Gelişen teknolojinin sunduğu olanaklardan giderek daha fazla yararlanan
organize suç örgütleri, günümüzde son derece kapsamlı sınıraşan
faaliyetlerde bulunmaktadır. Ekonomik istikrarsızlık, rüşvet, işsizlik,
eğitimsizlik, siyasi ve hukuki boşluklar gibi pek çok etkenin tetiklediği
organize suçlar, günümüzde artık bireysel ve toplumsal güvenliğin yanısıra,
ulusal ve uluslararası güvenliği de tehdit eden bir sorun haline gelmiştir.
Organize suç örgütlerinin, başta uyuşturucu kaçakçılığı olmak üzere,
göçmen, tarihi eser, sigara ve alkol kaçakçılığı, insan ticareti,
yolsuzluk, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerinin aklanması, silah ve
mühimmat kaçakçılığı gibi suç alanlarına son yıllarda, bilgisayar ve
iletişim teknolojilerinde yaşanan gelişmelere paralel olarak çeşitli
bilişim suçları da eklenmiştir.
Ülkelerin her geçen gün daha fazla sınıraşan nitelik kazanan organize suç
unsurlarıyla bireysel olarak mücadele etmelerinin mümkün olmadığı açıktır.
Bu suç örgütleriyle mücadele, ancak çok yönlü bir strateji ve uluslararası
işbirliğiyle başarıya ulaşabilecektir. Türkiye, bu gerçekten hareketle
sınıraşan organize suçlarla mücadelede ikili ve çok taraflı işbirliğinin
geliştirilmesine yönelik tüm girişimlerde yerini almakta, bu alanda
kazandığı tecrübeyi mümkün olan her platformda diğer ülkelerle paylaşmakta
ve başta Birleşmiş Milletler bünyesinde yürütülenler olmak üzere, bu konuda
uluslararası zeminde düzenlenen faaliyetlerde etkin rol oynamaktadır.
Organize suçlarla mücadele alanında katılım ve içerik bakımından en
kapsamlı uluslararası belgeler “Birleşmiş Milletler Sınıraşan Örgütlü
Suçlarla Mücadele Sözleşmesi” ve bu sözleşmenin ekini teşkil eden üç
protokoldür. Sözleşme ve ek protokollerine taraf olan ülkemiz, sözkonusu
belgelerde öngörülen bildirim yükümlülüklerini yerine getirmekte, ayrıca
sözleşme ve protokollerin uygulanmasına ilişkin sualnameleri yanıtlayarak
BM Uyuşturucu ve Suç Ofisi Sekretaryasına sunmaktadır. Türkiye,
uyuşturucuyla mücadele alanında münhasıran, 1961 Tek Sözleşmesi, 1971
Psikotrop Maddeler Sözleşmesi, 1988 BM Uyuşturucu ve Psikotrop Maddelerin
Kaçakçılığı ile Mücadele Sözleşmesi ve 1961 Tek Sözleşmesi’ni tadil eden
1972 Protokolü’ne taraftır.
Türkiye ayrıca, Avrupa Konseyi bünyesinde hazırlanan “Suçtan Kaynaklanan
Gelirlerin Aklanması, Araştırılması, Ele Geçirilmesi ve El Konulması
Sözleşmesi”ni onaylamış, “Suçtan Kaynaklanan Gelirlerin Aklanması,
Araştırılması, El Konulması, Ele Geçirilmesi ve Terörizmin Finansmanı Avrupa
Konseyi Sözleşmesi”ne de taraf olmuştur.
“Türkiye Cumhuriyeti ve Avrupa Polis Teşkilatı Arasında İşbirliğine İlişkin
Anlaşma” Temmuz 2004 itibariyle yürürlüğe girmiştir.
Ülkemiz, Güneydoğu Avrupa Kanun Uygulama Merkezi (SELEC), Karadeniz
Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (KEİ) gibi bölgesel teşkilatların da organize
suçlarla mücadele çalışmalarına etkin katılım ve katkı sağlamaktadır.
Sınıraşan tehditlerle mücadelede ikili işbirliğinin önemine inanan Türkiye,
farklı ortaklarıyla ikili Güvenlik İşbirliği Anlaşmaları akdetmektedir. Bu
çerçevede, emniyet birimlerimiz ile muhatapları arasında bilgi, belge,
istihbarat ve tecrübe paylaşımı yapılmakta, ayrıca kolluk personelinin
eğitimi konusunda işbirliği sağlanmaktadır.
İkili güvenlik işbirliği anlaşmaları uyarınca tesis edilen Ortak Komisyon /
Çalışma Grubu mekanizmaları aracılığıyla ülkemiz ile diğer ülkelerin kanun
uygulayıcıları düzenli olarak bir araya gelerek güvenlik alanındaki ikili
işbirliği kanallarını çeşitlendirmektedir. Buna ilaveten, güvenlik
konularının gerektirdiği hız ve gizliliği sağlamak üzere Emniyet Genel
Müdürlüğümüzce çeşitli ülkelere polis irtibat görevlileri atanmakta, aynı
şekilde bazı ülkelerin emniyet mensupları ülkemize irtibat görevlisi olarak
kabul edilmektedir.
Coğrafi konumu nedeniyle uyuşturucu kaçakçıları tarafından Asya kökenli
uyuşturucuların Avrupa’daki piyasalara ulaştırılmasında transit güzergahı
olarak kullanılmaya çalışılan Türkiye, uluslararası planda bu sorunla
mücadelede önemli bir işlev üstlenmiştir. Filhakika, ülkemizin kaçakçılık
şebekelerine karşı yürüttüğü başarılı mücadele ve uyuşturucuların ülkemiz
üzerinden transit geçirilmesine müsamaha göstermeyen kararlı tutumu,
uluslararası toplum tarafından takdirle karşılanmaktadır. Bu alanda
gerçekleştirilen operasyonlar, çökertilen kaçakçılık şebekeleri ve ele
geçirilen yüksek miktarda uyuşturucu, tacirlerin alternatif güzergah
arayışına girmelerine neden olmuştur.
Ülkemiz ile Avrupa Birliği Komisyonu arasında, Uyuşturucu İmalinde Sıkça
Kullanılan Ara Maddelerin Denetimi Anlaşması 28 Nisan 2004 tarihinde
yürürlüğe girmiştir. Ulusal ihtiyaçlarımız ve Avrupa Birliği’ne adaylık
sürecindeki yükümlülüklerimiz çerçevesinde ve ülkemizin uyuşturucu sorununa
ilişkin yol haritasını belirlemek amacıyla, 2006-2024 yılları arasında
ulusal düzeyde altı Strateji Belgesi ve yedi Eylem Planı kabul edilmiştir.
Son olarak, 2024-2028 Uyuşturucuyla Mücadele Ulusal Strateji Belgesi ve
Eylem Planı hazırlanmış ve böylelikle 2028 yılına kadar uyuşturucuyla
mücadeleye dair yol haritası belirlenmiştir.
Türkiye, uyuşturucu alanında uluslararası işbirliğini sağlamakla yükümlü
kuruluşların çalışmalarına da önemli katkılarda bulunmaktadır.
BM Uluslararası Uyuşturucu ve Suç Ofisi’nin (United Nations Office for
Drugs and Crime-UNODC) donör ülkeleri arasında yer alan ülkemiz, anılan
ofisle yakın işbirliği yürütmektedir. Bölge ülkelerinin kapasite artırımına
destek sağlamayı amaçlayan UNODC Güneydoğu Avrupa Bölgesel Ofisi (ROSEE)
2023 Mart ayı itibarıyla İstanbul’da faaliyet göstermeye başlamıştır. Öte
yandan, UNODC’nin uyuşturucuyla mücadele çerçevesinde Uyuşturucu Kontrol
Programına yönelik çalışmalarını belirleyen Uyuşturucu Maddeler Komisyonu
(UMK) toplantılarına ülkemizce etkin şekilde katılım sağlanmaktadır.
Türkiye ayrıca, Avrupa Konseyi çerçevesinde oluşturulan ve “Pompidou Grubu”
olarak anılan, üye ülkelerin uyuşturucuyla mücadeleden sorumlu üst düzey
görevlilerinin katıldığı istişare ve eşgüdüm mekanizmasına dahil olup,
çalışmalarına katılmaktadır.
Ülkemizin UNODC ile işbirliği çerçevesinde, 2000 yılında Ankara’da
uyuşturucu ve örgütlü suçlarla mücadele alanında eğitim vermek üzere
“Türkiye Uluslararası Uyuşturucu ve Organize Suçlarla Mücadele Akademisi
(TADOC)” kurulmuştur. Akademinin Eğitim Merkezi bölümünde, ülkemizdeki
ilgili kurumların temsilcilerine ilaveten Balkan ülkeleri ile Türkiye’nin
ikili işbirliği anlaşması imzaladığı ülkelerin kanun uygulayıcı birimlerine
kaçakçılık ve örgütlü suçlarla mücadele konularında eğitim verilmektedir.
Öte yandan, 2018 yılında faaliyete geçen Narkotik Suçlarla Mücadele Eğitim
Akademisi (NEA), her tür uyuşturucu ve uyarıcı maddeler ile psikotrop
maddeler ve bunların imalinde kullanılan ara kimyasalların kaçakçılığı
konularında ulusal ve uluslararası alanda gerçekleştirilecek eğitim
faaliyetlerinde tek yetkili merkez olarak faaliyet göstermektedir. NEA,
bölgemizin ihtiyaçları doğrultusunda düzenlenen eğitim programları,
deneyimli kadrosu ve sahip olduğu modern tesisleri ile bölgenin
uyuşturucuyla mücadelede akademik alanda öncü bir kurumudur.
Türkiye, merkezi Lizbon’da bulunan Avrupa Birliği Uyuşturucu ve Uyuşturucu
Bağımlılığını İzleme Merkezi’ne (EMCDDA) katılma kararı almıştır. Katılım
Anlaşması 26 Ağustos 2004 tarihinde Ankara’da parafe edilmiş olup, 30 Ekim
2007 tarihinde imzalanmıştır. 2024 yılında görev ve yetkileri değiştirilen
EMCDDA “European Union Drugs Agency” (EUDA) adı altında yeniden
yapılandırılmıştır.
Türkiye, uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadelenin dünya uyuşturucu sorununun
sadece bir parçası olduğunun bilincindedir. Yasadışı uyuşturucu madde ekimi
ve uyuşturuculara yönelik talep yüksek olduğu sürece, bu sorunla mücadelede
başarı sağlamak güçtür. Bu çerçevede Türkiye, uyuşturucuların arz ve
talebiyle mücadelede bütüncül bir yaklaşım benimsenmesi gerektiği görüşünü
paylaşmaktadır.
Terörizmin, uyuşturucu kaçakçılığı başta olmak üzere, çeşitli örgütlü
suçlar vasıtasıyla finanse edildiği, Birleşmiş Milletler ve Mali Eylem
Görev Gücü (FATF) dahil olmak üzere tüm uluslararası platformlarda
kabul edilen bir olgudur.
Bu çerçevede, başta PKK olmak üzere, terör örgütlerinin gelirlerinin büyük
bölümünün, özellikle Avrupa ülkelerine yönelik gerçekleştirilen uyuşturucu
madde kaçakçılığından elde edildiği bilinen bir husustur. Avrupa’da yaygın
örtülü bir suç ağı ve paravan kuruluşları olan PKK, uyuşturucuların
sokaktaki satışını da kontrol etmektedir. Terör örgütü ile uyuşturucu
trafiği arasındaki organik bağ, gerek ülkemiz gerekse diğer ülkelerin
güvenlik güçleri tarafından gerçekleştirilen operasyonlar neticesinde
ulusal ve uluslararası kamuoyunun dikkatine getirilmiştir. PKK’nın
uyuşturucu kaçakçılığı dahil örgütlü suçlara karıştığı, Europol’ün yıllık
Terörizm Durum ve Eğilim raporunda da vurgulanmaktadır. Bu bağlamda
ülkemiz, uyuşturucuyla ve diğer örgütlü suçlarla mücadele ile terörle
mücadelenin eşgüdüm içerisinde ve uluslararası işbirliğiyle yürütülmesi
gerektiğini savunmaktadır.