SUNUCU- Dünya Ekonomik Forumu Davos Toplantıları 50. kez yapılıyor ve
zirvenin resmi çalışmaları bu sabah saatlerinde başladı, ilk oturumlar
gerçekleştirildi. 24 Ocak’a kadar Dünya Ekonomik Forumu Davos Zirvesi devam
edecek. Türkiye’den de geniş bir katılım var. Dışişleri Bakanı Mevlüt
Çavuşoğlu bugün ilk oturumlarla birlikte buradaki temaslarına başladı, biz
de Sayın Bakanla birlikteyiz. Hem Davos programını, hem de Türkiye
gündemindeki önemli diğer başlıkları konuşacağız
Sayın Bakan, hoş geldiniz yayınımıza.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Hoş bulduk.
SUNUCU- Şimdi birkaç konumuz var konuşacağımız, ama önce Davos gündemini
sormak istiyorum size. Hem katılacağınız oturumlar, hem yürüteceğiniz ikili
temaslar çerçevesinde Davos için sizin gündeminiz ne olacak?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bu sene Davos’un 50. yılı, ama benim ilk
gelişim Davos’a. Geçen sene de plan yapmıştım, fakat Sayın
Cumhurbaşkanımızla Moskova’ya gitmek durumunda kaldık, katılamamıştım. 50.
yılında gelip burada hem değişik oturumlarda Türkiye’nin görüşlerini,
vizyonunu paylaşmak istedik. Yine Hazine ve Maliye Bakanımız ve Ticaret
Bakanımız da buradalar ve olacaklar. Hem de burası tabii herkesin olduğu
bir platform, ikili görüşme talepleri var, bizim görüşmek istediklerimiz
var. O görüşmelerle de yine ülkelerle ilişkilerimizi daha güçlendirmek ya
da uluslararası meselelerle, bölgesel meselelerle ilgili görüş
alışverişinde bulunmak istiyoruz.
Biraz önce Batı Balkanlarla ilgili bir toplantıya katıldım ki birçok
cumhurbaşkanı, başbakan ve dışişleri bakanlarının olduğu, Dünya Bankası ve
Avrupa Bankası gibi, Yatırım Bankası gibi finans sektörünün, yine özel
sektör temsilcilerinin de katıldığı önemli bir toplantıydı. Ve Ortadoğu’yla
ilgili oturumlar var, Avrasya’yla ilgili, yine Avrupa’nın geleceğiyle
ilgili. Bugün Avrupa demokrasisine tehditler dahil birçok oturumlarda
konuşmacı olarak katılacağız. Yine jeopolitik konulu bir açık oturumda yine
konuşacağız ve NATO’nun geleceğiyle ilgili bir oturumda da NATO Genel
Sekreteri ve diğer katılımcılarla birlikte NATO’nun geleceği ve NATO’nun
karşı karşıya kaldığı sınamalarla ilgili görüşlerimizi, tespitlerimizi ve
tecrübelerimizi paylaşacağız. Yine sürdürülebilir kalkınma konulu
toplantılara da katılacağız. Afrika ile ilgili iki tane oturum var. Malum
Libya ve Suriye zaten gündemde, burada da özellikle Kuzey Afrika ve
Ortadoğu konulu bir oturumda gündemde olacak. Çok yoğun bir üç günü, iki
buçuk günü burada inşallah geçireceğiz.
İkili görüşmelerimizde de tabii biraz önce birçok Batı Balkanlar’daki
cumhurbaşkanlarıyla görüşmelerimiz oldu, Finlandiya Dışişleri Bakanıyla
görüşeceğiz. Bugün İsviçre Adalet ve Göç Bakanıyla görüşeceğiz ki özellikle
bu suçluların iadesiyle ilgili işbirliğimizin hayata geçmesi bakımından
önemli. Afrika’dan Ruanda’yla, yine Japonya ve Katar’ın düzenledikleri bir
etkinliğe katılacağız. Tabii Katar Dışişleri Bakanı Muhammed kardeşimle de
son gelişmeler konusunda görüş alışverişinde bulunacağız. Umman’da yeni
sultan göreve başladı, Umman Dışişleri Bakanıyla görüşeceğiz. Güney Afrika
Dışişleri Bakanıyla geçen gün telefonda görüştük ve yüz-yüze görüşeceğiz.
Yine Bölgesel Yönetim Başkanı Neçirvan Barzani ile de görüşeceğiz.
Gördüğünüz gibi tüm coğrafyalardan ikili düzeyde ve bölgesel düzeyde
temaslarımız da olacak. İş dünyasının temsilcileriyle de, yine epeyice
Türkiye’ye ilgi var, diğer bakanlarımızın yanında bizim de siyasi açıdan
değerlendirmeler yapmak üzere görüşmelerimiz olacak.
SUNUCU- Sayın Bakanım, çizdiğiniz tablo da çok net ortaya koydu, havası
soğuk, ama gündemi çok sıcak bir nokta Davos.
Şimdi bahsettiğiniz birkaç konu aslında bizim uzunca bir süredir dünya ile
birlikte gündemimizde; Libya, Kuzey Afrika, Ortadoğu, Suriye.
Şimdi bu zirveden hemen önce başka bir önemli zirveden de geldiniz, Berlin
Konferansı.
Şunu soracağım; Libya konusunda Berlin’den siz nasıl bir izlenimle
ayrıldınız. Bunu şu maksatla soruyorum; kalıcı ateşkes sağlanması ve
sonrasında siyasi çözüme varılması noktasında umutlu musunuz Berlin’den
sonra?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Berlin Zirvesi her şeyden önce bu kadar
lideri ve tarafı biraraya getirmesi bakımından önemliydi. Biz en başından
beri Berlin sürecini destekledik. Tüm hazırlık toplantılarına
arkadaşlarımız, hem Bakanlıktan arkadaşlarımız, hem de Cumhurbaşkanlığından
İbrahim Bey, İbrahim kardeşim de katıldılar ve hazırlık toplantılarına,
ortak deklarasyona önemli katkılar sunduk. Amacımız, Libya’da kalıcı bir
ateşkesi tesis etmek ve daha sonrasında siyasi sürece hız vermek.
Berlin Konferansı esasen Rusya’yla birlikte bizim, Sayın Cumhurbaşkanımız
Erdoğan’la Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in yine ortak açıklamasıyla
başlayan ateşkes ve Moskova’daki çabalarımız üzerine esasen konuşmalar
yapıldı. Daha doğrusu bizim tesis ettiğimiz ateşkesin sürdürülebilir olması
için neler yapılabilir, kalıcı olması için kimler ne yapmalı ve daha
sonrasında da siyasi süreci nasıl hızlandırabiliriz, bunların konuşulması
bakımından önemliydi. Yine bizim tesis ettiğimiz Rusya’yla ateşkesin devam
etmesi konusunda bir ortak karar çıktı ve herkes buna katkı sağlayacak.
Diğer taraftan, askeri komitenin kurulması bakımından da önemlidir ve bir
an siyasi sürecin de hızlandırılması bakımından da o toplantıda önemli
kararlar çıktı ve destekler de geldi tüm taraflardan. BM Genel Sekreteri
Guterres de oradaydı Salame’yle beraber ve önümüzdeki günlerde bu
toplantıları hızlandıracaklar.
Ama burada bizim tüm çabalarımıza rağmen herkesin kafasındaki bir soru
işaretini de söylemem gerekiyor. O da, Hafter’in Moskova’da ateşkes
anlaşmasını imzalamaması ve yine Berlin’de de hemen bu ortak açıklamaya
Serrac tarafının destek vermesine rağmen Hafter tarafından herhangi bir
destek ya da açıklama gelmemesi herkesin kafasındaki soru işaretini devam
ettirdi. Yani Hafter siyasi sürece, diyaloğa inanıyor mu, inanmıyor mu?
SUNUCU- Gerçekten çözüm istiyor mu, istemiyor mu?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Çözüm istiyor mu, istemiyor mu? Siyasi
çözüm mü istiyor, askeri çözüm mü? Bugüne kadarki tüm tutumları askeri
çözüm istediğine işaret ediyor. Bir an önce Hafter’in yine bu çizgiye
gelmesi lazım, uluslararası toplumun bu çağrılarına somut ve olumlu
cevaplar vermesi gerekiyor ki sahadaki sükunet devam etsin ve Libya’nın
birliği korunsun. Bizim Türkiye olarak bugüne kadarki sahada ve masadaki
gayretlerimiz esasen buna yöneliktir.
SUNUCU- Sayın Bakan, Berlin Konferansı Zirvesi hemen öncesinde önemli bir
gelişme yaşandı, Hafter’den söz ettik, Hafter Yunanistan’da ağırlandı ve
Berlin’e davet edilmediler. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi Yunanistan’ın Berlin süreciyle bir
ilgisi olmadı bugüne kadar, yani Yunanistan Libya’da bir aktör değil, biz
hani komşumuz Yunanistan’ı yok saydığımız için söylemiyoruz. Yunanistan
oraya sadece bizim Libya’yla imzaladığımız bu deniz yetki alanlarının
sınırlandırılmasıyla ilgili mutabakat zaptını gündeme getirmek için
geliyor. Ama Berlin’de gündem bu değil ki. Yani Yunanistan dar bir
pencereden olaya bakıyor, sadece bir anlaşma çerçevesinde bu işleri
değerlendiriyor. Oysa bizim derdimiz, Libya’da ateşkes. Yunanistan’ın
bugüne kadar ateşkesle ilgili bir çabası mı oldu?
Ayrıca, Yunanistan’ın meşru Hükümet yerine meşru olmayan birisini tercih
etmesi de Libya’ya bakış açısının ne kadar yanlış olduğunu da gösteriyor.
Burada Hafter’i davet etmesinin tek sebebi, bizim imzaladığımız mutabakat
zaptına karşı olduğunu göstermek, güya onu davet ederek de böylelikle bir
cevap vermiş olacak. Ama bu anlamsız bir şey, yani biraz olgun bir tavır
değil işin açıkçası. Komşumuz Yunanistan’ın her şeyden önce Doğu Akdeniz’de
Rum kesimini de ikna ederek paylaşımdan yana tavır sergilemesi gerekiyor.
Doğu Akdeniz hepimizin ve burada Türkiye’yi dışlama çabalarının yerine,
bizim attığımız adımların esasen bir sebebi de budur, bugüne kadar
Türkiye’yi bazı bölgesel ülkelerle, Akdeniz etrafındaki ülkelerle dışlamaya
çalıştılar. Bunun yerine paylaşmaya hazır olduklarını samimi olarak
göstermeleri gerekiyor ve biz kendileriyle de bu tür çalışmaları yapmaya
hazırız, bunu da en üst düzeyde Sayın Cumhurbaşkanımız Başbakan Miçotakis’e
Londra’da NATO Liderler Toplantısı marjında söyledi. Bundan daha samimi bir
yaklaşım olur mu? Ama Yunanistan’ın maalesef bu yaklaşımları Doğu
Akdeniz’deki sorunları da çözmez, Libya’ya herhangi bir katkı sağlamaz.
Yunanistan’ın olumlu ya da olumsuz, yani Hafter’i davet etmesi gibi son
zamanlarda bazı duygusal hareketlerin dışında Libya’da herhangi bir etkisi
de, katkısı da yoktur. Şimdi Katar gibi bir aktör bile davet edilmemiş,
Yunanistan’ın sadece bu konuları gündeme getirmek için davet edilmesi de
anlamsız.
SUNUCU- Sayın Bakan, Suriye başlığına geçeceğim ama, siz sözünü ettiniz,
Berlin’in gündemi değil Türkiye’yle Libya arasındaki imzalanan anlaşma
dediniz ama, oradaki görüşmelerde herhangi bir şekilde gündeme getirildi mi
bu deniz yetki alanlarının sınırlandırılması…
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Hayır, orada daha çok dışarıdan bu
lejyonerlerin gelmesi gündeme geldi ve ateşkesin devam ettiği sürece de
kimse ilave oraya silah ya da güç göndermesin telkinleri oldu. Hatta tüm
katılımcılar ateşkes devam ettiği sürece buna da riayet edeceklerini
söylediler. Sayın Cumhurbaşkanımız da bu konuda zaten son derece açık
konuştu, Sayın Merkel’e de söyledi ve toplantının sonunda da bunu biz net
bir şekilde söyledik. Yeter ki ateşkes devam etsin, amacımız çatışma değil,
ateşkes. Ama deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasıyla ilgili
imzaladığımız mutabakat zaptı hiçbir şekilde gündeme gelmedi.
SUNUCU- Sayın Bakan, şimdi Suriye konusunda son dönemde İdlib başlığı
oldukça önemli, rejimin saldırıları. Şimdi İdlib nasıl çözülecek diye
soracağım ama, ilave sorum şu, Berlin’de Sayın Cumhurbaşkanıyla Putin
arasındaki görüşmede İdlib konusunda bir yeni sayfa açıldı diyebileceğimiz
bir alan oldu mu?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Esasen İstanbul’daki toplantıdan sonra
biliyorsunuz yine 12 Ocak gecesi 00:01’de ateşkes tekrar ilan edildi, ama
sahada rejimin saldırganlığı devam ediyor. Ve Sayın Cumhurbaşkanımız, Sayın
Putin’e ikili görüşmemizde net bir şekilde bir kere daha söyledi rakamlarla
o tablonun vahametini anlattı Sayın Putin’e. Ve siyasi sürecin de
ilerleyebilmesi için burada rejimin durdurulması gerekir bu şarttır ve
bugüne kadar 1500 civarında ölü oldu ve 400 binden fazla insan yerinden
edildi, bunların çoğu bizim sınırımıza yaklaştı bizim orada tedbirlerimiz
var. İnsani olarak neler yapmak istediğimizi ve yaptığımızı da elbette
Sayın Cumhurbaşkanımız vurguladı, ama buradaki görüşmede Sayın Putin’e son
derece samimi bir şekilde, ama açık, net bir şekilde artık bu saldırıların
mutlaka ama mutlaka durdurulması gerektiğini anlattı ve uluslararası
topluma da aynı çağrıda bulunduk. Her ne kadar Berlin Zirvesi, Berlin
Konferansı Libya üzerine toplandıysa da Sayın Cumhurbaşkanımız konuşmasının
sonunda İdlib’deki durumun vahametine vurgu yaparak uluslararası toplumun
rejimi Suriye rejimine saldırganlığını durdurması konusunda üzerine düşeni
yapması gerektiğini de açık bir şekilde söyledi.
SUNUCU- Sayın Bakanım, tabii İdlib’i konuşurken önemli bir soru önemli
başlıkta şu, Şu anda yaşadığımızdan daha büyük ölçekli bir göç dalgası, göç
hareketi oluşması durumunda ne yapacağız yani Türkiye açık kapı
politikasına devam edecek mi?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi tercihimiz tabii bu Suriyeli
yerinden edilmiş insanlara Suriye sınırları içinde İdlib sınırları içinde
bir şeyler yapabilmek, tüm hazırlıklarımız da yani buna göre yapılıyor. Ve
içeride özellikle bu kış şartlarında yağmurda sadece çadır değil de ama
briketlerden duvarlar örülerek daha sağlıklı ve daha böyle iyi bir şekilde
insanların barına bileceği yapıların, kampların kurulması yönünde çalışma
yapıyoruz ve bu konuda da uluslararası toplumun destek vermesi gerekiyor,
ama 4 milyona yakın insan var. Bu saldırganlık devam ederse milyonlarca
insan yerinden edilmiş olacak bunlar da kapıya dayanacak. O zaman ne biz
bunun üstesinden gelebiliriz ne de Batı bunun üstesinden gelebilir.
Dolayısıyla, bizde zaten 4 milyondan fazla mülteci var ve Berlin
Konferansında da bunun zorluklarını ilave yaratacağı zorlukları da net bir
şekilde anlattık ve burada yapılması gereken tek şey bu saldırganlığın
durdurulması. O zaman ne yapabiliriz ki, bunu Ruslarla da görüştük. Bu
insanların tekrar koridorlar açılarak kendi yaşadıkları şehirlere dönmesini
sağlayabiliriz İdlib içinde.
SUNUCU- Peki, Sayın Bakan son sorum, soğukta sizi daha fazla üşütmeyelim.
Doğu Akdeniz siz de biraz değindiniz biraz önce. Şimdi Türkiye yeni bir
adım attı Güney Kıbrıs açıklarında yeni sondaja başlama noktasında. Şunu
soracağım, Tartışmalı parseller olarak değerlendiriliyor bunlar, Türkiye
devam edecek mi buradaki, bu bölgedeki çalışmaya?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bizim iki alanda biliyorsunuz sondaj
çalışmalarımız devam ediyor. Birincisi bizim kıta sahanlığımız içindeki
alanlar, parseller ve bunlar Rum Kesiminin ruhsat verdiği ya da
parsellediği yerlerle de çakışıyor 7’nci parsel dahil. Biz tabii kıta
sahanlığımız içindeki faaliyetlerimizi tartışmaya bile hiç açmıyoruz, çünkü
bizim egemenlik hakkımız ve bunları da sürdüreceğiz.
Diğer taraftan Rum Kesimi dahil hiç kimse Kıbrıs etrafındaki hidrokarbon
zenginliklerinde Kıbrıs Türk halkının da hakkının olduğunu inkar edemiyor
bu bir gerçek. Bizim de arzumuz neydi? Bugüne kadar bir anlaşmayla Kıbrıs
Türk halkının Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin de haklarının garanti altına
alınması ondan sonra sondaj faaliyetlerinin devam ettirilmesiydi. Maalesef
Rum Kesimi yine Avrupa Birliğinin de şımartmasıyla buna yanaşmadı tek
taraflı sondaj faaliyetlerini sürdürdü. Biz de ikinci gemimizi Kuzey Kıbrıs
Türk Cumhuriyetinin Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığına ruhsat verdiği
alanlarda sondaj yapmak üzere gönderdik. Ve şimdi hemen Karpaz’ın güneyinde
yaptığı faaliyetleri, sondaj çalışmalarını tamamlayarak 8’inci parsele
doğru gitti ki buralar Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin ruhsat verdiği
alanlar. Yani burada esasen dediğim gibi yapılması gereken şey ortak bir
anlaşma ve mutabakat. O zaman herkes kazanacak ve Türkiye’yle işbirliğinden
Rum Kesimi de karlı çıkacak ki, buradaki hidrokarbon zenginliklerinin
uluslararası piyasalara gideceği tek güzergah rota Türkiye’dir, onun
dışındaki hiçbir proje ya da anlaşma işte bu EastMed dedikleri proje sadece
siyasi bir hamledir. Ve bunun gerçekleşmesi de mümkün değil, tüm taraflar
da zaten bunu kabul ediyor.
Aynı şekilde bizim bu bölgede yine çalışmalarımız İtalya’yla ilgili diğer
ülkelerle ilgili yine ortak çalışmalarımız da olabilir bizim kıta
sahanlığımızda. Ve biz tüm taraflarla söylediğimiz gibi Rum Kesimi hariç bu
bölgede işbirliğine hazırız, ama Kıbrıs halkının yani Kuzey Kıbrıs Türk
halkının ve Türkiye’nin haklarını da kusura bakmasınlar kimseye de
yetirmeyiz. Sahada ve masada gerekeni yapmaya devam edeceğiz.
SUNUCU- Peki, Sayın Bakanım çok teşekkür ediyoruz yayına katıldığınız için,
katkılarınız için.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Ben teşekkür ederim, sağ olun.
SUNUCU- Evet, Dünya Ekonomik Forumu Davos Zirvesi 50’nci kez toplantı,
resmi çalışmalar sabah saatlerinde başladı. Türkiye’den katılan isimler
arasında Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ilk oturumlarda
değerlendirmelerini yaptı, sonrasında canlı yayın konuğumuzdu.
Davos’tan tekrar görüşmek dileğiyle.