SUNUCU- Ankara’dan iyi günler.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu konuğumuz. Hem Türkiye’nin diğer
ülkelerle ilişkileri, dünyadaki gelişmeleri, önümüzdeki süreçteki
beklentileri değerlendireceğiz.
Hoş geldiniz.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Hoş bulduk.
SUNUCU- Tüm bunları konuşacağız Bakanlığınızla ilgili konuları, ama Türkiye
bir seçimden çıktı, hızlı hazırlandığımız bir seçimdi. Cumhur ittifakı
Meclis’te çoğunluğu elde etti, Recep Tayyip Erdoğan da yeniden seçildi? Ne
diyorsunuz, seçim sonuçlarından başlayalım.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Cumhurbaşkanımız için beklediğimiz bir
sonuçtu, ilk turda seçimleri kazanacağını biliyorduk. AK Parti olarak biraz
beklentinin altında kaldık, ama yine açık ara birinci olduk. Tekrar
oylarımızı artırmak için bundan sonra ne yapacağız, bunun için Parti içinde
değerlendirmeler olacaktır. Ama yine milletimizin desteğiyle Meclis’te de
çoğunluğu sağladık cumhur ittifakı olarak ve Cumhurbaşkanımız ilk turda
seçildi.
Seçim şeffaf, demokratik, adil bir seçim oldu. AGİT klasik işte seçim
öncesi iktidar daha çok göründü medyada gibi eleştiriler yapar, bunlar
normaldir; Almanya’da da yapıyor, Amerika’da yapıyor bu tür eleştirileri.
Muhalefetin tabii seçim sonuçlarını kabul etmesi de gerçekten Türkiye’deki
demokratik olgunluk bakımından bizim için söylemiyorum, bir önemli
noktaydı.
Diğer taraftan seçime katılma oranı yüzde 90’a yaklaştı, bu dünyanın hiçbir
yerinde olmaz. Bu da, Türk halkının esasen demokrasiye bağlılığının bir
göstergesidir ve Türkiye’de söz sahibi olmak için milletimiz sandıklara
gitti.
Diğer taraftan oyların yüzde 98’i Meclis’te temsil ediliyor; bu da önemli,
yani hemen hemen herkesin oyu Meclis’te temsil ediliyor, bu da demokrasimiz
bakımından önemlidir.
Şimdi sıra geldi yeni hükümet sistemiyle birlikte hızlı kararlar alacağız,
hızlı uygulayacağız, istikrar daha da güçlenecek, ekonomimiz, demokrasimiz
ve hukukun üstünlüğü tüm alanlarda reformlarımıza da devam edeceğiz. Sayın
Cumhurbaşkanımızın liderliğinde inşallah Türkiye hedeflerine ulaşacaktır.
SUNUCU- Yeni kabinenin açıklanmasını ve tabii buradan hızla yeni yönetim
sisteminin fiilen işlemeye başlamasını merakla bekliyoruz. Önümüzdeki
günlerde herhalde bu konu netleşmiş olacak.
Günün sıcak gelişmesi, Avrupa Birliği Liderler Zirvesi’nden çıkan karar;
hem göç politikasıyla ilgili aldıkları kararlar, hem de Türkiye’ye
sığınmacılarla ilgili yapılan yardımın onaylanması var. Şimdi ilk dilim
yardım onaylandıktan sonra en çok tartıştığımız konulardan biri; hemen
zaman açısından geç Türkiye’ye gelmesi, hem de verirken birtakım kriterler
söylenmesiydi. Bu tartışmalar baki, bir kenarda duruyor, ama onay çıkması
konusunda ne söylüyorsunuz?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Avrupa Birliği’yle göç anlaşmasını
imzaladığımız zaman, Avrupa Birliği’nin 3+3 milyar avro taahhüdü vardı
Türkiye’deki Suriyeli göçmenlere harcamak için. İlk 3 milyar avro 2016 sonu
itibariyle esasen aktarılacaktı. Fakat Avrupa Birliği’nin bu bürokrasisi ve
prosedürler, standart politikalar için ya da projeler için prosedürleri
bunu geciktirdi. Son zamanlarda hızlandırdığını görüyoruz. Diğer taraftan
Türkiye olarak biz de Suriyeli mültecilere yönelik projelere de hız
vermemiz gerekiyor ki bu konuda kurumlarımız arasında eşgüdüm var, yoğun
bir çalışma var değişik bakanlıklar. Ve şimdi 2018 yılı sonuna kadar esasen
vermeyi taahhüt ettikleri ikinci 3 milyar avronun onayı çıktı. Umarım ilk
dilimdeki zorluklardan ya da bürokrasiden ders alınır ve bu sefer daha
hızlı bir şekilde uygulama olur ve paralar aktarılır ve Suriyeli
mültecilere proje olarak döner. Dolayısıyla Avrupa Birliği’nin bu anlamda
sözünü tutması tabii ki önemli, ama daha hızlı davranması gerektiğini de
Avrupa Birliği’ne hatırlatıyoruz. İlk başta gereksiz şartlar koyuyorlardı,
örneğin eğitim için gönderilen parayla yeni okul yapılmaz, mevcut okullar
tamir edilecek. Oysa Suriyeli çocukların okula gidebilmesi için yeni
dersliklerin yapılması gerekiyor, ama daha sonra bu konularda ikna oldular,
şimdi daha olumlu seyrediyor diyebiliriz, tek yapılması gereken iş sürecin
biraz hızlandırılması.
SUNUCU- Zirvede alınan başka kararlar da var, uzun da sürdü, 9 saate yakın
müzakereler devam etti ve Avrupa’ya göçün engellenmesi için Kuzey Afrika
ülkelerine daha yüksek miktarda yardım sağlanması ve bu göçün orada
durdurulması için birtakım merkezler kurulması şeklinde de bir karar var.
Bu engeller mi göçü sizce, ne diyorsunuz?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Avrupa Birliği şunu biliyor: Bir
göçmenin Afrika’daki maliyeti ya da Suriye’deki maliyeti o Avrupa Birliği
ülkelerine geldikleri zamanki maliyetinin onda biri. Dolayısıyla burada
esasen akıllı bir yöntem diyebiliriz. Fakat göçü sadece transit ülkelerde
durdurmaya çalışmak akıllı bir yöntem değildir. Esas göçmenlerin geldiği
ülkelerde bunu durdurmamız lazım. Yani bu insanlar niye terk ediyor?
İşsizlik mi var veya Suriye’deki gibi yönetilemeyen bir ülke mi, terör mü
var veya kıtlık mı var, açlık mı var ya da başka sebep de olabilir,
çevresel sebepler de olabilir. Dolayısıyla bu göçmenlerin terk ettiği
ülkelerde bu sorunları çözmek önemli. Şimdi Afrika ülkelerinden, Sahra Altı
Afrika ülkelerinden, bu Kuzey Afrika ülkelerine göçmen geldikten sonra
orada istediğiniz kadar o ülkelere para yardımı yapın, onları
durduramazsınız. Bu kadar insan hayatını riske ederek, özellikle de
kadınların ve çocukların hayatını riske ederek Avrupa ülkelerine gelmeye
çalışıyorsa, bunu sadece o ülkelere para vererek durduramazsınız, işi
kökünde çözmek lazım. Ekonomik kalkınmaysa, buralara ekonomik kalkınmayla
ilgili yardım yapmak lazım.
Bakınız şimdi resmi rakamlar açıklandı. 2017 yılında Türkiye’nin yaptığı
insani yardım miktarı ve kalkınma yardımı miktarı 8 milyar dolar. Tüm
Avrupa Birliği kurumlarının yaptığı yardım ise 2.5 milyar doların altında.
Yani tek başına Türkiye 28 -tabii ülkelerin kendi yaptıkları yardım da var-
ama 28 ülkenin kuruluşundan daha fazla insani yardım yapıyor, hem de dört
katından fazla. Dolayısıyla Avrupa Birliği işte bunu bu tamam durdurmaya
çalışsın. Ama daha akıllı politikalarla ve stratejilerle bunu yapabilir.
SUNUCU- Bu noktada da Türkiye’yle olan ilişkiler hem bu göç politikası
anlamında, hem de Avrupa Birliği’nin var oluşu anlamında da önemli. Son
zamanlarda yaşanan ortada bir güven bunalımı var, bir kriz var. Yeni
dönemde yeni bir sayfa açılma ihtimali var mı? Bu soruyu sorarken mesela
Genel İşler Konseyinin son aldığı kararları da hatırlatarak soruyorum.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi Avusturya Dönem Başkanlığı var.
Avusturya Dönem Başkanlığında olumlu adımların atılacağını düşünmüyoruz.
Dün Avusturya Dışişleri Bakanı Karin Kneissl’la uzun uzun telefonda da
görüştük. Kendisiyle birlikte ilişkilerimizi normalleştirmeye çalışıyoruz,
onun da samimiyetine inanıyoruz, Karin Kneissl’ın fakat şu andaki Başbakan,
eski Dışişleri Başkanı Sebastian Kurz maalesef aşrı sağ partiden bile daha
aşırı uçta ve sürekli Türkiye aleyhine adımlar atmaya çalışıyor.
Dolayısıyla Avusturya Dönem Başkanlığında Avrupa Birliği’nden özellikle
fasılların açılmasıyla ilgili olumlu bir adım beklemiyoruz. Ama diğer
konularda, göç konusu olsun ve şimdi vize konusunu tekrar masaya
yatıracağız biz, 7 kriterdi, şimdi 6 kritere düştü. 6 kriterle ilgili ne
yapacağımızı yapmayacağımızı Avrupa Birliği’ne bildirdik, uzmanlarımız da
çalıştılar. Şimdi Timmermans’la bir araya gelip bu yol haritası konusunda
ne yapacağımızı konuşacağız.
Diğer taraftan tabii Gümrük Birliği Anlaşmasının güncellenmesi konusu var
ki her iki tarafın yararına. Yine Avrupa Birliği’yle güvenlik politikaları
var. Sadece NATO’da değil Avrupa Birliği’yle de biliyorsunuz bu konularda
işbirliğimiz var. Yani ortak çalışabileceğimiz alanlar var. Yani bugün
fasıl açılması veya açılmaması, bunlar siyasi konu oldu, teknik konu değil
maalesef, bu da Avrupa Birliği’nin yanlış politikaları yüzünden oldu ve
önümüzdeki süreçte, özellikle Avusturya Dönem Başkanlığı bittikten sonra
daha olumlu işbirliği bekliyoruz. Örneğin Bulgaristan dönem başkanlığında
Türkiye-Avrupa Birliği zirvesi de oldu Varna’da. Ama Avusturya dönem
başkanlığı çok aktif olmayacak.
SUNUCU- Bu vize serbestisiyle ilgili teknik heyetler de zaten ay başında
zannediyorum toplantı yapmışlar ve Türkiye’nin hani bu çalışma kağıdından
memnuniyetle dile getirilmişti sunduğu. Fakat o kriter arasında işte o
terör tanımı sorunu nasıl aşılacak ve olağanüstü halin kaldırılacağını
Sayın Cumhurbaşkanı da söyledi, bu konuda bir adım atılması bekleniyor mu
Temmuz ayı içinde, bu da olumlu yansır mı ilişkilere?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Olağanüstü halin kaldırılması tabii ki
yansır, çünkü her ne kadar olağanüstü hal bugüne kadar vatandaşlarımızın,
bireylerin temel hak ve özgürlüklerini kısıtlamadığı gibi, seçim zamanında
da gördük, olağanüstü hal siyaseti ya da günlük hayatı etkilemiyor. O
nedenle dışarıdan yanlış algılama var, biz bir terör örgütüyle ve terör
örgütleriyle mücadele için darbeden sonra, darbe girişiminden sonra
olağanüstü hali getirdik ve iktidara geldiğimiz zaman Güneydoğu’daki
olağanüstü hali kaldırdık, hemen kaldırdık, ilk attığımız adımlardan bir
tanesiydi. Bizim için bir seçenek değildi, zaruretti.
Şimdi diğer taraftan baktığımız zaman terörle mücadele kanunlarına, Fransa
ne yaptı, Belçika ne yaptı, hem de bir iki terör saldırısından sonra.
Oradaki terör saldırılarını biz hafife almıyoruz, en şiddetli bir şekilde
kınadık ve dayanışmamızı da gösterdik. Ama terörle mücadele konusunda bir
taraftan Avrupa Birliği üyesi ülkeler çok katı kanunlar kabul ederken,
Türkiye’den tam tersi adım atmaları gerçekçi değil, adil bir yaklaşım da
değil.
Dolayısıyla biz terörle mücadele ederken bu mücadeleyi zafiyete düşürecek
herhangi bir adım atmayacağımızı veya kanunda herhangi bir köklü değişiklik
yapmayacağımızı Avrupa Birliği’ne ta başından beri söylüyoruz. Ve şimdi
önümüzde örnekler de var, ben o konuyu da aşacağımızı düşünüyorum. İleride
terörle mücadele…
SUNUCU- Nasıl aşılır sizce?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Örneğin, Avrupa Konseyi’nin çalışma
grubu var Türkiye’yle Avrupa Konseyi arasında. Avrupa Konseyi Genel
Sekreteri, biz Türkiye’yle bu konuyu ileride hallederiz dedi, taahhütte de
bulundu Jagland. Dolayısıyla bu kriteri Avrupa Konseyi’ne bırakırsa Avrupa
Birliği, böyle bir eğilim var, ama bazı Türkiye karşıtları gerek
Parlamentoda, gerekse Komisyonda bunu engellemeye çalışıyorlar. İki kurum
arasında da, Avrupa Konseyi ile Avrupa Birliği arasında da böyle bir
rekabet de var, onu da görüyoruz. Eğer Avrupa Birliği gerçekten samimiyse,
biz bu konuyu da aşarız. Dolayısıyla diğer çalışmalardan da memnunlarsa,
biz terörle mücadele ederken bizi zafiyete düşürecek konuda bize baskı
yapmamaları gerekiyor, böyle bir baskıyı da zaten kabul etmemiz mümkün
değil.
SUNUCU- Tek bir kritere bunu sıkıştırmak demek aslında adım atmak
istemediklerinin de belki bir göstergesi.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Adım atmak istemezlerse, fasıllar
konusunda eskiden Kıbrıs Rum Kesiminin arkasına sığınıyorlardı, bugün
bakıyoruz başka konuların arkasına sığınıyorlar. Eğer istemezlerse zaten
olmaz. Ama o zaman Göç Anlaşması da olmaz, Geri Kabul Anlaşması da olmaz,
çünkü bu anlaşmaların hepsini birbirine bağladık biz Göç Anlaşmasını
imzalarken. O zaman bu konulardaki işbirliğimiz de olmaz. Bu tehdit ya da
şantaj değil. Neticede her iki taraf da yükümlülüğünü yerine getirmesi
gerekiyor.
SUNUCU- Şimdi seçim döneminde yurt dışında propaganda konusunda sıkıntılar
yaşandı, bu da Avrupa Birliği’nin hani samimiyet testlerinden biriydi. AK
Parti mitingleriyle diğer mitingler arasındaki fark olarak söylüyorum;
birine izin vermeyip diğer mitinglere izin vermeleri anlamında. En son
Hollanda’da Rotterdam’da AB dışında kamu düzenini bozabilecek seçimlerin o
şehirde yapılmasına izin verilmeyecek şeklinde bir düzenleme yapıldı. Yerel
bir karar olabilir, ama bir bakış açısını anlatmak anlamında söylüyorum;
seçim gecesi konvoylar ve havai fişekler eşliğinde yapılan kutlamalar bunda
etkili oldu diyor haber, ne dersiniz?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi Avrupa Birliği ve AB üyesi ülkeler
demokrasi, insan hakları, toplanma özgürlüğü, ifade özgürlüğü gibi
konularda bütün ülkelere dünyaya ders vermeye çalışıyor. Ama son
zamanlarda, özellikle son 5 yıldır Avrupa’daki artan ırkçılık, yabancı
düşmanlığı ve aşırıcılık maalesef bu konuda Avrupa Birliği’ni ve AB üyesi
ülkeleri sorgular hale getirdi, hepsini söyleyemeyiz ve Hollanda bunlardan
bir tanesi. Eleştirdiğimiz zaman da çok üzülüyorlar, bozuluyorlar,
gerçekten alışık da değiller eleştiri almaya. Ama bugünkü haline baktığımız
zaman, eleştirilmeyi hak ediyorlar, dolayısıyla bunun da kabullenmesi
gerekiyor. İki gün önce Danimarka’daydım, Danimarka Dışişleri Bakanı’na da
söyledim; siz dedim her gün Türkiye hakkında konuşuyorsunuz. Biz
konuştuğumuz zaman da Türkiye bizim hakkımızda bunu söyledi, bunu böyle
söyledi diyorsunuz. Başkası hakkında bir şey söylerken karşı tarafın da ne
söyleyeceğinizi kabullenmeniz gerekiyor bu tepeden bakma anlayıştan, ders
verir gibi yaklaşımlardan vazgeçin. Sonuçta Avrupa Birliği üyesi bazı
ülkelerde bu sorun oldu. Örneğin, seçim kampanyasıyla ilgili işte
Almanya’da biliyorsunuz biz bu tür toplantılara ya da seçim çalışmalarına
sıcak bakmıyoruz dediler Hollanda ve Avusturya. Fransa örneğin, gelip
burada Fransa’da propaganda yapabilirsiniz dedi, İngiltere söyledi, diğer
ülkeler de söyledi. Ama biz bu seçimde yurt dışında gidip böyle bir
propaganda kampanya yapmak istemedik bu partimizin bir kararıdır. Sadece
UETD Genel Kurulunda Saray Bosna’da Sayın Cumhurbaşkanımız tüm Avrupa’dan
gelen kardeşlerimizle bir araya geldi o çok coşkulu bir toplantıydı
gerçekten Bakir Izetbegoviç de burada bir konuşma yaptı. Onun dışında bizim
herhangi bir bu konuda bir çalışmamız ya da çabamız zaten olmadı, parti
kararı olarak da gitmedik, gitmeye de gerek kalmadı zaten. Neden gerek
kalmadı? Vatandaşlarımız gelmenize gerek yok, biz zaten kararımızı verdik
dediler. Ve bu tepki gösterilen daha doğrusu bu tür açıklama yapan ülkelere
bakın bizim oyumuzun AK Parti’nin ve Cumhurbaşkanımızın oyunun en yüksek
olduğu ülkeler. Yani bizim halkımız yurt dışında yaşayan vatandaşlarımız
son 16 yılda Türkiye’deki büyük bir değişimi, gelişimi gördüğü gibi bu
ülkelerin bu tür politikalarına da tepki olarak bize olan desteğini de
sürekli arttırıyor. Onlara da minnet borçluyuz.
SUNUCU- Suriye meselesine geçelim buradan. Münbiç’teki sürecin nasıl
ilerlediğinden önce aslında biraz Dera’da olanlara bakmak lazım galiba.
Rejimin müdahalesinin ardından hem sivil kayıplar var, hem ciddi bir göç
tehlikesi var ve Ürdün’ün de bu göç edenleri almadığı haberleri var. Yeni
bir Halep yeni bir Guta bir insanlık dramı riski var mı? Ve tabii Amerika
ve Rusya açısından baktığımızda Suriye’deki genel durumu nasıl etkiler?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi bu ihlallerde Rusya’nın
sorumluluğu var, İran’ın sorumluluğu var, ayrıca ABD’nin sorumluluğu da
var. Neden? Biz Astana’daki çatışmasızlık bölgeleri anlaşmasına bu bölgeyi
de eklemiştik ve birlikte hareket edecektik. Ve rejimin garantörü İran ve
Rusya, muhalefetin garantörü ise Türkiye. Bu İdlib de dahil, Humus da, Doğu
Guta da dahildi bu bölgede güneydoğu bölgesi Suriye’nin. Fakat daha sonra
ABD ve Rusya bu bölgeyle ilgili bir mutabakat sağladılar, yani
çatışmasızlık bölgesi mutabakatı sağladılar. Yine burada kendi
anlaşmalarına göre bir tarafta muhalefet var, diğer tarafta rejim. Şimdi
rejim bu bölgeye saldırdı, bu mutabakatı kim yaptı? ABD’yle ve Rusya, şimdi
ikisinin de sorumluluğu var ve bunu durdurmaları gerekiyor. O zaman tüm
anlaşmalar biterse siyasi çözümün bir anlamı kalmaz, Cenevre’nin bir anlamı
kalmaz, Astana’nın hiçbir anlamı kalmaz, Soçi zirvesinin sonuçlarının da
bir önemi kalmaz, bu sefer kaos devam eder. Dolayısıyla, herkes
yükümlülüğünü yerine getirmesi gerekiyor. Biz bu konuda zaten açıklamamızı
yaptık, ciddi endişe duyuyoruz ve saldırıları kınıyoruz. Ama diğer taraftan
da ABD de burada sorumludur, çünkü kendisi Rusya’yla beraber çatışmasızlık
bölgesi konusunda bir mutabakata imza atmıştır ve bu ihlallerin burada
durdurulması gerekiyor, gerekli tedbirlerin alınması gerekiyor. Efendim,
biz anlaşma sağladık ama, şimdi saldırı oldu, ben ne yapayım, başınızın
çaresine bakın demek insani de değildir ve maalesef bu konuda da bu
ülkelere yönelik güvenilirliği de zedeliyor.
SUNUCU- O Türkiye’nin takip ettiği önemli başlıklardan biri olacak gibi
önümüzdeki günlerde de.
Münbiç’e bakalım, 4 Temmuzdan itibaren çekilme süreci başlayacak, yol
haritası böyleydi. Nasıl ilerliyor, bir sorun var mı, planlandığı şekilde
gidiyor mu?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Gayet planlandığı şekilde devam ediyor.
Bugüne kadar 6 tane devriye görevi icra edildi. Bölgede denetim, kontrol
mekanizması nasıl olacak, bu konularda da çalışmalar devam ediyor. Daha
önce de söylediğimiz gibi 1 aylık bir hazırlık dönemi vardı, zaten bu
faaliyetlerin hepsi hazırlık döneminin içindeki faaliyetler. ABD’li
uzmanlarla bizim arkadaşlarımız, Genelkurmayımız ve aynı şekilde Mili
Savunma Bakanlığımız, istihbaratımız bu teknik çalışmaları birlikte
sürdürüyorlar. Dışişleri Bakanlığı olarak da biz de bu işin siyasi yönünü
arkadaşlarımızla götürüyoruz Cumhurbaşkanı’mızın talimatlarıyla, her şey
yolunda.
Trump’la Cumhurbaşkanımız telefon görüşmesi yaptılar ve bundan sonraki
süreçte bu yol haritasıyla birlikte ilişkilerimizi de daha güçlendirmek,
normalleştirmek için çabalar sarf edilecek. Bizim ABD’den beklentilerimiz
biliyorsunuz daha fazla, FETÖ’nün iadesi dahil birçok alanda
beklentilerimizin olduğunu onlar da biliyorlar. Ama bu yol haritası
başarılı bir şekilde uygulanırsa, esasen güvenin yeniden tesis edilmesi
bakımından önemli bir adım olacak. Diğer taraftan, ABD ile iki tane daha
çalışma grubu oluşturmuştuk, sadece Münbiç’le ilgili değil, bir tanesi de
hukuki meselelerle ilgili konsolosluk meseleleri. Bu çalışma grubu da 13
Temmuz’da Ankara’da toplanacak.
Yine üçüncü çalışma grubu PKK’yla mücadeleyle ilgili. Önümüzdeki süreçte bu
çalışma grubu da toplanacak ve PKK’ya yönelik birlikte nasıl mücadele
edeceğiz, özellikle Irak’ta ve Kuzey Irak’taki PKK yapılanması, onların
sözde lider kadrosuna yönelik neler yapılacağı konusunda üçüncü çalışma
grubu da biraraya gelecek. Bu…
SUNUCU- Onun tarihi henüz…
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Karşılıklı görüşülüyor, tarih
belirlenmeye çalışıyor. ABD’de mi olacak, Türkiye’de mi olacak, o konuda da
netlik yok ama bu konuda da bir irade var. Bu çalışma gruplarını biz iyi
bir şekilde işletebilirsek, burada farklı bakanlıklarımız var, kurumlarımız
var, esasen bazı konularda, özellikle de biraz önce söylediğim gibi güvenin
zedelendiği alanlarda veya sebepleri ortadan kaldırarak biz ABD’yle bir
çalışma yapabiliriz. Ama bu konuda ABD’nin artık dediğiniz gibi somut
adımlar atması gerekiyor. Daha önce sözünde durmadığı konular var, Münbiç
dahil ve önümüzdeki süreçte ABD sözünü tutarsa ve Türkiye’ye yönelik
müttefik olduğunu gösterirse, bu konularda sonuç alıcı adımları birlikte
atabiliriz.
SUNUCU- Münbiç konusunda merak edilen bir nokta da, silahları bırakarak
çekilecekler, o teknik heyetler mi bunun üzerinde çalışıyor, yani silahları
kim alacak, nerede olacak, Amerika mı toplayacak, Türk askeri mi
toplayacak?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- ABD toplayacak, çünkü ABD verdi. Ve
bizim doğrudan zaten YPG/PKK’yla bir muhataplığımız yok, dolayısıyla ABD
bunları çıkaracak ve silahları da elinden alacak, çünkü bu silahları ABD
verdi ve mutabakatımızın içinde bu var. Yine Fırat Nehri’nin doğu kısmında
Münbiç’ten sonra buralara da gidince, ayine aynı şekilde ABD YPG’nin,
PKK’nın elinden silahları alacak. Esasen bu silahları verirken biz tepki
gösterdiğimiz zaman, Sayın Cumhurbaşkanımız Trump’a bunları yüz-yüze
görüşmelerde ve telefon görüşmelerinde söylediği zaman da, Trump’ın da bu
silahların geri alınacağını, seri numaralarının alındığını da söylemişti.
Ve özellikle Hamburg’da G-20 marjında geçen sene baş başa da görüşmede, ben
de oradaydım, Sayın Cumhurbaşkanımız net ifadelerle bundan duyduğumuz
rahatsızlığı da iletti, Trump’ın ve o günkü yanındaki ekibin de bu konudaki
sözünü çok iyi hatırlıyoruz, bu silahların alınması lazım.
Yüzde 100 hepsi alınır mı? Alınmaz. Neden? Bazıları zaten kayıp, PKK/YPG
bunları sattı, bazılarını Türkiye’ye soktu, ki bunları bazen sınırda
yakaladık, bazen de PKK’nın elinde bunları yakaladık ya da ele geçirdik,
bazıları da kullanılmıştır, eskimiştir. Ama önemli olan, kalanların teslim
alınmasıdır, geri alınmasıdır.
SUNUCU- Kaç terörist var Münbiç’te böyle bir ya da şimdiden çıkış başladı
mı vesaire, bu konularda yeni bilgiler var mı?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdiden çıkış başladı, çıkıyoruz
diyorlar ama, bizim için esas, bu bir aylık hazırlık aşamasından sonra
atılacak adımlar ölçüdür ve o zaman kaç tane çıktı, kaç tane var, o zaman
netleşecek. Şu anda biz tam içeride veya onlarla muhatap olmadığımız için
kaç tane olduğundan emin değiliz işin doğrusu.
SUNUCU- Şimdi çekilme bittikten sonra demografik yapıya göre orada o şehrin
yönetilmesini sağlayacak yapılar oluşturulacak, bu da zaten yol haritasında
var. Bugün de bazı haberlerde vardı, bu YPG’li teröristler askeri
kıyafetlerini çıkartıp sivil hale gelip bu şehir meclislerinde görev almaya
çalışıyorlar, dolayısıyla da şehrin yönetiminde tekrar söz sahibi
olacaklar. Hatta oradaki yerel kaynaklardan gelen bilgiler, biz biliyoruz
onların kim olduğunu şimdi burada görüyoruz şeklinde haberler var. Bu nasıl
engellenecek, nasıl kontrol edilecek?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Buralarda kimin görev alacağına Türkiye
ve ABD birlikte karar verecek, buna YPG de karar veremez, tek başına ABD de
karar vermez, vermeyecek. Türkiye’yle ABD birlikte karar verecek. Efendim,
ben işte bir liste getirdim, bunlar olsun, olmaz, birlikte karar vereceğiz.
Dolayısıyla zaten bunların kim olduğunu yerel halk da biliyor, bizim
istihbaratımız da bu konuda ciddi çalışmalar yaptı. Ve işte üzerindeki
neyse giydiği onu çıkarıp, ben ondan sonra sivil görev alacağım, olmaz.
Üstelik burası yüzde 95 oranında Arap şehri, dolayısıyla burası yüzde 95
oranında Araplar tarafından yönetilecek, güvenlik güçlerinde de yine yüzde
95 oranında Araplar yer alacak. O sebeple, bu girişimler boşa çabadır ve
bunları biz yutmayız ve müsaade de etmeyiz. Burayı istikrara
kavuşturacaksak, kendi halkına teslim etmemiz gerekiyor. Dışarıdan gelecek
PKK/YPG, üzerindeki işte neyse giydiği onu çıkaracak, sonra da ben burada
yer alacağım, artık bu tür numaraları kimse yutmaz. Hele hele Türkiye bu
konuda çok titiz, hassas, yerel halk da hassas. Daha önce bizi davet ettiği
zaman ABD işte YPG çekildi diye, çekilmediğini biz anladık, gördük ama o
zaman bir şeyi fark ettik, oradaki yerel halk kesinlikle YPG’nin ve
dışarıdan gelenlerin burada kalmasını istemiyor, kendi şehrine kendileri
sahip çıkmak istiyor. Esasen bu ileride siyasi bir çözüm olduğu zaman,
Suriye’nin sınır bütünlüğü, toprak bütünlüğü bakımından da çok önemli. Yani
buradaki oluşacak güvenlik güçlerinin ya da yerel yönetimlerin merkezi
yönetime entegrasyonu bakımından da önemli. PKK’nın amacı nedir? Bölmek.
Dolayısıyla PKK/YPG’nin buralarda yer alması mümkün değil.
SUNUCU- Fırat’ın doğusuna çekilmeden biraz bahsettiniz, daha önce bu soru
sorulduğunda işte kritik soru, kritik nokta bu demiştiniz hem Amerika’yla o
güven ilişkisinin, samimiyet ilişkisinin devamı açısından, hem de elbette
güvenlik kaygıları açısından. Kandil ve önümüzdeki dönemde Sincar’a
yapılacak olası operasyonları da düşündüğümüzde, bu doğuya çekilenler ne
olacak?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Sincar’dan çekildiğini söylüyorlar, bu
konuda Irak yönetimiyle de temastayız. Şu anda onlar hükümeti kurmaya
çalışıyorlar, yoğun bir çaba içindeler, umarım inşallah kısa sürede
hükümeti kurarlar, hem Irak’ın yeniden inşası için bizim onlara
taahhütlerimiz de var, desteğimizi artıracağız. Diğer taraftan, NATO’nun
burada özellikle eğitimle ilgili bir kampı olacak, Türkiye de burada önemli
roller üstlenecek. Ve Basra bölgesinde Başkonsolosluğumuzu açıyoruz ve aynı
şekilde yine Musul’da da Başkonsolosluğumuzu açmak için resmi çalışmaları
başlattık ve buralarda misyonlarımızı tekrar açacağız. Diğer taraftan,
hükümet kurulduktan sonra bu PKK’ya yönelik Irak yönetimiyle de
işbirliğimizi daha da güçlendireceğiz.
Sincar bölgesinde çekildi diyorlar, ne kadar çekildi, çekilmedi, bundan
emin olmamız lazım. Kandil ve Mahmur bölgesi, yani tüm bu bölgede
mevcudiyeti zaten sır değil ve buraya yönelik operasyonumuz da devam ediyor
ve emin adımlarla ilerliyoruz. Bizim amacımız, PKK ve teröristler neredeyse
buraları temizlemektir. Sınırımızın öbür tarafındaki bataklığı kurutmadan
sınırımızın bu tarafında, yani topraklarımızda kendimizi güvende
hissedemeyiz, bunun için de ne gerekiyorsa yapmaya devam edeceğiz.
SUNUCU- Şimdi Amerika’yla ilişkiler üzerinde sadece Suriye değil, başka
başlıklar da var elbette. Amerika Dışişleri Bakanı Pompeo’nun, seçimler
bitti, Türkiye’yle daha verimli bir müzakere sürecine girilebilir sözünden
siz ne anladınız? Bunu neden soruyorum? İran’a yönelik yeni bir yaptırım
paketi de var, müttefiklerimiz da bizle birlikte hareket etsin şeklinde
gelen çağrılara Türkiye ne yanıt verecek/
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi tabii biz de ABD’yle
ilişkilerimizi güçlendirmek isteriz. Pompeo geldikten sonra zaten biz seçim
atmosferine girdik, Münbiç yol haritasını da bu kampanya sürecinde
biliyorsunuz onayladık 4 Haziran’da. Şimdi seçim bitti ve Türkiye’de
Cumhurbaşkanımız görevine devam ediyor yeni hükümet sistemiyle. Dolayısıyla
ABD’nin seçimden sonra Türkiye’yle işbirliğini güçlendirme arzusu normal,
diğer müttefiklerimizin olduğu gibi. Seçim sonuçları ortaya çıktıktan sonra
biliyorsunuz Cumhurbaşkanımızı dünyanın her yerinden aramaya devam
ediyorlar, Trump ve Avrupa liderleri, NATO Genel Sekreteri vesaire,
emirler, krallar, herkes arıyor. Dışişleri bakanları ve uluslararası
örgütlerin yine yöneticileri de beni de arıyorlar, tebrik ediyorlar. Diğer
taraftan, tüm ülkeler Türkiye’yle ilişkilerini daha da güçlendirmek
istediklerini bu telefon görüşmelerinde dile getirdiler.
Şimdi ABD’yle biz ikili ilişkilerimizi geliştiririz, bölgesel işbirliğimizi
de güçlendiririz. Fakat burada işbirliği demek, ABD’nin kendi başına karar
alması ve tüm herkesin de bu karar yanlıştır-doğrudur buna katılması demek
değildir. İran konusunda örneğin nükleer anlaşmasından çekildi ABD, fakat
Avrupa Birliği üyesi ülkeler, diğer taraf olanlar, AB dahil, hayır, biz bu
anlaşmaya sadığız ve bundan sonra da sürdüreceğiz dediler. Bu, ABD’nin tek
başına aldığı bir karar. Diğer ülkeler ABD’nin aldığı her karara katılmak
zorunda değildir. ABD’nin aldığı kararlar ya da politikalar doğruysa,
istikrara ve barışa yönelikse, biz tabi ki destekleriz. Ama başka ülkelerin
aleyhine tek başına aldığı kararlar yanlışsa, biz buna katılmak zorunda
değiliz. Yani müttefik olmamız, bir müttefikin aldığı her karara uymamız ya
da onun söylediği her şeye harfi harfiyen uymamız anlamına gelmez.
Özellikle de bizimle istişare etmelerini de, bizim fikirlerimize de önem
vermelerini bu bölgeyle ilgili tavsiye ederiz. Çünkü biz konulara,
meselelere objektif, dengeli bakıyoruz, gerçekçi bakıyoruz, hayalperest de
değiliz. İran olsun veya başka bir ülke, üçüncü bir ülkenin politikası
doğru değilse biz bu politikayı desteklemek zorunda değiliz, desteklemeyiz.
SUNUCU- Amerika’nın yeni yaptırım paketi ve İran’da şu anda yaşanan,
ekonomiyle başlayan, ama biraz siyasete de gelen gerilimi birlikte nasıl
okuyorsunuz?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- İran’daki herhangi bir olumsuz gelişme
sadece İran’ı ilgilendirmez, Suudi Arabistan’a da olumsuz etkisi olur,
Körfez Bölgesine de olur, Türkiye’ye de olur, Pakistan’a da olur,
Azerbaycan’a da olur, yani tüm bölgeye olur, ayrım yapmaksızın söylüyorum,
Suriye’ye de olur, Irak’a da olur. O yüzden, İran’la bizim de
anlaşamadığımız noktalar var, ama büyük bir ülkenin İran gibi bir ülkenin
istikrarının bozulması ve kaosun oluşması hiç kimsenin yararına değildir,
bu ABD’nin de yararına değildir. Bu konularda işte İsrail’in
yönlendirmesiyle hareket etmek de doğru değildir. O nedenle biz İran’ın
istikrarına önem veriyoruz, İran bizim önemli bir komşumuzdur, ekonomik
ilişkilerimiz de var. Başka ülkeler kendi aralarında ticaret yapmıyoruz
dedi diye Türkiye’de İran’la ticaretini kesecek değildir. Yani bir ülke ben
büyüğüyüm, ben yaptırım kararı aldım herkes de buna uyacak yoksa ben de
ceza keserim artık böyle bir dünya yok olmayacak da bundan sonra. O yüzden
böyle tek taraflı alınan kararlarda çok dikkatli olunması gerekli.
SUNUCU- Tek taraflı alınmaya çalışılan, daha doğru üzerinde tartışılan bir
karar da tabi F-35 savaş uçaklarıyla ilgili Türkiye’ye verilmesinin
engelleme girişimleri. Gerçi teslim alındı bunun uluslararası bir proje
olduğu biliniyor. Amerika’daki yasal süreçte daha tamamlanmadı, ama sürekli
Türkiye’nin önüne getiriliyor. İşte S-400, F-35 bu tartışma sürekli devam
ediyor bir NATO toplantısı da var önümüzde. Orada da herhalde gündem
maddelerinden biri olacak gibi görünüyor ne diyorsunuz bu tartışmayla
ilgili bitecek mi bir noktada bu artık?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Çok taraflı bir program Türkiye’de bunun
önemli bir ortağı üretim kanadında da var dolayısıyla burada da ben
Türkiye’yi çıkarmak istiyorum demekle bu iş olmaz bir kere gerçekçi olmak
gerekiyor. Ve siyasi dille değil de hukuki dille de konuşmak gerekiyor.
Diğer taraftan kongrede bu tür girişimlerin olduğu da bir sır değil.
Cumhurbaşkanımız telefon görüşmesinde Trump’a söyledi ve Trump da bu konuda
gerekli adımları atacağını da söyledi. Yani kongredeki bu F-35 dahil
Türkiye aleyhtarlığı konusunda elbette biz rahatsız oluyoruz, ama burada
esas karar yönetimindir ve Trump yönetimi de bu konuda kararlı şu anda.
Yani Türkiye’yle ilişkileri geliştirme konusunda kararlı ve bunu telefon
görüşmesinde bir kere daha söyledi. Ama seçildiği günden bu yana Trump
esasen, şahsen ben bunu her yerde söylüyorum, Başkan Trump Türkiye’ye önem
veriyor, Türkiye’yle ilişkileri güçlendirmek istiyor ve bu yol
haritalarının ve çalışma gruplarının oluşturulmasında Cumhurbaşkanımızla
ikisinin liderliği burada çok önemli gerçekten. Diğer taraftan tabii farklı
kurumlardan bazı tepkiler geliyor, ama şu ana kadar F-35 konusunda bir
sorun yok ilk teslimat oldu eğitim çalışmaları başladı. İleride de sorun
olacağını biz düşünmüyoruz, ama buna benzer girişimler görüyorsun işte
Demokles’in kılıcı gibi Türkiye üzerinde sallandırmaya çalışıyor, biz de
bunu anlamaya çalışıyoruz. Artık eski Türkiye bitti yeni Türkiye böyle
davranamazsınız, davranmayın. Biz müttefiksek eşit ortağız. Belki siz
ekonomik olarak süper güç olabilirsiniz şu anda olabilir veya savunma
sanayinde bizden de iyi olabilirsiniz ama bu Türkiye’ye yönelik bu tür
politikaları devam ettireceğiniz ya da ettirebileceğiniz anlamına gelmez.
Müttefiksek eşit ortak gibi çalışmamız lazım. Biz Amerika’yı herhangi bir
konuda yani FETÖ’yü vermediği halde veya başka konularda şu anda tehdit
ediyor muyuz? Yani tehdit dilini biz de kullanırız halkımızın da talepleri
de var. Ama bu ilişkilerimizi başka bir yere götürür, bu da bir tercihtir.
Eğer bunu istiyorlarsa bu başka. Ama görüyoruz ki yönetimlerde ve
liderlerde ilişkilerimizi daha ileri götürme noktasında bir irade var,
ortak irade var. Bizim görevimiz de diplomatlar olarak ve Dışişleri
Bakanlıkları olarak liderlerin aldığı bu kararların uygulanması için çaba
sarf etmek, mayınlı alanları da temizlemektir, biz de bunun için
çalışıyoruz.
SUNUCU- NATO toplantısına bu S-400 alımının yansımasını nasıl görüyorsunuz
nasıl olur?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- NATO çalışması NATO zaten daha önce
Genel Sekreteri bu konuda açıklama yaptı yani Türkiye bağımsız bir ülkedir
kendi kararını kendi verebilecek bir ülkedir. NATO da çok iyi biliyor ki
Yunanistan’da da S-300’ler var, bizim alacağımız S-400’ler NATO’ya yönelik
bir tehdit değildir, yani NATO’yu ve müttefiklerimizi düşman olarak
tanımlamayacaktır. Bu konuda herkesin emin olması gerekiyor ve biz
herkesten daha fazla hassasız. Yani biz kendi hava savunma sistemimiz için
aldık yani hava sahamızı korumak için biz bu savunma sistemlerini aldık
dolayısıyla, herhangi bir müttefike yönelik tehdit olsun diye almadık. Bu
konuda kontrol de zaten bizde olacak burada bir problem yok. Bazı ülkeler
niye Rusya’dan aldık diye tepki gösteriyorlar, biz de onlara siz
verseydiniz, sizden almak istedik siz vermediniz, bizim de acil ihtiyacımız
vardı almak durumundaydık. Eğer siz bir taraftan vermeyeceksiniz, diğer
taraftan da başkasından alınca sorgulayacaksınız bu da ne kadar adil bir
yaklaşım diye bir soruyla kendilerine cevap verdiğimiz zaman zaten
söyleyecek bir şey yok, kalmıyor.
SUNUCU- Şimdi 13 Temmuz’da Amerika’yla çalışma grubunun özellikle bu
konsolosluk ilişkileri ve Gülen’in iadesi, FETÖ’yle mücadele konusunda
toplanacağını söylediniz. Bu çalışma grupları kurulurken artık somut bir
şey görmek istiyoruz bir oyalama taktiği olarak ortaya çıkmaksın, bu
vurgusunu hatırlıyorum Ankara’dan yapılan. Buradan somut bir şey
görebilecek miyiz sizce bu toplantıdan? Aslında ilk defa dosyalar masada
olacak.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Elbette o gün Tillerson’la yaptığımı
basın toplantısında da şu ifadeyi kullanmıştım: Artık oyalama dönemi bitti
hatta futbol tabiriyle topu taca atma dönemi de bitti. Münbiç konusunda,
diğer konularda ortak adımlar atılacak ve ne olup ne olmadığını anlayıp
göreceğiz. Örneğin FETÖ’nün iadesiyle ilgili seçim döneminde de maalesef
bunu Sayın İnce de seçim malzemesi de yaptı. İşte Amerika’dan birisi beni
arada böyle söyledi. Şimdi yönetime adaysam gerçekten daha ciddi bir
şekilde kim aradı neyi söyledi biz de bilelim çünkü muhalefetin de
sorumluluğu en az iktidar kadardır neyse o başka bir konu seçim bitti. Şu
anda FETÖ’nün iadesiyle ilgili verilen delillerde örneğin bu çalışma grubu
toplandığı zaman neresinde eksik var, hangi delili yetersiz buldunuz
bulduysanız. Şimdiye kadar niye başlatmadınız? Önce soracağız.
SUNUCU- Bunun şimdi konuşulması bile zaten başlı başına bir geciktirme.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet yani soracağız, çünkü bugüne kadar
hepsini verdik, ama bir adım atılmadı. Önce soracağız biz bu kadar dosya
verdik koli koli 85 koliden sonra ilave delilleri mahkeme kararlarında
verdik. Adalet Bakanlığımızdan geldikçe biz Dışişleri Bakanlığı olarak
Vaşington Büyükelçiliğimiz aracılığıyla hemen iletiyoruz. Hem Adalet
Bakanlığına iletiyoruz tabii bilgi için de Dışişleri Bakanlığına da
iletiyoruz. Bazen MASAK’la ilgili konular oluyor o zaman ilgili kurumlara
iletiyoruz. Bu kadar belge, delil verildikten sonra neden adım atmadınız?
Önce onu soracağız. Eğer belgeyle ilgili bir tereddütleri varsa onu masaya
yatıracağız nesine itiraz ediyorsunuz, nesini yetersiz buluyorsunuz? Artık
bundan sonra oyalama dönemi bitti, o zaman somut adım bekliyoruz. Bu
çalışma gruplarının faydası burada. Mesela bu çalışma grubunun içinde
Adalet Bakanlığımız olacak. İçişleri Bakanlığımız olacak, yine ilgili
kurumlarımız olacak, Dışişleri Bakanlığı olacak dolayısıyla, burada
herhangi bir tereddüt olmayacak Adalet Bakanlığımızdan üst düzey yönetimden
arkadaşlarımız da olacak, İçişleri Bakanlığından da olacak. Ve bu konularda
biz somut adımlar bekliyoruz ve çalışma grupları işte Münbiç konusundaki
çalışma grubunun neticesini, gördük yol haritasını onayladık uygulama
safhasına şimdi geçiyoruz hazırlık dönemi de bitti bitiyor, zaten sahada
hazırlık döneminde bile bazı konularda uygulamayı da net bir şekilde
görüyoruz. Biz tüm alanlarda PKK’yla mücadele, efendim anlık bilgi verdik,
vermedik yok, birlikte ne yapacağız, nasıl adım atacağız ve istihbarat
dahil hangi konuda iş birliği yapacağız? Bunların üst düzey kadrolarına
yönelik ne yapacağız? Bunların hepsini konuşacağız. Tabii burada Irak da
olacak, Bağdat da olacak, Erbil de olacak, biz de olacağız, ABD de olacak.
SUNUCU- Son 1,5 dakika kaldı gibi görünüyor, yeni dönemde dış politikanın
temel dinamiği ne olacak bunu alarak kapatalım?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Girişimci ve insani politikamız devam
edecek. Çok yönlü, proaktif bir dış politika uyguluyoruz, bu hızlanarak
devam edecek. Uluslararası örgütler nezdindeki üstlendiğimiz
yükümlülüklerin sayısını da artıracağız. Şimdi Medeniyetler İttifakına
İspanya’yla beraber yeniden bir ivme kazandırmak için çalışıyoruz ve eski
Dışişleri Bakanı da Moratinos da Genel Sekreter olacak. Bölgesel üçlü
mekanizmalarımız, dörtlü mekanizmalarımız, Balkanlarla ilgili, Kafkasya’yla
ilgili devam edecek. Ve açılımlarımız artık ortaklık politikasına dönüştü
bu proaktif dış politika sayesinde Afrika’daki, Latin Amerika’daki, Asya
bölgesindeki mevcudiyetimiz giderek artacak. Bu hem misyon sayımız
bakımından da önemli hem de ticaretimiz artması, yatırımlarımızın artması.
Artık Türkiye’nin elinde sadece büyükelçilikler, başkonsolosluklar da yok.
Maarif Vakfımız, TİKA’mız, Yunus Emre Türk Kültür Merkezimiz,
Kızılay’ımızla, AFAD’ımızla, Türk Hava Yollarımızla, Yurt Dışı Türkler
Başkanlığımızla, tüm kurumlarımızla gerçekten o yumuşak güç dediğimiz
gücümüzü tüm dünyada arttırmaya devam edeceğiz. Uluslararası meselelerde de
yine aynı hassasiyetimizi göstereceğiz. Mazlumların ve en az gelişmiş
ülkelerin sesi vicdanı olmaya da devam edeceğiz. Seçim zamanında biraz
gürültüye gitti 4 Haziran’da Gebze’de En Az Gelişmiş Ülkeler için Teknoloji
Bankasını BM’yle beraber açtık. Burada geliştirilen teknolojiler en az
gelişmiş ülkelere transfer edilecek onların kalkınması için kullanılacak.
Dolayısıyla, Türkiye önümüzdeki süreçte elbette dostlarımızın sayısını
artıracağız, düşmanlarımızın sayısını azaltacağız. Var olun mevcut
sorunların çözümüne de aktif katkı sağlamaya devam edeceğiz. Böylesine çok
yönlü, proaktif bir insani ve girişimci yönünü ihmal etmeyen dış
politikamız yeni hükümet sistemiyle daha da güçlenecek. Ülkemiz büyüdükçe,
güçlendikçe tabi ki dış politikadaki gücümüz de artacak.
SUNUCU- Peki, çok teşekkürler sağ olun, hem bilgiler hem değerlendirmeler
için.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Ben teşekkür ederim.
SUNUCU- Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu sorularımızı yanıtladı.
Ankara’dan iyi günler.