Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan’ın Dördüncü Antalya Diplomasi Forumu'nda Gerçekleştirdiği Basın Toplantısı, 13 Nisan 2025, Antalya Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan’ın Ulusal ve Uluslararası Medya Kuruluşlarının Temsilcileriyle Gerçekleştirdiği Basın Toplantısı, 10 Ocak 2025, İstanbul Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan'ın Doha Forumu’nda Gerçekleştirdiği Basın Toplantısı, 8 Aralık 2024, Doha Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan'ın D-8 Dışişleri Bakanları ile Basın Toplantısında Yaptığı Konuşma, 8 Haziran 2024, İstanbul Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan'ın NATO Dışişleri Bakanları Toplantısı Kapsamında Basına Yaptığı Açıklama, 4 Nisan 2024, Brüksel Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan'ın Basına Yaptığı Açıklama, 10 Ocak 2024, Duşanbe Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan’ın BM 78. Genel Kurulu Kapsamında Yaptığı Basın Toplantısı, 23 Eylül 2023, New York Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan'ın Brüksel'de Yaptığı Basın Toplantısı, 6 Temmuz 2023, Brüksel Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Basına Yaptığı Açıklama, 5 Nisan 2023, Brüksel Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Basın Bilgilendirme toplantısında yaptığı konuşma, 7 Şubat 2023, Antalya Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun ABD ziyareti kapsamında Basına Yaptığı Açıklama, 18 Ocak 2023, Washington Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Basınla Yılsonu Değerlendirme Toplantısı, 29 Aralık 2022, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Basına Yaptığı Açıklama, 26 Eylül 2022, Tokyo Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Basına Yaptığı Açıklama, 23 Eylül 2022, New York Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Ekvator Ginesi Basınına Yaptığı Açıklama, 22 Temmuz 2020, Ekvator Ginesi Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Basın Mensuplarının Sorularına Verdiği Yanıtlar, 20 Temmuz 2020, Lome Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Basın Mensuplarına Yaptığı Açıklama, 5 Mayıs 2020, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun NATO Dışişleri Bakanları Toplantısı Sonrası Yaptığı Açıklama, 2 Nisan 2020, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Basın Mensuplarına Yaptığı Açıklama, 15 Mart 2020, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Kızılcahamam’da Basın Mensuplarına Yaptığı Açıklama, 2 Şubat 2020, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Basına Yaptığı Açıklama, 17 Ekim 2019, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Basına Yaptığı Açıklama, 27 Eylül 2019, New York Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun XI. Büyükelçiler Konferansı’nda Düzenlediği Basın Toplantısı, 8 Ağustos 2019, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Basına yaptığı açıklama, 10 Temmuz 2019, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun 18. Doha Forumu Sonrasında Basına Yaptığı Açıklama, 16 Aralık 2018, Doha Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Basına Yaptığı Açıklama, 5 Aralık 2018, Brüksel Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Basına Yaptığı Açıklama, 17 Ekim 2018, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Basına Yaptığı Açıklama, 13 Ekim 2018, Londra Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Basına Yaptığı Açıklama, 27 Eylül 2018, New York Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Basına Yaptığı Açıklama, 3 Ağustos 2018, Singapur
Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan’ın Dördüncü Antalya Diplomasi Forumu'nda Gerçekleştirdiği Basın Toplantısı, 13 Nisan 2025, Antalya

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Değerli Basın Mensupları, dördüncüsünü düzenlediğimiz Antalya Diplomasi Forumu, bu yıl da diplomasinin nabzını tutmuştur. Zengin ve çok katmanlı bir istişare platformu olarak öne çıkmıştır. Forum, bölgesel ve küresel gelişmelere ışık tutarak, mevcut sorunlara çözüm önerileri getirmiştir. Bu yılki buluşmamızda, insanlığın ortak geleceğine dair umutlarımızı ve kaygılarımızı hep beraber dile getirdik. Bu geleceği birlikte inşa edecek iş birliği mekanizmalarını ele aldık. “Ayrışan Dünyada Diplomasiyi Sahiplenme” anlayışıyla, diplomasinin kutuplaşmayı değil, uzlaşıyı nasıl öne çıkarabileceğini tartıştık.

Diplomasinin sadece kriz anlarında başvurulan bir araç değil; aynı zamanda dönüştürücü bir akıl ve onarıcı bir irade olduğunu vurguladık. Bu çerçevede toplam 50 oturum düzenledik. Toplamda 155 ülkeden 6000’i aşkın konuğu ağırladık. 21 Devlet ve Hükümet Başkanı, 5 Devlet ve Hükümet Başkan Yardımcısı, 2 Meclis Başkanı, 2 Özerk Yönetim Lideri, 64 Bakan, 61 uluslararası kuruluşun üst düzey temsilcisi Antalya’da bir araya geldi. Ayrıca, çok sayıda düşünce kuruluşu temsilcisi, diplomatlar, bilim adamları ve iş adamları Forumumuza iştirak ettiler. Karadeniz’den Ortadoğu’ya, Afrika’dan Balkanlara, krizlerin odağında yer alan pek çok aktörü aynı çatı altında buluşturmuş olduk. Çatışma çözümünde kolektif akıl ve diyaloğun önemini bir kez daha oturumlarımızda hatırlattık.

Forumumuz, içerik bakımından da ayrıca çok zengindi. Eğitimin dönüştürücü gücünden bilim ve yapay zekânın diplomasiye yansımalarına, enerji güvenliğinden dijital rekabete kadar, yalnızca devletlerin değil, insanlığın ortak ufkuna hitap eden konuları katılımcılar ve panelistler detaylıca masaya yatırdılar. Yükselen korumacılık dalgası karşısında küreselleşmenin geleceğini; çok kutupluluk çağında yeni ortaklıkların bölgesel sahiplenme marifetiyle nasıl şekillenebileceğini konuştuk. Küresel güvenlik mimarisinin nasıl daha kapsayıcı hale getirilebileceğini ele aldık. Gazze ve Suriye’ye dair oturumlarda, adaletin ve insan onurunun yeniden tesisine yönelik arayışlar ön plana çıktı. Bir tam günümüzü Filistin meselesine ayırdık. Bölgemizdeki acıları dindirmek için diplomasinin gücüne olan inancımızı yineledik. Afrika’nın yükselen jeopolitik rolünü, Forum boyunca ayrı bir dikkatle ele aldık; ayrıca Afrika Evi etkinliğiyle Afrikalı misafirlerimizle özel bir buluşma gerçekleştiriyoruz. Geleneksel güç merkezlerinin dışında kalan ülkelerin küresel yönetişimde hak ettikleri yeri almaları gerektiğini her fırsatta bu tür platformlarda vurgulamaktayız.

Forum’da yalnızca jeopolitik dengeleri değil, insanlığın temel değerlerini de merkeze aldık. Irkçılıkla mücadele, kadınların güçlendirilmesi ve zorla yerinden edilenler gibi konularda, ortak değerler etrafında nasıl kenetlenebileceğimizi ve müşterek sorumluluklarımızı ele aldık. Ayrıca, forum süresince gerçekleştirilen kültürel etkinlikler ve yan programlar da diplomasinin çok katmanlı doğasına farklı bir boyut kazandırdı.

Değerli Basın Mensupları, Forum marjında yoğun bir diplomasi trafiği de yaşandı. Sayın Cumhurbaşkanımız pek çok liderle bir araya geldi. Gerçekten çok önemli konuların tartışıldığı ve kararların alındığı toplantılar yapıldı. Ben de çok sayıda Dışişleri Bakanı muhatabımla temaslarda bulundum. Türkiye - Hırvatistan – Bosna Hersek üçlü toplantısını burada gerçekleştirdik. İslam İşbirliği Teşkilatı – Arap Ligi Temas Grubu toplantısına genişletilmiş formatta ev sahipliği yaptık. Ortadoğu’da iki devletli çözüm vizyonunu ve Filistin halkına yönelik süregelen zulme karşı vicdani ve siyasi sorumluluklarımızı bir kez daha vurguladık. Irak’la Yüksek Düzeyli Güvenlik Mekanizması toplantısını da bu vesileyle bugün gerçekleştireceğiz. Katılımcılar da Forum marjında dünyanın farklı bölgelerinden muhataplarıyla görüşme imkanı buldu. Bu da Forumumuzun ‘‘bir araya getirme gücünü’’ bir kez daha gösterdi.

Üç gün boyunca yalnızca bugünün değil; aynı zamanda geleceğin dünya düzenine dair sorulara cevap aradık. Dünya, çok eksenli dönüşümlerden geçerken, küresel diplomasi de; yeni bir akla, yeni bir dile ve cesur adımlara ihtiyaç duymaktadır. Tüm bu oturumlar bize gösterdi ki; ayrışmanın karşısında duracak yegane güç, anlamlı diplomatik diyalogdur. Türkiye olarak, küresel düzeyde yaşanan kutuplaşma karşısında bölgesel sahiplenmeyi ve iş birliğini temel alan bir diplomasi anlayışını savunmaya devam ediyoruz. Bu çerçevede; Filistin’de akan kanın durması için gayretlerimize son hızla devam edeceğiz. İsrail’in uyguladığı soykırım karşısında Filistinlilerin sesi olmaya kararlıyız. Suriye’nin güvenliği ve istikrarına yönelik tehditlere karşı mücadeleyi sürdüreceğiz. Ukrayna’da adil ve kalıcı barışın yeniden tesisine yönelik tüm yapıcı çabaların içinde yer almaya devam edeceğiz. Ayrılmaz bir parçası olduğumuz Avrupa güvenlik mimarisinin yeniden şekillenmesinde aktif rol oynamayı sürdüreceğiz. Avrupa Birliği’nin de aynı stratejik öngörü ve vizyonla hareket edeceğine inanıyoruz. Türkiye olarak, dış politikamızı dar coğrafi sınırlar içinde tanımlamıyor; iş birliğimizi çeşitlendiriyor, dostluk köprülerimizi çoğaltıyoruz. Ortak fayda ve karşılıklı saygı temelinde küresel etkileşimimizi derinleştiriyoruz, bölgesel refah ve kalkınma projelerine imza atıyoruz. Kritik konularda güven inşa ederek, tarafları birbirine yaklaştırmaya ve arabuluculuk rolü üstlenmeye devam ediyoruz. Netice itibarıyla tüm bu çalışmalarımızı Sayın Cumhurbaşkanımızın bizlere işaret ettiği hedef doğrultusunda ve siyasi iradenin gücüyle, kararlılıkla ilerletiyoruz.

Değerli Basın Mensupları, Sayın Cumhurbaşkanımıza ve Muhterem Hanımefendiye, Antalya Diplomasi Forumu’na verdikleri güçlü destek için huzurlarınızda şükranlarımı sunuyorum. Forumumuzu teşrif ederek zenginleştiren Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız, Sayın Türkiye Büyük Millet Meclisi Dışişleri Komisyonu Başkanımız ve kıymetli Bakanlarımız başta olmak üzere destekleri için tüm devlet ricaline minnettarız.

Bu büyük organizasyonun arkasında aylar süren yoğun bir hazırlık, emek ve özveri bulunuyor. Tüm mesai arkadaşlarıma en içten teşekkürlerimi iletiyorum.

Aynı şekilde, siz kıymetli basın mensuplarına da Forumun mesajlarının geniş kitlelere ulaştırılmasındaki katkıları için teşekkür ediyorum.

Türkiye olarak, diplomasiyi, çok taraflılığı ve insanlığın ortak değerlerini savunmaya devam edeceğiz. Hepinizle, bir sonraki Antalya Diplomasi Forumu’nda tekrar buluşmayı temenni ediyorum. Saygılar sunuyorum.

Şimdi sorularınız varsa onları almaya hazırım.

SORU- Ecem Toplar, Bengü Türk Televizyonu.

ABD Başkanı Donald Trump'ın bölge ziyareti kapsamında Türkiye'yi de ziyaret edeceği yönünde bir iddia var. Aynı zamanda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da ABD ziyaretine dair, olası ziyaretine dair bir planlama olduğu ifade ediliyor. Kesinleşen bir takvim söz konusu mu, son durum nedir efendim?

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Değerli arkadaşlar; şu anda kesinleşen bir husus yok. Bu konularda çalışmalarımız devam ediyor. Görüşme Türkiye'de mi, Amerika'da mı olacak, ne zaman olacak, bunlar hâlihazırda Bakanlıklarımız arasında çalışması devam eden konular.

SORU- [SİMULTANE TERCÜME] Teşekkürler Sayın Bakan, ben El Cezire Televizyonu'ndan Abdulaziz Mücahit.

İsrail ve Azerbaycan arasındaki görüşmelerle ilgili soru sormak istiyorum ve İsrail’in Suriye'ye devam eden saldırı ile ilgili. Bunlar diplomatik bir şekilde çözümlenecek mi sizce?

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Değerli arkadaşlar, daha önce de ifade ettiğimiz gibi bizim Suriye'deki bir numaralı önceliğimiz istikrar ve güvenliğin teminidir. Bu noktada, gerek Suriye'nin içindeki aktörlerin, gerek Suriye'nin dışındaki aktörlerin bütün ihtimamı, özeni göstermesi gerekiyor. Her türlü provokasyondan kaçınmalıyız. Türkiye'nin Suriye'deki güvenlik ihtiyacına yaptığı katkının boyutları bellidir. İsrail'in uzun zamandır Suriye içinde yürüttüğü operasyonların aslında çok fazla istikrara değil, istikrarsızlığa hizmet ettiği de ortada. Bununla birlikte, Suriye'de tarafların İsrailli olsun, Amerikalı olsun, Türkiye, Rusya, hiçbir şekilde karşı karşıya gelmemesi için teknik düzeyde, askeri düzeyde özellikle hava çatışmasızlık kurallarının belirlenmesi gerekmekte. Bu çerçevede yürüyen görüşmeler var, bir kazaya meydan vermemesi için. Bunlar yeri geldikçe zaten kamuoyuyla paylaşılıyor. Amacımız dediğim gibi bölgede faaliyet gösteren özellikle savaş uçaklarının, hava araçlarının belli ateş vasıtalarının bir kazaya meydan vermemesi.

SORU- [SİMULTANE TERCÜME] Çok teşekkürler. İsmim Josephine Kamara. Sierra Leone yayın kuruluşunu temsil ediyorum. Batı Afrika’dan geliyorum.

Sayın Bakan, bu Foruma aktif bir biçimde katıldık ve Cumhurbaşkanımız da buradaydı, Foruma katıldı. Birçok Afrika ülkesi darbelerle, geçiş dönemleriyle, ekonomik iyileşme süreçleriyle mücadele ediyor. Türkiye bu anlamda, Afrika diplomatik kurumlarını zenginleştirme konusunda nasıl bir rol oynayabilir?

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Çok teşekkür ederim, yani gerçekten gerçekten cevabı çok kapsamlı olması gereken önemli bir soru. Afrika'da özellikle Kolonyal sonrası dönemdeki ulus devletlerin olgunlaşma ve ayaklarını yere basma mücadelesine, bağımsızlık ve egemenlik mücadelesine bu tabii ki ciddi bir çaba, kurumsal yetkinlik, devlet inşası ve bunlara Türkiye'nin desteği her zamanki gibi devam edecektir. Türkiye uzun yıllara dayanan devlet tecrübesini gerekli dış politika araçlarıyla, kurumlarıyla, Afrika'daki ortaklarıyla, paydaşlarıyla hem kurumlar üzerinde, hem devletler üzerindeki iş birliği zeminleriyle kullanmaya devam edecektir. Bu konuda Türkiye'nin yıllardır, Cumhurbaşkanımızın Başbakanlığı döneminden itibaren ortaya koyduğu bir Afrika politikası var. Bu politika çerçevesinde çalışmalarımıza devam edeceğiz, şimdilik bunları söyleyebilirim.

SORU- Sayın Bakan, Murat Sekban, A Haber.

Efendim, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmet Şara da buradaydı, Antalya Diplomasi Forumu’na katıldı. İki aylık aranın ardından ikinci ziyareti oldu. Sayın Cumhurbaşkanıyla da bir görüşme gerçekleştirdiler, siz de oradaydınız. Sayın Cumhurbaşkanının da önümüzdeki süreçte Suriye'ye bir ziyareti söz konusu mudur ve bununla ilişkin bir takvim var mıdır? Teşekkürler.

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Değerli arkadaşlar, Cumhurbaşkanımızın genel itibariyle böyle bir niyeti mevcut. Biz uygun şartlar, tarih ve zemin üzerinde çalışıyoruz. Bu gerçekleştiği zaman kendileri de Suriye'yi ziyaret etmek istiyorlar.

SORU- Ekol TV'den Oğuz Şahin ben.

Efendim, Avrupa güvenlik mimarisi de aslında Antalya Diplomasi Forumu’nda masaya yatırıldı, Türkiye'nin beklentilerini Sayın Cumhurbaşkanı da ifade etti. Ancak bu süreçte Türkiye'nin kazanımları ne olabilir? Türkiye buna çok net bir şekilde yaklaşıyor. Ankara olarak, sizin yani Hükümetin tavrı belli, ancak hangi aşamadayız, en azından bir vize serbestisi konusu gündeme gelebilir mi, ne bekliyor Türkiye bu konuda? Teşekkürler.

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Değerli arkadaşlar, Avrupa güvenlik mimarisiyle ilgili tartışmalar bildiğiniz gibi bizim Avrupa Birliği kurumlarıyla yıllardır devam eden, Gümrük Birliği'nin yenilenmesi, vize konuları ve diğer teknik konulardan biraz daha farklı çerçevede giden bir konular. Şu anda Avrupa Birliği'ndeki yeni güvenlik ihtiyacının ilk önce bir tanımlanması gerekiyor. Ama daha önce de birkaç kez ifade ettim, şu anda yapılan tartışmalar neticesinde netlik sağlanmış Avrupa çevrelerinde güvenlikle ilgili tek bir konu var, o da savunma sanayii konusunda -bağımsızlık demeyelim de- bağımlılığı azaltmayla ilgili ciddi bir irade ortaya kondu. Bununla ilgili mali zeminin, teknolojik zeminin, üretim zemininin ne olması gerektiğine ilişkin bir yol haritası yayınlandı. Ülkeler ne kadar miktarda fon alacaklar, borçlanma seviyeleri nasıl kaldırılıyor, hangi ülke ne yapacak, bununla ilgili bir çalışma var. Bu çalışmaya yönelik birtakım düzeltmelere ilişkin tepkiler, talepler oldu. En son NATO Dışişleri Bakanları toplantısında Brüksel'de bu konular tartışılırken bizim de dahil olduğumuz ülkeler grubu, hem Avrupa Birliği'ne aday ülke olan, hem NATO çatısı altında Avrupa Birliği ile beraber çalışan Türkiye, İngiltere, Amerika gibi ülkeler de bu savunma sanayiinin Avrupa'da tekrar güçlenmesinde neler yapabilir, nasıl olabilir o tartışıldı. Bunun bir adım ötesine geçerek kuvvet yapılanması, diğer senaryolarla ilgili şu anda açıktan yürüyen bir tartışma yok.

SORU- Nevres el-Arfi, Al-Masdar Agency. Türkiye her zaman Suriye’ye destek oldu, çok teşekkür ederiz. Şimdi İsrail’in, Suriye’ye saldırıları ve Türkiye müdahaleler… Bu müzakerelerde son durum nedir?

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Değerli arkadaşlar, az önceki soruda da ifade ettim, bu konuda çatışmasızlıkla ilgili, çatışmayı önlemeyle alakalı mekanizma kurma çalışmaları, görüşmeleri devam ediyor. Bu dediğim gibi, arazide bulunan bütün ülkelerin birbiriyle yaptıkları teknik askeri düzeydeki görüşme ve düzenlemelerdir. Bunlar Rus, Amerikalı, Türk, İsrailli, Ürdünlü, o bölgede silahlı unsur, özellikle hava aracı bulundurma durumunda olan ülkelerin birbirleriyle yaptığı teknik düzenleme. Bu çalışmalar devam edecek.

SORU- [SİMULTANE TERCÜME] Teşekkürler. İsmim Muhammad Mehdi, Pakistan'dan katılıyorum. Bir soru sormak istiyorum, bu Antalya Diplomasi Forumu’nun dördüncü düzenlenişiydi. Bu dördüncü Forumda daha önceki üç foruma oranla gelişmeler nelerdir?

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Arkadaşlar, düzenlenen önceki üç forumumuza ilaven yaptığımız bu dördüncüde tabii her seferinde biraz daha ileriye gidiyoruz. Çünkü, biz her forumdan sonra, gerçekten büyük bir zihin emeği var ortada, arkadaşlarımız bir araya geliyorlar bir beyin fırtınası yapıyoruz, bir geri besleme toplantıları serisi yapıyoruz. Ne oldu, daha iyi nasıl olabilir, neler yapılmalı? Her sene dolayısıyla daha odaklı, daha iyi çalışılmış, daha fazla katkı üreten, fayda üreten bir platform oluyor. Bu seneki de bir öncekine nazaran daha iyiydi, inşallah önümüzdeki sene de bu senekine nazaran daha verimli olacak.

SORU- İsmim Sevban Durmaz, TVNET Televizyonu efendim.

10 Nisan tarihinde ABD ve Rus heyetleri İstanbul'da bir araya geldi, bir yandan da Rusya ve Ukrayna'nın savaş müzakerelerinin masası Türkiye'de kurulur mu, dünyanın gözü kulağı bu haberde. Biliyoruz ki İstanbul'da daha önce ve yine Antalya Diplomasi Forumu marjında taraflar bir araya gelmişti. Rus ve Ukraynalı heyetler de yine Antalya Diplomasi Forumu’na katıldı. Önümüzdeki süreçte barış masası Türkiye'de kurulur mu efendim?

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Teşekkür ederim.

Değerli arkadaşlar, biliyorsunuz Cumhurbaşkanımız barışa yönelik katkının her türlüsünü vermek konusunda çok ciddi bir iradeye sahip durumda. Biz de bu konuda çalışmalarımızı sürdürüyoruz hem Dışişleri Bakanlığı, hem diğer ilgili kurumlarımızla beraber. Ukrayna ve Rusya arasında yürüyen bu savaşı nasıl durdururuz, taraflarla müzakereleri daha kolay hale nasıl getirebiliriz, bu sadece Türkiye'nin değil, dünyanın bir problemi, dolayısıyla birçok aktör işin içerisinde. Ama Türkiye'nin ender rastlanan özellikleri var her iki tarafla yürütebildiği ilişki ve ilişkinin niteliğinden dolayı. Bunları da tabii ki barışa katkı amaçlı biz kullanmak istiyoruz.

10 Nisan'da bir araya geldiler. Daha önce iki defa daha bir araya gelmişlerdi Rus ve Amerikalı diplomatlar. Amaçları kendi aralarındaki dondurulan, belli alanlarda dondurulan tam dondurulan değil, geçtiğimiz 5-6 sene içerisinde dondurulan bazı alanların yeniden açılması… Bazı konsoloslukla ilgili faaliyetler nasıl başlatılabilir ona ilişkin görüşmeleri yapıyorlar.

Diğer taraftan kapsamlı barış görüşmelerine ilişkin yani somut ev sahipliği yapmaktan zaman zaman önemli girdi yapmaya kadar çok fazla faaliyetin içerisinde yer alıyoruz. Taraflar tabii ki Türkiye'de bir araya gelmek isterlerse her zaman için kapımız açık. Yeter ki barış olsun.

SORU- Azerbaycan Bakü TV’den Zarifa Abiyeva. 9 Nisan’da Türkiye ve İsrail Azerbaycan’da görüştü. Görüşmenin detayları nelerdir? Müteakip görüşmelerin Azerbaycan’da gerçekleşme ihtimali var mıdır?

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Değerli arkadaşlar, bunu daha önce sorulan iki soruda da ifade etmeye çalıştım. Yani Azerbaycan bizim kardeş ülkemiz. Ev sahipliği için de teşekkür ediyoruz. Dediğim gibi çatışmasızlık mekanizmasıyla alakalı özellikle hava trafiğinin bir çözüme bağlanmasıyla ilgili teknik görüşmeler. Bunlar gerektiği zaman tabii ki devam eder.

SORU- Teşekkür ederim. Halime Gökçe, Star Gazetesi.

Efendim teşekkür ediyoruz. Çok verimli üç gün geçirdik. Benim sorum, Amerika ve İsrail… Netanyahu ve Trump arasında televizyon programına yansıyan ve bizim hepimizin bir anlaşmazlık da olabileceği potansiyel olarak değerlendirdiğimiz farklılık, Gazze lehine bir yola sokulabilir mi? Sizin bu konudaki değerlendirmeniz nedir? Çünkü Trump'ın tamamen İsrail'in yanında olduğuna dair bir izlenim olmakla beraber bir taraftan da İsrail ve Amerika arasında bir anlaşmazlık potansiyeli de olabileceğine dair değerlendirmeler söz konusu. Siz elbette ki çok daha yakinen biliyorsunuz. Bir de yani Türkiye… Cumhurbaşkanımız ADF marjında da ifade etti, İsrail’i bir terör devleti olarak tanımladı. Durduğu yer çok net ama bu netlik Gazze lehine nasıl bir potansiyel taşıyor? Bunu şimdiye kadar en azından görünen düzeyde biz hissedebilmiş değiliz. Buna dair bir değerlendirmeniz olur mu?

Son bir soru. Kendi mevkidaşlarınızla görüşmeleriniz nispetinde soruyorum. Dünya kamuoyunda, dünya siyasetinde İsrail'e karşı giderek biriken bir anti pozisyon hissediyor musunuz? Çok teşekkür ederim.

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Sondan başlayacak olursak, bütün görüşmelerde herkesin açıkçası İsrail'in yaptığı soykırıma değişen derecelerde bir itirazı var. Kimisi açıktan söyleyebiliyor, kimisi kapalı kapılar ardında söyleyebiliyor, kimisi Birleşmiş Milletler’deki yapılan geçen seneki oylamada olduğu gibi 156 devlet el kaldırarak söylüyor ama sonuçta büyük bir itiraz var. Şimdi temel sorun şu: Dünyanın neredeyse tamamına yakınının hemfikir olduğu bir konu ama durdurulamıyor. Dünyanın karşı karşıya olduğu meşruiyet krizi, sistem krizi tam da burada kendini gösteriyor. Onun için başından beri Cumhurbaşkanımızın da ifade ettiği “Dünya beşten büyüktür” ve “Dünyanın yeni bir adil düzene ihtiyacı var” eleştirisi burada kendisini gösteriyor. An itibariyle muhatap olduğumuz bütün arkadaşlar şunda hemfikirler: İsrail üzerinde yani savaş dışında bir etki alanı kullanarak güç kullanacak, etki kullanacak tek ülke Amerika Birleşik Devletleri’dir. Şu ana kadar özellikle Biden döneminde başlayan politikalarla mevcut soykırımın devam etmesi Amerikan desteğiyle mümkün olmuştur. Sayın Trump iktidara gelirken yaptığı girişimle bir ateşkes sağlanmasına vesile olmuştur. Beklentimiz şu anda Başkanlık Ofisi’ndeyken kalıcı barışın sağlanmasına yönelik de adımlarının atılması. Bütün diplomatik çevreler şunda hemfikir: Amerika'daki yeni yönetimin bu konuda daha fazla bilgilendirilmesi, devam eden bu savaşın risklerinin daha fazla anlatılması gerekiyor.

SORU- Özge Ekmen, TRT World.

Benim sorum ABD-Türkiye ilişkileri çerçevesinde özellikle İsrail tehdidi bağlamında Suriye'de atılan, güvenliği sağlamak adına atılan son adımlar hakkında bizi bilgilendirir misiniz? Teşekkürler.

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Değerli arkadaşlar, bu konuda Amerikan yeni yönetimiyle görüşmelerimiz devam etmekte giderek daha da artan bir tempoyla. Biliyorsunuz Amerika’nın da Türkiye gibi 360 derece bir dış politika meşguliyet alanı var. Yeni gelen yönetim bir taraftan yeni atamaları yapmakla, dosyaları devraldıkça bir kendi perspektifinden yeni politika geliştirmekle meşgul. Bu dönem de açıkçası Suriye ile ilgili belli politik tercihlerin netleşmesi sürecinde biz gerekli görüşmelerde bulunduk, bulunmaya devam ediyoruz. Bu noktada biliyorsunuz daha önceki dönemden başlayan süreçlerimiz var, mekanizmalarımız var. Bunlara ilaveten de yeni yönetimle yürüyen çalışmalarımız var. Bizim amacımız. yeni yönetimin özellikle yapıcı olan yaklaşımlarına ne türden katkı verebiliriz. Türkiye'nin milli güvenlik öncelikleri, pozisyonları çok nettir, bellidir. Bunu sayısız kereler kamuoyunda paylaştık, paylaşmaya da devam edeceğiz. Bu bilinen konular yani terörle mücadele başta olmak üzere, Suriye'nin toprak bütünlüğü ve egemenliği başta olmak üzere, DEAŞ’la mücadele konusu, PKK’nın işgalinin sona ermesi, silahsızlandırılması vesaire gibi birçok konudaki net tavırlarımız var. Bu konuyu bölgede mevcudiyeti bulunan Amerikan varlığıyla yeni yönetim döneminde nasıl götürebiliriz, buna ilişkinde çalışmalarımız devam ediyor. Sadece bu Türkiye'nin sorunu değil biliyorsunuz Suriye'de ne olacağı meselesi. Suriye'ye hem komşu hem mücavirinde bulunan diğer ülkeleri de çok yakından ilgilendiren bir konu, çok paydaşlı bir konu. Dolayısıyla diğer paydaş ülkeleri de tartışmaya katarak konuyu ilerletiyoruz. Olumlu gidiyor diyebilirim.

SORU- Kanal 3 Televizyonu, Mehmet Cuma Keklik.

Benim sorum şöyle: İsrail bir süredir Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’yle yakın ilişkiler yürütüyor hepimizin malumu. Ayrıca yine Rum tarafıyla bazı Batılı ülkelerin askeri anlaşmaları söz konusu. Bir taraftan da Rum tarafında artan bir ırkçılık söz konusu. Buna ilişkin değerlendirmelerinizi alalım.

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Değerli arkadaşlar, Akdeniz'le devam eden bu ilişki trafiğini yakından takip ediyoruz. Bir kısmı normal ulus devletlerin birbiriyle olan ilişki sınıfına girebilir. Bir kısmı da Türkiye'ye karşı belli bir güvenlik ve politik ve ekonomik cephe oluşturma arayışı mı, bunları çok yakından takip ediyoruz. Gerekli uyarıları, girişimleri yeri geldiğince yapıyoruz bu konuyla alakalı.

SORU- Saygıdeğer Bakanım, aslında Halime Hanım sordu ama ben biraz daha soruyu özelleştirerek sormak istiyorum.

İsmim Rukiye Yıldız, Haber Ajanda Dergisi’ndenim.

Saygıdeğer Bakanım, Gazze’de toplu çocuk mezarları oluşturuluyor. Tarihte eşine az rastlanır bir soykırım var. Yıllardır Batı’nın dünyaya dayattığı ne İnsan Hakları Beyannamesi’ne, ne Kopenhag Kriterleri’ne, hatta hatta Magna Carta kurallarına uyan bir soykırım var. Genelde dünya ülkeleri, özelde İslam ülkeleri… Caydırıcı bir yaptırım olacak mı? D-8 gibi Gazze için bir birliktelik kurulup caydırıcı yaptırımlar var mı? Sürekli istişareler yapıldığına vurgu yaptınız. Varsa, ana başlıklarını bizimle paylaşır mısınız?

İkinci sorum da: İsrail, Golan’dan yukarıya, kuzey Suriye'ye doğru ilerlemeye çalışıyor. Bu konuda Türkiye'nin görüşleri ve diplomatik olarak nasıl değerlendiriyorsunuz bu konuyu? Teşekkür ederim, saygılarımla.

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Değerli arkadaşlar, İslam ülkelerinin yaptırım konusunda Türkiye gibi İsrail'i tanıyan birkaç ülke dışında çok fazla bir manevra alanı yok biliyorsunuz, çünkü tanımıyorlar. Zaten ilişki yok. Tanımadığı bir şeyi tekrar kesmesi… Başka türden adımlar atılabilir mi, daha fazla konu yükseltilebilir mi, bunlarla ilgili arayışlarımız tabii ki devam ediyor. Ama günün sonunda, yani daha büyük sermayenin ve siyasal gücün biriktiği Avrupa'dan ve Amerika'dan gelen destek kesilmediği sürece bu insanlık suçunun, soykırımın sona ermeyeceği gerçeği ortada. Bunun tabii uluslararası sisteme ürettiği maliyet kendisini farklı formlarda, farklı yerlerde gösteriyor ve göstermeye devam edecek. Kimisi hemen gösteriyor, kimisi önümüzdeki orta ve uzun vadede başka yerlerde gösterecek, yani bu tarihi bir realite. Bu konudaki çalışmalar devam ediyor. Ama Gazze hassasiyeti kesinlikle sona ermemeli.

SORU- Çin medyası Caixin’den Xu Heqian. Öncelikle ekibinize bu son derece güzel Diplomasi Forumu için teşekkür etmek istiyorum. Burada gerçekten siyasi platformda son derece kapsamlı bir görüşme yapmamızı sağladı.

Benim görüşüm şu: Bu forumdaki programı gördüğümüzde gerçekten kayda değer oranda Türkiye'nin bu ülkenin etrafındaki 1,5 milyar kişiye getirdiği katkıyı görebiliyoruz. Dün ve ondan önceki gün Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin odaklanma noktasının daha çok insani değerler olduğunu ifade etti. Ancak bu basın oturumunda bize daha doğrudan ve daha gerçekçi bir biçimde sizin Hükümetinizin bu 20 yıldır biriktirmiş olduğu stratejik varlıkları nasıl geliştirdiğini… Ve Batı Balkanlar’dan Sahra’ya, Suriye'den hatta Azerbaycan, Kazakistan'a kadar oluşan etki alanını siz Dışişleri Bakanı olarak bu kaynakları nasıl kullanacaksınız? Ve gelecekte ülkeniz dünyanın son derece önemli bu bölgesinde nasıl katkıda bulunabilecek?

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Teşekkür ediyorum, gerçekten önemli, kapsamlı bir soru. Son 20 yılda yürüttüğümüz kendi yakın coğrafyamızda ve ötesindeki dış politikanın parametreleriyle alakalı bir konu. Bu uzun bir cevap gerektiriyor ama yani özetlemek gerekirse değerli arkadaşlar şunu çok rahat söyleyebilirim: Türkiye'nin kendi stratejik aklı, zihni, tarihinden, kültüründen, değerlerinden, toplumsal sosyolojisinden, etkileşiminden ortaya çıkmakta. Tabii bu stratejik aklın, iradenin, vizyonun uluslararası politikaya yansıması için güçlü ve istikrarlı bir liderliğe ihtiyaç var. Bakın iki parametre çok önemli. Halk meşruiyetine dayanan güçlü ve istikrarlı bir liderlik. Güçlü olabilmesi için liderinizin güçlü olması, siyasi hareketin güçlü olması, dayandığı tabanın güçlü olması, savunduğu fikirlerin haklı, rasyonel olması gerekiyor, realist olması gerekiyor. Uzun dönemli olması için halk tarafından teveccüh görüp üst üste seçiliyor olması lazım. Bulunduğumuz bölgede ya Avrupa Birliği gibi uzun dönemli, değişmeyen, kurallara bağlanmış, liderlerden bağımsız, kendi kendine işleyen bir yapı ya da Türkiye gibi gerçekten bir liderlik üzerinden, güçlü ve istikrarlı bir liderlik üzerinden yürüyen bir dış politik davranışın olduğunu görüyoruz. Tabii Avrupa Birliği Türkiye'yi kendi içine almayı tercih etmedi. Avrupa Birliği'nin altındaki ülkeler bu noktada kendi dış politika tercihlerinin bir kısmını Avrupa Birliği kurumlarına delege ettikleri için orada süreç daha farklı yürüyor. Ama Türkiye gibi, Çin gibi, Japonya gibi, Rusya gibi, Kore gibi, Brezilya gibi, belli ölçekteki ülkelerin, Hindistan gibi ülkelerin hem güçlü dostluklar geliştirdiği hem de istikrarlı ve güçlü liderlikleri olduğu sürece dış politikada yapıcı ve etkili rol oynayabildiklerini görüyoruz. Bizim de kendi coğrafi alanımızda, tarih alanımızda, iş birliği geliştirdiğimiz coğrafyalarda bu iki faktörü kullanarak son 20 yıldır ortaya çıkan bir dış politika gerçekliği var. Bugün yaşadığımız da budur arkadaşlar.

SORU- Teşekkürler, ismim Abdülhamid Sayen.

Benim babam ismimi Sultan Abdülhamid’den esinlenerek koymuş. Aslında Gazze ile ilgili birçok soru var ve ben de onunla ilgili bir soru sormak istiyorum. Filistin halkı, Arap komşularına olan inancını yitirdi ve Türkiye'ye bakıyor ümit için. Soykırım biz bugün konuştuğumuz anda bile devam ediyor. Bu sabah yine Gazze'de bir hastanede bir kıyım yaşandı. Türkiye bu anlamda sadece İsrail'i bir terör devleti olarak tanımlamanın ötesinde ne yapabilir, Filistinlileri kelimelerle desteklemenin yanı sıra neler yapabilir? Pratiğe yönelik adımların atılması gerekiyor. Türkiye gerçekten bu soykırımı durdurmak için farklı bir şeyler yapabilir mi? Çok fazla kaynağınız var bu devlete karşı, İsrail adındaki devlete karşı kullanabileceğiniz. Onlarla ilişkilerinizi kesebilir misiniz, baskı uygulayabilir misiniz, bu soykırımı durdurmak için daha fazla bir şeyler yapabilir misiniz? Teşekkürler.

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Gerçekten bizim çok hassas olduğumuz, dertlendiğimiz bir konu. Gazze meselesi ile ilgili sorunuz için teşekkür ediyorum. Aynı hassasiyetleri biz de can-ı gönülden paylaşıyoruz. Burada Türkiye biliyorsunuz başından itibaren kendi etki alanında bulunan bütün eylemleri yapmış durumda. İkili ilişkiler zemininde Büyükelçiyi geri çekmekten ticari ilişkileri kesmeye kadar bütün adımları attık. Çok taraflı ilişkiler zemininde, özellikle İslam İşbirliği Teşkilatı'nda, D-8'de, Avrupa Birliği platformlarında, Arap Ligi'nde neler yapılabilir, onlarla ilgili çok ciddi çalışmalar var. Ama daha önce de ifade ettim, Avrupa Birliği'nin ve Amerika'nın açıktan destek verdiği bir soykırımı İslam ülkeleri kendi ortaya koyduğu müşterek tavırlarıyla bir noktaya kadar etkileyebiliyor. Bundan sonra belki İslam ülkeleri, dediğim gibi İsrail üzerinde değil, Amerika üzerinde diplomatik çalışma ve çaba göstermeye devam etmeleri daha uygun olur diye değerlendiriyorum.

SORU- Azerbaycan'dan katılıyorum, ismim Hayale Reis.

İki soru sormak istiyorum. İlki, Suriye meselesinde Suriye'nin yeniden kurulmasında Azerbaycan'ın rolünü nasıl değerlendirirsiniz? Diğer sorum ise, bugünlerde Azerbaycan, Türkiye ve İsrail görüşmelerine ev sahipliği yapıyor. Bu görüşmelerin detayları nelerdir ve neticesi var mı? Teşekkür ederim.

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Değerli arkadaşlar, Azerbaycan Devlet Başkanı Sayın İlham Aliyev, özellikle Suriye konusunda Türkiye ile yakın istişarelerde bulunarak beraber Suriye'nin istikrarına, ekonomisine, altyapısına, güvenliğine nasıl katkıda bulunuruz diye istişarelerimiz devam ediyor. Bu konudaki tabii ki Azerbaycan'ın yaptığı ve yapacağı her türlü katkı değerlidir. Bu konudaki isteklerini, Türkiye ile bu işi koordine etme politikalarını da son derece takdir ediyoruz. Zaten Azerbaycan ile Türkiye arasında sadece kardeşlik duygularının değil, son derece devlet kurumları arasında iyi işleyen, profesyonel iş birliğinin olduğu her alanda ortaya çıktığı gibi burada da çıkıyor.

SORU- Sayın Bakan, ismim Zandile Ndlovu. Zimbabve Yayın Kuruluşunu ve Transmedia Afrika’yı temsil ediyorum.

Türkiye ve Avrupa ülkeleri jeopolitik konularla ve savunma konularında çalışıyorlar. Şu anda Amerika'nın uyguladığı gümrük tarifleri açısından Türkiye, Afrikalı paydaşlarıyla ticareti artırmak için neler yapıyor? Bu anlamda özellikle tarım sektöründe ve birçok mekanik sektörde çok önemli bir deneyiminiz var, bunu Afrikalı dostlarınızla paylaşmak için neler yapıyorsunuz?

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Çok teşekkür ederim.

Türkiye'nin Afrika'yla ilişkilerinin çok boyutlu olduğu gerçeği ortada. Yıllardır devam eden ve gittikçe daha sofistik hale gelen bir ilişkimiz var. 40’dan fazla Afrika ülkesinde Büyükelçiliğimiz bulunmakta. Afrika'nın sadece kuzeyiyle değil, güneyi, ortası, doğusu, batısı, her tarafıyla yoğun bir ilgi içerisindeyiz. Şimdi burada Türkiye'nin kurumları üzerinden yürüttüğü ilişki, eğitim, kültür, sanat, ekonomi, savunma sanayi gibi konular olduğu gibi ama en önemlisi şirketleri üzerinden yürüyen büyük bir ilişki trafiği var. Çok ciddi yatırımlar yapılmakta. Türk şirketleri Afrika ülkelerinde faaliyet göstermekte. Tarımla da yakından ilgilenen, gıda konularıyla yakından ilgilenen firmalarımız da her geçen gün artan sayıda Afrika'ya geliyorlar. Burada şu aşamada şöyle bir problemimiz var: özellikle iş geliştirme kavramı etrafında sorunlarımız var. Afrika'daki iş ortamlarına, bu madencilik olur, tarım sektörü olur, sağlık sektörü olur, enerji sektörü olur, buralardaki iş geliştirme ile ilgili hem bilgi, hem ilişki biraz daha geliştirilmeye açıkçası muhtaç. Bu çift taraflı olması gereken bir şey. Türkiye'ye düşen tarafı olduğu gibi ev sahibi ülkelere de düşen boyutu var. Bu konuda hem iş adamlarımız, hem iş adamları örgütlerimiz, başta DEİK olmak üzere, sistemli bir şekilde çalışıyorlar. Ama şunu görmek memnuniyet verici: Türkiye'nin içeride geliştirdiği iş kapasitesini, yani inşaat başta olmak üzere, altyapı, teknoloji ve tarım endüstrileri başta olmak üzere, bunların hepsini sadece bir iş alanı olarak değil de bir kalkınma iş birliği alanı olarak Afrika ile paylaşıyor olması, birçok Batılı firmanın gitmediği Afrika ülkelerinde ucuz fiyata ama Batı standardında hizmet götürmesi gerçekten bu çağda büyük bir değer diye düşünüyorum. Bunun için orada çok çeşitli belirsizlik ortamlarında faaliyet gösteren Türk iş adamlarına teşekkür ediyorum. Ayrıca ev sahipliği yapan, ülkelerini açan, Türk iş adamlarına güvenen Afrikalı ülkelere de buradan takdirlerimi, teşekkürlerimi ifade etmek istiyorum.

SORU- TRT Haber, Cansu Doğan.

Geçen aylarda DEAŞ ile mücadele kapsamında bir ortak mekanizma kurulmuştu ve ilk toplantısı da Ürdün’de gerçekleşmişti. Bununla ilgili bir operasyon merkezi, harekât merkezinin kurulacağını ve bunun için de teknik çalışmaların aslında sonuna gelindiğini söylemiştiniz. Son süreç nedir, bununla ilgili değerlendirmenizi alabilirsem teşekkürler.

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Tabii ki, memnuniyetle. Bu konuda yapılan çalışmalara son olarak geçtiğimiz hafta devam ettik arkadaşlar. Bakan Yardımcımız Başkanlığında karma heyetler bir araya geldi Ankara'da. Güvenlik, istihbarat, diplomatlar her biri ortak ülkelerden geldiler, bu mekanizmanın nasıl somutlaştırılması konusunda çalışmalarını yaptılar. Burada nihayete yaklaşmış durumdayız. İnşallah en kısa sürede bunu arazide de hayata geçireceğiz ülkelerle beraber.

SORU- Japon Nikkei Gazetesinden muhabir Sinan Tavşan.

Dünyadaki BM’ye kayıtlı ülkelerin yaklaşık üçte birinin Dışişleri Bakanları burada, çoğuyla da görüştünüz. Başkan Trump tarifeleri açıkladı ve ticarette saptırmalar muhtemelen söz konusu olacak. Bugün konuşmalarınızda bu üç günde almış olduğunuz izlenim herkesin bu gümrük duvarlarını yükseltmesi yönünde mi daha baskın sizin izleniminiz, yoksa ticaret anlaşmalarının aralarında daha çok ikili ya da grup halinde hız verip bir şekilde kendi aralarında bu devletlerin ticaretini arttırma yöntemine doğru mu gidecekler?

Bir küçük sorum da, geçen yıl gidemediğiniz bir Japonya ziyareti vardı, ertelenmişti. Bu yıl gündeme girecek mi? Teşekkürler.

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Sondan başlayayım, tabii ki ertelenen Japonya ziyaretini inşallah gerçekleştirmeyi düşünüyorum. Japonya önemli bir ortağımız, dostumuz, bunu yapmamız gerekiyor.

Diğer taraftan, Afrika ülkeleri özellikle bu tür platformlarda bir araya geldiği zaman şöyle bir hususla karşılaşıyoruz arkadaşlar: şimdi gerek gümrük tarifeleri olsun, gerek diğer ticari uygulamalar, çok uzun süredir yerleşik yapıların daha bu konuda mesafe kat etmiş ülkelerin bir numaralı konusu olurken, bu konularda dış ticarette çok daha fazla aktörleşememiş, imkânlarını kullanamamış bazı ülkelerin burada aynı düzeyde bir farkındalık veya tepki gösterdiğine şahit olmuyoruz. Burada bizim gördüğümüz hâlihazırda Afrika ülkelerini daha fazla ticareti nasıl birbirleri arasında ilerletebilirler, diğer ülkelerle nasıl bir araya gelebilirler. Yani şu anda uluslararası fırsatların ve risklerin muhatabı olacak düzeyde bir ticari kapasiteyi ortaya nasıl çıkarmakla meşgul olan bir küme var, yoğun bir faaliyet var. Afrika ülkelerinde özellikle siyasi istikrarını, birliğini sağlamış olanların dünya ticaretine, ekonomisine çok yoğun bir açılımının olduğunu görüyoruz. Bu açılımın giderek daha yapısal platformlarda kendisini bulmaya başladığını görüyoruz. Ama çok dinamik bir süreç var, bu dinamik süreç sosyolojik gelişme, siyasal istikrar ve istikrarsızlık ve ekonomik fırsatlar, dışarıdan müdahalelerin derecelerine bağlı olarak da böyle karmaşık bir denklemde ilerlemekte. Yakından takip ediyoruz.

SORU- Sayın Bakanım, Elif Sena Darbaz, Daily Sabah gazetesinden.

Birkaç sorunuza verdiğiniz yanıtlardan biraz geriden gelmek istiyorum. İslam dünyasına değindiniz. Gazze konusunda Türkiye öncülüğünde İslam dünyasında ortak bir tutuma erişilmesi için Türkiye tarafından yönlendirilecek yeni bir diplomatik girişim planlanıyor mu? Teşekkür ederim.

DIŞİŞLERİ BAKANI HAKAN FİDAN- Değerli arkadaşlar, bunlar uygun platformlarda tartışılıyor. En son Cuma günü genişletilmiş grupla beraber bir araya geldiğimiz Temas Grubu, İslam İşbirliği Teşkilatı, Arap Ligi üyesi ülkeleri temsilen faaliyet gösteren biliyorsunuz 7 ülke var, bunların Dışişleri Bakanları olarak önce bir araya geldik. Daha sonra Avrupa Birliği’nden ve BM Güvenlik Konseyi’ndeki daim üyelerden temsilcilerle genişletilmiş toplantı yaptık. Her iki platformda da özellikle birinci seansta, bir, şu ana kadar yaptığımız çalışmalar nelerdi, etkisi ne oldu, ne olmadı? Yani çalışmalar yoğun, iyi, gayretli herkes aynı fikirde, hiçbir sorun yok ama etkisi konusunu az önce tartıştık, sebeplerini de izah ettik. Bunun üzerine daha ne etkilenebilir, nasıl daha yaratıcı stratejilere başvurulabilir, bununla ilgili bir eylem kâğıdı hazırladık. Bu şimdilik kendi aramızda, müsaadenizle bunu kamuoyuyla paylaşmayayım. Faaliyetler ortaya çıktıkça bunu göreceksiniz. Ama şunu ifade edeyim: her bir muhatabım, Bakan arkadaşım inanılmaz derecede çalışıyorlar, bu konuya sonuna kadar sahip çıkıyorlar ve en az benim kadar, bizim kadar meselenin endişesini taşıyorlar. Özellikle konuya çok yakın olan sadece Filistinlilerin katledilmesinden dolayı duyduğu hissiyatı, rahatsızlığı taşımayan, ama aynı zamanda kendi ülkesi de risk altında olan çevre ülkeler başta Mısır ve Ürdün olmak üzere bu aktörlerin daha fazla endişe içinde olduğunu görüyoruz. Arkadaşlarımız uluslararası platformlarda, bölgesel platformlarda kendilerine destek verdiğimizi, kendilerini çok yakından ilgilendiren bu konuya en az onlar kadar sahip çıktığımızı gördükçe gerçekten duygulanıyorlar. Onlar da aslında dostluğun, dayanışmanın, kardeşliğin ne demek olduğunu bu zor zamanlarda bizimle beraber yaşıyorlar.

Değerli arkadaşlar; ben ilginiz için, katkınız için, buraya kadar geldiğiniz için çok teşekkür ediyorum. Bana verilen sürenin de sonuna geldik, arkadaşlarım da uyarıyorlar.

Mümkün olsa daha fazla soru alsaydık, ama zannediyorum bir 20 soru aldık herhalde. Ben tekrar tekrar katkılarınız ve çalışmalarınız için çok teşekkür ediyorum.

İyi günler diliyorum.

Hoşça kalın, sağlıkla kalın.

* Interpress deşifresidir.