Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan’ın Dördüncü Antalya Diplomasi Forumu'nda Gerçekleştirdiği Basın Toplantısı, 13 Nisan 2025, Antalya Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan’ın Ulusal ve Uluslararası Medya Kuruluşlarının Temsilcileriyle Gerçekleştirdiği Basın Toplantısı, 10 Ocak 2025, İstanbul Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan'ın Doha Forumu’nda Gerçekleştirdiği Basın Toplantısı, 8 Aralık 2024, Doha Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan'ın D-8 Dışişleri Bakanları ile Basın Toplantısında Yaptığı Konuşma, 8 Haziran 2024, İstanbul Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan'ın NATO Dışişleri Bakanları Toplantısı Kapsamında Basına Yaptığı Açıklama, 4 Nisan 2024, Brüksel Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan'ın Basına Yaptığı Açıklama, 10 Ocak 2024, Duşanbe Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan’ın BM 78. Genel Kurulu Kapsamında Yaptığı Basın Toplantısı, 23 Eylül 2023, New York Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan'ın Brüksel'de Yaptığı Basın Toplantısı, 6 Temmuz 2023, Brüksel Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Basına Yaptığı Açıklama, 5 Nisan 2023, Brüksel Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Basın Bilgilendirme toplantısında yaptığı konuşma, 7 Şubat 2023, Antalya Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun ABD ziyareti kapsamında Basına Yaptığı Açıklama, 18 Ocak 2023, Washington Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Basınla Yılsonu Değerlendirme Toplantısı, 29 Aralık 2022, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Basına Yaptığı Açıklama, 26 Eylül 2022, Tokyo Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Basına Yaptığı Açıklama, 23 Eylül 2022, New York Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Ekvator Ginesi Basınına Yaptığı Açıklama, 22 Temmuz 2020, Ekvator Ginesi Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Basın Mensuplarının Sorularına Verdiği Yanıtlar, 20 Temmuz 2020, Lome Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Basın Mensuplarına Yaptığı Açıklama, 5 Mayıs 2020, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun NATO Dışişleri Bakanları Toplantısı Sonrası Yaptığı Açıklama, 2 Nisan 2020, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Basın Mensuplarına Yaptığı Açıklama, 15 Mart 2020, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Kızılcahamam’da Basın Mensuplarına Yaptığı Açıklama, 2 Şubat 2020, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Basına Yaptığı Açıklama, 17 Ekim 2019, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Basına Yaptığı Açıklama, 27 Eylül 2019, New York Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun XI. Büyükelçiler Konferansı’nda Düzenlediği Basın Toplantısı, 8 Ağustos 2019, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Basına yaptığı açıklama, 10 Temmuz 2019, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun 18. Doha Forumu Sonrasında Basına Yaptığı Açıklama, 16 Aralık 2018, Doha Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Basına Yaptığı Açıklama, 5 Aralık 2018, Brüksel Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Basına Yaptığı Açıklama, 17 Ekim 2018, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Basına Yaptığı Açıklama, 13 Ekim 2018, Londra Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Basına Yaptığı Açıklama, 27 Eylül 2018, New York Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Basına Yaptığı Açıklama, 3 Ağustos 2018, Singapur
Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Basına Yaptığı Açıklama, 30 Aralık 2016, Alanya

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- … terör örgütleri var. Ama neticede başardık. Gördük ki işbirliği yapınca başarabiliyoruz. Bu geleceğe yönelik adım bizi daha da teşvik etti. Sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu vizyon çerçevesinde, ateşkesi tüm Suriye’ye yaymak için çabalarımızı artırdık. Aynı şekilde siyasi çözüme ilişkin neler yapabileceğimiz konusunda herkesle görüş alışverişinde bulunduk. Bir taraftan arazideki muhalif güçlerle görüş alışverişinde bulunduk, diğer taraftan muhalefeti Rusya’yla biraraya getirdik. Ortaya bir perspektif konulması için çaba sarf ettik. Sayın Cumhurbaşkanımızın Putin’le görüşmeleri, bizim Lavrov’la görüşmelerimiz, daha sonra Moskova’da üçlü zirve ve ortak açıklama, esasen bütün bunlar süreç içinde bir temel oldu. Çabalarımızı sürdürdük ve ateşkesin Suriye geneline yayılması için dün bir mutabakata varıldı. Biz, bu mutabakatın garantörüyüz. Muhalefetin imzaladığı mutabakatın garantörü Rusya ve Türkiye. Muhalif grupların imzaladığı iki belgenin garantörü Türkiye ve Rusya. Aynı şekilde Rejimin imzaladığı belgenin garantörü ise Rusya. Esasen burada İran’ın da, Moskova’da söz verdiği ve ortak metindeki açıklamaya katıldığı gibi özellikle Hizbullah, Şii gruplar ve rejim üzerinde de nüfuzunu olumlu bir yönde kullanması gerekiyor. Bunu temin etmek ve işbirliğini arttırmak için bildiğiniz üzere İran ile yoğun bir telefon trafiği diplomasisi yaşadık.

Bundan sonraki süreçte ne olacak? Öncelikle bu ateşkesin, bu mutabakatın kalıcı olması gerekiyor. Mutabakatı okuduysanız görmüşsünüzdür; Birleşmiş Milletler parametreleri, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 2254 nolu kararı, Cenevre deklarasyonu gibi bugüne kadar atılmış adımların ışığında bir ateşkes ve siyasi çözüm… Bundan sonra ülke geneline yayılan bu ateşin kalıcı olması gerekiyor.

Biliyoruz ki bundan memnun olmayan gruplar da var. Aynı şekilde memnun olmayan arazideki grupları ve ülkeleri de görüyoruz. Açıklamalarından bunu hissediyoruz. Ama genel itibariyle çok büyük destek var ve herkes Türkiye’nin ve Rusya’nın hakkını teslim ediyor. Biz, artık Suriye konusunda işin merkezindeyiz. Bugüne kadar çok taraflı ortamlarda net görüşler belirttik. Ateşkesle ilgili, insani yardımlarla ilgili herkesten daha net olduk. Örneğin Lozan’da uluslararası bir konvoy gönderelim dedik. ABD, İran, Rusya, Arap ülkeleri, Suudi Arabistan, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri ve Türkiye’nin de içerisinde olduğu, herkesin bayrağını taşıyan bir konvoy gönderelim dedik. Onu bile başaramadık. Biz hep net olduk. Ama şimdi bu düzeyde önemli bir rol oynayarak bu süreci devam ettirmek istiyoruz. Dolayısıyla ateşkesin devam ederek kalıcı bir hale gelmesi için çabalarımızı sürdürmemiz lazım. Olası ihlallere karşılık da mekanizmamız var. Ateşkesin ve insani yardımların takibi için bir merkez oluşturduk. Bu mutabakatta var. Merkezler Rusya’da ve Türkiye’de olacak. İki merkez arasında koordinasyon olacak. Arazideki süreci birlikte takip edeceğiz. İşin içinde tabii muhalifler ve rejim de olacak. Ateşkes ihlal edilirse ne tür yaptırımlar olabileceğine yönelik detaylı çalışmaları başlattık. Bundan sonraki süreçte ateşkesin kalıcı olması kadar bunu tamamlayıcı adım olan siyasi sürecin de başarılı olması gerekir.

Rejimin heyetiyle muhalif grupların heyetlerini Astana’da biraraya getirmek için Sayın Cumhurbaşkanımızla Putin telefonda prensip olarak anlaşmıştı. Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Putin’in bizlere olan talimatlarıyla biz de Lavrov’la bunun koordinasyonunu yapıyoruz. Bununla ilgili de mutabakat imzalandı. Fakat mutabakatın imzalanması yetmez. Hayata geçirmemiz gerekiyor. Rusya’da Noel tatili bitince, Ortodoksların Noel’i biliyorsunuz 7 Ocak’ta, uzmanlarımız biraraya gelecek ve hazırlık çalışmalarına başlayacak. Daha sonra Lavrov’la biraraya geleceğiz ve Astana’nın hazırlıklarını yapacağız. Kim katılacak, kim katılmayacak ve nasıl olacak? Bunları konuşacağız.

Tabii bu süreçte Birleşmiş Milletler’in de burada olmasını arzu ettik ve bu mutabakatta var. De Mistura’nın Astana’ydaki toplantıya da katılması konusunda dün telefonda Lavrov’la mutabık kaldık. Aynı şekilde ileride katkı sağlamak isteyen ülkelere de açığız. Yani burada hiç kimse dışlanmıyor. Amacımız burada bir rol çalmak değil. Bugüne kadarki anlaşmalar başarısız olduğu için kendi inisiyatifimizi ön plana çıkararak adımlar attık. Ama Suriye’nin geleceği için herkesin katkı sağlaması lazım. Sadece aile fotoğrafında yer almak için buralara katılmak bana göre gereksiz. Herkesin somut katkılar sağlaması gerekiyor. Somut katkı sağlayacak herkesi işin içine dahil etmek istiyoruz. Amerika Birleşik Devletleri’nde yeni yönetim göreve geldikten sonra buraya mutlaka katılmak isteyecektir. Dün Lavrov’la da prensip olarak anlaştık, ABD katılmak isterse bundan da büyük bir mutluluk duyarız. Esasen P5 ülkelerinin hepsinin çok ciddi katkı vermesi gerekiyor. Neticede buradan çıkacak kararlar, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarıyla desteklenmelidir. Müeyyideleri de olmalıdır. Amacımız, inşallah bu çalışmaları devam ettirmek. İnşallah Cenevre sürecine tekrar dönülür. Birleşmiş Milletler şemsiyesi altında müzakereler tamamlanır, Suriye’nin milli birliği ve bütünlüğü ve siyasi dönüşüm sağlanır. Siyasi dönüşüm sağlanmadan, herkesi kapsayıcı bir yönetim olmadan Suriye’ye istikrar gelmez. Bunu her vesileyle söylüyoruz.

Biz bundan sonraki süreçte de her zaman aktif olacağız. Suriye’nin geleceği için yapıcı rolümüzü devam ettireceğiz. İnşallah bizim için de hayati derecede önemi olan güvenlik ve istikrar bakımından Suriye’ye huzur ve istikrar gelir. Suriye halkı son 6 yıldır çok çekti. Kendisini yöneten zalim bir rejim tarafından katledildi. Kuşatılarak açlığa ve ölüme terk edildi ve cezalandırıldı. Hastanelerde ve okullarda bombalandı. Gerçekten insanlık tarihinin en vahşi görüntülerini burada yaşadık. Ama biz herkes sustuğu anda bile hiçbir zaman susmadık. Çabalarımızı devam ettiriyoruz. Bundan sonraki süreçte de Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın liderliğinde, Başbakanımızla birlikte arkadaşlarımız, ilgili kurumlarımız, istihbaratımız, askerimiz ve diğer bakanlıklarımızla birlikte insani yardımlar, siyasi çözüm ve kalıcı ateşkes konusunda çabalarımızı devam ettireceğiz.

Mutlaka sizlerin soruları olacaktır. İsterseniz sözlerime burada son vereyim. Mehmet Ali Bey’e ev sahipliği için çok teşekkür ediyorum. Sizlere de katılımınız için şükranlarımı sunuyorum.

SORU- Efendim, bu konuda Türkiye’nin tavrı belli ama PYD konusunda bir ısrar var mı?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bizim tavrımız son derece nettir. Bildiğiniz üzere daha önce PYD’nin Cenevre toplantılarına katılması için değişik ülkelerden talepler olmuştu. Biz net bir duruş sergiledik. Muhalefet de net bir duruş sergiledi. Suriye’deki muhalefet, PYD’nin bir terör örgütü olduğunu çok iyi biliyor. Yüksek Müzakere Heyeti Koordinatörü eski Suriye Başbakanı Riyad Hicap’ın. Salih Müslim’in Kandil tarafından nasıl davet edildiğini, Esad’ın ve kendilerinin o zamanki yönetim olarak Salih Müslim’e ne görevler verdiğini, yani Türkiye’ye yönelik terör saldırılarını başlatma görevi verildiğini kendisi belgeleriyle tüm toplantılarda sundu. Dolayısıyla şu anda PKK ile YPG’nin bir farkı yoktur. Bizim Kürt kardeşlerimize yönelik herhangi bir olumsuz tavrımız da yoktur. Suriye’deki ve Irak’taki Kürtlere yoktur. Türkiye’deki Kürt vatandaşlarımızı nasıl görüyorsak, oradaki kardeşlerimizi de aynı görüyoruz. Bugün Irak’ta Kürt Bölgesel Yönetimi’ne en büyük desteği biz veriyoruz. Vermeye de devam edeceğiz. Onların istikrarı ve huzuru bizim için önemli. Ama terör örgütlerine müsamahamız yoktur. İleride silahı bırakırlar ve terör kantonu oluşturmak yerine Suriye’nin birliğini, beraberliğini ve toprak bütünlüğünü desteklerlerse, kapsayıcı bir yönetimin içinde huzurlu bir şekilde yaşarlar. Her şeyden önce terörü bırakmaları gerekiyor. Eğer terörü bırakmazlarsa, bugün terörle nasıl mücadele ediliyorsa, onlara yönelik de mücadele edilecektir. Zaten Türkiye olarak PKK’ya, YPG’ye, DEAŞ’a yönelik mücadelemizi sürdürüyoruz. Dolayısıyla Astana’da YPG gibi bir terör örgütünün olmaması gerektiğini başından beri Rus dostlarımıza söylüyoruz.

SORU- El Nusra olacak mı?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- El Nusra bir terör örgütüdür, El Nusra olamaz. Şimdi bazen El Nusra’yı eleştirdiğimiz zaman sosyal medyada gördüğümüz kim oldukları belli olmayan ve büyük olasılıkla onlara bağlı kişiler, El Nusra’yı masum bir örgüt gibi değerlendirmeye çalışıyorlar. El Nusra ile DEAŞ adını hiç kimse bilmiyorken, bu örgütler Türkiye tarafından terör listesine alınmıştır, 2013’ün Ekim ayında DEAŞ’ın ismini kimse bilmiyordu. El Nusra’nın ismini de herkes son 6 aydır işitmeye başladı. Ama biz her ikisini de terör listesine aldık. Terör gruplarıyla orada hakkını arayan masum ve ılımlı grupları çok iyi ayırmak lazım. Tutumumuz bu konuda son derece nettir: Terör örgütleriyle mücadele, ama mazlumların hakkını da savunma.

SORU- Ateşkes bu defa başarıya ulaşırsa, bundan sonraki adımlar ne olabilir?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Ateşkesin başarılı olması Suriye’nin geleceği için çok önemlidir. Hayati derecede önemlidir. Çatışma devam ederken siyasi dönüşümden bahsedebilir misiniz? İki tarafta da birçok grup var. Savaş devam ederken Suriye’nin geleceğine yönelik bir şey konuşabilir misiniz? Siyasi çözüm isteniyorsa silahların susması ve çatışmaların durması gerekiyor.

Suriye için vizyonunuz nedir? Nasıl bir Suriye düşünüyorsunuz? Suriye’nin siyasi geleceği ne olacak? Bu konuda iki taraf da düşüncelerini ortaya koymalıdır. Esasen muhalefet, Cenevre’de, daha sonra Fikirdaş Ülkeler Toplantısı’nda, Suriye’nin siyasi geleceğiyle ilgili vizyonunu tüm dünyayla paylaşmıştır ve herkesin de takdirini kazanmıştır. Rejimin müzakerecileri de vizyonlarını ortaya koysun. Kendi aralarında müzakere edilsin. Biz de bu işin koordinasyonunu sağlarız. Dolayısıyla ateşkes, Suriye’nin geleceği için olmazsa olmazdır.

SORU- Suriye’den Türkiye’ye gelen 2 milyon mülteci var. Bunlarla ilgili…

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- 3 milyona yakın.

SORU- Bir kısmını geriye mi gönderdiniz ya da yoksa Avrupa’ya mı gönderdiniz?Bununla ilgili bir B planı var mı? Bundan sonraki süreçte ne olacak? Ülkelerine dönecekler mi?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi değerli arkadaşlar, bu insanlar savaştan, terör örgütlerinden ve zalim bir rejimden huzura ulaşmak kaçtılar. Geriye dönebilmek için Türkiye’de yaşıyorlar. Bir kısmı Avrupa ülkelerine gittiler. Bir kısmı gitmek de istemiyor. Çünkü bir gün ateşkes olur, huzur gelir, ülkemize geri döneriz diyorlar. Bakınız; Fırat Kalkanı ile DEAŞ’ın elinden aldığımız, yani DEAŞ’ten temizlediğimiz bölgelere binlerce Suriyeli göçmen geri döndü. Cerablus’a, diğer kasabalara ve şehirlere döndüler. Demek ki bu insanlar dönmek istiyorlar. Dönmek isteyenlere de yardımcı olmak ve bu imkânı sağlamak lazım. Biz Avrupalılarla ve dünyayla görüşüyoruz. “Gelin bu bölgede konutlar yapalım, imkânlar yaratalım, güvenli bölge olsun. Dönmek isteyen insanlar dönsün.” Tabii huzur olmadan, savaş tamamen bitmeden ve siyasi dönüşüm olmadan, bu insanlara kaosa gidin, oralarda açlıktan ve susuzluktan ölün demek de bizim insanlığımıza yakışmaz. Biz bu insanlara yardım elimizi uzatıyoruz, uzatmaya da devam edeceğiz. Ama öyle görünüyor ki, çok sayıda Suriyeli ateşkes ortamında bile orada evleri yıkıldığı halde dönmek istiyor. Böyle bir arzusuyu görüyoruz.

SORU- El-Bab’la ilgili son gelişmeler…

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- El-Bab’la ilgili operasyonlarımız…

SORU- Geçen hafta çok az kaldı…
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Tabii geçen hafta hava şartlarından dolayı hava operasyonları yapılamadı. Ama dün itibarıyla hava operasyonları tekrar başladı. Çağrımız yer buldu ve koalisyon uzun bir zamandan sonra dün El-Bab’da DEAŞ’ı vurdu. Böyle olması gerekiyor. Madem DEAŞ’la mücadele etmek için biriz ve beraberiz, o zaman neden havadan destek vermiyorsunuz? Biliyorsunuz, Rusya bile dün El-Bab’ın güneyinde DEAŞ’ı hedef aldı. Biz uzun zamandır Rusya’ya diyorduk ki; hep işte muhaliflerin olduğu yeri hedef alıyorsunuz, DEAŞ’ı niye hedef almıyorsunuz? Şimdi ateşkesten sonra herkes enerjisini DEAŞ’a yönelik kullanacak. Oraya odaklanacağız. Karadan operasyon da hız kazanacak.

Burada bir direnç var. DEAŞ için El-Bab, Rakka ve Musul çok önemli, Irak’ta Musul, Suriye’de Dabık sembolik olarak önemliydi. Burayı DEAŞ’tan kolayca temizledik. Ama buradan dönüş yok. DEAŞ’ı Irak ve Suriye topraklarından defetmek, böyle bir terör örgütünü yok etmek istiyorsak, bu önemli şehirlerde de mücadelemizi sürdürmemiz lazım. İnşallah önümüzdeki süreçte burada da sonuç elde edeceğiz.

SORU- Peki ABD ile Rusya arasında diplomatlara ilişkin gerilim, ateşkes sürecini etkiler mi?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Etkilememesini arzu ederiz. Çünkü diğer konuda, doğrudur, haklıdır, kim haksızdır, iki ülke arasında onlara girmek istemeyiz. Ama bugün dünyadaki iki küresel aktör olan ülke arasında gerginlik arzu etmeyiz. NATO içerisindeki tüm ülkeler de uçak düşürme hadisesinden sonra bize Rusya’yla Türkiye arasında o günkü gerginliği gidermemiz için tavsiyelerde bulundular. Yapıcı tavsiyelerdi. Biz de kendilerine, ilişkilerimizi normalleştirmek istiyoruz, biraz zamana ihtiyacımız var, sabrediyoruz demiştik. Neticede oldu. Şimdi aynı şeyi bu ülkeler için de söyleyebiliriz. ABD ve Rusya Federasyonu arasındaki gerginliğin hiç kimseye faydası olmaz. İki ülkeye de, bölgemize de bir faydası olmaz.

Şimdi diplomatların sınır dışı edilmesi sözkonusu. Çok doğru bir yaklaşım değil. Yani iki taraf için de dostane düşüncelerimizi söylüyoruz. Tekrar bir soğuk savaş dönemine girmek istemiyoruz. Halihazırda dünyada çok sayıda sorun var. Özellikle bölgemizde sorunlar ve çözüm bulunamamış ihtilaflar var. Bir de bildiğiniz üzere ırkçılık, yabancı düşmanlığı, kendisinden olmayana karşı hoşgörüsüzlük, İslam karşıtlığı gibi sürekli artan trendler var. Her türlü negatif akımda bir artış var. Esasen bu durum Avrupa’nın istikrarını ciddi bir şekilde tehdit ediyor. Ekonomik sorunlar ve dünyada mevcut diğer tüm sorunlar devam ederken, iki küresel aktör arasındaki gerginlik, yalnızca bu süreçleri tırmandırır.

Aynı şekilde Güney Çin Denizi’nde, Çin’le olan gerginliğin mutlaka azaltılması gerekiyor. Biz o haklı, bu haklı, buna girmeyiz. Ama bu sorunların diplomatik yollarla çözülmesinde fayda var ki tekrar bu soğuk savaş dönemine ve atmosferine. girmeyelim.

SORU- Teşekkür ederiz.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Biz de çok teşekkür ederiz.