Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Sayın Burak Özügergin’in Olağan Basın Toplantısı, 16 Eylül 2009

Arkadaşlar selamlar. Öncelikle, bu kadar kalabalık ve yoğun bir gündemin ortasında hepinizi burada görmekten memnun olduğumuzu belirteyim. İki tane basın açıklamamız var. Onları okuyalım. Sonra da sorularınıza geçeriz.

 

Birinci açıklamamız, İstanbul’da yapılacak 4’lü toplantıya ilişkin olacak. Bağdat’ta 19 Ağustos 2009 tarihinde düzenlenen ve Dışişleri ile Maliye Bakanlıkları başta olmak üzere birçok devlet kurumunu hedef alan bombalı terör eylemlerinin ardından, Irak ve Suriye arasında diyalog tesisi amacıyla yürütülen temaslar kapsamında Dışişleri Bakanı Sayın Davutoğlu, Irak Dışişleri Bakanı Sayın Zebari, Suriye Dışişleri Bakanı Sayın Muallim ve Arap Ligi Genel Sekreteri Sayın Amr Mousa arasında yarın 17 Eylül’de İstanbul’da bir toplantı yapılacağını resmen burada size açıklamış oluyoruz. Metin her zaman olduğu gibi size ulaşacak.

 

İkinci açıklamamız, yine belki biliyorsunuz, ama resmen sizlere duyurmak isteriz. Türkiye-Irak Stratejik İşbirliği Konseyi’nin Bakanlar Düzeyindeki toplantısına ilişkin. Bu bakanlar düzeyindeki ilk toplantı, 17-18 Eylül tarihlerinde, yarın ve Perşembe günü, İstanbul’da yapılacak. Toplantıların yeri Çırağan Oteli olacak. Toplantıya kimler katılacak: Sayın Bakan ve Iraklı karşıtı tabiatıyla Sayın Zebari, Konsey bünyesinde bulunan zevatı şöyle süratle geçeyim, metni alacaksınız zaten, Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanımız Sayın Çağlayan, İçişleri Bakanımız Sayın Atalay, Bayındırlık ve İskân Bakanımız Sayın Demir, Sağlık Bakanımız Sayın Akdağ, Ulaştırma Bakanımız Sayın Yıldırım, Tarım ve Köy İşleri Bakanımız Sayın Eker, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımız Sayın Yıldız, Çevre ve Orman Bakanımız Sayın Eroğlu ve Iraklı muhatapları arasında yapılacak toplantı.

 

Toplantıda, Sayın Başbakan’ın önümüzdeki Ekim ayında, yani önümüzdeki ay büyük ihtimalle, beraberinde, saydığım Bakanlarımızdan oluşan Konsey bünyesinde görevli tüm Bakanlar olduğu halde, Bağdat’a yapmayı öngördüğü ziyaret kapsamında Türkiye ile Irak arasında gerçekleştirilecek ortak Bakanlar Kurulu toplantısına yönelik hazırlıklar ve Stratejik İşbirliği Konseyi çatısı altında 2 ülke arasında uygulamaya konacak ortak projeler ele alınacak.

 

Sorularınız varsa alalım.

 

SORU: Okuyacağım, çünkü 2 tane var sorum var. Türkiye, Suriye ile İsrail arasındaki barış görüşmelerinin tekrar başlaması için neler yapıyor? Irak ile Suriye delegasyonları arasında Ankara’da yapılan ve İstanbul’da devam edilecek olan güvenlik görüşmelerinde herhangi bir ilerleme kaydedildi mi?

 

CEVAP: Suriye-İsrail hattında son dönemde genelde Ortadoğu bağlamında yaşanan hareketliliğe rağmen henüz net bir şey yok. Neden yok? Çünkü biliyorsunuz, ABD’nin özel temsilcisi Sayın Mitchell’ın bölgede turları oldu. İsrailli liderlerin Avrupa ziyaretleri oldu, Londra’ya oldu mesela. Buralarda hem Amerika’nın, hem İsrail’in Ortadoğu Politikası’na ilişkin takvimleri, planları henüz oluşmadı. Buralardan gelen sinyaller, en azından bizim aldığımız sinyaller böyle. Fakat yakın zamanda,  özellikle Amerika’da Ortadoğu konusunda bir hareketlenme bekleyebiliriz gibi görünüyor. Belki birkaç hafta olarak öngörebileceğimiz bir süreç olacak. Ondan sonra daha büyük resmin içine oturacaktır Suriye-İsrail görüşmeleri. Suriye tarafının bu görüşmeleri kaldığımız yerden yeniden başlatmaya hazır olduğunu defaatle söylediğimi de bu vesileyle hatırlatmak isterim.

 

Suriye ile Irak arasındaki teknik düzeyde yapılmış olan, dün Ankara’da yapılmış olan görüşmelerin sonuçları biraz önce yaptığım açıklamada da duyduğunuz gibi İstanbul’da toplanacak siyasilere herhalde aktarılacaktır. Siyasi makamların bu konuda kaydedilen gelişmeleri değerlendirmesinden sonra açıklayacakları bir konudur. Onun için bugün-yarın herhalde bir açıklama bekleyebiliriz.

 

SORU: Yaklaşık 2 hafta önce Rasmussen geldiği zaman sormuştuk Polonya’ya kurulması planlanan füze kalkanının Türkiye’ye geçirilmesi sözkonusu mu diye. Kesinlikle böyle bir şey yok demişti o zaman Bakanımız. Bundan yaklaşık 2 hafta geçti ve Türkiye’nin füze alımı yapacağı ortaya çıktı. Bu bir tesadüf mü?  Bir açıklık getirebilir misiniz acaba bu konuya?

 

CEVAP: Bu konuda Milli Savunma Bakanlığımız, yanlış hatırlamıyorsam dün veya evvelsi gün yazılı bir açıklama yaptı ve bu açıklamayı ben doğru okuduysam iki konu arasında bir ilinti yok gibi görünüyor. Yani füze kalkanı projesinin Doğu Avrupa’dan Türkiye’ye kaldırılması konsepti çerçevesinde bu alımları yapacağımız diye bir sonuca varmak benim açımdan mümkün değil. Dediğim gibi zaten Milli Savunma Bakanlığımız modernizasyon projeleri çerçevesinde hangi adımları atmayı öngördüğünü, haberlerin neresi doğru, neresi doğru değil o konuda görüş bildirmiştir.

 

SORU : Füze alımları Türkiye’nin komşuları ve sıfır sorun politikasıyla çelişmiyor mu ya da hangi düşüncelerle, hangi amaçla alınıyor?

 

CEVAP: Tabii füze alımı, özelde silahların-silah sistemlerimizin modernizasyonu tabiatıyla Türk Silahlı Kuvvetlerinin uhdesinde olan bir konu. Biz komşularımızla olan ilişkilerimize nasıl baktığımızı, neyi hedeflediğimizi ortaya koyarken komşularımızla sıfır sorun modelinden, konseptinden söz ediyoruz. Yani ikisi arasında bir ilişki, daha doğrusu bir çelişki aramamak lazım.

 

SORU: Bugün bazı gazetelerde haberler vardı; 17 Ekim’de süresi dolacak olan sınır ötesi operasyon tezkeresinin süresinin yeniden uzatılmayabileceğine dair. Bu konuda bakanlıkta yeni bir çalışma var mı, yeni bir tezkere için çalışmalara başlanmış mıydı? Bu konuda bilgi verebilir misiniz?

 

CEVAP: Şimdi biliyorsunuz, sınır ötesi operasyonlar için hükümete verilen yetki meclisin iradesidir, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin iradesi kapsamındadır. Dolayısıyla uzatılır mı uzatılmaz mı? Hangi koşullarda ne yapılır? Bu konuda bir şey söylemek için doğru makam burası değil. Zaten önümüzdeki süreçte de bir-bir buçuk ay içerisinde de…

 

SORU : Bu konuda bakanlıkta bir ön çalışma var mı?

 

CEVAP : Zamanı gelince paylaşırız.

 

SORU   : Burak bey, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, dün Ermenistan’la imzalanacak protokollerin imza tarihi olarak 13 Ekim’i verdi. Bu tarihi siz de doğruluyor musunuz? Ve protokoller kimler tarafından imzalanacak netlik kazandı mı?

 

CEVAP: Tarih, yer ve kimin tarafından imzalanacağı hususlarını önümüzdeki dönemde ortaya koyacağız. Çünkü biliyorsunuz, bir siyasi istişare süreci var.  Bu süreç içerisinde ortaya konulan görüşler, değerlendirmeler hep gözönünde bulunduruluyor. Zaten herhalde bir ayımız daha var. Sanırım çok uzağa değil, uzağına bir tarih vermediğimiz, yani o tarihlerde imzalanacaktır.

 

SORU: Sorunun devamı. Sayın Bakan 2 gündür temaslarda 5 parti lideriyle görüşmeler yaptı. Sanırım bayramdan sonra DTP ile de yine bir görüşme yapacak. Irak’ta oldukları için görüşememişlerdi. Şu ana kadar gelen aşamayla ilgili olarak bizlere söyleyebileceğiniz bir şeyler var mı? Çünkü Sayın Bakan hep koşturmayla çıktığı için çok konuşamadı maalesef.

 

CEVAP: Şimdi, 31 Ağustos’ta bir açıklama yaptık ve bu açıklamada iç siyasi istişare sürecine işaret edildi. Bu hem Türkiye’de hem Ermenistan’da -galiba Ermenistan’da da bugün veya yarın- başlatılacak bir süreç çerçevesinde ele alınıyor. Biz, günümüzde dış politikanın toplumun tüm kesimlerinin görüşlerinin dikkate alınmasıyla şekillenmesi prensibini uyguluyoruz. Genel bir uzlaşı temelinde yürütülmesinin, demokratik sistemin bir gereği olduğunu düşünüyoruz. Bakan Beyin de muhalefet partileriyle gerçekleştirdiği bu görüşmelerin amacı sadece bu konu değil. Türk Dış Politikasının gündeminde, yani gündemimizde yer alan genel önemli konular hakkında da görüş alışverişinde bulunmak için yapılan ziyaretlerdir bunlar. Hem bilgi veriliyor, hem görüş alınıyor yani tek yönlü değildir yapılan ziyaretlerin amacı. Doğrudur, Bakan Bey görüşmeler sonucunda bir sonraki görüşmeye yetişmek için kısa bilgiler vermiştir basınımıza.

 

Özellikle muhalefet parti liderlerince yapılan görüşmelerden sonra sarf edilen bazı ifadeler oldu. Bu tabi toplumumuzda yer alan farklı ve meşru eğilimlerin göstergesi olarak tarafımızca algılanmaktadır. Sürecin başından beri olduğu gibi, bu görüşler, gereğince değerlendirilecek ve gözönünde bulundurulacaktır. Şu aşamada bunları söyleyebiliriz.

 

SORU: Burak Bey, İran’ın nükleer programıyla ilgili 1 Ekim’de -büyük ihtimalle İstanbul’da- yapılması planlanan görüşmelerde Türkiye’nin rolü sadece lojistik sağlamakla mı sınırlı kalacak yoksa bir katılım olacak mı? Bir de bakanın görüşmeleri olacaktı Amerika, İngiltere, Fransa dışişleri bakanlarıyla. Bu konuda birazcık bilgi verebilir misiniz acaba?

CEVAP: Bizim, komşumuz İran ile P5+1’in yürüttüğü müzakerelerde çok uzun zamandan beri dâhlimiz var. Yani, bu yeni, İran ziyaretiyle ortaya çıkan bir husus değil. Biliyorsunuz, hatta 2007 yılında dahi Sayın Solana Sayın Celili ile görüşmüştü. Sayın Celili Cenevre görüşmelerinden sonra Cenevre’den İran’a dönerken ülkemize uğrayıp dönemin Dışişleri Bakanına, Sayın Ali Babacan’a bilgi vermişti, görüş alışverişinde bulunmuştu. Ben, bütün bunları niye söylüyorum, bu, buyurun şurada görüşün şeklinde yapılmış ve bununla sınırlı bir hadise değil. Niye bütün bunları yapıyoruz. Biz, bir taraftan Amerika ile model bir ortaklığa sahibiz, bir taraftan Avrupa Birliği ile katılım müzakerelerini sürdüren bir ülkeyiz. Bir taraftan Rusya ile görüyorsunuz çok yakın bir ilişkiler manzumesi içerisindeyiz. Keza Çin ile de ilişkilerimizi bir üst seviyeye çıkarmak arzusunda olduğumuzu ve bu doğrultuda ilerlediğimizi söylüyoruz, özellikle Sayın Cumhurbaşkanımızın yaptığı ziyaret ertesinde. Bu P5 bir tarafı, bir taraftan da 400 küsur yıldır değişmeyen bir sınırı paylaştığımız, komşumuz ve aynı şekilde yoğun olan ilişkilerimizi daha da ileriye götürmek amacında olduğumuz bir İran. Dolayısıyla iki tarafın birbirlerini yakından anlamaları ve aralarında yanlış anlamaları gidermeleri,  sadece bizim çıkarlarımız doğrultusundadır. Bunun için yapıyoruz.

 

İran’da Sayın Bakan gerek karşıtı Sayın Muttaki ile, gerek Sayın Cumhurbaşkanı Ahmedinecad ile, Larıcanı ile, Celilı ile toplandığımızda belki de 10-12 saat görüşmelerde bulundu. Sadece nükleer konuda değil tabii ki, ikili ilişkilerimizi ilgilendiren ekonomik, kültürel konular da dâhil olmak üzere. Biz, sorunlar kapımıza gelmeden bir yola girmesini istiyoruz, onun için bu kadar çabalıyoruz. Dün Sayın Solana 1 Ekim’de, muhtemelen Türkiye’de görüşmeler yapılacağını düşündüğünü söyledi. Bana İran tarafından henüz bir bilgi intikal etmedi. Bilemiyorum. Ama tabii kapımız her zaman açık. Her iki tarafın da bir an önce bir gerginlik olmadan, gerginlik tırmanmadan soruna eğilmelerini, müzakereye başvurmalarını istiyoruz.

 

SORU: Burak Bey, Türkiye Mahmur kampının kapatılmasını daha önceden terörle mücadele çerçevesinde değerlendiriyordu. Benim anladığım kadarıyla şimdi artık hükümetin hazırlıklarını sürdürdüğü demokratik açılım çerçevesine de bir parça alınmış gibi Mahmur Kampının kapatılması. Demokratik açılımda da Sayın Başbakanın verdiği bir tarih var yılsonuna kadar bir somut gelişmenin olacağı yönünde. Siz bu yönde Mahmur Kampı’nın kapatılmasına yönelik yıl sonuna kadar bir gelişme, somut adım bekliyor musunuz?

 

CEVAP: Mahmur Kampı’nın kapatılması yıllardan beri söz ettiğimiz bir konu. Biliyorsunuz bu yeni bir şey değil. Bu bağlamda teröre karışmamış kamp sakinlerinin Türkiye’ye dönüşleri zaman zaman gündeme gelmiştir. Bu da yeni bir şey değil. Ciddiyetle değerlendirilmişti bu husus zamanında. Fakat bu süreç temel bazı koşullara tabi. Terör örgütü tarafından çıkar amaçlı kullanılan söz konusu kampın örgütün kontrolünden çıkarılması, PKK unsurlarından temizlenmesi, kamp kapatıldıktan ve tasfiye edildikten sonra terör örgütünün kampa geri dönmemesi için önlem alınması ve kamp sakinlerinin oradan kalkıp bir başka yerde yeniden bir yapılanmaya gitmelerine izin verilmemesi gerekir. Bu koşullar önemli. 

 

Tabii bu saydığım hususlarda sorumluluk Irak tarafına, Irak hükümetine düşüyor şüphesiz. Irak deyince de en son sizi 28 Temmuz tarihine geri getireyim. Biliyorsunuz, hatta bu odada yapılmıştı Üçlü Mekanizma, Türkiye-Irak-ABD arasındaki toplantı hatırlarsınız. Ondan sonra hemen dışarıda Irak ve Türkiye İçişleri Bakanları birer açıklama yaptılar. Bu konu orada da ele alınmıştı yani 28 Temmuz toplantısında ele alındı. İnsani boyutu olan bir konu tabiatıyla. Taraflar arasında o toplantıda varılan mutabakat, tabii ayrıntılara girmem o gün olduğu gibi bugün de sözkonusu değil, ama daha kapsamlı bir görüş alışverişinde bulunulması idi. Yani belki tam doğrudan sorunuzun cevabı değil, ama bu aşamada kamp hakkında söyleyebileceklerim bunlar.

 

SORU : Başer Esad’ın açıklamaları vardı Türkiye’ye gelmeden önce. Eğer PKK’nın silah bırakması halinde Suriyelilere kapımızı açarız şeklinde. Daha önce içişleri Bakanı da bu konuda taleplerimiz var hem Irak’tan hem Suriye’den demişti. Gelinen nokta itibariyle bu yöntemler, bu metotlar karşılıklı olarak paylaşılıyor mu? Yani Suriye’de aynı samimiyetle yaklaşıyor mu? Nedir gelinen noktada durum?

CEVAP:  Son 10 yılda Suriye ile ilişkilerimizin nereden nereye geldiğini düşünürseniz, gerçekten memnuniyet verici bir noktadayız. Bu sadece 2 ülkenin ilişkisinin birbiri için yarattığı sonuçların çok ötesinde bir anlam ifade ediyor. Bölge için çok önemlidir bu husus.  Bu öğleden sonra bu vesileyle onu da söylemiş olayım; tıpkı Irak’la yaptığımız gibi Suriye ile de bir Yüksek Düzeyde Stratejik İşbirliği Konseyi kurulması çalışmaları gözden geçirilecek. Daha bu konuda bir niyet beyanı imzalanması da söz konusu. Sanırım akşam 5 gibi Sayın Başbakanımız ve Sayın Esad arasında yapılan görüşmeler tamamlanmış olur ve bu konuda kendileri bilgi verirler. Yani sadece siyasi konular değil, artık biz Suriye ile, Irak’la olduğu gibi işbirliğinden entegrasyona gittiğimizi söylüyoruz, yani muhtelif konularda enerji, ticaret, yatırım, su kaynakları, ulaştırma, vs. bütün bu konularda biraz önce saydığım, Irak bağlamında saydığım bakanlıkların bağlı olduğu konuları ve de ilgilendiği konuları bu sefer Suriye için düşündüğünüzde aramızdaki ilişkileri nereye götürmeye çalıştığımızı anlarsınız. Suriye Devlet Başkanının, gazetelerde gördük, çok önemli açıklamaları olmuş. Eminim bu konu da iki ülke arasında yapılacak olan görüşmelerde ele alınacaktır. Gün içerisinde veya yarın ayrıntılı bilgi veririz.

 

SORU: Burak Bey, dün Iraklı bir heyetin Dışişleri Bakanlığıyla temaslarda bulunduğunu biliyoruz. Siz Suriyeliler de var dediniz, ama yanlış anlamamış olmak için soruyorum Suriyeli bir heyet de yine Dışişleri Bakanlığında görüşmelerde bulundu mu?

 

CEVAP: Evet, şimdi dünkü toplantının amacı, hatırlarsınız biz Bağdat’a gittik- 19 Ağustos olaylarının yarattığı çalkantıların hemen akabinde Bağdat’a gittik- Burada “tansiyonu düşürün” mesajları verdik. Hemen arkasından Suriye’ye gittik, Şam’a gittik. Bağdat’ta bize söylenenleri, hissiyatı, Irak tarafının hissiyatını sıcağı sıcağına aktarma imkânımız oldu. Orada bir karar alındı ve Kahire’de bir sonraki hafta Arap Ligi Toplantısının marjında bir 4’lü toplantı yapıldı. O toplantıda bir karar alındı ve, dün ve yarın yapılacak toplantıların da zemini hazırlanmış oldu. Dolayısıyla dün yapılan toplantı teknik düzeydeki toplantı. Sonuçta tabii ki 3’lü bir çerçevede oluyor.

 

SORU: Dün yapılan Irak ve Suriye arasındaki teknik toplantıda Irak tarafı bazı belgeleri sundu ve bunu bugün Başbakanla Esad’ın görüşmesinde Başbakanın Esad’a iletmesini istedikleri yönünde bazı haberler var. Yarınki toplantıdan önce bu belgelerin iletilmesi mümkün müdür? Acaba böyle planlama var mıdır görüşmede?

 

CEVAP: Süreçler yürürken, ayrıntıya girmemeyi tercih ettiğimizi biliyorsunuz hele ki hassas konularda. Yani iki taraf da çok hassas biliyorsunuz, Irak tarafı da çok hassas, Suriye tarafı da çok hassas. Bizim zaten yapmaya çalıştığımız tansiyonu düşürmek; onun için tarafların vereceği mesajları bekleyelim. Biraz önce söylediğim gibi görüşmelerden sonra zaten ortaya konulacaktır bu resim.

 

SORU: Bugün içinde bir teknik heyet toplantısını da bekliyor muyuz? Yoksa yani yarın mı olacak her şey?

 

CEVAP: Hatalı olabilirim, ama galiba teknik heyet seviyesinde iş bitti. Toplantılar bitti. Bu toplantımızdan sonra doğrulayalım, ama benim bildiğim dün teknik heyetler toplandılar. Bugün Başbakanımız Suriye Devlet Başkanı’yla görüşecek. Dediğim gibi yarın ve akşam Suriye Devlet Başkanı, ülkemizden ayrıldıktan sonra geriye Suriye Dışişleri Bakanını bırakıyor. 3+1 yani 4’lü toplantı da yarın yapılacak.

 

SORU: Burak Bey, Ermenistan’la yürütülen müzakerelerde tarafların en önem verdiği konuların başında gizlilik geliyordu; sürece halel gelmemesi için, zarar gelmemesi için. Dışişleri Bakanı Sayın Davutoğlu, dün bazı muhalefet partilerine bilgilendirme yaptı. Ancak görüşmelerden sonra bir muhalefet parti liderinin görüşmenin içeriğine ilişkin önemli açıklamalarda bulunduğunu gördük. Sayın Bakan bilgilendirme turunda sürece zarar gelmemesi için parti liderlerine bir telkinde bulunmuş muydu? Bunu nasıl karşılıyorsunuz?

 

CEVAP: Bu sorunuzun siyasi içeriği biraz ağır bastığı için beni mazur görmenizi rica edeceğim.

 

Teşekkürler.