Bismillahirrahmanirrahim,
Değerli Bakanlar,
Genel Sekreter, Ekselansları,
Essalamu Aleykum ve Rahmatullahi ve Berakatuh,
-Konuşmama başlamadan önce, İsrail’in saldırıları sonucunda şehit olan
Filistinli kardeşlerimize Yüce Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifa
diliyorum.
-Bu vesileyle, 14. İslam Zirvesi Dönem Başkanı Suudi Arabistan’a ve Suudi
Arabistan Dışişleri Bakanı kardeşim Prens Faysal’a, 11 Mayıs 2021 tarihinde
gerçekleşen İİT Daimi Temsilciler Komitesi Toplantısı’nda kabul edilen
Bildiri doğrultusunda bugünkü toplantı için çağrıda bulunmalarından ötürü
teşekkür ediyorum.
-Ayrıca, İİT Sekretaryası’na da kısa sürede bu toplantıyı
tertiplemelerinden dolayı teşekkürlerimi iletiyorum.
-Ümmet’in huzuru mübarek Ramazan ayının en kutsal günlerinde ve Ramazan
Bayramımızda maalesef tekrar bozuldu.
-Ailelerimiz, çocuklarımız ve dostlarımızla kutlamamız gereken bu güzel
günler yas günlerine döndü.
-Doğu Kudüs, Batı Şeria ve Gazze'de yaşananların tek sorumlusu İsrail.
-Harem-i Şerif'te ibadet hürriyetinin kısıtlanması ve Filistinlilerin Şeyh
Cerrah’taki evlerinden zorla tahliye edilmeleri içinde bulunduğumuz duruma
zemin hazırladı.
-Geçtiğimiz hafta İsrail'e yaptığımız uyarılar gözardı edildi ve neticede
bir trajediyle daha karşı karşıya kaldık.
-Tüm bunlar İsrail'in sistematik olarak yürüttüğü etnik, dini ve kültürel
temizlik kampanyasının bir parçası.
-Nakba felaketinin 73. yıldönümünde Filistinli kardeşlerimiz acı çekmeye
devam ediyor.
-İsrail Hükümeti’nin amacı tüm Arap ve Müslümanları Kudüs'ten sürmek.
-Yasadışı İsrail yerleşimleri ve Filistin mülklerinin yok edilmesi eşi
görülmemiş seviyelere ulaştı.
-Bu gidişat durdurulamazsa iki devletli çözüm fiziken imkânsız hale gelecek
ve ilk Kıblemiz Kudüs sonsuza dek kaybedilmiş olacak.
Değerli kardeşlerim,
-BM Güvenlik Konseyi bir kez daha başarısız oldu. ABD’nin itirazı sebebiyle
bir basın açıklaması bile kabul edemedi.
-Güvenlik Konseyi’nin bugünkü toplantısı hakkında iyimser olmak için de bir
sebep yok.
-Geçmişte Konsey’in eylemsiz kaldığı durumlarda BM Genel Kurulu’nda
Kudüs’ün statüsü ve Filistinlilerin korunmasına yönelik tarihi kararların
alınmasına öncülük etmiştik.
-Bu hafta da BM Genel Kurulu’nda benzer bir girişime öncülük etmeli,
desteğimizi göstermek amacıyla BM Genel Kurulu oturumuna fiilen katılım
sağlamalıyız.
-Şahsen ben de New York’a gideceğim. Tüm mevkidaşlarımı da Filistin’le
birlikte olmaya çağırıyorum.
-İnsan Hakları Konseyi ve UNESCO gibi diğer uluslararası platformlardan da
azami ölçüde faydalanmalıyız.
-İşgal altındaki Filistin topraklarındaki uluslararası hukuk ihlallerini
inceleyerek rapor etmesi amacıyla Konsey’den bir Veri Toplama Misyonu ihdas
etmesini isteyebiliriz.
-Ayrıca fikirdaş ülkeler ve kurumlarla da yeni uluslararası ittifakları
inşa etmeliyiz.
-Cumhurbaşkanımız geçtiğimiz günlerde dünyadaki birçok liderle görüştü. Ben
de aynı amaçla birçok mevkidaşımla temas ettim.
-Sivil toplum ve inanç gruplarını da çabalarımıza dahil etmeliyiz. Bu
bağlamda, benzer tehditlere maruz kalan Kudüs’teki Hristiyan topluluklar ve
hatta İsrail’in saldırgan politikalarına karşı çıkan Yahudi kuruluşlarla da
temas edilebilir.
-İsrail’in gazetecilere yönelik saldırıları ışığında öndegelen uluslararası
medya kuruluşlarıyla da temasımızı artırmalıyız.
Kardeşlerim,
-Gazze’de hayatını kaybedenlerin yarısı kadın ve çocuk.
-Sadece karar kabul etmek ve bildiri yayımlamakla yetinmemeliyiz. Daha
fazlasını yapmamız gerekiyor.
-Öncelikle, uluslararası toplumun Filistinli sivilleri koruma sorumluluğu
var.
-Bu sorumluluğun önemli bir kısmı İİT olarak bizlere düşüyor.
-Haziran 2018’de kabul edilen BM Genel Kurul kararıyla uyumlu şekilde
Filistinli siviller için bir uluslararası koruma mekanizması kurulması için
gayret etmeliyiz.
-Bu çabalarımız, gönüllü ülkelerin askeri ve mali katkılarıyla
oluşturulacak bir uluslararası koruma gücü vasıtasıyla fiziki korumayı da
içermeli.
-İkinci olarak, ilgili İsrailli siyasi ve askeri makamların yaptıklarından
dolayı hesap vermeleri gerekiyor.
-Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) bu konuda önemli bir konuma sahip.
-Üçüncü olarak, Filistin’deki seçimleri ve Filistinlilerarası uzlaşıyı
etkin şekilde desteklememiz gerekiyor.
Kardeşlerim,
-Az sayıda da olsa İsrail’e destek beyan eden ahlaki pusulasını yitirmiş
çevreler mevcut.
Bunların aynı zamanda ırkçı ve İslam karşıtı tutumlarıyla bilinmeleri
şaşırtıcı değil. Bunlar tarih önünde mutlaka yargılanacaklar.
-Bununla birlikte, kendi ailemiz içinde dahi gönülsüz açıklamalar yapanlar
varken başkalarını nasıl eleştireceğiz? Sözlerimizi kim ciddiye alacak?
-Normalleşme çabalarının İsrail’i nasıl cesaretlendirdiğini gördük.
Maalesef haklılığımız teyit edildi.
-Dolayısıyla tutumumuz net olmalı. Tarihin doğru tarafında yer almalıyız.
-Adalet ve insanlığı savunmalıyız. Farklı mülahazalarımız olmamalı.
-Zaman birlik ve kararlılığımızı ortaya koyma zamanı. Ümmet bizden liderlik
ve cesaret bekliyor.
Türkiye bu konuda gereken her türlü adımı atmaya hazırdır.
Teşekkürler.