DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Aziz kardeşim Dışişleri Bakanı Riad
Malki, Filistin Dışişleri Bakanlığı’nın çok kıymetli mensupları, Büyükelçi
kardeşlerim, hanımefendiler, beyefendiler ülkemize, İstanbul’a hoş
geldiniz.
Bu toplantının gerçekleştirilmesinde emeği geçen tüm kardeşlerime çok
teşekkür ediyorum. Gerek Filistin Dışişleri Bakanlığı’nda görev yapan
kardeşlerime, gerekse çok kıymetli Büyükelçi kardeşime ve de Bakanlığımda
görev yapan kardeşlerime tüm çabaları için çok teşekkür ediyorum.
Sözlerimin hemen başında Filistin davasını her platformda güçlü bir şekilde
savunan saygıdeğer Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın sizlere
selamlarını ve en iyi dileklerini iletmek istiyorum.
Ve yine sözlerimin hemen başında, kısa bir süre önce Hakk’ın rahmetine
kavuşan Filistin’in İstanbul Başkonsolosu Abdülkerim kardeşime ve bu
vesileyle de bütün Filistinli şehitlerimize Rabbimden rahmet diliyorum.
Filistinli kardeşlerimizin işgal, zulüm ve yıkım karşısında devam
ettirdikleri şanlı mücadeleyi selamlıyor ve bu asil direnişe olan güçlü
desteğimizi burada bir kere daha ifade etmek isterim.
Bugün açılışını yaptığımız konferansın Filistin’in dış ilişkilerinin
geliştirilmesi ve özellikle Filistin davasının dünyaya aktarılması
bakımından müspet neticeler vereceğine gönülden inanıyorum.
Çok kıymetli Büyükelçiler, Filistin zorlu sınamalarla dolu bir süreçten
geçmektedir. Karşı karşıya olduğumuz meselelerin sayısı azalmamış, bilakis
artmıştır. İsrail Hükümetinin Filistin halkının tarihi ve meşru haklarını
hedef almasının yanı sıra, diğer bazı aktörler de tek taraflı ve yasa dışı
fiilleriyle bölgenin istikrarını bozmayı amaçlamaktadır.
Türkiye, uluslararası arenada Filistin davasının müdafaası konusunda her
zaman ön planda yer almaktadır. Geçtiğimiz dönemde İslam İşbirliği
Teşkilatı Zirve Dönem Başkanı sıfatıyla Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip
Erdoğan’ın önderliğinde, öncülüğünde İstanbul’da Filistin konulu iki
olağanüstü İslam Zirvesi tertipledik. Ayrıca, çok değerli kardeşim Bakan
Riad Malki’yle birlikte Birleşmiş Milletler Genel Kurulunu harekete
geçirerek Kudüs’ün statüsünü değiştirmeye yönelik her girişimi hükümsüz
kılan bir kararın ezici bir çoğunlukla kabul edilmesini sağladık. Aynı
şekilde, İsrail güvenlik güçlerinin tekrar eden saldırıları karşısında
Filistinli sivillere korunma sağlanması konusunda da yine BM Genel
Kurulunda yine ezici çoğunlukta bir karar çıkarmayı birlikte başardık. Bu
gayretlerimize devam etmemiz ve Filistin davasının uluslararası toplumun
gündeminde muhafaza etmemiz çok önem taşımaktadır hep birlikte.
Kıymetli kardeşlerim, İsrail yaşananlardan ders almak yerine, aynı hataları
tekrarlamaktadır. Gazze’deki insanlık dışı ablukayı sürdüren İsrail, iki
devletli çözümü devre dışı bırakmaya yönelik şiddetten beslenen pervasız
bir kampanya yürütmektedir. Geçen yıl İsrail Parlamentosunda kabul edilen
sözde ulus devlet yasası da bu zihniyeti yansıtan yeni bir örnek olmuştur.
Bu tür girişimlerin diyalog ve diplomasi yoluyla adil ve kalıcı bir barışa
ulaşma hedefimizi gölgelemesine asla izin vermeyeceğiz. İsrail yasa dışı
faaliyetlerini yoğunlaştırdıkça, biz uluslararası sahada barış ve adalet
için daha da fazla çaba göstereceğiz.
Çok kıymetli kardeşlerim, Kudüs’ün tarihi ve hukuki statüsünün muhafazası,
dış politikamızın önceliklerinden bir tanesidir. Bu, bizim için kutsal bir
davadır. Kudüs’teki adaletsizliğe uluslararası toplumun dikkatini çekmek
için her türlü çabayı gösteriyoruz ve bu konuda da kardeşim Riad Malki’yle
her zaman omuz omuza birlikte çalışıyoruz.
Bu anlayışla, geçtiğimiz Aralık ayında İstanbul’da Kudüs için Parlamenter
Birliğinin İkinci Konferansını düzenledik. Söz konusu toplantıya Latin
Amerika’dan Orta Asya’ya, Afrika’dan Avrupa’ya kadar dünyanın dört
köşesinden yüzlerce temsilcinin katılım sağlaması, esasen Filistin davasına
küresel düzeyde verilen güçlü desteğin önemli bir göstergesini teşkil etmiş
ve bizlere umut vermiştir.
İsrail’in Kudüs’te yeni oldubittiler yaratma gayretlerini endişeyle takip
ediyoruz. Kudüs’ün statüsünün tek taraflı fiillerle değiştirilmesi mümkün
değildir ve buna da asla müsaade etmeyiz.
Çok kıymetli Büyükelçiler, aziz kardeşlerim, 1967 sınırları temelinde
başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve egemen bir Filistin Devleti’nin
kurulması bir seçenek değil; zorunluluktur. Kendi topraklarında işgal ve
abluka altında değil, refah ve huzur içinde yaşamak Filistin halkının
tarihi ve meşru hakkıdır, hiçbir ülkenin bu hakkı gasp etmeye gücü
yetmeyecektir.
Sahadaki durum bakımından Ortadoğu barış sürecinin acilen canlandırılması
gerekmektedir. Daha önce pek çok kez ifade ettiğimiz gibi, uygulanması
mümkün olmayan, Filistinlilerin haklarını göz ardı edecek hiçbir barış
planı uluslararası kamuoyu nezdinde kabul görmeyecektir. Çözüm iddiası
taşıyan her girişimin yapıcı, dengeli, samimi olması önem taşımaktadır.
Filistin’de statükonun sürdürülemeyeceği aşikar olmuştur. İki devletli
çözümü savunduğunu söyleyen her ülkenin İsrail’i tanıdığı gibi, artık
Filistin Devleti’ni de tanıması gerekmektedir ve bu yönde çok çaba sarf
ediyoruz. Bugüne kadar Filistin Devleti’ni tanımayan başta Avrupa ülkeleri
olmak üzere, her ülke nezdinde bundan sonra da temaslarımızı sürdüreceğiz.
Çok kıymetli kardeşlerim, Filistin halkı için tüm imkanlarımız ve
kurumlarımızla seferber olmaya devam edeceğiz
Türkiye olarak 2005 yılından bu yana Filistin’e yaptığımız yardımlar 460
milyon doları aşmıştır. Yine TİKA Filistin Ofisinin 2006’dan itibaren
hayata geçirdiği projelerin sayısı da 550’ye ulaşmıştır. Bu projelerle
Filistin’in dış desteğe ihtiyaç duymayacak şekilde güçlü ve sürdürülebilir
ekonomiye kavuşmasını hedefliyoruz. Filistin’e verdiğimiz desteğin önemli
bir bölümünü de Birleşmiş Milletler Yakın Doğu’daki Filistinli Mülteciler
için Yardım ve Bayındırlık Ajansı UNRWA’ya katkılarımız teşkil etmektedir.
UNRWA ne yazık ki son dönemde bir hedef tahtası haline gelmiştir. ABD’nin
bu kuruluşa anlaşılması güç bir siyasi motivasyonla yaklaşarak katkısını
sonlandırma kararı alması, zorlu bir süreç başlatmıştır. UNRWA Danışma
Komitesi Başkanı olarak Ajansın karşı karşıya bulunduğu mali krizin
üstesinden gelinmesi için diğer ülkelerle eşgüdüm içinde yoğun bir çaba
sarf ettik. En son Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda, Riad Malki kardeşim
de oradaydı, Türkiye, Japonya, İsveç, Almanya ve Avrupa Birliği’nin ev
sahipliğinde bir konferans düzenledik ve birçok ülkenin ilave katkı
vermesini sağladık, ama bu çabalarımız devam edecek. Türkiye olarak da
UNRWA’ya olan katkılarımızı artırarak inşallah devam ettireceğiz. Sorunlar
kısa vadede aşılmış görünmektedir, ancak Ajansa desteğin önümüzdeki dönemde
de tüm uluslararası camia tarafından devam etmesi elzemdir.
Bu noktada Filistin halkı için topladığı 1 milyon dolar tutarında yardımı
UNRWA’ya bağışlama kararı alan Afganistan’a en içten şükranlarımı
sunuyorum. Birazdan gerçekleştireceğimiz törenle bu yardımı Ajans
yetkililerine takdim edeceğiz.
Kendisinin de zor şartlarda yaşadığı biliyoruz Afgan halkının, Afgan halkı
bu asil davranışıyla milletlerarası kardeşliğin en güzel örneklerinden
birini sergilemiştir. Buradan tüm Afgan halkına gönülden şükranlarımızı ve
selamlarımızı gönderiyoruz.
Tüm bu gayretlerin en önemli neticesi, yardım kesme tehditleriyle boyun
eğdirilmeye çalışılan Filistin halkının asla ve asla yalnız
bırakılmayacağını göstermesidir. Filistin davasının müdafaası için
önümüzdeki dönemde Birleşmiş Milletler ve İslam İşbirliği Teşkilatı gibi
uluslararası platformlarda alınan kararların uygulanmasının da takipçisi
olacağız.
Çok değerli Büyükelçiler, aziz kardeşlerim; Türkiye olarak bölgemizde var
olan çatışmaların durdurulması, sivil savaşların sonlandırılması ve diğer
kardeş ülkelerimizdeki istikrarın ve huzurun güçlenmesi için yoğun çaba
sarf ediyoruz.
İki gün önce Londra’da Ürdün Konferansına katıldık ve Ürdün’e olan
desteğimizi yineledik. Ürdün’ün güçlü ve istikrarlı olması Türkiye için
önemlidir, ama Filistin için de elzemdir. Ve orada İsrail’in Ürdün’e
yönelik çıkardığı zorlukları da gündeme getirdik, özellikle Ürdün üzerinden
Kudüs’e geçmek isteyenlere İsrail’in çıkardığı zorlukların da altını
çizdik, özellikle vurguladık.
Yine şimdi Irak’ın yeniden inşası için yoğun çaba sarf ediyoruz. Filistin
Devlet Başkanı Abbas’ın Irak ziyaretini gerçekleştirdiğini biraz önce
kardeşim Riad Malki’den öğrendim. Irak da bizim için önemli bir ülkedir ve
bu işgalden sonra ve seçimlerden sonra yeniden ayağa kalkması hepimiz için
önemlidir.
İran’a yönelik yaptırımları doğru bulmuyoruz ve İran’ın bu şekilde köşeye
sıkıştırılmasının bölge için de çok riskli ve tehlikeli olduğunu
düşünüyoruz. Ve İran’a yönelik desteğimizi de sürdüreceğiz.
Aynı şekilde Yemen ve Libya’daki savaşların durdurulması için bu sene çok
daha fazla çaba sarf edeceğiz. Kardeş ülkelerde gözyaşının ve akan kanın
durdurulması için Türkiye her zaman yoğun çaba sarf edecektir ve inşallah
bu kardeş ülkelerimize de istikrar, barış, huzur tekrar geri gelir.
Aziz kardeşlerim, her türlü engelleme çabalarına rağmen Filistin halkının
kendi devletinde birlik ve huzur içinde yaşayacağı günler er ya da geç
gelecektir. Bizlerin görevi, bunun daha fazla ertelemeden bir an önce
mümkün kılınmasıdır. Türkiye elindeki tüm imkanlarla Filistin’in hürriyeti
ve uluslararası alandaki mücadelesini sürdürecektir.
Bu düşüncelerle Filistinli Büyükelçiler Konferansının Türkiye’ye Filistin
kardeşliği için, Filistin Devleti’nin parlak geleceği için hayırlara vesile
olmasını Rabbimden temenni ediyorum.
Sizleri ülkemizde ağırlamaktan büyük bir mutluluk ve onur duyuyoruz.
Şunu unutmayın: Çalışmalarınızda nerede olursa olsun çabalarınızda hiçbir
zaman yalnız değilsiniz, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve halkı ve Dışişleri
Bakanlığı ve yurt dışındaki tüm misyonlarımız her zaman sizlerle beraberdir
ve sizleri hiçbir zaman inşallah yalnız bırakmayacağız.
Umarım Türkiye’de yoğun çalışmalarınızın yanı sıra güzel vakit de
geçirirsiniz.
Tüm çalışmalarınızın başarılı geçmesini diliyorum, sizleri en kalbi
duygularla bir kere daha selamlıyorum, hoş geldiniz.
Çok teşekkür ediyorum.