Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Cumhuriyetin 100. Yılında Türk Dışişleri Sempozyumunda Yaptığı Konuşma, 13 Nisan 2023, İstanbul Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Cumhuriyetin 100. Yılında Türk Dışişleri Sempozyumunda Yaptığı Konuşma, 13 Nisan 2023, İstanbul Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Soydaşlarımızla İftar Programında Yaptığı Konuşma, 12 Nisan 2023, Şumnu/Bulgaristan Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Keçiören İftar Programında Yaptığı Konuşma, 10 Nisan 2023, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Afyonkarahisar İftar Programında Yaptığı Konuşma, 9 Nisan 2023, Afyonkarahisar Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Antalya İftar Programında Yaptığı Konuşma, 8 Nisan 2023, Antalya Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Eskişehir İftar Programında Yaptığı Konuşma, 7 Nisan 2023, Eskişehir Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Altındağ İftar Programında Yaptığı Konuşma, 5 Nisan 2023, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun 4 Nisan 2023 tarihinde Uluslararası Demokratlar Birliği tarafından düzenlenen iftar programında yaptığı konuşma, 4 Nisan 2023, Brüksel Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Kahramanmaraş Çadır Kenti Ziyaretinde yaptığı konuşma, 26 Şubat 2023, Kahramanmaraş Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Basını Bilgilendirme Toplantısında Yaptığı Konuşma, 26 Şubat 2023, Adıyaman Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Yunanistan Dışişleri Bakanı ile ilgili yaptığı konuşma, 12 Şubat 2023 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Yunanistan Dışişleri Bakanı Sayın Nikos Dendias ile basına yaptıkları konuşma, 12 Şubat 2023 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Azerbaycan Dışişleri Bakanı Sayın Jeyhun Bayramov ile basına yaptıkları konuşma, 11 Şubat 2023, Kahramanmaraş Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun 7. Tematik Kış Kampları etkinliğinde yaptığı konuşma, 2 Şubat 2023, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Antalya Diplomasi Forumu ve IFAT İşbirliğiyle Budapeşte’de düzenlenen panelde yaptığı konuşma, 31 Ocak 2023, Budapeşte Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Türkiye Gençlik Vakfı 8. Genç Diplomat Akademisinde yaptığı konuşma, 30 Ocak 2023, İstanbul Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Azerbaycan’ın Tahran Büyükelçiliği’ne yapılan saldırı hakkındaki Açıklaması, 27 Ocak 2023, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Stokholm Büyükelçiliğimiz Önünde Gerçekleştirilen Çirkin Eyleme Dair Açıklaması, 21 Ocak 2023, Antalya Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Houston’da Vatandaşlarla Buluşma Sırasında Yaptığı Açıklama, 19 Ocak 2023, Houston Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile Gerçekleştirdiği Görüşme Öncesinde Yaptığı Açıklama, 18 Ocak 2023, Washington Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Cape Town Başkonsolosluğu Resmi Açılış Töreninde Yaptığı Konuşma, 9 Ocak 2023, Cape Town / Güney Afrika Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun TBMM Bütçe Görüşmelerinde Yaptığı Konuşma, 12 Aralık 2022, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun İTÜ'de yaptığı konuşma, 9 Aralık 2022, İstanbul Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Hacı Bayram Veli Üniversitesi’nde Yaptığı Konuşma, 5 Aralık 2022, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu'nun Lodz Fahri Başkonsolosluğumuzun Açılış Töreninde Yaptığı Konuşma, 30 Kasım 2022 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Türkiye-Azerbaycan-Kazakistan Üçlü Dışişleri ve Ulaştırma Bakanları İkinci Toplantısı Sonrası Basını Bilgilendirme Toplantısı, 25 Kasım 2022, Aktau Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde Yaptığı Konuşma, 25 Kasım 2022, Van Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu'nun Birleşmiş Milletler Medeniyetler İttifakı Dostlar Grubu Bakanlar Toplantısı Hitabı, 22 Kasım 2022, Fes Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Birleşmiş Milletler Medeniyetler İttifakı Girişimi’nin 9. Küresel Forumu Açılış Konuşması, 22 Kasım 2022, Fes
Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Strazburg’da Vatandaşlarımızla Buluşmada Yaptığı Konuşma, 9 Ekim 2022, Strazburg

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Başkanının eski başkanları bir araya getirmek üzere yaptığı davete icabeten Strazburg’a geldim. Ve bu vesileyle sizlerle bir araya gelmek istedim. Sizler de kısa bir süre içinde bilgi verilmesine rağmen bu toplantıya katıldınız, hepinize canıgönülden teşekkür ediyorum.

Kıymetli Başkonsolosumuza bu toplantıyı düzenledikleri için çok çok huzurlarınızda teşekkür ediyorum.

Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan buraya geleceğimi biliyordu, çünkü geçen gün Çekya-Prag’da beraberdik. Sayın Cumhurbaşkanımızın sizlere selamlarını ve en iyi dileklerini getirdik.

Biraz önce vatandaşlarımız Sayın Cumhurbaşkanımızı Fransa’ya davet ettiler, tabii ki bu davetinizi ileteceğiz. Ama öncesinde tabii Sayın Macron’u Sayın Cumhurbaşkanımız Türkiye’ye davet etti. Önümüzdeki süreçte bu ziyaretin de gerçekleşmesi için Fransa Dışişleri Bakanı ile birlikte koordinasyonu inşallah sağlayacağız.

Çok yoğun bir diplomasimiz var. Bir hafta içinde üç ülkeye gittik. Önce Milli Savunma Bakanımız, Enerji Bakanımız, Ticaret Bakanımızla beraber Libya’daydık ve dört tane önemli anlaşmalar imzaladık. Arkasından Sayın Cumhurbaşkanımızla beraber Prag’a Avrupa Siyasi Topluluğu Zirvesine katılmak için gittik. Krizler ve özellikle sorunlar arttığı için önümüzdeki süreçte nasıl birlikte hareket edebiliriz gibi yeni yeni arayışlar var. Tabii bu yeni siyasi topluluk nereye evrilecek o başka bir şey; ama biz de o toplantıya katılarak düşüncelerimizi bugünkü sorunlarla ilgili paylaştık. Ve bugün de buradayız, bir hafta içinde üç ülkeye gittik, öyle de olmamız lazım.

Yurt dışında yaptığımız bu ziyaretler marjında mutlaka o ülkede yaşayan vatandaşlarımız varsa bir araya geliyoruz, vatandaşlarımızı dinlemeden dönmek bizi rahatsız eder. Tabii dış politikamızı da katılımcı bir anlayışla oluşturuyoruz, uyguluyoruz, geliştiriyoruz. O nedenle sizleri de dinlemek, sizlerin de görüşlerini almak bizim için faydalı. Sadece her geçen gün kalitesini ve hızını geliştirdiğimiz konsolosluk hizmetlerimiz konusunda değil genel anlamda dış politikamızla ilgili görüşlerinizden her zaman faydalanıyoruz. En son Los Angeles’ta yine vatandaşlarımızla bir araya geldik. Hepsi de böyle heyecanlı, içinde Türkiye sevgisi var, ta uzak coğrafyalarda bile nerede olursa olsun vatandaşlarımızın Türkiye’yle bağı hiçbir zaman kopmuyor. Tabii sizlerin de özellikle burada Fransa toplumu içinde önemli yer almanız, önemli pozisyonlarda yer almanız her anlamda ekonomide, aynı şekilde sanatta, kültürde, sporda, siyasette bizleri mutlu ediyor. Belik siyasette çok daha iyisini yapmamız lazım, ona biraz sonra değiniriz.

En son 2019’da da bu Başkonsolosluk ve Daimi Temsilciliğimizin açılışını beraber yapmıştık, birçok simayı hatırlıyorum o toplantıya katılan. Tabii uzun yıllardır burada görev yapmış bir kardeşinizim, Strazburg’u iyi biliyorum, Avrupa Konseyi yıllarında yaklaşık 11 sene iki yıl başkanlık süreci vardı, ama toplam 11 sene üyelik süreci var ve o yıllarda sık sık Strazburg’a geliyorduk, o zaman da birçok dostumuzla bira araya geliyorduk. Yurt dışında yaşayan kardeşlerimizin, özellikle Fransa’da yaşayan kardeşlerimizin de toplumun içindeki bu öneminin arttığını da görmekten ayrıca mutluluk duyduğumu da söylemek isterim.

Değerli vatandaşlarımız; dünya çok hızlı değişiyor, sizler de bu değişimi yaşadığınız Fransa’da, komşu ülkelerde, yani Avrupa’nın tam merkezinde de görebiliyorsunuz. Sadece şu son 3 yıla baktığınız zaman önce küresel bir salgın, kovid başladı, arkasından iklim değişikliği ve çevre krizi hepimizi etkiliyor. Geçen sene benim şehrim Antalya’da ve Muğla bölgesinde, bu senenin ilk aylarında da, yazın ilk aylarında da yine Muğla’da bir yangın olmuştu. Ama geçen seneki yangınlar Türkiye Cumhuriyeti tarihinde en büyük yangınlar. Sel felaketlerimiz oldu. İşte kardeş Pakistan’da aylardır devam eden sel felaketi var. Biz de Türkiye olarak kardeşlerimizin yanındayız, sürekli yardımlarımızı götürüyoruz, ne ihtiyaçları varsa. Bir taraftan trenler gidiyor, bir taraftan uçaklarımız kalkıyor. Çünkü Kurtuluş Savaşı sırasında altınını, elindeki-parmağındaki yüzüğünü, bileziğini, imkânlarını, her şeyini toplayıp bize gönderen Pakistan halkını tabii yalnız bırakmamız mümkün değil.

Ama Rusya-Ukrayna Savaşı da bugün Avrupa’nın tam ortasında hepimizi etkileyen bir savaş. Elektrik, yakıt, benzin, su, hatta gıda gibi bugüne kadar kanıksadığımız imkanlar artık lükse dönüşüyor. Bunlara çare bulmamız gerekiyor. Tabii bu süreç, bu hızlı değişen ve de insanları, hepimizi sarsan, günlük hayatımızı kökten etkileyen bu süreç, ciddi değişiklikleri de beraberinde getirecek. Avrupa Siyasi Topluluğu, biraz önce bahsettiğim zirvenin de esas amaçlarından bir tanesi ya da sebeplerinden bir tanesi bu. Dünya bu kadar hızlı değişirken, hepimizi etkilerken, Avrupa’nın ortasında savaş devam ederken neler yapabiliriz, ne yapmak lazım onu konuştuk.

Tabii biz böyle bir durumda öncelikle hak ve çıkarlarımızı korumak zorundayız. Yani bu krizlerin ülkemize ve milletimize etkisini en aza indirmek bizim görevimiz, Cumhurbaşkanımızın liderliğinde de bunu yapmaya çalışıyoruz. Ama Türkiye’yi gelecek yüzyıla hazırlayan bir de projeksiyonumuz var, bir vizyon ortaya koyduk. 2023, 2053, 2071 hedef ve vizyonları içi boş sloganlar değil. Türkiye asrı diyoruz ve Türkiye 21. yüzyıla, bu yüzyıla damgasını vuracak. Tabii bu süreçte biraz önce de söylediğim gibi önceliklerimiz var; ülkenin hak ve çıkarlarını korumak. Suriye’den Libya’ya, aynı şekilde Kıbrıs’tan Ege’ye ve Akdeniz’e kadar hakkımızı, hukukumuzu korumakla mükellefiz.

İkincisi ise; bölgesel ve küresel krizlere barış ve refah yoluyla katkı sağlamaktır. Yani bu sorunların çözümüne katkı sağlamak, aynı zamanda barışa ve refaha katkı sağlamak Türkiye’nin hedeflerinden bir tanesi. Elbette mazlumun, düşkünün yanında olmak da bizim için bir görev. Afganistan’dan Libya’ya, Ukrayna’dan Somali’ye etkin varlığımızla barış ve istikrara destek oluyoruz. Ve bu rolü bugün Türkiye kadar etkili kullanan başka bir aktörün olmadığını da maalesef, yani biz kendimizi övmek için söylemiyoruz, ama maalesef bu bir tablodur, bu bir gerçektir.

Tabii arabuluculuk ve kolaylaştırıcılık rolümüz daha da etkin hale geldi. Biliyorsunuz Türkiye olarak biz hem Birleşmiş Milletler’de, hem Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’nda, hem de bizim girişimimizle İslam İşbirliği Teşkilatında Barış İçin Arabuluculuk Dostlar Grubunun Eşbaşkanlığını yapıyoruz. BM’de Finlandiya’yla beraber, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatında Finlandiya ve İsviçre’yle beraber, İslam İşbirliği Teşkilatında da Sekreterya, Suudi Arabistan ve Gambiya’yla beraber Arabuluculuk Dostlar Grubuna başkanlık ediyoruz. Bu sadece gidip orada oturmak değil, toplantılar düzenlemek değil, bugün dünyadaki arabulucuları da İstanbul’daki programımızda eğitiyoruz, yetiştiriyoruz, buna da çok ihtiyacımız var. Bu rolümüz konusunda uzağa gitmeye gerek yok, şu Ukrayna Savaşında bile –maalesef halen devam ediyor- siyasi süreçte en aktif ülke Türkiye arabulucu ve kolaylaştırıcı olarak. Ateşkesin tesis edilmesi için en çok çaba sarf eden, somut adım atan Türkiye. Ama o kadar kolay değil, çünkü savaşın devam etmesini isteyenler de çok. Yine dünya bir gıda kriziyle, özellikle tahıl kriziyle karşı karşıya kaldığı zaman tahıl krizine çözüm bulan BM’yle birlikte ülke Türkiye. Bugün BM Genel Sekreteri’nin açıklamalarına baktığımız zaman, görev süresince yaptığı en iyi işin, en faydalı işin tahıl krizini çözmek olduğunu söylüyor. Ben burada BM Genel Sekreterine büyük saygım var, sevgim var, dostluğumuz da var, Mülteciler Yüksek Komiserliği yaptığı dönemde de Türkiye’ye çok destek olan bir arkadaşımız. Ama kendisinden dolayı değil BM gibi çatı kuruluşların bile bugün Türkiye gibi önemli aktörler olmadan yetersiz kaldığını söylemek için. Yani Cumhurbaşkanımız durup dururken “Dünya beşten büyüktür, daha adil bir dünya mümkündür” demiyor, çünkü sistem gerçekten yetersiz.

Yine en son esir takası konusunda da Türkiye’nin aktif rolünü görmüşsünüzdür. Yine bu Zaporijya’daki nükleer enerji santrali konusunda da önce Rus ve Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı uzmanlarını İstanbul’da bir araya getirdik, daha sonra uzmanların Zaporijya’ya gitmesini sağladık ve görüşmeler devam ediyor. Son günlerde savaşın alevlendiği bir ortamda herkesin tabii bir bu santralle ilgili endişesi var, bir de nükleer silah kullanılır mı-kullanılmaz mı endişelerinin olduğunu da görüyorsunuz. Ve herkes Türkiye’nin bu rolünün devam etmesini istiyor. Bunu BM Genel Kurul marjında tüm görüşmelerimizde ve bizim bile olmadığımız toplantılarda, platformlarda konuşan herkesin vurguladığı bir unsur. Diğer taraftan yine Perşembe günü Prag’daydık, biraz önce söyledim, orada da tüm muhataplarımız ve yuvarlak masa toplantılarında, sadece bir tanesine katıldık, yine aynı şey söyleniyor, söylendi. Türkiye’nin bu rolüne destek var, ama sadece sözlü değil fiili olarak da destek bekliyoruz.

Tabii biz ülkemizin çıkarı neyse de onu yapmak durumundayız, gerçekçi bir anlayışla yol almamız lazım öyle hayali değil. Gücümüzün ne olduğunu biliyoruz; sert gücümüzün de, yumuşak gücümüzün de ne olduğunu biliyoruz. Ama ne önemlisi, bunları nasıl kullanabileceğimizi, yerinde dengeli bir şekilde kullanabileceğimizi ve akıllı güç olmanın ne olduğunu biliyoruz, en önemlisi de bu.

Bölgemizde bazı ülkelerle biliyorsunuz ilişkilerimizde problemler vardı. Bunların çoğuna baktığımız zaman bizden kaynaklanan değil hemen hemen hepsi karşı taraftan kaynaklanan sorunlar olduğunu söyleyebilirim. Ama normalleşme süreçleri de devam ediyor. Biz bölgede istikrar istiyoruz. İşte Ermenistan’la normalleşme konusunda Azerbaycan’ın zaferinden sonra bir fırsat ortaya çıktı. Yine Birleşik Arap Emirlikleri’yle ilişkilerde bir soğukluk-kopukluk vardı, telafi ediyoruz. Suudi Arabistan’la ilişkilerimizde soğukluk vardı, onu tekrar rayına koyuyoruz. Mısır’la sürecimiz devam ediyor. İsrail’le aynı şekilde normalleşme süreci devam ediyor ve karşılıklı büyükelçilerimizi atadık, görevlendirdik. Zaten İsrail’inki Ankara Maslahatgüzarıydı. Ama şunu da bir kere daha söylemek isterim: Bizim İsrail’le ilişkilerimizin normalleşmesi Filistin davası pahasına olmaz, olamaz, olmayacaktır da. Çünkü Filistin davasını bugüne kadar Türkiye olarak herkesin sustuğu bir ortamda tek başımıza kalsak bile savunduk, savunmaya devam ediyoruz. Filistin’le ilgili mesajlarımızı da çok açık, net bir şekilde İsrail tarafına da iletiyoruz. İki devletli çözümün tek çıkar yol olduğunu, tek çözüm olduğunu da kendilerine de anlatıyoruz. En son New York’ta Sayın Cumhurbaşkanımız ikili görüşmesinde İsrail Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Yair Lapid’e de bunları açıkça söyledi. Geçmişte yapılan tüm hataları da o haritalarla ve tüm şeylerle Cumhurbaşkanımız bir kere daha gösterdi ve çözüm konusunda da yine seçimden sonra inşallah bir fırsat olur, ortam olur daha doğrusu. Ve çözüm konusunda da biz gereken katkıyı sağlayacağız, öncülük edeceğiz.

Değerli vatandaşlarım; Avrupa’nın ortasında yaşıyorsunuz, maalesef bu sorunlar, biraz önce anlatmaya çalıştığım sorunlar ve diğer sorunların günlük hayatımıza, yani sizlere ve sosyal hayata da olumsuz etkileri de var. Özellikle ırkçılık, İslam düşmanlığı ve yabancı düşmanlığı bu ortamda giderek artıyor ve bunu körükleyen siyasetçi sayısı da maalesef çoğalıyor. Bizim zamanımızda, bizim görev yaptığımız yıllarda demokrasinin beşiği dediğimiz, insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğünün evi dediğimiz Avrupa Konseyi ve Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nde de bu ırkçı akımı savunan ya da destekleyen, içinde olan milletvekili sayısının da arttığını üzülerek görüyoruz. Tabii artan sosyal ve ekonomik sorunlar da bu tür siyasetçilere, popülist siyasetçilerin ekmeğine de maalesef yağ sürüyor. Bu bağlamda sizlerin yaşadıklarınızı, çektiğiniz sıkıntıları da çok iyi biliyoruz. Bunları gidermek için de arkadaşlarımızla beraber yoğun bir çaba sarf ediyoruz. Özellikle vatandaşlarımızı hedef alan yabancı düşmanlığı, İslamofobi konularını yakından takip ediyoruz, ben de bizzat Dışişleri Bakanı olarak takip ediyorum. Maalesef ifade özgürlüğü tek taraflı yorumlanıyor. Aynı şekilde çifte standardın sıkça gördüğü bir dönemdeyiz ve bununla sizler de karşılaşıyorsunuz. Bu tür ırkçı, yabancı düşmanlığı, İslam düşmanlığı içeren gelişmeleri de, saldırıları da muhataplarımıza anlattığımız zaman, onlarda da görüyoruz, bize demokrasi, insan hakları konusunda ders vermeyen ülkelerde de bunu görüyoruz, yaşıyoruz. Elbette bizim bunlara vereceğimiz cevap olmalıdır, oluyor ve veriyoruz. Gerek Sayın Cumhurbaşkanımız, gerekse bizler her platformda bunları anlatmaya devam edeceğiz, ama çözüm de bulmamız lazım.

Ve İslam düşmanlığı içeren, yabancı düşmanlığı içeren tüm eylemlerle ilgili bir rapor da hazırlıyoruz, yakında yayınlanacağız. En son arkadaşlarımız bana gösterdi ve onun üzerinde bazı görüşlerimi de aktardım, şimdi arkadaşlarımız tekrar üzerinde çalışıyor ve bu raporu da her sene yayınlamayı planlıyoruz ya da 2 senede bir yayınlamayı planlıyoruz Tüm bu dünyaya da bu artan İslam düşmanlığı, ayrılıkçı ve yabancı düşmanlığı içeren saldırıları anlatmak da bizim görevimiz. Ama bizim misyonlarımız da sizlerin emrinde, bu anlamda Başkonsolosluğumuz, Daimi Temsilciliğimiz. Burada her ne kadar Avrupa Konseyi nezdinde Daimi Temsilciliğimiz ise, burası Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin de içinde olduğu bir kurum, dolayısıyla bu tür konularda aynı hassasiyetle arkadaşlarımız da çalışıyorlar.

Diğer taraftan, tabi hukuki destek vermek de bizim görevimiz vatandaşlarımıza. Özellikle Avrupa’da yaşayan vatandaşlarımıza hukuki destek vermek için uzmanlarımızın sayısını da artırıyoruz. En son biliyorsunuz, daha önce planlamıştık ama, son zamanda tekrar canlandırdık, aile danışmanlığı, aile müşavirlerini de farklı ülkelere ve şehirlere göndermeye devam edeceğiz, Aile Bakanlığımızla birlikte çalışıyoruz.

Ve yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın tabi sorunları, yani ciddi şekilde bazı bölgelerde, ülkelerde var, ama bunları aşmak için tabi ki biz size desteğimizi vereceğiz, ama yurt dışındaki yaşayan vatandaşlarımızın kendi arasında da ciddi bir dayanışmanın olması lazım ve iyi bir teşkilatlanma olması gerekiyor. Elbette farklı alanlarda farklı amaçlarla sivil toplum örgütleri kurulabilir ve sivil toplum örgütlerinin bu anlamda da çok önemli görevi yerine getirdiğini biliyoruz, destekliyoruz, ama ortak sorunlarımız ve çıkarlarımız konusunda bir araya gelmeye ve örgütlenme konusunda maalesef halen eksikliklerimiz var; bizler size her türlü desteği vermeye hazırız.

Özellikle Türkiye söz konusu olduğu zaman, sizin yurt dışındaki hak ve çıkarlarınız söz konusu olduğu zaman, biraz daha o birliği göstermemiz, sergilememiz lazım. Bunu buraların yöneticileri de görmesi gerekiyor ve hak ve çıkarlarımızı koruma, hukukumuzu korumak için bu konuda biraz daha örgütlü çalışmamız lazım. Ne kadar örgütlü olabilirsek, teşkilatlarımızı güçlendirebilirsek, bir güç olduğumuzu da herkes görür. Ve önümüzdeki süreçte inşallah bu anlamda da yapılacak çalışmaları daha da hızlandıracağız.

Mesela Amerika’da Türk-Amerikan Yönlendirme Komitesini kurduk tüm Amerika’da görevli. Bu Ermeni diasporasının ülkemize yönelik, milletimize yönelik, tarihimize yönelik iftiralarına karşı da çok etkili çalışmaya başladığını görüyoruz. Biz de inşallah Avrupa’da da bu teşkilatlanmayı daha da güçlendirmek için elimizden geleni yapacağız.

Tabi burada Fransa gibi ülkelerde, yani 800 bin insanımızın yaşadığı bir ülkede özellikle siyasette daha etkili olabiliriz, aynı şekilde lobicilik konusunda da daha etkili olabiliriz. Yani burada da maalesef bir Ermeni diasporası var, bu Ermeni diasporasının bir bölümü iyi niyetli değil. Ve Türkiye’yle Ermenistan, Ermenistan’la Azerbaycan arasındaki normalleşmeye de karşı açıklamalarında görüyorsunuz, yani ilişkiler kurulmasına karşı düşmanca tavır sergileyen ve sadece kinle yaşayan bir Ermeni diasporasından bahsediyoruz. Sizlerin de bu diasporaya karşı daha örgütlü bir şekilde sesinizi daha iyi çıkarmanız gerekiyor sevgili vatandaşlarım, sizlerden beklentimiz bu.

Tabi bu ülkede vatandaşlık elde etmek önemli. Geçmişte ilk yıllarımızda konuştuğumuz zaman vatandaşlarımızla, Cumhurbaşkanımız o zaman Başbakan olarak geliyordu, teşvik ettiği zaman ve birçok vatandaşımız Fransa vatandaşlığını almak istemiyordu. Sanki Fransa vatandaşlığı elde edince Türklüğünü, Müslümanlığını kaybedecekmiş gibi bir kaygı içinde olduğunu gördük. Biz oysa bunu anlatıyoruz, entegrasyon konusunda da anlatıyoruz, asimilasyona karşıyız, ama yaşadığımız ülkelere entegre olmanın da faydalı olduğunu sizler de görüyorsunuz. Siz buraya entegre olduğunuz zaman, Türklüğünüzü, dininizi, örf ve adetlerinizi, geleneklerinizi, ailemizden aldığımız her türlü şeyi unutacak değiliz.

O nedenle vatandaş olmak önemli, ama vatandaş olmak da yetmez, mutlaka seçmen olarak da kaydınızı yaptırmanız lazım, yani yerel seçimlerde ve genel seçimlerde oy kullanmamız lazım. 800 bin vatandaşın bugün yarısı oy kullansa, 500 bin oy Fransa’da çok şeyi değiştirir, Türkiye’de çok şeyi değiştirir, her yerde çok şeyi değiştirir. Ve görüyorum ki, Avusturya gibi yerlerde cumhurbaşkanlığı seçiminde adaylar Türk oylarını almak için yarışıyor. Niye? Orada gücünü gösteriyor. Tabi Avusturya’nın nüfusuyla Fransa’nın nüfusu bir değil, ama etkili. Yani sonuçta seçmen kütüğüne buradaki kayıtlarınızı yaptırın.

Bir de Türkiye’de seçimler var. Artık siz Türkiye’deki seçimlerde yerel seçimler hariç oy kullanabiliyorsunuz. Ve Türkiye’deki seçimlerde oylarınızı kullanarak Türkiye’nin yönetilmesine katkı sağlayacaksınız, bunu hedefleyerek zaten yurt dışında vatandaşlarımızın oy verebilmesi için gerekli yasal düzenlemeyi yaptık. O nedenle, önümüzdeki süreçte başkonsolosluklarımızın, büyükelçiliklerimizin yaptığı duyuruları takip edin, adres değişiklikleri varsa bunları mutlaka kaydettirin. Gerçi oy kullanma bakımında nerede yaşadığın, yani sadece yaşadığın bölgede değil her yerde oy kullanabiliyorsunuz, bazı yaşanan sıkıntılardan sonra bunları Yüksek Seçim Kurulu olarak arkadaşlarımız düzelttiler, ama bu konularda tabi Dışişleri Bakanlığı olarak yaşanan sıkıntıları da iyi bir şekilde anlatıyoruz ilgili kurumlarımıza, özellikle Yüksek Seçim Kuruluna. O yüzden önümüzdeki seçimlerde de en son yüzde 50’ydi yurt dışında seçime katılma, daha yüksek bir oranda katılmanızın Türk demokrasisine de katkısı olacaktır.

Şu anda içinde bulunduğumuz Fransa’yla tabi ilişkilerimizi tarif etmeye gerek yok, tarihini tarif etmeye tarif yok, Kanuni Sultan Süleyman’a kadar gidiyor. Ve geçmişte ilişkilerimizin de iyi olduğu bir ülke, bugün de ilişkilerimizi geliştirmek için çaba sarf ediyoruz. Elbette inişler-çıkışlar oluyor, bu inişler-çıkışlar olduğu zaman, bak samimi söylüyorum, şu anda ilişkilerimizde hani bir gerginlik yok, yani Fransa’dan kaynaklanan açıklamalar, eylemle, söylemler yüzünden oluyor. En son Sayın Macron’un Cezayir’deyken Türkiye aleyhine konuşması doğru bir yaklaşım olmadı, biz cevabımızı veriyoruz, yüzlerine de söylüyoruz. Dışişleri Bakanı Catherine’in Türkiye ziyareti verimli geçti, açık, gayet şeffaf her şeyi konuştuk, ilişkilerimizi nasıl geliştireceğiz onları da konuştuk.

Mesela Fransa Afrika’da halen bizi gittiği zaman eleştirse de, Türkiye’yle Afrika konusunda istişareleri başlatmak istedi bizimle. Bu, aslında bizim orada bir önemli aktör olduğumuzu görmesi bakımından da önemli. Diğer taraftan bizimle iş birliği yaptığı zaman, istişare ettiği zaman görecek ki, biz kimseyle rekabet etmiyoruz Afrika’da veya başka bir yerde, hiçbir yerde rekabet etmiyoruz; niye rekabet edelim? Afrika çok büyük bir kıta, herkesin desteğine ihtiyacı var, hepimizin el birliğiyle Afrika’nın kalkınmasına katkı sağlamamız lazım. Bir konuda hassa olmamız lazım, yani oralara sömürgeci yaklaşımla gitmeyeceğiz ve o ülkelerle eşit bir şekilde kazan-kazan anlayışıyla çalışacağız, Afrika’daki örgütlerle de aynı çalışmamız lazım. Biz memnuniyetle dedik ve ilk istişare Türkiye’de oldu, şimdi ikincisi için davet geldi, arkadaşlarımız Fransa’ya gidecekler, Paris’e gidecekler ve istişareleri yapacağız, yapmamız da lazım.

Yani burada Türkiye’yi rakip olarak görmek, Türkiye’yi dışlamaya çalışmak, ne o ülkelere yarar sağlar, ne de o bölgelere yarar sağlar. Bazıları halen mesela Balkanlar’da da Türkiye’yi bir rakip olarak görüyor, Türkiye’yi Çin ve Rusya’yla aynı kategoriye koymaya çalışıyor. Oysa şöyle sıraladığınız zaman, baktığımız zaman oturup onlarla da hiçbirisi Türkiye kadar Balkanlar’a katkı sağlamış, Balkanlar’la bu kadar güçlü bağı olan ülke değil. Ve şu yaşanan krizlerde de Balkanlar’daki tüm ülkelere baktığımız zaman, Bosna Hersek içindeki etnik gruplar, aynı şeklide Sırbistan, Kosova konusu, bu ülkelerin hepsinin aynı anda Türkiye’den daha çok güvenebileceği bir ülke de yok, belki bundan rahatsız oluyorlardır. En son bir anket yayınlandı biliyorsunuz bu ülkelerde, Cumhurbaşkanımız birçok ülkede birinci, ama toplamda da en çok güvenilen liderlerin başında geliyor. Bu durup dururken olmuyor ki, bizim buralara yaklaşımımızdan dolayı oluyor. O ülkeler de, Avrupa Birliği başta olmak üzere, Afrika olsun, Balkanlar olsun sorunların yaşandığı bölgelerde Türkiye’ye iş birliği yaparlarsa herkesin yararına olur, bunu anlatmaya çalışıyoruz, bunu görüyorlar da bir kere daha anlatmaya çalışıyoruz.

Şunu da söylüyoruz: Bugüne kadar bizi dışlayan Avrupa Birliği’ne açıkça söylüyoruz, eğer biz bugüne kadar yaptıklarımızı ve yapıyor olduklarımızı Avrupa Birliği’yle beraber yapsaydık, bugün Avrupa Birliği dünyada çok önemli bir aktör olarak ayakta alkışlanırdı. Ama işte o vizyonsuzluk maalesef Avrupa Birliği’nin önünde bir engel, bu gerçekleri de göremiyorlar.

Tabi Fransa’yla ticaret, bilim, her alanda ilişkilerimizi geliştirmemiz lazım. Eğitim iş birliği anlaşması epeydir müzakere ediyoruz. Diğer taraftan PYD-PKK’nın buradaki varlığı ve onları Elize’de kabul etmeleri bizim kabul edebileceğimiz bir durum değildir. FETÖ terör örgütünün de Avrupa ülkelerinde olduğu gibi Fransa’da faaliyetleri maalesef devam ediyor. Biraz önce söylediğim Ermeni diasporasının da Fransa tarafından teşvik edilmesi lazım ve onun olumsuz etkilerini de sizler inşallah dengeleyeceksiniz.

Değerli vatandaşlarımız, sevgili dostlarımız; 2019’da sizlere yakışan bu Daimi Temsilciliğimizi ve Başkonsolosluğumuzu hizmete soktuk. Daha sonra misyonlarımız, hepsi tamamen buraya taşındı. Diğer ilgili ataşeliklerimizle beraber, müşavirlerimizle beraber tüm ekibimiz bir ordu gibiydi, aslında beraber girelim dedik de arkadaşlar arka kapıdan dolaştılar. Biraz önce beni hepsi karşıladılar sağ olsunlar çalışma arkadaşlarımız. Bu misyonumuz ve tüm çalışma arkadaşlarımız sizlerin hizmetinde, emrinde.

Geçen sene New York’ta BM’nin tam karşısında, dünya diplomasinin kalbimde Türkevi’ni açtık. Bu sene Türkevi onlarca uluslararası toplantıya, ayrıca yüzlerce misafire ev sahipliği yaptı. Öyle ki, New York’ta o birinci caddede kameraların bir kısmı BM binasına dönüktü, bir kısmı bizim Türkevi’ne dönmüştü, çünkü o kadar hareketlilik vardı. Ve Türkevi’ni BM’nin ek binası olarak düşünenlerin sayısı da çoktu. Ve buraya sizin eviniz diyoruz, burası da Türkevi’dir, yani Daimi Temsilcilik olabilir, her yer sizin eviniz, tüm misyonlarımız sizin eviniz ve sizin emrinizde olmaya devam edeceğiz.

Biz tabi bu sembolik isim çatısı altında ve merkezde, yani Türkevi olarak tüm misyonlarımızda ve Ankara’da bizim Dışişleri Bakanlığı olarak amacımız, biraz önce sizlerle sohbet de ettik, çalışma arkadaşlarımızla da girerken alanlarına göre bazı sorular sorduk, vatandaşlarımızın hizmetlerle ilgili memnuniyetini öğrenmek istedik, hizmetin kalitesini artırmak için çok çalışıyoruz, hızlı bir şekilde yapmak için çok çalışıyoruz. Eksiğimiz, yanlışımız varsa bizlere yazın, çoğu yerlerde vatandaşlarımız sosyal medya dahil bize ulaşıyor, biz hemen devreye giriyoruz, arkadaşlarımızı, Konsolosluk Genel Müdürlüğümüzü devreye sokuyoruz, büyükelçilerimizi devreye sokuyoruz ve aynı şekilde başkonsolosluklarımızı da bizzat arıyorum ben bir sorun olduğu zaman. Vatandaşlarımızın bize ilettiği sorunlar konusunda bizim kulağımız buna kapalı değil, dikkate alıyoruz ve hemen devreye giriyoruz. O nedenle sizlerin de bir sıkıntısı olduğu zaman lütfen bize iletin.

Şimdi ödemeler konusunda artık sanal POS cihazlarından faydalandığımızı Başkonsolosumuz söyledi. Bir sıkıntı yok değil mi bu tür şeylerde, kartları kullanabiliyorsunuz, herhangi bir sıkıntı yok? Artık birçok belgeleri Türkiye’ye doğrudan göndermenize gerek yok, oradan, noterlikten dahil her yerden Türkiye’deki yakınlarınızı alabiliyor değil mi belgeleri?

70’ten fazla alanda güzel hizmet vermeye çalışıyoruz, ama sizin de beklentileriniz çoğalıyor, bizim de tabi ortaya yenilikler koymamız gerekiyor. Şimdi 24 saat çalışan nöbetli telefon uygulamasına geçtik. Paris Büyükelçimiz Ali Onaner’i tanıyor musunuz? (“Evet Tanıyoruz” Sesleri)

Ali, öğrettin mi gelmeden önce arkadaşlara, yoksa tanıyorlar mı seni?

ALİ ONANER- Hayır efendim, sağ olsunlar tanıyorlar, takip ediyorlar, sosyal medyadan bazen öneri getiriyorlar, bunları da dikkate alıyoruz.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Buraya da geliyorsun değil mi?

ALİ ONANER- Geliyorum.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yani öyle misyonlarda oturarak hizmet etmek bize yakışmaz ve tüm misyonlarımız, tüm büyükelçilerimiz ve başkonsoloslarımız halkın arasında.

Ve görüyorum son 10 yılda, özellikle Bakan olarak göreve geldiğim günden bu yana vatandaşlarımızın memnuniyet oranı çok yükseldi. O yüzden huzurlarınızda müsaade ederseniz arkadaşlarıma da çok teşekkür etmek istiyorum, çalışma arkadaşlarıma. Ama biz daha da gayret sarf etmemiz lazım, hızlı yapmak lazım. Şimdi yapay zekadan faydalanmaya başladık, Hızır Programını devreye soktuk, ayrıca engelli vatandaşlarımızın görüntülü arama imkanını sağladık, vatandaşlarımız görüntülü arayarak derdini anlatabiliyor. Ve 7 gün 24 saat anlayışıyla hem nöbetçi telefonlarımız, hem de Ankara’daki çağrı merkezimiz de her zaman vatandaşlarımızın emrinde.

Ben müsaade ederseniz burada sözlerime son vermek istiyorum.

Aramızda Denizli milletvekilimiz Ahmet Yıldız da var. Ahmet Bey bizim Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’ne giden Türk Heyetin Başkanlığını da yapıyor. Aynı zamanda Bakan Yardımcımızdı, Büyükelçiydi kendisi, onun ötesinde sınıf arkadaşımdı, hatta ev arkadaşlığımız da oldu. Yaz aylarında yurtlar kapalıydı eskiden, öyle yurt-murt filan o kadar yoktu Türkiye’de, sınavlara falan hazırlanırken de beraber biz kalmıştık. Dışişlerine girerken torpilsiz girdi, hiç torpil-morpil, zaten olmaz bizde torpil, yani torpilsiz şeysiz ilk sınavda girdi.

Dolayısıyla Ahmet uzun yıllardır Büyükelçi olarak, diplomat olarak hizmet ediyordu, şimdi siyasetçi olarak yurt dışında özelikle parlamenter diplomasisinde arkadaşlarımızla beraber çok önemli görevler üstleniyor.

Diğer milletvekillerimiz yetişemediği için onları çağıramadık, onları sonra otelde göreceğim.

İnşallah bir daha geldiğimizde arkadaşlarımızla beraber otururuz, daha geniş böyle sohbetler de ederiz. Ama tabi şimdi sizleri de dinleyeceğim, yani böyle konuşup da dönmeyeceğim.

Ben kısa süre içinde arkadaşlarımızın size bilgi vermesinden sonra hemen buraya geldiğiniz için hepinizi çok çok teşekkür ediyorum. Sizlerle beraber olmak bizim için büyük bir onurdur.

Hepinize saygılar sunuyorum, çok teşekkürler.

* Interpress deşifresidir.