Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun NTV’ye Verdiği Özel Röportaj, 3 Mayıs 2023 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun TV 100'e Verdiği Mülakat, 24 Nisan 2023 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun A Haber’e Verdiği Özel Röportaj, 10 Nisan 2023 Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Yeni Şafak gazetesine Türkiye Yüzyılı Vizyon Eki kapsamında Verdiği Mülakat, 02 Ocak 2023 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun TV Net’e Verdiği Özel Röportaj, 11 Ekim 2022 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Haber Global’e Verdiği Özel Röportaj, 23 Ağustos 2022 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun TV 100’e Verdiği Özel Röportaj, 27 Temmuz 2022 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun TRT Haber'e Verdiği Özel Röportaj, 21 Temmuz 2022 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun NTV'ye Verdiği Özel Röportaj, 4 Temmuz 2022 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Anadolu Ajansı Editör Masası'na Verdiği Özel Röportaj, 31 Mayıs 2022 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun CNN Türk Tarafsız Bölge’de Verdiği Özel Röportaj, 20 Nisan 2022 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun NTV'ye Verdiği Özel Röportaj, 14 Nisan 2022 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun A Haber'e Verdiği Özel Röportaj, 31 Mart 2022 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun TRT Haber'e Verdiği Özel Röportaj, 10 Şubat 2022 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun NTV’ye Verdiği Özel Röportaj, 7 Eylül 2021, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Frankfurter Allgemeine Zeitung Gazetesi‘ne Verdiği Özel Mülakat, 6 Mayıs 2021 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Oslobodenje Günlük Gazetesi‘ne Verdiği Özel Mülakat, 4 Mayıs 2021 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Nezavisne Novine Günlük Gazetesi‘ne Verdiği Özel Mülakat, 4 Mayıs 2021 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun KANAL 24 ‘e Verdiği Özel Mülakat, 17 Aralık 2020 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Anadolu Ajansı Editör Masası’na Verdiği Mülakat, 30 Eylül 2020, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun CNN Türk “Tarafsız Bölge” Programına Verdiği Mülakat, 16 Eylül 2020, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun TRT Haber’e Verdiği Özel Röportaj, 13 Temmuz 2020, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun CNN Türk “Gece Görüşü” Programına Verdiği Mülakat, 18 Haziran 2020, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun NTV’ye Verdiği Özel Röportaj, 11 Haziran 2020, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun KANAL 24’e Verdiği Özel Röportaj, 3 Haziran 2020, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun DİM TV “İğneli Fıçı Özel” Programına Verdiği Mülakat, 23 Mayıs 2020 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Kanal V Yüksek Tansiyon Programına Verdiği Mülakat, 18 Mayıs 2020 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Akit TV Kanalına Verdiği Özel Röportaj, 12 Mayıs 2020, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun TV 100 Kanalına Verdiği Özel Röportaj, 6 Mayıs 2020, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun NTV’de Yaptığı Açıklama, 18 Nisan 2020
Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun DİM TV “İğneli Fıçı Özel” Programına Verdiği Mülakat, 23 Mayıs 2020

SUNUCU- Dim TV’den iyi akşamlar değerli seyirciler. Mübarek Ramazan ayını bitirdiğimiz bu mübarek gecenin arkasından biliyorsunuz Ramazan Bayramımız başlıyor.

Ve bu akşam da Dim TV özel programıyla Alanya’mızın gururu, Antalya’mızın gururu, Türkiye’mizin gururu, değerli Dışişleri Bakanımız Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nu ağırlıyoruz.

Sayın Bakanım, hoş geldiniz diyeyim.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Hoş bulduk Mehmet Ali Bey, iyi akşamlar.

SUNUCU- İyi akşamlar Sayın Bakanım. Öncelikle tabii bu mübarek akşamda erkenden bayramınızı tebrik edeyim, tabii sizin de bayram mesajınız olacak onu da biliyorum. Fazla vaktimiz de yok, programımızı 1 saatle sınırlandırmış olduk. Tabii bu akşam biliyorum Sayın Cumhurbaşkanımız yurt dışındaki liderleri arıyor, bayramlaşmalar var, siz de onunla birlikte refakat etmek durumundasınız. Bu kıymetli zaman içerisinde bize de zaman ayırdınız, çok teşekkür ediyoruz bunun için.

Sayın Bakanım, öncelikle sizin özellikle ülkemizdeki Dışişleri Bakanları arasında görev süresi olarak, kıdem olarak çok yakın bir zamanda İhsan Sabri Çağlayangil’in ardından en kıdemli Dışişleri Bakanlarından birisi olduğunu biliyoruz, bununla ilgili haberler de yayınlandı. Tabii bu bilgi ve birikim, tecrübe, ne hissediyorsunuz? Ve tabii sizin bu noktaya gelmenizde, rahmetle anmakta bilmiyorum beis var mı, annenizin dualarının ne kadar payı var, babanızın ne kadar emeği var, bu konudaki duygu ve düşüncelerinizi alabilir miyim?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Çok teşekkür ediyorum Mehmet Ali Bey. Öncelikle sizlerle beraber olmak, sizlerin aracılığıyla da Alanya’mızla ve bizi izleyen tüm sevdiklerimizle beraber.

Zor bir soru sordunuz, duygusal bir soru sordunuz aynı zamanda. Elbette yetişmemizde rahmetli anacığımın, özellikle bizim tüm kardeşlerimizle beraber diyorum büyük emeği vardır. Rahmetli anacığım bize hayatla ilgili her şeyi öğretmeye çalıştı, gelecekle ilgili hedefler de koyardı. Hatta çocukların arasında görev dağılımları da yapardı. Sen şunu okuyacaksın, ama onun dışında emeği çok, dualarını da, babam tabii ki eğitime de çok önem verirdi, tüm kardeşlerimin de okumasını isterdi. Daha sonra yine her şeyimiz de var, Allah başımızdan eksik etmesin.

Tabii tecrübe önemli Mehmet Ali Bey. Önemli olan ne kadar uzun görev yaptığınız değil ama görev yaparken yaşadığınız her şey size tecrübe kazandırıyor. Ayrıca, Dışişleri Bakanı olmadan önce gerek milletvekili olarak, gerekse partide aldığım görevler, AB Bakanlığım, Avrupa Konseyinde Meclis Başkanlığım, bunların hepsi gerçekten ciddi bir tecrübeydi. İyi ki bu tecrübelerden sonra Dışişleri Bakanlığı nasip oldu Sayın Cumhurbaşkanımızın uygun görmesiyle. Dolayısıyla yaklaşık 6 yıldır da toplamda Dışişleri Bakanı olarak ülkemize hizmet etmeye çalışıyoruz. Sonuç odaklı çalışıyoruz Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, sorunları çözmek için çaba sarf ediyoruz.

Uzlaşı kültürümüz var. Bizimle uzlaşmak isteyen, müzakere etmek isteyen herkesle varız. Ama tabii ki ülkemizin menfaatlerini savunmak bizim görevimiz. Bugünkü dünyada ve yaşadığımız tüm olaylara baktığımız zaman Türkiye’nin sahada ve masada güçlü olması gerekiyor. Biz de sahada ve masada güçlü Türkiye, güçlü diplomasi diyoruz. Diğer taraftan girişimci ve insani dış politikayla da Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesi, koyduğu hedef doğrultusunda dış politikamızı yürütmeye çalışıyoruz.

Kolay mı? Hayır, her zaman zorluklar vardır. Bir de, her şey size bağlı değil. Karşı taraftakilerin de, ülke ya da kişilerin de aynı anlayış içinde olması lazım, orta noktada buluşabiliyorsan ne ala. Ama bizim görevimiz, tabii milletimizin ve devletimizin çıkarlarını gözetmek, bayrağımızı dünyanın her yerinde dalgalandırmak. Bizden yardım, medet uman herkese de yardım elimizi büyük Türkiye olarak, Türk milleti olarak ulaştırmak, bunun için çaba sarf ediyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın da yükünü almaya çalışıyoruz. Siyasete girerken de, babamdan bahsettiniz biraz önce, kendisine fikrimi sorduğum zaman, bu ülkeyi kurtaracak adam Tayyip Erdoğan, onun yanından ayrılma, ona yardım et demişti. Ve milletimize hizmet ederken Cumhurbaşkanımıza yardımcı olmak ve onun yükünü almayı da kendimize şiar edindik ve gayretlerimizi inşallah elimizden geldiği kadar bundan sonra da sürdüreceğiz.

SUNUCU- Bununla bağlantılı bir soru sormak istiyorum Sayın Bakanım, tabii birçok dünya lideri sizi tanıyor, siz de onları tanıyorsunuz, ama onlar da sizi tanıyorlar, çünkü bu tecrübe, deneyimle olacak bir şey. Bunlar içerisinde şöyle bir kabataslak düşündüğünüz zaman iletişimi en güçlü olan hangi dünya lideri? Deneyimlerle, tecrübelerle görüp gözlemlediğiniz nedir?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Gerçekten çok sayıda Cumhurbaşkanı, Devlet Başkanı, Başbakan ve Meclis Başkanı tanıyoruz. Avrupa Konseyinde birlikte görev yaptığımız birçok arkadaşımız Dışişleri Bakanı oldu, Başbakan, Cumhurbaşkanı da oldu ve hepsinin farklı özellikleri var. Eğer siz karşı tarafa o pozitif enerjiyi veriyorsanız, karakter olarak, yapı olarak en soğuk olanları bile belli bir noktaya getirebiliyorsun. Ama Boris Johnson’ın mesela iletişim özelliği farklı. Trump’ın iletişim özelliği farklı. Obama’yla da aynı şekilde sadece golf konuşmuyorduk, ama birçok konuyu sohbet ortamında değerlendiriyorduk. İşte Sırbistan Devlet Başkanı Vucic’in ayrı bir karakteristik yapısı var, o da iletişime açık. Balkanlar’da keza Borisov’la sık sık tercüman aracılığıyla telefonla da görüşürüz, her zaman Cumhurbaşkanımızı rahatsız etmemek için bizi birçok konuda arıyor. Dil bilmediği halde onunla da böyle iyi bir, onun da iletişimi çok iyi. Avrupa’da mesela Merkel soğuk gibi görünür, ama öyle değil aslında, esprileri de yeri geldiği zaman iyi yapar. İletişimde zorlandığımız da oluyor, ama Japonlarla da biliyorsunuz onlar daha böyle ciddi ve protokolü ön planda tutarlar, onlarla da iletişimimiz iyi. Sonuçta şimdi Macaristan Başbakanı Orban’ın da iletişimi gerçekten çok farklı, açık sözlü bir insan. Biz de açık sözlü insanları seviyoruz. Yani çok farklı liderlerin farklı karakter yapıları var. Yani iyi veya kötü anlamında söylemiyorum, iletişimden tutun da hitapta veya insan ilişkilerinde, tabii epeyce bu anlamda ilginç anılarımız oldu. Ama bunları burada anlatırsak hem doğru da olmayabilir, hem de zamanımız yetmeyebilir, belki bir gün anlatırız.

SUNUCU- İnşallah Sayın Bakanım. Sayın Bakanım, peki Alanya’mıza, bölgemize doğru gelelim diyelim.

Şimdi tabii yaşadığımız bir koronavirüs süreci var. Bu pandemi süreci tabii tüm sektörleri etkilediği gibi turizm sektörünü de etkiledi ki bölgemizin hayati sektörü. Bu konuda tabii sizden çok umutlu sektör, bu bölgede turizm sektörünün bir numaralı umudusunuz. Ve son dönemde Alman Seyahat Acenteleri Birliği de sizden umutlu. Yani son gelişmeleri takip ediyoruz, sizler de takip ediyorsunuz. Onu sormak istiyorum, yani arka planını özellikle sakıncası yoksa, yani Almanya’yla özellikle iletişim, arkasından Rusya gelecek zannediyorum, diğer ülkelerle de temaslarınız var. Bir özet yapabilir misiniz, neler yapıyorsunuz turizm adına. Dışişleri Bakanından ziyade, biz Antalya’nın siyasetçisi olarak tabii bunları yapıyorsunuz, bunu da biliyoruz. Turizm Bakanımız da katkı veriyor size. Ama nedir bu görüşmelerin çerçevesi ve gelişmeler ne durumdadır?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Mehmet Ali Bey, şöyle söylersek daha hakkaniyetli olur. Ben çalışmalarımla Turizm Bakanımıza destek veriyorum. Gerçekten hem kültür ayağını, hem de turizm ayağını çok iyi bilen, sektörün içinden gelen, hemşerimiz olduğu için söylemiyorum bunu ve vizyonu olan, sonuç odaklı, pratik bir Kültür ve Turizm Bakanımız var, Mehmet Ersoy’dan bahsediyorum.

SUNUCU- Evet, evet.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Ve bu süreçte de gerçekten o yaptığı çalışmaları böyle çok fazla, yani satmayı da seven bir insan da değil, ama netice alan bir arkadaşımız. Cumhurbaşkanımız da kendisine çok güveniyor. Tabii Dışişleri Bakanı olarak biz tüm Bakanlarımızın çalışmalarına yardımcı olmamız lazım. Yani Ticaret Bakanımıza ticaretle ilgili, şimdi Sağlık Bakanımıza sağlıkla turizmiyle ilgili, şimdi ekonomi diplomasisi, turizm diplomasisi, sağlık diplomasisi, bunları yıllardır zaten ön plana çıkıyorduk, bu dönemde daha da ön plana çıkarmak lazım, yani daha fazla odaklanmamız lazım. Dolayısıyla Sayın Bakanımızın ortaya koyduğu vizyona biz de destek veriyoruz hem Dışişleri Bakanı olarak, hem de Antalyalı olarak. Antalya milletvekilli olarak da 16 yıl Antalya’mızı, Alanya’mızı, Manavgat’ımızı, tüm turizm bölgelerini temsil ettik. Dolayısıyla hemşerilerimizin bu anlamda da bizden beklentilerini çok iyi biliyoruz. Sektörü de çok iyi biliyoruz. Sektörün içindeki tüm çalışanlar ya da aktörler, otel sahibinden tur şirketine, otelde herhangi bir dükkân işleten bir arkadaşımızdan dışarıdaki bir dükkân sahibine kadar her alanda arkadaşlarımız var, dinliyoruz, konuşuyoruz her zaman milletvekiliyken de, sadece bu zamanda değil, sorunları da biliyoruz. Dolayısıyla turizmin içinde birisi olarak biz de Bakanımıza destek veriyoruz.

Normalleşme süreci, iç turizm ne zaman başlayacak, dışarıda uçuşlar ne zaman açılacak? Tabii bizim uçuşları başlatmamız tek başına yetmez. Bizim turist beklediğimiz ülkelerde normalleşme olacak mı, uçuşlara izin verecekler mi, bize turistlerin gelmesi için vatandaşlarına izin verecekler mi? Herkes vatandaşlarının sağlığını düşünmek zorunda. Biz de bu soruların hepsini cevaplamamız lazım, onları ikna etmemiz lazım. Sadece uçuşları başlatmak yetmez, içeride aldığımız tedbirler, oteller ne yapacak, nasıl gelecek turistler? Testler, sağlık testi nasıl yapılacak, gelmeden önce havaalanında mı yapılacak? O ülkelerde şirketlerle anlaşıp daha öncesinden yaptıracak mıyız ya da havaalanına geldiği zaman mı yaptıracağız? Aynı şekilde transferler nasıl olacak, uçak içinde oturum nasıl olacak? Diğer taraftan otel içinde konseptler değişecek ve bunların hepsine, bu çalışmaların hepsine sertifika vermemiz lazım, yani sertifikasyon çok önemli. Tüm bu çalışmaları Kültür ve Turizm Bakanımız yapıyor, biz de destekliyoruz.

Şimdi bu çalışmalar yapılırken tabii Kabine toplantılarında da her zaman destek veriyoruz, ama şimdi yurt dışında bunların anlatımı görevimiz. Bakanımız 70 muhatabına mektup yazdı ve birçoğunu da aramaya başladı. Aynı şekilde sadece turizm amaçlı ben de muhataplarımı arıyorum. Sayın Cumhurbaşkanımız Merkel’le özellikle turizm konusu, daha sonra Dışişleri Bakanı Heiko Maas’la görüştüm. O görüşmeden sonra yaptığı bir açıklama vardı, güven verici bir görüşme gerçekleştirdik, bu ne demektir? Türkiye’de bizim turizmle ilgili attığımız adımlarla, bundan sonra turizme yönelik atacağımız adımlarla ilgili samimi ve tüm detayları paylaştığımız bir görüşme gerçekleştirdik. Ve Alman turistlerin veya Rus turistlerin veya Hollandalı turistlerin, Avusturyalı turistler ülkemize geldiği zaman güvenliğinden biz sorumluyuz. Ve Alman şirketleriyle, TÜV başta olmak üzere 5 tane şirketle bu sertifikasyon işinde Bakanlığımız anlaştı ve çalışıyorlar, dolayısıyla bunları anlatmak lazım.

Tabii Almanya’yla ilişkiler geçtiğimiz dönemde biliyorsunuz inişler çıkışlar yaşandı ilişkilerimizde ve özellikle Sigmar Gabriel’le de bu ilişkileri düzeltmek için çok çaba sarf ettik. Daha sonra da Heiko Maas’la birlikte çalışıyoruz. Bu dönemde tabii Almanya kamuoyuyla da iyi kötü bir iletişimimiz oldu. Çok mülakatlar verdik, sohbetlerimiz oldu, gittik, bazen bize kızdılar, biz onlara kızdık, ama tüm bu karşılıklı sinirlenmeler, kızmalar bile sonuçta bir samimiyet oluşturdu, bir sinerji oluşturdu. Güvene dayalı adımlar da attık, ilişkilerimiz eskiye göre çok iyi. Zaten suni, gereksiz şeylerdi, şimdi kim haklı kim haksıza girmek istemiyorum, ama tabii ki ülkemi savunurum, ama bana göre gereksiz şeylerdi ve sonuçta şimdi sağlıklı bir şekilde götürüyoruz. Dolayısıyla bu anlamda verdiğimiz mesajlar da Almanya’da yer buldu. Şimdi diğer ülkelere yönelik de aynı çalışmaları yapacağız. Bakanımız bir taraftan kendi arkadaşlarını arayacak, biz de diğerlerini arayacağız. Geçen gün dörtlü toplantı yaptık, kiminle, yine Alman, İngiliz ve Fransızla. O toplantının gündemlerinden bir tanesi yine turizmdi ve Türkiye olarak neler yaptığımızı ve onlarla nasıl işbirliği yapacağımızı anlattık. Sergey Lavrov’la sadece turizm amaçlı, yani diğer konularda konuşuyoruz, ama iki defa görüştük ve Rus turistlerin de Türkiye’ye gelmek istediğini biliyoruz, Ukraynalıların keza öyle, Orta Asya’da kardeş ülkelerin, kardeşlerimizin gelmek istediğini biliyoruz. Balkanlardaki evladı Fatihanlar değil sadece, Balkan ülkeleri, Doğu Avrupa ülkelerinin ülkemize gelmek istediğini biliyoruz. Tüm bu ülkelere yönelik önceliklilik listesi yaptık, yine Bakanımız yaptı, biz de destekliyoruz, beraber çalışıyoruz, biz yardımcı oluyoruz. Yani sonuçta turizm Türkiye için, sadece bizim şehrimiz Antalya ve Alanya için değil Türkiye için önemli, bizim de görev önceliklerimizden bir tanesi.

Ve ben her zaman söylüyorum, kendim Dışişleri Bakanıyım ama, Kültür ve Turizm Bakanımızın 4 Bakan Yardımcısı var, ben de 5’inci yardımcısı olarak kendisine yardımcı olmaya çalışıyorum. Bundan sonra da birlikte çalışacağız, inşallah bu seneyi en az hasarla geçeğiz ve ondan sonra o hedeflerimize emin adımlarla ilerleyeceğiz.

SUNUCU- Sayın Bakanım, sadece ben değil soruları soran, bir de sektörden de kişiler var, çeşitli temsilciler. Alanya Ticaret Sanayi Odası Turizm Komitesi Başkanı Sayın Ali Orkan var, onun bir sorusu var, o soruyu alalım, ondan sonra devam edelim. Evet, Ali Orkan’ın sorusunu getirelim ekrana.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Buyursunlar buyursunlar, memnuniyetle.

SUNUCU- Evet, Ali Beyi dinliyoruz.

ALİ ORKAN- Sayın Bakanım, öncelikle bayramınızı kutlar, saygılar sunarım.

Tüm dünyayı saran pandemi sürecini ülkemiz başarıyla atlatmak üzeredir. Tüm Akdeniz çanağında olduğu gibi Alanya’mız da maalesef bu süreçten büyük zarar görmüştür. Siz çok önemli bir konumdaki Dışişleri Bakanlığı görevini başarıyla icra ederken, teşbihte hata olmazsa, bizler sizleri adeta fahri Turizm Bakanımız olarak da görmekteyiz. Avrupa ve Rus toplulukları bölgemizin doluluk oranlarında ilk sıralarda yer almaktadır. Dış hat uçuşlarının karşılıklı olarak bir an önce başlatılması hususunda sizlerin bildiğimiz üzere ikili iyi ilişkilerinizi kullanarak baskı yapılabilir mi?

Diğer bir sorum ise, misafir potansiyeli yüksek olan Alman ve Rus topluluklarının bazı yetkililerinden kendi vatandaşlarına yönelik tatillerini ülke içinde geçirmelerini, dışarı çıkmamaları yönünde telkinde bulunulmaktadır. Bu gerçekçi midir, olabilir mi? Bu vesile ile sizlere ve Sayın Mehmet Ali Dim Beye teşekkürlerimi arz ediyorum.

SUNUCU- Buyurun Sayın Bakanım.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Biz de Ali Beye çok teşekkür ediyoruz. Belki de hak etmediğimiz güzel sözlerle bizi mahcup etti, biz görevimizi yapmaya çalışıyoruz, ülkemize, milletimize hizmet etmeye çalışıyoruz. Biraz önce kendimi turizm ayağında tarif ettim, yani fahri Bakan değil de, Bakanın Bakan Yardımcısı olarak bir Antalyalı olarak elimizden geleni yapıyoruz.

Tabii dış hatlar her ülke kendi pandemiyle ilgili aldığı tedbirler çerçevesinde ve o ülkedeki rakamlar, vaka, ölüm vesaire, tüm bu gelişmeler neticesinde karar verecektir. Ama biz özellikle normal tarifeli uçuşlar başlamasa bile charter uçuşlarıyla o ülkelerde Türkiye’ye gelmek isteyen turistleri daha evinden ilk adımı attıktan sonra evine dönünceye kadar güvenli bir şekilde getirip tatilini Türkiye’de yaptırıp tekrar evlerine göndermek istiyoruz ve bu konuda da yaptığımız çalışmalarla ve yapacağımız çalışmalarla o ülkelerin yetkililerini ikna etmeye çalışıyoruz. Ve yine o ülkelerden heyetleri de Türkiye’ye davet etmeye başladık, gerek Sağlık Bakanlığından, gerekse işte turizm veya sektörden tur şirketleri dahil, operatörler dahil, rehberler dahil gelsinler görsünler bizim aldığımız tedbirleri, havaalanından tutun da otele kadar servis nasıl olacak, sağlık kapasitemiz ne, bu da önemli, geldi, örneğin pozitif vaka olabilir, normaldir. O zaman Türkiye’nin sağlık kapasitesi tüm dünyada örnek gösteriliyor ama, turizm destinasyonlarında da bu imkânların olduğunu da göstermek lazım. Hem Almanya’dan, hem de Rusya’dan heyeti davet ettik, memnuniyetle karşıladılar ve inşallah resmi yazıları da şimdi Bakanımız gönderiyor. Sonuçta bizim görevimiz onları ikna etmek.

Elbette her yönetici böyle bir dönemde, özellikle pandeminin ekonomileri etkilediği bir dönemde iç turizmi teşvik etmek isteyebilir, biz de teşvik ederiz iç turizmi, bu doğaldır. Ama biz görüyoruz ki, sorunuz da gerçekçi mi, değil mi diye sormuştunuz, biz görüyoruz ki bu gerçekçi değil. Yani bu … (Yayın Kesintisi) … Ekran şimdi düzeldi.

SUNUCU- Teknolojinin azizliği, internetin azizliği Sayın Bakanım.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Herhalde internetten yine soruyorlar, limiti aştınız, kabul ediyor musunuz bundan sonraki paketi diye. Şimdi sizin sorduğunuz soruyu cevaplıyordum, gerçekçi değil. Neden gerçekçi değil? Biz biliyoruz ki, Alman dostlarımız da, Rus dostlarımız da, Avrupa’daki Türkiye’ye gelip de Türkiye’yi bilenler de Türkiye’ye gelmek istiyorlar. Hele hele göreceli olarak bu pandemi konusunda da diğer alternatif ülkelerdeki, biz öyle olmasını istemeyiz, onlara da destek verdik ama, ülkedeki pandemi seviyesi, vaka ve diğer rakamlarla, sağlık kapasitesiyle bizi kıyasladıkları zaman hemen Türkiye ön plana çıkıyor. Yani biz böyle olmasını istediğimiz için değil ama, yıllardır da bunlara yatırım yaptık tabii, özellikle sağlık alanına yatırım yaptık. Yani sonuçta gelmek istiyorlar, gelmek istiyorsa da o zaman birlikte çalışmamız lazım ve o insanların Türkiye’ye gelip tatil yapmasını birlikte sağlamamız lazım. Ve o ülkelerdeki tur şirketleri dahil sektörün içinde olan herkes de kendi yöneticilerine de baskı yapıyor, bunu da görüyoruz, kendiliğinden yapıyor, onlar da çünkü para kazanacak bir taraftan ve Türkiye tercih ediliyor. Dolayısıyla böyle bir piyasayı da kaybetmek istemiyorlar. O nedenle bu ülkelerle diyaloğumuzu inşallah sürdüreceğiz ve daha fazla turistin gelmesi, ki mümkün olduğu turistin sağlıklı bir şekilde gelip tatilini yapması için hepimiz, sizler de sektörün içinde olan arkadaşlarımız olarak elimizden geleni yapacağız.

SUNUCU- Sayın Bakanım, yine bu soruyla bağlantılı bir de Alanya Bakkallar Bayiler Odası Başkanı Sayın Velittin Yenialp’in bir sorusu var, onu da alalım devamı niteliğinde, olur mu? Evet, Velittin Bey’in sorusunu alalım lütfen.

VELİTTİN YENİALP- Ben Velittin Yenialp, Alanya Bakkallar ve Bayiler Odası Başkanıyım. Sayın Bakanım, öncelikle her şey için teşekkür ediyoruz. Gerçekten Alanya’mızın Türkiye’mizin gururusunuz ve bu konuda da, yani geçtiğimiz günlerde de yaşadık, kooperatifimizin gerek kuruluş aşamasında, gerekse de sorunlarımız konusunda her zaman bizlere yardımcı oluyorsunuz ve aradığımız zaman kesinlikle geri dönüyorsunuz, sorunumuzu iletebiliyoruz.

Size bir sorum olacak. Sayın Bakanım, devletimiz tarafından sicil affı çıkarılıyor ve bu sicil affı da devlet bankaları tarafından uygulanmakta, yani devletin 3 bankası tarafından uygulanmakta, ama özel bankalar tarafından bu sicil affı kesinlikle uygulanmıyor. Esnaf arkadaşlarımız bu bankalara gittikleri zaman siciliniz bozuk deniyor ve krediye ulaşmakta zorlanıyorlar. Bu konuda bize nasıl yardımcı olacaksınız? Teşekkür ederim.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Velittin Bey’e çok teşekkür ediyoruz soruları için. Haklı bir konuyu gündeme getirdi, gerçekten biz de bundan rahatsızız ve siciller sıfırlanıyor, temizleniyor, ama bazı özel bankalar kendi kafasına göre diyelim ya da aldığımız kararlara göre değil de kendine göre kararlar veriyor. Yani her bankanın riskini azaltması önemli, risk yönetimini yapması önemli, biz bunu saygıyla karşılıyoruz. Ama diğer taraftan alınan tedbirler var, kararlar var, dolayısıyla her insanın başına gelebilir. İşte krizler yaşanıyor şu anda, devletimiz elinden gelen tüm desteği veriyor. Ama normal zamanlarda, krizin olmadığı zamanlarda da olabilir, insanların ödemesinde veya başka konularda ufak tefek problemler olabilir, ama özellikle böyle bir dönemde bu konuda daha yapıcı olmaları gerekiyor.

Şunu söyleyebilirim, Hazine ve Maliye Bakanımız Berat Albayrak bu konuları çok iyi biliyor, ara sıra yaptığı uyarıları da sizler de takip ediyorsunuzdur. Dolayısıyla, bu konularda daha bir sıkı denetim yapılıyor ve yapılacaktır, inşallah bu sorunları da hep birlikte aşarız.

SUNUCU- İnşallah. Sayın Bakanım, turizm kadar önemli bir sektör de tarım siz de biliyorsunuz. Pandemi sürecinde tarım öne çıktı, tarım sektöründe yatırım yapanlar daha çok kazandı, hatta turizme yatırım yapanlar ah keşke ben de tarım yapsaydım demeye başladı. Sizin de tarıma olan ilginizi bildiğim için soruyorum, bir de tropik tarım, son dönemde çok moda hale geldi. Hani avokado, muzdan sonra, biliyorsunuz mango olsun, işte pasiflora gibi diğer birçok tropik bitkiler ekilmeye başlandı. Bu konuda acaba devletin politikasına ne gibi katkıda bulunabiliriz Alanya olarak ve şahsınız olarak bulunabilirsiniz?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Çok teşekkür ediyorum. Bildiğiniz gibi özellikle bizim bölgemiz için önemli bir sektör olan muza ciddi bir destek veriyoruz ve muz ithalatında da önemli kısıtlamalar var, uluslararası örgütler, Dünya Ticaret Örgütünün en üst limitinden biliyorsunuz vergilendirme yapılıyor neden? Sektör korunsun. Şimdi sadece eskiden Alanya, Gazipaşa, Anamur vardı, şimdi Manavgat ön plana çıkmaya başladı, hatta Serik tarafında diğer yerlerde de seralarda muz üretimi başladı. Eskiden içeride tüketimimizin sadece yüzde 20’sini üretebiliyorduk, şimdi bu rakam yüzde 50’yi geçti, yüzde 60’a doğru gidiyor dolayısıyla desteklememiz lazım. Sizin bahsettiğiniz ürünler de aynı şekilde avokado, mango, pasif lora, yine papaya gibi ürünler, ejder meyvesi dediğimiz tropikal meyveler Türkiye’de üretiliyor, ben de bunların bazılarını üretiyorum. Yurt dışına gittiğim zaman fidanlar getiriyorum bazen hem mango hem pasiflora veya işte diğer tropikal meyvelerden gördüğüm. Onları da deniyoruz şimdi Alanya’da evin oraya da ektik, hatta bugün biraz dolaştım, baktım böyle gördüm görüntülerini bir tane ağaçta epeyce mango olacak, yani 10-15 tane gördüm küçük küçük inşallah olur, iki seneye ticari şeylerimize başlarız. Şaka bir tarafa Ankara’da biliyorsunuz boş vakitte herhangi bir fırsat bulursam hemen bahçeye gidiyorum sebze yetiştiriyoruz orada da, meyve yetiştiriyoruz karpuz kavun dahil, neticede babamın çiftliğinde büyüdük çiftçiyiz, çiftçi çocuğuyuz. Tabii burada biz Alanya, Antalya olarak turizm önemli bir sektör, ama tarımı da ihmal etmememiz lazım. Dünyanın geleceği tarım. Ve gelecekte çatışmalar tarım sektörü üzerinden olacak, yani gıda güvenliğinden bahsediyorum. Çok şükür bu dönemde bu pandemi döneminde sağlık güvenliği bakımından da hiçbir sıkıntımız olmadı, dünyaya model olduk, gıda güvenliği bakımından da hiçbir sıkıntımız olmadı Mehmet Ali Bey ve dünyaya da çok ürün ihraç ettik. Rusya’da bir ara lojistik konusu vardı hemen onları hallettik, kotaları artırdık lojistik konusunda. Diğer taraftan, içeride de hiçbir sıkıntımız olmadı. Ama ister istemez tabii fiyatlarda böyle dönemde herkes evde ihtiyaçlar da oluyor, Ramazan da geldi bir artış, arz talep dengesinde bir artış oluyor. Aracıyla tüketici arasındaki mesafeyi kapatmak için de yine değişik modeller üzerinde çalıştık, çalışıyoruz, yani tarım geleceğimizin de sektörü. O nedenle hemşerilerime diyorum yani hepsi biliyor, hepsi benden akıllı, muz konusunda da neler yaptıklarını görüyorum. Gerçekten turizm veya diğer sektör, ticaret hepsini yapabiliriz, ama imkânımız varsa tarımdan da vazgeçmeyelim, onu da sürdürelim. Devletimiz zaten her türlü desteği veriyor.

SUNUCU- Sayın Bakan, bir de Alanya Kent Konseyi Başkanımız pardon Sayın Bakanım bir şey mi söylediniz, ben kestim mi sözünüzü?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Devletimiz de zaten tarıma çok ciddi destek veriyor bundan sonra da tarımı desteklemeye devam edeceğiz, muz üretimine de çok ciddi teşvikler var sera vesaire biliyorsunuz diğer sektörler de öyle, yani diğer ürünlerde de öyle dolayısıyla tarım sektörüne devam.

SUNUCU- Bir de tropik tarıma biraz mevzuatlar, genelgeler henüz yabancı, onları da güncellemek gerekiyor sanırım Sayın Bakanım.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Elbette onunla ilgili yaparız. Zaten Türkiye’de şu anda avokado tüketimi de herkes avokadoyu yeni tanımaya başladı yaygın olarak. Her gün artıyor üretim de artıyor, ama tüketim daha çok artıyor muz da öyle. Dolayısıyla, bununla ilgili ileride ihtiyaç duyulduğu zaman destek, teşvik dahil ne gerekiyorsa yaparız.

SUNUCU- Evet, bu arada Alanya Kent Konseyi Başkanımız Sayın Nuran Özcan bir sorusu var onu da alalım Sayın Bakanım unutmadan. Evet, Nuran Hanım’ı dinliyoruz, buyurun.

NURAN ÖZCAN- Sayın Bakanım, Sayın Mehmet Ali Dim, iyi akşamlar diliyorum, iyi yayınlar. Benim sorum, kısa çalışma ödeneği Haziran sonunda bitiyor, konaklama acente noktasında herhangi bir önlem alınacak mı? Biliyorsunuz personel çalıştırmak bu virüs tedbiriyle de alınan tedbirler açısından da zorlaşıyor, herhangi bir tedbir alınacak mı diye soruyorum? Seyahat sigortalarına koronavirüs girmiyor. Yurt dışından gelen misafirlerimiz de tabii ki bunu düşünüyor. Burada herhangi bir hastalıkta sağlık açısından bu ödeme yerine getirilmiyor. Acaba devletin almış olacağı bir paket var mı, önlem paketi var mı? Bir de uçuş desteği. 2016 yılında yapılan uçuş desteği tekrar gündeme gelebilir mi? Ben çok teşekkür ediyorum ve aynı zamanda Ramazan Bayramınızı da kutluyorum.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Nuran’a çok teşekkür ediyorum, çok sevdiğimiz arkadaşımız, Nuran’ı da iyi gördüm maşallah, korona yaramış diyeceğiz, herhalde biraz dinlenmiş, çok çalışkan bir arkadaşımız, sorular için de ayrıca çok teşekkür ediyorum. Tabii bu pandemi başladığı zaman ne zaman biteceğine dair kimsenin bir öngörüsü yoktu, yani tahminler vardı, ama ne zaman bu neticede bir salgın. Dolayısıyla, bu devletimiz de bu öngörüler çerçevesinde aldığı tedbir ve vereceği destekler için bir takvim belirledi. Ama gelişmeye göre tabii o gün geldiği zaman yine sektörle hep vatandaşlarımızla istişare ederek, kendi aramızda da istişare ederek koronavirüsünün de durumunu değerlendirerek yine alacağımız tedbirleri ve verdiğimiz destekleri devletimiz gözden geçiriyor. Devlet ne için vardır, böylesi günlerde, zor günlerde vatandaşının yanında olmak, devletin şefkatini ve gücünü hissettirmek için vardır. Dolayısıyla bu tedbirleri gün geldiği zaman tekrar değerlendiririz, talep olduğu zaman da yapıcı bir şekilde ele alırız ve Sayın Cumhurbaşkanımızın da zaten bu konularda hassasiyeti var, birlikte değerlendireceğiz.

Diğer taraftan yine sigortayla ilgili, şimdi eskiden koronavirüs diye bir şey yoktu, ama seyahat sigortası var, bir de sağlık sigortası var. Bundan sonra sağlık sigortası örneğin seyahat edenler için önemli olacak, ülkeler de isteyecek, seyahat edenler de, acenteler de isteyecek. Dolayısıyla sağlık sigortası olduktan sonra da yine herhangi bir hastalık olursa bunun tedavisi yapılır. Yani burada şu hastalık, bu hastalık, şudur budur diye belki bazı çok maliyetli hastalıklar veya tedaviler hariç tutulabilir veya onun için ilave paralar alabilirler. Sigorta sisteminde çok güçlü değilim, detayları o kadar bilmiyorum, ama diğer taraftan sağlık sigortası varsa bu Türkiye’deki herhangi bir yerde bu her türlü tedaviyi de elbette kapsayacaktır.

Geçmişte de zor zamanlarda uçuş desteği, yani uçaklara destek verildi. Özellikle iki sene önce yaşadığımız bu turizmde, üç sene önce kriz döneminde de bu verildi. Tabii Kültür ve Turizm Bakanımız sektörün içinden geldiği için bu konuları da yakından takip ediyor ve Cumhurbaşkanımız da kendisine çok güveniyor. Dolayısıyla sizden gelecek buna benzer talepleri de Bakanlığımız değerlendirir, Cumhurbaşkanımıza ya da Kabine toplantısının gündemine getirirler ve o zaman birlikte değerlendiririz. Yani buradan herhangi bir tabii Dışişleri Bakanı olarak vaatte bulunmuyorum, ama öyle talep geldiği zaman mutlaka bu dikkate alınacaktır ve değerlendirilecektir. Sanırım Nuran’ın sorularının hepsini cevapladım Mehmet Ali Bey değil mi?

SUNUCU- Teşekkürler. Sayın Bakanım, pandemi sürecinde tabii dijitallik, dijital video konferans görüşmeler, dijital diplomasi, dijital eğitim, uzaktan eğitim gibi birtakım kavramlar hayatımıza girdi, herhalde bunlar artık hayatımızdan pek çıkmayacak gibi görünüyor. Aslında siz buna yatırım da yaptınız bir dönem, yani dijital anlamda diplomasiye yatırım yaptınız hatırlıyorum ben, bunun sohbetini yapmıştık.

Üniversitemiz var Alanya’da iki tane. Şimdi uzaktan eğitim devreye girince, tabii üniversite şehri olmak istiyoruz, acaba üniversitelerin de hani fiziki olarak küçülmesi mi söz konusu olacak bundan sonraki süreçte, ne olacak, bu bir merak konusu.

Ayrıca, önümüzdeki dönemde Antalya bölgesinde yapmayı düşündüğünüz birçok toplantılar vardı uluslararası nitelikte, onlarla ilgili bir gelişme var mı, birçoğu ertelendi, ama önümüzdeki yıllarda bunlar tekrar planlanacak mı, yoksa dijital platforma mı dönüşecek onlar da? Bunları merak ediyorum.

Bu arada yağmur gibi sorular geliyor Sayın Bakanım, onların hepsini tabii cevaplayamayacağız ama. Mesela dilek ve temennilerden Sururi Çorabatır, TÜROFED Başkanımız yazmış, diyor ki, sorum yok Sayın Bakana, yürekten teşekkür ediyorum turizm sektörüne verdiği destek için diyor. Onu özellikle söylemiş olayım, o da kendi sektörü adına böyle bir teşekkürü iletmemi istemiş Sayın Bakanım. Buyurun.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Biz de Sururi kardeşimizi tebrik ediyoruz, TÜROFED gibi çok önemli bir turizmin çatı kuruluşunun başına geçti, Osman Ayık’tan devraldı. Osman Abi de sevdiğimiz bir dostumuz, büyüğümüz ve başarılı bir şekilde yürütüyordu. Çıta yüksek. Tabii Sururi’nin çalışmalarına Turizm Bakanımızın yanında biz de destek vereceğiz.

Diğer taraftan gerçekten dünyada bir dijitalleşmeyi biz gözlemliyorduk ve bu gelişmelerden dolayı geçen sene Büyükelçiler Konferansında Dijital Diplomasi inisiyatifimizi açıkladık, Yeniden Asya inisiyatifimizle beraber. Eğer gerçekleştirmiş olsaydık bu sene Mart ayının sonunda Antalya Diplomasi Forumunun da ana teması dijital çağda diplomasi olacaktı. Gelecek sene inşallah Mart ayında bunu gerçekleştireceğiz ve yine aynı temayla. Çünkü bugün dijital çağda diplomasi daha da önem arz ediyor. Ve geçen gün Uluslararası Barış Enstitüsüyle beraber “Barış için Arabuluculuk Konferansını” da Antalya Diplomasi Forumu ilk etkinliği olarak dijital bir ortamda gerçekleştirdi. Finlandiya Dışişleri Bakanı ve İsviçre Dışişleri Bakanıyla birlikte katıldık, BM Genel Sekreter Yardımcısı, Afrika Birliği Komiseri ve diğer katılımcılarla beraber. Dolayısıyla Antalya Diplomasi Forumu gibi önemli etkinlikleri önümüzdeki süreçte Antalya’mızda gerçekleştireceğiz. Antalya cazip bir şehir ve bugüne kadar Antalya’da G-20 Zirvesinden NATO toplantılarına kadar, Expo’dan birçok etkinliğe Antalya ev sahipliği yapıyor, Antalya’da bunları düzenledik ve önümüzdeki süreçte de biz bu tür etkinlikleri düzenleyeceğiz. Antalya Diplomasi Forumu tabii her yıl geleneksel hale gelecek. Nasıl her sene Davos var, nasıl Münih Güvenlik Konferansı, Doha var. Artık diplomasi ve dünyayla ilgili gelişmeler ve yeni tedbirler gelecek sene Mart ayından itibaren şimdiden başladı, ama ilk toplantıyı o zaman yapacağız, Antalya’da konuşulacak, Antalya’da değerlendirilecek ve yeni fikirler burada inşallah yine pişecek diye düşünüyoruz.

Tabii üniversiteler bu dönemde yine dijital olarak derslerini devam ettirdi. Ama ben üniversitelerin küçüleceğini düşünmüyorum. Bu zorunluluktan dolayı oldu. Birçok ders esasen sınıfta olması gerekiyor, aynı şekilde laboratuvarda olması gerekiyor, uygulamalı olması lazım, sahada olması gerekiyor, veterinerlik veya işte ziraat fakültelerinde okuyanlar için söylüyorum. Buna benzer birçok bölümde okuyanlar gitmedi. Okul ortamını hiçbir şey oluşturmaz. Yani okul ortamının havasını dijital ortamdaki dersler dahil hiçbirisi vermez. Dolayısıyla küçülme olmaz, tam tersine büyüme var. Neden büyüme var? Bakınız Alanya’da iki üniversitemiz var. İkisinin de ismi çok anlamlı. Kimin ismini verdik, ecdadımızın, Alanyalı Hamdullah Emin Paşa’nın adını vakıf üniversitesine, kendi adıyla kurulmuş vakfın kurduğu üniversite Hamdullah Emin Paşa Üniversitemiz. Diğer taraftan yine devlet üniversitemizin adı ne, Alaaddin Keykubat. Alanya’yı kim fethetti, Alaaddin Keykubat. Ecdadımızın isimlerini böylelikle yaşatıyoruz. Ve üniversitelerimiz büyüyor. Alaaddin Keykubat Üniversitesi Cikcilli’nin üstündeki yeni kampüse inşallah başlayacak, inşaat başlayacak, yavaş yavaş oraya taşınacak, Kestel’deki devam edecek. Yine Hamdullah Emin Paşa Üniversitesine yeni bir yüksekokul açılma izni dün YÖK’ten çıktı. Diğer taraftan, yine Akdeniz Üniversitesi’ne bağlı Manavgat’ta yeni fakülteler kuruluyor, yine YÖK kararı çıktı. Ve inşallah Manavgat’a da bir üniversite açacağız, fakülte sayısı artık yeterli olmaya başladı. Devlet üniversitesi açacağız, Manavgatlı hemşerilerimize de, bir Valimiz var biliyorsunuz, hepsinin takibinde, hepsinin peşindeyiz.

SUNUCU- Buradan bir müjde verelim mi, onlar da müjde bekliyorlar Sayın Bakanım, üniversite için müjde bekliyorlar.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Tabii, şimdi Manavgat’ta bir de biliyorsunuz bir hastane sözümüz var. Yer sıkıntımız oldu, 500 yataklı yapacaktık, ama şu anda yerden dolayı 300 küsur, 400’e yakın inşallah yapacağız hastanemizi, onu da hayata geçirmemiz lazım. İki tane milletvekilimiz var Manavgat’tan da biliyorsunuz, İbrahim Bey ve Tuğba Hanım. Tuğba Hanım da aynı zamanda hekim, ikisi de takip ediyor, onlara da çok teşekkür ediyoruz.

Yani sonuçta üniversitelerimiz sayısal olarak da artıyor Antalya’da, 10 üniversiteye çıkma hedefimiz var ve aynı şekilde Alanya’daki üniversitelerimiz de büyüyor. Dolayısıyla bunların küçülmesi söz konusu değil. Desteğimiz devam edecek. Fakat her zaman sizlerle yaptığımız toplantılarda, Alanya’ya geldiğimiz zaman yine hemşirelerimize hitap ederken üniversiteler Alanya’yla bütünleşecek, ama Alanya’nın da üniversitelerle bütünleşmesi gerekiyor. Yani üniversitelerimize, özellikle de vakıf üniversitemize sahip çıkmamız lazım. Şu anda Alaaddin Keykubat Üniversitesi’nin çok başarılı bir rektörü var ve vizyonu olan bir arkadaşımız. Dolayısıyla vakıf üniversitesiyle de aynı şekilde destek oluyor vizyon olarak. İnşallah vakıf üniversitemize de yeni bir rektör atandıktan sonra iki üniversitemiz arasında dayanışma olacak, rekabet etmeyecekler. Diğer taraftan, halkımız da, Alanyalı hemşerilerimiz de üniversitelerimize lütfen sahip çıksınlar. Üniversitelerimizin de Alanya ekonomisine katkısını sizler daha iyi biliyorsunuz. Eskiden kış ayları Alanya’da karanlıktı, ışıklar yanmıyordu. Şimdi her yer ışıl ışıl, her yer açık kış aylarında ve bu ileride daha da iyi olacak inşallah.

SUNUCU- İnşallah. Sayın Bakanım, bu arada sayın milletvekillerimiz, yani Antalya milletvekillerimizle sürekli irtibat halindesiniz, zaman zaman toplantılar yapıyorsunuz. Hiçbir Bakan böyle bir şey yapmıyor. Siz Antalya’yla, Alanya’yla, yani bölgenizle bağlantınızı sürdürüyorsunuz. Onlar üzerinden en azından, onları bir anlamda asiste ediyorsunuz. Yani sadece bir Bakan değil bir arkadaş, bir dost, bir müttefik gibi de davranıyorsunuz, bunun da farkındayız. Zaman zaman o toplantılara rast gelmiş birisi olarak yakinen biliyorum, onun için söylüyorum.

Peki, son dönemde özellikle seçimden, yerel seçimden sonra değişen Antalya’da belediye yönetimi ve yerel yönetimlerle nasıldır ilişkileriniz, yani mesela Muhittin Böcek’le nasıldır, diğer belediye başkanlarıyla nasıldır? Gelen talepleri nasıl karşılıyorsunuz, talepler geliyor mu ya da? Ve tabii ki Sayın Menderes Türel’den sonra, AK Parti’nin belediye başkanından sonra neler değişti sizin açınızdan?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet, gerçekten 16 sene milletvekilliği yaptım. Milletvekilliğinin hem onurlu bir görev olduğunu, hem de zor bir görev olduğunu biliyorum. Burada önemli olan birlik, beraberliktir.

Parti içindeki milletvekillerin, AK Partili milletvekillerinin arasındaki uyum da çok önemli ve bunun için çok çaba sarf ettik. Arkadaşlarımıza da, birlikte görev yaptığımız arkadaşlarımıza çok çok teşekkür ediyorum, gerçekten çok teşekkür ediyorum, hep birlik beraberlik içinde olduk. Mecliste de hep gıpta edilir Antalya. Halen arkadaşlarımız bir arada oturur. Bir konu olduğu zaman istişare ederiz, otururuz ve arkadaşlarımızı dinleriz, arkadaşlarımızın isteği doğrultusunda biz de biraz moderatörlük yapıyoruz. Sonuçta hepimiz ülkeye hizmet etmek için siyaset yapıyoruz. Yani kıskançlık, fitne ve diğer böyle dinimizin de yasakladığı ve gerçekten siyasette de çok zararlı olan olumsuz şeylere tevessül etmiyoruz, etmemiz de lazım, bunların kimseye de faydası yok. Dolayısıyla bu uyum önemli. Tabii Antalya’da diğer partilerden de milletvekilleri var, onlarla da aramızda hep saygıya dayalı bir dostluk oldu, geçmişte de öyle, şimdi de öyle. Hepsiyle konuşuyoruz ediyoruz. Antalya’yla ilgili bir konu olduğu zaman istişare ediyoruz. Hep birlikte bir yemek yiyelim dedik, fakat henüz daha onu da gerçekleştiremedik. CHP’den bir arkadaşımıza o görevi verdik, ama henüz gerçekleştiremedik. Birlikte yemek yiyelim dedik Antalya milletvekilleri olarak, inşallah gerçekleştiririz de…

SUNUCU- Evet, ben o olayı biliyorum.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Diğer taraftan tabii Antalya’nın belediye başkanları farklı partilerden, 19 belediye başkanı var, bir de Büyükşehir Belediye Başkanı var. Dolayısıyla farklı partilerden arkadaşlarımız var, geçmişte de öyleydi. Büyükşehir Belediye Başkanı bizdeyken, Menderes Bey iken diğer partilerden de alt belediyeden başkanlar vardı. İnanın samimiyetle söylüyorum, hiçbir zaman ayrım yapmadık. Bize gelip de bir talepte bulunan, projesini getiren hiçbir arkadaşımıza hiçbir şekilde ayrım yapmadık. Bazen şimdi değişik belediyelere araçlar da gönderiyoruz, çünkü halka hizmet edilmesi gerekiyor. Yeter ki o belediye gelsin bizden talepte bulunsun işbirliği içinde olsun. Bazı yerlerde görüyoruz ki devletle rekabet etmek istiyorlar, bu doğru bir şey değil. Yani devlete kafa tutup alternatif yapılar oluşturmaya çalışıyorlar. Bunun kimseye faydası olmaz. Şu korana zamanında, pandemi döneminde Antalya’da mesela geçen günde de söyledim, Büyükşehirle Valilik arasında çok iyi bir uyum oldu, hiç tartışma olmadı. Birlikte güçlerini birleştirdiler vatandaşlarımıza birlikte yardımlar götürdüler, bu güzel bir şey. Muhittin Böcek bizim ata dostumuz, ta Anavatan’ın İlçe Başkanıyken kendisini tanıyoruz, daha sonraki dönemde de. Yine milletvekilliğimiz, Bakanlığımız döneminde kendisi Konyaaltı Belediye Başkanıyken de bizden talepleri de olmuştur, olacaktır her belediye başkanımızın olduğu gibi. Biz de bu talepleri yerine getirmek için her türlü desteği verdik. Olumlu şeyler yaptığı zaman da kendisine de teşekkür ettik. Diğer ilçe belediyelerine de teşekkür ettik. Hatta ilk başlarda diyorlardı ki teşekkür ettikten sonra, Muhittin Bey veya şu belediye başkanı AK Parti’ye mi geçiyor, Mevlüt Bey niye teşekkür etti? Yani illa aynı partide olmamıza gerek yok ki teşekkür etmek için veya tebrik etmek için. Şimdi ama dostluk başka, siyaset başka. Şimdi o noktaya geleceğiz. Şimdi Menderes Türel Büyükşehir Belediye Başkanı iken Antalya’mıza çok hizmetleri oldu, büyük hizmetleri oldu, kendisine de çok teşekkür ediyoruz. Ama o hizmetlerin bu dönemde olmadığını da şimdi söylemek lazım. Dostluk başka, siyaset başka derken, yani partizanlık yapmıyorum, gerçekleri görüyoruz, Antalya da görüyor. Yani belediyecilik de AK Parti’nin işi işin doğrusu. Dolayısıyla geçmiş dönemde de biliyorsunuz, ilk dönemde 2004-2009 döneminde AK Parti belediyeciliği vardı Antalya’da, daha sonra CHP’ye geçti ve 5 sene bize en az 15 sene kaybettirdi Antalya için. Yani sonuçta dostluklar iyi, ilişkiler iyi, ama Antalya’ya hizmeti kim yaparsa, kim yapmayı isterse biz engel olmayız, önünü açarız, destek oluruz, Cumhurbaşkanımızın da anlayışı bu. Çünkü Cumhurbaşkanımız İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanıyken o günkü iktidarlar tarafından hep engellendi, hep engellendi, hep engellendi. Dolayısıyla çok çektiği için biz hep destekliyoruz, bugüne kadar hep destekledik. Hiç parti ayrımı yardımlarda biliyorsunuz belediyeye verilen paralarda ayrım yapılmadı. Ama şimdi görüyoruz ki yine bazı belediyeler bu sefer devlete kafa tutarak engelleme veya başka yollara tevessül ediyorlar. Onların da kimseye faydası olmaz.

SUNUCU- Sayın Bakanım, bu arada tabii bizi her yerden izliyorlar. Amerika’dan New York’tan Hakkı Hacıkadiroğlu kardeşimiz, siz de tanıyorsunuz, Amerika’da görüşmüştünüz hatırlarsanız, hatta beraber de görüştük üçlü.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Tanıyorum. Gurur duyduğumuz çok başarılı bir kardeşimiz, kendisiyle gurur duyuyoruz.

SUNUCU- Evet, o yazmış şimdi, diyor ki, Sayın Bakanıma çok teşekkür ediyorum, iyi bayramlar diliyorum. Bu arada Amerika’da gururla yürüyoruz diyor. Çünkü Amerika Birleşik Devletleri sağlık sektörü sınıfta kaldı, biz bu süreci başarıyla atlattık diyor. Onun dışında Amerika’ya sağlık yardımı yapan bir ülkenin vatandaşı olarak ezik değiliz, gurur duyuyoruz diyor, çok teşekkür ediyoruz diyor.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Mehmet Ali Bey, biz çok teşekkür ediyoruz kardeşimize, buradan sevgilerimizi, en iyi dileklerimizi gönderiyoruz. Lütfen sağlıklı kalsın ve başarılarının devamını diliyoruz.

Geçenlerde Los Angeles’ta görev yapan bir doktor arkadaşımla iletişim halindeyiz, birbirimize hocam diye hitap ederiz. Ve kendisi çalıştığı hastaneye paketler içinde Türkiye’nin yaptığı yardımların geldiğini ve herkesin bu paketleri açarken Türkiye’yi konuştuğunu ve bundan da çok büyük mutluluk ve gurur duyduğunu söyledi. İnsan duygulanıyor gerçekten. Yani bu süreçte, bu tür pandemi ve salgın dönemlerinde tabii ki çok fakir ülkeler daha fazla etkilenmiştir, ihtiyacı olmuştur. Ama kimin zengin kimin fakir olduğunun önemi olmadı, kimin sağlık sistemi güçlü, kim hazır, kim zamanında tedbirler aldı, öngörülü davrandı ortaya çıktı. Yani kim yaptıysa bunu o kazandı işin doğrusu. Dolayısıyla kendisine teşekkür ediyoruz.

Tabii burada insani konularla siyasi konuları karıştırmamak lazım. Türkiye böylesi bir dönemde ilişkilerinde soğukluk yaşadığı ülkeleri bile bununla ilişkilerimiz çok kötü, bu insani konuları görmezden gelelim demedi, bize de yakışmaz, insani ve girişimci dış politikamıza hele hele hiç yakışmaz.

SUNUCU- Sayın Bakanım, dış bağlantılarımız olacak, Küresel Gazeteciler Konseyinin dış temsilcilerinden birkaç soru var birer dakikalık, çok kısa kısa cevaplar rica ediyorum sizden.

Yavru vatandan başlıyoruz, kardeş Azerbaycan’a gideceğiz, oradan diğer ülkelere. Şöyle çok kısa bir dünya turu gibi olacak. Evet, Sefa Karahasan Kuzey Kıbrıs’tan, onunla başlıyoruz, buyurun.

SEFA KARAHASAN- Sefa Karahasan, Küresel Gazeteciler Konseyi Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Temsilcisi ve Yönetim Kurulu üyesi.

Sayın Bakanım, hayırlı akşamlar diliyorum. Akdeniz’de önemli süreçler yaşanıyor. Dışişleri Bakanı olarak da bu süreçlerde önemli bir rol oynuyorsunuz. Kovid-19’la mücadele döneminde de Türkiye Doğu Akdeniz’de geri durmadı, Yavuz Sondaj Gemimiz bölgede çalışmalarına devam ediyor. Ancak buna karşın Rumların tırnak içinde söylemek gerekirse ‘şımarık’ hareketleri devam ediyor ve yandaş ülkelerle birlikte Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin hak ve menfaatlerini görmezden gelen adımlar atmak istiyorlar. Mısır, Yunanistan, Avrupa Birliği, İsrail bir anlamda bir cephe oluşturulmaya çalışılıyor Doğu Akdeniz’de. Türkiye olarak da bu konuda net ve kararlı olduğunuzu görüyoruz.

Sayın Bakanım, merak edilen Doğu Akdeniz’de Kovid-19’la mücadele sonrasında nasıl bir süreç işleyecek, açıkçası bununla ilgili olarak önemli mesajlarınızı bekliyoruz.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Sefa kardeşimize çok teşekkür ediyoruz.

Sefa, biraz önce bayram mesajını da gördüm okudum, ama henüz cevap veremedim. Dolayısıyla ben de buradan bayramını şimdiden tebrik ediyorum. Sorun için de ayrıca çok teşekkür ediyorum.

Esasen bugünkü Doğu Akdeniz’deki tabloya baktığımız zaman, bunun müsebbibinin kim olduğunu gayet güzel bir şekilde Sefa kardeşimiz açıkladı. Rum tarafı Türk tarafının haklarını yok sayarak tek taraflı sondaj çalışmalarına devam etmeseydi, bizim tavsiyelerimizi AB üzerinden, Yunanistan üzerinden ve KKTC’nin tekliflerini dikkate alsaydı, paylaşmayı öğrenseydi bu gerginlik olmazdı. Ama maalesef biz diplomasi dedikçe bunlar zafiyet olarak algıladı, sonuçta biz de gemilerimizi gönderdik, sondajı başlattık.

Bugün baktığımız zaman kim var orada? Şimdi şu dönemde yıl sonuna kadar herkes çekildi. Kim var, bir tek Türkiye var. Bunun anlamı şudur, Rum tarafı da KKTC’yle anlaşarak, Kıbrıs Türk halkıyla anlaşarak uzlaşıya gitmelidir. Doğu Akdeniz etrafındaki ülkeler için de mesaj nedir, burada Türkiye var, Türkiye’yle işbirliği yapmak durumundasınız. Aynı şekilde Yunanistan da bizimle işbirliği yapmak yerine, diğer ülkelerle işbirliği yaparak bizi dışlamaya çalıştılar. Ne oldu, hamlelerimizi yaptık, sondajlarımız başlattık, dengeler değişti. Kararlıyız, önce uyarıyoruz, dinlemiyorlarsa gerekli adımları atıyoruz, sahada ve masada güçlü Türkiye var artık. Dolayısıyla güçlü Türkiye hem Kıbrıs Türk halkının, hem de Türk milletinin ve devletinin çıkarlarını koruyacak güce sahip.

Dolayısıyla biz burada çalışmalarımızı elbette sürdüreceğiz. KKTC ancak bize derse ki, biz anlaştık, benim de burada haklarım garanti alındı, artık sondaja gerek yok derse, KKTC’nin bize ruhsat verdiği alanları veririz, o zaman değerlendiririz. Ama bir de benim Kıbrıs’ın güney batısında kıta sahanlığımın içinde sürdürdüğüm sondajlar var, orası benim egemenlik alanıma giriyor dolayısıyla benim egemenlik hakkımı da kimseye tartıştırmam. Bu konuyu gündeme getiren Avrupa Birliği olsun, bazı AB üyesi ülkeler olsun, tabii Yunanistan sürekli AB toplantılarına taşıyor bu konuyu, onlar da bize söylüyor, biz de bunu söylüyoruz, ikisini ayırt edelim. Rum tarafı ve Yunanistan, diğerleri olumlu yaklaşırlarsa biz de paylaşmaya her zaman varız, işbirliğine varız. Rum kesimi hariç biz herkesle bu işbirliğine varız, Rum kesimi ise KKTC’ye gitmeli, Kıbrıs Türklerine gitmeli.

SUNUCU- Bu arada Kütahya MHP milletvekili Ahmet Erbaş bizi izliyormuş, size çok selam ediyor. Sayın Bakanımız örnek aldığımız bir siyasetçidir diyor, başarılar diliyor, iyi bayramlar diliyor, onu da ileteyim.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Sağ olsun Mehmet kardeşimiz.

O da Kıbrıs’ta biliyorsunuz yatırımları da var, Kıbrıs’ı çok iyi bilen bir arkadaşımız.

SUNUCU- Doğrudur. Bu arada Alanya Ticaret Sanayi Odası Meclis Başkanımız Sayın Metin Atalay çok güzel bir mesaj yazmış, uzun, ama okuyamıyorum, o da çok iyi dileklerini sunuyor, Sayın Bakanımızla gurur duyuyoruz diyor, başarılarının devamını diliyoruz, iyi bayramlar diliyorum diyor, o da yine söylüyor.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Sağ olsun. Metin ağabeyimize de biz saygılar sunuyoruz.

SUNUCU- Sağ olun.

Şimdi de Azerbaycan’a gidiyoruz Elshad Eyvazov Başkana, bizim Küresel Gazeteciler Konseyi adına. Evet Elshad Bey, dinliyoruz.

ELSHAD EYVAZOV- Merhabalar Sayın Bakanım, ben Elshad Eyvazov, Azerbaycan Parlamento Muhabirler Derneği Başkanı, Küresel Gazeteciler Konseyi Genel Başkan Yardımcısı.

Bu yıl Mart’ın 31’inde Ermenistan’ın işgal ettiği Azerbaycan arazilerinde Ermeniler sahte kondurma bir seçim yaptılar ve sahte kondurma bir cumhurbaşkanı kendileri için seçtiler. Bugün kandırma seçimin 100 günü tamam oldu. Yine Azerbaycan’ın işgale edilmiş Şuşa şehrinde yemin töreni merasimi yaptılar, toplantıya Ermenistan’ın Başbakanı da katıldı Azerbaycan insanının, Türkiye insanının tepkisine bakmayarak. Hatta hiçbir uluslararası kaide kanunla uyuşmasa da yine Ermenistan’ın Başbakanı toplantıya katıldı. Bugün malumdur ki Ermenistan kendi gücüne böyle bir şey yapabilmez, yani Ermenistan’a destek olan ülkeler var.

Azerbaycan’a da Türkiye ne zaman destek olacak ki Azerbaycan kendi topraklarını işgalden azat etsin? Bu olmayacaksa, hem Kafkaslar’da, hem Azerbaycan’da Türkiye’ye güven zayıflamayacak mı, aynı zamanda Türkiye’nin büyüklüğü zayıflamayacak mı?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet, çok teşekkür ediyoruz.

Biz bir millet, iki devletiz. Son zamanlarda özellikle ortak davalarımızı da birlikte savunuyoruz ve Ermeni meselesinde de birlikte hareket ediyoruz ki bir milletin iki diasporası olmaz sloganıyla yurt dışında da bu şekilde tüm lobi dahil tüm faaliyetlerimizi, bize düşmanlık yapan tüm güçlere karşı da yine çalışmalarımızı birlikte sürdürüyoruz. Diğer taraftan, can Azerbaycan’ın topraklarının azat edilmesi için birlikte çalışıyoruz. Ve yedi rayon Azerbaycan topraklarının yüzde 20’si Karabağ, uluslararası hukuk temelinde ve Azerbaycan’ın toprak bütünlüğü çerçevesinde bu sorunun çözülmesi gerektiğini her platformda biz de söylüyoruz, Azerbaycan da bunu söylüyor. Ve öncelikle tabii diplomasi yoluyla bu sorunun çözülmesi için Azerbaycan hem Cumhurbaşkanınız Aliyev, hem de Dışişleri Bakanı Elmar Memmedyarov muhataplarıyla, Ermeni muhataplarıyla da yer yer görüşüyorlar.

Diğer taraftan, biliyorsunuz AGİT 3’lüsü var ve AGİT 3’lüsü maalesef yıllardır burada bir çözüm getiremedi. En son bu seçimden önce, yine hiç kimsenin tanımadığı sözde seçimden önce bu AGİT 3’lüsünü Ankara’ya davet ettik ve kendilerine genel anlamda bu Karabağ ve Azerbaycan’ın işgal edilmiş toprakları meselesinde düşüncelerimizi, beklentilerimizi anlattık ve bugüne kadar bir çözüm üretemedikleri için de tabii ki endişemizi ve yine hayal kırıklığımızı da her zaman olduğu gibi söyledik, söylüyoruz.

Ayrıca, bu seçimlerin tanınmaması gerektiğini de söyledik. Nitekim bu seçimleri tanımadıklarını da açıkladılar, yani hiç kimse bu seçimleri tanımadı. Gerek işte Şuşa şehrindeki bu etkinlikler, gerekse burada sözde seçimler düzenlenmesi provokasyon.

Diğer taraftan özellikle burada Rusya önemli bir aktör. Sayın Cumhurbaşkanımız Putin’le hemen hemen görüşmesinde bu sorunu birlikte çözelim diye de ısrar ediyor ve bu konuda da bazı çalışmalar da oldu. Yani bizden Azerbaycan bu konularda hangi talepte bulunursa biz o talebi karşılarız, birlikte hareket ederiz, bu konuda hiçbir Azerbaycanlının da şüphesi yoktur, olmaz da.

Kaldı ki, bu bölgede bu sorunlarla mücadele ederken bağlarımızı da çok güçlendirdik. İşte şimdi Nahçıvan’a da otoban ve tren yolu çalışmalarını hayata geçiriyoruz, en son Bakü’deki toplantıda bunun kararını aldık. Bakü-Tiflis-Kars demir yolu, yine petrol, doğal gaz boru hatları, TANAP boru hattı, lojistik, yine aynı şekilde Hazar Denizi’nin üzerinden yine Ro-Ro’larla taşıma projelerimiz. Yine Orta Asya petrolünün, doğal gazının bu projelere bağlanması. Şah Deniz Projesi Gürcistan’ın da içinde olduğu yine aynı şekilde.

Yani bu bölgede işin doğrusu Türkiye’nin mevkisi hiçbir zaman zayıflamadı, sorgulanmadı ve de tam tersine her zaman da güçleniyor, ama birlikte güçleniyor tek başına değil. Önümüzdeki süreçte de Azerbaycan’ın derdi bizim derdimizdir, Azerbaycan’ın sevinci bizim sevincimizdir, Azerbaycan’ın bizden ne talebi olursa bu talebi de gerçekleştiririz. Azerbaycan’a da her türlü desteği veririz, hangi alanda ne tür desteği ihtiyaç duyarsa Türk Devleti olarak, Türk milleti olarak Azerbaycan’ın yanındayız, öyle olacağız ve her zaman da birbirimizin hakkını diğerimiz orada yokken de güçlü bir şekilde savunuyoruz, savunmaya devam edeceğiz.

SUNUCU- Evet, Azerbaycan halkına Elshad Bey bunu yarın manşetten duyuracaktır eminim, bu desteğinizi duyuracaktır.

Evet, şu anda yine bir kardeş ülkeye bağlanacağız, Ürdün’e gideceğiz, Ürdün’de yine Küresel Gazeteciler Konseyi temsilcimiz Majdi Beyle bir bağlantımız var. O da çok güzel bir mesaj verdi.

Evet Majdi Bey, sizi dinliyoruz.

MAJDİ TALL- İyi akşamlar Sayın Mevlüt Çavuşoğlu Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı, Sayın Mehmet Bey. Ben Majdi Tall, Küresel Gazeteciler Konsey Ürdün temsilciyim, bir sorum benim var sizin için.

Bölgeyi ve dünyayı saran korona salgını eşiğinde bu salgının üstesinden gelmek için işbirliğini güçlendirerek bölge toplumları arasındaki ilişkileri yeniden inşa etmek ve böylece bölgedeki tüm taraflar için tatmin edici çözümlere ulaşmak için daha olumlu kanallar açmaya devam etmek için uygun bir fırsat gibi görüyor musunuz? Ümit ederim ki bu sorunun cevabını iletebilirsiniz, çünkü bence çok önemli. Bu yumuşak güç kullanmak bu zamanlarda ve koronadan dolayı bence çok önemli bir aşama bölgemiz için pozitif bir ulaşım arayacağız ve hedefimiz olacak. Çok sağ olun, erkenden sizin Ramazan Bayramını kutluyorum ve iyi akşamlar.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Majdi kardeşimize teşekkür ediyoruz, güzel bir soru sordu. Esasen bu süreçte küreselleşmeyle ilgili çok önemli görüşler ortaya atıldı, küreselleşmenin sona ereceğini söylediler, söyleyenler var, içe kapanmanın olacağını söyleyenler var. Çünkü küresel sistemin bu pandemiden çok etkilenen ülkelere fakir, zengin fark etmez çok büyük bir desteği olmadı. Diğer taraftan, içe kapanma yani kendi kendine yeterli olma çabaları olacak, ama pratikte bu mümkün değil. O zaman ne olacak? Bölgeselleşme olacak. Yani bölgeselleşme ne demek? Bölge ülkelerin birbirine ihtiyacı daha da artacak dolayısıyla, bu ihtiyaç arttıkça ilişkilerin de gelişmesi doğaldır. Diğer taraftan varsa sorunlar, sorunların da çözülmesi yine olasıdır ya da olasılık artar. Ama pandemi oldu birbirimize ihtiyacımız var, tüm sorunlarda, çatışmalarda her şey kendiliğinden çözülür ya da bazı gayretlerle çözülür dersek o zaman da aldanırız. Maalesef böyle olsa keşke, ama sahadaki gerçeklere baktığımız zaman öyle değil. Örneğin, terör bitsin isteriz, ama gördük ki terör örgütleri bu pandemiyi fırsat bilerek her yerde bizde de, içeride de, dışarıda da saldırmaya başladılar diğer ülkelerde de terörün olduğu yerlerde de görüyoruz. Diğer taraftan, bu bölgedeki sorumlusu olan yöneticilerse rejimler ise yine burada bu zafiyeti avantaja çevirmeye çalışarak agresifliğini de arttırdığını görüyoruz. Umarım herkes bundan ders alır ve bu korana döneminde de biliyorsunuz sorunların en çok yaşandığı ülkelerde çatışmaların olduğu ülkelerde testler bile yapılamadı, yani vakanın ne olduğunu bilemiyor, belirsizlikler var. Yani ortaya çıkan sayıların düşük olması bizleri aldatmasın. O nedenle bu ülkelerin ve bölgenin istikrarı, huzuru, barışı ve dayanışması çok önemli. Türkiye olarak Suriye sorununun siyasi olarak çözülmesi için de çok çalışıyoruz terörle mücadelemizin yanında.

Diğer taraftan, Libya’da yine siyasi çözüm için de çaba sarf ediyoruz. Bölgedeki sorunların barışçıl yoldan çözülmesi için de Türkiye her zaman en önde olmuştur, inisiyatiflerin içinde olmuştur. Ve bundan sonra da bu çabalarımızı sürdüreceğiz. Keşke her şey bizim çabalarımıza bağlı olsa ama inşallah bu koronavirüsten herkes ders alır ve birlik ve dayanışmayı özellikle de bölgesel düzeyde arttırır.

SUNUCU- Evet, teşekkür ediyorum Sayın Bakanım. Şimdi de Türkiye’de görev yapan Diplomasi Muhabirleri Derneği var İstanbul merkez onun başkanı Alman gazeteci Christian Feland onun bir sorusu var Sayın Bakanım onu dinleyelim. Buyurun Christian.

CHRISTIAN FELAND- Merhaba Sayın Çavuşoğlu, eğer sakınca yoksa size iki sorum olacaktı. Kovid-19 pandemisi dünyadaki pek çok şeyi değiştirdi, bu durum Türkiye’deki mültecileri ne kadar etkiliyor? Ve sizce AB-Türkiye arasındaki mülteci anlaşmasının yeniden düzenlenmesi gerekir mi? Ve Almanlar Türkiye’de özellikle de Antalya bölgesinde tatil yapmayı çok seviyorlar ve yaz tatillerini heyecanla bekliyorlar. Korona zamanında da kalabalık her şey dahil oteller, güvenli ve sağlıklı bir plaj tatiliyle ilgili vereceğiniz mesaj nedir acaba? Çok teşekkürler.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet, Christian’a çok teşekkür ediyoruz, Türkçesi benim Türkçemden daha iyi tebrik ediyorum, çok gelişmiş Türkçesi. Güzel sorular sordu, ikinci soru daha çok Turizm Bakanımızı ilgilendiren soru, ama ben de ondan dinlediğim için cevaplamaya çalışacağım. Bu süreçte gerçekten en çok etkilenenler yani koronadan etkilenenler esasen en zor şartlarda yaşayanlar oldu. Bunların başında da mülteciler, göçmenler geliyor. Biz G-20 Zirvesinde, yine Uluslararası Koordinasyon toplantılarında, tüm toplantılarda buradan yardıma en çok ihtiyaç duyan kesimlerin göçmenler, kadınlar, çocuklar dahil ihmal edilmemesi gerektiğini söyledim, özellikle de göçmenler. Ve göçmenlere yardım eden ülkelere de ayrıca yardım yapılması gerektiğini de söyledim. Bir de en az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere de yine destek vermemiz gerektiğini, G-20 toplantısında da bizzat Cumhurbaşkanımız söyledi, daha sonra Bakanlar düzeyinde bu konular detaylı bir şekilde ele alındı. Dolayısıyla, elbette göçmenler, mülteciler etkileniyor.

Burada önemli olan nedir? Bir, test yapma konusunda eğer bir şüphe varsa göçmen veya göçmen değil, yerli ya da oradan, bu dinden ayrım yapılamaz. Herkes insandır, herkesin de temel hakkı en temel hakkı yaşama hakkıdır dolayısıyla, yaşaması için de tedavisini görmesi gerekiyor Türkiye’de biz hiçbir şekilde bir ayrım yapmadık. Türkiye’de geçici olarak yaşayanlar da vardı, turistler de vardı bu vaka başladığı zaman ihtiyaç duyan herkese bu imkanı sağladık. Ama Christian kusura bakmasın ben yurt dışında çok sayıda vatandaşımızı aradım, özellikle yakınları ölen vatandaşlarımızı aradım 550 civarında şu anda rakam en son 430’u geçmişti, ama maalesef ölümler artıyor vatandaşımız yurt dışında öldü ve bunların cenazelerini de Türkiye’ye getiriyoruz, hepsini de tek tek arıyorum. Maalesef yani insanlar ancak solunum cihazı ihtiyacı duyduğu zaman ya da yoğun bakım ihtiyacı duyduğu zaman bırakın göçmeni, mülteciyi hastaneye alıyorlar, yoksa evinde bu süreyi geçiriyor. Ama çok şükür biz bunları Türkiye’de hiç kimseye yaşatmadık, yaşamadı dolayısıyla göçmenleri etkiledi.

Tabii göç konusunda biliyorsunuz Yunanistan sınırına giden göçmenler vardı pandemiden dolayı bu yavaşladı, ama pandemi bittikten sonra bunu tehdit olsun diye söylemiyorum, mutlaka gitmek isteyeceklerdir. 2016’da bir göç anlaşması yaptık Avrupa Birliğiyle, biz madde madde üzerimize düşeni, yükümlülüğümüzü tam anlamıyla yerine getirdik. Ama siz yani Christian’a buradan tavsiye ediyorum o anlaşmayı şöyle bir okuyun Avrupa Birliği neyi yerine getirmiş, neyi yerine getirememiş kendiniz söyleyin, yani burada ben söylemeyeyim. Siz vicdanlı bir insan olarak söyleyeceksiniz ki Türkiye’ye çok haksızlık yapıldı. Dolayısıyla, bu anlaşmanın gözden geçirilmesi gerekiyor. Ayrıca bunun sadece ve para vereyim göçmenler de Türkiye’de kalsın gibi basite indirgemek de doğru değildir. Bunu son zamanlarda bugün de telefonla kendisiyle görüştüm Yüksek Temsilci Borrell’le ve son zamanlar da kendisi de her platformda Avrupa Parlamentosuna hitap ederken de söyledi bu kapsamlı bir anlaşma aramızda. Dolayısıyla, biz bu zor günlerde gördük ki, birbirimize daha fazla ihtiyacımız var, ama Avrupa Birliğinin Türkiye’ye daha fazla ihtiyacı var. Bunu hani Türkiye’nin Dışişleri Bakanı olarak böyle tepeden bakan bir kişi olarak söylemiyorum, gerçekten böyle. Şu an da Avrupa Birliğinin içinde olsaydı Türkiye bu mücadelede Türkiye çok daha güçlü olurdu. Ve pandemi konusunda da özellikle destek konusunda da birçok AB üyesi çok ciddi eleştiriler getirdi, dayanışmada böyle bir çatırdama oldu. Sonuçta ilişkilerimiz ne kadar iyi olursa bundan herkes faydalanır. Göç konusu da ortak bir sorunsa burada birlikte hareket etmemiz lazım, bu anlaşmayı gerçekten bizim güncellememiz gerekiyor, Gümrük Birliği anlaşmasının güncellenmesi gerekiyor, vize serbestisini gelmesi gerekiyor, terörle mücadelede daha kararlı olmamız gerekiyor, birçok ortak atacağımız adımlar var ve bunları atmamız lazım. Ve bunun için de Borrell’le bir çalışma başlattık Sayın Cumhurbaşkanımızın Brüksel ziyaretinden sonra o toplantıdan sonra bizleri görevlendirdiler ve önümüzdeki süreçte inşallah burada bir mesafe kat ederiz.

Pandemi dolayısıyla biz yavaşlamayı görüyoruz ve şu mesajı da vermek durumunda kaldık, bugün pandemiyi bahane ederek Türkiye’yle işbirliğine ihtiyaç yok derseniz yarın ya da ertesi gün bir gün pandemi bitecek, ama bu göç sorunu önümüzdeki yıllarda devam edecek o zaman siz de bizim kapımızı lütfen çalmayın mesajını da eğer yaklaşımınız buysa bizim o zaman kapımızı çalamazsınız mesajını da kendilerine verdik. Ama bizim burada amacımız iyi bir işbirliği ve herkesin sözünde durduğu bir işbirliğidir.

Diğer taraftan, tabii Alman turistlerle ilgili de elbette biraz önce söyledik bu artık turizmde konseptler değişecek her şey dahil olur, olmaz ayrı bir şey, ama mesafeler artacak, sosyal mesafelerin korunması gerekiyor. Çalışan her personelin sağlık testlerinden geçmesi gerekiyor, sağlıklı olması gerekiyor, odalar da keza öyle. Yine sosyal alanlardaki düzenlemeler öyle. Tüm bu düzenlemeleri yapacak, kurallar, kriterler belli. Tümü başta olmak üzere yine bizim TSE’de var 5 firma gelecek tabii görev dağılımı hepsi başka yerlere gidebilir, ama 5 tane firmayla çalışacağız Bakanlığımız Turizm Bakanlığımız çalışacak ve buna uyan oteller ve tur şirketleri dahil hepsine sertifikasyon yapılacak ve daha sonra da denetlenecek. O nedenle işi sıkı tutmamız lazım ve tüm bu sürecin de güven verici olması lazım, şeffaf olması lazım. Zaten Almanya’dan heyeti davet etmemizin de sebebi bu, yerinde görülmesi gerekiyor.

SUNUCU- Evet, Sayın Bakanım son iki sorumuz. Birisi Amerika’dan, diğeri İngiltere’den kapatıyoruz ondan sonra izninizle.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Zamanı epeyce geçtik ama epeydir de Alanya’ya hitap edememiştik.

SUNUCU- Biraz geçtik, ama son iki sorumuz Sayın Bakanım. Evet, önce Amerika’dan İrfan Sapmaz Küresel Gazeteciler Konseyi Temsilcimiz, İrfan Bey buyurun.

İRFAN SAPMAZ- Merhabalar Sayın Bakanım, İrfan Sapmaz ben Küresel Gazeteciler Konseyi Washington DC temsilcisiyim. Sayın Bakanım, malum Amerika Birleşik Devletleri başta olmak üzere tüm dünya koronavirüsle ilgili zor bir süreçten geçiyor. Özellikle Amerika Birleşik Devletlerinde ölü sayısı 100 binlere yaklaşırken Türkiye böylesi kritik bir dönemde Amerika Birleşik Devletlerine yardım elini uzattı ve tıbbi malzemeleri taşıyan uçakları Washington’a gönderdi, bu tabii ki son derece büyük bir memnuniyetle karşılandı, özellikle başkentte, siyasi çevrelerde, askeri çevrelerde. Sayın Bakanım, bildiğiniz gibi bir dönem Amerika’yla Türkiye arasında S-400’ler konusunda da bayağı sert rüzgârlar esmişti. Zor dönemde Türkiye’nin Amerika’ya bu yardımının ileriki dönemlerde yeni bir ivme kazandıracağını düşünüyor musunuz iki ülke arasındaki ilişkiler açısından baktığımızda?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Çok teşekkür ediyorum. Bir önceki yani daha doğrusu bugünkü sorulardan bir tanesini cevap verirken bu yapılan yardımların tüm sorunları çözeceğini düşünmediğimizi söyledik. Ama nedir? Olumlu bir atmosfer oluştu. Daha önce Türkiye aleyhine konuşanlar olumlu konuşmaya başladı. Türkiye aleyhine daha önce tasarılar sunan Kongre üyeleri Büyükelçimize Türkiye’ye teşekkür mektupları gönderdi, aynı şekilde halktan öyle, sahada görüyoruz bunun olumlu etkisini gördük, bunu Avrupa’da gördük, yardım ettiğimiz ülkeler. Örneğin, bazı ülkelerde Fransa olsun, Almanya olsun veya Avusturya olsun, değişik Avrupa ülkelerinde de orada yaşayan vatandaşlarımıza özellikle Fransa’da bazı medya kuruluşları hep böyle aşağılayıcı bir şekilde yaklaşıyordu, hakir görüyordu. Ama bu dönemde gördüler ki kendilerine en çok destek olan oradaki vatandaşlarımız. Herkes maske üretmeye başladı, tekstil sektörünün içinde olan herkes sağlık personeline, polise, güvenlik yine personeline tüm görevlilere maske dağıttılar, sıcak yemekler dağıttılar. İhtiyacı olan insanlara maske veya dezenfektan veya buna benzer yardımlarda bulundular, orada yaşayan vatandaşlarımızdan bahsediyorum. Onlarla ilgili de en olumsuz olan gazetelerin bile, televizyonların bile çok olumlu haberler yaptığını da gördük bu da memnuniyet verici, umarım unutulmaz. Ama şimdi bu dönemde, zor dönemde siyaset başka, insani konular başka. Yaptığımız yardımların etkisi oldu da, diğer taraftan tüm sorunları bu şekilde çözeriz dersek yine doğru bir yaklaşım olmaz, gerçekçi olmamız lazım, reel politik bak ve burada sorunlar var, bazıları da ciddi. Şimdi Amerika PKK/YPG’ye Suriye’de verdiği desteği keserse burada önemli bir yumuşama olur. FETÖ’yle ilgili bizim beklentilerimizi karşılarsa öyle olur. Niye S-400 aldığımızı Amerika çok iyi anlıyor, ama bizim de onlara işte komisyon gibi tekliflerimiz var birlikte adımlar atarsak burada yine birlikte yürürüz. Bu dönemde de görüldü ki gerek üretimde, gerek diğer konularda Türkiye ciddi bir alternatif. Şu andaki ürettiklerimiz konusunda vazgeçilmez, ama şimdi birçok ülke daha güvenilir kaynak arayışına girmeye başladı, yani kaynağını çeşitlendirmeye başladı, bir tarafa bağlı kalmak istemiyor. O zaman da ilk akla gelen ülkelerden bir tanesi Türkiye. Dolayısıyla, bu Amerika Türkiye için de geçerlidir, önümüzdeki süreçte de önümüzde önemli fırsatlar olacak. Bu yaşadığımız sorunları da birbirimize saygı duyarak ve beklentilerini anlayarak ve adım atarak biz aşabilirsek o zaman ticaretimiz de 100 milyar Dolara ulaşır bu Cumhurbaşkanımız Erdoğan’la Başkan Trump’ın ortak hedefidir, ortaya koydular, Bakanlarımız da bizler de çalışıyoruz ve diğer alanlarda da işbirliğimizi geliştiririz.

SUNUCU- Evet, Sayın Bakanım son olarak İngiltere’ye bağlanacağız Alpaslan Düven’e. Evet, Alpaslan Bey.

ALPASLAN DÜVEN- Sayın Bakanım, Londra’dan merhabalar Alpaslan Düven A Haber, A Para ve A News Londra muhabiriyim. Aynı zamanda Küresel Gazeteciler Konseyi İngiltere Temsilcisi ve Türk-İngiliz Gazeteciler Birliği Başkanıyım. Efendim, Türkiye’nin dönüşen siyasi sisteminin ve dış politik hamlelerinin Batı kamuoyunda ve İngiltere’de olumsuz algılanmasını neye bağlıyorsunuz? Ayrıca İngiltere’nin Türkiye’nin siyasi dönüşümüne, Libya ve Suriye’deki başarılı operasyonlarına yaklaşımı nasıl olmuştur? İkili ilişkiler bu anlamda farklı bir boyut kazanmış mıdır? Teşekkür ederim.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Çok teşekkür ediyorum. Öncelikle Küresel Gazeteciler Konseyini tebrik ediyorum, maşallah dünyanın her yerinde var ve giderek de güçleniyor tebrik ediyorum kısa süre içinde kat ettiğiniz bu mesafe takdire şayan. Şimdi İngiltere’ye veya Avrupa ülkelerine baktığımız zaman özellikle İngiltere için şunu söylemek isterim, İngiliz yönetimiyle bizim hiçbir siyasi sorunumuz da yok ve ilişkilerimiz her geçen gün daha iyiye gidiyor. Ve bizdeki sistemin Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin de yine İngiliz yöneticiler tarafından sorgulandığına hiç şahit olmadım, bununla ilgili hiç soru sorulduğuna da şahit olmadım işin doğrusu. Her ülke başkanlık sistemidir, tam parlamenter sistemidir, yarı başkanlık sistemidir Fransa’da olduğu gibi kendisi karar verir. Ve son zamanlarda pandemi başlamadan önce birçok arkadaşım özellikle sık sık koalisyonların yıkıldığı ülkelerdeki Avrupa’dan bahsediyorum arkadaşım bana şunu söylediler, biz bugün sürekli koalisyon olduğu için hükümetler değişiyor ve hükümetler yıkılıyor, diğer partiyle kuruluyor bu bir istikrarsızlığa yol açıyor. Ve buradan en avantajlı kim çıkıyor, Fransa dediler. Niye? Yarı başkanlık sistemi var, 5 senede bir seçim olacak bu hiç tartışılmıyor. Önemli olan burada demokrasinin iyi işlemesi, güçler ayrılığının tam olarak hayata geçmesidir, bizim de zaten amacımız bu. Dolayısıyla, Türkiye’nin istikrarlı olmasının İngiltere’ye de diğer Avrupa ülkelerine de zaten bir zararı yok. Bahsettiğiniz medya bizim yaptığımız insani yardımları da kötüye kullandı. Ne dedi? 400 bin adet tulum kullanılamaz dedi, bizim yaptığımız yardımlardan bahsediyor, yani onu kastediyor. Oysa İngiltere bizim gönderdiğimiz yardımların dışında Türkiye’de bazı firmalarla da anlaşmalar yaptılar ve biz de bunların ihracatına İngiltere bizden rica ettiği için izin verdik. Neden? Çünkü pandeminin boyutu gerçekten endişe verici, dolayısıyla dost ve müttefik bir ülke olarak yardım ettik. Bunlardan bin civarında tulum uygun olmamış parasını verip aldıkları. Şimdi bin tane tulum için 400 bin tane tulum, böyle oldu diye yazmak, hükümet açıkladı, yine Ankara Büyükelçileri açıkladı, bu doğru değil dedi. Olabilir, yani medyada böyle dezenformasyon çok var maalesef, kasıtlı da yapıyorlar.

Ama onun dışında Avrupa ülkelerinin veya diğerlerinin bu ülkelerin sistemlerini sorgulaması doğru değil. Neymiş efendim, sürekli Macaristan Başbakanı Orban seçimleri büyük çoğunlukla kazanıyormuş, bu demokrasi için iyi değil. Kardeşim, seçim şeffaf mı, sandık konuluyor mu ve oyların sayımı dahil süreç şeffaf mı? Şeffaf. Peki, Macar halkının veya Polonya halkının tercihlerini sen mi sorgulayacaksın? Yani güçlü bir iktidar, özellikle sağda bir iktidar geldiği zaman, biraz da güçlü olduğu zaman başlıyorlar böyle gereksiz tartışmalara, biz koalisyonlardan çok çektik.

Diğer taraftan, biz İngiltere’yle gerçekten bu korona döneminde değil, bu Brexit tam olarak hayata geçmeden önce, şimdi artık sona doğru gidiliyor ama, ilk başladığı dönemden de bahsediyoruz, ilk açıkladıkları zamandan bu yana İngiltere’yle her alanda zaten ilişkilerimizi geliştiriyoruz.

Diğer taraftan, uluslararası ve bölgesel konularda da İngiltere’yle de bizim görüşlerimiz örtüşüyor, Libya’da da görüşlerimiz örtüşüyor. Herkes kabul ediyor ki, Libya’daki hamlelerimizle biz dengeleri değiştirdik, yoksa bugün o savaş iç savaşa tamamen şehir içinde de dönecekti ve o zaman sokak savaşına dönecekti ve Libya için felaket olacaktı. Bugün ateşkesten herkes konuşuyorsa, bu Türkiye’nin hamleleri sayesinde oldu. İngiltere de aynı şekilde meşru hükümeti destekliyor, ama aynı bizim gibi İngiltere de siyasi süreci destekliyor, çünkü tek çözüm siyasi çözümdür Libya’da da ve Hafter’in de bunu anlaması gerekiyor. Bu konuda İngiltere’yle bizim görüşlerimiz her zaman örtüşüyor, bir sıkıntı yok, diğer konularda da görüşlerimiz örtüşüyor. İngiltere’yle de, diğer ülkelerle de ilişkilerimizi daha geliştirmek için çalışacağız.

SUNUCU- Sayın Bakanım, vaktimizi epeyce aştık, anlayışınız için, hoşgörünüz için teşekkür ediyorum.

Küresel Gazeteciler Konseyi için söylediklerinize çok teşekkür ediyorum, ayrıca şükranlarımı sunuyorum. Zaten sağ olun süreci başından beri siz takip ediyorsunuz, biliyorsunuz, olağanüstü bu konuda bize katkınız, desteğiniz oldu, Allah razı olsun. Şu ana kadar 28 ülkede temsilci atadık, daha da devam ediyoruz. 79 ilde temsilcimiz var, Ankara’da Genel Merkez, İstanbul’da Dış Medya Meclis Başkanımız ve orada da şimdi bir şube oluşturuyoruz inşallah. Biz, sizin de söylediğiniz gibi, size söz verdiğimiz şeyleri kamu diplomasisi adına ülkede ve dışarıda yapmaya çalışıyoruz, Allah izin verirse yapmaya da devam edeceğiz.

Bu arada o kadar çok soru geldi ki Sayın Bakanım, şimdi bunlara vakit yok maalesef, sabaha kadar konuşuruz, sabaha kadar anlatırız, yazarız çizeriz.

Ben şöyle bir söz verebilir miyim sayın seyircilerimize, bunları ben size ileteceğim yazılı olarak, siz istediklerinize cevap verirseniz eğer ben de dönüş yapabilirim. Yani içinde dilek, temenni olanlar var, sorun var, sıkıntı var.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Mehmet Bey, ben de onu teklif edecektim, siz bana gönderin lütfen o soruları…

SUNUCU- Tamam, hayhay. Sayın seyircilerime söz veriyorum, ben Sayın Bakanıma bu soruları ileteceğim.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet, onları gönderin lütfen, biz de onlara bakarız ve cevabını veririz inşallah, ulaşırız bilgilerini de gönderirseniz…

SUNUCU- Tamam Sayın Bakanım, çok teşekkür ediyorum. Sayın Bakanım, tekrar çok teşekkür ediyorum katkı ve katılımlarınız için, vakit ayırdınız. Bu arada size ve ailenize, sevdiklerinize mutlu bir bayram diliyorum. Hayırlı akşamlar, hayırlı geceler diliyorum, saygılarımı sunuyorum. Sizin de son olarak bayram mesajını almak istiyorum ve onunla kapatacağız. Buyurun Sayın Bakanım.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Mehmet Ali Bey, ben çok teşekkür ediyorum.

Sizler aracılığıyla sadece Alanyalı hemşerilerimize değil, görüyoruz ki dünyanın her yerindeki takipçilerimize, dostlarımıza, vatandaşlarımıza hitap etme fırsatı bulduk ve samimi bir ortamda düşüncelerimizi paylaşmaya çalıştık, sorulan soruları da cevaplamaya çalıştık. Çok teşekkür ediyorum bu fırsat için.

11 ayın sultanı Ramazan’ın sonuna geldik, bugün son iftardı ve yarın da inşallah Ramazan Bayramını idrak edeceğiz, ben şimdiden hemşerilerimizin, tüm vatandaşlarımızın, yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın, aynı şekilde yurt dışında soydaşlarımız var biliyorsunuz, Batı Trakya’da var, Bulgaristan’da var, Makedonya’da var… Ben de biliyorsunuz fahri Yukarı Banisalıyım Makedonya’da Gostivar civarı yakın yerde, aynı şekilde Ohrid’yi de çok seviyorum. Ve yine tüm yurt dışında vatandaşlarımızın, soydaşlarımızın yaşadığı şehirlere de mümkün olduğu kadar gittik.

Bir de akraba topluluklarımız var, önce can, sonra canan diyoruz, önce vatandaşlarımızı, soydaşlarımızı, akrabalarımızı sayalım ve de tabii ki tüm ümmetin mübarek Ramazan Bayramını canı gönülden tebrik ediyorum.

İnşallah bu bayram bu korona belasından kurtulmamıza vesile olur. İnşallah dünyada zorluklar var, açlıklar var, çatışmalar var, savaşlar var ve tüm bu olumsuzlukların da sona ermesine vesile olur ve bunun için Rabbimden tüm sevdiklerimiz için nasıl dua ediyorsak bunun için de Rabbime dua ediyoruz ki inşallah bu Ramazan Bayramı barışa, istikrara, huzura vesile olur.

Size de çok teşekkür ediyoruz.

Bu vesileyle sizin de ayrıca ve ailenizin bayramını tebrik ediyorum, annenizin de ellerinden öperim.

SUNUCU- Teşekkür ederim Sayın Bakanım, anneme de ileteceğim, o çok mutlaka mutlu olacaktır, onun da size selamları olacaktır, ben de ileteceğim inşallah.

Evet değerli seyirciler, DİM TV’de çok özel bir akşamda Alanya’mızın medarı iftiharı, gururumuz değerli Dışişleri Bakanımızı konuk ettik. Gerçekten çok kıymetli açıklamalarda bulundu, hem Alanya, hem Antalya, hem bölge, hem Türkiye, hem dünya politikasından konuştuk, inşallah sizler de memnun kalmışsınızdır.

Hepinize iyi geceler diliyorum, iyi bayramlar diliyorum.

Bir başka İğneli Fıçı’da buluşmak üzere Allah’a ısmarladık.