Dışişleri Bakanı Sn. Ahmet Davutoğlu'nun İngiliz The Guardian Gazetesinde Yayımlanan Makalesinin Gayriresmi Tercümesi, 16 Haziran 2013 Dışişleri Bakanı Sn. Ahmet Davutoğlu'nun Liberation Gazetesinde Yayımlanan Mülakatı, 9 Temmuz 2012 Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu’nun Die Presse Gazetesinde (Avusturya) Yayımlanan Makalesi, 22 Mart 2012 Dışişleri Bakanı Sn. Ahmet Davutoğlu’nun Nihom Keizai Shimbun (Japonya) Gazetesinde Yayımlanan Mülakatı, 8 Ocak 2012 Sn. Bakanımızın Le Monde Gazetesinde (Fransa) 21 Aralık 2011 Tarihinde Yayımlanan Mülakatı Sn. Bakanımızın Libération Gazetesinde (Fransa) 21 Aralık 2011 Tarihinde Yayımlanan Makalesi Sn. Bakanımızın Der Spiegel Dergisinde (Almanya) Yayımlanan Mülakatı, 12 Aralık 2011 Sayın Bakanımızın Süddeutsche Zeitung Gazetesinde (Almanya) 08.12.2011 tarihinde yayımlanan makalesi Sayın Bakanımızın Le Matin Gazetesinde (Fas) 14.11.2011 Tarihinde Yayımlanan Makalesi Sayın Bakanımız ile İtalya Dışişleri Bakanı Franco Frattini'nin La Repubblica Gazetesinde (İtalya) 09.11.2010 Tarihinde Yayımlanan Ortak Makaleleri Sayın Bakanımızın Egemen Kazakistan Gazetesinde (Kazakistan) 16.02.2010 Tarihinde Yayımlanan Makalesi Sayın Bakanımızın Oslobodjenje Gazetesinde (Bosna-Hersek) 14.12.2009 Tarihinde Yayımlanan Makalesi Sayın Bakanımızın Vjesnik Gazetesinde (Hırvatistan) 12.12.2009 Tarihinde Yayımlanan Makalesi Sayın Bakanımız ile İtalya Dışişleri Bakanı Franco Frattini'nin Corriere della Sera Gazetesinde (İtalya) 18.11.2009 Tarihinde Yayımlanan Ortak Makaleleri Sayın Bakanımızın 55, Albania, Shqip ve Gazeta Shqiptare Gazetelerinde (Arnavutluk) 18.10.2009 Tarihinde Yayımlanan Makalesi Sayın Bakanımızın Dnevni Avaz Gazetesinde (Bosna-Hersek) 17.10.2009 Tarihinde Yayımlanan Makalesi Sayın Bakanımızın Al-Dustour Gazetesinde (Ürdün) 10.09.2009 Tarihinde Yayımlanan Makalesi Sayın Bakanımızın Rezonansi Gazetesinde (Gürcistan) 7.09.2009 Tarihinde Yayımlanan Makalesi Sayın Bakanımızın Pobjeda Gazetesinde (Karadağ) 24.07.2009 Tarihinde Yayımlanan Makalesi Sayın Bakanımızın Politika Gazetesinde (Sırbistan) 23.07.2009 Tarihinde Yayımlanan Makalesi Sayın Bakanımızın Adevarul Gazetesinde (Romanya) 03.07.2009 Tarihinde Yayımlanan Makalesi
Sayın Bakanımızın Al-Dustour Gazetesinde (Ürdün) 10.09.2009 Tarihinde Yayımlanan Makalesi

                                              
                                                   Türkiye-Ürdün Dostluğu ve Ortadoğu….


“ Bu terakki ve teali Hak’kın bütün şark milletlerine büyük bir lûtfu olan bir Ata’ya mâlik olmanın ve ona sımsıkı sarılmanın eseridir….”. Ürdün Emiri Abdullah 1937 yılında ülkemize vâki ziyareti vesilesiyle, Türkiye Cumhuriyeti’ne ve O’nun kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e karşı hissiyatını işte bu veciz sözlerle dile getirmişti.

Halklarımız arasında asırlardır var olan kardeşlik bağları, Atatürk ile Emir Abdullah arasında tesis edilen sağlam dostlukla bugüne kadar güçlenerek devam edegelmiştir. Türkiye-Ürdün ilişkilerinde ulaştığımız memnuniyet verici seviye, Türkiye ve Arap dünyası arasındaki sıcak münasebetlerin ve işbirliğinin güzel örneklerinden birisidir.

Türkiye ve Ürdün arasında siyasi ilişkilerin temellerinin atıldığı dönemdeki ve liderlerimizin buluştukları 1930’lardaki Ortadoğu coğrafyası ile günümüzdeki Ortadoğu kuşkusuz birbirinden çok farklıdır. Aradan geçen zaman zarfında bu bölgede büyük kalkınma hamleleri gerçekleştirilmiştir. Farklılığın en çarpıcı misallerinden biri de Ürdün’dür. Bu ülke doğal kaynakları sınırlı olmasına rağmen bölgedeki ekonomik cazibe merkezlerinden biri olmayı başarmıştır. Bunda Ürdün’ün barışsever bir ülke olmasının yanısıra, insan kaynağına yapılan yatırımların da büyük payı vardır.

Yine tarihi perspektiften baktığımızda, ekonomik alanda kaydedilen olumlu gelişmelere mukabil, Ortadoğu’da siyasi istikrarın maalesef bir türlü tesis edilemediğini, bu coğrafyanın adının çoğunlukla sorunlarla anılmakta olduğunu görmekteyiz. Bununla, özellikle Arap-İsrail ihtilafını ve bu ihtilafın merkezinde yer alan Filistin meselesini kastediyorum. Bu coğrafyadaki birçok çatışma ve anlaşmazlığın kaynağında bu sorunun yattığını, bölgemizin barış ve istikrara kavuşturulmasının yolunun bu meselenin adil ve kapsamlı bir anlayışla çözülmesinden geçtiğini biliyoruz. Öyleyse, İsrail-Filistin görüşmelerinin canlandırılması, Arap Barış Planı’nda da vazedilen iki devletli çözüm vizyonunun yaşama geçirilmesi ve Suriye ile Lübnan kanallarının işletilmesi gerekmektedir. ABD yönetiminin bu doğrultudaki gayretleri büyük önem taşımaktadır. Türkiye olarak, Majesteleri Ürdün Kralı Abdullah’ın barışın sağlanması yolundaki teşebbüslerini de fevkalade önemli buluyor ve destekliyoruz. Geleceğe umutla bakılabilmesi için bu çabalara yönelik desteğin ve barış iradesinin ilgili tüm taraflarca samimiyetle ortaya konulması şarttır. İçinden geçmekte olduğumuz dönemde, Filistinli kardeşlerimizin aralarında uzlaşmaya varmalarını ve seçimlerden istikrarlı bir şekilde ve birlik içinde çıkmalarını da gerekli görüyoruz.

Ortadoğu bölgesinin istikrarı ve güvenliği bağlamında Türkiye ve Ürdün’ün ortak komşusu olan Irak’la ilgili gelişmeler de bizi yakından ilgilendirmektedir. Türkiye, Irak’ın siyasi birliğini ve iç barışını tesis etmiş, farklı unsurların ahenk içinde birarada yaşadıkları, bölge ve komşuları açısından istikrar kaynağı olan bir ülke haline gelmesi için yoğun çabalarını sürdürmektedir. Birkaç ay sonra Irak’ta yapılacak olan seçimlerin de komşumuzu her bakımdan güçlendirecek şekilde başarıyla tecelli etmesini içtenlikle arzu ediyoruz.

Türkiye ve Ürdün’ün gerek Arap-İsrail ihtilafı, gerek Irak olsun uluslararası gündemi meşgul eden birçok konudaki görüşleri örtüşmektedir. Bu durum, çevremizde barış ve istikrar tesis etmenin, güçlü bir işbirliği ve ekonomik refah kuşağı oluşturmanın gayreti içindeki ülkelerimizi birbirine daha da yakınlaştırmaktadır.

Komşularıyla sıfır sorun politikası izleyen Türkiye, yakın çevresinin kriz üreten bir coğrafya olmaktan kurtarılmasını arzulamakta, bu anlayışla da bölgesinde kalıcı düzenin tesisinde kendini birinci derecede sorumlu görmektedir. Bu yalnızca coğrafi konumumuzdan değil, aynı zamanda Orta Doğu bölgesiyle olan tarihi ve kültürel bağ ve birlikteliğimizden kaynaklanan manevi bir yükümlülüktür.

Bu bağlamda Türkiye, izlediği çok boyutlu, pro-aktif, yapıcı ve geleceğe dönük politikalarla yakın çevremiz ve de daha geniş ölçekte güvenlik, refah ve istikrarın gelişimine katkıda bulunmayı hedeflerken, stratejik konumumuz, tarihi, kültürel ve manevi bağlarımızın bize bahşettiği artı değerleri de en iyi şekilde değerlendirmeye çalışmaktadır.

Geçtiğimiz yıllarda atılan çeşitli adımlarla Ürdün’ün yanısıra Arap dünyasıyla ilişkilerimiz bir bütün olarak yeni merhaleler kazanmıştır. Teşekkül edilen kurumsal diyalog sayesinde Türkiye son birkaç yıldan beri Arap Ligi Zirvelerine ve Dışişleri Bakanları toplantılarına katılmaktadır. Ayrıca, Türkiye 2008 yılında Arap Ligi ve Körfez İşbirliği Konseyi’yle birlikte Dışişleri Bakanları düzeyinde siyasi ve stratejik diyalog mekanizmalarını yaşama geçirmiştir. “Türk-Arap Ekonomik Forumu” da Arap dünyasıyla ekonomik ilişkilerimizin bütüncül bir yaklaşımla ele alınmasına imkân tanıyan yararlı bir platform olma özelliğini taşımaktadır.

Türkiye-Ürdün işbirliği yıllar içinde daima gelişen bir seyir izlemiştir. Türkiye, kendi imalatı olan “Uğur” isimli askeri eğitim uçaklarını 1955 yılında Ürdün’e hediye ederken devir-teslim töreninde konuşan dönemin Ankara’daki Ürdün Büyükelçisi “Haşmetli Melik Hüseyin Bin Tallal Hazretlerinin tayyareciliğe büyük bir merak ve muhabbetleri vardır. Gayet mahir bir tayyareci olmak itibariyle bu uçakların Ürdün’e hediye edilmesi, hiç şüphesiz kendilerini pek ziyade alâkadar ve memnun edecektir…. İnşallah yakın bir müstakbel bize Türkiye’de en mükemmel harp uçaklarının da yapıldığını görmek saadetini bahşeder…..” sözleriyle hissiyatını ifade etmişti. 2000’li yıllara gelindiğinde ise, askeri havacılık alanındaki işbirliğimizin ileri bir merhaleye ulaştığını, Ürdün hava kuvvetlerine ait F-16 uçaklarının Türkiye’de modernize edildiğini gözlemlemek gerçekten de sevindiricidir.

Ekonomik ilişkilerimize gelince, halihazırda 500 milyon Dolar düzeyine yaklaşan ticaret hacmimizin kısa zamanda üst seviyelere çıkartılması için gerekli çalışmaları müştereken sürdürmekteyiz. Türk müteahhitlik firmalarının son yıllarda Ürdün’deki ekonomik kalkınma projelerine karşı giderek yoğunlaşan ilgisi ve birçok projeye başarılı imzalar atmış olmaları da ekonomik ilişkilerimize zenginlik katmaktadır.

Tabiatıyla, ülkelerarası ilişkilerde halktan halka temasların daima özel yeri bulunmaktadır. Bu anlayıştan hareketle, Türkiye ve Ürdün arasındaki seyahatleri ve turizmi teşvik etmek üzere taraflar arasında bir çalışma başlatılmış bulunmaktadır.

Ürdün’le kültür ve eğitim alanlarındaki ilişkilerimize de önem veriyoruz. 1980’li yıllarda Arapça öğrenmek üzere bir süre bulunduğum Ürdün Üniversitesi bünyesinde “Türk Dili ve Edebiyatı” programının açılması teşebbüsü yerinde olmuştur. Birbirlerinin ülkelerinde üniversite eğitimi gören Ürdünlü ve Türk öğrencilerin varlığı da bu alandaki ilişkilerimizi güçlendirmektedir.

Halklarımız arasında tarihten gelen akrabalık bağları evlilikler yoluyla yaygınlaşmaya devam etmektedir. Bugün Ürdün’de sürekli olarak yerleşmiş bulunan çok sayıda Türk vatandaşı yaşamaktadır. Onlar kardeş Ürdün’ü kendi vatanları gibi görmektedirler ve ülkelerimiz arasındaki dostluk köprüsünün ayaklarından birini oluşturmaktadırlar.

Orijinal Kesit için tıklayınız