DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bugün burada, Paris’te kimyasal silah
kullananların cezalandırılması ile ilgili bir toplantıya katıldık ve
Türkiye olarak kimyasal silahların kullanılmasının önlenmesi ve
kullananların cezalandırılması konusunda biz başından beri yapıcı bir
yaklaşımla beraber kararlı bir tutum sergiledik, istikrarlı bir tutum
sergiledik ve özellikle de Suriye’de Esad rejiminin kullandığı kimyasal
silahları ve ölen insanları gündeme getirdik ve bunun cezasız kalmaması
gerektiğini de vurguladık. Tabii, bu ziyaret marjında beklendiği gibi Rex
Tillerson’la da bir ikili görüşme gerçekleştirdik. Bu görüşmede, ikili
konuları, bazı konuları değerlendirdik ama daha çok Suriye’yi konuştuk ve
Suriye’de YPG’ye verilen destek konusundaki rahatsızlığımızı tekrarladık.
Ayrıca, daha önce Vancouver’da da gündeme getirdiğimiz bu ordu, sözde,
teröristlerden ordu kurulmasıyla ilgili Türkiye’deki duyulan rahatsızlığı
gündeme getirdik. Kendisi böyle bir şey olmadığını ve YPG’nin burda bir
oluşum içine girmeleri için bir destek vermediklerini, siyasi oluşum dahil,
vermediklerini bugün vurguladı. Yarın zaten iki Başkan da telefonda
görüşecek, onu söyledi, Sayın Trump Cumhurbaşkanımızla görüşmek istiyor ve
saati de belli oldu.
Diğer taraftan, Afrin operasyonuyla ilgili konuları zaten daha önce
telefonda görüşmüştük, buradaki hassasiyetimizi bir kere daha aktardık.
Daha önce kendi istihbaratının Türkiye’ye YPG tarafından herhangi bir roket
atılmadığını gündeme getirmişti ve kendisine de son günlerde yine YPG’nin
gönderdiği roketleri ve bir Suriyeli, bir de vatandaşımız biliyorsunuz
şehit oldu, bunları hatırlattık. Ve YPG’ye verdiğiniz silahlar bize her
tarafta, Afrin’de de tehdit olarak geliyor, dolayısıyla YPG de bunu
kullanıyor, PKK da bunu kullanıyor. Ve Trump da söz verdi, artık bir daha
YPG’ye silah vermeyeceğiz diye. Ve bu konudaki hassasiyetlerimiz belli,
Türk halkının hissiyatı belli, bizden talepleri de belli, dolayısıyla biz
bu konuda ortak ciddi adımlar atmamız lazım ki bu endişeler gitsin ve
Suriye konusunda birlikte ne yapacaksak beraber yapalım, ama Türkiye’yi
tehdit edecek adımlardan da herkesin uzak durması lazım. Bunun farkında
olduklarını söylediler. Yani kısaca vermemiz gereken mesajları da verdik,
bana göre son derece faydalı bir görüşme oldu.
İngiliz Dışişleri Bakanı Boris Johnson’la görüşecektik, fakat o gelemedi,
biraz önce telefonla aradı, kendisiyle de görüştük. Ve Türkiye’nin bu
operasyonuyla ilgili biliyorsunuz destek açıklaması da yaptı, Türkiye’nin
haklı burada endişeleri vardır, güvenlik endişeleri vardır.
Ama diğer taraftan tabi herkes insani boyutuna vurgu yapıyor. Ama biz
herkese şunu söylüyoruz: insani konularda hiçbir ülke Türkiye kadar hassas
değildir. Bunu sadece Türkiye’de yaşayan göçmenler için söylemiyoruz, daha
önce yaptığımız operasyonlarda, Türkiye’de değişik şehirlerde PKK’ya
yönelik yaptığımız operasyonlarda da bunu gösterdik, Suriye’de de bunu
gösterdik. Ayrıca bugüne kadar YPG bu kadar insanı, Kürtler dahil, yerinden
ederken, zorla sürgüne gönderirken, ellerinden hepsinin tapularını,
evlerini, mülklerini alırken neredeydiniz? Tam tersi, biz burada sivil
halka yönelik yardımlarımızı ulaştırmaya başladık, insani yardımlarımızı,
iki tane kamp kurduk yaklaşık 4 bin kişilik şu anda, ama daha fazla
kuracağız, aynı şekilde sağlık hizmetleri vermeye başladık, yerel halk
memnun. Çünkü biz sadece teröristleri hedef alıyoruz, bu konuda biz
herkesten daha hassasız, yani Türkiye’ye kimse herhangi bir ders vermeye
kalkmasın ya da hatırlatmasına gerek yok, biz çünkü bu operasyonu
planlarken, harekatı, tüm bu boyutlarını da ele alarak planladık ve bundan
sonra da bu konularda adımlarımızı da atacağız.
Ve Fransız Dışişleri Bakanıyla da yine görüştük, iki gün önce kendisiyle
telefonla da görüşmüştük biliyorsunuz. Diplomasiyi sürdürüyoruz, yani
buradaki operasyon kadar diplomasi da önemli. Buradaki haklı davamızı, yani
kimseye hesap vermek zorunda değiliz biraz önce bir Fransız kanalına da
söylediğim gibi, çünkü burada bize yönelik bir tehdit var, burada
milletimiz ne der ve milletimizin endişesi nedir biz ona bakarız. Ama haklı
davamızı da anlatmak için tabi ki diplomasi şart, biz de tüm
arkadaşlarımızla, Bakanlıktaki arkadaşlarımızla, yurt dışındaki
misyonlarımızla bu çabayı gösteriyoruz.
SORU- Efendim, Afrin operasyonu başarıyla devam ederken aslında dünyadaki
pek çok ülkenin biraz daha gözlemleme konumunda olduğunu gördük, Avrupa’dan
operasyonun ilk iki gününde ciddi bir yorum gelmedi. Fransa’nın hemen olayı
operasyonun ertesinde Suriye’yi genel olarak çerçeve şekline almış olsa
bile, Suriye konusunu Birleşmiş Milletler Genel Kuruluna götürmesini bu
ikili görüşmede ele aldınız mı?
Ayrıca, bu ilk yüz yüze temasta pek çok mevkidaşınızla, 20’den fazla
ülkenin Dışişleri Bakanı buradaydı, genel anlamda görüşmelerinizde
aldığınız reaksiyonlar neler?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi herkes Türkiye’nin burada haklı
olduğunu kabul ediyor, o nedenle bir terör örgütüne karşı niye mücadele
etmiyorsunuz diyemiyor, ama insani boyuttan girerek işte şu konuda
endişeliyiz gibi sözler söylüyor. Bunlar, bazıları işte kendi iç kamuoyuna
mesaj, bazıları bu konudaki hassasiyetini göstermek için yapıyor, ama
bunlar zaten beklediğimiz tepkilerdi.
Zaten buraya gelmeden önce Fransız Dışişleri Bakanıyla telefonda görüşerek
ne demek istedikleri konusunda bilgi aldık. Yani muğlak bir açıklama vardı,
fakat biz telefonla görüştük, buradan Paris Büyükelçimiz yine hem Macron’un
danışmalarıyla, hem de Dışişleri Bakanlığındaki muhataplarıyla temasta
bulundu, biz de Ankara’daki Büyükelçiyi arkadaşlarımız aradılar ve net
açıklama istedik. Daha sonra zaten Bakan Le Drian twitter hesabından yeni
bir mesaj yayınlayarak sadece rejimin Doğu Guta ve İdlib’deki
saldırılarından dolayı ortaya çıkan insani durumu gündeme getireceğiz
dediler. Bizim basında acil oturum gibi algılandı, öyle haberler çıktı,
doğru değil, zaten Pazartesi günü New York’ta rutin bir Güvenlik Konseyi
toplantısı vardı. Biz öncesinde zaten P-5 ülkelerini de bilgilendirdik,
Güvenlik Konseyinin Dönem Başkanı Kazakistan’ı da bilgilendirdik, komşu
ülkeleri de bilgilendirdik, BM Genel Sekreteri, aynı şekilde NATO Genel
Sekreteri, dün NATO Genel Sekreter Yardımcısı Amerikalı Hanımefendi
Ankara’daydı, arkadaşlarımız bilgilendirdi. Rejimin İstanbul’daki
Başkonsolosluğuna bir nota verdik bilgi için. Dolayısıyla biz uluslararası
hukuktan doğan haklarımızı kullanıyoruz bir terör örgütüne karşı,
uluslararası hukuka uygun hareket ediyoruz. Yaptığımız iş bellidir, bu
süreçte de şeffaf davranıyoruz, gizli, saklı hiçbir şey yapmıyoruz, bundan
sonraki süreçte de böyle olacak.
Herkesin insani konularda bir şey söylemesinden biz rahatsız olmayız. Ama
burada bizim bir terör örgütüne karşı yürüttüğümüz bir operasyon sürecinde
terör örgütünü destekleyecek bir pozisyon alan birisi olursa da, bir ülke
olursa da bizim de tepkimiz ona göre farklı olur ve o ülkeye de terör
örgütüne destek veren ülke muamelesi yaparız daha önce de söylediğim gibi.
Burada operasyonla ilgili daha çok bilgi almak için soru soranlar oldu, ama
onun dışında herhangi bir olumsuz bir beyanda bulunan ya da endişe belirten
kimse olmadı.