Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun NTV’ye Verdiği Özel Röportaj, 3 Mayıs 2023 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun TV 100'e Verdiği Mülakat, 24 Nisan 2023 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun A Haber’e Verdiği Özel Röportaj, 10 Nisan 2023 Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Yeni Şafak gazetesine Türkiye Yüzyılı Vizyon Eki kapsamında Verdiği Mülakat, 02 Ocak 2023 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun TV Net’e Verdiği Özel Röportaj, 11 Ekim 2022 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Haber Global’e Verdiği Özel Röportaj, 23 Ağustos 2022 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun TV 100’e Verdiği Özel Röportaj, 27 Temmuz 2022 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun TRT Haber'e Verdiği Özel Röportaj, 21 Temmuz 2022 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun NTV'ye Verdiği Özel Röportaj, 4 Temmuz 2022 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Anadolu Ajansı Editör Masası'na Verdiği Özel Röportaj, 31 Mayıs 2022 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun CNN Türk Tarafsız Bölge’de Verdiği Özel Röportaj, 20 Nisan 2022 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun NTV'ye Verdiği Özel Röportaj, 14 Nisan 2022 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun A Haber'e Verdiği Özel Röportaj, 31 Mart 2022 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun TRT Haber'e Verdiği Özel Röportaj, 10 Şubat 2022 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun NTV’ye Verdiği Özel Röportaj, 7 Eylül 2021, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Frankfurter Allgemeine Zeitung Gazetesi‘ne Verdiği Özel Mülakat, 6 Mayıs 2021 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Oslobodenje Günlük Gazetesi‘ne Verdiği Özel Mülakat, 4 Mayıs 2021 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Nezavisne Novine Günlük Gazetesi‘ne Verdiği Özel Mülakat, 4 Mayıs 2021 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun KANAL 24 ‘e Verdiği Özel Mülakat, 17 Aralık 2020 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Anadolu Ajansı Editör Masası’na Verdiği Mülakat, 30 Eylül 2020, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun CNN Türk “Tarafsız Bölge” Programına Verdiği Mülakat, 16 Eylül 2020, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun TRT Haber’e Verdiği Özel Röportaj, 13 Temmuz 2020, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun CNN Türk “Gece Görüşü” Programına Verdiği Mülakat, 18 Haziran 2020, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun NTV’ye Verdiği Özel Röportaj, 11 Haziran 2020, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun KANAL 24’e Verdiği Özel Röportaj, 3 Haziran 2020, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun DİM TV “İğneli Fıçı Özel” Programına Verdiği Mülakat, 23 Mayıs 2020 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Kanal V Yüksek Tansiyon Programına Verdiği Mülakat, 18 Mayıs 2020 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Akit TV Kanalına Verdiği Özel Röportaj, 12 Mayıs 2020, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun TV 100 Kanalına Verdiği Özel Röportaj, 6 Mayıs 2020, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun NTV’de Yaptığı Açıklama, 18 Nisan 2020
Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun A Haber'e Verdiği Mülakat, 9 Nisan 2016, İstanbul

SUNUCU- Günaydın efendim. Biraz evvel Duygu Laloğlu’nun da söylediği gibi İstanbul stüdyosunda yayın konuğumuz Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu.

Günaydın Sayın Bakan, hoş geldiniz.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Günaydın, iyi yayınlar.

SUNUCU- Teşekkür ediyorum. Hemen Suriye ve bu bağlamda YPG’yle ilgili sorularım olacak. Hatırlanacağı gibi geçtiğimiz hafta Amerika Birleşik Devletleri’nin Ankara Büyükelçisi John Bass, Diplomasi Muhabirleri Derneği’ndeki bir sohbet toplantısında YPG’yi silahlandırmadıklarını söyledi. Buna karşılık dün Anadolu Ajansı bir haber geçti ve o haberde kuzeydeki bir Amerikan üssüne inen Amerikan helikopterlerinin PYD’ye silah ve mühimmat ilettiğini söyledi.

Sayın Bakan bu hatırlatmaların ardından sorum şu: John Bass’ın açıklamalarını nasıl karşılıyorsunuz? Artı, Türkiye’ye göre Amerika Birleşik Devletleri şu an itibarıyla YPG’ye silah ve mühimmat veriyor mu, vermiyor mu?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- YPG konusunda Amerika Birleşik Devletleri bizim hassasiyetimizi çok iyi biliyor. En son Washington ziyaretimizde de gerek benim ikili görüşmelerimde Beyaz Saray’da ve Dışişleri Bakanlığı’nda, gerekse Sayın Cumhurbaşkanımızın kabullerinde ve Obama’yla görüşmesinde, bu net bir şekilde bir kere daha ortaya koyuldu. Aynı şekilde, biliyorsunuz ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Blinken, biz Washington’a gitmeden iki hafta önce Ankara’daydı. 4 Nisan’da da askerler arasında görüşmeler başladı. İki gün süren görüşmeler oldu. Buralarda da tutumuzu net bir şekilde söyledik.

Esasen PYD’nin gerçek yüzünü herkes görmeye başladı. Özellikle kendi yönetimini ilan ettikten sonra bizim başından beri söylediğimizi PYD de itiraf etti. Biz diyorduk ki, “PYD DEAŞ’la mücadele ediyor, ama Suriye’nin geleceği için değil, Suriye’nin toprak bütünlüğü, sınır bütünlüğü için değil, kendisine kantonlar oluşturmak için mücadele ediyor. Dolayısıyla zaten bir terör örgütünü güvenilir bir ortak olarak göremezsiniz, görmemelisiniz” diyorduk. Bunu herkes görmeye başladı.

Hiç kimse arazide DEAŞ’a karşı ordusunu göndermek istemediği için, herkes arazide müttefik arayışı içine girdi. Biz hep güvenilir ortak olarak Özgür Suriye Ordusunu ve ılımlı muhalefeti gördük. Aslında bu konuda koalisyonun içindeki tüm ülkelerle hemfikiriz. Ama ABD ve diğer ülkeler başka arayışlar içine girdikten sonra YPG’yle de işbirliği yapmak durumunda kaldılar. Bu net. Sadece Kobani meselesinde değil, daha sonra da verildi. Kobani’de biliyorsunuz atılan silahların yarısı zaten DEAŞ’e geçmişti. Fakat özellikle son terör saldırılarının teröristlerinin, Ankara’daki saldırıların sorumlusu olan teröristlerin de Suriye’den geldiğini ispatlayan belgeler de verdik. Şimdi ABD de, esasen açıkça tam olarak söyleyemese bile – daha önce John Kerry’nin bana telefonda söylediğini aktarmıştım – PYD’yi güvenilir bir ortak olarak görmüyor. Başka ülkelerin kontrolünde olduğunu da görmeye başladı. Onlar da şimdi başka arayışlar içindeler. Şimdi arazide PYD’nin dışında, özellikle Araplardan ve diğer gruplardan oluşan ve DEAŞ’la mücadele edecek yeni ekipler kurulması için çaba sarf ediyorlar. Esasen doğrusu da budur. Çünkü PYD gittiği yerlerde etnik temizli yapıyor. Orada kendisi gibi düşünmeyen Kürtleri de göçe zorluyor.

SUNUCU- Bu yeni gruplar kimlerden oluşuyor peki?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Arap ve arazideki diğer unsurlardan.

SUNUCU- Dünkü silahlar o yeni ekiplere giden mi?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Dünkü silahları vermediklerini bize söylediler. Daha önce John Bass da açıkladı, Washington’da Amerikalılar da açıkladı: biz PYD’ye silah vermiyoruz dediler.

SUNUCU- İnanıyor musunuz?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bu sabah “bunlar nedir” diye tekrar sorduktan sonra, “sözümüzün arkasındayız” dediler. Ama tabii bu fotoğrafların detaylı bir şekilde incelenmesi lazım. Bunlar sadece gazetelerde çıkan, basında yer alan haberler. Bunları kendi uzmanlarımızın da incelemesi lazım. Ama biz bu haberler çıktıktan sonra ABD’li yetkililere tekrar sorduk ve PYD’ye herhangi bir silah vermediklerini söylediler.

Tabii ki inanmak isteriz. ABD bizim müttefikimiz. Açık ve şeffaf olmak lazım. Hemfikir olmadığınız konularda da çok açık, net konuşmak lazım. Biz hep böyle oluyoruz: Türkiye olarak açık ve şeffaf bir şekilde sitemimizi de söylüyoruz, düşüncelerimizi de söylüyoruz. Ama sadece sitem etmek, eleştirmek yetmez. Nelerin yapılması gerektiğini de söylüyoruz. Hep söylüyoruz, sizin programlarınızda defalarca söyledik: Suriye’deki bugüne kadarki analizlerimiz hep gerçekleşti. Çünkü biz objektif bakıyoruz. Suriye’nin geleceği bizim için de önemli olduğu için, hassas olduğu için ve Suriye bizim için kardeş bir ülke ve Suriye halkı - Kürt, Arap, Türkmen, hiçbirisi fark etmez - kardeş halk olduğu için biz Suriye’nin geleceği bakımından olayları değerlendiriyoruz. Tabii ki Türkiye’nin güvenliği, Türkiye’nin istikrarı bizim için öncelikli. Halkımızın güvenliğini sağlamak da, var olan ve oluşabilecek tehditlere karşı tedbir almak da bizim görevimiz.

Dolayısıyla ABD’nin şu anda YPG’ye silah verdiğine biz inanmak istemiyoruz. Ama bu son haberleri tabii ki inceleyeceğiz. Uzmanlarımız inceleyecek. Böyle bir şey varsa, biz de gereğini yaparız.

SUNUCU- Sayın Bakan, şunu sormak istiyorum: Şimdi bize “silah vermiyoruz” dediler dediniz, ardından da verilen son silahların YPG’den başka gruplara gittiğini söylediniz. Bu bağlamda yeniden bir hatırlatma yapacağım: Amerikan Büyükelçisi der ki, “Irak ordusuna verdiğimiz silahlar PKK’nın eline geçti”. Peki - ama Arap olsun, ama Türkmen olsun - aşiretlere verdikleri bu yeni silahların DEAŞ’ın eline geçmeyeceğinin garantisi nedir? Bunun değerlendirmesini, planlamasını nasıl yapıyorlar ve siz bu değerlendirmelerden ikna oluyor musunuz?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Irak ve Suriye’de eğit-donat çalışmaları oldu; Türkiye’de de eğit-donat oldu. Irak’ta özellikle farklı ülkeler farklı grupları eğitiyorlar, hem Irak’ın yeniden yapılandırmaya çalıştığı güvenlik güçlerini, hem de Peşmerge’yi eğitiyorlar ve donatıyorlar. Donatılması ne demek? Silah verilmesi demek. Biz başından beri tüm bu ülkelere aynı uyarıyı yaptık. Almanya’ya da aynı uyarıyı yaptık, Fransa’ya da, ABD’ye de, diğer ülkelere de: “Verdiğiniz silahların PKK gibi terör örgütlerine ulaşmayacağından emin olmalısınız, dikkatli olun”. Maalesef bir ara, özellikle ekonomik krizden sonra Irak’ta bu ülkelerin verdiği silahlar piyasada satılmaya başladı. Hem de ambalajıyla birlikte.

SUNUCU- Irak ordusu satıyor demek ki.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Irak ordusu da, başkaları da. Peşmerge’nin içinden de var. Hepsinden var. Biz bu konuda da uyarılarımızı yaptık. Türkiye’ye Suriye’den gelen silahlara baktığımız zaman, Almanların silahları da var – Milan var mesela –, Amerikalı da var, Rus da var. Bu silahlar bir şekilde sadece silah kaçakçılarının ilettiği silahlar değil. Bölgeye verilenler. Çünkü Milan kaçakçıların elinde dolaşan bir silah değil. O nedenle bu bölgede bu ülkeler tarafından verilen silahlar neticede terör örgütlerinin eline ulaşıyor, son kullanıcı onlar oluyor. Bölgeye gelişi güzel silah verilmemesi gerekiyor. Irak’ta düzenli bir ordunun olmaması da esasen maalesef bu konudaki zafiyetin en önemli sebebi.

SUNUCU- Eğit-donata atıfta bulunduğunuz için onun hakkında bir soru sorup diğer sorulara devam edeceğim. Gazetelerde eğit-donatın yeniden başladığına dair iddialar vardı. Doğru mudur? Doğruysa Türkiye’de şu anda eğit-donat çerçevesinde yeniden eğitilen Suriyeli muhalif var mı?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Türkiye’de eğit-donat programı zaten devam ediyor. Yeterli personel buldukça devam ediyor. Çatışmaların durdurulmasından sonra yeni gelişmeler var. Ilımlı muhalefet şimdi tamamen DEAŞ’a odaklanmış durumda. Esasen arazide DEAŞ’la samimi bir şekilde mücadele eden tek unsur ılımlı muhalefet. Ama daha önce ılımlı muhalefet aynı zamanda farklı cephelerde Hizbullah’la, İran’ın oradaki Şii milislerle, rejim güçleriyle ve DEAŞ’la mücadele ediyordu. Bir de son zamanlarda PYD de bunlara saldırdı. Bir de Rusya’nın havadan saldırıları vardı. Şimdi çatışmaların durdurulmasından sonra- her ne kadar rejim özellikle ihlal ediyorsa da- muhalefet enerjisini DEAŞ’a yöneltti. Son zamanlarda – siz de takip ediyorsunuz – bu 98 kilometrelik alanda, Fırat’ın batısıyla Afrin arasında, muhalefet DEAŞ’a karşı önemli ilerlemeler kaydetti. En son bizim Çobanbey dediğimiz, Suriye tarafında Ar Rai dediğimiz bölge de ılımlı muhalefetin eline geçti.

Bu nasıl oluyor? Bu tarafa, yani Suriye’nin kuzeybatısından doğuya doğru DEAŞ’a yönelik güç kaydırılıyor, değişik gruplardan buralara özellikle ılımlı muhalefetin güçleri kaydırılıyor. Bunlar buraya giderken eğitim konusunda eksiği varsa, donatım konusunda eksiği varsa, bu konuda da eğit-donat programını biz ABD’yle beraber sürdürüyoruz. En son 4-5 Nisan’da Ankara’da görüşmelerin olduğunu söylemiştim, burada da özellikle bu bölgenin DEAŞ’tan temizlenmesi, Münbiç cebinin tamamen kapatılması konusunda stratejilerimizi de belirledik, bu bölgenin en kısa zamanda DEAŞ’tan temizlenip ve Türkiye için, Suriyeliler için güvenli bölgeler oluşturulması lazım. Türkiye derken, Türkiye’nin sınır güvenliği bakımından diyorum. DEAŞ’ın kontrol ettiği her yerde DEAŞ terör örgütlerinin geçmesi demektir. PYD’nin kontrol ettiği yerlerden de maalesef görüyoruz, Nusaybin gibi tüneller kazarak Türkiye’ye terörist ve silah göndermeye çalışıyorlar, biz de bunu engellemeye çalışıyoruz. O yüzden bu bölge temizlendiği zaman bizim için güvenli bölge olacak, ama Suriyeliler için de güvenli bölgeler oluşacak. Önemli olan şu: buradan güneye doğru gidip sonra doğuya doğru yönelip DEAŞ’ın temizlenmesi, Irak’tan da başlayarak bu temizliğin en kısa zamanda gerçekleşmesi gerekiyor ki Suriye ve Irak toprakları DEAŞ gibi bir terör örgütünden kurtulsun.

SUNUCU- Münbiç’in altını çizdiniz, benim de sorum o olacaktı bir sonraki sorum. Münbiç temizlensin, güven altına alınsın, ama kimler tarafından temizlesin?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Ilımlı muhalefet.

SUNUCU- Amerika Birleşik Devletleri’nin YPG tarafından bu temizliğin yapılmasının istediğine dair iddialar var. Peki, o biraz evvelki silah yardımları, inanmak istiyoruz vesaire… Eğer Münbiç’in YPG tarafından temizlenmesi ve kontrol altına alınması durumu söz konusu olursa Türkiye’nin tepkisi ne olacak?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Münbiç konusunda böyle bir şey söz konusu olmadı, yani PYD’nin veya PYD’ye bağlı grupların Münbiç’e girmesi gündeme hiçbir zaman gelmedi. Zaten ılımlı muhalefet kuzeyden aşağıya doğru ilerliyor, bu söz konusu değil.

Rakka konusunda ise, acaba bir an evvel almak için PYD’den de faydalanabiliriz miyiz gibi bazı dolaylı hususlar gündeme geldi. Biz son derece net bir şekilde Rakka ve diğer bölgelerde YPG’yle, PYD’yle, başka bir terör örgütüyle işbirliği yapmanın söz konusu olmayacağını söyledik, net bir şekilde söyledik bunu. Yani biz zaten işbirliği yapmayız, ancak ABD’nin ve diğer ülkelerin de bunlarla işbirliği yapmasını kabul etmeyeceğimizi söyledik. Bunu söyleyen sadece biz değiliz, Suudi Arabistan da söylüyor, Katar da söylüyor, Birleşik Arap Emirlikleri de söylüyor. Çünkü buralar etnik olarak Arap ağırlıklı, aralarında Türkmenler de var ama, %90 Arap ağırlıklı. Buraya PYD girdiği zaman diğer yerlerde olduğu etnik temizlik yapacak; biz zaten bir terör örgütüyle işbirliği yapmanın prensip olarak, temel olarak yanlış olduğunu söylüyoruz. Biz bunun doğuracağı sonuçları da ortaya koyuyoruz. Ilımlı muhalefet de, şu anda Riyad’da bulunan müzakereleri sürdüren muhalefet de kesinlikle PYD’yle hiçbir konuda işbirliği yapmak istemiyor, müzakere masasında da onları kendi taraflarında görmek istemediler zaten.

SUNUCU- Sayın Bakan, şunu soracağım, bu bölümün son sorusu olsun: Siz Sayın Cumhurbaşkanıyla beraber Washington’daydınız, orada Amerikan yetkilileriyle en üst düzeyde temaslar oldu.

Şunu sormak istiyorum: Orada Amerikan tarafı, ama Başkan Obama ya da başka seviyelerde, Türkiye’yle PKK ya da PYD arasında arabuluculuk yapma gibi öneri bir getirdi mi, getirmedi mi?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Hayır, yani YPG/PYD konusunda herhangi bir arabuluculuk önerisi gelmedi. Bize Suriye’de YPG’ye bağlı olmayan bazı Kürt grupların olduğunu söylediler. Biz de zaten gerek Suriye’de yaşayan, gerekse Kuzey Irak’a gitmek zorunda kalan, Avrupa ülkelerinde yaşayan, hatta Türkiye’ye gelen değişik Kürt grupların olduğunu, bizim Kürt kardeşlerimizle hiçbir sorunumuzun olmadığını, Suriye’de YPG, Türkiye’de de PKK’yla sorunumuzun olduğunu söyledik. Biz zaten onlarla görüşüyoruz, muhalefetin içinde de var Kürt gruplar, Suriye Ulusal Kürt Konseyi de var, bunun dışında bizim bilmediğimiz isimler varsa onları da, sizin bildiğiniz varsa bize verin, bizim Kürtlere karşı bir negatif tutumumuz yok dedik.

PKK konusunda da herhangi bir arabuluculuk ima bile edilmedi, sadece PKK konusunda bize daha somut destek vereceklerini söylediler. Biz de kendilerine sadece istihbarat paylaşımı değil, nasıl DEAŞ bir terör örgütüyse, DEAŞ terör örgütüne karşı ortak mücadele yapıyorsak, PKK da sizin terör listenizde, içinde sizin Büyükelçiliğinize saldıran, yine terör listenizde olan DHKP-C terör örgütü var, dolayısıyla nasıl DEAŞ’a karşı birlikte hareket ediyorsak, DEAŞ’a karşı oluşturduğumuz koalisyondaki önemli ülkeler olarak, PKK’ya da aynı anlayışla bakmamız lazım, aynı anlayışla mücadele etmemiz lazım dedik.

SUNUCU- Daha fazla destek derken daha fazla istihbaratı mı kastediyorlar?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yani somut dahil daha fazla destek vereceğini başta Obama olmak üzere Biden de, Kerry de tüm ABD’li yetkiler söylediler.

SUNUCU- Peki, başka bir konuya geçmek istiyorum, çünkü çok soru var, vakit sınırlı, İsrail’le ilişkiler.

Bugün yazılı basında da görmüşsünüzdür haberleri, artık oluşan hava İsrail’le ilişkilerin normalleşmesinin an meselesi olduğu yönünde. Ben de size bunu sorma istiyorum, İsrail’le ilişkilerin normalleşmesi artık an meselesi mi?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi geri kalan iki şartımız konusunda görüşmeler devam ediyordu ve en son görüşmede biraz daha ilerleme kaydedildi, ama herhangi kesin bir netice yok. Bir sonraki görüşmede artık sonuçlandırmayı beklediğimize yönelik ortak bir açıklama oldu. Ama henüz her konuda anlaşıldı dersek yanlış bilgi vermiş oluruz, çünkü bunun uygulamasıyla ilgili, detaylarla ilgili daha konular var ve bir sonraki görüşmede bunlar da gündemde olacak. Fakat daha önceki görüşmelere göre bu son görüşmede biraz daha mesafe kat edildi.

SUNUCU- Bir sonraki görüşmenin zamanı belli mi, yani mesela bir ay içinde yapılacak bir görüşme midir?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yani aşağı yukarı bir ay içinde yapılması bekleniyor.

SUNUCU- O zaman bir ay içinde ilişkilerin artık bir noktaya geleceğini düşünmek doğru mudur?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi kesin netice almadan öyle olacak veya şöyle olacak diyemeyiz, çünkü bizim şartlarımız belli, bu şartların nasıl yerine getirileceği belli, bu şartları yerine getirecek olan da İsrail, onlar bu şartları yerine getirdiği zaman.. Biz başından beri sade bir şekilde üç tane şart koyduk, bir tanesi gerçekleşti.

SUNUCU- Özür.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet, özür.

SUNUCU- Tazminat konusunda belli bir rakam üzerinde anlaşma var mı?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- O konuşuluyor, daha süreç devam ediyor.

Diğer taraftan bizim için çok hassas bir konu var, ambargolar. Gazze ve Filistin’e maalesef bugün insani yardımlar istediğimiz düzeyde ulaştırılmıyor. Biz bugüne kadar Gazze’ye ve Filistin’e çok yardım yaptık, 500 milyon doların üzerinde yardım yaptık, Mısır’daki Donörler Konferansı’nda da 200 milyon dolar ilave vereceğimizi söyledik, ama geliştirdiğimiz projelere baktığımız zaman bu rakamı da aşacağız. Memnuniyetle aşarız, orada kardeşlerimiz zulüm altındayken onlara her türlü yardımı yapmak bizim görevimiz.

SUNUCU- Ambargonun Türkiye üzeriden kırılacağına dair iddialar vardı, yani ambargo devam edeceği, ama Türkiye’nin bu ambargoya dahil olmayacağına dair. Bu noktaya gelindi mi?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Zaten Gazze’ye ve Filistin’e en çok yardım eden ülke Türkiye. Ama bu sadece Türkiye’den gidecek insani yardımlar değil, sivil toplum örgütleri, başka ülkeler, başka ülkelerdeki insan hakları örgütleri de buraya yardım götürmek istiyor. Bir de temel ihtiyaçlar var, su ve enerji ihtiyacı var. Denizden gemiyle birlikte enerji ve elektrik verilmesi gündemde. Tüm bu konuların önündeki engellerin kalkması lazım.

SUNUCU- Sayın Bakan, bugünkü gazetelerde ilişkilerin normalleşmesinin ilk ayağı, ilk somut belirtisi olarak Büyükelçilerin karşılıklı gönderilmesinden bahsediliyor, aslında bir Türk diplomatının da ismi veriliyor. Bu aşamaya gelindi mi?Tel Aviv’e gönderilecek bir Türk diplomatının ismi belli oldu mu efendim, bir kararname sözkonusu mu?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Hayır, hayır. Şu anda bir kararname üzerinde çalışıyoruz ve tamamlamak üzereyiz, ama İsrail bu kararnamenin içinde yok, çünkü ilişkiler daha istediğimiz düzeye gelmedi, yani anlaşma sağlanamadı, şartlarımız yerine gelmedi. Bu şartlar yerine geldikten sonra ilave bir kararnameyle belirleyeceğimiz bir arkadaşı İsrail’e Büyükelçi göndeririz. Karşılıklı Büyükelçileri göndeririz, burada hiçbir problem yok, ama henüz bir isim de belirlenmedi.

SUNUCU- Bu konuyu kapatırken şunu sormak istiyorum: Bir ay içinde yeni bir görüşmenin olmasının doğal karşılanacağını söylediniz. Bu yaz başlangıcından evvel İsrail’le ilişkilerin eskiye ya da eskiye yakın bir düzeye dönebileceğini söylemek mümkün mü?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şartlarımız yerine gelirse mümkün.

SUNUCU- Sayın Bakan, ilişkilerimizin sorunlu olduğu başka bir ülkeye geçmek istiyorum, o da Rusya. Peki, Rusya’yla ilişkilerimizin durumu nasıl?

Bu paralelde şunu sormak istiyorum: Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsünün bir açıklaması oldu. Malum bir Türk vatandaşı Rus uçağının Türkiye’de düşürülmesiyle ilgili olarak tutuklandı, fakat tutuklanma gerekçesi yasadışı silah bulundurmak. Rus Sözcü de der ki, biz bu pilotumuzun öldürülmesi, uçağımızın düşürülmesiyle ilgili olarak iddianamede bir şeyler görmek isterdik, isteriz. Bu konuda söyleyecekleriniz nelerdir?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi Türkiye bir hukuk devletidir, yani bazı ülkelerde olduğu gibi yönetimin istediği gibi kararlar alınmaz ya da soruşturma başlatılmaz. Suç duyurusunda bulunursunuz, herkes bulunabilir, fakat neticede bağımsız yargı karar verir. Bu şahısla ilgili de zaten süreç devam ediyor, dosyasında ne var, ne yok, neler eklenecek, onu zamanla göreceğiz. Dolayısıyla Rusya’nın isteği üzerine Türkiye’deki savcılar ve hakimler karar alamaz, hareket etmez. Ama şahsın açıklamaları var, bunlar kayıtlı zaten, faaliyetleri var, bütün bunları değerlendirecek olan delillerle birlikte bağımsız yargıdır. O nedenle, biz bunu istiyoruz veya şunu istiyoruz diye bir şey olmaz. Hani bir mahkeme kararı olur o ülkede bir şahısla ilgili, o mahkeme kararını iletirsiniz. Bazen şahıs istersiniz, biz Avrupa’dan birçok kişiyi istiyoruz, bizim vatandaşlarımız var. Niye? Teröre bulaşmış veya başka suçlardan dolayı isteniyor, Interpol var. Dolayısıyla bir ülke ben şu vatandaşla ilgili bu işlemin yapılmasını istiyorum diyemez, yargıdan böyle bir şey isteyemez, biz de bunu kendi yargımıza diyemeyiz, ama süreci biz de yakından takip ediyoruz.

SUNUCU- Peki, Türk-Rus ilişkilerinin yakın dönemde düzelme imkanı var mı? Bu çerçevede Rus Dışişleri Bakanı Lavrov’un Türkiye’ye geleceğine dair bazı iddialar var. Lavrov’un Türkiye’ye gelmesi sözkonusu mu?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şu anda söz konusu değil. Rusya şu anda daha sakin, daha aklıselim davranıyor, bu iyiye işaret.

İlk başlarda çok duygusal tepkiler vermişti, ama biz bu duygusal tepkilere her zaman ölçülü cevaplar verdik. Birgün Rusya’yla ilişkilerimiz düzeldiği zaman yüz yüze bakabilmeyiz. Maalesef onlar bu sınırı çok aştılar, şahsi konulara girdiler, maalesef Cumhurbaşkanımız ve ailesiyle ilgili iftiralar attılar. Ama biz bu yollara ne tenezzül ettik, ne tevessül ettik, çünkü doğru değil. Biz olgun, ciddi devlet gibi davranıyoruz, bize yakışan gibi davranıyoruz. Şu anda Rusya’da da sakinlik var. İlişkilerin düzelmesiyle ilgili biz gereken adımları attık, önerilerde bulunduk, Rusya da buna hazır olduğu zaman biz ilişkilerimizi düzeltiriz.

Neticede 24 Kasım olayı, uçağın düşürülmesi Rusya’yla ilişkilerimizi bozmak için gelişen bir olay değil, bizim istediğimiz ve çok mutlu olduğumuz bir olay da değil. O zaman da üzüntülerimizi, taziyelerimizi en üst düzeyde ilettik. Bunu her zaman söylüyoruz ve gerilimi tırmandırmamak için de her türlü adımı biz Türkiye olarak attık. Fakat Rusya’nın o günkü tepkisi başka boyuttaydı. O nedenle biz bu olaydan dolayı çok mutlu olduğumuzu söyleyemeyiz, ama kimse Türkiye’yi de suçluluk psikolojisi içine sürüklemeye çalışmasın. Neticede uluslararası hukuk var, angajman kuralları var. Bu çerçevede bu olay gerçekleşmiştir, 17 saniyede gerçekleşmiştir.

Şimdi önümüzdeki süreçte Rusya da adım atarsa biz ilişkilerimizi normalleştiririz. Rusya’nın açıklamaları, Türkiye’ye karşı attığı adımlar, aldığı önlemler, Türk işadamlarına, hatta üniversitedeki öğrencilere yönelik bile hiç hoş olmayan bazı uygulamaları oldu. Üniversiteden çocukları uzaklaştırdılar, bunlar insani değil. Tüm bunlara rağmen Rusya’ya karşı yaptırımlara katılmayan tek NATO ülkesiyiz.

SUNUCU- Hala?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Hala, Rusya'nın da bunu anlaması lazım. Çünkü biz Rusya’yı sadece bir komşu olarak değil, bölgede önemli bir siyasi ve ekonomik stratejik bir ortak olarak gördük, ilişkilerimizi de zaten yüksek düzeyli stratejik işbirliği konseyi düzeyine çıkartmıştık.

SUNUCU- Sayın Bakan, sürem daralıyor, birkaç sorum daha var, bundan sonra kısa kısa yanıt rica edeceğim.

Azeri-Ermeni çatışmalarına gireceğim ama, onun öncesinde şunu sormak istiyorum. Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan Berlin’deydi ve orada Şansölye Merkel ile görüşmeler yaptı. Bu sırada ortaya çıkan bir durum var, sözde Ermeni soykırımı iddialarıyla ilgili yasa tasarısı önümüzdeki günlerde Alman Parlamentosuna gelecek, tasarının kabul edilme şansı var mı? Eğer kabul edilirse o zaman tepkimiz ne olacak?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Maalesef parlamentoya bu tür tasarıları getirme, Demokles’in kılıcı gibi Türkiye’nin üzerinde bir baskı unsuru olarak görülmeye başladı. İşin doğrusu, biz bunu çocukça buluyoruz. Yeşiller bir önerge getirdi. Yeşiller şimdi PKK’nın da terör listesinden çıkması için çalışıyor. O nedenle hukuk devleti olarak Almanya'nın, Avrupa Birliği’nin en önemli ülkesi olan Almanya’nın bu tür yollara tevessül etmemesi gerektiğini söylüyoruz. Tarih konusunda meclisler karar almamalı.

Lüksemburg ve Avusturya parlamentolarında geçen sene bazı açıklamalar oldu. Vatikan’dan da benzer açıklamalar geldi. Bunlara yönelik hangi tedbirleri aldığımızı herkes biliyor. Daha sonra açıklamalar düzeltilinceye kadar Büyükelçilerimizi göndermedik. Vatikan dahil, hükümetler adımlarını attıktan, gerekli açıklamaları yaptıktan sonra Büyükelçilerimizi gönderdik. O nedenle biz böyle bir şey olmasını beklemiyoruz, olmamasını da arzu ederiz, ama elbette Türkiye’nin tarihini kullanarak Türkiye’ye yönelik adımlara da duyarsız kalamayız.

Ben Lüksemburg Dışişleri Bakanına ve Avusturya Dışişleri Bakanına şunu söyledim: Sizin tarihinizle ilgili bizim Meclisimiz karar alıyor mu? Sizin tarihinizde o kadar karanlık günler var ki, esasen ortaya koysanız, Avrupa ülkeleri için söylüyorum, hiçbiriniz birbirinizin yüzüne bakamazsınız. Biz sizin o karanlık günlerinizle ilgili Meclisimizde karar alıyor muyuz? Hayır. Peki, siz hangi hakla benim tarihimle ilgili kıt bilgiyle, doğru olmayan şeylerle kararlar alıyorsunuz? Olayın özeti bu.

SUNUCU- Anlaşıldı.

Sayın Bakan, sorum, Azeri-Ermeni çatışmaları, iki taraftan da kayıplar var. Bu arada Sarkisyan’ın Türkiye Karabağ sürecine karışmamalı, Bakü’ye destek vermemeli şeklinde bir açıklaması var. Daha ötesinde bir sıcak çatışma imkanı, olasılığı var mıdır? Çok kısaca yanıt rica ediyorum.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Umarım olmaz, çünkü Azerbaycan da, biz de bu işin siyasi yöntemlerle, diplomasiyle, barışçıl yöntemlerle çözülmesini istiyoruz, ama bu amaçla oluşturulan Minsk Grubu, Minsk Üçlüsü de gerekli adımları bugüne kadar atmamıştır. ABD ve Rusya gibi, Fransa gibi üç tane ülke var, isteseler bir hafta içinde bu sorun çözülür.

Ermenistan’a baktığınız zaman, sanki Azerbaycan gitmiş onların topraklarını işgal etmiş gibi algılıyorsunuz. Oysa işgal edilen topraklar Azerbaycan’ın toprakları. Dolayısıyla hem suçlu, hem güçlü olmaya çalışıyor. Biz her iki tarafa da ateşkes için, çatışmaların durdurulması için objektif çağrılarda bulunduk. Ama biz her zaman kardeş Azerbaycan’ın yanında olacağız, her konuda yanında olacağız. Bunu da açık, net bir şekilde söylüyoruz. Bu, savaş olsun, çatışma olsun anlamında değil, Azerbaycan bizden hangi konuda yardım isterse, ihtiyaç duyarsa biz Azerbaycan’ın yanındayız. Ama Karabağ probleminde Ermenistan ateşkesi ihlal etti, Azerbaycan diplomasiyi tercih etti, çatışmalara tek taraflı son verdi, ateşkes ilan etti. Ermenistan iki gün sonra buna cevap verdi, ama ondan sonra biliyorsunuz Nahçıvan’a bir füze gönderdi, yani ciddi bir tahrik var. Azerbaycan bu konuda tüm imkanlarına rağmen sabırlı davranıyor. Umarım burada da aklıselim hakim olur ve en kısa sürede de Minsk Üçlüsü başta olmak üzere uluslararası camia Karabağ problemine, Azerbaycan’ın işgal edilmiş topraklar problemine bir çözüm bulur. Esasen bizim etrafımızda buna benzer dondurulmuş ihtilaf çok, Karabağ’da olduğu gibi bunların hepsi de bu bölgenin istikrarına bir tehdit. Karabağ, Osetya, Güney Osetya, Abhazya, şimdi Kırım, Kıbrıs, Moldova’nın problemi, bunların hepsi çözümü dondurulmuş ihtilaflar ve risk oluşturuyorlar. Ama Kıbrıs konusunda adımlarımızı biliyorsunuz, müzakereler devam ediyor, biz de bu süreci destekliyoruz.

SUNUCU- Kıbrıs’tan asker çekiyor muyuz, çektik mi?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Hayır, şu anda herhangi bir asker çekmedik. Çekersek, 2004 Annan Planı'nda olduğu gibi bir anlaşma olursa iki tarafın da anlaştığı karşılıklı bir anlaşma çerçevesinde olabilir. Türkiye garantör ülke olarak, o zaman bazı adımlar atar, ama şu anda asker çekme sözkonusu değil.

SUNUCU- Sayın Bakan, Azeri-Ermeni ilişkileri konusunda Karabağ üzerinden diplomatik çabalardan bahsettiniz. STK’ların yeterince görev aldığını düşünüyor musunuz? Bu yönde yapılan bazı kampanyalar var, onları yeterli görüyor musunuz? Amerika Birleşik Devletleri malum süper güç, bazı şeyleri onun gündemine daha fazla getirebilmek için neler yapılabilir? Çok kısaca söyler misiniz?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi STK’lar çaba sarf ediyor ama bu konunun çözümü STK’ların elinde değil, uluslararası camianın, uluslararası örgütlerin elinde. Kararlılık olursa sorun çözülebilir. Zaten son derece net bir konu var burada, Azerbaycan’ın topraklarının % 20’sini işgal eden bir ülke. Birleşmiş Milletler, Avrupa Konseyi gibi tüm uluslararası örgütlerin kararlarında bu net bir şekilde ortaya konmuştur.

SUNUCU- Bugün bu yayının arkasından gün içinde Avrupa Birliği’nden bazı bakanlarla da temaslarınız olacak. Avrupa Birliği’yle belli bir sürece girilmiş gibi, bir mülteci anlaşması sözkonusu. Ancak görebildiğim kadarıyla Yunanistan’da bazı sıkıntılar var, çünkü oradaki Suriyeliler siyasi iltica talebinde bulunuyor. Acaba bu, bu sürecin işlemesini engeller mi? Bu engellemenin neticesinde Türkiye’nin vizesiz seyahati engellenir mi? Birbiriyle bağlantılı iki sorum. Avrupa Birliği’ne bugün siz hangi mesajları vereceksiniz?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Avrupa Birliği’yle bizim yaptığımız anlaşma çerçevesinde biz atılması gereken adımları atıyoruz, vize serbestisi konusunda da 72 şartı yerine getirmek için çaba sarf ediyoruz. Geçen hafta itibarıyla bunların 40’tan fazlasını tamamen yerine getirdik, 60’a yakınını kısmen yerine getirdik. Yaklaşık 17 kriter kalmıştı, bunları yerine getirmek için de çaba sarf ediyoruz.

Avrupa Birliği yaptığımız anlaşmada özellikle iltica başvuru hakkını vermek istedi, bu da doğrudur. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’yle birlikte hareket ediyorlar. Bu bizi doğrudan ilgilendiren bir konu değil; iltica başvurusu Avrupa Birliği ülkesi Yunanistan’a yapılıyor. Yunanistan bu konuda kendi kararını verecek ve iltica başvurusunu ya kabul edecek ya da etmeyecek. Bizim de hem Yunanistan’la ikili geri kabul anlaşmamız, hem de Avrupa Birliği’yle 2013 yılında imzaladığımız, Suriyelilerin dışındaki üçüncü ülke vatandaşlarını ilgilendiren, Haziran başında yürürlüğe girecek geri kabul anlaşmamız var. Dolayısıyla AB ülkeleri iltica başvurusunu kabul etmeyip göndermek istedikleri üçüncü ülke vatandaşlarını, şayet bu kişilerin Türkiye’den AB’ye gittiği ispatlanırsa, biz de ispatı kabul edersek, geri gönderecekler. Neticede anlaşma var ortada. Dolayısıyla bu iltica başvuruları bizden kaynaklanmamakta ve Avrupa Birliği’ni bağlamaktadır. Anlaşmayı ya da genel anlamda yol haritamızı etkileyecek bir konu değildir, olmaması da gerekir.

SUNUCU- Sayın Bakan, çok kısa bir süre önce İran’a da gittiniz, İran’da malum uluslararası ambargonun kalkmasından sonra yeni bir sayfa açılıyor. Peki, bu yeni sayfada Türkiye hazır mı? Çünkü malum birçok ülke tabiri caizse diplomatik çıkartma gerçekleştirdi Tahran’a İranlı yetkililer nezdinde. Peki, Türkiye bu yeni döneme hazır mı, bu yeni dönem Türkiye açısından ne anlama geliyor? Çok kısaca rica ediyorum.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Biz en kötü günlerde İran’ın yanında olduk, İran’ın tabiriyle söylüyoruz bunu, dolayısıyla bugünlerde de ambargonun kalkmasını bir fırsatçılık olarak görmüyoruz, ilişkilerimizi her zaman geliştirmek istediğimizi İran tarafı da biliyor. Ülkemizin İranla ikili ticaret hacminin 30 milyar Dolar düzeyine ulaşmasını arzu ediyoruz. Bunun için kısıtlamaların kalkması lazım. Ancak iki ülke arasında bazı küçük sorunlar da var, ulaşımla ilgili.

SUNUCU- Mesela Suriye.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Suriye başka bir konu, o bölgesel bir konu. Sınırda ve ülke içinde ulaşımla ve taşımacılıkla ilgili bazı sorunlar var. Geçen gün KEK Eşbaşkanı Mahmud Vaizi geldi, kendisiyle samimi bir görüşme gerçekleştirdik, İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif’le de İstanbul’da samimi bir görüşme gerçekleştirdik.

Doğalgaz anlaşmasını iki ülke kendi arasında gerçekleştiremediği için tahkime gidildiğini söyledik. İki kardeş ülke anlaşamıyor, tahkime gidiliyor ve Avrupa’daki bir mahkeme karar veriyor. Bu doğru bir şey değil. Dolayısıyla samimi olunması, fırsatçılık yapılmaması lazım. Ulaşım, elektrik, enerji, petrol, ticaret, yatırım alanlarında karşılıklı potansiyel var. Biz İran’la ilişkilerimizi geliştirme konusunda her zaman olduğu gibi bugün de kararlıyız.

Fakat Suriye’de Esad’ın akıbeti konusunda farklı düşüncelere sahibiz; mezhepçiliğe karşıyız, bunun çok tehlikeli olduğunu görüyoruz.

İran ile Suudi Arabistan arasında mevcut anlaşmazlık konusunda da son derece dengeli davranıyoruz, her iki tarafa da çağrıda bulunuyor, ilişkilerinin normalleşmesi için üzerimize düşeni yapmaya çalışıyoruz. Çok kolay değil, çünkü bizim yapabileceklerimizin ötesinde de maalesef bazı sorunlar var. Bu konuda da çaba sarf ediyoruz.

Bizim İran’la ilişkilerimizin iyi noktaya gitmesinde herhangi bir engel veya ilişkilerin iyi gitmemesi için bir sebep bulunmuyor.

İslam İşbirliği Teşkilatı 13’üncü İslam Zirve Toplantısı’na katılmak üzere Ruhani İstanbul’a gelecek, hemen arkasından 16 Nisan tarihinde Ankara’da Türkiye-İran Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konsey toplantısı düzenlenecek. Suudi Arabistan Kralı Selman 11 Nisan’da ülkemize geliyor, 12 Nisan’da Suudi Arabistan’la Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği toplantısı gerçekleştirilecek.

SUNUCU- Dışişleri düzeyinde mi?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bu Dışişleri Bakanları düzeyinde bir mekanizma, ancak Kral Selman bir devlet ziyareti çerçevesinde Ankara’ya gelecek ve Sayın Cumhurbaşkanımız kendisini Ankara’da ağırlayacak.

SUNUCU- Ne zaman dediniz tarihi?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- 11’inde geliyor.

SUNUCU- Nisan mı?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet, İslam İşbirliği Teşkilatı 13’üncü İslam Zirve Toplantısı’ndan hemen önce.

13 Nisan’da Nazarbayev’le İstanbul’da görüşmeler olacak. Zirve marjında yoğun bir diplomasi trafiği olacak. Tüm kardeş ülkelerle, komşu ülkelerle ilişkilerimizi her zaman bu düzeyde tutmak istiyoruz. Bazen istediğimiz gibi olmuyor; Suriye yönetilmeyen bir devlet oldu, Irak’ta tekrar teknokrat hükümet kuruluyor, oraya da desteğimizi veriyoruz. Ama İran’la ilişkilerimizin daha iyi olacağını düşünüyoruz.

SUNUCU- Sayın Bakan, son üç dakikam, son bir sorum olacak, Suriye’yle başladık, Suriye’yle bitirelim istiyorum.

Sayın Cumhurbaşkanıyla beraber gerçekleştirdiğiniz Amerika Birleşik Devletleri ziyaretinizin ardından, ikili değil, uluslararası bir zirveydi ama, bazı haberler çıktı. O da, Türk tarafının Obama’ya bir öneri getirdiği, siz YPG’yle işbirliği yapmayın, onun yerine biz Türk ve Arap aşiretleriyle beraber bu mücadeleyi sürdürelim, yapalım, asıl biz yapalım diye. Bu Türk askerinin karadan Suriye’ye girmesini mi öneriyordu, yoksa Türkiye’den birtakım bombardıman şekli mi, neydi? Çünkü biraz havada kalan bir şeydi.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Sözlerimin başında buna kısaca değinmiştim zaten. Şimdi batı tarafında çatışmalar durunca DEAŞ’la mücadele amacıyla Özgür Suriye Ordusuna bağlı daha fazla güç kaydırılabilir; bunu yapıyoruz şu anda. Özel kuvvetler yönlendirmede bulunabilir, ilave eğitimle bunları yönetebilecek kadrolar oluşturulabilir, bu konuda zaten askerlerimizle görüşüp anlaştılar. Bizim ordumuzun Suriye’ye girmesi yerine, Özgür Suriye Ordusunun unsurlarının kuzeybatı bölgesinden DEAŞ’a yönelik mücadele kapsamında bu bölgeye kaydırılmasını konuşuyoruz.

SUNUCU- İşin özü buydu diyorsunuz.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet. Tabii ki biz havadan destek vereceğiz, Türkiye sınırından karadan destek vereceğiz, yine Amerika’nın 90 kilometrelik menzili olan topları var, bizim kendi imkanlarımız var. DEAŞ’ın temizlenmesini bu şekilde sağlayacağız. Ama Türk silahlı kuvvetlerinin ya da ABD ordusunun Suriye’ye girmesi gündeme gelmedi, böyle bir şey söz konusu değil.

SUNUCU- Peki, Amerikalılar ne dediler bu plana, bu öneriye?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bu öneriler üzerinde siyasi düzeyde mutabık kalınmasının ardından, askerler konunun detaylarını görüştüler.

SUNUCU- Sayın Bakan, çok teşekkür ediyorum vakit ayırdığınız, soruları yanıtladığınız için.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Ben teşekkür ederim.

SUNUCU- Efendim, yayın konuğumuz İstanbul’da Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’ydu, vaktimiz el verdiğince, geniş bir yelpazede sorularımızı yanıtladı. Sanırım özellikle Suriye ve bu bağlamda PYD, PKK’yla mücadele, İsrail ve Rusya’yla ilişkiler konusunda söyledikleri önümüzdeki günlerde çokça tartışılacak, üzerinde fikir teatilerinde bulunulacak.

Yeniden görüşünceye kadar hoşçakalın diyorum efendim, iyi bir hafta sonu diliyorum ve sözü Duygu Laloğlu’na bırakıyorum.