klişeleşmiş bir söylemdir. Ha önemli
sembolik bir söylemdir, ama sahada, arazide bunu görmediğimiz zaman bir
anlamı da yoktur. Yani sahada PKK şehirlere doğru ilerlerken bu sözün bu
anlamı yok, bu kararlılığı sahada göstermemiz gerekiyor.
SUNUCU- Efendim, Libya’yla da yeni bir gelişme var mı? Libya’da Türkiye
aslında bir taraftan istikrarın sağlanması konusunda bazı adımlar attı, bir
taraftan da orada hükümete destek verdi.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Türkiye Birleşmiş Milletler’in
çabalarına destek veriyor, Türkiye siyasi çözümü destekliyor. Daha önce
Roma Konferansları ve Suheyrat Anlaşmasını Türkiye güçlü bir şekilde
desteklemiştir, ben o toplantılara da katıldım, Suheyrat Konferansına da
katıldım Fas’ta düzenlenen konferansa ve burada belirlenen mutabakat
hükümeti şu anda BM ve herkesin meşru olarak tanıdığı bir yönetimdir. Tabi
ki bu yönetimle ticari, siyasi ilişkilerimizi geliştirdik, geliştiriyoruz,
büyükelçiliğimizi tekrar açtık, ben iki defa Sayın Cumhurbaşkanımızın
talimatıyla Trablus’a gittim, desteğimizi gösterdik. Libya’nın
birliği-beraberliği çok önemlidir ve Libya’nın birliği-beraberliği için bu
çatışmaların durması gerekiyor, yeni bir konferansın düzenlenmesi gerekiyor
ve Sarraj’ın da bu yönde bir girişimi oldu, Sayın Cumhurbaşkanımız da
Sarraj’ın bu girişimine güçlü destek verdiğimizi bizzat söylediler.
Dolayısıyla yeni bir konferansla ülkeyi birleştirecek adımların atılması
gerekiyor ve şu andaki iç savaşın durması gerekiyor. Orada da Türkiye en
sağlıklı duruşu sergiliyor. Herkesin orada gizli gündemi var, bunu kabul
etmek lazım, Bir taraftan bölgedeki komşu ülkeler, bir taraftan bazı Batılı
ülkeler, herkesin gizli gündemi var. Ama unutmasınlar ki, Libya’daki olumlu
ya da olumsuz gelişmeler herkes üzerinde çok ciddi etki yaratır, yani
yansımaları çok şiddetli olur, çok güçlü olur, özellikle de Avrupa’ya
gerçekten yansımaları eğer olumsuz süreç devam ederse çok ciddi olur. O
yüzden herkesin bizim gibi tutum sergilemesi gerekiyor ve siyasi süreci
işletmek için BM’nin çabalarına destek vermemiz gerekiyor.
SUNUCU- Yani Ankara çok yakından Libya’daki gelişmeleri takip ediyor ve
takip etmeye de devam edecek diyebiliyoruz.
Efendim, Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesiyle ilgili, ceset hale bulunamadı, bu
konuda bir yeni gelişme var mı, Suudi Arabistan’la bir görüşme var mı? Bir
cümle onu.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şu ana kadar, ama cesedin yerinin
söylenmemesi, işbirlikçinin isminin verilmemesi ve oradaki davanın nasıl
seyrettiğini bizim yakından takip edemememiz gerçekten uluslararası camia
tarafından izleniyor ve Callamard raporunda da bunlar açıkça ortaya çıktı.
Biz her zaman söylüyoruz, bu Suudi Arabistan’la ikili bir mesele değildir.
Suudi Arabistan’la bizim ikili ilişkilerimiz bugüne kadar çok güzel bir
şekilde devam etti, bundan dolayı ilişkilerimizin bozulmasını da istemeyiz.
Ha bundan dolayı Suudi Arabistan olumsuz tavır sergilerse, o onların
bileceği bir iş. Fakat biz burada başından beri ilkeli tutum sergiledik,
bazı ülkeler gibi parayı görüp susmadık mesela. Bazı basın yayın organları
gibi, bunu başta gündeme getirenler, sürekli basın özgürlüğü ve insan
haklarını savunanların biz parayı görünce sustuğunu gördük, ama biz sadece
gerçekleri söyledik, ikili düzeye de yansıtmadık. Birleşmiş Milletler
Raportörü Callamard’ın raporuna baktığımız zaman, esasen bizim bugüne kadar
yürüttüğümüz sürecin ne kadar gerçekçi olduğunu, önyargısız olduğunu ve
gerçekleri nasıl tespit ettiğimizi anlatıyor, bu Callamard’ın raporu, biz
bunu kişisel zemine de hiçbir zaman çekmedik.
Bizim beklentimiz nedir? Bir, ceset nerede, bulunsun. Yani biz Müslümanız,
inançlıyız, tüm inançlarda bunu görüyoruz, yani defnedilmesi gerekiyor.
Ayrıca, sorumlusu kimse hesap vermesi gerekiyor, hukuk önünde, yargı önünde
hesap vermesi gerekiyor ve bu konuda da Suudi Arabistan’ın iş birliği
tekliflerine evet demiştik, ama bu iş birliğini göremedik. Şimdi bu iş
birliğine varız mesajları gelmeye başladı, eğer Suudi Arabistan gerçekten
bu konuda iş birliğine varsa biz varız. Ama statükoyu devam ettirmek değil
de, o cevaplanamayan soruları cevaplamamız lazım, aydınlanmayan konuların
aydınlatılması gerekiyor ve de herkesin hesap verdiğinden, yani
sorumluların hesap verdiğinden emin olmamız gerekiyor, bizim tek arzumuz
budur. Ülkemizde işlenen bir cinayet var, bunun aydınlatılması gerekiyor.
Eğer Suudi Arabistan bu konularda iş birliği yapacaksa, bilgileri
paylaşacaksa, biz Türkiye olarak iş birliğine varız. Nitekim onların
Başsavcısı geldiği zaman bizim İstanbul Başsavcımız tüm bilgileri
delilleriyle beraber paylaştı, karşı taraftan bir bilgi paylaşımı maalesef
o zaman olmamıştı. Eğer bu bilgi paylaşımına varlarsa biz bu iş birliğine
varız.
SUNUCU- Efendim, Sayın Kılıçdaroğlu İhvan Kardeşliğinden vazgeçilmesi
gerekir diye bir açıklama yaptı geçen hafta Grup Toplantısında. Sonra da,
biz niye Mısır’la kavga ediyoruz dedi. Niye biz Mısır’la kavga ediyoruz?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bizim inancımıza göre, tüm müminler,
yani tüm Müslümanlar bizim kardeşimiz, ayrım yapmıyoruz. Biz darbeye
karşıyız. İşte Mursi mahkemede şehit oldu, hiçbir müdahale olmadı, yani
orada kaderine terk edildi. Biz bunlara karşıyız, bunları söyleyince Mısır
yönetimi bizimle ilişkilerini daha da kötüleştiriyor ya da ilişkilerimiz
iyi değil. Biz ilkeli tutum sergiliyoruz. Yine bu konuda da biraz önce
söylediğim şeyler geçerlidir, yani Batılı ülkeler demokrasi diyor, ama
işine geldiği zaman demokrasi der veya insan hakları der, işine geldiği
zaman bunu söyler, ama biz ilkesel davranıyoruz.
Müslüman kardeşlerimizin hiçbirisine de önyargımız da yok, yani tüm
Müslümanlar, ümmetten bahsediyorum ben, 1,8 milyar ümmetten bahsediyoruz ve
1,8 milyar ümmete yönelik sorumluluğumuzun da bilincindeyiz. Ve kim ne
derse desin 1,8 milyar ümmetin de tek umudu Türkiye’dir, bunu Filistin’de
de gördük, diğer konularda da gördük.
Gelelim İhvan’a; İhvan seçimleri kazandı, gayet de iyi ilişkilerimiz oldu,
ama askeri darbeyle devrildi, biz buna itiraz ettik.
Diğer taraftan, Ürdün’de Nahda Harekatı, Gannuşi kazandı mı seçimi?
Kazandı. Destekledik mi? Destekledik. Şimdi Gannuşi Hükümette mi? Hayır,
değil, başka bir Hükümet var. Tunus’la ilişkilerimiz kötü mü? Hatta daha da
iyi.
Şunu söylemeye çalışıyorum: Kim işbaşına gelirse o ülkelerde, biz onlarla
çalışırız, herkesle de ilişkilerimizi iyi götürürüz. Burada İhvan
Kardeşliği ne demek? Yani şimdi İhvan Kardeşliği olsa bizim Tunus’la da
ilişkilerimizin şu andaki yönetimle çok kötü olması lazım; öyle mi? Değil.
Gannuşi cumhurbaşkanı olmak isteseydi olabilirdi, ama aday bile olmadı,
onların tercihidir. Veya başka yerlerde, şimdi Kuveyt’te Müslüman Kardeşler
Hükümette var, Mecliste var, bu onların vereceği karar. Gayet de Kuveyt de
istikrarlı bir ülke, sağlıklı, her şey tıkır tıkır işliyor.
Yani biz illa Müslüman kardeş, İhvan, Nahda Harekatı şu olsun, o seçilirse
o ülkeyle ilişkilerimizi iyi götürürüz diye bir anlayış içinde değiliz.
Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan Mursi seçimi kazandıktan sonra Mısır’a kadar
giderek neler söyledi, hangi tavsiyelerde bulundu. Ve bizim anladığımız
anlamda laikliğin Mısır’ın geleceği için önemli olduğunu, yani herkesin
kendi inancını istediği gibi yaşama garantisinin ve özgürlüğünün olması
gerektiğini söyledi. İlk önce biraz alındılar anlamının ne olduğunu
bilmeden. Tabi Fransa’daki laicite’ye baktığımız zaman yasakçı zihniyet
olduğu için yanlış anlaşılabilir. Ama bizim laiklik anlayışımız budur son
15 yılda, bizden önce de Türkiye’deki laiklik anlayışı hep yasaklayan bir
anlayıştı ve biz bu anlayışa karşıyız dedik.
Yani şunu söylemeye çalışıyorum: Kim demokratik bir şekilde yönetime
gelirse hangi ülkede biz ilişkilerimizi onlarla sürdürürüz, çünkü bizim
ilişkilerimiz o ülkeyle ve ülkenin halkıyla ve o ülkeyi kimin yöneteceğine
de o ülkenin halkı belirler.
SUNUCU- Kırmızı çizgi gibi bir şey budur diyorsunuz.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Net, ilkesel bir tutumdur. Yani burada
İhvan Kardeşliği saçmalığı maalesef bizde de işte bir manipülasyondur.
Kılıçdaroğlu bunun böyle olmadığını bilmesi gerekiyor, çünkü herhangi bir
konuda soru sorduğu zaman, bilgilendirme ihtiyacı olduğu zaman biz her
zaman kendisini de bilgilendiriyoruz.
SUNUCU- Efendim, Hakan Atilla ne zaman gelecek? Serbest bırakıldı
biliyorsunuz. Orada bilmemiz gereken yeni bir gelişme var mı Halk
Bankası’yla ilgili?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Prosedürler uygulanıyor, burada geri
gönderme merkezine gönderiliyor, daha sonra Türkiye’ye gönderilecek. Süreci
yakından takip ediyoruz, gerek Büyükelçiliğimiz, gerekse New York’ta
Başkonsolosluğumuz, çalışma arkadaşlarımız süreci yakından takip ediyor.
Ailesiyle aynı şekilde temasımız devam ediyor. Bankayla artık resmi bir
şeyi yok, ama neticede eski Genel Müdür olduğu için aynı şekilde devam
ediyor. Umarım sağlıklı bir şekilde en kısa süre içinde Türkiye’ye gelir.
Diğer taraftan, New York’taki mahkeme süreci devam ediyor, ayrıca
biliyorsunuz Washington’da devam eden bir süreç var. Biz bu süreçlerin
artık sona ermesi gerektiğini muhataplarımıza söylüyoruz ve Amerika
yönetiminin neler yapabileceğini anlatan 2 sayfalık notu da bizzat Sayın
Cumhurbaşkanımız Arjantin’de Trump’a verdi, ben bu notu Pompeo ve Bolton’a
da zaten vermiştim.
Dolayısıyla burada atılması gereken adımlar da belli. Bu Hazine’ye bağlı
OFAC değimiz süreç zaten idarenin yürüttüğü süreç, bunların da artık
sonlandırılması gerekiyor. Bu konuda en son yine Osaka’da Trump döndü kendi
çalışma arkadaşlarına, gerek Pompeo olsun, gerek diğerlerine talimatları
verdi, bu işleri halledin dedi, hallolması gerekiyor.
SUNUCU- Bekliyoruz o zaman Halk Bankası ve diğer konuları.
Efendim, çok teşekkür ediyoruz ama, bitirmeden Juventus’a transfer olan
Merih Çavuşoğlu’na vize konusunda yardımcı olduğunuzu öğrendik.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Vizesini hallettik.
Çocuğun soy ismini de değiştirdiniz, Merih Demiral.
Merih gerçekten Milli Takımımıza da genç yaşta girdi gördünüz, çok güzel
oynuyor. Porto’ya gitmiş, maalesef bizim takımlarımız altyapıya önem
vermediği için gençlerimizi gönderiyoruz. Ha oradan gelip Milli Takımda
oymaları ayrı bir kazançtır, o da başka.
Fakat çok iyi bir çocuk, çok karakterli bir çocuk, Alanyaspor’da oynadı
yarım dönem, oradan biliyorum, oradan İtalya’ya gitti, sonradan Juventus’a.
SUNUCU- Çok büyük bir başarı.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Çok büyük bir başarı.
Niye İstanbul’a gitmek istemedi biliyor musunuz? İstanbul’a gidersem beni
orada -onun tabiriyle- bozarlar, yani zor İstanbul. İşte giden
futbolcuların falan, hep kulüp yönetimleri de çok şikayet eder, kulüplerin
işlerine de girdik Dışişleri Bakanı olarak ama, futbolu da, sporu yakından
takip ettiğim için söylüyorum.
Gerçekten çok terbiyeli bir çocuk, çok inançlı bir çocuk ve çok milli bir
çocuk, Allah yolunu açık etsin.
Burada vize konusunda bir sıkıntı olmuş, hemen biz devreye girdik,
Singapur’daki Büyükelçimiz Murat’ı aradık, Çin Büyükelçimiz Emin Bey
Türkiye’deymiş, onunla konuştuk, Bakan Yardımcımız Yavuz Selim Bey yine
süreci koordine etti. Hafta sonu olmasına rağmen Singapur’daki Çin
Büyükelçiliği açtılar, oradan başvurular alındı…
SUNUCU- Açıldı hafta sonu.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet, açıldı, vizeyi verdiler, bu sorun
çözüldü.
Fakat Çin Halk Cumhuriyeti’nin bizim vatandaşlarımıza, yani burada bir
kasıt varsa söylüyorum, bu şekilde, yani vize vermeme, bu milli bir
futbolcu, kim olursa olsun, vatandaşlarımıza yönelik vize kolaylığını
sağlayacaklarını Sayın Cumhurbaşkanımıza Çin Halk Cumhuriyeti Başkanı Şi
söyledi. Dolayısıyla bunu bir kaza olarak düşünüyoruz, ama bu şekilde
hataların devam etmemesi gerekiyor, bu konuda da gerekli girişimlerde
bulunduk.
SUNUCU- Sayın Bakanım, söz başka soru sormayacağım, bitti.
Çok teşekkür ediyoruz, sizi yorduk.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Sporla tamamladık.
SUNUCU- Sporla da tamamladık, sporla…
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bir de evlatlığımız oldu Çavuşoğlu.
SUNUCU- Öyle oldu, öyle yazmışlar, ben de onu düzeltmeniz için, bütün
basında bu şekilde çıktığı için oradan okudum. Merih’in soyadını sizin
soyadınızla aynı yazmışlar.
Sayın Bakanım, çok teşekkür ediyoruz, böylesi yoğun bir gündemde
kafalardaki bütün soru işaretlerini de giderecek şekilde çok net
açıklamalar yaptınız. Gerçekten önemli bir röportajdı, bu imkanı
tanıdığınız için çok teşekkürler, çok sağ olun.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Ben teşekkür ederim.
Haftaya sizinle başladık, güzel bir haftamız olsun inşallah ülke olarak,
millet olarak.
SUNUCU- Çok teşekkürler Sayın Bakanım.
Evet efendim, süremizin sonuna geldik, röportajımızın sonuna geldik, biz
yorumu her zaman olduğu gibi siz sevgili seyircilerimize bırakıyoruz ve
Ankara’dan hoşça kalın diyoruz efendim.
İyi günler.