Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun NTV’ye Verdiği Özel Röportaj, 3 Mayıs 2023 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun TV 100'e Verdiği Mülakat, 24 Nisan 2023 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun A Haber’e Verdiği Özel Röportaj, 10 Nisan 2023 Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Yeni Şafak gazetesine Türkiye Yüzyılı Vizyon Eki kapsamında Verdiği Mülakat, 02 Ocak 2023 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun TV Net’e Verdiği Özel Röportaj, 11 Ekim 2022 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Haber Global’e Verdiği Özel Röportaj, 23 Ağustos 2022 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun TV 100’e Verdiği Özel Röportaj, 27 Temmuz 2022 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun TRT Haber'e Verdiği Özel Röportaj, 21 Temmuz 2022 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun NTV'ye Verdiği Özel Röportaj, 4 Temmuz 2022 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Anadolu Ajansı Editör Masası'na Verdiği Özel Röportaj, 31 Mayıs 2022 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun CNN Türk Tarafsız Bölge’de Verdiği Özel Röportaj, 20 Nisan 2022 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun NTV'ye Verdiği Özel Röportaj, 14 Nisan 2022 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun A Haber'e Verdiği Özel Röportaj, 31 Mart 2022 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun TRT Haber'e Verdiği Özel Röportaj, 10 Şubat 2022 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun NTV’ye Verdiği Özel Röportaj, 7 Eylül 2021, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Frankfurter Allgemeine Zeitung Gazetesi‘ne Verdiği Özel Mülakat, 6 Mayıs 2021 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Oslobodenje Günlük Gazetesi‘ne Verdiği Özel Mülakat, 4 Mayıs 2021 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Nezavisne Novine Günlük Gazetesi‘ne Verdiği Özel Mülakat, 4 Mayıs 2021 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun KANAL 24 ‘e Verdiği Özel Mülakat, 17 Aralık 2020 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Anadolu Ajansı Editör Masası’na Verdiği Mülakat, 30 Eylül 2020, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun CNN Türk “Tarafsız Bölge” Programına Verdiği Mülakat, 16 Eylül 2020, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun TRT Haber’e Verdiği Özel Röportaj, 13 Temmuz 2020, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun CNN Türk “Gece Görüşü” Programına Verdiği Mülakat, 18 Haziran 2020, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun NTV’ye Verdiği Özel Röportaj, 11 Haziran 2020, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun KANAL 24’e Verdiği Özel Röportaj, 3 Haziran 2020, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun DİM TV “İğneli Fıçı Özel” Programına Verdiği Mülakat, 23 Mayıs 2020 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Kanal V Yüksek Tansiyon Programına Verdiği Mülakat, 18 Mayıs 2020 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Akit TV Kanalına Verdiği Özel Röportaj, 12 Mayıs 2020, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun TV 100 Kanalına Verdiği Özel Röportaj, 6 Mayıs 2020, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun NTV’de Yaptığı Açıklama, 18 Nisan 2020
Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun KANAL 24’e Verdiği Özel Röportaj, 3 Haziran 2020, Ankara

SUNUCU- Evet Kahraman Poyrazoğlu, Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’yla birlikteyiz, sağ olsun bu yoğun dönemde bize zaman ayırdı.

Şimdi hem Türkiye’yi ilgilendiren dünyada çok önemli olaylar var birebir Türkiye’yle ilgili ve tabii Sayın Çavuşoğlu son dönemde Türkiye’nin dış politikadaki en önemli aktörü, o yüzden vereceği cevaplar oldukça önemli.

Sayın Bakan, öncelikle zaman ayırdınız çok teşekkür ediyorum, çok sağ olun. Şimdi bu Amerika’da Minneapolis’te başlayan olaylar başta New York ve Washington olmak üzere tüm kentlere yayıldı ve en son Trump orduyu da göreve çağırabileceğini söyledi. Nasıl bakıyorsunuz, nasıl görüyorsunuz olayları?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bunun farklı boyutları var, o yüzden farklı açılardan değerlendirmek istiyorum müsaadenizle. Ama öncelikle bu fırsatı için çok teşekkür ediyorum, sizinle beraber olmaktan mutluluk duydum.

SUNUCU- Sağ olun, biz teşekkür ederiz.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Her şeyden önce polisin herhangi bir insanı, yani ırkı, dini, inancı ne olursa olsun bu şekilde öldürmesi kabul edilemez. Amerika’da beyaz polisin bir siyahi Amerikan vatandaşını öldürdüğü de ilk defa görülmemiştir, daha önce de oldu, yakın yıllarda da, geçtiğimiz yıllarda da aynı şekilde yine olaylar patlak verdi. Maalesef bir ırkçılık var, devam ediyor. Dolayısıyla bu cinayeti işleyen polisle ilgili de herkesin vicdanını rahatlatacak bir şekilde adaletin işlemesi gerekiyor. Bu şeklide bir vatandaşa muamele ve bu şekilde öldürmek kabul edilemez, yani öldürmenin hiçbir şekli kabul edilemez de, şunu söylemeye çalışıyorum: Suçlu mu, suç mu işlemiş veya ihlal mi etmiş, takarsın kelepçeyi götürürsün, ondan sonra süreç zaten işler. Yani bir insanın boynuna dizle basıp öldürmek kabul edilebilir bir durum değil; bu bir. Dolayısıyla burada adaletin yer bulması gerekiyor.

Diğer taraftan, bu cinayetin vandalizme dönüşmesi de doğru değil ve çok tehlikeli. Kim olursa olsun sadece Amerika’da değil başka bir ülkede de bu şekilde vandalizme dönüşmesini biz desteklemeyiz, doğru da bulmayız. Bir an önce inşallah sağduyu hakim olur. Yani buradan itidal çağrısında elbette bulunuyoruz. Askerin, polisin, tabii bir ülke güvenliğiyle ilgili tedbirler alır ama, tabii bu süreçte vatandaşla temas halindeyken de dikkatli olunması gerekiyor, daha fazla gerginliğin atmaması gerekiyor. Böyle krizleri vandalizme dair fırsata çevirmeye çalışmak isteyen gruplar da olur, bunu Amerika’da da görüyoruz.

Diğer taraftan bu Antifa’yı Trump terör örgütü ilan etti, yani bu bir ülkenin kendi kararıdır. Ama aynı Antifa gelip de Suriye’de Türk askerine silah doğrulttuğu zaman ve PKK-YPG safına geçip bize saldırdığı zaman da Amerika gibi müttefiklerin de aynı hassasiyeti göstermesi gerekiyor. Yani bana dokunduğu zaman terör örgütü, ama Türkiye müttefik de olsa, ilişkilerimiz iyi de olsa, şöyle de olsa, böyle de olsa veya başka bir ülkeye dokunduğu zaman, gerek yok, yapsın; bu doğru bir yaklaşım değil.

SUNUCU- O zaman Antifa’yı yapıyorsa YPG’yi de yapsın.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet, çünkü bunların hepsi aynı ideoloji. Bunları biraraya getiren ne? Kendisi diyor ya, aşırı işte sol diyor. Bizim Türkiye olarak, yani ben şahsen de öyle, bizim sağmış, solmuş, bu ideolojilere takıntımız yok, herkesin görüşüne saygımız var. Ama ideolojiyi bahane ederek terör örgütü etrafında ya da terör merkezli birleşmeye karşıyız biz. Aşırı sağ veya aşırı soldaki siyasi partiler de kendi ideolojilerine yakın terör örgütlerine destek veriyor, bunu Avrupa’da da görüyoruz, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisinde, Avrupa Parlamentosu içinde. Ülkelerin meclislerinin, ulusal meclislerin çatısı altıda da özellikle aşırı sol partilerin aynı ideolojiye sahip oldukları için PKK’ya destek verdiklerini görüyoruz ve ben bunları yaşadım, orada görev yaparken de yaşadım. Terör örgütüyle görüşün ne olursa olsun mesafeyi koyacaksın. Siyasi partiyle terör örgütü arasında fark olması lazım. Siyasi platformla terör arasında keskin bir çizgi olması gerekiyor, Türkiye’de de işte maalesef bu sorunu yaşıyoruz, terör örgütünün güdümünden çıkamayan siyasi parti de var biliyorsunuz.

Dolayısıyla burada Antifa terör örgütü olabilir, ilan edebilir, ama bize saldırırken de, bize karşıyken de bu hassasiyeti göstermeleri gerekir.

SUNUCU- O zaman da terör örgütüydü.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Ama esas konuya gelelim. Şimdi Amerika’da ve dünyada ciddi bir ırkçılık var. Benim öğrencilik yıllarımda da ırkçılık vardı, siyaha karşı da vardı, Latin Amerika’dan gelenlere karşı da vardı, Asyalı’ya karşı da vardı o zaman Türkler ve Müslümanlar gerideydi ırkçılık listesinde 11 Eylül’e kadar, ama bu ırkçılığı o zaman gördük, şimdi ise yine bu ırkçılık devam ediyor. Yani en liberal New York’ta bile –ben New York’ta okudum- ırkçılığı görebiliyorduk bundan 30 sene önce yaklaşık. Ama bugün geldiğimiz çağda ırkçılık yeniden hortladı, Amerika’da da hortladı, Avrupa’da da, Batıda da, dünyada da. Her türlüsü var, yabancı düşmanlığı var, Müslüman düşmanlığı var, antisemitizm zaten var, o biraz bastırılmış, aynı şekilde göçmen düşmanlığı var, kendisinden olmayana karşı bir nefret eğilimi var. Ve İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ülkeleri ve dünyayı birleştiren örgütlere ve onun değerlerine karşılık da var, yani karşı olma da var, aşırı sağ, mesela Avrupa Birliği’ne, Avrupa Birliği’nin ortak değerlerine karşıdır şu andaki Avrupa’daki ırkçı partiler. Dolayısıyla bu olay umarım en kısa zamanda sakinleşir, durulur, biz kimsenin kötülüğünü istemeyiz başkaları gibi, ama aklıselim bir şekilde dünyanın bu ırkçılık belasıyla, illetiyle nasıl mücadele edeceğini konuşması gerekiyor.

Bakınız, ECRI, yani Avrupa Irkçılıkla Mücadele Komisyonu Avrupa Konseyinin bünyesinde geçtiğimiz günlerde raporunu yayınladı, dün baktım şöyle, Avrupa’daki Müslüman karşıtlığı ve göçmen karşıtlığından duyulan endişeyi vurguluyor raporunda. Bu ırkçılıkla mücadele için kurulmuş bir örgüttür. Dolayısıyla Amerika’da yaşanan bu olayın birçok boyutu var ve her açıdan değerlendirip, ama sonuçta buna sebep olan ırkçılıkla da ortak mücadele etmek gerekir.

SUNUCU- Efendim, bir başka sıcak başlık da Libya. Dün sanırım Milli Güvenlik Kurulunda da konuşuldu bu konuşuldu bu konu ama, an itibarıyla orada durum nedir Libya’da?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Libya’da Hafter tarafı halen siyasi çözüme yanaşmıyor, bunu yanaştırmayan da ülkeler var destekleyenler, Abu Dabi bunlardan bir tanesi, işte Mısır aynı şekilde destek veriyor, Fransa destek veriyor. Rusya’nın orada Wagner şirketi var, çekildi çekilmedi, çatışmaya giriyor girmiyor, değişik haberler var ama, Rusya’ya da biliyorsunuz bir heyet gitti bilmiyorum takip ettiniz mi, Ruslar davet etti, Serrac’ın yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Siyala davet edildiklerini ve gideceklerini, hatta bugün belki orada olacaklar. Dolayısıyla Hafter son zamanlarda saldırganlığını artırdı. Bunu gören Serrac hükümeti, ki tek meşru hükümettir orada, karşı atakla artık Hafter tarafını püskürtmeye başladı, önemli kritik yerleri ele geçirdi. Trablus’tan Tunus’a kadar sahil bandının ele geçirilmesi, uluslararası hava alanlarının ele geçirilmesi ve havadan ve karadan ilerleme kat edilmesi esasen gösteriyor ki, Hafter bu savaşı kazanamaz.

SUNUCU- O zaman Hafter eski gücünde değil, doğru mu anlıyorum?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Hafter zaten dışarıdan destek almasa, özellikle de Abu Dabi’nin verdiği uçakları, Mısır’ın verdiği uçakları kullanmasa da Hafter’in hiçbir gücü yok, olamaz da zaten, hiçbir ilerleme sağlayamaz. Burada dengeyi kim sağladı? Biz sağladık. Yani onların verdiği destekle eğer Hafter Trablus’a girseydi bu bir sokak savaşına dönüşürdü ve sokak savaşına döndüğü zaman da yıllar sürerdi, Libya harap olurdu sadece Trablus değil, felaket olurdu. Biz esasen gerçekten…

SUNUCU- Türkiye’nin rolü belirleyici oldu o zaman.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Çok belirleyici oldu, tüm dünya kabul ediyor ki Türkiye dengeleri değiştirdi, Türkiye belirleyici oldu, bizim de zaten başından beri amacımız buydu. Siyasi partilere Cumhurbaşkanımızın talimatıyla gidip de neden tezkereye ihtiyaç duyduğumuzu anlatırken bunu vurguluyordum. Anlaşıldı ki, daha sora açıklamalardan da gördük bunu, inanmadılar, biraz daha alaysı yaklaştılar. Burada vizyon ortaya koymak lazım. Bizim orada çıkarlarımız var, Akdeniz’de çıkarlarımız var, bölgenin istikrarı bizim için önemli. Burada bana ne dediğiniz zaman yarın bu sorunlar size gelir. O yüzden yaptığımız hamleler zamanlıca oldu, Sayın Cumhurbaşkanımızın vizyonu ve liderliğiyle ve etkili de oldu, şimdi tüm dünya konuşuyor. Tüm dünya bizim savunma sanayindeki başarımızı da konuşuyor, askeri stratejimizi de konuşuyor. Bizim hiç kimsenin toprağında gözümüz yok veya durup dururken hiç kimseye saldırma gibi bir niyetimiz yok, ama çıkarlarımızı savunmak konusunda da gerekli adımları zamanı geldiği zaman atıyoruz, attık ve bundan sonra da atacağız.

Dolayısıyla burada esasen askeri bir çözüm değil, siyasi bir çözüme gitmek lazım. Bu dengenin sağlanması, hatta şu anda meşru yönetim Serrac tarafında dengenin, yani üstünlüğün geçmesini bir siyasi çözüm olarak, bir fırsat olarak görmemiz lazım. Hafter’i destekleyenler de artık sözde değil gerçek anlamda siyasi çözüme Hafter’i ikna etmesi gerekiyor. Biz barışı destekliyoruz, ateşkesi destekliyoruz diyorlar, ama perde arkasından çok güçlü destek veriyorlar.

SUNUCU- Şimdi Fayiz Es-Serrac herhalde yarın geliyor Türkiye’ye Sayın Bakanım, bir siyasi çözüm önerisiyle mi geliyor, durum değerlendirmesi?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Durum değerlendirmesi elbette yapılıyor, ama her görüşmemizde, Serrac’ın her gelişinde bizim yaptığımız temaslarda işbirliğimiz tamam, Doğu Akdeniz’de işbirliğimiz var, kıta sahanlığımız, deniz yetki alanlarımızın belirlenmesi, anlaşmamız vesaire bunlar var. Ama diğer taraftan siyasi çözüm konusunda biz her zaman telkinde bulunuyoruz, sadece telkinde bulunmuyoruz, adımlar da atıyoruz. Dolayısıyla bizim Serrac’la görüşmelerimizde Cumhurbaşkanımızın tavsiyesi, bir taraftan kararlılık, diğer taraftan tüm Libya’yı kucaklayacak bir siyasi çözüm ve Libya’ya istikrar ve huzurun, barışın gelmesidir.

Moskova’ya beraber gittik Serrac’la biliyorsunuz, niçin gittik? Bir ateşkes anlaşmasını imzalamaları için gittik; imzaladı mı? İmzaladı. Aynı şekilde bizim yine telkinlerimizle Berlin’de Konferansa, yani aynı salonda değildi, ama yanda bekledi, ortak deklarasyona, orada çıkan kararları Serrac destekledi mi? Destekledi. Hafter?.. Hayır, belgeye de imza atmadı, oradaki ortak deklarasyona, Amerika’nın, Almanya’nın, Fransa’nın, Rusya’nın, herkesin içinde olduğu, BAE’nin, Mısır’ın da içinde olduğu, diğer ülkeler ve örgütler de vardı, herkesin kabul ettiği bir ortak deklarasyonu bile kabul etmedi Hafter. Dolayısıyla biz zaten bir taraftan işbirliğini sürdürürken, diğer taraftan siyasi çözüm konusunda da sadece tavsiyede bulunmuyoruz çaba sarf ediyoruz, çünkü Suriye’de de, Libya’da da tek çözüm siyasi çözüm.

SUNUCU- Libya’da şimdi Türkiye ve Rusya dışında başka sayabileceğimiz aktörler var mı Sayın Bakanım aktif?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Esasen çok fazla konuşulmuyor ama. önemli aktörlerden bir tanesi Fransa.

SUNUCU- Fransa.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Tabii, Abu Dabi var, Mısır var ve bölgeden gelen savaşçılar var, komşu ülkelerden. Ama yine parasını kim veriyor? Abu Dabi veriyor. Silahı kim gönderiyor? Onlar satın alıp gönderiyor. Fransa açık açık destek veriyor, ama Avrupa hiç Fransa’yı konuşmuyor, bir tek biz konuşuyoruz Fransa’nın verdiği desteği.

SUNUCU- Dün akşam MGK bildirisinde de yansıdı, Türkiye Libya’da eğitim desteği vermeye devam edecek. Pozisyonumuz bu mudur?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bizim Libya meşhur yönetimle anlaşmalarımız var, mutabakat zaptımız var, geçmişte imzaladığımız askeri ve güvenlik işbirliği anlaşmasını revize ettik, mutabakat zaptını revize ettik ve tekrar imzalandık, onaylandı. Bu çerçevede tabii ki biz şu andaki meşru yönetimle işbirliği yapıyoruz, eğitim ve benzeri çalışmalarımız var, bu da gayet doğaldır ve uluslararası hukuka uygun bir şekilde yapılmaktadır. Biz başkaları gibi korsan bir darbeciyi desteklemiyoruz. Meşru bir yönetimle, BM Güvenlik Konseyi kararıyla meşru ilan edilen, yine Libya’daki çok farklı tarafların Fas’ın Skhirat şehrinde imzaladığı anlaşma diyoruz zaten ona, dolayısıyla bu anlaşma çerçevesinde meşruiyet kazanmış bir hükümetle, yönetimle çalışıyoruz.

SUNUCU- Efendim, Doğu Akdeniz meselesi yine Milli Güvenlik Kurulu bildirisine yansıdı, karanlık sürecek dedi, onun özellikle altı çizildi. Siz de Bakanlık olarak Birleşmiş Milletlere yeni sondaj arama noktalarıyla ilgili bilgi verdiniz. Şimdi an itibariyle bu Doğu Akdeniz’de bizim pozisyonumuz nedir?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi Doğu Akdeniz’de pozisyonumuzun iki ayağı var. Birinci, Kıbrıs Türk halkının çıkarlarını savunmak. İkincisi, kendi kıta sahanlığımız içinde tabii ki kendi çıkarlarımız için gerekli adımları atmak, buna sismik araştırma da dahil, sondaj çalışması da dahil, yani denizin içindeki zenginliklerden faydalanılması için atılması gereken adımlar ve bunların da korunması. Ve Libya’yla imzaladığımız deniz yetki alanlarının belirlenmesiyle ilgili anlaşmanın da amacı bu, esasen her iki taraf. Şimdi Libya’nın kıta sahanlığında da gerektiği zaman buna yönelik işbirliği yapabiliriz veya başka ülkeyle de yapabiliriz. Dolayısıyla bizim burada amacımız gerçekten herkesle işbirliği yapmak.

Rum kesimi ise Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’yle bir kere anlaşması lazım. Ne için? Bu Kıbrıs etrafındaki zenginliklerin…

SUNUCU- Onu kameraya gösterirseniz Sayın Bakanım.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şu etrafta zenginliklerin hakça paylaşılmasıyla ilgili. Şimdi bizim Doğu Akdeniz’de daha önce kıta sahanlığımız belirliydi, ama şu batı sınırları belli değildi. Libya’yla anlaşma imzalamadan önce biz kıta sahanlığımızın, askerlerimizle de oturduk haritayı beraber çizdik, kıta sahanlığımızın batı sınırlarını da belirledik. Ve burada dikkat ederseniz Yunanistan bunun kendi haklarını ihlal ettiğini söylüyor, şu adaların 6 millik kara sularını da ihlal etmedik, gayet hassas davranıyoruz. Yani burada adaların kıta sahanlığı yoktur, ama karasuları var 6 mil, bunu çizerken de buna da riayet ettik. Türkiye uluslararası hukuka uygun hareket eder, ama çıkarlarını da korur.

SUNUCU- BM’ye de bu yüzden ilettik değil mi Sayın Bakanım?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi bunu biz BM’ye kaydettirdik, anlaşmayı imzalamadan önce kaydettirdik, daha sonra Libya’yla anlaşmayı imzaladık ve bu anlaşmayı da Birleşmiş Milletler’e resmi bir şekilde Dışişleri Bakanlığı olarak gönderdik.

Şimdi daha önce, bu batı sınırları belli olmadan önce şu kırmızı alanlar bizim parselasyon çalışması yaptığımız ve de gemilerimizin gerek sismik araştırma, gerekse sondaj çalışmaları yaptığı alanlar. Şunlar ise Rum tarafının yaptığı parselasyon, şu sarı çizgiler. Ve dikkat ederseniz burada bizim kıta sahanlığımızla çakışıyor, dolayısıyla biz bu bölgelerde de bugüne kadar sondaj çalışmaları yaptık, yapıyoruz.

Biz yıllardır diyorduk ki, kardeşim, Türk tarafının haklarını garanti altına alacak bir çözüme varmadan tek taraflı sondaj yapmayın. Onlar diyordu ki, Türkler Barbaros Hayrettin Paşa gemisini gönderir, bir sismik araştırma yapar, gemi gider. Beklemiyorlardı ki biz sondaj gemilerini alacağız, gidip oraya çakıp sondaja başlayacağız; sondajlarımıza başladık.

Şimdi ise bu sınırlar belli olduktan sonra şu alanda, yani bizim esasen şu andaki sınırımız bu, şimdi şu boşluk gördüğümüz alanla ilgili de yine parselasyon çalışmaları yapıldı ve Sayın Cumhurbaşkanımızın imzasıyla resmi gazetede yayınlandı ve bu bölgede de şimdi bizim gemilerimiz inşallah önce sismik, sonra da sondaj çalışmalarını yapacak. Yani bu neyi gösteriyor? Biz Doğu Akdeniz’de herkesle işbirliğine varız. Ama bugüne kadar diğer ülkeler, Yunanistan, Mısır, İsrail, işte diğer ülkeler bölgedeki bizi dışlayarak Rum kesimi kendi aralarında işbirliği yapma girişiminde bulundular, bizi dışlamaya çalıştılar. Biz de onlara diyorduk ki, Türkiye’nin olmadığı hiçbir anlaşma geçerli değildir, Türkiye’nin olmadığı hiçbir işbirliği de sonuçta netice getirmez diyorduk ve bunu da attığımız adımlarla da gösterdik. Şu anda da diyoruz ki…

SUNUCU- Yani oldubittiye izin yok.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Oldubittiye izin yok, eğer Doğu Akdeniz’le işbirliği yapmak istiyorsanız da bize gelin. Londra’da bizzat Sayın Cumhurbaşkanımız Miçotakis’e gelin burada birlikte işbirliği yapalım dedi. Ama Yunanistan ve Rum kesimi bizimle işbirliği yapma, Rum kesimi tabii KKTC’yle, bizimle işbirliği yapma yerine bizi sağda-solda şikayet etmeye tevessül etti. Avrupa Birliği’nden destek alacak da güya bize üstünlük sağlayacak; bunun böyle olmadığını, olmayacağını anlattık, gösterdik.

SUNUCU- Ve uluslararası hukuka uygun olduğunu yaptığınız işlerin…

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Elbette. Attığınız her adım uluslararası hukuka uygun olmalıdır. Uluslararası meşruiyet olduğu zaman biz kendimizi de çok iyi anlatırız ve attığımız adımları da garanti altına alırız ve her zaman da bunu biz öncelikli olarak benimsiyoruz ve uluslararası hukuka uygun bir şekilde kendi haklarımızı koruruz, ama işbirliği yapmak isteyenler varsa da onlarla da işbirliğine açığız.

SUNUCU- Efendim, bir başka önemli başlık da, bu Suriye’de özellikle Barış Planı Bölgesi. Şimdi Amerika ve Rusya’yla bir mutabakat imzalandı Barış Pınarı sürecinde, YPG’nin bölgeyi terk edeceği söylendi. Bir kere bu mutabakata uyuldu mu, hala YPG güçleri var mı? Çünkü gelen haberlerde mesela konvoyumuza saldırılar ya da sızma girişimleri önlendi, daha dün Savunma Bakanlığından açıklama geldi. Bu tam olarak terk etmediği anlamına mı geliyor?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Özellikle bu korona sürecinde korona sürecini de, salgını da bahane ederek bu terör örgütünün sivillere yönelik saldırılarını sizler de paylaştınız, verdiniz haber olarak. Askerlerimiz ve istihbaratımızın verdiği bilgilere göre, yaptığı açıklamalara göre ve toplantılarda da yine verdikleri bilgilere göre buradan tamamen çıkış yok. Ama bulduğumuz hedefleri de vuruyoruz; havadan, karadan vuruyoruz. Zaten hem ABD’ye, hem Rusya’ya eğer bu teröristler buradan çıkmazsa biz vururuz dedik. Hatta Sayın Putin, Cumhurbaşkanımıza da; eğer YPG buralardan çıkmazsa biz kenara çekiliriz, siz de gereğini yaparsınız demişti bizzat. Dolayısıyla buradan tabii ki tercihimiz bir an önce bu ülkelerin bu teröristleri buradan çıkarması bir Münbiç yol haritası konusunda mutabakat sağladık imzaladık Sayın Tillerson’la, esasen Tillerson’la hazırlamıştık Pompeo’yla. Fakat 90 gün değil 1,5 sene geçti hiçbir şey olmadı. Şimdi Ruslar devraldı orayı, Ruslar da yine Soçi’de mutabakat zaptına bakarsanız Tel Rıfat’tan ve Soçi’den YPG’liler çekilecek. Ama Tel Rıfat’tan da Afrin bölgesine sızmalar var. Dolayısıyla bu terör örgütlerinin bu iki ülke tarafından belirlediğimiz sınırların altına, yani 30 km bir güvenli bölgenin altına çekilmesi gerekiyor. Aksi takdirde biz gereğini yaptık, yapıyoruz ve bundan sonra da yapacağız; burada hiçbir tereddüdümüz yok.

SUNUCU- Bunu taraflara ilettiniz mi Sayın Bakanım, yani Amerika ve Rusya tarafına iletiyor musunuz; bunlar uymuyor diye.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Sürekli, her ihlal olduğu zaman, her görüldüğü zaman. Biz de gördüğümüz zaman onları etkisiz hale getiriyoruz ya da sızma girişimi olduğu zaman. Zaten sahada biliyorsunuz Ruslarla ortak devriyeler var, Amerika’nın da orada halen mevcudiyeti var, azaltsa da, başka yerlere kaydırsa da. Dolayısıyla sahadaki askerlerimizi de istihbaratımız anlık bir şekilde Amerikalılarla ve Ruslarla zaten paylaşıyor ve daha sonra resmi bir şekilde de bunu paylaşıyoruz.

SUNUCU- Suriye’nin genelinde çözüm için yeni bir süreç başladı mı, o konuda umutlu musunuz Sayın Bakanım?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yani hem umutluyuz, ama aynı zamanda da kolay olmadığını da biliyoruz, öyle söyleyebilirim. Neden kolay değil? Bir ülkenin düzeni bozulduktan sonra toparlaması kolay olmuyor. 10 yıldır birbiriyle savaşan tarafların oturup bir anayasa yazması çok kolay olmuyor. İlk toplantı çok güzel geçti, ikinci toplantıda rejim saçma sapan, kabul edilemez, anayasayla ilgisi hiç olmayan ön şartlarla geldi. Örneğin, anayasa için, birlikte oturup da anayasa yazmak için bir araya geldiği muhalefetten kendisini, yani muhalefeti terör örgütü ilan etmesini istedi; olacak şey değil. Dolayısıyla kolay değil, ama kolay değil diye de bırakmamak gerekiyor. Bu Korona sürecini de fırsata dönüştürüp insani özellikle sorunları da ön plana çıkararak Anayasa Komisyonunun bir an önce toplanmasını sağlamamız lazım, Astana sürecini devam ettirmemizin sebebi bu. Önümüzdeki günlerde video konferansla bir zirve de düzenleyebiliriz, mutabık kaldık, tarihini şimdi bekliyoruz, İran ev sahibi olduğu için onlardan tarih bekliyoruz. Lavrov’la da konuştuk telefonda, yine İran tarafına da ilettik Cevad Zarif’e ve diğerlerine. Dolayısıyla Astana sürecini devam ettiriyoruz. Pedersen’dan gelen bilgiye göre ise, her iki taraf da Anayasa Komisyonu toplantısına hazır, bundan da memnuniyet duyduk esasen. Biz zaten muhalefeti sürekli teşvik ediyoruz, onlara destek de veriyoruz. Yani gidip de komisyonda uzmanlık desteği değil de her türlü lojistik destek dahil veriyoruz. Dolayısıyla siyasi çözüme odaklanmamız lazım. Uluslararası toplum tam anlamıyla siyasi çözüme destek verirse esasen işimiz kolaylaşır. Ama biz Türkiye olarak yine Suriye’de de tek çözümün siyasi çözüm olduğunu düşünüyoruz.

SUNUCU- Efendim, bu Ayasofya’da İstanbul fethinin yıldönümü nedeniyle bir Kur’an-ı Kerim okundu, ama Yunanistan’dan çok sert tepkiler geldi, gazete manşetlerine de yansıdı. Ne diyorsunuz bu tepkilere?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi gerçekten şaşırmıyorum, ama bazen de inanamıyorum. Yani bu kadar yüzsüzlük nasıl yapılabilir, nasıl açığa vurulur inanamıyor insan.

Şimdi, bir; Türkiye Cumhuriyeti’nin toprakları içinde ezanın nerede nasıl okunacağını veya Kur’an-ı Kerim’in nerede ne zaman okunacağını başkası belirleyemez, Yunanistan belirleyemez. Kur’an-ı Kerim’in nerede okunacağını biz Yunanistan’a mı soracağız veya başka birisine mi soracağız? Orası her şeyden önce Fatih Sultan Mehmet’in bize emanetidir ve biz buna uygun bir şekilde koruyoruz. Bakınız biz ayrıldıktan sonra, terk ettikten sonra geride bıraktığımız camilerin, medreselerin, külliyelerin nasıl tahrip edildiğini, nelere dönüştürüldüğünü görüyoruz. Hoş bizde tek partili dönemde de buna benzer şeyler oldu, o ayrı bir konu. Ama biz bugün baktığınız zaman farklı inançlardan toplumlar var, topluluklar var. Hepsi de haklarını en iyi şekilde kullanıyor ve özellikle de son 20 yıldır bizim iktidarlarımız döneminde gerçekten tüm haklarını verdik, veriyoruz. Ve iki sene önce biliyorsunuz demir kilisenin restorasyonu yapıldı Borisov’la, Cumhurbaşkanımız açtı. İstanbul’da Süryani cemaatinin camisi yoktu, Vatikan’ın itirazı vardı yerle ilgili Vatikan’daki işlemlerini bile devlet olarak takip ettik büyükelçiliğimizle Bakanlık olarak hallettik ve şimdi yapılıyor, yani bizde hoş görü var. Şimdi her şeyden önce Yunanistan’ın Türkiye’de yani Yunanistan’a bağlı değil Ayasofya, Türkiye Cumhuriyetinin bir mülküdür ve fetih edilmiştir. Bazılarının söylemeye çalıştığı gibi işgal değil, içimizde var, fetih etti.

SUNUCU- Maalesef.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi bu bir. İkincisi, bize bu konularda akıl verebilecek en son ülke Yunanistan olmalıydı. Neden? Avrupa’da camisi olmayan tek başkent Atina’dır. İki, bu Yunanistan halkın seçtiği müftülere namaz kıldırdığı için bak herhangi bir başka bir yetki değil, camide namaz kıldırdığı için hapis cezası ve para cezası veriyor. Üç, koronavirüsü bahane ederek Yunanistan Batı Trakya’da ezanı susturmak istedi, biz tabii devreye girdik koronayı bahane ediyor. Şimdi sen ezanı susturmak için girişimde bulunacaksın sonra da Türkiye’de Kur’an-ı Kerim okundu diye bas bas bağıracaksın, bunlar samimi değil. İnsan Hakları Mahkemesinin Yunanistan’ın Batı Trakya’da ihlalleriyle ilgili kararları var bunların hiçbirisini de uygulamamıştır.

Bir şey daha söyleyeyim size, Sayın Cumhurbaşkanımız New York’ta BM Genel Kurul marjında Miçotakis’le görüşmesinde bir teklifte bulundu. Gelin dedi Türkiye’de işte Rum azınlık var, Heybeli Ada var, diğer konular var biz bu kadar şey yaptık, ama siz hiçbir şey yapmadınız bugüne kadar, tam tersi olumsuz adımlar atmaya devam ettiniz. Batı Trakya Türklerinin, Müslümanların haklarını kısıtlamaya devam ettiniz cami yok. Gelin bu konuların hepsi hakkında birlikte çalışalım ve birlikte adım atalım dedi Sayın Cumhurbaşkanımız. Ve Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias'la beni görevlendirdiler. Daha sonra ben Nikos Dendias'la buluştum dedim ki, Nikos, bak Cumhurbaşkanımız ve Başbakanınız bizi görevlendirdi hadi bu konuları çalışalım ve birlikte çözelim. Ne dedi biliyor musun? “Biz hazır değiliz” dedi bu konuda.

SUNUCU- Hazır değiliz.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Hazır değil, hiçbir zaman da hazır olmadılar, hazır da olmayacaklar. Şimdi böyle bir Yunanistan’ın Ayasofya’da Kur’an-ı Kerim okundu diye yani sesini çıkarması gerçekten saçmalık ve haddini aşmadır.

SUNUCU- Efendim, bu Koronavirüsle mücadele döneminde en aktif bakanlıklardan biri de sizindi hakikaten çok böyle sadece benim söylediğim değil, dünyanın takdir ettiği işler yaptınız, özellikle Türk vatandaşlarının Türkiye’ye getirilmesi noktasında. Tam olarak kaç kişi getirdiniz, ne yaptınız, kaç ülkeye yardım ettiniz?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Gerçekten bu korona sürecinde Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde hükümet olarak, devlet olarak atılması gereken ne varsa adım olarak onu attık, onu yaptık. Ve sadece dışarıda yaptıklarımız değil, içeride de sağlıkla ilgili, yine ekonomiyle ilgili, aynı şekilde hayatı tamamen durdurmadan salgının yaygınlaşmasını ya da bulaşmasını önlemek için alınan kısıtlamalar, tedbirler. Tabii ki vatandaşlarımızın, milletimizin desteği olmadan bu yapılamazdı, ama milletimiz de güveniyor ki devletine, hükümetine alınan tedbirlere uyuyor. Herkes tüm bakanlıklar, kurumlar ne gerekiyorsa onu yaptı. Biz de Dışişleri Bakanlığı olarak tabii ki öncelikle bir koordinasyon ve destek merkezi oluşturduk. Yurt dışındaki faaliyetlerimizi koordine etmemiz lazım, başka ülkelerle koordine etmemiz lazım, oradaki sivil toplum örgütleriyle, misyonlarımızla. Birde içerideki farklı bakanlık ve kurumlarla da yine faaliyetlerimizi sürdürmemiz lazım. Örneğin, yurt dışından gelen vatandaşlarımız, İçişleri Bakanlığımız geldikten sonra. Kredi Yurtlar, Gençlik ve Spor Bakanlığımız yine aynı şekilde Ulaştırma Bakanlığımız aynı şekilde Sağlık Bakanlığımız ve ilgili diğer bakanlıklarımız ve Kızılay’ımız, AFAD’ımız tüm kuruluşlar işin içinde. Bir cenazemiz geldiği zaman aynı şekilde yine İçişleri Bakanlığımız, Valiliklerimiz, kaymakamlıklarımız, belediyelerimiz hep birlikte çünkü uçak yok, kara yoluyla gitmesi lazım aileleri yok ya da gelmek istemiyorlar koronadan dolayı vefat ettiği için cenazeye devlet olarak birlikte yapmamız lazım. O yüzden bu Koordinasyon ve Destek Merkeziyle birlikte biz öncelikle yurt dışındaki vatandaşlarımızın yanında olduk, onların ne ihtiyacı varsa karşılamaya çalıştık. Geçici kalsın, orada kalıcı olsun.

Geçenlerde mesela bir tane hanımefendi New Jersey’de oturuyor bana sosyal medyadan yazmış Sayın Bakanım ben hiçbir yerden maske ve dezenfektan bulamadım ve çaresizim ne olur bize yardımcı olun. Hemen aynı gün saat farkından dolayı da yine aynı gün Başkonsolosluğumuz maske ve dezenfektanı hanımefendiye ismini hatırlayamadım şimdi bağışlasın beni İzmirli bir hanımefendiydi. Daha sonra da İzmir’de sanırım bir yakını da yine basındaymış haber de oldu ve hemen ulaştırdık yani bu basit bir örnek. 8 saatlik uzaklıkta, 800 kilometre uzaklıktaki, 1000 kilometre uzaklıktaki vatandaşlarımıza gittik ulaştık, Lapaz örneğini verdik. Bakınız bir gemicimiz eşinden böbrek nakli yapılmış böbreği de eşi bağışlamış vermiş. Ve gemide gidiyor ilacı bitiyor böbreğin düşme tehlikesi var ilaç olmadığı için, kaybetme tehlikesi var. Ve hemen diplomatik kargoyla uçakla ilacı Malezya’ya gönderdik Kuala Lumpur’a. Gemide bir limana şu anda limanın ismi aklımda değil 2-3 saatliğine uğrayacak ve gece yarısı uçak vardı oradan ilaç alındı ve o ilaç yine o limana götürüldü ve vatandaşımıza saat sabah 5’te 5 civarı ulaştırıldı bu bizim görevimiz, biz bunu memnuniyetle yapıyoruz. Ve bugüne kadar 100…

SUNUCU- Ama bu Türkiye’de geçmişte olmayan şeyler, o yüzden böyle şeylere bakıyoruz, hayranlıkla?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Tabii inanın burada kendimizi övmek için söylemiyorum, ama bize oy vermeyen çok sayıda vatandaşımız, ben arıyorum hepsini tek tek, mesela bir ihtiyacı olan, bize yazan ya da yakını vefat eden vatandaşlarımızı tek tek arıyorum. Orada da söylüyorlar, size hiç oy vermedik, ama ilk defa Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bu kadar büyük olduğunu hissettik, çok teşekkür ediyoruz. Cumhurbaşkanımıza da selam söyleyin, saygılarımı söyleyin. Gene oy vermeyiz, ama hakkınızı teslim etmek zorundayız diyenler var. Başka türlü siyasi olumlu ya da başka türlü söyleyenler de var, ama şimdi burada insani bir konu olduğu için siyasete çekmek istemiyorum konuyu. Ama bu dönemde sadece biz değil, yani vatandaşlarımız değil tüm dünya Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin büyüklüğünü gördü. 126 ülkeden 75 binden fazla vatandaşımızı Türkiye’ye tahliye ettik.

SUNUCU- 126 ülke.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet, bu Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük tahliye operasyonudur.

SUNUCU- Büyük bir rekor bu.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Çok büyük bir rekor. Şimdi tahliyeler devam ediyor tabii. Çünkü 3, 5, 10, değişik yerlerde var. Bir de sağ olsun vatandaşlarımız son dakikada vazgeçiyor, bir hafta sonra ben yine fikir değiştirdim, beni götürün diyor. Vatandaşımıza da sen niye fikir değiştirdin, kal burada diyemiyorsun, çünkü şartları da uygun olmayabiliyor.

SUNUCU- Ama o üç beş kişi için de uçak kaldırmıyorsunuz hakikaten yani…

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şöyle yapıyoruz, onları bir yerde topluyoruz yakın ülkelerde olan vatandaşları, şartlar uygunsa, o ülkede kesin sokağa çıkma yasağı yoksa ya da istisnai olarak izin alıyoruz, bir yerde topluyoruz oradan getirtiyoruz. Güzergah üzerinde birkaç ülkeye daha uğruyor uçağımız, hepsini birden alıyor. Koskoca uçağı da tabii uzak bir yere 10 vatandaş için göndermek de doğru değil. Ama farklı yöntemlerle vatandaşlarımızı taşıyoruz. Bazı adalardan örneğin Kore’ye geldi, bazı şimdi yolcu uçakları kargo olarak kullanıyor ya, o ülkenin sivil havacılık kurumu izin verirse, biz orada 5 vatandaşımız var örneğin, dönerken o yolcu uçağı, kargo uçağı olarak kullanıyor, ona vatandaşımızı bindiriyor getiriyoruz. Ama öyle olmadığı zaman farklı güzergahlardan vatandaşlarımızı getirdiklerimiz de oldu. Bugüne kadar maalesef 562 vatandaşımız vefat etti.

SUNUCU- Kaybettik.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Hayatını kaybetti koronadan dolayı. 456’sının cenazesini Türkiye’ye getirdik. Bazıları yaşadıkları ülkede ve şehirde defnetmek istedi, orada yaşıyorlar ve getirmek isteyen herkese yardımcı olduk. Bu süreçte Avrupa’da özellikle bu cenaze fonu diye bir fon oluşturulmuş içinde Diyanet’in de olduğu, Diyanet Vakfı’nın da olduğu. Gerçekten bu fonların da çok faydasını gördük, vatandaşlarımıza onlar da çok yardımcı oldu. Büyükelçiliklerimiz, konsolosluklarımız, tabii bu süreçte sadece vatandaşlarımız değil dünya nereye gidiyor, ne gelişmeler var, ticaretin aksamaması lazım. Lojistik ulaşımın, aynı şekilde taşımacılığın önündeki engelleri kaldırmamız lazım, hayat devam ediyor, devam etmesi gerekiyor. İşte dünya ekonomilerini nasıl etkilediğini rakamlarla görüyoruz. Hamdolsun biz ilk çeyrekte rekor kırdık, 4.5 büyüdük. Ama ikinci çeyrekte bizi de etkilememesi mümkün değil. Ama her şeye rağmen yine Hazine ve Maliye Bakanımız da güzel haberleri veriyor, çok da güzel çalışıyorlar, çok önemli tedbirler alıyorlar. Özellikle Türkiye’ye yönelik bu döviz kuru dahil her türlü saldırıya karşı da zamanlıca hamleler yapıyorlar, kendilerini kutluyoruz, teşekkür ediyoruz.

Ve Cumhurbaşkanı’mızın liderliğinde aldığımız yine tedbirler, faizlerin bu dönemde düşük olması, inşallah yıl sonunda yine Türkiye küçülmeyecek, büyüyecek; bunun için de çalışıyoruz. Ama dünyada ekonomi küçülüyor.

Diğer taraftan bu dönemde yardımlaşma çok önemli ve diplomasi işliyor. Geçen sene Büyükelçiler Konferansında dijital diplomasi inisiyatifini başlatmıştık, Antalya Diplomasi Forumu’nun da ana teması o olacaktı ve o temayla da şimdi faaliyetlerini sürdürüyor. Zirveler, Cumhurbaşkanımızın katıldığı G-20 Zirvesi, Türk dünyası, Türkçe konuşan ülkeler, işte Türk Konseyi ya da zirvesi, İslam İşbirliği Teşkilatı, Dışişleri Bakanları Toplantısı ki yine bizim çağırımız üzerine bu İsrail’in son aldığı kararlara karşı yine tepkimizi göstermek için, kararlar almak için bizim çağırımız üzerine toplanacak. Aynı şekilde biraz önce söylediğim Astana formatındaki toplantı. Türkiye, Fransa, Almanya, İngiltere dörtlü toplantılar. Türkiye, Polonya, Romanya üçlü toplantılar. Yani çok sayıda faaliyetlerimizi sürdürdük, sürdürüyoruz. Yine Kanada’nın inisiyatifiyle kurulan Uluslararası Koordinasyon Grubu içinde en aktif ülkelerden birisi Türkiye. Ve sonrasına kendimizi hazırlıyoruz dünyada en olacak? Globalleşme devam mı edecek, içe kapanma mı olacak? Bölgeselleşme mi hakim olacak? Bize göre bölgeselleşme daha hakim olacak, küreselleşmede biraz sıkıntılar yaşayabiliriz. Ama biz gelecekte bizi neler bekliyor buna da kafa yoruyoruz. Şöyle bir kitap var bilmiyorum gördünüz mü? Kovid sonrası küresel sistem eski sorunlar yeni trendler diye. Türkiye’de çok sayıda düşünür, yazara görüşlerini yazmalarını istedik, onun dışında ve kitap haline getirdik. Şimdi ise sözünüzü hemen kesmeden daha doğrusu siz konuşacaksınız sözü size vermeden yeni bir çalışma daha yapıyoruz onun hakkında da bilgi veriyoruz. Onun belgesi sizde miydi arkadaşlar?

SUNUCU- Efendim, son 2-3 dakikamız bu Türkiye Rusya ilişkilerini de bir konuşalım.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Ona da gireceğiz. Şimdi ise tüm dünyadan çok önemli aydınlar, Nobel ödüllü yazarlar, eski devlet başkanları, düşünürlerden yine dünyanın geleceğiyle ilgili Kovid sonrası bizi neler bekliyor makale istedik hepsi de gönderdi, şimdi onu kitap haline getireceğiz, Türkiye’de çevireceğiz.

Evet, buyurun.

SUNUCU- Türkiye Rusya ilişkilerinin 100. yıl dönümü. Şimdi Rusya tarafı çok önemsiyor sanırım biz de önemsiyoruz bu yıl dönümünü ne söylemek istersiniz?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Esasen Rusya’yla ilişkilerimiz 1491 o günkü Çar’ın İkinci Beyazıt’a ticareti geliştirmeyle ilgili yazdığı mektupla başlamıştır, ama tabii ki Türkiye Büyük Millet Meclisinin kuruluşuyla o günkü Sovyet Rusya’sıyla diplomatik ilişkilerimizin başlamasının 100. yılını kutluyoruz şimdi. Tabii korona sebebiyle ortak etkinlikler yapılamıyor, mesajlar, karşılıklı mektuplar gönderildi, Lavrov bana gönderdi, ben gönderdim, belki bu yıl içinde bazı etkinlikler yapılabilir. 100 yılı baktığımız zaman esasen inişler çıkışlar çok olmuş. Biraz önce söylediğim kitabın başlığı da bu, şimdi daha basılmadığı için. Yani korona sonrası dünya işbirliği mi rekabet mi başlığı bu. Bunu Türkçeye de çeviriyoruz şu an da kitabı inşallah yakında basıma girecek. Sonuçta Rusya’yla ilişkilerimiz 100 yılda da inişler çıkışlar yaşadı, son 20 yılda da inişler çıkışlar yaşadı. Ama soğuk savaş döneminde bile tam dünyanın kamplaştığı bir dönemde bile biz Rusya’yla ilişkileri belli bir seviyede tuttuk, işbirliğimizi geliştirdik, bu dönemde de aynı şeyi yapıyoruz.

SUNUCU- O işbirliğini hep sıkı tutmak istiyor ama, yani Ruslar da Türkiye’yle o ilişkileri sürekli sıkı tutmak istiyor.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi iki komşu ülke Karadeniz’in üst tarafı, bu tarafı baktığımız zaman hinterlanda yani işbirliği burada kaçınılmaz, bunu Avrupa’ya Batı’ya da söylüyoruz bazen işte siz Ruslara mı yaklaşıyorsunuz? Ruslara yaklaşıyoruz diye bir konu yok. Benim Ruslarla iyi ilişki kurmamın size zararı yok. NATO konusunda ise NATO’ya en çok destek veren ülkeyiz tüm faaliyetlerine dolayısıyla, bu sorgulanamaz bile. Ama benim Rusya’yla ticaret yapmam veya Suriye’de ateşkes için çaba sarf etmem, Libya’da karşı taraflarda olsak bile yine ateşkes için birlikte çaba sarf etmemin kimseye bir zararı yok. Yani katılmadığımız konular var, işte uçak düşürme hadisesiyle gerginlik oldu, Kırım konusunda, Ukrayna konusunda, Karadeniz konusunda, Gürcistan konusunda Gürcistan’ın toprak birliği konusunda katılmadığımız konular var, rejim konusunda, Esad konusunda Beşar Esad konusunda da katılmadığımız konular var. Hafter’in yanında durdular, ona katılmıyoruz. Ama tüm bunlara rağmen diyaloğun devam etmesi, sorunların diyalogla çözülmesi ve işbirliği alanlarının da aranması önemli, karşılıklı saygı ve çıkar temelinde. Onlar bizim çıkarlarımıza saygı duyacak ve aynı şekilde bize saygı duyacak biz de tabii ki her ülke gibi onların çıkarlarına saygı duyacağız. Karşılıklı çıkar ve saygı çerçevesinde devam ediyor.

SUNUCU- Sayın Bakanım, çok çok teşekkür ediyorum çok sağ olun zaman ayırdınız, var olun.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Ben teşekkür ederim.

SUNUCU- Evet, Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’yla çok önemli konular Türkiye’yi ilgilendiren çok önemli konular işte Suriye, Libya, Doğu Akdeniz, Amerika’daki olaylar bütün bunları konuştuk. Bu olayları daha çok tartışılacak, tabii özellikle bir kez daha vurgulamak isterim, Mevlüt Çavuşoğlu son dönem Türk Dış Politikasındaki çok önemli bir aktör, söyledikleri önemli not edilmeli.