Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun NTV’ye Verdiği Özel Röportaj, 3 Mayıs 2023 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun TV 100'e Verdiği Mülakat, 24 Nisan 2023 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun A Haber’e Verdiği Özel Röportaj, 10 Nisan 2023 Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Yeni Şafak gazetesine Türkiye Yüzyılı Vizyon Eki kapsamında Verdiği Mülakat, 02 Ocak 2023 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun TV Net’e Verdiği Özel Röportaj, 11 Ekim 2022 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Haber Global’e Verdiği Özel Röportaj, 23 Ağustos 2022 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun TV 100’e Verdiği Özel Röportaj, 27 Temmuz 2022 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun TRT Haber'e Verdiği Özel Röportaj, 21 Temmuz 2022 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun NTV'ye Verdiği Özel Röportaj, 4 Temmuz 2022 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Anadolu Ajansı Editör Masası'na Verdiği Özel Röportaj, 31 Mayıs 2022 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun CNN Türk Tarafsız Bölge’de Verdiği Özel Röportaj, 20 Nisan 2022 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun NTV'ye Verdiği Özel Röportaj, 14 Nisan 2022 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun A Haber'e Verdiği Özel Röportaj, 31 Mart 2022 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun TRT Haber'e Verdiği Özel Röportaj, 10 Şubat 2022 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun NTV’ye Verdiği Özel Röportaj, 7 Eylül 2021, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Frankfurter Allgemeine Zeitung Gazetesi‘ne Verdiği Özel Mülakat, 6 Mayıs 2021 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Oslobodenje Günlük Gazetesi‘ne Verdiği Özel Mülakat, 4 Mayıs 2021 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Nezavisne Novine Günlük Gazetesi‘ne Verdiği Özel Mülakat, 4 Mayıs 2021 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun KANAL 24 ‘e Verdiği Özel Mülakat, 17 Aralık 2020 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Anadolu Ajansı Editör Masası’na Verdiği Mülakat, 30 Eylül 2020, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun CNN Türk “Tarafsız Bölge” Programına Verdiği Mülakat, 16 Eylül 2020, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun TRT Haber’e Verdiği Özel Röportaj, 13 Temmuz 2020, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun CNN Türk “Gece Görüşü” Programına Verdiği Mülakat, 18 Haziran 2020, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun NTV’ye Verdiği Özel Röportaj, 11 Haziran 2020, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun KANAL 24’e Verdiği Özel Röportaj, 3 Haziran 2020, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun DİM TV “İğneli Fıçı Özel” Programına Verdiği Mülakat, 23 Mayıs 2020 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Kanal V Yüksek Tansiyon Programına Verdiği Mülakat, 18 Mayıs 2020 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Akit TV Kanalına Verdiği Özel Röportaj, 12 Mayıs 2020, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun TV 100 Kanalına Verdiği Özel Röportaj, 6 Mayıs 2020, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun NTV’de Yaptığı Açıklama, 18 Nisan 2020
Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu'nun KANAL 24’te yayımlanan “Değişime Doğru” adlı programda verdiği mülakat, 15 Mart 2017, ANTALYA

SUNUCU- 24’den iyi akşamlar. Efendim, Değişime Doğru’ya hoş geldiniz. Antalya’dayız bir yandan referandum, ama bir yandan da malum dış politika konularına dair çok önemli tartışma konuları var. Biz de o yüzden Antalya’da Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun memleketindeyiz, ağırlıklı olarak da bu dış politika meselelerindeki konuları konuşacağız.

Sayın Bakanım, hoş geldiniz yayınımıza ve bizi bu yoğunlukta kabul ettiğiniz için teşekkür ediyorum öncelikle.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Siz de Antalya’mıza hoş geldiniz, çok teşekkür ediyorum.

SUNUCU- Sağ olun efendim. Efendim, şimdi referandumu da konuşacağız, ama malum önce bu Cumartesi gününden bu yana yaşadığımız ciddi bir mesele bir kere o gün siz tam olarak ne yaşadınız? Biz evet bir uçuş yasağı ve gidemediğinizi biliyoruz, ama ne yaşandı?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi bunun öncesi de var tabi. Bizim yurt dışı SKM’miz, Seçim Koordinasyon Merkezimiz, Bakanlarımıza değişik ülkelerde programlar yapmışlar. Bana da daha önce Rotterdam’a gittiğim için, yine Rotterdam’a gitmem için bir program gönderdiler. Biz de tabi SKM’nin verdiği görev çerçevesinde diğer ülkelere de gittik; Almanya var, Fransa var, Almanya’da da çok kolay olmadı, ama başardık. Sonra Hollanda Başbakanı Rutte’nin “Türk Bakanın buraya gelmesini istemiyoruz” şeklinde açıklaması oldu. Daha sonra Dışişleri Bakanıyla görüştük, ben kendisine Başbakanın böyle bir açıklama yapmasının doğru olmadığını söyledim, “keşke bana telefon açsaydınız, nedenini de izah etseydiniz, biz de anlayış gösteririz. Peki, sebebi ne, sizdeki seçimler mi? Bundan mı rahatsız oluyorsunuz? Öyleyse seçim sonrası geleyim” dedim. Dedi ki, “seçim sonrası da garanti veremem”. Dedim ki “Bert, biz arkadaşız, ama ben senden garanti falan istemedim böyle şey olmaz. Ben sadece diyorum ki, seçim sonrası geleyim istersen, siz de zor durumda kalmayın, sizi niye Wilders’in karşısında zor duruma düşürelim, bizim bundan çıkarımız ne?” dedim. “O zaman ben geliyorum Cumartesi günü, senin tavrın böyleyse, size böyle güzel anlayışlı bir teklifte bulunuyoruz”. “Yok yok” dedi, “son kararını verme”. “O zaman lütfen” dedim, “Başbakanla konuş, Hükümetinle konuş bana dön”. Telefon beklerken bir baktık sosyal medyadan Hollanda Başbakanı'nın başka bir açıklaması daha, “Türk Bakanı seçim öncesi de, seçim sonrası da istemiyoruz, yani bizdeki Hollanda’daki seçimden sonra da istemiyoruz, görmek istemiyoruz. Türk Bakan isterse gelsin bizim laleleri görsün, müzeyi görsün fakat Türklerle bir araya gelemez”. Düşünebiliyor musunuz, “Türk Bakan Hollanda’daki Türklerle biraraya gelemez” diyor, “onlar benim vatandaşım” diyor. Onlar benim de vatandaşım ve Türk. Rehin mi aldın sen onları, nerede özgürlük, nerede demokrasi? Tabi sonra kendisi aradı, Dışişleri Bakanı tekrar aradı, “bana telefonla dönmeden Başbakanın böyle açıklamalar yaptı, bunlar hiç hoş değil. O yüzden artık başka seçeneğimiz kalmadı, ben de programı yaptım geleceğim. Uçuş izni için başvurduk bu olaylar olduktan sonra ve izni gönderdiler” dedim.

SUNUCU- Önce izin verildi gelin.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Tabi yazılı izin verildi ve bu konuşmalardan sonra istedik, artık geleceğiz dedik, çünkü henüz kararımızı vermedik. Bize seçim sonrası gel deselerdi gerçekten seçim sonrası giderdik, 17 ya da 18, öyle düşünüyorduk kendisine de söyledim. Fakat “hiç istemiyoruz” deyince o zaman geleceğiz Cumartesi günü. İzne başvurduk izni de verdiler. Bu sefer son gün yaklaşıyor Moskova’dan dönüyoruz. Arayıp şartlar koşmaya başladılar, 50 kişiyle ancak görüşebilirsiniz, 100 kişiyle görüşebilir, 30 kişiyle görüşebilirsiniz böyle kısıtlama doğru değil. Rezidansın bahçesinin sınırı var ve biz kontrollü alacağız ve bu kadar insan. Sonra bir öneride daha bulundular ama bu dediğimizi de kabul etmezseniz iptal ederiz diye tehdit ediyorlar. Hollanda Başbakanı doğru söylemiyor, dürüst değil. Biz onunla oturduk göç anlaşmasını müzakere ettik, siyasetçi önce dürüst olacak.

SUNUCU- Siz uçağı hazırladınız gideceğim diye.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Tabi tabi hazırladım ama sürekli telefon açıyorlar Dışişleri Bakanlığından, şunu yapmazsanız uçuş iznini iptal edeceğiz. “Söyleyin bunlara böyle tehditkâr bir yaklaşım olmaz”, o gün sabah televizyon programında da bu nedenle “sürekli böyle şey yapıyorlar, tehdit ediyorlar, karşılığı da ağır olur” dedim. En son şu öneride bulundular: “Sayın Bakan gelsin, ama Lahey’de yapsın”. Biz de dedik ki tamam yani madem onları da kırmayalım Lahey’de yapalım. Bu kadar olgunluk gösteriyoruz, onları kırmak istemiyoruz. “Tamam” deyince bu sefer bizi herhalde reddedecek zannettiler bir gerekçe bulmaya çalışıyorlar. Bu sefer “50 kişiyle yapabilir, bize de katılacak kişilerin ismini vermek zorundasınız, vermezseniz uçuş iznini iptal ederiz” demişler. Ben kendi topraklarımda kendi vatandaşlarımın ismini niye vereyim sana yani fişlemek mi istiyorsun?

SUNUCU- Yani niye istiyor ki?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Sürekli zorluk çıkaracak.

SUNUCU- Aslında sizi engellemek dertleri.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Tabi tabi biz dedik ki “böyle isim vermek, liste vermek diplomaside de teamüllerde de yok, olacak şey değil”. Hemen arkasından yazılı iptal ettiklerine dair belge geldi. Olay bundan ibaret.

SUNUCU- Hollanda Dışişleri Bakanıyla tekrar konuştunuz mu nedir derdiniz diye?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- O gece Fatma Hanım ordayken iki defa ve maslahatgüzarımızın tutuklanmasından sonra görüştük. Fatma Hanım’a yönelik bazı zorlamalar, şiddet uygulama riski doğdu ve kendisini aradım “böyle bir şey olursa çok büyük bir infial olur bu iş kontrolden çıkar”.

SUNUCU- Derdiniz nedir diye sordunuz mu?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Soruyoruz “bizim topraklarımız, biz karar veririz, istemiyoruz” bu.

SUNUCU- Ama daha önce geliyordum ve yapıyordum sorun yoktu.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Tabi geçen sene yaptım sorun yoktu niye şimdi? Yani meşru rasyonel bir cevapları olmadı zaten, şu andaki söylemlerinde de dürüst değiller.

SUNUCU- Peki, Sayın Bakanım Sayın Cumhurbaşkanının da açıklamaları var diyor ki, “artık bu iş düzelmez, burada da bitmez”, hatta tam ifadesi “atlarınızla, itlerinizle bu yaptıklarınız yanınıza kalmayacak” şeklinde. Şimdi o zaman artık bunun adı bir kriz mi.? Hollanda’yla yaşadığımızın adı nedir?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şu anda yaşanan bir kriz, yapılan bugüne kadar hiç görülmemiş bir şey. 2. Dünya Savaşından önce Nazi döneminden sonra Avrupa’da böyle bir şey bugüne kadar görülmedi.

SUNUCU- Derin bir kriz o zaman.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Derin bir kriz yaşıyoruz şu anda. Maslahatgüzarımızı, Büyükelçiliğe vekâlet eden kişiyi, ve Başkonsolosumuzu hapse attılar. Biz onlar gibi hukuk tanımaz bir ülke olsaydık bunun karşılığında o gece onların maslahatgüzarını biz de atardık içeriye. Kulağından tutar, karakola götürür, hücreye atardık onların bizimkilere yaptığı gibi, ama biz medeni bir ülkeyiz, biz uluslararası hukuka riayet eden bir ülkeyiz. Onlar gibi böyle faşist bir yönetim yok ki bizde.

SUNUCU- Bugün dehşet bir açıklama daha var. Sayın Bakanın korumalarını, eğer teslim olmasaydı, vur emri olduğu yönünde açıklama var.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Orada kraldan çok kralcı bir belediye başkanı var, Müslüman. Ona insan ve Müslüman demekte zorlanıyoruz, ama o böyle talimatlar vermiş.

SUNUCU- Lahey Büyükelçisi atanacak mı bu durumda şimdi?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Hayır.

SUNUCU- Atamayacaksınız.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şu anda atamayacağız.

SUNUCU- Peki konsolosu da çekme durumu olur mu bir sonraki aşamada?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Maslahatgüzar en düşük düzeyde, gerek duyarsak onu da çekeriz, ama şu anda en azından minimum düzeyde diplomasi işlesin, özür dilerler, yaptıkları hatayı gece Başbakanımıza söylemiş, “hata yaptık” demiş, maslahatgüzarın ve başkonsolosların tutuklanmasıyla ilgili olarak. Bu hatalarını telafi ederler ve ileride hatalarını anlarlar. İsrail şimdi bizim şartlarımızı yerine getirdi, düzelttik. Ama bunu da yaşanmamış gibi davranmamız mümkün değil.

SUNUCU- Yani özür ve evet hatamızı anladık bu krizin aşılması için olmazsa olmazımız. Bu olmazsa bu krizin aşılması söz konusu değil anladığım kadarıyla.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Tabi ki. Zaten Cumhurbaşkanımızın, Başbakanımızın, Hükümet Sözcümüzün açıklamalarını da dinlediniz, Bakanlar Kurulunda da değerlendirdik, ama bunları yaparken Hollanda vatandaşlarını hedef almıyoruz, onların bir günahı yok. Hollandalı iş adamlarını da hedef almıyoruz Türkiye’de, onların da bir günahı yok. Onların ne günahı var, gelmişler Türkiye’ye, güvenmişler yatırım yapmışlar, ama Hollanda Hükümetine ve devletine biz bu yaptıklarını ödettireceğiz, bunun başka çıkar yolu yok.

SUNUCU- Şimdi birkaç tane talep sıraladık ve ilk aşamada bu yaptırımlar devreye girdi bunun devamı gelir mi bu yaptırımların devamı?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Gelir, gelecek.

SUNUCU- Hangi aşamada yani bir süre opsiyonu mu tanıdık?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Onları Bakanlar Kurulunda değerlendiririz, şimdi ilk aşamada bunların kararlarını aldık ve daha sonraki aşamada Bakanlar Kuruluyla ve Cumhurbaşkanımızla değerlendirir, ona göre adım atarız. Şimdi peşinen, şu olur, şöyle olmaz böyle olur demek doğru değil, ama devamı gelir.

SUNUCU- Peki, Cumartesi gecesinden bu yana hiç Hollandalı mevkidaşınızla görüştünüz mü, sizi aradı mı?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Hayır görüşmedim, aramadı.

SUNUCU- Yani kusura bakmayın konsolosu tutuklamak.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yok aramaz, beni ararsa oy kaybedeceği korkusuyla, faşist Wilders’ten farklı tutuma girerim korkusuyla arayamaz.

SUNUCU- Bu Avrupa Birliği’nin duruşu nedir Sayın Bakanım?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Rezalet.

SUNUCU- Yani siz mesela arayıp “ya bu Hollanda böyle bir şey yapıyor, bu Avrupa Birliği Kulübünün bir üyesi siz yeri geldiğinde medeniyet, özgürlük, demokrasi diyorsunuz, niye bir şey yapmıyorsunuz kurumsal olarak diyor musunuz? Ne diyorlar?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Size daha farklı bir şey söyleyeyim, o gece ve sonra o olaylar olduğu gün telefonda görüştüğüm Avrupalılar bana "bu yapılanlara, olanlara inanamıyoruz, şok içindeyiz" dediler. Aynı kişiler, aynı ülkeler daha sonra Hollanda’ya destek açıklaması yaptı. Hani diyoruz ya bunlar ikiyüzlü diye, çifte standardı bırak ikiyüzlü. Bana diyor ki telefonda, "yapılan kabul edilemez", inanamıyorum bunu yaptıklarına, sonra Hollanda’ya destek açıklaması yaptılar. Daha vahimini söyleyeyim size, bunların hepsini söyledik, hepsiyle de görüştük ve yine en objektif, en net açıklama Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Thorbjørn Jagland’dan geldi; özgürlükleri ve hukuku hatırlattı. Elbette "sakinleşin" dedi herkes, "kavga edin" diyecek değil, dayanışma var dayanışma, Hıristiyan dayanışması ve Batı Avrupa Birliği dayanışması, ayrıca Avrupa Birliği çatırdamaya başladı, İngiltere ayrılıyor, bu şekilde dayanışma göstererek birbirlerine bağlı kalacaklarını ve Avrupa Birliği'nin ayakta duracağını zannediyorlar, yanılıyorlar. Oysa Avrupa’nın gerçek değerini, değerlerini ve Avrupa Birliği'ni kuran değerleri koruyarak, objektif olarak Avrupa Birliği'ni ayakta tutabilirler.

SUNUCU- Sayın Bakanım, o zaman şöyle bir şey var: Yani gerçi siz onun birazını açıklamıştınız ama biz tam olarak ne olduğunu çok anlayamadık. Şimdi bu geri kabul anlaşması meselesi vize serbestisi hala bekliyoruz olmadı. Biz o zaman bu anlaşmanın yeri çöp tenekesidir tanımıyoruz deme noktasına gelebilir miyiz? Çünkü gözden geçirebiliriz diyorsunuz.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Gelmek üzereyiz.

SUNUCU- Yani geri kabul anlaşmaması tanımama noktasında da mı?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Geri kabul anlaşmasını zaten tamamen iptal edeceğiz şu anda uygulamıyoruz zaten onlar bizi vize konusunda oyaladılar, ayrıca bir 18 Mart göç anlaşması var. Geri kabul anlaşmasını uygulamıyoruz, göç anlaşmasını da bundan sonra uygulamayacağız değerlendiriyoruz. Bu şartlar yerine gelmezse bir an evvel, onu da uygulamayacağız.

SUNUCU- Bu Avrupa’nın kâbusu olmaz mı şunun için soruyorum: Daha önce mesela göçmenlerin bir bölümü Edirne’ye doğru yürüdü, Kapıkule’ye doğru, Avrupalılar panikledi ne olur tutun eyvah diye. Sayın Cumhurbaşkanı dedi ki, eğer anlaşabilirsek olur, yoksa kapıları açarız, ne haliniz varsa görün. Oraya doğru gidebilir miyiz?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Gidebiliriz, ama Avrupa’nın bugün görebilene en büyük kâbusu artan ırkçılık, yabancı düşmanlığı, İslam karşıtlığı, radikal partilerin had safhaya çıkması, merkez partilerin de onlarla aynı çizgiye gelmesi, esas Avrupa halkları için gerçek kabul budur, bunun bedelini yakında Avrupa’nın kendisi ve Avrupa halkları ödemeye başlayacak. Avrupa’yı felakete, 2. Dünya Savaşı öncesi duruma götürüyor. Avrupa’nın din savaşları yaşadığı günlere Avrupa’yı götürüyor bu tren, esas kâbus bu.

SUNUCU- Bu geri kabul anlaşmasını tanımama ve bu göç anlaşmasını onu muhataplarımıza ilettik mi, iletecek miyiz, ne zaman ileteceğiz?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Daha iletmedik bunların hepsi elimizde, bugünden itibaren bunu uygulamıyoruz diyoruz, biter bu kadar tek taraflı biz bunu durdurabiliriz.

SUNUCU- Peki, bunun olmazsa olmazı ne uygulamanın?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şu anda geri kabul anlaşmasını vize serbestisi olmadığı için uygulamıyoruz. Göç anlaşmasını da "bugünden itibaren uygulamıyoruz" deriz biter, hiç kimseden izin almamıza gerek yok.

SUNUCU- Bunun için vize serbestisi olmazsa olmazımız mı?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet.

SUNUCU- Yani yapmazsanız yok kardeşim.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Aynen.

SUNUCU- Peki, şimdi bu açıkladıklarınızla birlikte baktığımızda sizin en son yaptığınız tam olarak söylüyorum, işte Avrupa Birliği dağılıyor uçuruma doğru gidiyor diyorsunuz. Bu şu anlama gelecek mi: Yani Türkiye olarak biz o zaman Avrupa Birliği defterini kapatabilir miyiz, o aşamaya gelebilir miyiz?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Avrupa’nın her zaman istikrarlı güvenli olmasını isteriz, ekonomik olarak da kalkınmış bir Avrupa olmasını isteriz. Avrupa’nın dağılmasının bize de bir faydası yok, ama bunun sorumlusu da biz değiliz, şu anda Avrupa’nın bu hale düşmesinin de sorumlusu biz değiliz. Avrupa’nın vizyonsuzluğu, yanlış politikaları, söylediğim biraz önceki akımlar Avrupa’yı felakete götürüyor. Dağılan bir yerde zaten batan gemiye siz biner misiniz?

SUNUCU- Yani mantıklı değil. O zaman pekâlâ Avrupa Birliği defterini de kapatmak söz konusu olabilir.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Batarsa zaten binmemiz söz konusu değil, Avrupa Birliği böyle giderse zaten dağılacak. Bunu artık Avrupa Birliği bu anlayışla, zorlamalarla sürdüremez. Yani küçülür 2-3’ler kalır, 5 kalır, 6 kalır, 12 kalır ama böyle olmaz Avrupa Birliği.

SUNUCU- Peki, Türkiyesiz mesela Avrupa işte bu Suriye meselesi, Irak meselesi, göç meselesi bunları nasıl çözebilir ki?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi Avrupa Birliği dağıldı diye Türkiye tüm Avrupa ülkeleriyle düşman olacak, hiç işbirliği yapmayacak anlamına gelmez, dağılırsa mesela ikili düzeyde olur. Onun yerinde başka bir şey kurulursa öyle olur, ama eşit ortak gibi olur. Biz elimizdeki kozların hiçbirisini tehdit olarak kullanmıyoruz, elimizdeki şu andaki kozlar, güçler bunların elinde olsa bir kaşık suda adamı boğarlar boğmaya da çalışıyorlar zaten. Avrupalıların bir kere bu vizyonsuzluğunu, bu bakış açısını değiştirmesi lazım. Aksi takdirde Avrupa Birliği şu anda dağılmasa bile zaten Türkiye’siz Avrupa Birliği gerçek bir güç olamaz, küresel bir güç olamaz bunu hepsi kabul ediyor. Kabul edemedikleri bir şey var, Türkiye çok güçlü girerse içeride güç dengesi bozulur, Türkiye çok önemli bir aktör olur. Ee ne zararı var? Ama olmaz bizim bir dengemiz üzerine kuruldu. Türkiye katkı sağladığı zaman bir zararı mı olur? Mesele o değil. Mesele ne? Hazmetme kapasitesi.

SUNUCU- Şimdi ben bu noktada özellikle Kemal Kılıçdaroğlu’nun yani bu bir ülke meselesi siyasetle ilişkili değil bir partiler üstü mesele olarak algılanması gerektiğini söylüyorsunuz bir kesim de öyle algılıyor. Fakat Kemal Bey’in size dönük eleştirileri var, sonra düzeltti mi bilmiyorum ama neden elçiyi çekmiyoruz dedi, zaten elçimizi atamamıştık. Fakat diyor ki, siz işte şu anda çok ciddi bir şekilde Hollanda’yla kavga etmiyorsunuz, bu referanduma dönük bir hesap. Öyle olsa tam anlamıyla rest çekerdiniz kandırıyorsunuz vatandaşları bu bir oyun. Ne diyorsunuz, niye böyle bir şey söyleme ihtiyacı duyuyor?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bir Genel Başkan bunu söylüyorsa gerçekten utanç verici bir şey tek kelimeyle. Biz kendisi gibi böyle aynı oyun içinde olmayız, çark da etmeyiz biz ciddi siyaset yaparız, 80 milyonun menfaatini korumaya çalışıyoruz. Hiçbir seçim öncesi de popülizm yapmadık bugüne kadar 15 senedir. Bu referandumda da popülizme ihtiyacımız yok. Türkiye’de sistemi güçlendirmek için biz anayasa paketi getirdik, biz onlar gibi ucuz yollara da başvurmayız. Gerçekten hiç yakışmayan ucuz bir söylem olmuş.

SUNUCU- Sayın Bakanım, şimdi bu iş işte Almanya’yla başladı, Avusturya’yla devam etti, şimdi en son İsviçre, Hollanda ve Danimarka.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- İsviçre’de bir sorun yok şu anda.

SUNUCU- Yok mu?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- İsviçre Dışişleri Bakanıyla görüştük Pazar günü, tam istediğimiz yer yoktu, böyle 1-2 hafta içinde gel beraber ikili görüşme de yapalım İsviçre’de özgürlük var dedi. Orada PKK’lılar ve diğerleri baskı yapıyor. İsveç’te de esasen Mehdi Bey’in kendisi de açıkladı programı. Tuttuğu yer bir Süryani’nin, PKK’lılar baskı yaptığı için, o da hayatından korktuğu için iptal etti, ama gitti başka bir yerde yaptı. İsveç Dışişleri Bakanı da "İsveç’te demokrasi var, özgürlük var" dedi. Hollanda bunu görebiliyorsun ne demek istediğini ve Mehdi Bey de toplantısını yaptı bir sıkıntı yok.

SUNUCU- Peki, Danimarka Başbakanının gelmeseniz iyi olur cümlesini nereye oturtacağız?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Danimarka, İskandinav ülkeleri demokrasi ve özgürlüklerde göreceli olarak Avrupa içinde en iyi noktada olan ülkeler. Danimarka’da da çok ciddi bir radikal sağ var şu anda, çok güçlendi maalesef. Danimarka’da bile böyle bir zemin kayması varsa, Danimarka da bu noktalara geliyorsa işte vay Avrupa’nın haline. Biraz önce söylediğim gibi uçuruma doğru gidiyor.

SUNUCU- Bütün bu olanları mesela siz tamamen aşırı sağın yükselmesiyle mi ilişkilendiriyorsunuz?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Sadece o değil, o bir tanesi. Tabii bu aşırıcılığın artmasıyla, İslam karşıtlığının artmasıyla, Türkiye karşıtlığının artmasıyla beraber Türkiye’deki referanduma yönelik, referandumda hayır çıkması için çabalarının bir göstergesi ayrıca.

SUNUCU- Yani kampanyada hayır cephesinde mi bu ülkeler?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Net bir şekilde bu ülkelerin hepsi hayır için çalışıyorlar, hayır için gelenlere yardım ediyorlar. Artık gazetelerine de yazdırmaya başladılar. Hayır için her türlü imkânlarını seferber ediyorlar. Bu engellemeleri o yüzden.

SUNUCU- Erdoğan karşıtlığı da bununla mı izah edilmeli?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU - Zaten şimdi Türk karşıtlığı, Müslüman karşıtlığı, İslam karşıtlığı deyince, doğrudan Erdoğan hedef. En güçlü bunlara karşı, Türkiye’yi savunan, İslam karşıtlığına karşı bunların hatalarını ya da başka politikalardan dolayı göçmenlerden dolayı hatalarını yüzüne söyleyebilen kim? Recep Tayyip Erdoğan. Dolayısıyla, onun şahsında birleştiriyorlar tüm Türkiye karşıtlığını, İslam karşıtlığını.

SUNUCU- CNN International’a verdiğiniz bir mülakatta sizi böyle sinirlendirdiler, ama çok net verdiğiniz bir cevap var. Diyorsunuz ki mesela, tek adamlık meselesi, işte bütün yargı mensuplarının atanması konusu. Orada sizin kral, kraliçe asıl yapıyor bizde öyle değil diye.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU - Doğru.

SUNUCU- Bunu mesela muhataplarınız size soruyor mu? Siz ne yapıyorsunuz bu tek adamlık meselesi mi, ne yapmaya çalışıyorsunuz diye soruyorlar mı?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU - Soruyorlar. Ben de onlara şimdi ne rahatsızlığınız var diye soruyorum. Mesela şimdi size diyorlar değil mi Cumhurbaşkanı Meclis’i seçime götürebilir. Peki, Cumhurbaşkanı Meclis’i seçime götürürken kendisini de herhangi bir Cumhurbaşkanı seçime götürmek zorundadır bu da var Anayasada bunu biliyor musunuz? Yok, o kısmını duymadık bizim basın böyle yazmıyor. Peki, öyle bu var, o zaman problem yok diyor. Tam tersi Meclis’te yine Cumhurbaşkanını seçime götürdüğü zaman kendisini seçime götürmek zorunda, burada bir denge kurduk diyoruz. O zaman bir sıkıntı yok. Peki, sen bir siyasetçisinin, gazetenin yazdığına mı bağlı yorum yapacaksın, yoksa bunu okuyacak mısın? Veriyoruz Almancasını, Fransızcasını, İngilizcesini onlara ayrıca o gün işte CNN International'da da sordular tek adamlığa doğru mu gidiyor yargı diye. Neden dedim. Çünkü Hakimler Savcılar Kurulunun 4 üyesini Cumhurbaşkanı atayacak. Şu andaki sistemde de 4 tanesini zaten atıyor deyince zaten bir durdu biliyorsunuz. Peki, 7 tanesini Meclis seçiyor 3’te 2 çoğunlukla. 3’te 2 çoğunlukla seçmesi ne demek? Tek parti oraya üye gönderemiyor Hakimler Savcılar Kuruluna. Ne yapıyorsun? Uzlaş diyorsunuz. Yani partizanlığı ortadan kaldır. İşte yargının bağımsızlığının yanında tarafsızlığını da anayasayla ve kanunlarla bizim güçlendirmemiz lazım, tesis etmemiz lazım. Şimdi kendisine de söyledim Avrupa'da, demokratik ülkelerde nedir? Avrupa ülkelerine bunu söylediğin zaman hiç hoşlanmıyorlar, kıyaslanmaktan nefret ediyorlar. Neden rahatsızsın diyoruz. Çünkü biz üyeyiz diyor, siz adaysınız. Standartlar üye içinde de, aday içinde tek olur. O objektif kritere ve standarda göre kim iyi, kim kötü diyebilirsiniz. İşte Hollanda. Hem Hollanda’dan konuşuyoruz. Hollanda’da Hakimler Savcılar Yüksek Kurulunun tüm üyeleri bir kişinin, Adalet Bakanının teklif etmesi üzerine Kral tarafından atanır, daha önce Kraliçe vardı Kraliçe tarafından atanıyordu sadece bir kişi. Adalet Bakanı kim? Hükümetin Bakanı.

İspanya'da Hakimler Savcılar Yüksek Kurulunun tüm üyeleri Parlamentonun önerisiyle Kral tarafından atanıyor. İsveç demin dedik ya demokraside diğer ülkelere göre daha ileri. 11 üyenin tamamı Hükümet tarafından atanıyor, Hükümet ise siyasi partiler tarafından atanıyor. Şimdi bu ülkelerde tamamı kral tarafından, tamamı bir kişinin önermesiyle ya da Hükümet tarafından atanıyor, yargı bağımsızlığı elden gitmiyor. Türkiye’de 4 tanesini Cumhurbaşkanı atadığı için yargı tek adamlık oluyor. Nasıl tek adamlık oluyor? Norveç'in 9 üyesi var iki tanesini Parlamento seçiyor, 7 tanesini Hükümetin önerisiyle yine Kral atıyor. Almanya’da eyalet Başbakanları ve milletvekillerinden, siyasetçilerden oluşuyor Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu dediğimiz bu benzer kurul.

Fransa’da hepsini Parlamento ya da Senato Başkanının önerisiyle Cumhurbaşkanı atıyor, orada da yarı başkanlık sistemi var hepsini atıyor.

SUNUCU- Kaygı olarak ifade ettikleri nedir Sayın Bakanım?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Kaygı olarak ifade ettikleri bir şey yok. Yani şuna baktığınız zaman okuduğunuz zaman zaten kendisi de görecek. İşte hayır kampanyası da yapıyor ya ona kendisine göre argümanlar buluyor Türkiye’de de öyle değil mi? İşte Kılıçdaroğlu okumamış hayır kampanyası yapıyor, okumadığını da söylerken kendisi işte savunmaya çalışırken okumadığı ortaya çıkıyor. "Yarın ileride işte Başbakan farklı, Cumhurbaşkanı farklı partiden olduğu zaman, şimdi bunlar aynı partiden ikisi kardeş, uyum var, böyle olmazda büyük kriz olur o yüzden hayır diyelim" diyor. Zaten tam bu sebeple biz bu paketi bu sistemi getiriyoruz şu anda.

SUNUCU- Bu sistem Türkiye’nin elini güçlendirecek mi Sayın Bakanım?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Tabii ki güçlendirecek.

SUNUCU- Cumhurbaşkanı hükümet sistemi.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Tabii ki güçlendirecek, neden güçlendirecek biliyor musun? Şimdi demokrasilerde farklı sistemler var, parlamenter sistem var, tam parlamenter sistemde cumhurbaşkanının kim olduğunu bile bilmezsiniz. Aynı şekilde başkanlık sistemi var, yarı başkanlık sistemi var demokrasilerde.

Demokratik olmayan sistemlerden bahsetmiyorum, o rejimlerden bir sürü var. Adı cumhuriyet ama rejim acayip bir rejim adının ne olduğu önemli değil ve monarşi var. İngiltere’de var biraz önce söyledim işte, krallar, kraliçeler atıyor diye. Monarşi var, ama o da sembolik böyle atamalar yapabiliyor, ama demokrasi işliyor. Bizdeki sistem ne şu anda? Bizde ikili sistem var. Yani parlamenter sistem de değil, başkanlık sistemi de değil, cumhurbaşkanlığı sistemi de değil. Neden ikili? Bugün parlamento içinden hükümet seçiliyor değil mi? Başbakanın yetkileri var belli yetkiler. Hükümeti kurar, hükümete başkanlık yapar vesaire vesaire. Peki, aynı yetkiler ve daha fazlası Cumhurbaşkanın da yok mu? Var. Cumhurbaşkanını da halk seçiyor, Başbakanı da halk seçiyor. Dolayısıyla, bu ikili sistem gitmez yani çatal kazıktan öte sistem ikili. Aynı yetkiler ikisinde de olacak ikisi de halktan seçilecek olmaz.

Şimdi yarın birbiriyle uyumlu olmadı, bir Başbakan, Cumhurbaşkanı var. Cumhurbaşkanı isterse bundan sonra Bakanlar Kuruluna hep ben başkanlık yapacağım dese yapamaz mı? Şu anda Sayın Cumhurbaşkanımız ara ara yapıyor, yapar. Diğeri de diyecek ki, ben de halk tarafından seçildim Mecliste çoğunluğum var. Anayasa diyor ki kardeşim, Cumhurbaşkanı istediği zaman yapar. Yani bu sistemde en pasif Cumhurbaşkanı döneminde bile krizler oldu. Necdet Sezer benim tanıdığım gelmiş geçmiş en pasif Cumhurbaşkanıydı, seversin sevmezsin ayrı bir şey. Necdet Sezer anayasa kitapçığını Ecevit’e niye attı? Oku dedi içindeki bu yetkiler bende dedi. En pasif Cumhurbaşkanı bile o yetkileri hatırladı. O zaman halk da seçmiyordu. Şimdi ne yapmamız lazım bu sistemle, ikili sisteme mi götürmemiz lazım bire mi indirmemiz lazım? Bizim Türkiye olarak bir tercih yapmak mecburiyetimiz var. Nedir bu tercih? İki seçenekten birisini bizim bugün yapmamız lazım. Ya Cumhurbaşkanının o 12 Eylül anayasasının verdiği tüm yetkiler karşılığında sorumluluğu hiç yok, o yetkilerin hepsini alacağız. Aynı şekilde milletin Cumhurbaşkanı seçme yetkisini de milletten geri alacağız millet geri verirse verecek. Ve tam parlamenter sistem tüm yetkiler Başbakanda Cumhurbaşkanının kim olduğunu çoğu kişi bile bilmeyecek, o kadar sembolik olacak. Bunu yapamıyorsanız, başaramıyorsanız da mutlaka bu sistemi şu anda getirdiğimiz sistemi getireceksiniz. Ben Edirne’deydim dün birçok ilçeye de gittim merkezde sonra Çanakkale’ye gittim bu sabah. Gittiğim yerlerde CHP’li Belediye Başkanları da geldi, herkes geldi MHP’li, CHP’li sivil toplum örgütleri geldi. Şimdi biraz önce ANSİAD Antalya Sanayici İş Adamları Derneğinin Akdeniz toplantısında da konuştum ve sonuçta sordum. Bugün Çanakkale’de, Emekli Astsubaylar Derneğine de gittim orada da sordum, her gittiğim yerde soruyorum, Avrupa’da da sordum. Bugün Cumhurbaşkanını seçme yetkisini millet olarak geri verelim Parlamento seçsin diyen bir kişi var mı dedim? Bir tek bugün bir emekli astsubay söyledi onun dışında salonlardan 2 bin 3 bin kişinin 500 kişinin 1000 kişinin olduğu yerde 1 kişi el kaldırmadı. Yani millet elindeki yetkiyi…

SUNUCU- Çünkü geriye gidiş olur o.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Millet doğrudan seçmek istiyor, ama doğrudan seçtiği yetkililer de var, Başbakanı da doğrudan seçiyor onda da yetkiler var ne olacak? Geçmişteki kavgalar gibi olacak. Bir Necdet Sezer’in kitapçık atmasıyla kavgadan dolayı ne oldu? Gecelik faiz, yüzde 7500'e çıktı, 50 tane banka kapandı, ülke yüzde 70 fakirleşti, 50 de değil.

1994’deki Çiller-Demirel kavgasında yüzde 50 fakirleştik, yüzde 100 devalüasyon oldu. Öncesinde de kavgalar dövüşler oldu. Özal döneminde bir başladı; Mesut Yılmaz’la, Yıldırım Akbulut’la, Demirel ile Özal arasında. 12 Eylül öncesi bu kadar yetki yokken de bu sistemde kavgalar vardı. Demirel’le Fahri Korutürk Genelkurmay Başkanı atamasında bir kavgaya tutuştular, geri adım attılar, Kenan Evren çıktı aradan, o da darbe yaptı. Tek Parti döneminde bile, bırakın Çok Partili dönemi, 1946’da İsmet İnönü ile Başbakan Peker atama konusunda kavga yaptılar ve ilk devalüasyonla o zaman karşılaştık, yüzde 116, 46’dan bahsediyorum. Bu sistemde yine aynı şekilde Atatürk Cumhurbaşkanı olduktan sonra Çankaya Köşkü’nde neden izole edildi, yalnızlaştırıldı Atatürk, kim tarafından? İnönü tarafından. İnönü kim? Cephede ve Cumhuriyet kurulurken Atatürk’ün en yakın silah arkadaşı ve arkadaşı değil mi? Beraber, cephe arkadaşı. Cumhuriyet’i beraber kurdular, Atatürk Cumhurbaşkanı oldu, o Başbakan oldu, Atatürk’ü yalnızlaştırdı ve izole etti ve intikamı, kini Atatürk öldükten sonra da devam etti Atatürk’e karşı. Elinden gelseydi Atatürk’ü tamamen silecekti Türkiye Cumhuriyeti tarihinden. Bu sistem böyle maalesef.

SUNUCU- Bu sistemi değiştirmeye, daha yönetilebilir olsun diye değiştirmeye çalışıyoruz. Fakat bir yandan da işte bu sisteme kaşı olan Avrupa ülkeleri var. Şimdi diyelim ki hani 16 Nisan’da evet çıktı, 17 Nisan itibariyle bu Avrupa ülkeleri evet’e göre bir pozisyon alır mı, yoksa bu makas derinleşir mi Sayın Bakanım?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Ben bir şey söyleyeyim mi; biz bugüne kadar elbette Avrupa Birliği’ne üye olmak için başvurduk. Avrupa Birliği’nin objektif kriterlerini de tamam yerine getirmek için elbette adım attık. Çünkü bir yere üye olmak istiyorsunuz, objektif kriterleri var. Önümüze siyasi kriterler konduğu zaman ise reddettik. Ama biz böyle bir süreçte, yani Avrupa Birliği ülkeleri yarın fikrini değiştirecek, bizim lehimize olacak-aleyhimize olacak diye adım atamayız. Şimdi Türkiye’nin istikrarı, güvenliği önemli, bunların umurunda değil. Bunlar niye karşı çıkıyorlar? Müslümanları sevdiği için mi? Biraz önce konuştuk, İslam karşıtlığı ne kadar had safhada. Türkleri sevdiği için mi? Şimdi istihbaratı, polisi sistematik baskı yapmaya başladı. Bu son olaylarla ilgisi yok, ondan öncesi de var. Türkiye’nin geleceğini çok mu düşünüyorlar, Türkiye’nin istikrarını mı çok düşünüyorlar da hayır kampanyası yapıyorlar? Tam tersi. O yüzden bunlar şimdi ve 16 Nisan’dan sonra yumuşar mı veya böyle davranır mı diye biz hesap edersek, ona göre adım atarsak hiç adım atamayız. Bizim milletimiz ne istiyor, Türkiye Cumhuriyeti için, devletimiz için, vatanımız için neye ihtiyaç var, ne gerekli, istikrar nasıl sağlanabilir, koalisyonlar olmadan seçimler zamanında nasıl yapılabilir? Bunu yaparken de demokrasi nasıl işler? Güçler ayrılığı Parlamentoyla yürütme arasında nasıl tesis edilir? Ayrıca, yine demokraside çok önemli olan yargının bağımsızlığı yanında tarafsızlığı nasıl temin edilir, biz bunu düşünüyoruz.

SUNUCU- Şimdi siz Avrupa’yı iyi bilen bir siyasetçisiniz. Dışişleri Bakanlığından önce de Avrupa Komisyonu Parlamenterler Meclisi Başkanlığı yaptınız. Daha önce mesela sizler, Sayın Erdoğan işte reformcu, kendisi çok devrimci işler yapıyor, iyi gidiyor falan dediler, sonra birden başka bir şeye döndü. Mesela onlar şöyle bir Dışişleri Bakanı mı bekliyorlar? Ya işte gelme, peki gelmeyim ya da işte sesini yükseltme, al bu geri kabul anlaşmanı da tanımıyoruz madem öyle. Böyle bir Dışişleri Bakanı beklemedikleri için mi agresifleştiler?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi Verheugen çok güzel bir şey söylemiş. Erdoğan diktatör falan değil, bizim tavsiye ettiğimiz tüm demokratik adımları da attı. Biz 15 senedir bu adımları atıyoruz. Erdoğan aynı Erdoğan, 2004’te de hadi kalkın gidiyoruz deyip rest çekip de arkasından koştukları Erdoğan aynı Erdoğan, o zaman da Erdoğan aynı davranıyordu. Ben gidiyorum dedi, hadi kalkın gidiyoruz Brüksel’de 14 Kasım’dı galiba, 2004, hadi gidiyoruz dedi. Arkadan koştular geldiler. Kıbrıs’la ilgili bir paragraf koydular, sonra düzelttiler geri döndük. O gündür bugündür Erdoğan hiç değişmedi. Erdoğan’ın demokrasiye ve hukukun üstünlüğüne, adalete bağlılığı da hiç değişmedi. İnsan haklarına bağlılığı da değişmedi. Ve Erdoğan’ın insani ve vicdani politikalarının yakınından geçemez hiçbir Avrupa Birliği ülkesi. İşte görüyoruz Afrika ülkelerine yaklaşımları, bizim yaklaşımımız farklı, onların yaklaşımları farklı. Somali’ye kim elini uzatıyor? Şehre bile taşıyamadılar Büyükelçilikleri. Biz dün dünyadaki en büyük büyükelçiliğimizi oraya açtık 85 dönüm üzerinde. Somali’den çok bir beklentimiz olduğundan değil. Ama bizim orada olmamız lazım. O yüzden Erdoğan aynı Erdoğan, ama bunların rahatsız olduğu konu tam da sizin tarif ettiğiniz, sorduğunuz soruda. Bunlar Türkiye’nin bağımsız olmasından hoşlanmıyorlar. Türkiye’nin çok yönlü dış politika izlemesinden çok rahatsız oluyorlar. Türkiye’nin kendi kendine karar almasından da çok rahatsız oluyorlar. Türkiye’nin dik durmasından da çok rahatsız oluyorlar. Alışmışlar eskiden, bunlar karar alacak Türkiye uygulayacak. Bunlar yönetecek, Türkiye uysal bir ülke gibi, zaten ekonomisinde bağımlı, borcu var, IMF’ye borcu var, ülkelere borcu var. Biz senede 3.9-4 milyar dolar insani ve kalkınma yardımı yapan bir ülke olduk artık. Türkiye’nin her yerde sözü geçiyor. Balkanlar’da Türkiye güçlü, her yerde geçiyor; bundan rahatsız oluyorlar. Yani dertleri, gerçekten de bunların dertleri bu. Şimdi diyorlar ki bize; sizde zemin kayması mı var? Nereye zemin kayması var? Ne bileyim işte Rusya’yla ilişkileriniz iyi. Sen gazını yüzde 100 nereden alıyorsun? Kullandığın gazın yüzde 100’ünü Rusya’dan alıyorsun. Efendim, İslam dünyası, efendim işte başka yerler, Orta Asya, acaba yani yavaş yavaş bize sırtınızı mı dönüyorsunuz? Siz Körfezde var mısınız? Birleşik Arap Emirlikleri’nde, Dubai’de, Abu Dabi’de varsınız, Doha da görüyorum sizleri varsınız, sizler de her gün oradasınız. Suudi Arabistan’da oradasınız, Afrika’yı zamanında sömürmüşsünüz, şimdi de gitmeye çalışıyorsunuz. Biz Türki Cumhuriyetlere gittiğimiz zaman, Türkmenistan’da, Kazakistan’da çok sayıda var, siyasetçileriniz geliyor. Asya’da görüyorum sizi, Latin Amerika’da görüyorum sizi, niye? Ülkenizin çıkarlarını savunmak için, iyi ilişkiler kurmak için şirketlerinize ön açmak için, doğru mu? Doğru. Peki, ben sizi sorguluyor muyum; sende zemin kayması mı var, ne işin var? Ben de senin gittiğin yerlere gidiyorum, sen gidince oralara çok iyi, ben gidince zemin kayması mı var. Hangi hakla sen beni sorguluyorsun? Pat diye kalıyor, vereceği cevap yok. Yani bunlara bunları söylemezsen, hepsinin üstünde böyle demoklesin kılıcı gibi bir sallanmaya devam ederler. Ama böyle gerçekleri yüzlerine vurduğun zaman da rahatsız oluyorlar.

SUNUCU- Şimdi sizin yoğun bir mesainiz var. Bir yandan devlet işleri dış politika açısından, bir yandan referandum için sahadasınız. İşte Edirne, Çanakkale, bugün Antalya, şu saate kadar programlarınız sürüyordu. Ben gördüm işte yan tarafta toplantı oradan başladı. Çok yoğun bir tempo, alanda durum nasıl? Olan bitene nasıl bakılıyor?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Çok iyi alanda durum. Çanakkale’ye gittim, müthiş. Edirne’ye gittim, aynı şekilde. Edirne’nin ilçelerine gittim, Uzunköprü’ye de gittim, Keşan’a da gittim. Dün akşam Gelibolu’daydım, müthiş. Bugün işte Çanakkale'de tüm sivil toplum örgütleriyle beraber olduk, müthiş. Yurt dışında zaten insanlar kitlenmiş artık, sabırsızlıkla bekliyor. Antalya’da 15 senedir siyaset yapıyorum. Belki 2011’de buna yakındı, gittiğim yerlerde bu kadar coşkuyu, kalabalığı ve ilgiyi hiç görmedim. Mesela Kaş’ta 10 senedir toplam gördüğüm genç sayısını bu son gittiğimde gördüm, abartmıyorum. Elmalı’ya gittim, salondaki insan sayısı kadar ki orada 2500 vardı. Daha fazlası dışarıda ve 12’ye kadar ayrılmadılar. Biliyor musunuz? Ve son geçen geldiğimde 11 ilçemizi dolaştım hem doğuda-hem batıda inşallah kısa süre içinde ilk turumu tamamlayacağım, 19 ilçe olacak. Ve ondan sonra tekrar daha detaylı ilçelerimize gideceğiz. Diğer illerimize de gideceğiz vakit buldukça. Ben zemini çok görüyorum. Objektif anlattıktan sonra, gerçekten anlattıktan sonra 18 maddeyi, neden hayır vereceğini, yani anlat, söyle ve ona madde üzerinden git. Şu maddeden dolayı hayır vereceğim de, karşı taraf yine evet verir. Çünkü bu 18 maddede hiç kimsenin hayır diyeceği bir şey yok.

SUNUCU- Bu ülke için hayati olduğunun da farkındalar değil mi alandaki geri dönüşlerde?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Farkındalar, fakat bir gerçek var. Bugün bazı yerlerde sordum, bu akşam da sordum. Kaç kişi okudunuz? Yüzde 20’yi geçmiyor salondaki okuduk diyenler. Yani bu kadar hayati, Türkiye için hassas bir referanduma gidiyoruz, bir anayasa paketi var, okuyalım. Baştan sona 18, ondan sonra fikrimizi söyleyelim ve evet ya da hayır verelim. Aksi takdirde işte başkalarının kara propagandasına göre oy vermiş oluruz; bu doğru değil. Vatandaşlarımızdan rica ediyoruz, ne olur baştan sona 18 madde, 10 dakikamızı alır, yarım saatimizi alır. Türkiye’nin geleceği için sistem konusunda referanduma gidiyoruz. Yarım saatini, 1 saatini alsan ne olur? Tüm vatandaşlarımıza söylüyoruz, okuyun baştan sona, gene hayır vereceksen de ver. Ama hayır niyetiyle okuyan insanların yüzde 80’i bence evet verir. Çünkü bunu okuduğun zaman anlatıyorsun işte yurt dışında da. Öyle olduğunu bilmiyorduk biz diyorlar. İşte birkaç tanesini ben şimdi gündeme getirdim. Onun dışında 550’den 600’e çıkmasına mı karşıyız, 18 yaşa düşmesine mi karşıyız? Sistemin sağlam olmasına mı karşıyız? Yargının tarafsızlığı eklenmesine mi karşıyız? Hangisine karşıyız, bir tanesini söyleyin. Yok, işte Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulunun 4 tane atar kısmını da izah ettim. En demokratik ülkelerde bile tamamını atıyorlar, biz 4 tanesini atıyoruz, yani Cumhurbaşkanı atıyor daha doğrusu.

SUNUCU- Sonuca dair ne öngörüyorsunuz, yani 17 Nisan sabahı neyle uyanacağız?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Ben yüzde 60’ın üstüne, 60-63 arası çıkacak diye düşünüyorum.

SUNUCU- Evet çıkacak?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet çıkacak.

SUNUCU- Bunun yansımaları hemen olur mu Sayın Bakanım? Çünkü 2019’da sisteme tam anlamıyla geçeceğiz, ama o yansımalarını görür müyüz hemen?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Görürüz, neden görürüz biliyor musun? Herkes geleceğe emin adımlarla yürüyecek, sistem artık sigortalanmış durumda olacak ve insanların önü açılacak, herkes geleceği görecek. 2019 seçimlerinden itibaren yürürlüğe girecek, ama psikolojik etkisini ve arazideki etkisini ekonomiden tutun da her şeye kadar 16 Nisan’dan sonra görmeye başlayacağız. Zaten şimdiden kıpırdanmalar başladı. Yani evet çıkacağını da herkes görmeye başladı, anketler de bunu gösteriyor. Bakmayın bazı işte parayla yapılmış anketler var. Bizim anketlerimiz hiçbir zaman yanılmadı. Yüzde 0.5 yanılıyor bizim anketlerimiz. Geçen gün bazı yabancı siyasetçilerle de görüştük. Ya seçim öncesi soruyorduk sizlere, siz söylüyordunuz, her seferinde de gerçekten aynı çıktı. Çünkü biz kendi kendimizi niye aldatalım? Anketlerimiz bizim yanılmaz, 0.5 yanılır. Arazide durum iyi, anketlerde durum iyi ve artık giderek evet oyu artmaya da başladı. Tabii biz burada özellikle vatandaşlarımızın duygusal davranmamasını istiyoruz bazı konularda. Mevlüt Çavuşoğlu’na kızdım ben hayır vereceğim; olmaz. Mevlüt Çavuşoğlu’na kız, ondan da hesabını sor, sonra sor. Bu Türkiye için hayati bir oylama, ondan dolayı oy ver. Efendim, MHP’nin Genel Başkanlığını ele geçiremedik, ona kızdık, belki hayır çıkarsa zayıflar, partiyi ele geçiririz anlayışıyla ben hayır vereceğim. Ya milliyetçi bir insan nefsine yenilerek dağdaki PKK’lılarla aynı safta olamaz, olmaması lazım. Biz onlara PKK’lı demiyoruz. Bunların hepsi milliyetçi, ülkücü kardeşlerimiz. Ama kendi arasında ihtilafa düşüp de partiyi ele geçiremedim diye böyle bir yola tevessül etmesi, ancak PKK’lıları, FETÖ’cüleri sevindirir. O kardeşlerimize de uyarı yapıyoruz, lütfen diyoruz, parti içi hesabı sen sonra da görürsün.

SUNUCU- Çünkü bu ülke için hayati bir mesele.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bu ülke için hayati bir şey. Vatanımızı, milletimizi seviyorsak böyle bakacağız, nefsimize yenilmeyeceğiz.

SUNUCU- Peki Sayın Bakanım, çok çok teşekkür ediyorum.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bitti mi süremiz?

SUNUCU- Antalya’da konuk ettiniz bizi, sağ olun, var olun. Kendi memleketinizde size de kolaylıklar diliyorum, hakikaten işiniz yoğun ve zor; hem dış politika, hem iç siyasette durmadan koşturuyorsunuz. Kolaylıklar diliyorum ayrıca, sağ olun, var olun.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Ben teşekkür ederim, sağ olun.

SUNUCU- Evet, Antalya’daki yayınımız sona eriyor, sonuna geldik, herkese iyi akşamlar diliyoruz. Hoşça kalın.

----- / -----