Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Cumhuriyetin 100. Yılında Türk Dışişleri Sempozyumunda Yaptığı Konuşma, 13 Nisan 2023, İstanbul Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Cumhuriyetin 100. Yılında Türk Dışişleri Sempozyumunda Yaptığı Konuşma, 13 Nisan 2023, İstanbul Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Soydaşlarımızla İftar Programında Yaptığı Konuşma, 12 Nisan 2023, Şumnu/Bulgaristan Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Keçiören İftar Programında Yaptığı Konuşma, 10 Nisan 2023, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Afyonkarahisar İftar Programında Yaptığı Konuşma, 9 Nisan 2023, Afyonkarahisar Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Antalya İftar Programında Yaptığı Konuşma, 8 Nisan 2023, Antalya Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Eskişehir İftar Programında Yaptığı Konuşma, 7 Nisan 2023, Eskişehir Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Altındağ İftar Programında Yaptığı Konuşma, 5 Nisan 2023, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun 4 Nisan 2023 tarihinde Uluslararası Demokratlar Birliği tarafından düzenlenen iftar programında yaptığı konuşma, 4 Nisan 2023, Brüksel Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Kahramanmaraş Çadır Kenti Ziyaretinde yaptığı konuşma, 26 Şubat 2023, Kahramanmaraş Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Basını Bilgilendirme Toplantısında Yaptığı Konuşma, 26 Şubat 2023, Adıyaman Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Yunanistan Dışişleri Bakanı ile ilgili yaptığı konuşma, 12 Şubat 2023 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Yunanistan Dışişleri Bakanı Sayın Nikos Dendias ile basına yaptıkları konuşma, 12 Şubat 2023 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Azerbaycan Dışişleri Bakanı Sayın Jeyhun Bayramov ile basına yaptıkları konuşma, 11 Şubat 2023, Kahramanmaraş Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun 7. Tematik Kış Kampları etkinliğinde yaptığı konuşma, 2 Şubat 2023, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Antalya Diplomasi Forumu ve IFAT İşbirliğiyle Budapeşte’de düzenlenen panelde yaptığı konuşma, 31 Ocak 2023, Budapeşte Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Türkiye Gençlik Vakfı 8. Genç Diplomat Akademisinde yaptığı konuşma, 30 Ocak 2023, İstanbul Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Azerbaycan’ın Tahran Büyükelçiliği’ne yapılan saldırı hakkındaki Açıklaması, 27 Ocak 2023, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Stokholm Büyükelçiliğimiz Önünde Gerçekleştirilen Çirkin Eyleme Dair Açıklaması, 21 Ocak 2023, Antalya Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Houston’da Vatandaşlarla Buluşma Sırasında Yaptığı Açıklama, 19 Ocak 2023, Houston Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile Gerçekleştirdiği Görüşme Öncesinde Yaptığı Açıklama, 18 Ocak 2023, Washington Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Cape Town Başkonsolosluğu Resmi Açılış Töreninde Yaptığı Konuşma, 9 Ocak 2023, Cape Town / Güney Afrika Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun TBMM Bütçe Görüşmelerinde Yaptığı Konuşma, 12 Aralık 2022, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun İTÜ'de yaptığı konuşma, 9 Aralık 2022, İstanbul Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Hacı Bayram Veli Üniversitesi’nde Yaptığı Konuşma, 5 Aralık 2022, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu'nun Lodz Fahri Başkonsolosluğumuzun Açılış Töreninde Yaptığı Konuşma, 30 Kasım 2022 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Türkiye-Azerbaycan-Kazakistan Üçlü Dışişleri ve Ulaştırma Bakanları İkinci Toplantısı Sonrası Basını Bilgilendirme Toplantısı, 25 Kasım 2022, Aktau Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde Yaptığı Konuşma, 25 Kasım 2022, Van Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu'nun Birleşmiş Milletler Medeniyetler İttifakı Dostlar Grubu Bakanlar Toplantısı Hitabı, 22 Kasım 2022, Fes Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Birleşmiş Milletler Medeniyetler İttifakı Girişimi’nin 9. Küresel Forumu Açılış Konuşması, 22 Kasım 2022, Fes
Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Türkiye Gençlik Vakfı 8. Genç Diplomat Akademisinde yaptığı konuşma, 30 Ocak 2023, İstanbul

Bugün Saygıdeğer Cumhurbaşkanımızla Denizli Programına katılacağımız için program saatini biraz erkene aldık. Bu arkadaşlarımıza yönelik herhangi bir zorluk çıkardıysa özür diliyorum ve hakkınızı helal edin.

Bugün sizlere dış politikamızın temel prensiplerini anlatmaya çalışacağım, daha sonra sizlerden gelecek soruları da cevaplamaya çalışacağız.

Bu yıl Cumhuriyetimizin 100. yılını gururla idrak ediyoruz. Diğer taraftan ikinci yüzyılımıza, yani Türkiye yüzyılına adım atıyoruz.

Sayın Cumhurbaşkanımız Türkiye yüzyılını barışın, güvenin, istikrarın, gücün, iletişimin, şefkatin ve kalkınmanın yüzyılı olarak ilan etti. Bu hedeflerin her birisine giden yolda Dışişleri Bakanlığımıza, diplomatlara düşen büyük sorumluluklar vardır. Dolayısıyla TÜGVA’nın bu seneki program için seçtiği “Türkiye Yüzyılının Yeni Nesil Diplomatları” başlığını çok isabetli bulduğumu söylemek isterim ve arkadaşlarımızı, Genel Başkan Yardımcımızı ve emeği geçen herkesi tebrik etmek istiyorum.

Değerli kardeşlerim; zamanın ruhunu yansıtan temel kavramlardan birisi değişim. Değişim, aslında hayatın her zaman bir parçasıydı. Ama şimdi farklı olan nedir? Değişimin hızı. Örneğin, 17. yüzyılda yaşayan birisi 1 asır sonra tekrar dünyaya gelseydi, herhalde hayatına hiçbir şey olmamış gibi devam ederdi, uyum sağlardı. Ama 20. yüzyılın başında yaşayan birisi şimdi hayata gelse, herhalde uzun süreli bir terapiye ihtiyaç duyar. Bu süratli değişim teknolojiden sağlığa, iklimden üretime, sosyal alandan enerjiye kadar hayatın her alanda yaşandı. Bu durum diplomasi için de geçerli. Biz de diplomatlar olarak, Dışişleri Bakanlığı olarak bu değişime ayak uydurmaya çalışıyoruz, o kadar da kolay değil. Örneğin, yapay zekâ artık diplomatlar gibi hitap yazmaya başladı. Diplomatlardan, yani bizden farkı bunu birkaç saniyede yazabilmesi. İletişim, diplomasinin temel unsurlarından biriydi, şimdi iletişimin hızı ve çeşitliliği tüm temasların niteliğini değiştirdi. Bugün dünyanın en ücra köşesindeki bir hadiseyi anında öğreniyoruz. Bunları raporlaması gereken kimdir? Elçilerdir, diplomatlarımızdır. Aslında bir yerde onlara bu anlamda olan bağlılık da azalıyor. Artık diplomatlardan beklentimiz, arkadaşlarımıza sürekli anlatmaya çalışıyoruz; bu gelişmelerin arka planını, ne olup ne bittiğini, neden olduğunu bizlere bildirmeleri. Önemli gelişmeler olduğu zaman, örneğin Sayın Cumhurbaşkanımıza bilgi arz ediyoruz ve o bilgi arz ederken Sayın Cumhurbaşkanımızın bu konudan zaten haberdar olduğunu çoğu kez öğreniyoruz, dolayısıyla o konunun detaylarıyla ilgili sorular da soruyor. O nedenle yani şurada bir olay oldu işte nokta olmaz; perde arkasında ne var, neden olmuş, bunları artık diplomatlardan öğrenip bize hızlı bir şekilde bildirmesini rica ediyoruz.

Şimdi bir yazıyla, bir kriptoyla, bir kapalı yazıyla, bir telgrafla bir bilginin Bakana gelmesi, nereden baksanız en acil konuda bile 2-3 gün sürer. O yüzden tüm arkadaşlarımıza biz diyoruz ki; önemli gelişmeler olduğu zaman Bakan, Bakan yardımcısı ve ilgili genel müdüre doğrudan iletişim araçları yoluyla, yani telefonla, ilgili kendi aramızda iletişim programları var, o yolla iletmesini rica ediyoruz.

Tabi iletişim mecraları da çok farklılaştı, artık bir liderin, bir uluslararası örgütün temsilcisinin ya da bir dışişleri bakanının attığı tweet, tweetin etkisi standart açıklamalardan, basın açıklamalarından, bakanlık ya da devlet açıklamalarından çok daha fazla oluyor. Dolayısıyla iletişim araçları da değişiyor, bunlardan da iyi faydalanmak gerekiyor.

Sevgili arkadaşlar, diplomasi artık çok katmanlı ve çok aktörlü. Tek başına Dışişleri Bakanlığı’nın veya diplomatların üstesinden gelebileceği bir alan olmaktan çıktı. Eskiden bu meslek daha kapalı böyle kapılar arkasında yapılan nispeten elit bir uğraştı. Şimdi diplomasi ticaretten turizme, kültürden iletişime her alanda yapılıyor, eğitimde buna dahil. Sadece diplomatlar değil iş insanları, sanatçılar, akademisyenler ve öğrenciler, yurt dışına giden öğrenciler, buradan yurt dışından heyetleri ağırlayan öğrencilerimiz, üniversitelerimiz de artık diplomasinin önemli paydaşlarından birisi. Nitekim bugün yurt dışında diplomatlarımız TİKA, AFAD, Kızılay, Yunus Emre, Maarif, Diyanet, Türk Hava Yolları, iş dünyası, STK’larımız gibi çok sayıda paydaşla çalışıyor. Hatta üniversitelerde kurulan Türk dernekleriyle birlikte iş birliği yapıyorlar, çalışıyorlar. Birçok yurt dışında okuyan kardeşimiz ya da üniversitelerde okuyan kardeşlerimiz Türk derneği kuruyorlar. Ben de LSE’de London Economics’de okurken orada ikinci yılımda Türk Derneği Başkanlığını üstlenmiştim, çok da önemli faaliyetlerde bulunduk diğer arkadaşlarımızla beraber.

Sevgili arkadaşlar, değerli Başkan; bu hızlı değişime rağmen diplomasinin elbette geleneksel bazı özellikleri de halen önemini koruyor. Mesela insan unsuru diplomasinin en önemli boyutudur. İyi diplomatları olan ülkeler diplomaside daha başarılı oluyorlar, daha etkin oluyorlar. Tabii diplomaside etkin olmanın başka sebepleri var, ülkenin gücü, ekonomik gücünden tutun da birçok unsur var, ama iyi diplomata sahip olan ülkeler diplomaside daha etkin oluyorlar. Mesela … GPT gibi yapay zekâ programları evet hitap yazıyor dedik biraz önce, hem de hızlı yazıyor dedik. Ama bir hitapta hangi ifade nerede nasıl söylenir, hangi vurguyla söylenir, bunları ancak iyi yetişmiş bir insan yapabilir. Burada biz hatta farklı dillerden muhataplarımızla konuşurken tercümana ihtiyaç duyduğumuz zaman, o tercümanın bile tercüme etmesini beklemeyiz, bizlerin hissiyatını da tercüme ederken karşı tarafa yansıtmasını bekleriz. Yani iyi tercüme, sadece kelime-kelime iyi tercüme eden değildir konuşanın hislerini de karşı tarafa yansıtan tercüman iyi tercümandır. Yani insan unsurunun da önemini burada kaybetmeden vurgulamak için söylüyorum. Örneğin, müzakere, iletişim, yani etkili iletişim. En zor meseleyi bile net ama münasip bir biçimde karşı tarafa, muhatabına aktarma, farklı coğrafyalarda, farklı kültürlerde her türlü şart altında çalışma becerisi. Arabuluculuk gibi yetenekleri örneğin değerlendirelim. Bunlar asırlar önce de temel diplomasi becerileri arasındaydı. Yani 500 yıl önce de böyleydi, bugün de böyle. Mesela müzakere jargonunda yapıcı muğlaklık diye bir kavram var. Biz Bakanlığımızın web sayfasından da böyle düzenli bir şekilde diplomasi terimlerini paylaşıyoruz, açıklamasını da yapıyoruz; bilmiyorum takip ediyor musunuz, takip etmenizi tavsiye ederim. Belki ben de, arkadaşlarımla görüştüm, kendi hesaplarımdan ara sıra bunları paylaşabilirim. Yani yapıcı muğlaklıktan bahsediyorduk. Hiçbir anlaşmada taraflardan birisi yüzde 100 kazanamaz, öbür türlü anlaşma olmaz. Ancak ne zaman olur bu? Böyle … o zaman belki olabilir, ama o tür anlaşmaların da uzun sürmediğini tarih bize gösterdi. Her anlaşma bir müzakerenin ve al-ver egzersizinin sonucudur, ona işte “…” deniyor İngilizcede, uzlaşı kültürü. İşin tıkandığı yerde işte maharetli elçiler, maharetli diplomatlar, maharetli siyasetçiler devreye giriyor ve öyle bir cümle yazarlar ki her iki taraf da bunu dönüp anlatması gereken yere, özellikle de halkına, kamuoyuna olumlu bir şekilde takdim eder. Sonuçta bu aslında yapıcı muğlaklık masanın devrilmesini önler, öbür türlü tıkanır, kalkar gider. Masa tükendiği zaman bazen de sahaya inmek gerekiyor, sahaya indiğiniz zaman da nasıl neticeleneceği belli değil. Dolayısıyla burada diplomatlara, iyi yetişmiş diplomatlara önemli görevler düşüyor.

İşte bunlar yıllardır var olan ve hala diplomasinin temelini oluşturan niteliklerden bazıları değerli arkadaşlar. Değerli arkadaşlar; bu niteliklere sahip olmak için hem akademik geçmişinizin, hem de saha tecrübenizin güçlü olması gerekiyor. Tabiatıyla en az bir yabancı dile de iyi bir şekilde hakim olmak gerekiyor.

Şükürler olsun bugün artık Türkiye olarak güçlü bir Hariciye geleneğine sahibiz. Bu yıl Hariciye Teşkilatımızın temellerinin atılmasının 500. yılını kutluyoruz, yani Reisü’l-küttablığın tesis edilmesinin 500. yılını kutluyoruz, 1523’te ecdadımız tesis etmiş. Elçiye zeval olmaz diye bir geleneksel tabirimiz var, böyle diyen bir milletiz. Hariciye geleneğimiz aslında Reisü’l-küttablığın kuruluşunun da gerisine gider. Yani Orta Asya'dan, Asya'dan Anadolu’ya gelmeden önce de ecdadımız aslında diplomasinin inceliklerini çok iyi biliyordu. Biz bir yandan bu derin tecrübeden istifade ediyoruz, bir yandan da biraz önce anlatmaya çalıştığım yeniliklerden istifadeyle geleceğe hazırlıyoruz kendimizi.

Sadece geleceğe hazırlanmakla kalmıyoruz, bizler de yenilikçi adımlar ortaya koyarak yenilikleri, değişimi yönetmeye, yön vermeye çalışıyoruz. Aksi takdirde hem gerisinde kalırsınız, hem de başkalarının yönlendirmesine kapılıp gidebilirsiniz. Örneğin yapay zekâdan gelecek okumaları ve konsolosluk hizmetlerinde faydalanmaya başladık. Çünkü konsolosluk hizmetlerinde de vatandaşların talepleri artıyor, sayısı artıyor, hizmeti hızlı vermeniz gerekiyor ve insan unsuru olarak ne kadar çaba sarf etseniz, güler yüzle karşılaşsanız ve aynı şekilde işini yapmak için samimi çalışsanız da yetişmek mümkün değil. O yüzden özellikle çağrı merkezlerimizde 7 gün/24 saat yapay zekâdan faydalanarak tüm vatandaşlarımıza, yurt dışındaki vatandaşlarımıza en iyi, en hızlı hizmeti vermeye çalışıyoruz.

Yeni nesil diplomatlarımızın şimdi yetiştirilmesi için biz de Bakanlığımıza bağlı YÖK’le de görüşüyoruz, bir üniversiteyle iş birliği yaparak bir diplomasi akademisi kuracağız. Bizim şimdi Deniz Hukuku Enstitümüz var mesela, Ankara Üniversitesi’ne bağlı, ama aynı zamanda Adalet Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı’yla da ilintili bir enstitü ve bu enstitü master ve doktora programları da düzenliyor, yani lisansüstü ve doktora programları. Dolayısıyla biz de sadece Türkiye’den gelecek diplomat adaylarına değil dünyadaki diplomatlara da, genç diplomatlara da, şu anda geçici programlarla her sene düzenlediğimiz 3 haftalık, 1 aylık programlarla çok sayıda diplomatı, aşağı yukarı her sene 65 ülkeden bir genç diplomatı bir araya getirerek bu tecrübelerimizi paylaşmaya çalışıyoruz. Ama bir akademiyle bunu daha düzenli, daha üst düzeye çıkarmak istiyoruz.

Antalya Diplomasi Forumu’nu bilmeyen var mı aranızda? Antalya Diplomasi Forumu, gerçekten ikinci yılında bir dünya markası oldu, 10-12 Mart tarihlerinde de inşallah üçüncüsünü Antalya’da düzenleyeceğiz. Tabii burada da, bu girişimimizde de fikir diplomasisi alanında geleceğin trendlerine yön vermeye çalışıyoruz. Sadece bu tür trendler işte Davos’ta, Münih’te veya buna benzer platformlarda değil artık Türkiye’de de konuşulsun istedik ve konuşulmaya da başlandı, ciddi bir şekilde başlandı. İşte ekonominin gücü, dünyanın gücü nereye gidiyor, değişim diyoruz, güç dengesi de değişiyor. Eskiden iki kutuplu vardı soğuk savaş döneminden bahsediyoruz, sonra tek kutuplu dendi, çok taraflılık, etnik çok taraflılık tartışmaları başladı. Ama bir taraftan da yeni yükselen devletler var, güçler var, diğer taraftan da ekonominin gücünün Asya’ya doğru kaydığını görüyoruz, hem de hızlı bir şekilde kaydığını görüyoruz. Uzmanlar, analistler bu çalışmaları yapıyor, biz de bunları takip ediyoruz, sahada da takip ediyoruz. Ekonominin hızı Batıdan Doğuya doğru, Asya’ya doğru yılda 140 kilometre hızla gidiyor.

Dolayısıyla yeniden Asya dedik. Bizim köklerimiz Asya’da, ilk defa Asya’da değiliz. Ciddi bir mevcudiyetimiz var, ASEAN gibi kuruluşlarla da sektörel diyalog ortaklığı statüyle iş birliğimizi geliştiriyoruz, ama bütüncül bir yaklaşımla, şu anda binden fazla eylem unsuruyla tüm Asya’yla ilişkilerimizi geliştirmek için çaba sarf ediyoruz.

Dijital diplomasi dedik, dijital yeniliklerden faydalanalım dedik. Ve pandemi öncesi dijital diplomasi dedik, pandemi zamanında dijital diplomasinin ne olduğunu herkes gördü. Ama dijital diplomasi derken sadece işte online görüşmeler, ondan video konferans yöntemiyle görüşmeler olarak değerlendirilmemelidir, dijital diplomasinin kapsamı da geniş, bu alanda da Bakanlık olarak kendimizi yenilikleri adapta etmeye çalışıyoruz.

İşte bu ve benzeri adımlarla güçlü geleneğimizi gelecekle buluşturmaya çalışıyoruz ve bunda da önemli adımlar attığımızı söylemek isterim.

Değerli Başkanım, çok sevgili öğrenci kardeşlerim; küresel sistem de hızlı bir değişim sürecinden geçiyor gerçekten. Biraz önce bir kısmını anlatmaya çalıştım, ekonomik gücün nasıl değiştiğini. İçinde bulunduğumuz dönemi belirsizlikler çağı olarak nitelendirebiliriz. Hatta şöyle bir espri yapılıyor: Uluslararası siyasette belirgin olan tek şey var, belirsizlik. Gerçekten de anlamlı bir espri. Aynı anda birden fazla krizle karşı karşıyayız, işte Ukrayna’daki savaş, hepimiz bunu konuşuyoruz, ama Suriye’deki durum devam ediyor, Kafkasya’daki kırılganlık devam ediyor, Doğu Akdeniz’de aynı şekilde kırılganlık devam diyor, Balkanlar’da 90’lar dönme belirtilerini geçen sene gördük, önlemek için ciddi çabalar sarf ettik ve halen de çaba sarf ediyoruz, yani çok hassas dengeler var, dolayısıyla geleceği kestirmek daha da zorlaşmaya başladı. Yani eskiden kurulan sistemler uzun sürerdi, işte Vestfalya kurulan sistem ne kadar sürdü? Bir asır sürdü. Birinci Dünya Savaşı, İkinci Dünya Savaşı, bu dönemler aşağı yukarı yarım asır sürdü. Ama soğuk savaşın bittiği dönemden bu yana oluşturulan ya da oluşturulmaya çalışılan sistemlerin hayatı zor kısa oldu, dolayısıyla belirsizlik daha da derinleşti.

Bugün gergin ortamda, bu belirsizliklerin olduğu ortamda iki tür refleks ortaya çıkıyor.

Birinci refleks, kendi refah alanına çekilerek sorunlardan kaçabileceğini düşünme hali ya da eylem. Yani bana dokunmayan yılan bin yaşasın anlayışı da var, terörle mücadelede bunu çok kullanıyoruz. Özellikle Avrupa’da bunu görüyoruz şu anda değerli arkadaşlar. Halbuki tuzsuz aşım, ağrısız başım demek artık ne mümkün, ne ahlaki.

Diğer refleks ise daha ilkel, ırkçılık, yabancı düşmanlığı, İslam düşmanlığı şeklinde maalesef vücut buluyor. İşte İsveç, Hollanda, Danimarka, Avrupa’da, Batıda olanları görüyorsunuz. Bu menfur eylemleri ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirmek akıl tutulmasıdır. Başka inançlara gelince olmaz, suç, ama bizim yüce dinimiz İslam’a, kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim’e gelince ifade özgürlüğü. Bu hem ahlaksızlıktır, yani bunu çifte standartla nitelendirmek yetersizdir, hem de alçaklıktır. (Alkışlar)

Sizlerin de bu eylemleri kınamak için çok etkin eylemler düzenlediğinizi, faaliyetler yaptığınızı biliyorum, bu duyarlılığınız için de sizlere canı gönülden teşekkür ediyorum. (Alkışlar)

İşte bu belirsizlikler, bu gerginlikler, yani dünyada işte savaşlar, krizler, dondurulmuş ihtilaflar, dondurulmuş ihtilaf derken çözümü dondurulmuş ihtilaflar aslında, her an patlayabileceğini de gördük. Karabağ zaferi Azerbaycan’ın bunlara verebileceğimiz çarpıcı yakın bir örnek.

İşte Türkiye olarak bu refleksler karşısında sıkışıp kalmış insanlığa daha adil bir dünya mümkün diyerek üçüncü bir alternatif sunuyoruz, bunu da girişimci ve insani dış politikamızla yapıyoruz Cumhurbaşkanımızın liderliğinde. Bu alternatif iş birliği ve çok taraflılık gibi modern kavramlar kadar adalet, vicdan ve istişare gibi kadim değerlerimize dayanıyor.

Değerli kardeşlerim, bahsettiğim yeni düzende oyun kurucu olmak için dinamik bir dış politika yürütmemiz şarttır, oturduğumuz yerden bu işler olmaz. Küresel bir güç olarak her coğrafyada aktif olmak zorundayız, politikalarımızı ve politika araçlarımız sürekli olarak gözden geçirmek, güncellemek zorundayız. Bir yandan riski nasıl yönetiriz, diğer yandan da fırsatlar varsa bundan nasıl istifade ederiz diye bakıyoruz. Her kriz fırsatları beraberinde getirir, bu fırsatları da çok iyi değerlendirmemiz gerekiyor. Bu anlayışla Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Türkiye’yi uluslararası alanda lider ülke ve küresel bir güç yapan adımlar atıyoruz. Ukrayna arabuluculuk, Türk dünyası normalleşme adımları, çok taraflı diplomasi, Afrika, Latin Amerika ve Asya politikalarımız, İslam düşmanlığı, ırkçılık ve yabancı düşmanlığıyla mücadele gibi alanlarda yoğun bir diplomasi izliyoruz.

Değerli arkadaşlar, gördüğünüz gibi dış politika gündemimiz çok geniş. Sözlerimin başında çok katmanlı demiştim, çok aktörlü demiştim, birkaç örnekte görüyoruz, daha birçok örnek size verebilirim.

Bu yoğun gündemde ancak devlet-millet iş birliğiyle başarılı olabilirsiniz, O nedenle sadece Dışişleri Bakanlığının üstesinden gelecek bir alan olmaktan çıktı diyorum, kendimizi yetersiz gördüğümüzden değil, dış politika topyekun bir çabayı gerektiriyor çünkü. Ekonomide, bilimde, sanatta, sporda, askeri alanda başarılı olursak, diplomasisi de başarılı olmuş sayılıyoruz. Zaten bu saydıklarım milli güç unsuru oluşturan unsurlar.

Ve tabi bu yumuşak ve sert milli güç unsurlarını birleştiren akıllı ve güçlü bir yönetim ve liderlik başarının diğer olmazsa olmazıdır. Zaten dış politikadaki başarılarımızın arkasında da bu yatıyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderler diplomasisi ve bizim yaptığımız çalışmalara büyük bir güç vermesi, Türkiye’nin sahada ve masada başarılı olmasının arkasındaki en itici güçtür. Ama Sayın Cumhurbaşkanımızın ve bizlerin arkasında da güçlü bir millet var, milletimizin gücünü ve duasını hissediyoruz, güçlü bir ülke var, öyle hamasetle olmaz bu işler.

Değerli arkadaşlar, Genç Diplomat Akademisi katılımcıları olarak sizleri de aramızda görmek isteriz. Nerede görmek isteriz? Bakanlığımızda görmek isteriz. Sizleri de aynı şekilde staj programlarımızda da görmek isteriz. Geçen sene Dışişleri Bakanlığı stajyerler tarafından en memnun kalınan bakanlık seçildi ve ödülü de Sayın Cumhurbaşkanımızdan aldık. Tüm gelen arkadaşlarımızla grup grup hepsiyle ben de bir araya geldim, yemekler yedik, sohbetler ettik, kimisi tez yazıyor, sorularını cevapladık, yardımcı olduk, sadece ben değil Bakan yardımcılarımız, genel müdürlerimiz. Genç Bakanlığa giren arkadaşlarla buluşturduk, hangi sorularla karşı karşıya kalınıyor, nasıl hazırlanıyor, bu konuda sizlerle de iş birliği yapmak isteriz. Yani Dışişleri Bakanlığına nasıl girilebilir, nasıl çalışılır, nelere dikkat etmek lazım, dilde ne kadar başarılı olmanız lazım, bu konularda arkadaşlarımız gelen herkese, ilgi duyan herkese ayrım yapmaksızın bilgi veriyor. Ben de bizzat vaktim oldukça ilgileniyorum. Çünkü biraz önce de dedik teknoloji evet değişiyor, ama insan unsuru ve kaliteli insan unsuru halen diplomasinin temelidir, direğidir.

Hariciye mesleği tabi önemli bir görevdir. Bu mesleği ve ay-yıldızı temsil etmek çok onurlu bir uğraştır. Bu meslek büyük bir özveri de gerektirir, mesai mefhumu yoktur bizde. Her coğrafyada çalışabilmeniz, bazen dost, bazen de hasım ortamlarda mücadele vermeniz gerekiyor.

Örneğin hariciye şehitlerimizden birini, merhum Başkonsolosumuz Kemal Arıkan’ı 41 yıl önce bugün hain bir terör saldırısında Los Angeles’ta kaybettik. Dün de ilk diplomasi şehitlerimiz Başkonsolos Mehmet Baydar ve Konsolos Bahadır Demir’in yine Los Angeles’taki şahadetlerinin 50. yıl dönümüydü, Ermeni terör örgütlerinin saldırısına uğradılar.

Yani Türk diplomatları Ermeni terör örgütlerinin ve diğer hainlerin saldırılarında eşini, çocuğunu, arkadaşını kaybetmiş, ama devlete, millete hizmette asla geri durmamıştır. İşte böyle kahraman bir teşkilatta Bakan olarak görev yapmak benim için de büyük bir gururdur.

Bu vesileye, dün Tahran’daki Azerbaycan Büyükelçiliğine yapılan saldırıyı bir kez daha kınıyorum. Azerbaycanlı kardeşlerimize, bir şehidimiz var, başsağlığı diliyor, geçmiş olsun dileklerimi buradan bir kere daha iletmek istiyorum.

Bütün şehitlerimiz ve ebediyete irtihal etmiş gazilerimizi de bu vesileyle rahmetle anıyorum, ruhları şad olsun.

Bugün beni davet ettiğiniz için, aranıza kabul ettiğiniz için hepinize çok teşekkür ediyorum, onur duydum.

Şimdi merak ettiğiniz konularda sizlerin sorularına cevap vermeye çalışacağım, ama öneriniz ve eleştirilerinizi de dinlemekten de büyük bir memnuniyet duyacağım, faydalanacağımı söylemek isterim.

* Interpress deşifresidir.