Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun NTV’ye Verdiği Özel Röportaj, 3 Mayıs 2023 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun TV 100'e Verdiği Mülakat, 24 Nisan 2023 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun A Haber’e Verdiği Özel Röportaj, 10 Nisan 2023 Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Yeni Şafak gazetesine Türkiye Yüzyılı Vizyon Eki kapsamında Verdiği Mülakat, 02 Ocak 2023 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun TV Net’e Verdiği Özel Röportaj, 11 Ekim 2022 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Haber Global’e Verdiği Özel Röportaj, 23 Ağustos 2022 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun TV 100’e Verdiği Özel Röportaj, 27 Temmuz 2022 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun TRT Haber'e Verdiği Özel Röportaj, 21 Temmuz 2022 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun NTV'ye Verdiği Özel Röportaj, 4 Temmuz 2022 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Anadolu Ajansı Editör Masası'na Verdiği Özel Röportaj, 31 Mayıs 2022 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun CNN Türk Tarafsız Bölge’de Verdiği Özel Röportaj, 20 Nisan 2022 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun NTV'ye Verdiği Özel Röportaj, 14 Nisan 2022 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun A Haber'e Verdiği Özel Röportaj, 31 Mart 2022 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun TRT Haber'e Verdiği Özel Röportaj, 10 Şubat 2022 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun NTV’ye Verdiği Özel Röportaj, 7 Eylül 2021, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Frankfurter Allgemeine Zeitung Gazetesi‘ne Verdiği Özel Mülakat, 6 Mayıs 2021 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Oslobodenje Günlük Gazetesi‘ne Verdiği Özel Mülakat, 4 Mayıs 2021 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Nezavisne Novine Günlük Gazetesi‘ne Verdiği Özel Mülakat, 4 Mayıs 2021 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun KANAL 24 ‘e Verdiği Özel Mülakat, 17 Aralık 2020 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Anadolu Ajansı Editör Masası’na Verdiği Mülakat, 30 Eylül 2020, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun CNN Türk “Tarafsız Bölge” Programına Verdiği Mülakat, 16 Eylül 2020, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun TRT Haber’e Verdiği Özel Röportaj, 13 Temmuz 2020, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun CNN Türk “Gece Görüşü” Programına Verdiği Mülakat, 18 Haziran 2020, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun NTV’ye Verdiği Özel Röportaj, 11 Haziran 2020, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun KANAL 24’e Verdiği Özel Röportaj, 3 Haziran 2020, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun DİM TV “İğneli Fıçı Özel” Programına Verdiği Mülakat, 23 Mayıs 2020 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Kanal V Yüksek Tansiyon Programına Verdiği Mülakat, 18 Mayıs 2020 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Akit TV Kanalına Verdiği Özel Röportaj, 12 Mayıs 2020, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun TV 100 Kanalına Verdiği Özel Röportaj, 6 Mayıs 2020, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun NTV’de Yaptığı Açıklama, 18 Nisan 2020
Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun A Haber'de Yayınlanan “Özel Röportaj” Programına Verdiği Mülakat, 29 Aralık 2016, Ankara

SUNUCU- Günaydın Efendim, biraz evvel anons ettiğimiz gibi yayın konuğumuz Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu.

Sayın Bakan, hoşgeldiniz.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Teşekkür ediyorum.

SUNUCU- Gündemin bir numaralı maddesi hiç kuşkusuz Suriye, Suriye özelinde de ateşkes olasılığı. Dün itibariyle Anadolu Ajansı bir haber geçti Rusya’yla Türkiye arasında bir mutabakata varıldığına dair. An itibariyle bir ateşkesin olasılığı nedir ne kadar yakın, ne kadar uzağız bunla başlayalım.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Suriye genelinde özellikle rejimle muhalefetin çatıştığı yerlerde bir ateşkesin sağlanması için yoğun çaba sarfediyoruz. Özellikle Rusya’yla yoğun bir çaba sarfediyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız kaç defa Putin’le görüştü hatırlamıyorum. Liderlerin çizdiği çerçeve içinde istihbaratımız, uzmanlarımız ve Bakanlığımız Rus uzmanlarla uzun zamandır, önce Halep’te ateşkesin sağlanması, Halep’te sıkışan masum insanların Türkiye’ye ve İdlib sınırın diğer tarafına çıkartılması ve Halep’te sağlanan bu ateşkesin de ülke geneline yayılması, yani ülke sathına yayılması için çaba sarfetmekteler. Esasen bu görüşmelerimizden de önemli neticeler aldık. Şu anda iki tane belge üzerinde çalışıyoruz. Bunlardan bir tanesi ülke genelinde ateşkesin sağlanması, ama DEAŞ ve El-Nusra gibi terör örgütleri bunun dışında. Diğeri de yine siyasi müzakerelerin yürütülmesiyle ilgili. Tabii ateşkesin sağlanması, takip edilmesi, izlenmesi ve eğer ihlal eden bir taraf varsa hangi yaptırımlar uygulanacak bunları daha detaylı bir şekilde yine çalışıyoruz ve çalışmaya devam edeceğiz ama şu anda ateşkesin ülke geneline yayılması ve denetlenmesi için merkezler oluşmalı. İkincisi de en iyi çözüm siyasi çözümdür, rejimle muhalefet arasında müzakerelerin bu sefer tekrar Astana’da başlaması. Tekrar başlaması, ama Cenevre yerine Astana. Ama bu Cenevre’ye alternatif değildir, tamamlayıcı bir adımdır ve Cenevre süreci de tabii ki burada bu anlaşmaların içinde yer alıyor. 2012 yılındaki Cenevre bildirgesi Birleşmiş Milletlerin 2254 nolu Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararı dahil bugüne kadar atılan adımların hepsini içine almakta, ama artık siyasi çözüme doğru gidilmesi için önemli bir adım için de çalışıyoruz.

SUNUCU- Zamanlama?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Her an olabilir. Esasen yılbaşından önce bunu tamamlamayı düşünüyoruz. Liderler iradeyi ortaya koydu biz çalışıyoruz, Lavrov’la sürekli görüşüyoruz ve uzmanlarımız sürekli müzakere ediyor ve muhalefetle Rusları biraraya getirdik. Tabii burada muhalefetle imzalanacak bir anlaşmaya da Rusya’yla garantör oluyoruz. Ama rejim ne yapacak ve rejimin garantörü kim olacak? Bunu Moskova’da Ruslara ve İranlılara sorduk.

SUNUCU- Kim olacak?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Rusya olacak. Rejimle de aynı bir anlaşmayı Rusya imzalayacak ve Rusya bunun garantörü olacak. Ateşkese uyulması, ihlal edilmemesi, ülke geneline yayılması ve siyasi çözüm için müzakerelerin tekrar başlaması hedeflenmekte. Biliyorsunuz Cenevre sürecinde rejim özellikle siyasi çözüm yerine silahlı çözümü tercih ettiğini vurgulayarak muhalefetle doğrudan müzakereler konusunda hep geride durmuştur. Ama bu süreçte herhalde rejimle muhalefet biraraya gelerek anlamlı, sonuç odaklı müzakerelere de başlayacak. Bizim yaptığımız tüm çalışmalar bunu kapsıyor.

SUNUCU- O zaman şu soru gündeme geliyor: Dün Kremlin’e sorulduğu zaman veya Kremlin Sözcüsü Peskov’un bu konuda bilgim yok demesi artı bir de şu var; İran bu mutabakatın neresinde ve İran olmadan Suriye’de kalıcı bir ateşkesten bahsedilebilir mi?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Tabii Peskov’un ne demek istediğini bilmiyoruz, ama uzmanlarımız sürekli görüşüyor bugün de biraraya gelecekler. Diğer taraftan Riyad Hicab da muhalif gruplarla görüşmelerini sürdürüyor ki muhalefetin hangi grupları Astana’ya gideceğini belirliyorlar. Yani biz bu anlamda Ruslarla bir anlaşma yapmak üzereyiz, her şey yolunda giderse inşallah bu anlaşmayı yapacağız. Kaç haftadır müzakereleri yoğun bir şekilde ve türlü yürütüyoruz,

SUNUCU- Ve garantörü de Rusya olacak.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Tabii rejimin garantörü Rusya olacak. İran Moskova’ya gelince şu soruyu sorduk: şimdi bir ortak açıklama yapıyoruz bir anlaşma değil. Bu açıklamada Rusya’yla Türkiye rejim ve muhalefet konusunda garanti veriyor, peki İran neyi garanti edecek? Burada Şii gruplar ve İran’ın getirdiği Hizbullah var. İran’ın aynı şekilde rejim üzerindeki rolünü de biz ve herkes biliyor, gizli değil. Dolayısıyla, İran’da bu konuda garanti vererek Türkiye ve Rusya’yla birlikte Suriye’nin geleceği konusunda ateşkes ve siyasi süreç konusunda özellikle ateşkes konusunda garantör oldu.

SUNUCU- O zaman garantör ülke sayısı 3 oldu, Rusya-Türkiye-İran doğru mu anladım?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Moskova’daki ortak açıklamada bu. Ama şu anda Ankara’daki anlaşma için Türkiye ve Rusya garantör. Rejimin imzalayacağı metin konusunda sadece Rusya mı? Rusya’yla beraber İran da garantör olarak imza koyacak mı? Bu konuda tam bir netlik yok, ama Rusya’nın garantör olacağı kesin. Ben bu soruyu değerli dostum Sergey Lavrov’a da telefonda sordum, rejimin metnini de görmek lazım. Rejim neyi garanti ediyor? Muhalefet neyi garanti ediyorsa rejim de bunu garanti ediyor. Kim imzalayacak sadece garantör olarak siz mi? Burada İran’ın rolü ne olacak? İran Moskova’da garantör olmuştu, özellikle Şii gruplar ve Hizbullah konusunda yine rejim konusunda garantör olduğunu söylemişti ve garanti vermişti. Metin üzerinde de verecek mi, vermeyecek mi bunun üzerine çalışıyoruz. Halep’ten özellikle insanların kurtarılması sürecinde maalesef biraz önce bahsettiğim grupların engel çıkardığını görüyoruz ve gördük.

SUNUCU- O zaman ateşkese de engel çıkarabilirler.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Her an risk var. Burada herkesin muhalefetin, rejimin ve değişik grupların da ateşkese uymaları lazım. Esasen Suriye halkı dışındaki o farklı grupların da ülkeden ayrılması gerekiyor. Cidde’de İslam İşbirliği Teşkilatının deklarasyonunda da bu son derece net bir şekilde altı çizilmiştir ve daha önceki deklarasyonlarda da var. Bu grupların ve yabancı savaşçıların hepsinin buradan ayrılmaları gerekiyor. Bu grupların, Şii grupların ve değişik ülkelerden getirilen grupların da ayrılmaları lazım. Hizbullah’ın da Lübnan’a geri dönmesi lazım. Burada, Suriye halkı, bir tane rejim, muhalefet ve rejime muhalif olan gruplar var. Bu basit bir siyasi sorun değil, tabii bu ihtilaftır. Esasen bir ihtilafı çözmek ve siyasi çözümü getirmek için gece gündüz yoğun çaba sarfediyoruz. Burada tabii daha önce Türkiye niye bu yolda çaba sarfetmedi diyenler var, şimdi Rusya’yla bir mutabakat ve anlayış ortaya koyunca değişik yönlendirmeler ve manipülasyonlar oluyor “Yok efendim Türkiye rejimi tanıdı” böyle bir şey yok. Daha önce Cenevre’de müzakereler kimler arasında ise biz de destekliyorduk. Rejimin ve muhalefetin heyetleri arasındaydı. Astana’da da aynı şey olacak.

SUNUCU- Yani Astana’da dörtlü bir zirve yani rejim, muhalifler, Rusya, Türkiye, masaya oturması sözkonusu değil mi?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Hayır, bizim gözetimimizde olacak. Bizimle aynı masada oturulup müzakere edilmeyecek. Müzakereyi kimin yapması lazım? Rejimle muhalif grupların yapması gerekiyor. Ne için? Siyasi çözüm için.

SUNUCU- Ama Türkiye’nin Esad rejimiyle bir ikili görüşmesi, dörtlü bir görüşme masada yok.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Hayır hayır öyle bir şey sözkonusu değil. Yani rejimi tanımak Esad’ın kalmasına razı olmak anlamına da gelmez. Bu konudaki tutumumuzu Rusya da biliyor. Esasen burada sözü muhaliflerin söylemesi gerekiyor, herkes söylüyor; “kalsın mı gitsin mi”? Bizim de tutumumuz belli, ama biz gerekçeleriyle söylüyoruz. 600 bin kişiyi öldüren bir kişinin bundan sonra Suriye’de birliği, beraberliği sağlayamayacağına inanıyoruz ve siyasi dönüşümü gerçekleştiremeyeceğine inanıyoruz. Bu kararlılık olsaydı zaten başında Arap Baharı başladıktan sonra bu adımları atardık ve bu kadar insan ölmezdi bu zihniyet yok. Dolayısıyla, biz gerekçeleriyle söylüyoruz. Ama burada önemli olan herkes bir şey söylüyor ama Suriye’de muhalefet ne diyor, Suriye halkı ne diyor buna bakmamız lazım. Suriye halkı ve muhalefet de diyor ki: “biz bu kişiyle birleşmeyiz”. O zaman ne olacak? Herkesin kabul edebileceği kişilerle geçiş hükümetinin olması lazım ya da öyle bir hükümetin olması lazım ki herkesi kucaklasın ve hiç kimse dışlanmasın.

SUNUCU- Güzel. Bunun zamanlaması ve içeriğiyle ilgili Reuters’ın bir haberi var. Üçlü görüşmelerde diyor Reuters yani İran, Rusya ve Türkiye’yi kast ediyor, Esad’ın bir sonraki seçimlere kadar görevde kalması müzakere ediliyor, daha sonra bir Suriye Alevi’si ki Nusayri demek daha doğru, ılımlı, ona görev devredilecek. Bu müzakere edilen bir şey mi? Reuters’ın haberini soruyorum.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Kesinlikle doğru değildir, Esad konusu hiçbir şekilde müzakere edilmemiştir, sözkonusu bile olmamıştır. Herkes dedi ki, Esad konusunda birbirimizin tavrını biliyoruz, ama önemli olan şimdi müzakerelerin başlamasıdır. Bırakalım müzakere heyeti müzakereye katılan gruplar Suriye’nin geleceğiyle ilgili vizyonlarını ortaya koysunlar, ne istiyorlar bunu görüşsünler. Muhalefet esasen bu konuda vizyonunu daha önce de ortaya koydu. Riyad Hicab’ın koordinatörlüğünde muhalefet bugüne kadar rüştünü, olgunluğunu ve bir vizyonu olduğunu da ispatladı. Hem Cenevre’de, hem de daha sonra bizlerle paylaştığı Koalisyon’la, Suriye destek grubuyla ve Birleşmiş Milletler’le paylaştığı vizyonla bunu ispatladı.

Rejim ne düşünüyor? Rejim nasıl bir vizyon düşünüyor? Bu konuda hiç kimsenin bir fikri yok. Umarım Astana’da müzakereler başlar ve burada rejimin de Suriye’nin geleceğiyle ilgili fikri ve vizyonu varsa başta muhalefet olmak üzere herkes bunu da görmüş olur.

SUNUCU- Astana’da katılım seviyesi ne olacak, çünkü Suriye Dışişleri Bakanının gideceğinden bahsediliyor. Artı ateşkes olmadan Astana olmayacak herhalde. Katılım ve zamanlama konusundaki düşünceniz nedir?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Tabii ki önce ateşkesi sağlamaya çalışıyoruz. Ateşkes olmadan müzakerelerin bir anlamı olmaz. Ateşkes olmadan grupların da gidip Astana’da görüşmelere katılması da gerçekçi değil. Bu nedenle önce ateşkesi sağlayacağız, ondan sonra siyasi müzakereler başlayacak. Rejim tabii burada hangi düzeyde katılacak onu bilmiyoruz, ama bu anlaşmaya göre her iki taraf müzakere heyetini kendisi belirleyecek, ama burada tabii bizim şartlarımız var. Mesela YPG bir terör örgütüdür. Muhalefet de bunu kabul etmiyor. Daha önce de söyledim Riyad Hicab Başbakanken Esad’la birlikte Salih Müslim’i Kandil’den Suriye’ye davet ettiklerini belgelerle göstermekte. Salih Müslim’den Türkiye’ye yönelik terör saldırılarını başlatmasını istediklerini sadece bizimle paylaşmıyor. John Kerry dahil Amerika’yla ve diğer Avrupalı ülkelerle de paylaşıyor. Neden YPG’yi kendi içlerine almayacaklarını net bir şekilde gerekçeleriyle ve belgelerle ifade ediyor. Dolayısıyla bir terör örgütünün siyasi müzakerelerde yer almaması lazım. Terörü bırakır Suriye’nin içinde kanton ya da başka anlayışları, emellerini bırakır o zaman ileride dahil edilebilir. Şimdi PKK silahı bıraksa ve gömse silahları, dolayısıyla terörü bitirseydi bugüne kadar bugün silahlı (olarak) bizim onlara karşı verdiğimiz mücadeleye bile gerek kalmazdı. Bizim amacımız terörü bitirmekti, ama onlar terörü tercih ettiği için şimdi bunları bitirinceye kadar mücadele ediyoruz.

SUNUCU- Ama YPG silah bırakır hedeflerinden vazgeçtiğini deklare ederse masaya dahil olabilir.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Olası bir siyasi çözüm eder, çünkü bu çözümün, anlaşmaların ve Moskova’daki ortak açıklamada da net bir şekilde birinci paragraf olarak ifade edilen bir şey var. Suriye’nin sınır bütünlüğü, toprak bütünlüğü, milli birlik ve beraberliği dolayısıyla, herkesi kapsayan bir Suriye yönetimi diyoruz. Dolayısıyla, Suriye’nin toprak bütünlüğünü bozacak adımdan herkesin kaçınması lazım. Hele hele öyle bir terör kantonunun kurulmasına da zaten biz de müsaade etmeyiz, bizim için de zaten milli güvenlik meselesidir.

SUNUCU- Peki, Astana’da bizim katılım seviyemiz ne olacak?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Hangi seviyede olduğu şu an belirlenmedi.

SUNUCU- Sizin gitmeniz sözkonusu mu?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Dışişleri Bakanları düzeyinde biz masada olmayacağız. Buradaki görevimiz yönlendirme, adeta koçluk şeklinde olacak. Özellikle Rusya Dışişleri Bakanları düzeyinde katılalım derse ve sona doğru olumlu adımlar atılırsa, bir sonuç elde edilecekse bizim de orada olmamızı gerektirecek bir aşamaya gidilirse tabii ki gideriz. Biz niye çaba sarf ediyoruz? Suriye’de bir çözüm için çaba sarf ediyoruz.

SUNUCU- Sayın Bakan, siz YPG’den bahsederken hemen aklıma gelen bir husus var, Amerikan Büyükelçiliği dün itibariyle yazılı bir açıklama yaptı ve Amerika Birleşik Devletleri DEAŞ’a destek sağlamıyor dedi. “Amerika Birleşik Devletleri YPG veya PKK’ya silah, patlayıcı madde sağlamıyor” ifadesi bugünkü yazılı basında da geldi, sizin yorumunuz nedir?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Amerika’nın içinde olduğu Koalisyon belli bir zamandan beri Fırat Kalkanı Operasyonumuza havadan destek vermiyor.

Amerika Birleşik Devletleri YPG’ye, PYD de silah veriyor, nokta. Onlar böyle diyorsa benim de söyleyeceğim budur. Yani son derece nettir, ABD YPG’ye özellikle DEAŞ’a karşı mücadele ediyor veya “mücadele edeceğiz” diyerek silah verdiğini onlarda çok iyi biliyor, biz de çok iyi biliyoruz, bizim elimizde de belgeler var, dünyada da herkes bunu biliyor dolayısıyla, her şeyden önce bizim dürüst olmamız lazım. Yani bugüne kadar silah verdik, hata ettiğimizi anladık diyorsa eyvallah. Ama bugüne kadar ABD, YPG’ye silah vermiştir nokta.

SUNUCU- Fırat Operasyonuna değindiğiniz için benim bir sonraki sorum da o konuda olacak, aslında bu verdiğiniz cevapla bağlantılı olacak. Şimdi orada Türk Silahlı Kuvvetleri göğüs göğüse bir mücadele içinde maalesef şehit haberlerimiz geliyor, hepsine Allah’tan rahmet diliyoruz, yaralılara ve gazilere şifa diliyoruz. Ancak ortada çok can yakıcı bir başka soru var, bizimle beraber olduğunu söyleyen kime karşı? DEAŞ terör örgütüne karşı. Niçin onlar karadan ya da havadan operasyonlara katılmıyorlar? Üstelikte uçakları benim bildiğim kadarıyla İncirlik Üssünde konuşlular niçin?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Güzel bir soru. Madem DEAŞ’la mücadele için bir Koalisyon kurduk, DEAŞ’la mücadele etmek için biz de sizlere üslerimizi açtık; İncirlik Üssünü açtık. Koalisyonunun içinde sadece ABD yok diğer ülkeler de var. Türkiye DEAŞ’a en güçlü olduğu yerlerden bir tanesi El-Bab’da daha önce Dabık gibi sembolik yerleri de biz DEAŞ’ın elinden aldık. Ciddi bir mücadele veriyor niye havadan destek vermiyorsunuz? Hadi bir gün hava muhalefeti vardı uçamadınız. İkinci gün oldu, ama epeyce bir zamandan beri Koalisyon destek vermiyor. Bunun sebebini ben size açıkça söyleyeyim; burada YPG Amerikalılara baskı yapıyor. Ben bunu John Kerry’e söylediğim için çok net söylüyorum yapıyor. Çünkü biliyorsunuz, YPG’nin amacı Afrin’le yine Münbiç tarafından gelip burada birleşip bütün bir kanton terör koridoru oluşturmaya çalıştırmak. Bazıları Kürt koridoru diyor, bizim Kürt kardeşlerimizle bir sorunumuz yok, oradan YPG’nin sürgüne gönderdiği Kürt kardeşlerimize de biz sahip çıkıyoruz, çıkmaya da devam edeceğiz. Irak’taki Kürt kardeşlerimize de biz her türlü sahip çıkıyoruz. Peşmerge’yi de biz eğitiyoruz, ama terör koridoruna biz karşıyız. Dolayısıyla Rakka’da YPG’yi Amerika kullanmak istiyor. YPG’de diyor ki; beni orada kullanmak istiyorsan burada El-Bab operasyonunda Türkler başarılı olmamalı ve bizim ileride oluşturmak istediğimiz koridor önünde engel olmamalı. ABD kendisi söyledi El-Bab’a gitmeyin, yavaş gidin, şudur budur, biz de niye gitmeyelim? YPG’nin dikkatini mi dağıtıyor? Dabık’ı alırken dikkatini dağıtmıyor da, niye burayı alırken dağıtıyor? Burayı YPG kontrol etmiyor ki, DEAŞ kontrol ediyor.

SUNUCU- Yani Amerika Birleşik Devletleri El-Bab ve Rakka’ya YPG’nin mi girmesini, kontrol etmesini istiyor onu mu anlıyorum?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Hayır, YPG’nin girmesini istemiyor, güya o bölgedeki operasyonlar Rakka operasyonunu gölgeleyebilir ya da dikkati başka yere çektiği için Rakka Operasyonunu yavaşlatabilir gerekçesi kullanılıyor. Bunu kendileri çok açık söyleyemedi, ama ben telefonda çok açık bir şekilde söyledim. Yani evirip çevirmeye gerek yok YPG sizden bunu rica ediyor siz de bunu bize söylüyorsunuz, ama bu mümkün değil, biz burada DEAŞ’la mücadele ediyoruz ve mücadele edeceğiz, benim tespitim bu. Yani bu sebepten dolayı yani Koalisyonun başında ABD var ve Koalisyon havadan destek vermiyor, bunun başka bir şeyi yok.

SUNUCU- Peki, diğer ülkelere ne diyorsunuz, çünkü sadece Koalisyon Amerika, Türkiye arasında değil, başka Batılı ülkelerde bu Koalisyonda bildiğim kadarıyla; bir Avrupa ülkesinin uçakları İncirlik’te. Peki, onlar niye destek vermiyorlar?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Murat Bey, terörle mücadele konusunda sadece sizinle yaptığımız programlarda belki kaç defa söyledim: Avrupa Birliği’nin, Avrupa’nın, Batılı dostlarımızın, müttefiklerimizin çifte standardını ve maalesef ikiyüzlülüğünü görüyoruz. Yani terörle mücadele konusunda maalesef samimiyet yok. Samimiyet olsaydı bugün Musul operasyonu da daha etkili bir şekilde ilerlerdi. Biraz direnç gördüler herkes geri çekilmeye başladı.

SUNUCU- Musul’da…

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Musul. Yani Musul operasyonu da istenilen hızda gitmiyor. Irak devletine, Irak ordusuna ve yerel güçlere daha etkin destek vermemiz lazım bizim. Biz kardeş Irak’a desteğimizi artırarak devam ettireceğiz kardeş Irak da terörden ve terör belasından kurtulsun.

SUNUCU- Merkezi otoriteyi kast ediyorsunuz değil mi?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Elbette merkezi otoriteyi kast ediyoruz. Aynı şekilde Kuzey Irak yönetimini, bölgesel yönetimi de kast ediyoruz. Peşmergeye de destek veriyoruz, Irak ordusuna da destek veriyoruz. Bizim Başika’da eğittiğimiz donattığımız kişiler de zaten şu anda yerel güçlerle beraber Irak ordusuyla beraber Musul’da DEAŞ’a karşı mücadele ediyor. Irak’ın içinde bulunduğu bu sorunu öncelikle terörü yenmesi ve içinde bulunduğu bu sorunu çözmesi için de biz Irak’a her türlü desteği siyasi, ekonomik desteği vermeyi askeri desteği, eğitim-donatım, bizden ne talep ederlerse vermeye devam edeceğiz.

SUNUCU- Türk askerinin katılması söz konusu olabilir mi Musul operasyonuna?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şu anda Türk askerinin katılması gündemde değil, mutabakatın içinde yok. Kimlerin katılacağı, kimlerin katılmayacağı belli. Esasen biz de şu fikri savunuyoruz: Yani Musul’da kuşatmayı Peşmerge yaptı. Aşağıda da Haşdi Şabi var, Haşdi Şabi’nin de girmemesi gerekiyor, Peşmerge’nin de girmemesi konusunda bir mutabakat var.

SUNUCU- Irak ordusu girecek.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet, Telafer’e de yine Haşdi Şabi’nin girmemesi konusunda bir anlaşma var. Dolayısıyla, Irak ordusuyla yerel güçler. Esasen yerel güçleri biz ne kadar destekleyebilirsek, güçlendirebilirsek DEAŞ’a karşı operasyonda başarılı oluruz. Musul halkının da yine DEAŞ’a değil, oradaki yerel güçlere desteği oluşur. Orada halkın desteğini almadan da operasyonda başarı maalesef geç gelir.

SUNUCU- Irak’a döneceğim, fakat söz karışmadan bir kez daha El-Bab’a dönmek istiyorum. Bugün yazılı basında bir iddia var: Ruslar da Türk Silahlı Kuvvetlerinin El-Bab’a yönelik hava operasyonu yapmasına karşı, çünkü El-Bab’ın hemen güneyinde Rusların askeri hareketliliği var. Dolayısıyla, Türkiye’nin oraya hava harekatı yapmasını istemiyor, doğru mu?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Ruslar kendileri de o bölgede bazı hava hareketliliği yapacaklarından dolayı, uçuşlar yapacaklarından dolayı herhangi bir kaza olmasın, bir karşı karşıya gelme olmasın diye rica ettiler. Nitekim Palmira bölgesinde operasyon yaptılar Rus Hava Kuvvetleri ve şimdi bu operasyonlar tamamlandı. Ama birkaç gündür de hava şartlarından dolayı uçuş olmadı, ama biz böyle bir sorun olduğunu düşünmüyoruz. Zaten Lavrov’la da görüştüğümüzde, ‘yani bu amaçla rica ettiniz, ama bizim de operasyonumuz devam ediyor. Bir an evvel askerlerimiz konuşsun, koordineli bir şekilde yapsınlar. Elbette bir kaza olmasın, ama El-Bab operasyonunda da bizim uçaklarımızın havadan onları vurması önemli, başarısı için önemli. Burada DEAŞ’la mücadele ediyoruz, bu koordinasyonu daha iyi yapalım’ dedik, bu anlayış mevcut. Bu sorunun da ortadan kalktığını, kalkacağını düşünüyorum ben.

SUNUCU- O zaman şu soru mantıklı olarak gündeme gelebilir: Madem koalisyon güçleri hava harekatına destek vermiyor, Türkiye’nin El-Bab’a yönelik operasyonuna Rusya’nın havadan ya da karadan destek vermesi söz konusu mu, böyle bir şey masada hiç görüşüldü mü?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Murat Bey, biz DEAŞ terör örgütü ortaya çıktığı günden bu yana DEAŞ’la mücadele konusunda herkesle iş birliği yapabileceğimizi söyledik. Yani Rusya’ya da defalarca Sayın Cumhurbaşkanımız Putin’e daha önce uçak düşürme hadisesinden önce de, ‘eğer endişeniz sizin DEAŞ ise gelin DEAŞ’a karşı birlikte mücadele edelim. Yani bu tehdidi ortadan kaldıralım ki hiç kimse burada DEAŞ mı, rejim mi gibi bir tercih yapmak zorunda kalmasın, DEAŞ’ı ortadan kaldıralım.’ Dedik. Dolayısıyla, DEAŞ’a karşı operasyonlarda biz herkesle iş birliği yaparız. Bir terör örgütüne karşı herkesin esasen işbirliği içinde olması lazım. Bu konuda hiçbir sıkıntımız yok, eğer koalisyon bundan sonra DEAŞ’a karşı mücadelede destek vermeyecekse bunu da açık net bir şekilde söylemesi lazım.

SUNUCU- Peki, an itibariyle Ruslarla bir müzakere veyahut ortak operasyon var mı?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- DEAŞ’a karşı ortak bir operasyon yok…

SUNUCU- El-Bab özelinde?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Hayır, El-Bab konusunda da yok. Biz şu anda enerjimizi tamamen Halep’teki ateşkesi tüm Suriye geneline, Suriye sathına yaymak ve bunun denetimini çok iyi yapmak, ateşkesle birlikte tabii insani yardımların da herkese ulaşabilmesini temin etmek ve siyasi müzakereleri tekrar başlatarak Suriye’de bir siyasi çözümü başarmaya yöneltiyoruz. Tüm enerjimizi biz şimdi buna harcıyoruz. Diğer taraftan bizim DEAŞ’a karşı kendi mücadelemiz devam ediyor, ama Ruslarla bizim şu anda konuştuğumuz ve odaklandığımız konular bunlardır.

SUNUCU- Tabii tek sıkıntı Suriye’de El-Bab değil, bir de Münbiç var. Münbiç’in sıkıntı kaynağı olmasının nedenini, bilmeyenler için çok kısaca özetleyeyim: oradaki YPG-PYD varlığı. Şimdi son zamanlarda bu varlığın boyutlarının küçüldüğüne dair haberler gelmişti. An itibariyle durum nedir, bu konuda Amerika Birleşik Devletleri’nin bize verdiği sözler var eğer ben yanlış hatırlamıyorsam. Uygulama konusunda gelinen aşama nedir?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Maalesef Münbiç konusunda da, yani verilen sözler tamamen tutuldu dersek doğruyu söylememiş oluruz, hala PYD-YPG unsurları var. Sayısını tam olarak şu anda söyleyemeyeceğim, bazıları gitti, ama özellikle demokratik güçler üniforması adı altında, içinde YPG’lilerin olduğunu biliyoruz. Ortak bir komisyon da gönderdik oraya.

SUNUCU- Ortak komisyon?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Amerikalılarla ortak bir komisyon, heyet gönderdik. Daha doğrusu askerlerden ve istihbarattan oluşan bir heyet gönderdik, onlar da bazı çalışmalar yaptı. Ama sonradan bizim arkadaşlarımızın araziden edindiği bilgiye göre, tamamen Fırat nehrinin doğusuna geçmediğini, bazı unsurların halen Münbiç’te olduğunu biliyoruz. Bunlar tespit edildi, bunların tamamen geçmesi lazım. Münbiç’te bu ortak heyetin ziyareti sırasında esasen oradaki Münbiçliler, yerel yöneticiler çok güzel bir şey söylemiş: Münbiç, Münbiçlilerindir. Münbiçliler dışındaki herkes burayı terk etsin, yani Fırat’ın doğusundan gelen herkes terk etsin anlamında. Esasen bizim de söylemek istediğimiz bu. Yani buralar –El Bab da, Cerablus da, Münbiç de- terör örgütlerinden kurtarıldıktan sonra o şehirlerde yaşayan kişilere teslim edilmeli, güvenliğini de onlar sağlamalı, ekonomisini de onlar yürütmeli. Biz de altyapı dahil her türlü desteği veriyoruz, hep beraber verelim. Ama buraya başkaları, YPG gelince ne yapıyor? Etnik temizlik yapıyor, tapuları yakıyor, belgeleri yakıyor, nüfus kâğıtlarını, kayıtlarını her şeyi yakıyor, yok ediyor ve insanları da sürgüne gönderiyor ki kendisi yönetsin.

SUNUCU- Peki, El-Bab’daki operasyon bitmeden Münbiç’e yönelik Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bir girişimi söz konusu olabilir mi?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Önce El-Bab’ı temizlememiz lazım, ondan sonra Münbiç’e doğru.

SUNUCU- Sayın Bakan, o zaman şununla devam etmek istiyorum, kısa bir yanıt rica edeceğim, çünkü hala sorularım var; Sayın Kemal Kılıçdaroğlu önceki gün gazetelerin Ankara temsilcileriyle bir araya geldiği zaman Ortadoğu bataklığından 9-10 yıldan önce çıkamayacağımızı ifade ediyor ve kendi ifadesini okuyorum: “Türkiye, Rusya gözetiminde Esad ile oturacak pazarlık yapacak, tokalaşacaklar. Bölgede söz sahibi tek ülke Rusya olacak” diyor. Bu 9-10 yıllık süre ve Esad’la pazarlık konusuna sizin yanıtınızı kısaca alabilir miyim?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Kılıçdaroğlu’na ben yanıt vermek istemem, çünkü Kılıçdaroğlu’nun tespitleri, değerlendirmeleri son zamanlarda hiçbirisi objektif değil, muhalif olmak için konuşuyor. Gerçek bilgiler üzerinde konuşmuyor, yanlış yönlendiriliyor, dün de söyledim maalesef. Yani 9-10 yıl burada temennisi mi bilmiyorum, ama biz ateşkesi Suriye’nin geneline yaymaya çalışıyoruz, siyasi çözüm için çalışıyoruz. Kolay bir şey değil, yani bu basit bir iç siyasi sorun değil, bir ihtilaf çözüyoruz biz. Kolay olsaydı bugüne kadar çözülürdü. Ve bugün orada sadece rejim ve muhalefet yok, herkes var; Rusya da var, İran da var, Şii gruplar var, diğer gruplar var, diğer ülkeler var, var da var, herkes var. Yani kolay olmayan bir sorunu çözüyoruz. Biz beklerdik ki daha önce kendisi böyle bir süreç olmadan önce bunları söylüyordu; çözüm olsun, siyasi çözüm. Şimdi bunu yapmaya çalışıyoruz, bu sefer fesatlıktan dolayı başka yerlere çekmeye çalışıyor.

Ayrıca, şu anda Suriye konusunda merkezde iki ülke var. Biz hiç kimseyi dışlamıyoruz, bakınız Katar’a da gittim geçen gün görüştüm. Katar’la, Suudi Arabistan’la da üçlü bir görüşelim dedik, takvim uymadı herkese. İran’ın da her zaman rolünün biz hakkını verdik, ama olumlu rol oynaması lazım, negatif rol oynuyor dedik. Ama başat bir güçtür, aktördür, bu doğru. Gerçekçi olmamız lazım, gerçekleri inkâr etmeyelim, yaptığı iş yanlıştır-doğrudur o başka bir şey. Ama şu anda işin merkezinde insani konularda da, Halep’te de, Suriye’de siyasi çözüm konusunda da işin merkezinde Türkiye vardır. Herkes Türkiye ile işbirliği yapmaya çalışıyor. İşin merkezinde Rusya var. Niye biz Rusya’yla anlaşıyoruz? Çünkü Halep’te gördük ki iki taraf da verdiği sözü tutuyor, ortaya bir irade koyuyoruz. Cumhurbaşkanımız Erdoğan’la Putin’in ortaya koyduğu bir irade var, biz de bu yolda yürüyoruz ve sonuç elde ediyoruz. Biz Birleşmiş Milletler’i de, Cenevre sürecini de dışlamıyoruz. Peki, Halep’te bu kadar insan kurtarılırken Türkiye’den başka bir ülke elini uzattı mı? Şu ana kadar bu insanlar için insani yardımı henüz Birleşmiş Milletler’in dışında biz yapıyoruz. Birleşmiş Milletler’in bazı kurumları da burada. Ama Türkiye kadar hassas olan bir ülke var mı? Yani insani konularda da, siyasi çözüm konusunda da, ateşkes konusunda da işin merkezinde Türkiye var. Suriye’deki muhalifler niye Türkiye’ye güvenerek gelip burada müzakere ediyorlar? Başka bir ülkeye güvenerek müzakere mi ediyorlar Rusya’yla veya Rus uzmanlarla ateşkes konusunda, diğer konularda. Niye Türkiye’yi tercih ediyorlar, niye bizi tercih ediyorlar? Çünkü bize güveniyorlar, yani Türkiye’nin yapmak istediğini görüyorlar.

SUNUCU- Sayın Bakan, vaktim kısaldığı için bir de Irak sorusu, biraz evvel aslında siz girmiştiniz. Şimdi Barzani’nin bir açıklaması oldu, ‘Sincar’daki PKK varlığına göz yummamız söz konusu olamaz, gerekirse güç kullanacağız’. Güçten kastı askeri güç. Bunu nasıl yorumluyorsunuz? Bu askeri güç ortak şekilde kullanılabilir mi, yani Sincar’a Barzani ve TSK’nın ortak bir operasyonu söz konusu olabilir mi?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Niye rahatsız Barzani? Çünkü Sincar da Irak Kürt Bölgesel Yönetimi sınırları içinde. Dolayısıyla Süleymaniye ve diğer bölgelerde de esasen buralarda belli alanları kontrol etmek istiyor, yani diğer dağlarında olduğu gibi, Kandil’de olduğu gibi şehirlere de inmek istiyor. Terör örgütüyle kim yaşamak ister? Dolayısıyla her şeyden önce bir haktır, hukuktur ve kendi ülkesinin güvenliğini, kendi yönettiği bölgenin güvenliğini sağlamak için ortaya bir irade koymuştur. PKK bir terör örgütüdür, terör örgütünün buralarda kol gezmesi mümkün değil. Elbette biz içeride de, dışarıda da, sınırın bu tarafında da, diğer tarafında da PKK’yla mücadele ediyoruz. Sincar’da da PKK’yı vuracağımızı daha önce de söyledik. Hele hele Telafer’e doğru bir tehdit oluşursa, bir yönelme olursa hiç tereddüt etmeden hemen vururuz. Ama PKK, YPG sınırın öbür tarafında terörü devam ettirdiği sürece bizim için tehdittir ve biz bu tehditle kendi başımıza veya bizimle mücadele etmek isteyen herkesle (birlikte) de mücadele ederiz. Dolayısıyla şu anda DEAŞ’a karşı Peşmergeye nasıl destek veriyorsak, PKK’ya karşı da aynı desteği de veririz. Ama sadece Peşmergeye destek değil, biz de aktif bir şekilde burada PKK’yla da mücadele etmeye devam edeceğiz.

SUNUCU- Gerekirse ortak askeri operasyon da masada.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Ne gerekiyorsa onu yaparız.

SUNUCU- Sayın Bakan, son 5 dakikam, bir de Avrupa Birliği sorusu sormak istiyorum. Malum yılsonu geldi artık, şurada 2-3 gün sonra yılbaşı olacak, ama hala serbest vize konusunda hiçbir gelişme yok. Buna karşılık Türk tarafının Suriyeli göçmenler konusunda ne yapacağı da bir soru işareti. Sayın Cumhurbaşkanı yeni bir öneriden bahsetmişti, Avrupa Birliği’ne iletilen yeni bir öneri var mı, varsa içeriği nedir? Son 3-4 dakikam.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Biz son önerimiz üzerinde arkadaşlarımızla çalıştık. Adalet Bakanımız, İçişleri Bakanımız, Avrupa Birliği Bakanımız ve Dışişleri Bakanlığı olarak biz toplandık, bir öneri üzerinde çalıştık. Son teklifimiz, bu teklifi Sayın Başbakanımıza arz edeceğiz, Sayın Cumhurbaşkanımıza arz edeceğiz ve ondan sonra Timmermans’a, Avrupa Birliği tarafına bunu ileteceğiz.

Avrupa Birliği’nin sık sık gündeme getirdiği bir konu var, terörle mücadele kanunlarımızda değişiklik istiyor. Biz de kendilerine bu kanunlarda herhangi bir değişiklik yapamayacağımızı net bir şekilde anlatıyoruz, vurguluyoruz. Dolayısıyla biz bir taraftan FETÖ terör örgütü, bir taraftan PKK, YPG, diğer taraftan DEAŞ gibi terör örgütleriyle mücadele ederken, Avrupa Birliği’nin bizden böyle bir talepte bulunması gerçekçi de değil, hakkı da değil.

SUNUCU- O zaman önerinin içeriğinde ne var?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bizim değişik kanunlarda değişiklik yapmamız, terörle mücadele kanunlarında. Şimdi bu konuda biz bu mücadeleyi yaparken nasıl adım atarız, halkımıza nasıl anlatırız, onlara söylüyoruz. Bu konuyu Avrupa Konseyi’ne bırakalım, Avrupa Konseyi ile Türkiye’nin çalışma grubu var. İleride terör biterse biz hepsini oturur samimi bir şekilde değerlendiririz, ama Türkiye terörle mücadele ederken bu kanunlarda biz değişiklik yapmayız.

Dolayısıyla 72 kriterden bir tanesi bu, 71 kriteri yerine getir, terörle ilgili konularda yine Türkiye’yi anlama, o zaman olmaz bu iş. O zaman tüm anlaşmalar ortadan kalkar, bunun içinde göç anlaşması da var. 18 Mart göç anlaşmasında şöyle bir mutabakat var, tüm anlaşmalar, 3 tane anlaşma var, geri kabul, vize ve göç anlaması, bunların 3’ü birlikte uygulanacak, 3’ünün birlikte uygulanması gerekiyor.

SUNUCU- Peki, bir öneri varsa bunun bir de zaman limiti olmalı. Vereceğimiz önerinin uygulaması için verilen limit ne olacak?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Tabi burada bir zamana, somut bir takvime bağlaması lazım. Nasıl şimdi Kıbrıs’ta somut bir takvim var, artık 5’li konferansı tarihi belli, burada da 4 tane geri kalan kriter konusunda Türkiye ne zaman hangi adımları atacak, ki bu konularda sorun yok, mutabakat sağladık. Yine geri kabul ve vize serbestisi anlaşmaları ne zaman uygulanacak? Aynı tarihte eşzamanlı uygulanacak. Birisi önce, birisi sonra yok artık dedik, onu da kabul etmiyoruz, eşzamanlı uygulanacak. Bu somut bir takvime bağlanmalıdır. Yani bizim halkımızı da oyalamamamız lazım ve Avrupa Birliği de Gürcistan’ı oyaladığı gibi bugüne kadar, daha yeni Parlamentoya gönderdi, bir sene geçti, Gürcistan tüm kriterleri yerine getirdi, maalesef henüz Gürcistan vatandaşları da bu haktan faydalanamıyor, daha yeni Parlamentoya gönderdiler. Avrupa Birliği de bizi ve vatandaşlarımızı oyalamamalı, somut bir takvime bağlamalıyız.

SUNUCU- O zaman herhalde bir Brüksel seyahati var belki Sayın Cumhurbaşkanı düzeyinde; Brüksel’e belki Sayın Cumhurbaşkanı düzeyinde bir seyahat söz konusu.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Tabii şu anda bir zirve, yani Türkiye-Avrupa Birliği zirvesi için Avrupa Birliği tarih belirlemeye çalışıyor. Esasen zirveleri yapmak önemli, ama zirvelerde aldığımız kararları da uygulamak önemli. Biz her zaman bu tür zirvelerde alınan kararları uyguluyoruz, aynı samimiyeti Avrupa Birliği’nden de bekliyoruz. Ama böylesine bir zirve ortaya ortak bir irade koymak için de önemli olur. Şu anda Avrupa Birliği bu zirve için çalışıyor, tarihi belli olduktan sonra bu zirvenin gerçekleşmesi için gerekli adımları atarız.

SUNUCU- Son bir dakikam, şu soruyla bitirelim: Kıbrıs konusunda 5’li zirve dediniz, tarihi ne zaman?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- 12 Ocak’ta 5’li zirve Cenevre’de başlıyor. 9-11 Ocak’ta iki taraf 5’li konferans öncesi bir araya geliyor. Şu anda Ada’da zaten müzakerelere devam ediyorlar. Son aldığım bilgiye göre, maalesef bu müzakerelerde daha önce açıkta kalan konuların kapatılması ya da o konular üzerinde anlaşma sağlaması konusunda pek ciddi adım olmamış. Herkes tabi 5’li konferansa kilitlendi, 12 Ocak’ta 5’li konferans başlayacak.

SUNUCU- Katılım seviyesi?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Sayın Cumhurbaşkanımız katılacak, katılacağını söyledi, elbette İngiltere’nin ve Yunanistan’ın da en düzeyde katılması beklenir. Zaten Kıbrıs’ta da iki tarafın lideri, müzakereden lider ve müzakereciler katılacak. KKTC tarafından tüm siyasi partilere davet gitti, siyasi partiler de orada olacak. Dolayısıyla biz Türkiye ve KKTC olarak ne karar alacaksak orada hep birlikte alacağız.

SUNUCU- Sayın Bakan, çok teşekkür ediyorum, vakit ayırdınız, soruları yanıtladınız.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Ben teşekkür ediyorum.

SUNUCU- Efendim, yayın konuğumuz Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’ydu, Suriye ve Irak genelinde, özellikle Suriye’de ateşkes umudu konusunda net konuştu Sayın Bakan ve her an ateşkes anlaşmasının imzalanabileceğini söyledi. Artık bundan sonra gözler, gönüller, kulaklar bu havadisin bir an evvel gerçekleşmesinde olacak diyorum ve sözü yeniden İstanbul’a bırakıyorum.

Yeniden görüşünceye kadar efendim, hoşça kalın, iyi bir gün dileğiyle.