SUNUCU- Ankara’dan günaydın, iyi günler. Amerika Birleşik Devletleri ve
Rusya’yla ilişkiler, Suriye’de son durum, Avrupa Birliği’nden yerel
seçimlere yönelik olarak gelen tepkiler ve dış politikadaki diğer gündem
başlıkları tüm bunları Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’yla konuşacağız.
Hoş geldiniz efendim.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Hoş bulduk, günaydın.
SUNUCU- Yoğun bir seçim sürecini, kampanya sürecini geride bıraktınız siz
de bu seçim sonuçlarına ilişkin ilk değerlendirmenizle başlayalım o zaman.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Her şeyden önce seçime katılım oranına
baktığımız zaman belki de hiçbir ülkede bu kadar yüksek düzeyde bir katılım
oranı yoktur, bu esasen halkımızın demokrasiye bağlılığının göstergesidir.
Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Kongresi seçimleri gözlemledi ve
Türkiye’deki seçimlerin demokratik olduğuna vurgu yaptı. Türkiye her zaman
demokratik bir seçim düzenler, herkesin eşit katılma hakkı vardır. Seçim
sonuçlarına baktığımız zaman da Komünist Partiden bağımsızlara kadar
Meclis’te sandalyesi olmayan partilerin kazandığı ilçelere kadar yani
halkımız tercih ettiği adaylara oyunu özgürce verdi ve sandıktan çıktı.
Tabii seçim sonuçlarının çok yakın olduğu yerlerde itirazların olması
doğal, bu da zaten anayasa ve seçim kanunlarına uygun bir şekilde.
İstanbul’da özellikle aradaki farkın çok az olması ve bazı şaibelerin ve
yanlışlıkların tespit edilmesinden dolayı itiraz da oldu. Bu tüm dünyada
vardır buna yönelik yani herhangi bir partinin seçim sonuçlarına yönelik
itirazını gayri demokratik bulmak doğru değildir, bu yasalara uygun bir
şekilde yapılıyor. Sürecin de yine yeniden sayılmanın, yani oyların
sayılmasının da şeffaf bir şekilde, herkesin huzurunda olması gerekiyor,
zaten böyle de oluyor. Dolayısıyla, siyasi partilerin bu hakkını kullanması
doğaldır, birçok dünyada bunların zaten örneklerini görüyoruz. Amerika
örneğini Sayın Cumhurbaşkanımız birkaç defa verdi. Amerika’da mesela bazı
eyaletlerde yüzde 1’in altındaysa fark oylar otomatikman yeniden sayılıyor,
herhangi bir tarafın itiraz etmesine gerek yok. Bazı eyaletlerde yüzde
0.5’in altındaysa oylar tekrar sayılıyor, bazı eyaletlerde de yüzde 2’nin
altındaysa. Dolayısıyla, tüm demokratik sistemlerde bu yeniden sayma talebi
haktır, vardır, doğaldır, önemli olan sonuçları beklemek ve en son nihai
karara da herkesin saygı göstermesi gerekiyor. Sayın Cumhurbaşkanımız da
zaten dün açıkça bunu söyledi. Tüm bu yeniden itirazlar sürecinde en son
kararı kim verecek, Yüksek Seçim Kurulu kararı. Yüksek Seçim Kurulu kararı
hangi ilçede ya da ilde hangi kararı verirse ona da herkes zaten uymak
durumundadır. Partimizin yaptığı itirazlar da bu yasalar çerçevesindedir.
Bir an önce tabii bunların neticelenmesi herkesin beklenti ve bu sürecin de
işlemesi doğaldır. Bu sürecin işlemesine de kimsenin itiraz etmemesi
gerekiyor.
SUNUCU- Bir anlamda Avrupa Birliğinden gelen demokratik ilkelere uymaya
çağırıyoruz Türkiye’yi şeklindeki açıklamalara da yanıt vermiş oldunuz.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yani Avrupa Birliği’nin bu tür
açıklamalarını biz objektif açıklamalar olarak görmüyoruz. Avrupa Birliği
ülkelerinde de yeniden sayma, itiraz onların yasalarına göre vardır.
Türkiye’nin genel seçimlerdeki atmosferine bakmak lazım ya da seçimin nasıl
gerçekleştiğine bakmak lazım. Ufak tefek bazı seçim mahallinde olaylar oldu
bunlara üzüldük, ama genel anlamda baktığımız zaman demokratik, şeffaf bir
seçim oldu. İtirazların olması ve yanlışlıkların yapıldığı bir yerde de
oyların yeniden sayılması da yine demokratik sürecin bir parçasıdır.
Demokrasiye inandığını söyleyen bir Avrupa Birliği’nin de sorumlu bir
şekilde açıklamalar yapması gerekiyor. Seçim sürecinde taraf tutamadılar,
daha önce tuttukları zaman ters tepti, şimdi seçimden sonra taraf tutmaya
da kalkmasınlar. Biz demokrasiye ve demokratik seçimlere bağlı bir ülkeyiz.
Vatandaşlarımızın özellikle bu konuda da çok büyük bir hassasiyeti var.
Vatandaşların oyuna sahip çıkmak da herkesin görevi başta siyasi partiler
olmak üzere. Burada vatandaşın oyuna sahip çıkmak gerekiyor. Vatandaşın
verdiği oyun doğru, şeffaf ve adil bir şekilde sayılıp ve verdiği partiye
ya da adaya oyunun gittiğinden herkesin emin olması gerekiyor.
SUNUCU- Şimdi kısa süre öncesinde Amerika Birleşik Devletlerine ve Rusya’ya
seyahatiniz oldu Amerika’ya kendiniz gittiniz, Rusya’da Sayın
Cumhurbaşkanıyla birlikteydiniz. Önce Amerika’yla başlayalım, malum
Türkiye’nin S-400 alımı ve Amerika’nın buna tepkisiyle başlayan süreç
açıklamaların tonu biraz artarak, hatta kimi zaman tehdit boyutuna vararak
devam ediyor, son olarak da senatörlerden dün bir açıklama geldi diyelim
ABD’li senatörlerden ve kısaca bu açıklamaların ana fikri Türkiye S-400’le,
F-35 NATO müttefikliğiyle müttefik olmama durumunda bir tercih yapsın
mesajları geliyor sık sık. Şimdi son ziyaretiniz bu krizi hangi aşamaya
taşıdı olumlu ya da olumsuz yönde?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Ziyaretimiz esasen çok faydalı geçti onu
söylemek isterim. Mesela bahsettiğiniz senatörlere ve Kongre üyelerine ve
Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Eliot Engel ve diğer
komisyon başkanlarına bizim S-400’ü neden almak zorunda kaldığımızı
açıkladıktan sonra biz böyle olduğunu bilmiyorduk dediler. Yani Amerika’nın
10 senedir Türkiye’ye Patriot satmadığını dolayısıyla Türkiye’nin acil
ihtiyacı olan hava savunma sistemini bir yerden karşılaması gerektiğini ve
o nedenle de S-400’ü aldığını söyleyince biz böyle bilmiyorduk, bize böyle
söylemediler diyor. Dolayısıyla, bu tür temaslarımızı sürdürmemizde fayda
var anlatmamız lazım, bu bir.
İkincisi, NATO üyesi ülkelerin bazılarında da S-300’ler var dolayısıyla,
herhangi bir hava savunma sistemine sahip olmak NATO üyeliğiyle çelişmez.
Ayrıca bu konularda söz söyleyecek kişi kimdir? Genel Sekreterdir, NATO
Genel Sekreteri. NATO Genel Sekreteri son derece net bir şekilde, sarih bir
şekilde, hatta kongrede ve daha sonra basın toplantısında herhangi bir NATO
üyesinin istediği savunma sistemini ve ihtiyacını istediği yerden
alabileceğini ve egemen bir ülkenin kendi kararı olduğunu söyledi.
Dolayısıyla, burada NATO üyeliğiyle bizim aldığımız hava savunma sisteminin
arasında çelişki yok ki, yani burada bunu bu noktaya getirmek bir kere çok
yanlış. Ve NATO’yla ilgili kararlar oy birliğiyle verilir, herhangi bir
ülkenin istediği kararlar oradan çıkmaz. Türkiye’nin NATO üyeliğini
sorgulamak da çok absürt bir şeydir. Çünkü bugüne kadar NATO’ya en çok
katkı sağlayan ülkelerin başında geliyoruz. Yani bütçede ilk 8’deyiz, diğer
katkılarda ilk 3, ilk 5’teyiz ve NATO’nun tüm misyonlarında aktif görevler
alıyoruz. Böyle bir ülkenin NATO’ya bağlılığını, NATO üyeliğini sorgulamak
son derece yanlıştır. Onların Rusya düşmanlığı var, herhangi bir ülke başka
bir ülkeye düşman oldu diye bizim de o ülkeyle düşman olmamız gerekmez, biz
egemen, bağımsız bir devletiz, ülkeyiz ve kendi kararlarımızı kendimiz
veririz. Ve burada bu görüşmelerimizde de her şeyden önce bu S-400’ü
aldığımızı ve bunun bitmiş bir anlaşma olduğunu net bir şekilde söyledik,
bu bir.
İkincisi, sürekli Caatsa’dan bahsediyorlar yaptırımlardan. Biz bu anlaşmayı
Caatsa kararından önce imzaladık. Bir üçüncüsü, Caatsa kararına baktığımız
zaman F-35’ten bahsetmiyor dolayısıyla, kendi kendilerine çelişen bu
açıklamalar ancak Türkiye’ye işte gözdağı verme yönündeki açıklamalardır,
bunlar doğru değildir, esas müttefikliğe zarar veren onlardır. Hem bu
şekilde şartlar koşarak hem de bize yönelik tehdit oluşturan bir terör
örgütüyle işbirliği yaparak müttefikliğimize ve dostluğumuza zarar veren
onlardır, biz değil.
SUNUCU- Bu Amerika’daki görüşmelerinizde Amerika teknolojisine ya da F-35
teknolojisine bu S-400’lerin bir risk olmadığını, bir teknik heyet
oluşturalım gelip inceleyin şeklindeki önerinize bir yanıt geldi mi?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi bu süreçte, o tezlerine karşı
biraz önce söylediklerimi söyleyince bu sefer diyorlar ki, efendim işte bu
S-400 F-35’e yönelik bir tehdit oluşturur veya NATO sistemine. Biz başından
beri bu konuda hassasiyet gösterdik ve Rusya’ya da en başından beri, yani
bu alacağımız savunma sisteminin tamamen Türkiye’nin kontrolünde olması
gerektiğini de söyledik. O yüzden kendi teknisyenlerimizi, mühendislerimizi
gönderiyoruz, eğitiyoruz ve Rusya’nın elinde var olan bir sistemi değil,
yeniden üretilecek bir sistemi istedik ve bekledik bunun için. Yani geçen
sene esasen Rusya’nın elinde olan bir S-400’ü Türkiye’ye getirebilirdik.
Biz bu konularda en az müttefiklerimiz kadar hassasız. Madem bu konularda
şüpheniz var, o zaman gelin uzmanlardan oluşan bir çalışma grubu
oluşturalım. Ve bu çalışma grubu NATO’da içinde olsun incelesin. Ve F-35
başta olmak üzere NATO sistemlerine biz de kullanıyoruz bir tehdit
oluşturup, oluşturmayacağını kendi gözleriyle görsün dedim. Biz bu kadar
şeffaf, bu kadar açık davranırken Amerika’nın bu tutumu işin doğrusu yapıcı
bir tutum değildir. Eğer Amerika’nın gerçekten endişesi buysa bu
teklifimizi kabul eder ve uzmanlar beraber Türk uzmanlar, NATO’dan gelecek
olan uzmanlar, Amerika’dan gelecek olan uzmanlar beraber incelerler ve
tehdit oluşmadığını,o zaman oluşturmadığını görecektir, çünkü öyle olsaydı
zaten şu an da bazı Slovakya başta olmak üzere, Yunanistan aynı şekilde
bazı Bulgaristan, NATO üyesi ülkelerdeki S-300 sistemleri de o tehdidi
oluştururdu, bu bir.
İkincisi, İsrail’in elindeki F-35’ler Suriye üzerinde uçuyor ve Suriye’de
şu anda Rusya’nın kontrolünde S-400’ler var. Diğer taraftan yine Norveç’in
elindeki F-35’ler bu bölgede uçuyor. Amerika’nın elindeki F-35’ler
Suriye’de uçuyor ve buralarda S-400 sistemleri var. Yine Rusya’nın
kuzeydoğusundaki sistemler doğrudan Norveç üzerindeki F-35’leri de
etkiliyor, yani bunlar tamamen Rusya’nın kontrolünde olan sistemler olduğu
halde tehdit oluşturmuyorsa nasıl oluyor da Türkiye’nin tamamen kontrolünde
olan bir sistem NATO hava savunma sistemine ya da silahlarına ya da
uçaklarına F-35 dahil tehdit oluşturuyor. Biz bu konuda başından sonuna
kadar tüm müttefiklerimizle başından sonuna kadar bilgilendirme dahil
şeffaf davrandık. Yani bizim burada gizli saklı…
SUNUCU- Bu teknik heyet konusunda bir yanıt henüz gelmedi anladığım
kadarıyla.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Henüz olumlu bir cevap gelmedi, NATO
Genel Sekreteriyle de aynı şekilde Washington’daki toplantı kapsamında
görüştük, kendisine de bu teklifimizi ilettik hatta NATO’nun bu konuda
öncülük edebileceğini de söyledik.
SUNUCU- Amerikalı mevkidaşınızla da bir görüşmeniz oldu aslında bu
konuşmaları da ona binaen yapıyoruz bir taraftan. Yeni bir bilgi, F-35 eğer
S-400 alırsanız Amerika F-35’leri vermeyecek ifadesini çok net bir şekilde
ben Çavuşoğlu’na ilettim diyor Pompeo.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bu görüşmede nedense konuşmadıklarımız,
söylemediklerimiz, hatta sadece bizim söylediklerimizi söylemiş gibi basın
açıklamasında da gördük. Daha önce bir kere de telefon görüşmesinde
Trump’la Cumhurbaşkanımızın görüşmesinde de bunu söylemiştik, herhalde
önceden hazırlıyorlar arkadaşlar ve basına bu şekilde veriyorlar. Burada
biz Caatsa yaptırımlarından bahsettik ve Katsa yaptırımlarından önce
aldığımızı ve bunun bitmiş bir anlaşma olduğunu kendisine net bir şekilde
söyledik, biraz önce ortak komisyon teklifimizi ilettik. Bu arada parantez
içinde Caatsa’nın da F-35’leri kapsamadığını, içinde F-35 olmadığını net
bir şekilde söyledik, konuşmalarımız bu yönde geçti.
SUNUCU- S-400’lerin alınması, sınırlı kullanılması, kullanılmaması, bir
başka ülkeye Türkiye üzerinden satılması gibi alternatifler masada mı?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Niye bizim ihtiyacımız var, acil
ihtiyacımız var neden kullanmayalım? Biz bunu laf olsun diye bu kadar
parayı kozmetik bir ürün için vermiyoruz ki. Şunu anlamak istemiyorlar,
bizim çok acil bir şekilde hava savunma sistemine ihtiyacımız var.
SUNUCU- Patriot verelim diyorlar.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Patriot vereceklerinin garantisi yok.
Sorduk bu ziyarette de sordum Pompeo’nun kendisine sordum. Mike dedim şimdi
böyle bir şey mümkün değil, ama hiç elimizde sistem yok S-400 de yok bize
Patriot satma garantisi veriyor musunuz dedim, hayır veremiyoruz dedi,
çünkü bu kendi elinde değil.
SUNUCU- Onay süreçleri var.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Kendi elinde değil, belki kendisine
kalsa verir, çünkü onay süreçleri var. Garantisi var mı? Yok. Bu arada
Başkan Yardımcısı Pence’nin Türkiye bizim teklifimizi reddetti açıklaması
da doğru değil. Nedense böyle doğru olmayan açıklamaları seviyor
arkadaşlar. O gün katıldığımız bir konferansta herkesin farklı farklı
zamanlarda, ayrı ayrı katıldığı bir konferansta Mike Pence’nin bu
açıklaması doğru değil. Sadece biz verilen teklifte bize teslim süresinin
uzun olduğunu acil ihtiyacımız var çünkü, yani sadece bir tane S-400’e
ihtiyacımız yok bizim, daha fazla hava savunma sistemine ihtiyacımız var.
Ve Amerika’nın da satmak istiyorsa daha kısa süre içinde bize teslim etmesi
gerektiğini kendilerine söyledik, ayrıca fiyat da yüksek dedik.
Dolayısıyla, yeni teklif vermenizi bekliyoruz. Nitekim yeni teklifi de
geçen hafta biz oraya gitmeden önce Amerika bize ulaştırdı, şimdi
arkadaşlarımız çalışıyor. Herhangi kategorik olarak ya da hiç müzakere
etmeden teklifi reddetme diye bir şey yok. Tabii ki bir teklifi al ya da
bırak olmaz, bir teklifte bulunursunuz sonra pazarlık yaparsınız teslim
süresi ve fiyatıyla ilgili. Hatta orta vadede teknoloji transferi veya
ortak üretim gibi. Ama şu anda acil ihtiyaç almak için müzakere ediyoruz.
Yani bir ürünü bir an önce almak için, çünkü ihtiyacımız var bizim. Amerika
satarsa Patriot biz alırız, Ama Amerika Patriot satmak istemezse yarın biz
ikinci bir S-400 de alabiliriz ya da başka bir hava savunma sistemi de
alabiliriz. Eurosam’la imzaladığımız anlaşma orta vadeli, uzun vadede bizim
ihtiyacımız görür ortak üretim dahil. Bu Fransa’nın ve İtalya’nın ortaklığı
bu işte SAMP-T’inin üretildiği Eurosam’dan bahsediyoruz, ama benim acil
ihtiyacım var. Benim bulunduğum bölge dikensiz bir gül bahçesi ya da
cennetten bir bahçe değil ki. Bizim komşularımız onu söyledik Kanada’yla
Meksika değil dedik, Meksika’yla göçmen konusunda siyasi konularda
anlaşmazlıklar olabilir, ama yani Amerika’ya yönelik tehdit oluşturan
ülkeler değil. Ama bizim etrafımıza baktığımız zaman her tarafta itilaflar
var, çatışmalar var ve füzeler var, dondurulmuş itilaflar var hemen her an
patlama potansiyeli var dolayısıyla benim ihtiyacım var ben bunu almak
durumundayım.
SUNUCU- İkinci teklif yani revize edilmiş teklif geldi dediniz 1 haftalık
bir süre oldu. Size ilk bilgiler ulaşmıştır yani ilk tekliften neler
değiştirilmiş fiyat gibi ya da süre gibi ya da teknoloji transferine
açıklık gibi?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Süre konusunda daha bu şimdi ilk
alacaklarımız bizim acil ihtiyacımızı karşılamak için. Teknoloji transferi
ve ortak üretim gibi konular orta vadede olacak şeyle, bir günde olacak
şeyler değil. Ama şu anda acil biraz önce de söyledim alacak bizim almamız
gereken hava savunma sistemleri var. Oradan veya buradan biz tabii ki
tercih ederiz müttefiklerimizden alalım. Tabii teklifi şu anda Savunma
Sanayi Başkanlığımız arkadaşlarımız değerlendiriyorlar, Amerikalı
muhataplarıyla görüşüyorlar. Şimdi onların detaylarına girmek istemiyorum,
ama bir önceki teklife göre tabii ki daha rasyonel bir teklif. Ama bizim
beklentilerimizi karşılayıp, karşılamadığını arkadaşlarımız çalıştıktan
sonra bize de bildirirler, Amerikalı muhataplarına da tabii ki kendileri de
bizler de ileteceğiz.
SUNUCU- F-35 programından Türkiye’ye çıkarsa, çıkarılırsa ihtimali üzerine
mesela Rusya’yla yeni nesil bir savaş uçağı programı olabilir mi?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi biz bu programın bir ortağıyız ve
çok ciddi yatırımlar yaptık o bu kadar kolay bir iş değil. Bugüne kadar 1.2
milyar dolar para ödedik biz. Ben böyle istedim Türkiye çıkacak diye bir
şey yok, uluslararası hukuk var hakkımızı ararız. Diyelim ki, en kötü
senaryoyu konuşalım bizim şimdi yeni uçaklara ihtiyacımız var mı? Var. F-35
olmazsa, ben yine ihtiyacım olan uçağı herhangi bir yerden almak
durumundayım ta ki kendim üretinceye kadar. Şu an da kendi uçaklarımızı
üretmek için biliyorsunuz yoğun çaba sarf ediyoruz. İşte Hürkuş gibi,
eğitim uçakları, diğer uçakları üretiyoruz ve önemli mesafe de kat ettik bu
konuda. Ama F-35 ya da işte Rusya’nın SU-34 var, 57 var bunlar yeni
üretilecekler var, başka ülkelerde var. Mutlaka ben ihtiyacımı kendim
üretinceye kadar bir yerden karşılayacağım. Ama biz zaten F-35’in ortağıyız
ki buradan bu ihtiyacımızı karşılamak için.
SUNUCU- Verdiğimiz paralar var, yapılan yatırımlar var, anlaşma var.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Parayı verdik üretim yapıyoruz beraber
bu çok taraflı bir program, ortaklık var burada, yani burada Türkiye’yi biz
Türkiye’yi çıkarıyoruz demek kolay bir şey değildir, Türkiye buranın
ortağıdır biz ihtiyacımızı buradan karşılıyoruz, karşılamak için bu
programa girdik. Türkiye’nin esasen NATO müttefiklerine yönelik bakışının
da bir göstergesidir. Ama farz edelim en kötü senaryoyu ortaya koyalım hiç
olmadı, bu sefer Türkiye herhangi bir yerden bunu almak durumundadır o
zaman da başka yerden alamazsın kimse diyemez. Şu anda S-400’ü alamazsın
demelerinin yanlış olduğu gibi o da yanlış olur.
SUNUCU- Yani sanki bu hava savunma sisteminde yaşadığımız süreç bu kez
savaş uçakları sürecinde de yaşanılacak gibi mi, bu erken bir yorum mu?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yok öyle bir şey yok, öyle sanki diye
konuşmayalım varsayımlarla konuşmayalım. Şu an da bazı çelişkili
açıklamalar geliyor ama uçaklar da bir taraftan Türkiye’ye teslim ediliyor,
dördüncü uçak da teslim edildi dolayısıyla, yani karamsar olacak bir durum
yok.
SUNUCU- Bu bir de siz yine Amerika’dayken tek taraflı müdahale yani
Suriye’ye Fırat’ın doğusuna bir operasyon anlamında tek taraflı müdahalenin
yıkıcı sonuçları olur dedim dedi yine mevkidaşınız.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Böyle bir tabir, bu açıklama kendisi
böyle bir şey söylediğini söylemedi, ama açıklamanın içinde vardı, böyle
bir tabir hiç kullanılmadı. Ve Suriye konusunu ben açtım, bir an önce
Münbiç yol haritasını uygulamamız gerekiyor ve diğer taraftan çekilme
sürecini arkadaşlarımız devam ettiriyor, çalışıyor. Görev gücü üç defa
toplandı yakın zamanda tekrar toplanacak, zaten James Jeffrey de oradaydı
Suriye Özel Temsilcisi ve bunları konuştuk, kesinlikle böyle bir tabir
kullanılmadı, bu öncede hazırlanmış bir açıklama, sonra da arkasında durmak
zorunda kaldı. Esasen gerçekten insan üzülüyor, yani böyle bir ülkenin
söylenmeyen şeyleri önceden hazırlayıp açıklamaya koyması doğru değil. Bu
esasen kompleks içinde olan ülkelerin yaptığı açıklamalardır, ben bunu
söyledim, ben böyle söyledim, ben böyle konuştum, bizim konuşmamız tüm
konuşmamızın tüm kayıtları da var her iki tarafta da var, böyle bir konuşma
hiçbir zaman aramızda geçmedi.
SUNUCU- Çekilme konusu çünkü biraz...
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Çünkü güvenli bölgeyi konuştuk güvenli
bölgeyi nasıl oluşturacağız, Türkiye’nin burada olması gerektiğini
söyledik. Aynı şekilde Amerika’nın çekilmesinin koordine edilmesi
gerektiğini konuştuk ve hep bu işin olumlu kısmını konuştuk, yani diğer
kısmını böyle bir cümle kullanacak bir ortam da oluşmadı.
SUNUCU- Türkiye’nin olmadığı güvenli bölge planına karşıyız bu mesaj
iletildi tabii.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Tabii iletildi.
SUNUCU- Yani bir ilerleme var mı bu konuda?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Biz hem Rusya’ya hem Amerika’ya herkese
Fransızlara da bunu söyledik Cumhurbaşkanımız Macron’a söyledi, Fransa
Dışişleri Bakanı’yla da yine Washington’da görüştük ve kendilerine de
söyledik. Yani bizim sınırımızın öbür tarafında terör örgütleri var ve bu
terör örgütleri bize yönelik tehdit oluşturuyor ve bir güvenli bölge
oluşacak ve bunun içinde biz olmayacağız. Bizim içinde olmadığımız,
güvenliğini bizim tesis etmediğimiz bir bölgede biz kendimizi güvende
hissedemeyiz. Bunun gerçek anlamda güvenli bölge olabilmesi için bizim
orada olmamız lazım ve orada oluşacak tüm yapılarda Türkiye’nin liderlik
etmesi gerekiyor, öncülük etmesi gerekiyor, başında olması gerekiyor, bu da
son derece doğaldır. Biz hiç kimseyi ne Rusya’yı, ne Amerika’yı, ne de
diğer koalisyonun içinde olan ülkeleri dışlamıyoruz, ama burada oluşacak
herhangi bir yapının başında Türkiye’nin olması son derece doğaldır, bu
bizim için de önemlidir. Esasen Suriye’nin sınır bütünlüğü bakımından da
hassas ve önemlidir.
SUNUCU- Bu yakın zamanda Cumhurbaşkanının bir Amerika ziyareti ya da
Amerika Başkanının daha önce söylemişti gelmeyi istiyorum diye Türkiye’ye
ziyaret planı ya da bir telefon görüşmesi planlanıyor mu? Çünkü yine
mayınlı noktaların sayısı artmış gibi Türk Amerikan ilişkilerinde.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Telefon görüşmeleri zaten sık sık oluyor
orada her an olabilir. Bazen Trump görüşmek istiyor, bazen Cumhurbaşkanımız
görüşmek ister ve hemen telefon görüşmesi sağlanıyor. Karşılıklı ziyaretler
konusunda Sayın Trump birkaç defa Sayın Cumhurbaşkanımıza Türkiye’ye gelmek
istediğini ve geleceğini söyledi. En son konuşmalarımızda da bunun
tarihinin belirlenmesi gerektiğini Bolton’a da söyledik ve bu konuda
birlikte çalışalım dedik. Diğer taraftan, ileride tabii Sayın
Cumhurbaşkanımızın da yine Amerika’ya ziyareti olabilir. İki müttefik
arasında karşılıklı ziyaretlerin ve temasların önemini onlar da biliyor,
biz de biliyoruz. Özellikle var olan sorunların aşılması, yanlış
anlaşılmaların giderilmesi ve pozitif gündeme odaklanması bakımından da bu
tür temasların faydasını her zaman karşılıklı olarak gördük.
SUNUCU- Rusya ziyareti de önemliydi, orada da tabii masadaki ana başlık
Suriye başlığı oldu. Özellikle İdlib meselesine geleceğim, ama bu
Amerika’nın S-400 konusundaki baskısına Rusya’dan gelen yanıtlar nasıl,
yani biz sizin yanınızdayız her zaman mesajı mı veriliyor ya da sizin kendi
sorununuz mu deniliyor, ne oluyor orada?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yani esprili bir şekilde karşı karşıya
kaldığınız sıkıntıları da biliyoruz, ama bizim işte teslim tarihi konusunda
sıkıntı yok, hatta daha da öne almak için çaba sarf ediyoruz, anlaşmaya
sadığız, dolayısıyla herhangi bir sorun yok, buna benzer cümlelerine
geçiyor toplantı.
Rusya tabii ki Türkiye’ye yönelik bu baskıları biliyor, ama bu baskılara
rağmen Türkiye’nin de imzaladığı anlaşmalara sadık kaldığını da sadece
S-400’e değil, diğer konularda da her zaman görmüştür Türkiye’nin verdiği
sözü her zaman tutar.
SUNUCU- Orada İdlib’de yükselen tansiyon masadaki önemli başlıklardan biri.
Rejimle, muhalif güçler arasında gerilim tırmanıyor, Türkiye’nin de
Rusya’nın da orada önemli rolü var. Ortak devriye de yapılan anlaşma
çerçevesinde başlayacak, ama henüz olmadı nedir? Putin’den de bir ortak
devriye mesajı da geldi, ama İdlib’deki gerginlik azaltılabilecek mi, çünkü
Türkiye göç tehdidini bir kere daha yüklenmek istemiyor.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bu ziyarette de İdlib muhtırasına bağlı
kaldığımızı her iki taraf da teyit etti, başta Sayın Putin olmak üzere.
İkincisi, bir an önce ortak devriyelerin başlaması konusunda mutabık
kalındı.
Üçüncüsü, buradaki gerginliğin ve çatışmaların siyasi süreç dahil, Astana
süreci dahil, bizim birlikte çalıştığımız tüm süreçleri riske atacağının
farkındayız, yani Rusya da bunun farkında. Ayrıca o bölgede var olan
yabancı terörist savaşçılar ve radikal gruplara karşı da birlikte bir şey
yapılması gerektiği konusunda da mutabıkız, sadece bu Rusya’yla değil,
diğer ülkeler de bununla ilgileniyor. Birçok ülke kendisinden gelen bu
yabancı terör savaşçıları geri almak istemiyor, ama ne yapmak istediğini de
bilmiyoruz işin doğrusu. Fakat tüm bu konularda Rusya’yla tam bir mutabakat
içindeyiz. Ve kendilerinden de tabii rejimin özellikle ihlallerini
durdurmalarını da Sayın Cumhurbaşkanımız bizzat istedi.
SUNUCU- Bir taraftan da YPG’yle mücadele anlamında Rusya’nın tutumu da
tabii önemli, bu konuda tam güveniyor muyuz Rusya’ya, Moskova yönetimine?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Ya şimdi bir ülkeye güveniyoruz,
güvenmiyoruz tabiri kullanmak doğru bir şey değildir. Bu yani bizim
birlikte çalıştığımız bir ülkeye yönelik böyle bir tabir kullanmamız doğru
değildir. Ama şu bir gerçek ki, YPG, PKK bugüne kadar tüm ülkelerden
faydalanmak istedi, başlangıçta Ruslardan da faydalanmak istedi. Gördüğümüz
kadarıyla Ruslar da terör örgütleriyle, normal Kürtleri ayırt etmeye
çalışıyorlar, bu bana göre sağlıklı bir yaklaşım, bizim de zaten tüm
derdimiz bu. Bir tarafta teröristler, hatta Kürtlere de zulmeden
teröristler var. Oradaki azınlıkların hepsine zulmeden bir terör örgütünden
bahsediyoruz. Şimdi tüm bu PKK’nın, YPG’nin olumsuzluklarını anlatıyoruz
anlatıyoruz, orada Hıristiyanlara zulmettiğini söyleyince Amerika’dan hemen
ses geliyor aa öyle mi işte bu kabul edilemez. Ya şimdi Hıristiyan,
Müslüman, Arap, Türkmen, Kürt kim olursa olsun, yani bir terör örgütü kime
zulmederse etsin buna dur dememiz lazım, böyle ayrım yapmak da doğru bir
şey değil. Burada özellikle PKK konusunda Rusya’nın hassasiyet gösterdiğini
biliyoruz, ama burada sahadaki unsurların ne olacağı konusunda tam bir şey
yok. Esasen burada terör örgütlerini çıkarmak ve geri kalan Kürtleri
Türkiye’deki Kürtleri de buraya döndürmek, dönmelerini sağlamak ve bölgenin
istikrarını sağlamak Rusya’nın da yararına, çünkü Rusya Suriye’de kalmak
istiyor iki tane üssü var ve Suriye’yle anlaşma imzalamış en az 45 yıllık
sanırım. Dolayısıyla, buranın istikrara kavuşması onların güvenliği
bakımından da önemli. Bir de hem Rusya hem Türkiye Suriye’nin toprak
bütünlüğü, sınır bütünlüğü konusunda çok hassas. Dolayısıyla, bu terör
örgütleriyle işbirliği yapmamanın bu bakımdan da önemli olduğunu biliyoruz,
çünkü YPG, PKK Suriye’yi bölmek istiyor ve Rusya da, Türkiye de buna karşı.
SUNUCU- İsrail’de seçimler yapıldı kesin sonuçlar açıklanmadı, ama
Netanyahu ve rakibinin sandık çıkışı anketlerinde başa baş bir durumda
olduğu görülüyor, yine bir koalisyon çıkacak gibi. Şimdi bu soruyu
Amerika’nın son dönemdeki İsrail politikasını da hatırlatarak Netanyahu’ya
bir destek olarak yorumlanan politikasını da hatırlatarak soruyorum,
Netanyahu’nun iktidarda, yönetimde olmaya devam etmesi bölgeyi nasıl
etkiler?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi seçim bitti tabii İsrail halkının
iradesine herkesin saygı duyması gerekiyor. Ama sonuçta iktidara kim
gelirse gelsin artık seçim bitti bu retorikten ve popülizmden vazgeçilmesi
gerekiyor ve bir an önce iki devletli çözüm için herkesten çok İsrail’in
adım atması gerekiyor. Ve burada sadece Filistin’in değil, İsrail’in de
huzur için, bölgenin huzuru, barışı ve istikrarı için tek çözüm iki
devletli çözümdür. İki devletin yan yana yaşayacağı bir çözümdür, yani 1967
öncesi sınırlarla birlikte iki devletli bir çözümdür. Bunun dışındaki
hiçbir çözüm bölgeye barış, huzur getirmez.
Ayrıca artık seçimler bitti popülizmi bir kenara, retoriği bir kenara
bırakması gerekiyor İsrail’in ve bu saldırgan tutumundan vazgeçmesi
gerekiyor. Yani seçim sonuçlarında kim iktidara gelir, kim koalisyon kurar
bunlara bizim yorum yapmamız ya da herhangi bir şekilde müdahale etmemiz
doğru olmaz başka bir ülkenin iç işleridir. Ama seçim sonuçlarının başta
Ortadoğu barış süreci olmak üzere bu bölgeye istikrar ve huzur getirmesi
gerekiyor, biz bu konuda düşüncelerimizi söylüyoruz.
Diğer taraftan öyle görünüyor ki, Amerika’nın bu kadar açık desteğinin de
çok faydası olmamış. Amerika’nın da hani İngilizce bir tabir var “honest
broker” yani dürüst bir arabulucu olması gerekiyor. Özellikle barış
sunacağı bir barış planından bahsediyorlar. Barış planının da iki taraf
sadece iki taraf tarafından kabul edilmesi değil, tüm dünya tarafından
gerçekten saygı görülmesini istiyorsa sunacağı herhangi bir planın, adil
olması lazım, objektif olması lazım ve Amerika’nın da yine objektif tutum
içinde olması lazım. Bugüne kadar Amerika İsrail’in tarafını tuttu yeni
yönetimle beraber. Bu esasen Amerika’nın Ortadoğu sürecinde güvenilirliğini
zedeledi.
Şimdi seçimler bitti aklıselim hakim olması gerekiyor ve Ortadoğu’ya barışı
ve huzuru getirmek için çalışılması gerekiyor. Böyle bir durumda Türkiye
geçmişte olduğu gibi üzerine düşen katkıyı sağlar. Örneğin, bu Golan
Tepeleriyle ilgili Amerika’nın aldığı karar son derece yanlıştır. Ve daha
önce kendi aldığı kararlar ve kendisinin desteklediği BM Güvenlik Konseyi
kararlarıyla da çelişiyor. Geçmişte Sayın Cumhurbaşkanımız bu sorunun
çözülmesi için gerçekten çok çaba sarf etti. Hatta bir iki, Olmert’ti o
günkü Başbakan yanlış hatırlamıyorsam. Bir iki kelime de anlaşmazlıklar
vardı ve Olmert dönüp İsrail’e Türkiye’ye cevap verecekti. Cumhurbaşkanımız
arabuluculuk yapıyordu. Ve o sırada cevap gelmediği gibi İsrail bu sefer
Gazze’ye saldırdı ve çözüm olmadı. Yani bu sorunun çözülmesi için biz
geçmişte çok çaba sarf ettik, bu topraklar Suriye’nin topraklarıdır. Bugün
rejimle bizim herhangi bir temasımızın olmaması bu gerçeği değiştirmez, biz
ilkeli tutum sergiliyoruz. Dolayısıyla, Amerika’nın uluslararası hukuku
hiçe sayan, kararlar atmak yerine, adımlar atmak yerine büyükelçiliğini
taşıma kararı dahil uluslararası hukuk çerçevesinde ve BM Güvenlik Konseyi
kararları çerçevesinde bir barış sürecine ağırlık vermesi gerekiyor, o
zaman işte hepimizden güçlü destek görür.
SUNUCU- İran Devrim Muhafızları kararı ve bölgeye etkisi konusunda ne
söyleyeceksiniz ya da en azından Türkiye açısından bunun bir etkisi olur
mu, nasıl değerlendirirsiniz?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Son derece yanlış bir karar. Yani Devrim
Muhafızlarının Suriye’de yaptıklarını biz doğru bulmadık, geçmişte
özellikle sahada. Yani İran’ın da bazı politikalarını doğru bulmadık, ama
biz İran, Rusya ve Türkiye olarak Astana süreci, Cenevre sürecini de canlı
tutan bir süreçtir, siyasi süreç için çaba sarf ettik. Şimdi bir ülkenin
resmi ordusunu terör örgütü ilan etmek son derece tehlikelidir. Şimdi İran
da yine CENTCOM’u terör örgütü ilan etti, o da yanlış, yani yanlışa
yanlışlıkla karar vermek, yanlış cevap vermek doğru bir yaklaşım değildir.
Şimdi siz YPG, PKK’yla Suriye’de işbirliği yapacaksınız bir terör örgütüyle
ve kendi askerleri PKK’yla, YPG’nin hiçbir farkının olmadığını kabul
edecek. Siz bir terör örgütüyle işbirliği yapacaksınız, sonra da kalkıp
başka bir ülkenin resmi ordusunu terör örgütü ilan edeceksiniz, bunu neyle
izah edeceksin?
SUNUCU- Bölgedeki bir başka gerilim Libya’daki durum, bu konuda siz de
telefon diplomasisi yürüttünüz dün. Nasıl bir sonuç var, bu Trablus’u ele
geçirme emriyle başlayan gerilimde?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi bu saldırı gerçekten Libya’yı
felakete götürecek bir saldırı. Burada askeri bir saldırıyla gücü ele
geçirmek veya gücü ele geçirmeye çalışmak Hafter ve tüm Suriye için de
felaket olur. Uzun süredir Birleşmiş Milletlerin çatısı altında ve
öncülüğünde çok çaba sarf ediyoruz ve şu anda Ulusal Mutabakat Hükümeti iş
başında. Ve son zamanlarda bütçesi artı vermeye başladı. Ülkenin kalkınması
için, enerji yatırımları dahil biz de destek veriyoruz şirketlerimiz
gidiyor. Geçmişte var olan borçlarını da ödemeye başladılar bizim şirketler
dahil, ama herkese yavaş yavaş böyle istikrara kavuşmaya başlayan bir
ülkeydi ve önümüzdeki süreçte bir konferans planlanıyordu. Hafter’la bu
Ulusal Mutabakat Hükümeti arasında uzlaşıyı sağlamak için BM Genel
Sekreteri bizzat çaba sarf ediyor, Salame uzun zamandır çaba sarf ediyor ve
biz de bunu destekliyoruz. Şimdi tam bu çalışmalar hızlanmışken bu
saldırının başlaması son derece tehlikeli bir adımdır. Şu anda tüm
uluslararası camianın buna karşı çıktığını görüyoruz. Ama sadece karşı
çıkan açıklamalar yetmez ve bu saldırıların öyle veya böyle durdurulması
gerekiyor. Ve Hafter’a destek veren ülkelere de söylüyoruz bu çok
tehlikelidir ve taraf tutmayın. Biz nasıl sadece BM’nin çabalarını
destekliyoruz, birçok ülke gibi Türkiye, siz de bu çabaları destekleyin.
Yani Hafter yoluyla Libya’yı ele geçirmeye çalışmak, komşu ülkeler için
söylüyorum son derece tehlikelidir ve buradaki felaketlerin ve ölümlerin ve
sivil insanların ölümünden siz de sorumlu olursunuz.
SUNUCU- Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır’a.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Tıpkı şu anda Yemen’deki açlıktan,
yanlış bombalamalardan ve kıtlıktan, hastalıktan ölen insanlardan sorumlu
olduğunuz gibi, Libya’daki kaostan, katliamlardan, sivil insanların
ölmesinden ve sivil savaştan sorumlu olursunuz.
SUNUCU- Bir başka Türkiye’yi ilgilendiren başlıklardan bir tanesi Avrupa
Parlamentosunda seçimler var önümüzdeki süreçte bu yükselen sağ, hatta kimi
zaman ırkçılık, kimi zaman İslam düşmanlığı Parlamento seçimlerine
yansıması ve bunun Türkiye, Avrupa Birliği arasında zaten soğuk olan
ilişkilerin bu parlamento yapısıyla daha da sorunlu bir hale geleceğine
ilişkin yorumlara ne diyorsunuz? Bu seçimler önümüzde duruyor.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Avrupalı siyasetçilerle konuşuyorum,
onlar da çok endişeli. Gerçekten Avrupa Parlamentosunun dengesinin bu yönde
değişeceğinden endişe duyuyorlar. Yani bu sağduyulu siyasetçilerle
konuşuyoruz, merkezdeki siyasetçilerle konuşuyoruz. Bazı ülkelerde merkez
partileri yine bu tarafa doğru kaymaya başladı, uzun zamandır bunu
söylüyoruz, ama ciddi bir endişe var, Avrupa Konseyi Parlamenter
Meclisi’nde de görüyoruz. Artık ortak değerler yerine ideolojinin hakim
olmaya başladığını görüyoruz, bu son derece tehlikelidir. Bu esasen İkinci
Dünya Savaşı öncesine götürüyor Avrupa’yı. Ve bu örgütlerin yani Avrupa’yı
birleştirmek için kurulan Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliğinin gerçekten
temel değerlerini sarsan bu gelişmelerden onlar da endişe duyuyor. Aşırı
sağ, İslam düşmanlığı ve tüm dinlere yönelik nefrete karşı, inşallah 15
Mart Yeni Zelanda saldırısı bir milat olmuştur. Şu anda olumlu yaklaşımları
görüyoruz, bunu Birleşmiş Milletlerde de gördük. Ve bizim öncülüğümüzde
Genel Kurul toplandı, ben de Genel Kurula bu karar tasarısını sunan ülkenin
Dışişleri Bakanı olarak hitap ettim ve o karar tasarısı oybirliğiyle kabul
edildi. Ve şu anda Avrupa Birliği’nden de görüyoruz, Mogherini de çok çaba
sarf ediyor. Şu anda uluslararası camianın bu tehlikeli gidişi fark
ettiğini görüyoruz, ama ne kadar başarılı olabiliriz onu bilmiyorum. Yani
bu trendi geriye çevirmek için bir süreç başladı, bir eğilim görüyoruz şu
anda, kararlılık görüyoruz. Ama bu konuda medyanın çok olumlu rol oynaması
gerekiyor, Batı medyası maalesef halen son derece negatif ve birçok
siyasetçi halen istediğimiz çizgide değil. Eğer bu trendi geri
döndüremezsek yarın Avrupa Parlamentosuna tamamen sol ve sağdaki aşırı
akımlar hakim olur. O zaman Avrupa Parlamentosunun da herhangi bir itibarı
da kalmaz, aldığı kararları da kimse dinlemez. Bu Avrupa Birliğinin de
esasen geleceğe yönelik çok olumsuz bir sürece girmesine de sebep olabilir.
Bu aşırıcılıkla, her türlü aşırıcılıkla bizim birlikte mücadele etmemiz
gerekiyor, bu endişe Avrupa ülkelerinde de var maalesef. Bakalım Mayıs’ın
son haftasında yapılacak seçimlerde ne olacak?
SUNUCU- Peki, çok teşekkürler efendim bilgiler ve yorumlar için.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Ben teşekkür ediyorum.
SUNUCU- Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Ankara’dan sorularımızı
yanıtladı. Başkentten iyi günler.