AHMET HAKAN- Hepinize iyi akşamlar, Tarafsız Bölgeye hoş geldiniz. Gündem
dış politika ağırlıklı. Bir yandan Libya, Doğu Akdeniz meseleleri,
İdlib’deki gelişmeler, Moskova’daki gelişmeler, Hafter’in tutumu, Trump’la
bir telefon görüşmesi yapıldı falan. Çok yoğun, çok sıcak bir dış politika
gündemi Türkiye’nin en önemli gündem maddelerini oluşturuyor. Biz de tam da
böyle bir günde Dışişleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu’nu ağırlamak istedik,
o da sağ olsun bizi kırmadı geldi. Hoş geldiniz efendim.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Teşekkür ediyorum.
AHMET HAKAN- Sorular çok, konular çok, hepsini konuşacağız. Gazeteci
arkadaşlarımız da bizlerle birlikte, hemen onlara da bir merhaba diyelim.
Abdulkadir Selvi merhaba. Özlem Gürses İstanbul’dan geldi. Ankara’dayız bu
arada, onu da hatırlatalım.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Siz de hoş geldiniz.
AHMET HAKAN- Hoş bulduk. Ve Zafer Şahin, bu sefer Zafer Şahin bizi
ağırlıyor.
ZAFER ŞAHİN- Siz hoş geldiniz.
AHMET HAKAN- Peki, çok teşekkürler. Şöyle yapalım: Başlık başlık gidelim
isterseniz, hani bir sistematik dahilinde olsun konuşmamız. Önce en sıcak
gelişme; Cumhurbaşkanı Erdoğan, Amerikan Başkanı Trump’la bir görüşme
yaptı, telefon görüşmesi yaptı, Sayın Dışişleri Bakanı da o görüşmede
bulundu. Önce o görüşmeyle ilgili sorularımızı soralım. Görüşmenin
gündeminde ne vardı, neler konuşuldu?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bildiğiniz gibi Sayın Cumhurbaşkanımız
Erdoğan ile Trump sık sık ve ihtiyaç duyulduğu zaman telefon görüşmesini
gerçekleştiriyorlar. Gündemdeki konuları değerlendiriyorlar, bazen
Cumhurbaşkanımız görüşmek istiyor, bazen Trump görüşmek istiyor. Tabii bu
görüşmede Amerika-İran gerginliği ve bu gerginliğin azaltılması, özellikle
Irak’a da yansıması. Malumunuz Libya’yla ilgili çabalarımız var ve bu
çabalar doğrultusunda önümüzdeki süreçte bir Berlin Zirvesi var. Libya’da
ateşkesin sağlanması ve siyasi sürece geçilmesi ya da siyasi sürecin
hızlandırılmasıyla ilgili konularda görüş alışverişinde bulundu her iki
başkan.
AHMET HAKAN- Bunu yeterli buluyoruz, sormak istediğiniz bu başlık altında
var mı? Abdulkadir Selvi.
ABDULKADİR SELVİ- Görüşme talebi Sayın Cumhurbaşkanından mı, Sayın
Trump’tan mı geldi?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Ondan tam emin değilim, bu yoğunlukta
Moskova’daydık. Ama dediğim gibi bazen Trump talepte bulunuyor, bazen
Cumhurbaşkanımız talepte bulunuyor. Sanırım Cumhurbaşkanımız talepte
bulundu bu son gelişmeler doğrultusunda bir görüş alışverişinde bulunmak
için.
ABDULKADİR SELVİ- Bu görüşmeden sonra Libya’daki durumla ve İdlib’deki
ateşkes de bozuldu biliyorsunuz, onlarda bir ilerleme beklenebilir mi?
Amerika Libya konusunda daha edilgen diye tanımlanıyor, Amerika’nın bu
sürece daha güçlü bir şekilde devreye girmesi söz konusu olabilir mi?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- İdlib’de ateşkesin sağlanması konusunda
başta Sayın Trump olmak üzere ABD olumlu açıklamalar yapıyor. Trump’ın
tweet’lerini de takip ettiyseniz özellikle Türkiye’nin bu konulardaki
çabalarını da takdirle karşıladıklarını vurguluyor. Demek ki İdlib’deki
süreci takip ediyorlar. Avrupalılar da yakından takip ediyor. Özellikle de
göçmenlerin durumuyla ilgili ilgileniyorlar.
AHMET HAKAN- Onların tek endişesi o.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet. Ne kadar insan yerinden edildi, ne
kadarı bizim sınırımıza doğru geldi; ne kadar yardım edelim demiyorlar
yalnız, daha çok bunu merak ediyorlar.
Tabii Libya’da sizin söylediğiniz gibi Amerika’nın biraz daha görünür
olması lazım. Zaten bugünkü telefon görüşmesinde de birlikte neler
yapılabilir onları da değerlendirdiler.
AHMET HAKAN- Çok teşekkürler.
Şimdi ikinci sıcak gelişme Mısır’da yaşandı. Mısır’da Mısır polisi Anadolu
Ajansının Mısır Ofisine baskın yaptı, interneti kesmişler falan, böyle apar
topar orada çalışanları da gözaltına almışlar. Bu konuyla ilgili son durum
nedir Sayın Bakan?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Biz de yakından takip ediyoruz. Esasen
Anadolu Ajansı Genel Müdürümüzle daha olayın ilk geliştiği andan itibaren
temas halindeyiz. Daha önce de buna benzer tacizler, yıldırmalar olmuş.
Özellikle Anadolu Ajansında çalışan yerli, Mısırlı insanlara yönelik
olduğunu da görüyoruz. Ama neticede kimin olduğu önemli değil, Anadolu
Ajansı’na böyle Mısır polisinin bir baskın yapması kabul edilebilir bir şey
değil, açıklamamızı da yaptık. Gerek Mısır’ın buradaki misyonu nezdinde,
gerekse yine Kahire’deki Büyükelçiliğimiz gerekli temaslarda bulundular.
Umarım en kısa zamanda Mısırlılar herhangi bir kötü muamele yok edindiğimiz
bilgiye göre, ama gözdağı veriyorlar. Özellikle bu Cumhurbaşkanımızın
Mursi’nin ölümüyle ilgili soruşturulması gerektiğini vurgulayınca
Mısırlılar biraz daha agresif olmaya başladılar. Esasen bu çağrıyı sadece
Cumhurbaşkanımız yapmadı, BM Özel Raportörü Callamard, Kaşıkçı cinayetiyle
de yakından ilgilenen, takip eden, biliyorsunuz raporu da oldu, o da bir
çağrıda bulunmuştu. Ama yine son günlerde özellikle ateşkes konusunda bizim
Rusya’yla kat ettiğimiz mesafe ya da çabalarımız artınca Mısır’ın biraz
daha agresifleşmeye başladığını görüyoruz.
AHMET HAKAN- Libya ateşkesi.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Tabii, Libya’yla ilgili. Neticede sebebi
ne olursa olsun bu kabul edilebilir bir şey değil.
AHMET HAKAN- Çünkü sonuçta medya, basın özgürlüğüne de müdahale yani.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi esasen her konuyu Batıya ya da
Batılılara yıkmak gibi bir derdimiz yok, ama hep işte insan hakları, basın
özgürlüğü gibi konularda herkese ders vermeye çalışan Batılıların
kullanabildikleri ülkelerde bu tür ihlaller olduğu zaman hiç sesi çıkmıyor.
Düşünün, Türkiye’de böyle bir şey oldu tüm dünya ayağa kalkardı. Şu ana
kadar herhangi bir dünyadan bir tepki olduğunu görmedik maalesef. Ama biz
süreci yakından takip ediyoruz.
AHMET HAKAN- Peki, bu iki sıcak gelişmeyle başladık. Yani birincisi;
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Amerikan Başkanı Trump’la az önce yaptığı telefon
görüşmesiyle ilgili ayrıntıları o görüşmede de bulunan Sayın Dışişleri
Bakanı anlattı. İkincisi de; Mısır’da Anadolu Ajansı Ofisine yönelik polis
baskını ve gözaltılarla ilgili görüşlerini sıcağı sıcağına açıklamış oldu.
Şimdi gelelim en önemli konuya, Libya meselesine. Ben ilk soruyu sorayım,
sonra arkadaşlarımız devam etsinler.
Ateşkes umudu tamamen bitti mi? Bir Hafter yan çizdi, asla ateşkese
yanaşmayacak deniyor, bir yandan iki gün müsaade istedi deniyor, son durum
nedir Sayın Bakan?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi olayın başına dönecek olursak, 4
Nisan’a geri gidecek olursak…
AHMET HAKAN- 4 Nisan nedir, neden 4 Nisan’a gidiyoruz?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Hafter’in Trablus’a saldırdığı tarih. O
günlerde herkesi kapsayan yeni bir konferans planlanıyordu ve Serrac
yönetimi de Libya’da Sehrat Anlaşmasına katılmayan herkesin işin içine
katılması anlamında bu konferansı desteklemişti, bu BM girişimiydi. Tam bu
konferansın toplanması aşamasında Hafter Trablus’a saldırdı. Bu ne demek?
Hafter, gücü diğerleriyle paylaşmak istemiyor ve gücü silah zoruyla elde
etmek istiyor. Herhangi bir anlaşmayla, herhangi bir iç anlaşma yoluyla ya
da uzlaşıyla değil de askeri yöntemle elde etmek istiyor ve gücü paylaşmak
istemiyor. Zaten tüm çabalar da o günden bu yana maalesef başarısız oldu.
Yine 4 Nisan’dan bu yana Özel Temsilci Ghassan Salame’nin çabaları oldu,
biz bu çabalara destek verdik öncesinde olduğu gibi Türkiye olarak. Ve
maalesef yine Hafter’in tüm buna benzer toplantılarda olumsuz tutumu
sebebiyle bir ateşkes sağlanamadı.
Bizim çabalarımız sonucunda da esasen metin konusunda bir sorun kalmamıştı.
Sadece…
AHMET HAKAN- Moskova’da.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Tabii. Sadece Arapça tercümesi konusunda
biraz görüş ayrılığı vardı, esprili bir şekilde bunu da Arapçanın
zenginliğine verdik. Sonra İngilizce metin üzerinden müzakereler oldu.
Sonra şu konuda da Serrac bizim önerimizi kabul etti: Madem Arapça metin
üzerinde anlaşamıyorsunuz, İngilizcesi ortada sarih, bunu imzalayın, sonra
İngilizcesini BM’ye gönderelim ve BM tercümesini yapsın. Bu noktaya
geldikten sonra Hafter zaman istemiş Ruslardan. Tabii Ruslarla biz mekik
diplomasisi yürüttük orada, onlar başka bir odada, biz başka bir odada,
üçüncü odalarda yine Türk heyeti, gidiyoruz geliyoruz. Ve daha sonra yine
yarın sabaha kadar bize süre verin demişler. Ama gece yarısı sabaha doğru
Moskova’dan ayrıldıklarını gördük. Şimdi yine Rusların söylediğine göre iki
gün süre istemişler. Ama metin üzerinde esasen bir süre kalmamıştı. Burada
Hafter’in yine Ruslar aracılığıyla bize ilettikleri değişiklik önergelerini
biz uzlaşı olsun diye kabul ettik. Bazıları doğrudan Serrac tarafından,
yani Libyalıları ilgilendiriyordu, bir-iki cümle de Rusya ile bizi
ilgilendiriyordu. Ama ortaya bir uzlaşı çıksın diye tamam dedik. Bu arada
zaten sürekli Sayın Cumhurbaşkanımızla telefonda istişarelerimizi yürüttük,
çünkü kritik bir konu, kendi aramızda Milli Savunma Bakanımızla, İstihbarat
Başkanımız Hakan Beyle, Serrac tarafıyla da istişarelerimizi yürüttük,
neticede onların tekliflerini de kabul ettik. Yani burada metin konusunda,
içeriği konusunda bir sorun yoktu. Bakalım iki gün dediler, yarın ne
olacak?
AHMET HAKAN- O iki gün de yarın doluyor.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Elbette. Bizim ama tüm bu arada
gözlemlediğimiz, özellikle metin üzerinde bir mutabakat olduktan sonra bile
imzalamaması sebebiyle edindiğimiz izlenim; yine Hafter siyasi çözüme değil
de askeri çözüme inanıyor. Ama göreceğiz, Rusların çabaları var. Biz ilk
Ruslarla, yani Cumhurbaşkanımız Erdoğan ile Putin İstanbul’da baş-başa
görüşmeler yaptı, onun öncesinde biz hazırlıklarımızı yapmıştık. Yine
Bratislava’da Lavrov’la görüşmüştük, sonra telefon görüşmesinden sonra
Cumhurbaşkanımız ile Putin’in bir heyetimizi Moskova’ya göndermiştik. Ama
İstanbul’da 8 Ocak’ta iki lider baş-başa oturdular, sonra geldiler
açılıştan sonra bizimle, yani dışişleri ve savunma bakanları da katıldı,
paylaştılar ve biz o somut şeyleri de, ateşkes işte gece yarısı olacak diye
daha önceden…
AHMET HAKAN- 12 Ocak.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet. Hazırladığımız taslak metne derç
etmiştik ve sonra çıktık Lavrov’la da bunu önce basınla ve kamuoyuyla
paylaştık, sonra metini zaten dağıttık. Burada o gün yine mutabakata göre
biz Serrac’la temasa geçeceğiz ve Serrac’ın bu açıklamayı desteklemesini
sağlayacaktık. Rusya da Hafter’le temasa geçecek ve Hafter’ın bu ateşkes
açıklamasına desteği sağlanacaktı. Hatırlayacaksınız o akşam, 8 Ocak akşamı
Serrac Brüksel’den dönüyordu, hemen uçaktan döner dönmez, hatta Serrac
Libya’ya dönmeden Yüksek Konsey Başkanı bu açıklamamızı desteklediğini
söylediler. Sonra Serrac Hükümeti de destekledi, ama Hafter desteklemedi.
Daha sonra Rusya’nın ilave çabalarının olduğunu görüyoruz. Mısır’la, yine
Birleşik Arap Emirlikleri’yle ve diğer ülkelerle, hatta Macron’la yanlış
hatırlamıyorsam Putin’in epeyice bir çabası oldu, ondan sonra Hafter
ateşkesi desteklediğini açıkladı, yani o gece yarısına yakın bir zamanda.
Dolayısıyla burada Serrac tarafı gerçekten bizim telkinlerimiz
doğrultusunda ve meşru Hükümet olmasına rağmen ateşkes konusunda olumlu
yaklaştı, ama Hafter’in üst üste 4 Nisan’dan bu yana sergilediği tavır, son
zamanlardaki sergilediği tavra baktığımız zaman da ateşkese yanaşmayan
taraftı.
AHMET HAKAN- Rusya’ya rağmen ateşkese yanaşmayacak mı, öyle mi
görüyorsunuz?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi bu iki günlük ilave süreden sonra
bunu söyleyebiliriz.
AHMET HAKAN- Yarın.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet, yarın.
ÖZLEM GÜRSES- Yarın gece yarısı mı efendim o süre bitmiş olacak?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi tabii Ruslara sormak lazım, tam bu
iki günlük süreyi saatli mi verdiler, yoksa iki gün genel bir süre mi
istediler…
AHMET HAKAN- Sizin izleminiz nedir, yani Ruslara rağmen ateşkes konusuna
yanaşmayabilir mi Hafter?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Her ihtimali göz önünde tutmak lazım.
AHMET HAKAN- Masada.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Masada diyebiliriz. Çünkü burada başka
aktörler de var, bugüne kadar Hafter’i teşvik eden, Hafter’e silah veren ve
Hafter’e dışarıdan lejyonerler sağlayan ülkeler var.
ZAFER ŞAHİN- Sayın Bakanım, tam o noktada telefon gelmiş olabilir mi acaba?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Efendim?
ZAFER ŞAHİN- Hafter’e bir telefon gelmiş olabilir mi hani Moskova’dan ayrıl
diye, böyle iddialar da var.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi esasen iki ülkenin Mısır’ın ve Abu
Dabi yönetiminin, BAE’nin orada temsilcileri de vardı, gelmişlerdi.
AHMET HAKAN- Moskova’da.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Moskova’da. Yani bunlar olumlu mu katkı
sağladı, olumsuz mu? Biz Ruslara dedik ki; bunları kesinlikle
toplantılarımızda istemeyiz, geldiklerini öğrendik ve bunlar bu anlaşmayı
sabote edebilirler. Ruslara göre ise, onlar ikna etmek için oradalardı, ama
olumsuz etkilerinin olması pek muhtemel. Çünkü başından beri yine Serrac’ın
savaşla, iç savaşla kazanacağına inanan ülkeler bunlar.
AHMET HAKAN- Hafter’in.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Özür dilerim, Hafter’in. Ve burada da
yanılıyorlar tabii. Özellikle Trablus’ta bir sokak savaşına dönerse bu
Libya’daki şu andaki sivil savaş, ne zaman biteceği belli olmaz, Allah
korusun Libya’yı da, bölgeyi de felakete götüren bir…
AHMET HAKAN- Hangi ülke Hafter’in barışı istememesi doğrultusunda ya da bu
işi sabote etme doğrultusunda daha aktif, daha enerjik, daha dinamik;
Birleşik Arap Emirlikleri mi, Mısır mı?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bana göre Birleşik Arap Emirlikleri daha
agresif bu konularda. Hatta Fransa’yı da göz ardı etmememiz lazım. Fransa
bir Hafter’i destekliyor. İki; Fransa’nın bir şeyi var, her konuda
kendisine bir rol biçiyor, bir inisiyatif almaya çalışıyor, Ortadoğu
konusunda, Suriye konusunda, diğer konularda, hatta Berlin Zirvesinde bile
bunu gördük. Kendisinin içinde olmadığı bir şeyi de sabote etme konusunda
Fransa’nın üstüne yok. Dolayısıyla burada…
AHMET HAKAN- Stili bu yani.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet. Şimdi varsayımlar üzerine konuşmak
istemiyoruz, ama bugüne kadar Hafter’in saldırıyı başlatması ve sonrası
gelişmelerde sergiledikleri tutum sebebiyle bu üç ülkeyi sayabilirim.
ÖZLEM GÜRSES- Peki efendim, ben bir şey sormak isterim. Birincisi;
Moskova’ya giderken Hafter’le ilgili böyle bir riski göz önünde bulundurmuş
muydunuz, yoksa yüzde 90 bu iş oldu diye mi düşünüyordunuz? Herkes
açısından nefes aldıran bir süreç olmuştu. Çünkü öyle bir formüldü ki bu,
hem iktidarın aldığı risk karşısında bir kazanım elde ediliyordu, hem de
muhalefetin eleştirileri ya da önerileri gerçekleşmiş oluyordu, herkes
açısından en sağlıklı çözüm gibi duruyordu masanın üstünde. Yine reddederse
Türkiye, az önce siz de söylediniz, bir çatışma ortamında Türk askeri
varlığının durumunu nasıl tasarlıyorsunuz? Muharipler diye söz etti Sayın
Cumhurbaşkanı, orada nasıl bir askeri varlığımız var, biraz bilgi verebilir
misiniz?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Önce biz hem temkinliydik, hem
umutluyduk. Neden temkinliydik? Çünkü Hafter son dakikaya kadar ateşkesi
desteklememişti. Umutluyduk, çünkü Hafter Moskova’ya gitmişti. Biz önceden
imzalanacak metin konusunda hem Rusya’yla birlikte taslak üzerinde
çalıştık, hem de tabii Serrac tarafını, yine anlaşmada iki liderin
anlaşmasında olduğu gibi, çabalarımız içinde bu da vardı, metni gönderdik,
onların değişiklik önergelerini aldık, bu bakımdan da Serrac tarafını hazır
olarak oraya götürdük. Pazar günü Sayın Cumhurbaşkanımız da Serrac ve
heyetini biliyorsunuz İstanbul’da kabul etmişti. Hem umutluyduk, hem
temkinliydik işin doğrusu. Tam yüzde 100 olur diye bir inanç içinde
değildik, ama son gelişmelerden sonra Rusya’nın çabalarıyla da olacağını
düşünüyorduk.
ÖZLEM GÜRSES- Askeri varlığımızla ilgili mi bir sıkıntı çıktı efendim
metinde özellikle?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi Hafter’e sorarsan Türkiye’nin
tamamen buradan elini-ayağını çekmesini, hiç ilgilenmemesini ister. Ama
zaten taslak metinde böyle bir ibare yoktu, olmasına da zaten Rusya da izin
vermezdi, biz de vermezdik. Bunun Türkiye’yle ilgisi mutlaka dolaylı olarak
vardır, ama metinde zaten Türkiye veya Rusya tartışılmadı. Metnin içinde
böyle şeyler olmadı, hiç olmadı, böyle bir teklif de gelmedi. Ama burada
metnin içeriği konusunda zaten bir mutabakat sağlanmıştı. Bu olsaydı,
Ruslar bize Hafter tarafının böyle teklifleri var diye gelirdi. Böyle bir
teklifle de gelmediler.
AHMET HAKAN- Bir öneri de getirmediler.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Getirmediler.
ÖZLEM GÜRSES- Peki, şimdi ne olacak efendim, yine reddederse nasıl
ilerleyecek?
AHMET HAKAN- Bu soruyla birlikte, Hafter’in jet hızıyla barıştan kaçışı
Rusları kızdırdı mı?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Ben kızdırdığını gördüm.
AHMET HAKAN- Nasıl fark ettiniz bunu?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Çünkü daha sonrasında beraber biraraya
geldik, büyük bir üzüntü içinde olduklarını gördük, yüz ifadelerinden hayal
kırıklığı yaşadıklarını da gördük. Çünkü öncesi çabalarımız da var, ama 8’i
ile yine Pazartesi arasında çok ciddi birlikte çabalar sarf ettik; bir
ateşkesi tesis edelim, Libya’ya barış getirelim ve de siyasi sürece ivme
kazandıralım ve 19’unda düzenlenecek Berlin Zirvesini de başarılı kılalım
diye birlikte çok çaba sarf ettik. Sonuçta Rusların hayal kırıklığını ve
üzüntüsünü gördüm ve samimi çaba sarf ettiklerini de bizzat gördüm.
ÖZLEM GÜRSES- Benim soruma devamen; nasıl ilerleyecek bundan sonraki süreç
ve askeri varlığımızla ilgili orada nasıl bir hem niceliksel, hem
niteliksel anlamda bir güvenlik ortamı tasarlanıyor?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi Özlem Hanım, bundan sonraki
süreçte umarım en azından ateşkesi bozmazlar. Yani bu ateşkes ilan
edildikten sonra, Suriye’de de biz çok yaşadık, bazen havaya atıyorlar,
bazen kişisel ihlaller oluyor, tacizler olabiliyor, ama daha önce
savaştıkları gibi bir çatışma haline inşallah dönüşmez, ateşkesin
muhafazası önemli.
ÖZLEM GÜRSES- Bir çatışmasızlık ortamı inşallah korunur yani.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet. Daha sonra işte bu çabaları
sürdüreceğiz. Bakalım iki gün sonra Hafter ne diyecek, Berlin’den ne
çıkacak? Ama biz tezkereyi niye Meclis’e gönderdik? Her ihtimale karşı
hazırlıklı olmamız lazım. Bizim derdimiz, orada gidip ülkeyi işgal etmek
değil veya savaşa taraf olmak da değil. Ama bize yönelik tehdit olduğu
zaman biz hazırlıklarımızı da ona göre yapmamız lazım.
Bizim şu anda yaptığımız ne? Bizim Libya Hükümeti ile daha önceden
imzaladığımız ikili bir anlaşma var. Ve bunun güncellenmiş halini mutabakat
zaptı olarak Serrac Yönetimiyle de imzaladık, Güvenlik İşbirliği Anlaşması.
Bunun içinde bilgi paylaşımı var, eğitim var, aynı şekilde buna benzer
askerler arasında eğitime yönelik çalışmalar var. Dolayısıyla bizim zaten
şu andaki mevcudiyetimiz de bununla sınırlı iki ülke arasındaki anlaşma
çerçevesinde. Onun dışında bizim esas derdimiz, çalışmamız gördüğünüz gibi
ateşkesi tesis etmek, siyasi süreci hızlandırmaktır, buna çaba sarf
ediyoruz.
ÖZLEM GÜRSES- Yani orada şu anda bir Türk askeri yok benim anladığım
kadarıyla.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- İşte danışman ve teknik eğitim gibi
çalışmalarımız var.
ÖZLEM GÜRSES- Gibi var, o şekilde var, anladım.
AHMET HAKAN- Çok özür dilerim, şunu açıklığa kavuşturalım ondan sonra.
Sizin anlatımınızdan ben şunu anlıyorum: Hafter ateşkesi kabul etmedi, ama
bu hemen Libya’da çatışmalar kaldığı yerden devam edecek anlamına gelmiyor,
doğru mu anlamışım?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet, tabii. Umarım tabii öyle olur.
Akile Salih’in bir açıklaması oldu, ama uygulamada herhangi şu anda
ateşkesi ciddi bir şekilde ihlal eden bir gelişme de görmedik.
ZAFER ŞAHİN- Sayın Bakanım, şimdi sizin bir açıklamanız oldu dün sanıyorum;
eğer böyle giderse Berlin Zirvesinin de bir anlamı kalmaz dediniz. Burada
aslında mesajı kime veriyorsunuz? Yani Hafter’in arkasındaki ülkelere mi
veriyorsunuz ya da Almanya dahil, Rusya dahil bu süreci biraz
hızlandırmalarını, Hafter’i ikna etmelerini mi istiyorsunuz, onu açıkçası
merak ettim.
AHMET HAKAN- Ve Berlin Zirvesi hala bir anlam taşıyor mu, ilaveten?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi Berlin Zirvesi’ne biz önem
veriyoruz ve Berlin Zirvesi’nin hazırlık toplantılarının hepsine biz
katıldık. İbrahim Bey, Büyükelçi, Cumhurbaşkanımızın Başdanışmanı ve
Sözcüsü İbrahim Bey ve bizim Bakanlıktan arkadaşlarımız katıldılar. İbrahim
Bey bir kere katılamadı. Cumartesi günü yine arkadaşlarımız oraya gidip bu
ortak metne son katkılarımızı verecekler, nihai hale getirmemiz lazım,
liderler düzeyine herhangi bir şeyin kalmaması lazım. Tüm katılacak
ülkelerin temsilcileri de orada olacak. Biz Berlin Zirvesinin başarılı
olması için çaba sarf ettik. Cumhurbaşkanımız başta Trump olmak üzere
birçok lidere oraya katılması konusunda telefon açtı, teşvik etti. Aynı
şekilde Cumhurbaşkanımız Merkel’e ve diğer taraflara da Berlin Zirvesinin
başarılı olabilmesi için komşu ülkelerin de davet edilmesi gerektiğini
söyledi; Cezayir, Tunus, Katar, çünkü Katar da bir aktördür. Abu Dabi’nin
sınır komşuluğu yok Libya’yla, dolayısıyla Abu Dabi davet ediliyorsa,
Birleşik Arap Emirlikleri, Katar’ın da davet edilmesi gerekiyor. Yani
burada katkı sağlayabilecek herkesin. Biz Berlin sürecine inanıyoruz. Benim
de söylemek istediğim şu: Berlin sürecinin başarılı olabilmesi için
ateşkesin devam etmesi lazım.
ÖZLEM GÜRSES- Çok doğru.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bir taraftan çatışma varken, Berlin’de
biz burada siyasi süreçten bahsedebilir miyiz? Hayır. Moskova’da Hafter
belgeyi imzalamadan Moskova’yı terk ettiği için tabii ateşkesin bozulma
riski var. Dolayısıyla bu belgeyi imzalasaydı ya da iki gün verdiği süre
sonucunda imzalarsa Berlin süreci çok daha anlamlı olur. Benim söylediğim,
hani Berlin sürecinin anlamını kaybetmesi ya da orayı hafife almak ya da bu
olmazsa oraya gerek yok anlamında değil. Sonuç alıcı bir zirvenin olması
lazım. Bu kadar lideri biraraya getiriyoruz, bu kadar ön hazırlık yaptık,
BM ile birlikte çalışıyoruz, sonuçta başarılı olabilmesi için de ateşkesin
devam etmesi lazım.
AHMET HAKAN- O zaman mesela yarın eğer Hafter tamam imzalıyorum derse,
Berlin sürecinin başarılı olma ihtimali de artacak.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Elbette.
AHMET HAKAN- İmzalamazsa?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- İmzalamazsa soru işareti.
ABDULKADİR SELVİ- Ben Moskova’daki görüşmelerde bir fotoğrafı netleştirmek
istiyorum. Siz orada Türk heyeti olarak Hafter’le Serrac arasında
arabuluculuk mu yaptınız? Yoksa Serrac’la Türk heyeti, Hafter’le Rus heyeti
mi arabuluculuk yaptı?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- İkinci söylediğiniz oldu. Biz Serrac
heyetiyle çalıştık, Ruslar da Hafter heyetiyle çalıştı. Esasen niyetimiz
şuydu: Önce biz sabah biraraya geldik, Türkiye ve Rusya heyetleri olarak,
yine beraberimizde biliyorsunuz Savunma Bakanımız Hulusi Paşamız vardı,
Hakan Bey vardı ve arkadaşlarımız da vardı, belirlenen sayıda heyetler,
Rusya’dan da aynı şekilde. Bizim ikili görüşmemizden sonra Serrac heyetiyle
görüşecektik birlikte, daha sonra Hafter heyetiyle görüşecektik. Burada bir
mutabakat çıksaydı belge üzerinde, daha sonra hepsini biraraya getiren
ortak bir toplantıya geçecektik. Fakat burada gördüğümüz bir şey vardı, her
iki taraf da henüz bir odada biraraya gelmeye hazır değildi. Biz şu
telkinlerde de bulunduk: Yani bugün tabii savaştılar, çatıştılar, ölenler
var, kuşatma var, vesaire acılar var. Belki bugün hazır olmayabilirsiniz,
ama yarın ateşkes tesis edilirse, siyasi çözüme geçilirse siz bu ülkeyi
birlikte yöneteceksiniz belki. Nitekim Birleşmiş Milletler’in teklif ettiği
üç tane komiteden bir tanesi askeri komite. Ve bizim eğer imzalanırsa
ateşkesin içinde de o komitenin hayata geçirilmesi. Çünkü ateşkesin sürekli
olması ve yine insani konular, yine temas hattının belirlenmesi gibi tüm
konularda birlikte karar verecekler. O yüzden ileride bugün olmayabilir
belki, ama birlikte çalışmaya hazır olmalısınız diye söyledik. Ama tabii
kolay değil, iki tarafın da bir şahıs ya da bir grup olduğunu söyleyemeyiz,
sahada çok gruplar var, aşiretler var, farklı güçler var, yani Libya’nın
durumunu sizler de biliyorsunuzdur. Ama sonuçta biz biraraya getirmeye
çalıştık, ama bu mümkün olmayınca Ruslar Hafter’le çalıştı, biz Serrac’la
çalıştık, karşılıklı bilgileri getirdik-götürdük.
AHMET HAKAN- Sayın Bakan, burada bu yaptığınız iş, sizin önceki
söylemlerinizle örtüşen bir iş mi, bu da kamuoyunda çok tartışılıyor. Çünkü
hem Sayın Cumhurbaşkanı, hem siz sürekli olarak Hafter’in darbeci olduğunu,
gayrimeşru olduğunu söylüyordunuz. Bu Serrac Hükümetinin de haklı olarak
Birleşmiş Milletler tarafından kabul görmüş meşru bir hükümet olduğunu
söylüyordunuz. Şimdi bu iki unsurun biraraya getirilmesi ve birlikte
çalışmaları sizin önceki söylemlerinizle çelişiyor mu?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Hayır, hiç çelişmez.
ÖZLEM GÜRSES- Bir cümle ekleyebilirsem; hatta Sayın Cumhurbaşkanı bir
darbeci güç odağıyla arabuluculuk yapmanın da hiç uygun olmayacağını
düşündüğünü ifade etmişti.
AHMET HAKAN- Moskova’da yapılan bir arabuluculuk muydu?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Kesinlikle bir arabuluculuktu, ateşkesin
tesis edilmesiydi. Bizim yaptıklarımı ve söylediklerimiz kesinlikle
çelişmiyor.
Önce başına gidelim, Roma Konferanslarının hepsine biz katıldık. Sehrat
Anlaşmasında oradaydık. Daha sonra katılmayanların dahil olması konusunda
çok çaba sarf ettik. Ve yine Hafter de zamanında Türkiye’ye gelmek istedi.
Sayın Cumhurbaşkanımız da Cumhurbaşkanı Yardımcımız Fuat Bey ve benim
kendisiyle görüşebileceğimizi söylediler. Fakat Hafter tabii üst perdeden
gidiyor, Cumhurbaşkanını sadece muhatap alırım gibi bir eda içinde oldu.
Ama Cumhurbaşkanımız haklı olarak da, burada meşru bir yönetim var,
bunlarla Cumhurbaşkanı düzeyinde görüşmenin bunları meşrulaştırma anlamına
gelebileceğini söyledi. Cumhurbaşkanımız diplomaside de çok tecrübeli bir
insan gerçekten, haklı bir şekilde öyle, ama bizim düzeyimizde görüşme
olabilirdi. Akile Salih’i de biz Sehrat Anlaşmasından sonra defalarca
Türkiye’ye davet ettik. Ve birkaç defa tarih de verdi, son dakika iptal
etti ya da kendisi ertelediğini söyledi, o ziyaretler de mümkün olmadı.
Özel Temsilcimiz Emrullah Bey sürekli her iki tarafa da gitti-geldi. Ne
demeye çalışıyorum? Biz herkesle görüşüyorduk ta ki 4 Nisan’da Hafter’in
Trablus’a saldırmasına kadar. Ondan sonra da tepki göstermemiz tabii ki
bizim hakkımız. Çünkü askeri yöntemle meşru bir hükümete darbe yapmaya
çalışan. Şimdi diğer örneklerden…
AHMET HAKAN- Orada darbeci sıfatını orada hak etmeye başladı, Trablus’a
saldırmaya başladığında.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Tabii askeri yöntemle Trablus’taki meşru
hükümete saldırması bir darbe girişimidir. Diğer örneklerden de yola
çıkarak bizim Esad rejimine de eleştirilerimiz oldu ve diyaloğumuz da
koptu. Ama Esad rejimini ve de muhalifleri biz Astana’da bir araya
getirmedik mi? Soçi’de de bir araya getirdik biz de oradaydık. Yani bir
taraftan İdlib’deki saldırılara ya da Halep’te diğer yerlerde olanları
haklı olarak eleştirirken, diğer taraftan ateşkesin tesis edilmesi,
taraflar arasında güven artırıcı adımların atılması zorla alıkonulanların
takası dahil. Ve Anayasa Komisyonuyla da bir siyasi sürece geçilmesi
konusunda en çok kim çaba sarf etti? Biz çaba sarf ettik. Sonuçta burada
bir tarafı eleştirebilirsiniz, kızabilirsiniz, ama ateşkes ve diğer yine
barış konusunda üzerinize düşeni de yapmalısınız. Biz şimdi Rum Kesimini
tanımıyoruz bunu da söyleyeyim bitireyim. Ama Kıbrıs’ta kalıcı bir barış ve
çözüm için daha önce Bürgenstock'ta olsun, Crans-Montana’da olsun, Rum
tarafıyla da masanın etrafına oturmadık mı? Oturduk. Yani o ikisini ayırt
etmek lazım, yani burada bir çelişki yok.
AHMET HAKAN- Şöyle bir durum söz konusu: Muhalefet diyor ki, biz size
Hafter’le Serrac’ı bir araya getirin, bunlar arasında arabuluculuk yapın,
tezkere çıkartıp bu çatışan iki taraf arasında taraf olmayın dedik, siz
bizi dinlemediniz, ama sonunda dediğimiz yere geldiniz.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yo biz daha önce yine Hafter’le
Serrac’ın bir araya getirilme çabalarına destek verdik, ama onlar da
Hafter’in tutumu yüzünden başarısız oldu. Yani muhalefetin ne olursa olsun
iktidarı eleştirmek için bir şey bulmaya çalışmasını anlayabiliyorum, ama
doğru değil yaklaşımları. Her şeyden önce yani burada bizim çabalarımız
net, anlaşmalar konusunda tutumumuz net. Şimdi deniz yetki alanlarının
belirlenmesi anlaşmasını tamam doğru buluyoruz, ondan sonra ama diyerekten
onu bile sulandırmaya çalışıyor, işte diğer ülkeler orada, orada yoksunuz
diye eleştiri yapıyorlar, var olduğumuz zaman eleştiri yapıyorlar. Şimdi
ona bir girersek zaten çıkamayız. Dışişleri Bakanı olarak ben AK Parti’nin
kurucu üyelerinden bir tanesiyim, bununla da gurur duyuyorum. Ama dış
politikanın partiler üstü yürütülmesi taraftarıyız. Nitekim siyasi
partilere gidip bilgilendirme Cumhurbaşkanımızın talimatıyla
bilgilendirmemiz de bu amaca yönelikti.
ÖZLEM GÜRSES- Ben de tam onu soracaktım efendim size, Berlin’den sonra
ikinci bir tur düşünüyor musunuz yine muhalefet liderleriyle sürecin
aşamalarını zaman zaman istişare etmek, karşılıklı bu diyaloğu bu kapıyı
açık tutuyor musunuz?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Elbette yaparız. Yine daha önce Hulusi
Paşamız Savunma Bakanımız olarak liderleri bilgilendirdi. Meclis’teki
yaptığımız konuşmalarda da ben de Meclis’i bilgilendirmiştim
Cumhurbaşkanımızın yine talimatıyla, Meclis’te bizi davet ettiler. Yine
siyasi partileri ziyaretimizde de şunu söyledik: Biz yine böyle konularda
sizi bilgilendirmekten memnuniyet duyarız. Ama ola ki o anda biz
düşünememişizdir veya siz bilgilendirmek istemişsinizdir bu konu olabilir,
başka bir konu olur. Lütfen bize haber verin hangi düzeyde olursa olsun biz
gelir sizleri bilgilendiririz, çünkü dış politikada muhalefetin de bilgi
edinme hakkı var. Zaten muhalefetteki siyasi partilere baktığımız zaman
orada bizim eski çalışma arkadaşlarımız var, büyükelçiler var onlar
gelebilir Bakanlığımızdan bilgi alabilir dedik. Ve süreç ilerledikçe böyle
bir ihtiyaç olursa tabii ki biz bunu yapmaktan memnuniyet duyarız.
AHMET HAKAN- Şöyle bir durum var: Anladığım kadarıyla lütfen tekrar etmek
istiyorum, yani siz Hafter’i darbecilikle suçladınız, eleştirdiniz, saldırı
yaparken bu adamla oturup bir arabuluculuk, barış görüşmesi yapılmaz
dediniz, ancak ateşkesten sonra mı bu tavrınız değişti, yani olayı böyle mi
izah ediyorsunuz? Yani tavrınızı…
ÖZLEM GÜRSES- Ya da Putin’in ziyaretinin ve onun tezlerinin bir etkisi oldu
mu?
AHMET HAKAN- Kimin?
ÖZLEM GÜRSES- Putin’in ziyaretinin ve kendisinin tezlerinin getirdiği yeni
bilgilerin bu yeni pozisyonda bir etkisi oldu mu?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi saldırmadan önce de biz Hafter’le
görüşmeye hazırdık biraz önce anlattım ve Hafter ateşkesi desteklediğini
ilan ettikten sonra da biz Moskova’da Serrac ve Hafter’le bir araya gelmeye
hazırdık, ama onlar bir araya gelmeye hazır değildi.
AHMET HAKAN- Sizin için orada kritik eşik Hafter’in saldırıları durdurması
mıydı?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Elbette şimdi bir düşünün meşru bir
yönetim var onu darbe yoluyla yıkmaya çalışan bir darbeci eski general var,
şimdi ona mareşal diyorlar, birçok unvan şey yapıyorlar bu Abdi Şahin’e de
birçok unvan veriyorlar ya Kobani diyorlar, mazlum diyorlar, general işte
mareşal bir şeyler söylüyorlar. Neticede darbe yapmaya çalışan bir kişiydi,
ama sonra ateşkesi desteklediği için biz öyle veya böyle burada ateşkes
için zaten çaba sarf ediyorduk. Yani bizim sarf ettiğimiz çaba gayet ortada
şeffaf.
AHMET HAKAN- Muhatap alınabilir olmaya başladı yani.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Tabii ateşkesi de kabul ettiği için
orada ateşkesin kalıcı olması için, anlaşmanın da imzalanması gerekiyordu
ortak metnin ve bu anlamda da biz bunu kendi aramızda zaten gitmeden önce
Cumhurbaşkanımızla da istişare ettik, orada da onlarla birlikte görüşmenin
olumlu katkı sağlayacağını da düşündük, burada herhangi bir çelişki yoktur.
ABDULKADİR SELVİ- Sizin bir açıklamanız olmuştu Hafter’in varlığını yok
saymıyoruz diye Moskova’da görüşmeler başlamadan önce zemini güçlendirmek
için mi böyle bir açıklama yaptınız?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Hayır şöyle: Yani Hafter, şimdi biz
ateşkes sağlanacaksa kimin arasında olacak? Meşru yönetimle, saldıran
Hafter arasında değil mi? Esas, yani birçok unsurlar, güçler var ikisinin
de arkasında ya da yanında, ama asıl güçler bunlar. Ne dedik? Yok
saymıyoruz, ama meşru değil. Ne zaman meşruiyet kazanır? Ateşkes sağlanır,
kalıcı olur, siyasi süreç işler ve siyaset süreç sonunda yine Libyalıların
birlikte karar verdiği bir yönetimin içinde Hafter’de olursa o zaman
meşruiyet kazanır. Ama şu anda çatışan bir taraf olarak, saldıran bir taraf
olarak bir aktör haline geldi seversiniz, sevmezsiniz bize göre olumsuz ve
yaptığı kabul edilemez. Ama ateşkes iki taraf için de ikisi arasında
olacağı için belgeyi de onlar imzalayacağı için tabii yok sayılamaz, çünkü
ateşkes için orada var ateşkesin sağlanması için var, ama altını da çizdik,
meşru değil, meşru olan Ulusal Mutabakat Hükümeti.
ABDULKADİR SELVİ- Siz Dışişleri Bakanı olarak anladığım kadarıyla muhalefet
liderleriyle bir polemiğe girmek istemiyorsunuz, Dışişlerini siyaset üstü
tutmaya çalışıyorsunuz, ama muhalefet liderleri dünkü grup toplantılarında
dediler ki, bizim dediğimiz noktaya gelindi, ama biz söyleyince
yapmıyorlar, Putin söyleyince yerine getiriyorlar. Askeri güç yerine
diplomasi kullanılsın ve Birleşmiş Milletler Barış Gücü oraya gönderilsin.
Gerçekten siz Türk muhalefetinin dediğini dikkate almıyor musunuz, Putin’i
mi daha önceliyorsunuz?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yok öyle bir şey söyledikleri doğru
değil maalesef. Çünkü bizim muhalefeti görüyoruz her şeyin sorumlusu
Erdoğan ve AK Parti iktidarı, başından beri öyle. Şimdi Suriye tablosu
çiziyorlar Suriye’de Arap Baharını biz başlatmışız tamam rejimle yani Esad
rejimiyle ilişkiler öyle olur böyle olur o konuda görüş olabilir o görüş,
ama dinlediğiniz zaman bütçe görüşmelerinde de görüyorum oradaki iç
kargaşayı, Arap Baharını biz başlatmışız, her şeyi biz yapmışız, 1 milyona
yakın insanı biz öldürmüşüz, göçmenlere ev sahipliği yapmışız, ama bunu
geri göndermeliyiz her şeyin sorumlusu biz. Yani biz şunu anlatmaya
çalışıyoruz: Bakın burada yani sorumlusu Türkiye olarak görürseniz biz
sizin söylediklerinizi dikkate alamayız. Ama şurada şurada eksiklik var,
burayı da böyle yapsaydınız ya da bundan sonra böyle yapın derseniz bunu
dikkate alırız, aynı şeyi Libya konusunda da söylüyorlar. Sanki Libya’daki
4 Nisan’da tekrar savaşı biz başlatmışız. Ondan sonra dışarıdan her şeyi
biz getirmişiz, körüklemişiz, Trablus’un kuşatmasını biz sağlamışız, her
şeyde iktidar ve biz haksızız, hatalıyız. Böyle bir yaklaşım olunca benim
Dışişleri Bakanı olarak bırakın Cumhurbaşkanımızı ciddiye almam mümkün
değil. Yani o gün Meclis’teki tartışmalarda da bunu gördük maalesef, yani
burada bizim söylediğimiz noktaya geldiler diye bir şey yok. Biz başından
beri Suriye’de bak terörle mücadelede sahada var mıyız? Varız. Peki, insani
konularda bizimle yarışacak kimse var mı? Yok. Siyasi süreçte en önemli
aktör kim anayasa, Astana, Soçi hepsinde? Herkes herkesle çalışıyor, ama
herkes Türkiye’yle çalışıyor. Biz Libya konusunda da aynı şeklide öyle.
Yani bir kere de milli konularda muhalefette bizimle aynı çizgiye gelsin
doğru şeyler yapıyoruz, gece-gündüz çalışıyoruz barış olsun ve huzur olsun
bölgemizde her yönüyle ilgileniyoruz, herkes tüm dünya takdir ediyor. Yeri
geliyor Mısır bile takdir ediyor, ama bizim muhalefete baktığımız zaman hep
suçlusu biziz. İşte o sebepledir maalesef her konuda bir noktada
buluşamıyoruz, çok farklı bakış açıları var.
AHMET HAKAN- Zafer Bey, Putin’le ilgili bir şey soracağım izin verirseniz,
ondan sonra size dönelim, çünkü bununla bağlantılı.
ZAFER ŞAHİN- Tabii tabii.
AHMET HAKAN- Şimdi Sayın Bakan, ben dışarıdan görebildiğim kadarıyla,
izleyebildiğim kadarıyla Putin ve Rusya daha çok kısa bir süre bir öncesine
kadar aslında Libya’da biraz Hafter yanlısı bir pozisyondaydı ve o
çatışmada da böyle oraya biraz.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Biraz değil açık.
AHMET HAKAN- Açık Wagner dediğimiz o güçleri oraya gönderen, orada savaşın
bir tarafı haline gelmişti, birden bire beni çok şaşırtan şey şu oldu:
İstanbul’da Cumhurbaşkanı Erdoğan’la birlikte kamuoyunun huzuruna çıktı ve
Putin 12 Ocak şu saatte Libya’da ateşkes olsun dedi, bu Putin’in tavır
değişikliği midir?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Esasen bu birlikte çalışmanın ve
karşılıklı güvenin sonucudur. Bu arada muhalefetin söylediği şu açıdan da
doğru değil: Rusya Wagner’le ve diğer yöntemlerle Libya’da bir aktör haline
gelince biraz önce de hepimiz hemfikir olduk Amerika burada fazla görünür
değil. Mısır’la BAE’nin tutumu ortada, Fransa keza öyle. İngiltere,
Almanya, İtalya birlikte çaba sarf ediyoruz, ama Rusya önemli bir aktör
haline geldi. Ve biz Rusya’ya Suriye’de olduğu gibi ateşkes konusunda ikili
düzeyde bir şey yapalım çünkü uluslararası toplum bir şey yapmaya çalışıyor
bazıları, bazıları sırf ben de varım diye görünmek istiyor, ama somut adım
atan yok. Yani Rusya’ya biz teklif ettik, Rusya’da hemen bunu memnuniyetle
kabul etti.
AHMET HAKAN- Ateşkesi.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Ateşkesi. Bunu Bratislava’da biraz önce
de söyledim Lavrov’la konuştuk, daha sonra Cumhurbaşkanlarımız Başkanlar
telefonda görüştüler, Moskova’ya heyetimizi gönderdik, o heyet döndükten
sonra biz taslak metin üzerinde Ruslarla çalıştık ve o gün baş başa
görüşmede de bunun çerçevesini Cumhurbaşkanımız Erdoğan’la Putin çizdiler,
sonra bize de Dışişleri ve Savunma Bakanları olarak tebliğ ettiler. Biz de
ondan sonra gerekli çalışmaları yine onların liderliğinde sürdürdük. Yani
bizim burada Rusya böyle dedi diye bizim Rusya’nın çizgisine geldiler ya da
bizim dediğimize geldiler yaklaşımı da doğru değil.
ABDULKADİR SELVİ- Putin istedi diye yaptılar diye…
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Ama burada gördük ki Rusya’da gerçekten
ateşkesi istiyor, siyasi süreçte de bir aktör haline geldi birlikte yaptık
bunu.
AHMET HAKAN- Zafer Bey.
ZAFER ŞAHİN- Şimdi Sayın Bakanım, muhalefetin tavrından gidecek olursak şu
söyleniyor: Deniliyor ki, biz işte yalnız kaldık, hani Doğu Akdeniz’de de
yalnız kaldık diye bir tez var. Şimdi 8 Ocak’ta Yunanistan Güney Kıbrıs,
Fransa ve İtalya bir araya geldiler ve bildiri yayınlandı, o bildiriye
İtalya imza koymadı. O bildiri de şu söyleniyordu: Türkiye’nin Libya’yla
imzaladığı bu iki mutabakatta uluslararası hukuka aykırıdır deniliyordu.
Yani aslında biraz sanki böyle Doğu Akdeniz çalışmak gerekiyor kim kimle
beraber? İtalya niye imza koymadı, biz İtalya’yla beraber miyiz? Şu an
gelinen noktada Ruslarla bizim çıkarlarımız örtüşüyor mu? Hani o blokları
biraz belki görmez meseleyi daha iyi anlamaya faydalı olur diye
düşünüyorum.
ÖZLEM GÜRSES- Ben de bir cümle ekleyebilir miyim Zafer’in bu sorusuna? Biz
efendim, Libya’da kiminle ittifak içindeyiz Amerika’yla mı, Rusya’yla mı?
Bugün mesela Lavrov’un enteresan bir açıklaması var işte İdlib’den kaçan
aşırılıkçı militanlar Libya’ya gidiyor kimi kast ediyor, ne demek istiyor?
Yani sizin orada Türkiye diplomasisi açısından pozisyonunuz ne? Biz kiminle
beraberiz, kimden ayrıyız ve 6 Ocak’ta Mısır’ın başkenti.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Farklı farklı konular not alıyorum onun
için.
ÖZLEM GÜRSES- 6 Ocak’ta Mısır’ın Başkenti Kahire’de o malum toplantıda bir
tek Türk tarafı yoktu mesela bu sizi rahatsız etmiyor mu Türk Dışişleri
Bakanı olarak? Acaba her kanalda diplomasi seçeneğini ve diyalog seçeneğini
masanın üstünde tutmaya özellikle özen gösteren bir Dışişleri Bakanı olarak
Mısır’la da benzeri bir kapı açılamaz mı, bu mümkün değil mi?
ZAFER ŞAHİN- Tam bu noktada Sayın Bakanım, bizim Libya’nın…
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Önceki sorunuzu unuttum yalnız.
ZAFER ŞAHİN- Önceki soru aslında şuydu: Ben hani kamuoyunun da bunu merak
ettiğini düşünüyorum.
AHMET HAKAN- Bloklar nedir yani taraflar?
ZAFER ŞAHİN- Mesela İtalya orada sanki bizim lehimize bir tavır takınmış
gibi.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi bir akşam önce gece yarısına yakın
bir zamanda İtalya Dışişleri Bakanı İstanbul’daydı beraber görüştük.
Nereden geldi? Brüksel’den geldi. Oradan nereye gitti? Mısır’a gitti. Biz
böyle bir sonucun çıkacağını zaten önceden biliyorduk. Burada aktör Fransa,
Fransa gidiyor hemen 5-6 dışişleri bakanıyla bir araya geliyor bir metinle
geliyor Türkiye aleyhine bir karar alalım. Aynı şekilde yine Mısır’a
gittiler hemen Fransa’nın elinde bir taslak Türkiye’yi bir eleştirelim.
Bunun sebebi ne? Barış Pınarı Harekatı. Barış Pınarı Harekatıyla hep
söylüyoruz, hani bu belki hamaset gibi algılanabilir, ama biz gerçekten
orada Fransa’nın başını çektiği bir PKK, YPG terör devleti kurulmasının
önüne geçtik, oyunu bozduk. Ve Fransa o günden bu yana her platformda çok
sert bir şekilde Türkiye karşıtlığı yapıyor. Bir yer hariç? Macron
Cumhurbaşkanımızın karşısına çıktığı zaman, Londra’da olduğu gibi ya da
telefonda olduğu gibi.
ABDULKADİR SELVİ- Orada ne yapıyor efendim?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Orada gayet iyi, makul.
ABDULKADİR SELVİ- O zaman sık sık karşısına çıkarmak lazım Sayın
Cumhurbaşkanını.
ÖZLEM GÜRSES- Ama diplomasi biraz da böyle bir şey zaten.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Mesele nedir? Mesele şudur: Yüz yüzeyken
nasıl tutum sergiliyorsa elbette bunun nezaketi var, diplomasi var, arkayı
döndüğün zaman da aynı tutum içinde olacaksın, biz hiçbir zaman böyle bir
ikiyüzlülük içinde olmadık her zaman Cumhurbaşkanımız da bizler de öyle.
Dolayısıyla, orada böyle bir belge çıkacağını biliyorduk, ama bir gün önce
de yine İtalyan ve diğerleri bu Borrell’in de katıldığı bir toplantıda
Türkiye aleyhine bir belge açıkça Türkiye’ye kast ediyor ya da Türkiye’nin
ismi var. Ama diğer dışişleri bakanları Türkiye ismini çıkardılar daha
genel bir açıklama oldu. Orada böyle bir dengeleme olmayacaksa bu belgeyi
imzalayacağını zaten İtalyan Dışişleri Bakanı söyledi. Niye? İtalya ve
İtalyan Dışişleri Bakanı ve Başbakan Conte Türkiye’nin bu süreçte izlediği
politikadan memnun, çünkü biz diplomasiyi işletiyoruz sonuna kadar ve diğer
alanlarda da diplomasiyi biz sonuna kadar işletiyoruz. Bakınız Barış
Pınarını başlatmadan önce biz Amerika’yla diplomasi sürecini işlettik ve
görev güçlerimizle, sonra askerlerimiz. Niye? Güvenli bölgeyi beraber
oluşturalım diye. Amerika samimi davranmadı, bizimle bu çalışmaları
yürütürken PKK, YPG’ye silah vermeye ve eğitim vermeye devam etti. Biz
anladık ki, onlarla bir yere varamayacağız. Sonra işte o sahadaki gücümüzü
gösterdik. Masada da sahada da biz gerekeni yapmayı bilen bir ülkeyiz ve
diplomasiye sonuna kadar inanıyoruz. Ve Doğu Akdeniz’de bugüne kadar bizi
dışlamaya yönelik üçlü, dörtlü adımları da gördük ve en sonunda kendi
hamlelerimizi yaptık. Nedir bu hamleler? Birincisi, Kıbrıs etrafında sondaj
gemilerimizi gönderdik dengeleri bozduk. İkincisinde ise Libya’yla deniz
yetki alanlarının sınırlarını yani bizim kıta sahanlığımızın Batı
sınırlarını bu şekilde belirlemiş olduk ve orada var olduğumuzu da herkese
gösterdik ve kıta sahanlığımızı da BM’ye tescil ettirdik, yani bunlar üçlü,
dörtlü çalışabilir. Mısır’ın bir şartı var bizimle şu anda görüyoruz
konuşabilmek için yani herhangi bir şeyde efendim işte Erdoğan bizi
eleştirmesin. Şimdi Erdoğan ilkeli bir insan, darbeye de karşı. Yeri
geldiği zaman şimdi Mursi’nin ölümüyle ilgili bu konuları gündeme haklı
olarak getirebiliyor. Ama biz Dışişleri Bakanıyla değişik düzeylerde
görüşüyoruz, en son New York’ta, BM’de görüştük.
ÖZLEM GÜRSES- Öyle mi efendim?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Tabii canım daha önce de söyledik,
Cumhurbaşkanımız da dedi bakanlar düzeyinde görüşmeler olabilir dedi biz
herkesle görüşüyoruz, görüşmemiz de lazım. Fakat burada Türkiye’nin
menfaatleri olunca biz yeri geldiği zaman yumuşak gücümüzü, diplomasiyi,
yeri geldiği zaman da sahada sert gücümüzü göstermemiz lazım.
ÖZLEM GÜRSES- Kiminle ittifak içindeyiz ve Lavrov…
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Neden ben bir tarafla ittifak yapmak
zorundayım?
ÖZLEM GÜRSES- Bence de değiliz, ben o anlamda sormadım, anlamadık adına
sordum.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Türkiye için bana göre en kötü soru
sadece Türkiye için değil, bu coğrafyada yaşayan ülkeler için, Orta Asya’da
dahil en kötü soru hangi taraftasın? Bazen diyor ya işte zemin kayması mı
var? Hayır efendim. Ben Libya’da barış gelecekse Amerika’yla da çalışırım,
şu anda olumsuz tutum içinde olan Fransa’yla da çalışırım ki zaten Berlin’e
geliyor Rusya’yla da çalışırım.
AHMET HAKAN- Mısır’la?
ÖZLEM GÜRSES- Onu da söyledi belli seviyede…
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Mısır’la da eğer barışa katkı
sağlayacaksa Mısır’da zaten gelecek masada olacak.
ÖZLEM GÜRSES- İsrail’le mesela Libya’yla yapılan bu anlaşma.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Kim olursa olsun barışa, huzura katkı
sağlayacak kim varsa masanın etrafında biz bunlarla yani barış içinde adım
atacaksak buna hayır demeyiz. İkili düzeyde Mısır’la veya İsrail’le şu anda
ilişkileri düzeltiriz, düzeltmeyiz o başka bir konu, ama uluslararası
platformda o var diye kaçmak durumunda da değiliz ya da onlar da katkı
sağlıyor diye bu doğru bir şeyse ona da hayır diyecek değiliz, biz olgun
bir devletiz. Ve tüm bunları gerçekten Cumhurbaşkanımızın liderliğinden.
ÖZLEM GÜRSES- Son olarak Lavrov ne demek istedi efendim, yani İdlib’den
kaçan aşırılıkçı militanlar Libya’ya gidiyor filan yani neyi kast ediyor
yani Türkiye’nin desteklediği ÖSO’yu mu kast ediyor?
AHMET HAKAN- Sadece Lavrov’la ilgili de değil, yani böyle ÖSO militanları
örgütlenip oraya mı gönderiliyor?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Hayır canım bu konuda Serrac Hükümeti
de, bizim yetkililerimiz de zaten gerekli açıklamaları yaptı. Yalnız bir
yerde terör örgütü varsa ya da teröristler varsa ve o ülkede yönetilemeyen
bir ülkeyse o teröristler ülkelerine dönebiliyor. Avrupa ülkelerine
döndüler mi? Döndüler. Oralarda terör saldırılarında bulundular mı?
Bazıları da bizim iade ettiğimiz geçmişte. Bilgilendirerek iade ettiğimiz
onların da salıverdiği teröristlerdi Fransa ve Brüksel Havaalanında ki
teröristler.
ÖZLEM GÜRSES- Cihatçı tabir edilen…
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi efendim onu anlatmaya çalışıyorum.
Terörist teröristtir cihatçı da olabilir, Marksist, Leninist, Komünistte
olabilir. İdeolojisi, ırkı, dini önemli değil terörist teröristtir. Ve
Suriye’de teröristler var mı? Var. Bunlar savaşmaya yabancı terörist
savaşçılar da var savaşmaya gelmiş ölmeye gelmiş. Peki, yine Fırat’ın
doğusunda Rakka bölgesinde Deyrizor bölgesinde PKK’lıların, YPG’lilerin
otobüslere bindirdiği DAEŞ’liler nereye gitti? Şimdi bunlar her yere
gidebilir.
AHMET HAKAN- Libya’ya da gitmiş olabilir mi?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Tabii Libya’ya da varanlar var, orada da
DAEŞ var. Şimdi İdlib bölgesine rejim ve destekçileri buna Rusya’da dahil
Halep’ten o 45 bin insanı çıkartırken Rusya’yla birlikte çalıştık, ama
sonuçta El-Nusra teröristlerini silahlarıyla beraber İdlib’e gönderdiler.
Hums’tan gönderdiler, Hama’dan gönderdiler, ta Dara’dan güney batıdan
otobüsle getirip El-Nusra ve diğer teröristleri İdlib’e bıraktılar. Burada
niyet neydi? Yarın bunların burada bulunmasını bahane ederek İdlib’e de
saldırmaktı, nitekim de öyle yaptılar. Şimdi bu teröristler her yerde şimdi
DAEŞ dağıldı gitti herhangi bir yeri kontrol etmiyor. Dolayısıyla, bunlar
kendi ülkelerine gitmeye çalışıyorlar, biz çok sayıda yakaladık, son
zamanlarda da yakaladık, girdikten sonra da yakaladık. El Bağdadi’nin
ailesi yakın ailesinin mensupları dahil, ama çok kaçan da oldu,
Afganistan’a giden de var, Afrika’ya giden de var, ama nerede bir kaos
varsa, çatışma varsa bir teröristler oraya gidiyor, iki dünyada çok böyle
savaşmaya özentili çok çılgın insanlar var ve yabancı terörist savaşçıların
hepsi ideolojik değil, bazıları da ölmek ve öldürmek için gidiyorlar.
AHMET HAKAN- Psikopat.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet. Şimdi Ukrayna’nın doğusunda o
savaşın böyle en hızlandığı dönemde ne kadar yabancı savaşçı vardı biliyor
musunuz? Orada ideolojiyle ilgili bir konu yoktu 35 bin yabancı savaşçı
vardı.
ÖZLEM GÜRSES- Yani Lavrov’un kastını siz üstünüze alınmıyorsunuz, yani
Türkiye’yi işaret eden ya da Türkiye destekli bir ÖSO…
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Hayır ben üstüme alınmıyorum. O da diyor
ki, zaten radikalleşen insanlar diyor Libya’ya gider diyor, evet gidenler
de var ve bu teröristler de Serrac Hükümetine ve Trablus’a saldırdılar,
hatta benim Trablus ziyaretimden iki gün sonra gidip de toplantı yaptığımız
Dışişleri Bakanlığına da saldırdılar. Yani burada teröristlerle bunlar
birbirleriyle çatışmak yerine, enerjilerini teröristlerle çatışmaya
harcamaları lazım.
AHMET HAKAN- Sayın Bakanım, devam edeceğiz çok soru var. ÖSO konusunda
Türkiye, şöyle iddialar var yabancı basında da çıkıyor: Türkiye orada
hükümet yanlısı bir güç oluşturuyor ÖSO’dan insanları oraya götürüyor,
böylece Hafter’e karşı savaştıracak diye, bu sorunun cevabını reklamdan
sonra verir misiniz lütfen? Bir reklama dönmem lazım, reklamdan sonra.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Sonra da veririm, şimdi de veririm.
AHMET HAKAN- Reklamdan sonra verin, çok teşekkürler.
Kısa bir aradan sonra tekrar karşınızda olacağız.
AHMET HAKAN- Evet, dünya gündeminin Türkiye açısından yoğun olduğu bir
zamanda Dışişleri Bakanımızı ağırlıyoruz Sayın Mevlüt Çavuşoğlu.
En son bu ÖSO askerleri Türkiye tarafından Libya’da savaşmaya götürülüyor
mu, Türkiye’nin böyle bir projesi var mı sorusunu sormuştuk.
ÖZLEM GÜRSES- Ben de bir ek yapayım, Aykut Erdoğdu’nun bir soru önergesi
var, işte 6 ay savaşırlarsa vatandaşlık verilecek, şu kadar para ödenecek
filan gibi soruları da öneren bir önergeydi bu.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Kime göndermiş?
ÖZLEM GÜRSES- Genel Kurula galiba.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bu tamamen gerçek dışı. Gerçekten bu
Suriyeliler üzerinde muhalefetin seçim zamanında özellikle çok yanlış
tutumlar oluyor. Bunun bir insani dram olduğunu çabuk unutuyoruz. Tabii her
insani dramın, çatışmaların, yönetilmeyen ülkelerin veya terörün güvenlik
boyutu da var, o açıdan da bakmak lazım ama, insani boyutunu unuttuğunuz
zaman hatalarınız art arda geliyor. O yüzden iddiaların hiçbirisi doğru
değil.
Ayrıca, sizin sorduğunuz soruyla ilgili de yine gündeme geldiği zaman
ilgili kurumlarımız da, yine Ulusal Mutabakat Hükümeti de son derece net
açıklamalar yaptılar, onlar da zaten bu konularda hassaslar. Böyle bir
şeyin olmadığını da çok net bir şekilde söylediler. Dolayısıyla bunun
üzerine sürekli işte iddialar ya da bu sizin söylediğiniz gibi vatandaşlık
verecek gibi, Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşlığı nasıl alınır bunlar
kanunlarda zaten belli. Dolayısıyla gerçekten milletvekillerimizin ve
siyasetçilerimizin de böyle gerçek dışı hayal ürünü iddialara inanıp da ya
da inanmak isteyip de bunu bu şekilde gündeme getirmesi doğru değil. Tabii
her milletvekilinin bize de gönderiyorlar yazılı soru önergeleri var, bazen
bizim Bakanlıkla ilgili olmasa bile biz onu yazıyoruz, gönderiyoruz o
bakanlıkla ilgili diye, yine bizde bir bilgi varsa veriyoruz. 16 sene
milletvekilliği yapmış bir kişi olarak da Meclisin ve milletvekillerinin de
önemini de önemini de gayet iyi bildiğimiz için elimizden geleni yapıyoruz.
Bazen hiç ilgili olmayan sorular da gelebiliyor, yani başka bir tabir
kullanmak istemiyorum, ama olur, merak edilmiştir, ama biz de gereğini
zaten yapıyoruz. Geldiği zaman ilgili bakanlığımıza, nereye gönderdiyse
onlar da zaten cevabını verecektir.
ÖZLEM GÜRSES- Sayın Cumhurbaşkanının muharipler dediği insanlar kim Sayın
Bakan? Muharipler diye bir tanımlama kullandı. Yani siz diyorsunuz ki
ÖSO’yla hiçbir işimiz yok bizim Libya’da, böyle bir durum da yok.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Suriye’de muhalifler var.
ÖZLEM GÜRSES- Muhalifler değil efendim, muharipler, Libya’da muharipler.
ABDULKADİR SELVİ- Cihatçıları mı kastediyorsunuz?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Hayır, alakası yok. Şimdi efendim,
burada iki taraf var mı? Var. Serrac’ın, meşru Hükümetin yine muharip
güçleri var mı? Var. İçişleri Bakanlığı var, Savunma var, tüm kurumlar var.
Ve neticede bizim de anlaşmamız var mı? Bu anlaşmanın içinde eğitim ve
bilgi paylaşımı, teknoloji var mı? Var, Cumhurbaşkanımızın da söylediği bu.
Bakınız, … Anlaşmasından sonra 2259 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararı var.
O Güvenlik Konseyi kararı baktığınız zaman diyor ki, bu Ulusal Mutabakat
Hükümetini ülkeye istikrar ve barış getirmesi için destekleyin, diğer
taraflarla da bağınızı kesin, kesinlikle destek vermeyi bırakın, bağınızı
kesin diyor ve bu hükümete destek verin diyor. Bu hükümetin de… Bugüne
kadar Trablus’un düşmemesinin sebebi ne? Muharip güçleri de var, bizim de
anlaşma çerçevesinde eğitim alanlarda, diğer alanlarda iş birliğimiz var,
bunların hepsi de şeffaf ve uluslararası hukuka uygun kendi anayasamıza ve
kendi yasalarımıza da uygun bir şekilde…
AHMET HAKAN- Askeri güç dengesi bakımından Hafter ve Serrac Hükümetini
kıyaslarsanız nasıl bir tablo var ortada?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Esasen havadan, yani Mısır’ın işte savaş
uçakları vermesi ya da Birleşik Arap Emirlikleri’nin farklı ülkelerden
temin ettiği dronlar dahil, insansız hava araçları gibi, bunları saymazsak,
bir de sağdan-soldan lejyonerleri saymadığımız zaman Hafter’in bir gücünün
olmadığı da ortada. Tabii ben askeri bir uzman değilim ama,
arkadaşlarımızın yine, başka ülkelerin uzmanlarının verdiği bilgelere,
raporlarına göre söylüyoruz. Ki bu anlamda tabii kurumsal bir ordu, yapı
Serrac’a bağlı, diğerleri işte darbe girişiminde bulunan bir yapılanma ama
dışarıdan bu şekilde işte Wagner’in gitmesi, yine güney ülkelerinden
lejyonerlerin gelmesiyle sahada da biraz gücünü artırdılar. Ama bugün
Wagner olmasa, havadan bu destek olmasa karada herhangi bir gücünün
olmadığını da yine ilgili uzmanlar da söylüyor.
ABDULKADİR SELVİ- Bizim asker gönderme kararımız olmasa ve Türk askeri
oraya gitmese ateşkes noktasına gelinebilir miydi?
AHMET HAKAN- Burada Abdulkadir Beyin söylediği şöyle; şöyle yorumlar
yapılıyor, bu yorumlar doğru mudur: Tezkere çıkarıldı, tezkerenin ucunu
gördükleri zaman ateşkese biraz razı olmak durumunda kaldılar. Bu doğru
mudur, yoksa böyle biraz aşırı abartılı bir yorum mudur?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi şöyle anlatabilirim: Bizim
tezkereden sonra bir an önce ateşkesin sağlanması için uluslararası
toplumun çabaları çok hızlandı, her türlü çabaları, bize yönelik de, kendi
aralarında da, hep birlikte de, ama bu çabalar ateşkesi getirmedi. Yine
Rusya’yla, Hafter imzalamasa da iki tarafın da açıkladığı, destek verdiği
daha doğrusu bir ateşkes açıklaması, bizim çağrımız ve şu ana kadar da
ateşkesin devam etmesi. Yani uluslararası toplumun da bu konuda tüm
çabalarına hız verdiğini, yoğun bir şekilde çaba sarf ettiğini bu
tezkereden sonra gördük olumlu anlamda da, olumsuz anlamda.
ZAFER ŞAHİN- Sayın Bakanım, şimdi siz az söylediniz, herkesle görüşürüz
dediniz diplomatik manada. Şimdi bizim sorunlu olduğumuz birçok alanda
karşımıza Birleşik Arap Emirlikleri’nin çıktığını görüyoruz enteresan bir
şekilde, aslında küçük bir Körfez ülkesi. Onlarla da biz görüşüyor muyuz;
bu bir.
İkincisi; Mısır’ı da mı acaba Birleşik Arap Emirlikleri ve Fransa bize
karşı kışkırtıyor? Çünkü bizim imzaladığımız anlaşma değil mi Mısır’a da
orada 40 bin kilometre galiba bir ekstra alan kazandırıyor, yani…
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Hatta 50 bin kilometre.
ZAFER ŞAHİN- Mısır’ın da aslında çıkarına bir anlaşma. Onları da orada bize
karşı kışkırtan yine Birleşik Arap Emirlikleri ve Fransa mı?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Kesinlikle Birleşik Arap Emirlikleri.
Bizim Birleşik Arap Emirlikleri’yle, Abu Dabi yönetimiyle ve Suudi
Arabistan’la ikili hiçbir meselemiz yok.
AHMET HAKAN- Mesele en peki? Mesela ben Mısır’ın bize neden, yani
Türkiye’ye neden tepki gösterdiğini anlayabiliyorum, yani adam darbe
yapmış, Türkiye Cumhurbaşkanı da o darbeye itiraz etmiş. Fransa’nın
anlayabiliyoruz, gerekçesini anlattınız az önce, YPG, PKK. Birleşik Arap
Emirlikleri’ne ne oluyor?
ZAFER ŞAHİN- Bizimle dertleri ne ya da?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Tek bir dertleri var, İhvan, Müslüman
Kardeşler onların saltanatının yıkılması için çok büyük bir tehdit,
dolayısıyla Türkiye de darbeye karşı gelerek İhvan’ı desteklemiş oluyor.
AHMET HAKAN- Mısır’da.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet. Biz bunu kendileriyle de görüştük,
Dışişleri Bakanı Abdullah’la defalarca görüştük. Abdullah daha sonra
Türkiye’ye geldi, Cumhurbaşkanımız da kabul etti, orada da görüştük. Benim
Abu Dabi ziyaretim marjında yine Muhammed Bin Zayid’le de görüştük Veliaht
Emirle şu anda görüştük ve bunları da konuştuk. Hatta dedik ki, bizim
sizinle bir problemimiz var mı? Yok. Niye bize karşı böyle tutum
içindesiniz? Bizim size karşı olumsuz bir adımımız var mı uluslararası
arenada ya da ikili düzeyde? O da yok. Mısır’da bizim ilkesel bir tutumumuz
var, belki sizinle ilişkilerimiz iyi olursa yarın oranın da bir istikrara
kavuşması konusunda adımlar atabiliriz. Bizim Müslüman Kardeşler diye bir
derdimiz yok ki, halk kimi seçerse onunla çalışırız.
Bakınız dedik Tunus’ta Nahda kazanmıştı seçimi Yasemin Devriminden sonra,
onunla çalıştık, o gün başka bir yönetim vardı ziyaretimde, bakın bugün
başka bir yönetim var, ilişkilerimiz daha iyi, daha çok destek veriyoruz.
Bize ne ki, halk kimi seçerse biz onunla çalışırız. İşte Kuveyt’te aynı
şekilde Müslüman Kardeşler mecliste var mı? Var. Yine Müslüman Kardeşler
yönetimde var mı? Var. Siz de öyle olun.
Bakınız, bunların bu Müslüman Kardeş korkusu Yemen’i bu hale getirdi.
Neden? Önce Yemen’deki Müslüman Kardeşlere, her ülkede adı farklı da,
sonuçta Müslüman Kardeşler, Yemen’deki Müslüman Kardeşleri orada bertaraf
etsin diye Husilere en çok desteği bunlar verdi, aynı zamanda İran da
destek veriyordu. Ama oradaki Müslüman Kardeşler dedi ki, biz siyasi bir
hareketiz, kimseyle de savaşmak istemiyoruz, kırsal kesimlere, dağlara
doğru çekildiler. Bu sefer her iki tarafın da verdiği silah ve destekle
Husiler tüm Yemen’i ele geçirdiler, başkentler dahil. Bu sefer de
paniklediler, koalisyon kurdular ve Yemen’i bombalamaya başladılar. Şimdi
gerçek niyetlerini gördük, Yemen’i bölmeye çalışıyor Abu Dabi yönetimi. Abu
Dabi yönetimi diyorum, çünkü tüm bunları yapan Abu Dabi’deki işte Muhammed
Bin Zayid ve ailesi, bunlar. Yani burada 7 tane emirlik var biliyorsunuz…
AHMET HAKAN- Özellikle o aileyi diyorsunuz.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bunlar yapıyor her şeyi. En çok zararı
da diğerlerine veriyor, son zamanlarda ekonomilerinde de görüyoruz…
AHMET HAKAN- İhvan’dan bir darbe yiyip krallıklarını kaybedecekleri korkusu
bir paranoya mı, yoksa gerçekten böyle bir?..
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Hat safhada olduğunu söyleyebilirim,
onun diğer tabirlerini söz söyleyin.
ZAFER ŞAHİN- Aslında ilginç bir noktaya geldik. Şimdi bizim muhalefetin de
mesela Libya’da Serrac’a karşı çıkma sebebi, onu da Müslüman Kardeşler ve
İhvancı olmakla eleştiriyor, Hafter’i laik ve seküler kabul ediyorlar. Yani
burada Birleşik Arap Emirlikleri’yle bizim muhalefetin aynı çizgide
buluşması da bir tezat mı?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Hayret ediyorum ya, bizim bazı emekli
büyükelçilerimiz de söylüyor, Serrac’ın Müslüman kardeşlerle
uzaktan-yakından ilgisi yok, böyle bir insan profili de değil. Yani ona
saygısızlık etmek istemiyorum, hani şey değil, böyle bir yok.
AHMET HAKAN- Seküler bir insan mı?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi neticede şahsın bireysel olarak
seküler olup-olmadığını, inançlı olup-olmadığını ben sorgulayamam. Ama
neticede devlet yönetimi olarak da bizim anladığımız anlamda laik bir
devlete inanıyor. Kendi inancı vardır-yoktur, ona ben bir şey söyleyemem.
Ama uzaktan-yakından onların söylediği gibi böyle hani aşırı uçta bir insan
da değil, yönetimi de öyle değil, hepsini tanıyoruz.
AHMET HAKAN- Hafter?..
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Hafter’i bilmiyorum ben, yani Hafter’in
bildiğimiz bir şeyi var, darbeci.
İdeolojisi önemli değil, yani bir insanın ideolojisinden dolayı… Gerçekten
şu andaki Serrac yönetimi tüm Libyalıların, bir grup hariç, desteğiyle ve
bir anlaşma sonucunda ve BM Güvenlik Konseyi’nin de kararıyla desteklediği,
meşru kıldığı bir yönetim. Öyle bir grup olsa Libyalılar arkasında birleşir
miydi? Birleşmezdi.
AHMET HAKAN- Peki, eğer Hafter güçleri bir biçimde Trablus’a saldırılarına
başlarlarsa bu ateşkes sürecinden sonra ve Trablus’taki meşru yönetimi
devirirlerse, Türkiye’nin Libya’yla yaptığı anlaşma ortadan kalkar mı?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi önemli olan şudur: Bu ateşkesten
sonra siyasi süreçte Libya’nın meşru yönetimi kim olacak? Meşru yönetim
belli olduktan sonra o meşru yönetim nasıl kararlar alacak? Buna bağlıdır
bu iş. Ama Hafter gücü ele geçirirse böyle bir risk var.
Peki, benim bu kazanımımı sizin sorduğunuz sorudan yola çıkarak, bu
kazanımımızı korumak anlamında gereken adımları atma hakkım var mı,
atamamız gerekiyor mu? Gerekiyor.
AHMET HAKAN- Peki, sizin o zaman Trablus düşmesin diye titizlenmenizin
temel derdi anlaşmayı mı korumak altına almak, güvence altına almak?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yok, hayır. Sadece bir sebepten dolayı
burada biz bir politika belirlersek yanılmış oluruz, ama bu da dahil işin
içine.
Ama burada esas amacımız nedir? Ateşkesi, yani tarafları dengeleyerek
silahla ya da askeri yöntemle bir çözümün olmayacağını –gördüler de zaten-
bir kere daha anlatmak, ondan sonra siyasi sürece geçmek. Ama bu arada da
kendi menfaatlerimizi korumak, bize yönelik bir tehdit oluşursa ya da
saldırı olursa, bunun gereğini de yapmak.
AHMET HAKAN- Amaç bu
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Tabii, işin genel çerçevesi bu, gerisi
detay. Öyle olur, böyle olur, ona ihtiyaç olur, buna ihtiyaç olur, şöyle
adım atarız, böyle adım atarız, bunlar varsayımla konuşulacak şeyler ama,
bu çerçeve içerisinde gereken adımları atmaktan da çekinmeyiz.
AHMET HAKAN- Bizim orada üzerinde titizlendiğimiz anlaşmadan elde ettiğimiz
çıkar büyük bir çıkar mıdır?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Elbette önemli bir çıkar.
AHMET HAKAN- Nedir o çıkar?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi bu anlaşmayla beraber bizim Doğu
Akdeniz’de kıta sahanlığımızın batı sınırları belli oldu.
AHMET HAKAN- Belli değil miydi?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Önceden batı sınırları açıktı, yani
güney sınırları, yine doğu sınırları belliydi, batı sınırı açıktı.
AHMET HAKAN- Açıktı derken belirsiz mi?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Belirsizdi, burası ihtilaflı alanlardı.
Şimdi…
AHMET HAKAN- Biz orada bir şey yapamıyorduk.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Neticede buralar tabii açık denizler,
açık denizler olduğu için burası, şu mesela söylediğimiz şu D, E ve biraz
ilerisine kadar açık vardı, daha sonra yine bu anlaşmayla beraber şu F ve E
hattına baktığımız bizim burada bizim ortay hattımız belli oldu.
Cumhurbaşkanımızın da haritada gösterdiği şöyle bir hat var, onu bu
haritada göremiyoruz. Bu nedir? Bir ülkeyle deniz yetki alanın
sınırlandırması anlaşması yapabilmeniz için, karadan karaya o ülkeyi
görmeniz lazım. Bizim de buradan başladığımız zaman, bu batı sınırlarına bu
H noktası dahil oradan aşağıya kadar o Cumhurbaşkanımızın gösterdiği
haritada hatla beraber bu iki ülke birbirini görüyor, ama kıta sahanlığımız
da şurada birleşir F ve E hattında, yani bu bölgeler eskiden belirsiz.
Şimdi bununla beraber…
AHMET HAKAN- Peki, bu ne kazandıracak bize?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bizim kıta sahanlığımızın bir kere alanı
arttı ve batı sınırları da belli oldu.
Kıta sahanlığı ne demektir? Denizin dibindeki hidrokarbon zenginlikleri
dahil, zenginlikler konusunda senin hakkın var demektir.
ABDULKADİR SELVİ- Yani bizden izinsiz orada başka bir şey yapamayacaklar
mı?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bizden izinsiz kimse burada bir şey
yapamaz.
Şu yeşil alanda da yine Libya’nın kıta sahanlığıdır, bu anlaşmayla onların
kıta sahanlığı 40 bin kilometrekare artmıştır ve onların sahasında da
Libya’dan izinsiz kimse yapamaz. Ayrıca, şimdi bu EastMed dediğimiz boru
hattı, şu İsrail’den gittiğimiz zaman yukarı doğru, yani şundaki yaptıkları
anlaşmanın hiçbir gerçekçi yanı yoktur, fizibıl da değildir. Ama diyelim ki
bizim üzerimizden geçecek, Kıbrıs üzerinden geçecek, bizim kıta
sahanlığımız bu turuncu yer yine doğuya doğru gittiğimiz zaman, oradan da
geçse, diğer taraftan da geçse buradan bir boru hattının geçmesi için
bizden izin almaları gerekiyor.
ÖZLEM GÜRSES- Tümamiral Cihat Yaycı fikir babası bildiğim kadarıyla bunun
ve bir önerisi olmuştu, demişti ki, İsrail’le de benzer bir anlaşmayı
imzalamamız gerekir oradaki tüm haklarımızı güvence altında tutabilmek
adına diye. Siz ona nasıl bakıyorsunuz?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi burada biz yaptığımız açıklamada
dikkat ediyorsanız tüm ülkelerle, Rum kesimi hariç, böyle bir iş birliğine
varız.
ÖZLEM GÜRSES- İsrail de dahil.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi İsrail’le bizim bir kere karadan
karaya bu şekilde Cumhurbaşkanımızın gösterdiği haritada olduğu gibi
birbirimizi görmemiz lazım. Burada görebilmek için arada biliyorsunuz
Kıbrıs var. Kıbrıs netice Rum kesimini tanımasak da bir ülke. Dolayısıyla
burada İsrail’le esas iş birliğine ileride gidilecek nokta, onlar
uluslararası piyasalara götürmek için boru hattını inşa edeceklerse bizim
kıta sahanlığımızdan geçmesi için bizimle iş birliği yapmak zorunda,
kısacası bizden izin almak durumunda. Şu gördüğünüz turuncu bölgede bizden
izinsiz hiç kimse sondaj çalışması veya diğer sismik çalışma yapamaz.
AHMET HAKAN- Şunu sorabilir miyim: Buradan özellikle diyorsunuz ki boru
hattı geçerken bizden izin… Bu izin önemli midir, yani önemli bir şey
midir?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Elbette önemlidir.
AHMET HAKAN- Para alır mıyız peki bu işten?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Alırız-almayız o başka bir şey, başka iş
birliğine gideriz ve buna benzer projelerde yine bazen ortak oluyoruz
TANAP’ta olduğu gibi, bazen de işte Bakü-Tiflis-Ceyhan’da olduğu gibi, yine
bunun tüm transit ülkelerde olduğu bizim de tabi buradan elde edeceğimiz
gelirler oluyor, bu iki ülke arasında ya da çoklu bir şeklide varılacak
anlaşmaya bağlı ne kadar ne alınır.
AHMET HAKAN- Yani bizim bu bölgede doğal gaz bulunabilir, petrol
bulanabilir, buradan boru hattı geçer, hepsinde söz hakkımız olacak, kendi…
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Kıta sahanlığımız, biz bunu Birleşmiş
Milletler’e kaydettirdik.
AHMET HAKAN- Vatan toprağı.
ZAFER ŞAHİN- Mavi vatan diye adlandırıyorlar.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yani burası kısacası kıta sahanlığıdır,
bu kıta sahanlığında dediğimiz gibi yerin altındaki zenginlikler için
geçerlidir. Şimdi yarın Karadeniz’de olduğu gibi biz örneğin suyun içindeki
zenginlikler konusunda, bu konuda da askerlerimiz, tüm kurumlarımızla tıpkı
bu kıta sahanlığının belirlenmesi olduğu gibi istişarelerimizi yapıyoruz.
Burada dikkat ediyorsanız uluslararası hukuk bakımından bu adaların, Girit
ve diğer adaların kıta sahanlığı olmaz, ama karasuları vardır.
Karasularının genişliği ne kadardır? 6 mil. Türkiye uluslararası hukuka
riayet eden ve uluslararası denizcilik hukukuna uygun bir şekilde anlaşma
imzalamıştır, riayet eden bir ülkedir, Uluslararası Adalet Divanı’nın
verdiği kararlara da uygun ve dikkat ediyorsanız o adaların 6 millik
karasularına da riayet etmiştir.
Sonuçta münhasır ekonomik bölge konusunda -orayı da tamamlayayım-
konuşuyoruz. O da ne için geçerlidir? Suyun içindeki zenginliklerin
değerlendirilmesi bakımından. Yani kıta sahanlığında yeraltı
zenginliklerine ilaveten. Yani burada balıkçılık örneğin ya da suyun içinde
yine rüzgar olabilir, su akıntısından enerji elde etmek isteyebilirsiniz,
bu konularda her gün yeni teknolojiler gelişiyor. Yani bunu da eder
miyiz-etmeyiz, ne zaman ederiz, bunu da kurumlarımızla biz istişare
ediyoruz. Ama bu kıta sahanlığıyla yerin altındaki hidrokarbon
zenginlikleri hakkında Türkiye’nin hakkı vardır.
ZAFER ŞAHİN- Zenginlik konusunu da aslında bir açmak lazım. Şimdi orada
İsrail’in değil mi çok ciddi rezervler bulduğunu biliyoruz, aynı şeklide
Rumlar da. Bizim böyle bir ihtimalimiz var mı? Olursa bu bize ne katacak?
Çünkü biz yılda 50 milyar dolar civarında değil mi enerji satın alan bir
ülkeyiz. Yani zenginlik deyince biraz sanki balıklar gibi anlaşılıyor.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Hayır, hidrokarbon zenginlikleri.
Münhasır ekonomik bölge dediğimiz zaman suyun içindeki zenginlikler
diyoruz, ilaveten...
ZAFER ŞAHİN- Bizim de zengin rezervler bulma ihtimalimiz yüksek mi Sayın
Bakanım, böyle araştırmalar var mı?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi bizim sismik gemilerimiz var, 3
tane sismik gemimiz oldu şu anda, araştırma gemimiz, 2 tane de sondaj
gemimiz var. Önce sismik araştırma gemilerimiz gidiyor araştırmalarını
yapıyor, ihtimal olan yerlerde bulgular doğrultusuna bu sefer sondaj
gemilerimiz de gidiyor. Örneğin şu C noktasına yakın bir yerde bu Rum
kesiminin de parsellediği 7’nci parsel dediği bir yer var ve bizim kıta
sahanlığımızda burada kesişiyor. Orada önce Barbaros Hayrettin Paşa ya da
Oruç Reis gitti sismik çalışması yaptı, noktayı belirledi, ondan sonra
sondaj gemimizi Fineke-1 bölgesindeydi oraya kaydırdık. Önce sismik gemiler
gidiyor araştırıyor, sonra sondaj. İnşallah buralarda da…
AHMET HAKAN- Petrol bulabilir miyiz?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- İnşallah petrol de, gaz da buluruz,
bayağı yoğun bir çalışmayı arkadaşlarımız, Enerji Bakanlığımız, Türkiye
Petrolleri Anonim Ortaklığı, diğer şirketlerle de, yine Karadeniz’de, diğer
yerlerde iş birliği yapıyorlar…
ZAFER ŞAHİN- Bir sabah çok güzel bir haber alabiliriz tıpkı İsrailliler,
Rumların bulduğu gibi.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- İnşallah hem Karadeniz’de, hem Doğu
Akdeniz’de alırız.
ÖZLEM GÜRSES- Kapatıyorsak bu bahsi bir son sorum var haritaya dair.
Efendim, Genelkurmay eski Genel Sekreteri Ümit Yalım’ın uzun süredir
gündemde tuttuğu bir 17 ada meselesi var malumunuz, biliyorsunuz. Kendisi
bu haritayla ilgili de bu adaların bu haritada bulunmadığını, ama orada bir
Rum varlığının, Yunan varlığının devam ettiğini ve bu anlaşmada bir zafiyet
oluşturacağını iddia ediyor.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Hangi adaların bulunmadığını söylüyor?
ÖZLEM GÜRSES- Şu anda Yunan varlığı olan ve Yunan askerinin ve emniyet
güçlerinin bulunduğu 17 ada meselesi.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi onlar Ege Bölgesinde biliyorsunuz
daha önce Lozan’la ve 48 Barış Anlaşmasıyla aidiyeti belli olmayan adalar,
adacıklar var, o konudaki ihtilafları kastediyor. Ve biz bunu daha önce de
Mecliste de konuşma yaparken bu özellikle Kardak krizinden sonra, tekrar
söylüyorum, burada herhangi bir partiyi suçlamak ya da AK Partiyi kurtarmak
ya da bizim iktidarlarımızı temize çıkarmak için değil, bu ulusal bir
meseledir.
Ama şunu net bir şekilde, açık bir şekilde ve yine vicdanen de rahat bir
şekilde söylüyorum ki, Kardak olayından sonra hiçbir adanın statüsünde
hukuki olarak da, fiziki olarak da bir değişiklik yaşanmamıştır.
ÖZLEM GÜRSES- Tam tersini iddia ediyor kendisi, Eşek Adası, Hurşit Adası,
Gavdos Adası’nda Yunan askerinin bulunduğunu, pasaportla gidildiğini…
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bakın, bir şey söylüyorum, Kardak
olayından sonra bu adaların fiziki durumu ve de hukuki statüsüyle ilgili
hiçbir değişiklik olmamıştır ve buna sadece AK Parti iktidarı değil, bizden
önceki koalisyon iktidarı da dahildir. Kardak olduğu zaman sanırım Çiller
Hükümeti vardı, Çiller Hükümeti ve ondan sonra bir koalisyon hükümeti oldu,
o da dahildir. Yani biz burada sadece AK Partiyi aklamak için bir şey
söylemiyoruz. Burada bu milli bir meseledir, bunu da zaten sürekli
kurumlarımızla da görüşüyoruz, siyasi partilere de bu konuda bilgiler de
verdik. Yani bunu siyasi amaçla başka yere çekmeye kimse çalışmasın.
AHMET HAKAN- Asker çıkmış olabilir mi, Yunan askeri oralara?
ÖZLEM GÜRSES- Olduğunu söylüyor, videosu var, pasaportla giriş yapıldığı…
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bakınız, burada hiçbir şeyden biz
çekimeyiz. Tekrar ediyorum, altını çizerek söylüyorum, söylediğim çok net;
Kardak olayından sonra asker veya ortaya atılan iddialar konusunda bizim
dönemimizde hiçbir bizim aleyhimize olumsuz gelişme olmamıştır. Bu ne
demek, biraz düşünün.
ZAFER ŞAHİN- Zaten bunlar statüsü belirlenmemiş kayalık.
AHMET HAKAN- Niye düşünmemizi istiyorsunuz?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Söylediğim gayet net, ne zaman ne
olduğunu anlatan bir şey söylüyorum.
ZAFER ŞAHİN- 1995 öncesi diyorsunuz.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet.
ABDULKADİR SELVİ- Kardak’tan önce diyorsunuz.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet, gayet net söylüyorum.
ZAFER ŞAHİN- Sayın Bakanım, onların da statüsü henüz belirlenmemiş onların
da hala.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Aidiyeti belli olmayan adalar, yani kime
ait, Türkiye’ye mi, Yunanistan’a mı? Lozan’da ve 48 Barış Anlamasında
bunlar kime ait olduğu belirlenmemiş, listelenmemiş. Biz bizim diyoruz
haklı olarak, onlar bizim diyor, buna benzer. Zaten istikşafi görüşmelerin
amacı ne, yani şimdi niye istikşafi görüşmeler başlatıldı? Kardak krizden
sonra bir daha böyle gerginlik olmasın, bu konuları kendi aramızda
görüşelim, bir çözüm yolu bulalım diye rahmetli İsmail Cem döneminde
başladı istikşafi görüşmeler, biz de bunları Yunanistan’la devam ettirdik,
bir tek Çipras döneminde bu maalesef devam edilmedi bu istikşafi
görüşmelere, o bahaneyle, bu bahaneyle.
Sonuçta istikşafi görüşmeler neden başladı? Bu adalardaki bu
anlaşmazlıkları nasıl çözebiliriz. Tabi bunun içinde … var, ondan sonra
karasuları var, Ege’de anlaşamadığımız tüm konuları birlikte görüşelim.
Yani bu sorun bugün başlamış bir sorun değil. Yani ben size daha da
örnekler verebilirim ama, şu anda ancak bunları size söyleyebilirim.
ÖZLEM GÜRSES- Doğru anlıyorsam eğer, 95 öncesi oluşmuş bir askeri varlık
orada olmuş olabilir, o tarih sonrasında böyle bir şey olmamıştır, biz bu
sorunu çözmek için şu anda…
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Kesinlikle bizim dönemimizde olumsuz
hiçbir adım atılmamıştır hukuki ve fiziki Türkiye’nin aleyhine. O yüzden
bunun faturasını AK Partiye kesmeye çalışmak veya bizim iktidarımıza,
Türkiye’ye zarar vermek demektir.
ÖZLEM GÜRSES- Muhalefet de zaman zaman bunu gündeme getirdi, ama anlıyorum
ki kendilerine de bilgi verdiniz.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Muhalefet de bunu birkaç defa gündeme
getirdiler. Bir kere Sayın Akşener’le bu konuyu konuştuk ve CHP’yle de yine
bu konuları konuştuk ve bizim eski mensuplarımız, büyükelçilerimiz, eski
büyükelçi olmaz da, mensuplarımız emekli olmuş, orada da bu
bilgilendirmeleri zaten kendi partilerinde de yapıyorlar.
Bu siyaset meselesi değil, biz bunu siyaset meselesi yaparsak, buradan hiç
zarar görmeyen tek parti varsa o da AK Partidir, yani bizim iktidarımızı
kastediyorum, yani burada o parti, bu parti. Biz ne diyoruz? Bu siyaset
üstü bir meselesidir, milli bir meseledir, bunu bu şekilde siyasi partiler
birkaç defa gündeme getirdiler, ama şimdi onlar da bunun bu şekilde
olduğunu anladılar sağ olsunlar ve kendilerine de aynı şekilde
bilgilendirme yapıyoruz, görüyoruz. Ama bunu bu şekilde işte ulusalcılık
adına başka yönlere çekmeye çalışanlar var ya da AK Partiyi kötülemek için
olumsuz bir şekilde kullanmaya çalışanlar var.
ZAFER ŞAHİN- Libya bahsinde son bir soru. Şimdi en kötü senaryo
gerçekleşirse Sayın Bakanım, diyelim ki Hafter Trablus’u aldı, bizim bu
Mutabakat Hükümetiyle yaptığımız anlaşmanın aynısın Yunanistan’la yapabilir
mi?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi her ülke herkesle yapabilir, yani
burada bir şey yok. Ama yaptığı zaman, Türkiye olmadığı zaman ne kadar
geçerli olur, ne kadar geçerli olmaz, hukuki ve sahadaki konum bakımından o
zaman bu işler tartışılır.
AHMET HAKAN- Sayın Bakanım, ben yine Libya konusunda bir şey soracağım. Çok
merak ediyorum, siz bu Libya tezkere meseleleri görüşülürken, az önce de
konuştuk kısmen, hem CHP liderine gittiniz, hem İyi Parti liderine gittiniz
bilgilendirmek için. Aslında hani ben şöyle düşündüm: Şimdi Dışişleri
Bakanı gidiyor, ya biz bu tezkereyi şu şu şu nedenlerle çıkaracağız, işte
işin içinde şunlar var, belki özel bilgiler de veriyorsunuz, yani aslında
bir ikna sonucunun çıkmasını bekleyebiliriz, çünkü sonuçta milli bir
mesele, Dışişleri Bakanı gidiyor meseleyi anlatıyor. Siz mi ikna
edemediniz, onlar mı iknaya açık değildi? Ve onların soruları oldu mu,
bunları siz açık açık cevapladınız mı, nasıl bir görüşme geçti?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bence görüşmeler iyi bir ortamda geçti,
öncelikle tekrar kendilerine teşekkür ediyoruz, güzel bir şekilde
ağırladılar nezaket içinde. Biz de gerekçelerini anlattık, zaten
gerekçelerin önemli kısımları da zaten yine Meclise giden tezkerenin
gerekçesinde de var, ama perde arkasındaki bilgileri, gelişmeleri, ne
oluyor, amacımız ne? Ve bugün dengeleyerek ateşkesi tesis etmeye
çalıştığımız da o gün genel başkanlara ve heyetlerine de gayet güzel bir
şekilde anlattık. Sordukları sorulara da samimi bir şekilde, hiçbir böyle
popülizme girmeden anlattık. Örneğin en kötü senaryoya hazır mısınız
dediler. Biz de tabi ki hazırız, zaten tezkerenin Meclise gönderilmesinin
sebebi de bu. Yani bizim amacımız gidip ülkeyi işgal etmek ya da orada
çatışmanın tarafı olmak değil, ama bize yönelik bir saldırı, gemilerimize
olur, ticari gemilerimize olur veya bize yönelik olur, bir saldırı olur,
çünkü Hafter sürekli işte üst perdeden tehditler falan da savuruyordu, buna
göre de hazırlıklı olmamız gayet doğal diye konuştuk, samimi bir şekilde
anlattık. Ama zaten CHP önceden kararını vermişti, yani bu tür açıklamalar
yaptılar ve ben çıkar çıkmaz da zaten yine Genel Başkan Yardımcısı Ünal Bey
açıklamasını yaptı.
Sayın Akşener de henüz karar vermediklerini, iyi ki bilgilendirdiniz
dediler. Biz daha sonra parti organlarımızda ve milletvekillerimizle de
iştira edeceğiz, kararımızı ondan sonra vereceğiz dediler ve sonra da
kararlarını zaten açıkladılar.
Yani biz samimi bir şekilde bilgilendirdik, o zaman da söylediğim gibi
takdir onların. Biz illa yüzde 100 ikna edeceğiz diye de gitmedik. Ama bu
önemli ve hassas bir konu olduğu için muhalefeti bilgilendirmenin doğru
olacağını Sayın Cumhurbaşkanımız düşündüler, daha önce Hulusi Paşa’ya
biliyorsunuz yine talimat vermişlerdi, kendileri gitti bilgilendirdi ve bu
sefer de ben gittim bilgilendirmede bulundum.
AHMET HAKAN- Peki, çok teşekkürler.
Şimdi gelelim Suriye meselesi. Şimdi bu Suriye meselesinde şöyle bir durum
var: Aslında 2 gün 3 gün öncesine kadar çok memnuniyet verici gelişmeler
vardı ve Türkiye iki yerde barışın sağlanmasında çok olumlu katkılar
sağlamıştı, birisi Libya, diğeri de İdlib. Trablus ve İdlib barışında en
önemli pay Türkiye’nin payıydı, biz de çok sevindik, işte Türkiye barışı
falan dedik. Ancak, Libya’da artık tam olarak belli olmasa da ateşkes
imzalanmadı, belki yeniden çatışmalar umarım başlamaz, başlayabilir,
İdlib’de de ateşkes bozuldu. Ve şimdi İdlib’deki ateşkesin bozulma
nedenlerini konuşalım biraz da Libya’dan sonra ve Suriye meselesini
konuşalım, soru sormak isteyenler.
ABDULKADİR SELVİ- İdlib’de ateşkes bozuldu mu, sahadan size hangi yönde
bilgiler geliyor?
Bir de, dün Sayın Cumhurbaşkanı Grup Konuşmasında rejimin ateşkesi ihlal
etmesine tahammül gösterilmeyeceğini, engelleneceğini söyledi. Ne
yapacağız, biz Suriye Devletiyle bir sıcak çatışmaya mı gireceğiz, ne
derseniz?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi Suriye’deki, İdlib’deki daha
doğrusu, İdlib özelinde durum gerçekten vahim bir hale gelmişti. Yine
İstanbul’daki görüşmede önce istihbarat başkanlarımız karşılıklı, yine
birlikte Milli Savunma Bakanımız da muhataplarıyla görüşmeler yaptılar ve
tekrar bir ateşkesin tesis edilmesi konusunda neler yapılacağını
konuştular. Daha sonra iki başkana bilgilendirmede bulundular, Hulusi
Paşamız orada Cumhurbaşkanımızı bilgilendirdi ve onların da talimatıyla
belirlenen saatte, yine o gece, aynı gece tevafuk ateşkes ilan edildi.
Şimdi burada görüyorsunuz her şey size bağlı olmuyor. Yani burada hep
diyorlar ya, Türkiye suçlu, iktidar suçlu, iktidar suçlu, siz elinizden
gelen samimi gayreti gösteriyorsunuz. Ateşkes niçin önemli? Orada da siyasi
süreç için önemli. Yani ateşkes bir taraftan çatışma devam ederken Anayasa
Komisyonunun, hatta Astana Toplantılarının verimli geçmesini
bekleyemezsiniz, o güven artırıcı adımları atmak da pek kolay olmuyor.
Çünkü duygular çok yüksek oluyor, nefret tekrar ortaya çıkıyor, kızgınlık
vesaire. Fakat görüyoruz ki rejim ihlal ediyor. Şimdi Soçi’de bir mutabakat
sağladık, daha sonra gelişmeler oldu. Onlara sorarsanız, efendim muhalifler
saldırdı. Belgesini verin; yok. Muhalefete bakıyorsunuz, tabii ki biz
rejimin saldırılarını görüyoruz ve muhalefet de tabii ki kendisini korumak
için karşılık da vermek durumunda. Ama acımasızca saldırıyorlar, havadan
hastaneler, okullar dahil sivillerin olduğu yerleri bombalıyorlar. O
nedenle siviller evini terk ediyor, şehrini terk ediyor, birçok sivil de
ölüyor. Şimdi bizim tepkimiz bu. Şimdi burada sükuneti sağlarsak, Anayasa
Komisyonunda ilerleme sağlarız. Anayasa Komisyonu nedir, ne için var?
Mevcut Anayasayı tadil edebilirler ya da baştan bir anayasa yazabilirler,
yazarken de mevcut anayasadan alıntılar olabilir, bizde de geçmişte
olmuştur. Ama buna Libyalıların kendisi karar verecek. Bizim görevimiz
neydi? Komisyonların kurulması, heyetlerin belirlenmesi, çalışması.
AHMET HAKAN- Suriyelilerin.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Birinci toplantı iyi geçti. İkinci
toplantıya rejim kabul edilemez siyasi ön şartlar…
AHMET HAKAN- Libyalıların dediniz, Suriyelilerin.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Suriyelilerin. Kabul edilemez ön
şartlarla geldiler. İkisi karıştığı için Libya ve Suriye, bazen oluyor
böyle.
Şimdi oradaki taleplerden bir tanesi nedir biliyor musunuz? Anayasa için
birlikte çalıştıkları muhalefete diyor ki rejim; kendinizi diyor, yani
muhalefetleri, rejimin dışındaki tüm unsurlar kendinizi terör örgütü olarak
ilan edin, ondan sonra anayasa çalışmalarına devam edelim diyor, bu ön
şart. Bu nedir? Ben siyasi çözüme inanmıyorum, askeri yönteme inanıyorum
diyor. Bunun da durdurulması lazım, bu şekilde olmaz. Eğer Libya’da sokak
çatışmasına dönerse bu iç savaş, bu savaş bitmez. İdlib’le birlikte
biteceğini düşünüyorsa rejim, orada da bitmez. Zaten şu anda diğer kontrol
ettiği yerlerde de hiçbir şey sağlayamadığı için insanlar isyan etme
noktasına gelmiş. Farklı ülkelerin istihbaratlarının da raporları bu yönde.
Yarın Libya’da, özür dilerim, Suriye’de başka yani gerginlikler ya da
olaylara da gebe bu ülke. Dolayısıyla bir an önce siyasi çözüme giderek…
ABDULKADİR SELVİ- Biz nasıl önleyeceğiz, Sayın Cumhurbaşkanının sözünü
nasıl anlamak lazım?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi uluslararası toplumun şartı nedir?
Yeniden inşası için ve gerçek anlamda yardım için, yani zor şartlarda
yaşayan insanlara yapılan insani yardımdan bahsetmiyorum, yani Suriye’nin
yeniden inşası için gerçek anlamda siyasi çözüm diyor. Siyasi çözüm olmadan
ben yapamam, çünkü yaptığım yardımın bir anlamı olmaz, yarın savaş devam
ederse yıkılır, yanar, kül olur diyor, gördük bunların hepsini. Yani burada
gerçekten biz çok samimi çabalar sarf ediyoruz ki artık bu savaş bitsin ve
İdlib’de de ateşkes korunsun, sahada gereken adımları birlikte atalım.
Ruslarla hatta şunu da konuştuk: Yani bu ateşkesi tekrar ilan edince bu
sefer bu 400 bin civarında insan evini terk etti ya, onlara koridorlar
açarak tekrar evlerine dönmelerini sağlamak. Ama rejim üzerinde etkisini
daha fazla…
ÖZLEM GÜRSES- Ama efendim, önemli bir adım attınız…
AHMET HAKAN- Efendim, bugün itibariyle İdlib’de ateşkes bozuldu mu?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yani ihlaller var, tam anlamıyla bozuldu
diyemeyiz de ihlaller var.
AHMET HAKAN- Öyle haberler geliyor, o zaman bunu tam anlamıyla bozuldu
olarak görmemek mi lazım?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yani ihlaller var, önümüzdeki süreçte bu
ihlalleri durdurabilirsek ateşkesi tekrar sağladık diyebiliriz. Ama bu
saldırılar ve ihlaller artarak devam ederse o zaman ateşkesten bahsetmemiz
mümkün olmaz.
ÖZLEM GÜRSES- Önemli bir adım attınız efendim, Türk tarafı olarak
Moskova’da Sayın MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve Suriyeli muadillerinin bir
görüşme yaptığıyla ilgili basına yansıdı, köşe yazarlarının yazılarında
var. Orada ne oldu, konu neydi? O tabii istihbari ve güvenlik faaliyetiyle
ilgili bir konuşmaydı şüphesiz, ama o görüşmenin içeriğinden sizin
alanınıza sirayet eden, Dışişleri Bakanlığını ilgilendiren nasıl bir gündem
çıktı?
AHMET HAKAN- Yani şey mi, bizim MİT Müsteşarımızla Suriyeli…
ÖZLEM GÜRSES- Suriyeli istihbarat örgütünün, Suriye İstihbaratının
yetkilisi, yani öyle gibi yansıdı…
ZAFER ŞAHİN- Tam titri şu: Suriye Ulusal Güvenlik Büro Başkanı, bunu da
Suriye Devleti Resmi Ajansı geçti ve 9 maddelik bir çerçeve oluşturulduğu
söyleniyor.
AHMET HAKAN- Yani bizim MİT Müsteşarı Hakan Fidan’la Suriye İstihbaratının,
MİT’inin başı Moskova’da görüştü.
ZAFER ŞAHİN- Hatta şöyle: Suriye’yle yakın dönemde açıktan da bir görüşme
olabilir anlamına da gelebilir mi, böyle yorumlayanlar var.
ÖZLEM GÜRSES- Bir ek daha söyleyeyim efendim çok özür dileyerek; Sayın
Davutoğlu bu aralar parti kurmakla meşgul…
AHMET HAKAN- Kurdu.
ÖZLEM GÜRSES- Ya da evet çalışmalarıyla meşgul. Suriye politikasıyla ilgili
Türkiye’nin özellikle muhalefet tarafından eleştirilen, Suriye
politikasıyla ilgili en çok bagaj ona yükleniyor. İktidarınızın ve bizzat
sizin Dışişleri Bakanı olarak Suriye politikanız benzer çizgide midir,
farklı çizgide midir? Onu da sorayım.
AHMET HAKAN- Sonra sonra, şu MİT meselesini bitireyim.
ÖZLEM GÜRSES- Onu da sormuş olayım, çünkü bu önemli bir adım MİT meselesi.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi Davutoğlu yeni bir parti kurduktan
sonra bu değerlendirmeleri yaparsam, biraz önce sordunuz ya kitap yazacak
mısınız diye…
ÖZLEM GÜRSES- Reklam arasında sorduk efendim, şimdi siz söylemiş oldunuz.
ZAFER ŞAHİN- İşte o kitabı o yüzden çok merak ediyoruz.
AHMET HAKAN- Reklam arasında Zafer Bey anılarınızı yazacak mısınız Sayın
Bakan dedi.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi Sayın Davutoğlu yeni bir parti
kurdu. Dolayısıyla şimdi bu konularda yorum yaparsam yeni parti kurdu diye
böyle yorum yapar ya da şöyle yorum yaptı denir. Neticede şu anda sarf
ettiğimiz çabalara biz odaklanmamız lazım. Yani her alanda, bir taraftan
terörle mücadele, bir taraftan göçmenlerin geri döndürülmesi, diğer
taraftan İdlib’de sükunetin korunması ve de siyasi sürecin hızlanması gibi
konulara odaklanıyoruz ki tüm alanlarda Türkiye aktör söylediğimiz gibi.
Şimdi Sayın Cumhurbaşkanımız daha önce, yine sizlerin de uçakta da şahit
oldum sordunuz gazeteci arkadaşlarımız, basın mensubu arkadaşlarımızın
soruları oldu, Cumhurbaşkanımız da gayet net bir şekilde istihbarat
düzeyinde görüşmeler olabilir demişti ve bu görüşme de bu kapsamdadır. Ve
şu anda o görüşmede de tabii ki basına da zaten yansımaları da oldu;
YPG-PKK onlar için de bir tehdittir. Yani Suriye’nin sınır bütünlüğü,
toprak bütünlüğü için bir tehdittir YPG-PKK…
AHMET HAKAN- Esat için de yani.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Tabii ki Esat için de.
ÖZLEM GÜRSES- Rusya için de öyle midir?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Biz ama Suriye’nin sınır bütünlüğünü,
toprak bütünlüğünü destekliyoruz ve bu konuda da herkesten samimiyiz
gerçekten, herkesten samimiyiz. Tüm açıklamalarımızda, tüm deklarasyonlarda
bunu biz teklif ediyoruz. Suriye’nin sınır bütünlüğü, toprak bütünlüğü.
Dolayısıyla YPG-PKK buna tehdit ise, bizim için de bir tehdit. Pekala bu
konuda görüşmeler olabilir, bilgi paylaşımı, istihbarat paylaşımı, strateji
konusunda. Aynı şekilde İdlib’de kimin ihlalleri var? Rejimin. Dolayısıyla
bu ihlallerin durdurulması konusunda da gerekli mesajlar da verilebilir.
Dolayısıyla istihbarat düzeyinde bu görüşmeler de, zaten Cumhurbaşkanımızın
da daha önce söylediği gibi gayet normal, hatta faydalı da olabilir.
ÖZLEM GÜRSES- Bu ilk görüşme mi?
ZAFER ŞAHİN- Yani YPG’ye karşı bir işbirliği olabilir, çünkü sonuçta bizim
için de bir tehdit, Suriye için de bir tehdit anladığımız kadarıyla?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet, Adana Mutabakatının da gereği bu
zaten.
ÖZLEM GÜRSES- Tabii.
AHMET HAKAN- Özlem Hanım.
ÖZLEM GÜRSES- Bu ilk görüşme mi efendim, yoksa daha önce basına yansımayan…
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- O tür konuları tabii Hakan Beye sorsanız
daha iyi olur, ben Dışişleri Bakanıyım, yani ancak işte biraz önce dediniz
ya, Dışişleri’ni ilgilendiren kısmı var mı? O kısmıyla ilgili ben
gerekenleri söyledim.
ABDULKADİR SELVİ- O zaman doğrudan sizi ilgilendiren bir konuyu sorayım;
Sayın Kılıçdaroğlu ısrarla Esat’la görüşülmesini öneriyor. Sayın Akşener de
geçen bir öneri getirdi, dedi ki; Esat’la ben görüşebilirim dedi. Ne
diyorsunuz, Esat’la bir görüşme olacak mı? Ya da sizin Dışişleri Bakanı
Velid Muallim’le bir görüşme yapmanız söz konusu mu?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi efendim, geçmişte öyle
olsaydı-böyle olsaydı, herkes farklı şey söyleyebilir, ama gerçekçi olmamız
lazım. Şu anda bu kadar olaydan sonra bu kolay değil. Ayrıca, biz Türkiye
olarak kimin garantörüyüz? Muhalefetin. Zaten Astana’da teknik düzeyde aynı
masa etrafında birleşmeler oluyor. Şimdi muhalefetin garantörü olarak da
biz esas bir aktörüz diğer çabalarımızla beraber, onu pekiştiren, yani
önemli bir aktör olmamızı pekiştiren de muhalefetin de garantörü olmamız.
Onlar adına Anayasa Komisyonuna üyelerinin verilmesi vesaire her
platformda. Sonuçta şimdi gerçekçi mi şu anda, yani şu anda bir çözüm
olmadan, siyasi çözüme gitmeden böyle temasların olması gerçekçi değil.
Ayrıca Cumhurbaşkanımızın Esad’la ilgili görüşü, tutumu ilkesel. Bu kadar
insanı öldüren bir insanla ben görüşmem diyor, bana göre de haklı. Ama
istihbarat düzeyinde, diğer konularda olur. Ama en sonunda bu siyasi süreç
konusunda Suriye’de bir birlik beraberlik sağlanır, o zaman tablolar
değişir, o zaman her şey yeniden gözden geçirilir. Bu Esat’la çalışma ya da
Esat’la görüşme konusunda bir açık çek değil. Bunları gayet açık, net bir
şekilde söylüyoruz. Cumhurbaşkanımızın bu konudaki tutumuna hem saygı
duyuyoruz, hem de acizane doğru diyoruz. 1 milyona yakın insanı öldüren bir
kişiyi meşrulaştırmak da doğru değil esasen. Ama diğer taraftan Esat böyle
diye ya da onunla ilişkilerimiz bu düzeyde diye biraz önce anlatmaya
çalıştığım yaptıklarımızı da ihmal etmemiz mümkün değil, çünkü amacımız ne?
Suriye’ye kalıcı bir barış ve istikrarı getirmek, çünkü bundan en çok
etkilenen biziz ve oradaki insanların durumuna da en çok üzülen yine biziz.
ZAFER ŞAHİN- Şimdi Sayın Bakanım, sabah Milli Savunma Bakanımız Sayın
Hulusi Akar’la bir toplantıda beraberdik. Barış Pınarı Harekatından sonra
terörden temizlenen bölgeye 150 bin Suriyelinin gönüllü olarak gittiğini
açıkladı. Sanıyorum 300 bin kişi de Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı
Harekatından sonra gitmişti. Bu devam edecek mi? Çünkü Türkiye’de
biliyorsunuz en önemli gündemlerden biri de işte Suriyeliler konusu, çokça
benim şahsi kanaatim istismar da ediliyor aslında muhalefet partileri
tarafından.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Maalesef.
ZAFER ŞAHİN- Siz bu tersine göçün diyelim artık, belki böyle değerlendirmek
doğru değil, ama devam edeceği kanaatinde misiniz?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Ben edeceği kanaatindeyim. Zeytin Dalı
ve yine Fırat Kalkanı Harekat bölgelerimize, DEAŞ ve YPG’den temizlediğimiz
bölgelere 372 binden fazla insan döndü. Neden? Burayı güvenli buluyor.
Orada tüm imkanlar iyi mi? Hayır, iyileştirilmesi için çalışıyoruz. Ama
güvenli bulduğu için ve de kendi evini özlediği için insanlar dönüyor.
AHMET HAKAN- Kendi topraklarına.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Kendi topraklarına dönüyor. Aynı şekilde
Hulusi Paşamızın bahsettiği gibi, oraları terk etmek zorunda kalıp da
Suriye’nin değişik bölgelerinde yaşayan 150 binden fazla insan bizim
askerimiz ve Suriye Milli Ordusu girdikten sonra, buralar PKK’dan
temizlendikten sonra geri dönmeye başladı, bunların içinde Kürt de var. Ama
sadece içerdeki yerinden edilmiş insanların dönmesi değil amacımız. Gönüllü
bir şekilde, güvenli bir şekilde ve onurlu bir şekilde Türkiye’de yaşayan,
hatta diğer bölgelerde, komşu ülkelerde yaşayan Suriyeli göçmenlerin kendi
evlerine dönmesi için de üzerimize düşeni yapıyoruz.
Cumhurbaşkanımızın başından beri ta ilk başta olay, yani kriz başladığı
günlerde bile teklif ettiği güvenli bölgenin de esasen amacı buydu. Şimdi
İdlib bölgesinde, sınırımızın öbür tarafında birçok yerinden edilmiş insana
da her türlü imkanı sağlıyoruz. Ama burada güvenli bölge oluştukça bu
insanlar dönecek. Hep şunu söylüyorum, Batılılara da söylüyoruz: Bizde 350
bin Suriyeli Kürt var, 200 binden fazla da Kuzey Irak’ta Suriyeli Kürt var.
Buraları YPG kontrol ediyordu, neden bu Kürtler dönemedi? Çünkü YPG bunları
sürgüne gönderdi. 15 civarında siyasi partiyi kapattılar, birçok Kürt
lideri öldürdüler, hapse attılar. Bu PKK…
AHMET HAKAN- Kendileri gibi düşünmeyen Kürtleri istemiyorlar.
ABDULKADİR SELVİ- Ama Batıdaki algıları çok farklı, orada DEAŞ’a karşı
mücadele eden seküler özgürlük savaşçıları olarak Batıda gözüküyor.
ÖZLEM GÜRSES- Özellikle kadın militanlar.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi bu Batılılara 100 defa söyledim,
HDP’lilere söylediğimiz gibi; hep YPG-PKK diyorsunuz, niye diğer Suriyeli
Kürtlere gidip de neden buradasınız, neden terk etmek zorunda kaldınız ya
da kaç yıldır buraları yine Kürtlerin temsilcisi dediğiniz YPG kontrol
ediyor, niye dönmediniz diye bir sorun diyorum; yok. Gidin Türkiye’dekine
sorun; yok. Kuzey Irak’takilere sorun; yok. Hadi onları bırakın, Almanya’da
yaşayan yine PKK’dan kaçmak zorunda, YPG’den kaçmak zorunda kalan
Almanya’daki Suriyeli Kürtlere sorun, hemen dibinizde. Hadi diğer Kürtler
umurunuzda değil, ama siz yani böyle din milliyetçiliği de yapıyorsunuz,
habire Hristiyanlara bir şey olmasın. Aramiler var, Süryaniler var, bas-bas
bağırıyorlar Ezidiler çığlık atıyorlar önce DAEŞ’ti, şimdi YPG
çocuklarımıza zorla eline silah verip bünyesine katıyorlar, okullarımızı
kapatıyorlar. İşte Johny Messo diye Dünya Aramiler Kongresinin Başkanı
Hollanda’da yaşıyor, raporlarla herkese gösteriyor. İnanın dinlemek bile
istemiyorlar, neden? Bu YPG ve PKK’yı biraz önce söylediğim gibi bir terör
devleti kurmak için tek unsur görüyorlar ve bugüne kadar da yaptıkları
işbirliği sebebiyle başka hiç kimse bunların umurunda değil.
ÖZLEM GÜRSES- Ama Sayın Bakan, sadece onlar değil ki Amerika da aynı
pozisyonda, ikiyüzlülüğünü siz demin söylediniz, hatta Rusya bile. Yani biz
orada kiminle ittifak içindeyiz bu konuda belli değil.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi Batılılar derken Amerika da bunun
içinde, Avrupalılar da bunun içinde.
ÖZLEM GÜRSES- Ama Rusya da o pakette efendim.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Ama bakınız Rusya, şimdi yiğidi öldür
hakkını yeme derler, Rusya ta başından beri YPG’lilerin de siyasi sürece
dahil edilmesini savunuyordu.
ÖZLEM GÜRSES- Yeni bir şey değil diyorsunuz.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Ta ki onlar tamamen Amerika’nın
kontrolüne geçmesine rağmen. Amerika buralardan çekildikten sonra, bu da
resmi yollardan bize gelmedi, ama değişik platformlarda Rusya’da bunu
dillendirenler oldu. Hatta bunu ilk gündeme getirdikleri zaman, John Kerry
de bunu söylüyordu, Amerikalılar da bunu söylüyordu; Riyad Hicab eski
Başbakan ve müzakere heyetinin başkanıydı, toplantılarda vardı, tüm
toplantılarda. Elinde dosyalarla; Esat Cumhurbaşkanı, ben Başbakanım, daha
önce Başbakandı ve biz Salim Müslim’i Kandil dağından çağırdık, benim
önümde, işte belgeler de var, yazılı talimatlar, Esat ve bizim yönetimimiz
Türkiye’ye yönelik terör saldırılarını başlatma talimatı verildi ve her
türlü desteği de verdiler. Dolayısıyla bu teröristlerle biz aynı yerde
olamayız dediler muhalefet ve şu anda da aynı çizgideler. Sonuçta Rusya’nın
böyle girişimleri oldu, ama Rusya en azından koalisyon içindeki ülkeler
gibi ve özellikle Amerika gibi bu YPG-PKK’ya silah desteği ya da başka
destekler vermedi.
ÖZLEM GÜRSES- Ama terörist de diyemiyor mesela yani.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi onlar PKK’ya da terörist demiyor,
öyle bir terör listemiz yok diyorlar. Onu der-onu demez ayrı bir şey, ama
Amerika ve Fransa’nın yaptığını Rusya yapmamıştır, silah vermemiştir,
eğitmemiştir. Görüşmüştür, görüşüyordur, yine görüşüyorlar oralardan
çekilmeleri için.
ÖZLEM GÜRSES- Biliyoruz biliyoruz.
AHMET HAKAN- Bir başka konuya geçelim. Biliyorsunuz İran’da önemli olaylar
meydana geldi. Amerika Birleşik Devletleri İran’ın bir generalini öldürdü,
bunun üzerine İran’da rejim çok büyük tepki gösterdi, kuvvetlendi. Ben
tekrar o kısma dönmek istemiyorum, çok konuşuldu. Ama yeni durum şu: Bir
sivil uçak, Ukrayna uçağını yanlışlıkla, kazaen düşürdü İran ve onu
düşürdüğü andan itibaren Kasım Süleymani’nin öldürülmesiyle birlikte
güçlenen rejim, konsolide olan İran’daki siyasi hava birdenbire dağıldı,
yeniden o sivil uçağın kazaen yanlışlıkla düşürüldüğünün açıklanmasıyla
birlikte yeniden bir protesto gösterileri başladı. Bu yeniden başlayan
protesto gösterilerini, bu süreci nasıl okuyorsunuz, nasıl
değerlendiriyorsunuz, nasıl gözlemliyorsunuz?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Gerçekten sizin de söylediğiniz gibi,
biz Amerikalılara Kasım Süleymani’nin öldürülmesinden sonra hem Irak’ta,
hem de İran’da herkesi birleştirdiklerini de söylemiştik.
AHMET HAKAN- Birleştirmişlerdi zaten.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet, öyle olmuştu. Fakat tabii herkes
bir konuda birleşiyor, bu bir kazayla, yanlışlıkla oldu, Amerikalılar da
bunun hakkını teslim ediyor. Fakat, tabii ilk başlarda…
AHMET HAKAN- Ukrayna uçağı için mi diyorsunuz?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Ukrayna uçağı. İranlılardan farklı
açıklamalar geldi, daha sonra ise gerçek açıklandı. Bilerek-bilmeyerek,
siyasetçiler onu bilmiyor, belki de teknik, yani bu işin başındaki insanlar
yanlış bilgi vermiştir. Burada İran rejimine haksızsın ya da haklısın demek
durumunda değiliz, ama ortada da bir gerçek var; ilk söyledikleriyle
sonradan söyledikleri tamamen farklı şeyler. Tabii 170’den fazla insan
öldü. Dışişleri Bakanlarını aradık, hemen zaten o sabah Ukrayna Dışişleri
Bakanını aradım, Kanada Dışişleri Bakanını aradım, Cevad Zarif’i de aradık,
insani görevimizi yaptık. Bu gerçek ortaya çıktıktan sonra İran halkı
gerçekten çok ciddi tepki gösterdi. Bu tepki ne zaman yatışır, ne olur
tabii o konuda bir şey söylemek zor. Ama biz her halükarda Irak’ta da,
İran’da da istikrara önem veriyoruz. Burada bir kaosa dönüşmesini arzu
etmeyiz, inşallah bunu gerekli adımları atarak halkı da sakinleştirirler.
Irak’ta da yine çok ciddi bir tepkinin olduğunu görüyoruz. Amerika ile İran
kendi arasında işi hallettiler; karşılıklı işte adımlar, atışlar, füzeler
vesaire açıklamalar. Ama Irak’ta tansiyon halen yüksek, çünkü onların da
insanları öldü. Iraklıların en büyük tepkisi ise, bu ülkeler arasında bir
rekabet alanı, bir çatışma alanına dönülmesinden. Sadece Amerika ile İran
değil İran ile bazı Körfez ülkeleri, Arap ülkeleri arasında da aynı bir
rekabet alanına…
AHMET HAKAN- Irak üzerinden…
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Irak üzerinden, bundan çok rahatsızlar.
Biz hiç kimsenin gitmediği bir ortamda Cumhurbaşkanımızın talimatıyla
Bağdat’a giderek biz orada desteğimizi açıkladık ve bu konulardaki
mesajlarımızı verdik. Cumhurbaşkanımız da burada yine sükunetten ve
sağduyudan da her zaman bahsettiği gibi telefonda da Sayın Trump’a da yine
aynı şekilde vurguladı. Bizim arzumuz, bu tansiyonun bir an önce düşmesi.
ABDULKADİR SELVİ- Siz de o kritik süreçte Irak’a gitmiştiniz. O günlerde
gözlemleriniz neydi, yani bir üçüncü dünya savaşı konuşuluyordu, böyle bir
şeye hiç ihtimal verdiniz mi? Irak bu işin üstesinden gelebilecek bir
kapasitede mi, izleminiz nedir bu konuda?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Üçüncü bir dünya savaşı endişesi ya da
emaresi yoktu. Ama şu vardı: Bir, o rekabet alanına dönüşmekten
rahatsızlar. İkincisi; tabii Amerika’nın yine Haşdi Şabi liderini
öldürmesinden sonra Irak halkının çok ciddi bir kızgınlığı vardı ve buradan
işte Amerikan askerlerinin çekilmesi. Burada koalisyon var, koalisyonun
amacı da, yine burada DAEŞ’e karşı terörle mücadelede Irak’a destek vermek.
Yine Irak’ın kapasitesinin güçlendirilmesi amacıyla da NATO biliyorsunuz
bir misyon gönderme kararı aldı, içinde biz de varız, Amerikalılar da var.
Şimdi bu misyonlar Amerikalılar çıkarsa kalabilecek mi, yani burada bir
dilemma var. Ayrıca, ilk Meclis’ten çıkan kararda sadece Şiiler oy
kullandı, çünkü orada metin de değişmiş. Burada şimdi eğer bir karar
alınacaksa öyle veya böyle tüm Irak halkı, burada Şiiler var, Sünniler var,
Araplar var, Türkmenler var, Kürtler var, diğer küçük azınlıklar da var,
ama ana unsurlardan bahsediyorum. Aksi takdirde bu anlamda da bir bölünme
olursa, zaten şu anda hükümet işte istifa etti, gösteriler devam ediyor,
bir de bu içeride bölünmeye yol açarsa o zaman Irak’ta gerçek bir kaos
olabilir. Yani üçüncü dünya savaşı veya diğeri olmaz, ama gerçekten burada
çok riskli durumlar var. Biz dostane kaygılarımızı ve mesajlarımızı da,
desteğimizi de kendilerine, Cumhurbaşkanına, Başbakana, Dışişleri Bakanına
ilettik ve her zaman yanlarında olduğumuzu da söyledik.
AHMET HAKAN- Sayın Bakanım, şu ana kadar belli bir sistematikle geldik,
bütün konuları konuştuk aşağı yukarı. Fakat bundan sonra söz değerli
gazeteci arkadaşlarımızda, isteyen istediği soruyu sorabilir. Serbest
konular…
ZAFER ŞAHİN- Ben o zaman sorumu sorayım, Özlem Hanım çok soru soruyor
bugün, araya girip ben soru sormaya çalışıyorum.
AHMET HAKAN- Konularımız serbesttir.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Özlem Hanım, ama İstanbul’dan Ankara’ya
kadar geldim, dolayısıyla hakkını vermem lazım diyor.
AHMET HAKAN- Konular serbesttir, bundan sonra herkes istediği soruyu
sorsun.
ZAFER ŞAHİN- Şimdi ben Sayın Bakana çok merak ettiğim bir soruyu yöneltmek
istiyorum. Muhalefet partileri hep şu tezi dile getiriyor: Diyor ki, biz
dünyada yalnız kaldık, bütün komşularımızla kavgalıyız. Şimdi bu kavgaları
siz mi çıkartıyorsunuz? Gerçekten durum anlatıldığı gibi mi?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Hangi komşuyla kavgalıyız mesela?
ZAFER ŞAHİN- İşte bütün komşularımızla kavgalıyız…
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Hangisiyle, örnek verin.
AHMET HAKAN- Mısır’la, Suriye’yle.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Mısır’la bir durumumuz var. Suriye de
yönetilemeyen bir ülke şu anda. Yani sen kavga etsen…
ZAFER ŞAHİN- Yani Türkiye yalnız bir ülke mi?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Hayır, hiçbir şekilde yalnız değiliz.
Bakın Suriye konusunda…
ÖZLEM GÜRSES- Değerli yalnızlık diye bir kavram vardı…
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Hiç değerli yalnızlık falan da değil,
yalnız da değiliz, değerli-meğerli yalnızlık da vesaire diğer konulara da
takılmaya gerek yok.
Şimdi Suriye konusunda hep bu akşam da anlatmaya çalıştığım önemli aktörüz.
Nerede yalnızız? Astana’da biz aktör müyüz? Astana sayesinde Cenevre süreci
canlı mı? Yalnız değiliz. Peki Suriye konusunda Türkiye, Rusya, Almanya,
Fransa dörtlü zirve oldu mu? İkincisi de olacak şimdi. İngiltere de dahil
olsun mu-olmasın mı, farklı görüşler var. Keza yine Londra’da
Türkiye-Almanya-Fransa-İngiltere dörtlü toplantısı oldu mu? Oldu. Biz
Fikirdaş Ülkelerin içinde var mıyız? Varız. DAEŞ’le koalisyonun içinde en
önemli ülke miyiz? Ve yabancı terörist savaşçılar konusunda aynı şekilde
eşbaşkanız. Kafkaslara bakın, nerede yalnızız? Balkanlar’da yalnız mıyız?
Her şey Avrupa Birliği üyesi değil, ama şu anda AB üyesi olmasak bile AB
içindeki ülkelerle ikili düzeyde, çok düzeyli çalışmaları kimle yapıyoruz?
Libya konusunda Conte’nin gelmesi, Dışişleri Bakanının gelmesi, her iki
günde bir Dışişleri Bakanıyla telefonda görüşmemiz, Borrell’e aynı şekilde,
Avrupa Birliğiyle keza aynı şekilde. BM’nin en güvendiği bu anlamda ve her
zaman Suriye konusunda da, Libya konusunda da en çok birlikte çalıştığı
ülkelerin başında biz geliyoruz. Açılımlarımız tüm dünyada başarılı.
Yeniden Asya’yla birlikte yine Asya’daki konumumuzu güçlendiriyoruz.
Uluslararası örgütler içinde en aktif ülkelerden bir tanesiyiz.
Arabuluculukta Finlandiya’yla beraber dünyada marka olmuşuz. Girişimci ve
insani dış politikamızla her yerde gönülleri fetih etmişiz. Ta şeyde
Kolombiya Büyükelçisi geldi oradaki barış sürecine katkı sağlıyoruz.
Filipinler’deki barış sürecinin komisyonun başında halen bir Türk
büyükelçisi var. Neticede ta bizden uzak coğrafyalarda bile sözü geçen,
sözü dinlenen, girişimde bulunan, yakın coğrafyamızı söylemiyoruz. Yani
iktidarı eleştirmek için Türkiye’ye haksızlık etmeyelim. Doğru
anlaşamadığımız ülkeler olabilir, uluslararası ilişkilerde ilk derste
öğrendiğimiz bir şey vardır, sürekli dostta yok, sürekli düşman da olmaz.
Şimdi Rusya’yla da anlaşamadığımız noktalar var öyle değil mi?
AHMET HAKAN- Amerika’yla da.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Amerika’yla anlaşamadığımız çok ciddi
konular var, hayati derecede konular var olabilir. Rusya’yla şimdi Kırım
konusunda ben anlaşamam farklı düşünüyoruz.
AHMET HAKAN- Mesela ben alt alta sıralıyım mı anlaşamadığınız ülke? Suudi
Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, İsrail, Mısır, Suriye.
ÖZLEM GÜRSES- Fransa.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi Suudi Arabistan’la anlaşabilmek
için sizce Kaşıkçı cinayetini görmezden mi gelseydik?
AHMET HAKAN- Hayır. Konsolosluk binasında gazeteci kesen adamlarla olabilir
mi böyle bir şey yani?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi Suudi Arabistan’la bizim ikili bir
konumuz var mı? Yok.
AHMET HAKAN- Bu mu tek mesele bu mu Kaşıkçı meselesi?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Tek mesele bu başka ne olabilir?
AHMET HAKAN- Sen benim konsolosluğumda, benim topraklarımda bir gazeteciyi
içeri aldın kıtır kıtır kestin ben bunu kabul etmiyorum arkadaş mı dedik,
biz biter bu mu yani?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Tam öyle demedik. Bir, bu kabul
edilemez. İkincisi, bunu kim yaptıysa adalete teslim edelim, bizimle iş
birliği yap dedik. Biz onların iş birliği teklifine yanaştık, bilgileri
sağladık, onların başsavcısı geldi, bizim İstanbul Başsavcımız Sayın Fidan
tüm belgeleri, bilgileri kendilerine sundular, ama onların beklentisi
şuydu: Türkiye tüm belgeleri, bilgileri onlara teslim etsin, sonra da bu
işi unutsun.
AHMET HAKAN- Peşini bıraksın.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Peşini bıraksın. Efendim, Kaşıkçı’nın
cesedi nerede merak etmesin. Yerel iş birlikçiden bahsettik ama kim
olduğunu Türkiye yine merak etmesin, öğrenmesin kapatsın, tıpkı Batılı
ülkelerin onların girişimi sonucunda unuttuğu gibi. Biz de diyoruz ki, bu
bizim topraklarımızda oldu, bir can gazeteci tamam olması önemli, ama daha
da önemlisi bir can. Kardeşim, bizimle şeffaf bir şekilde iş birliği yap.
Yani sen bunu yaptın o yüzden seninle ilişkilerimizi kesiyoruz da demedik.
Biz şeffaf iş birliği yapalım dedikten sonra bunu Suudi Arabistan ikili
düzeye çekti, oysa bu ikili bir mesele değil ki. Dolayısıyla, şimdi Suudi
Arabistan böyle bir alınganlığa ya da böyle bir politika izlediyse bu suç
benim mi? Birde ben her şeye rağmen herkesle illa her konuda iyi
geçineceğim diye bir şey olmaz ki, böyle bir kompleksin içine girmememiz
lazım bizim.
AHMET HAKAN- Suudi Arabistan’la Kaşıkçı cinayetinden önce aramızda bir
sorun yok muydu?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yoktu, hiçbir sorun yoktu. Her ülkeyle
farklı düşündüğün konular olabilir, ama bu anlamda ciddi bir sorun yoktu.
Ben ilk Dışişleri Bakanı olduğum zaman da yine Mısır sebebiyle bazı
sorunlar vardı, daha sonra Cumhurbaşkanımızın girişimleri, yine Muhammed
Bin Salman’ın Kral Salman’ın göreve gelmesinden sonra gayet ilişkiler iyi
noktaya geldi her düzeyde, ekonomi düzeyde sık sık karşılıklı ziyaretler,
zirvelere katılım her şey yolundaydı. Saydığın diğer ülke hangisiydi
saydığınız?
AHMET HAKAN- Onları konuşmuştuk zaten. Şunu demek istiyorum yani: Suudi
Arabistan, Birleşik Arap Emirliklerini zaten söylediniz.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Birleşik Arap Emirlikleriyle gerçekten
bizim onlara yönelik hiç kötü olacağımız bir durum yok. Bunlar diyor ki
örneğin diyorlar ki, efendim diyorlar bizim Katar’la aramız bozuldu siz de
bizim tarafımızı tutun. Gerçekten bazı ülkelerin özellikle İslam dünyası
içinde diğer küçük ülkelere yani bizi hariç tutuyoruz, baskı yapmaları ve
başka bir ülkeyle sorun yaşadığı zaman taraf tutacaksın diye baskı
yapmaları utanılacak bir şey. Bak Somali dedi ki, ben küçük bir ülkeyim
sorunlarım da var, ama ben taraf tutmam dedi, ama bazı ülkeler tutmak
zorunda kaldı. Sen bu ülkeyle iyi ilişkiler içinde olursun, kötü olursun.
Bugün Yunanistan’la benim yani iyi komşu olmaya çalışıyoruz ya bu konularda
diyelim ki şey yaptık. Veya Mısır ben üçüncü bir ülkeye gidip de benim
Mısır’la aram kötü sen de kötü olacaksın diyemem ki. Yani iki arkadaş kavga
ediyor arkadaşlar gidiyor diğer arkadaşlarına ya benimlesin, ya onunla
falan böyle sonra o iki arkadaş barışıyor diğerleri ortada kalıyor ayıp bir
şey yani.
AHMET HAKAN- Biz ayıplarız arkadaşlar arasında olunca.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yani olgun bir tavır değil her şeyden
önce. O da şahsi olsa da ülkelerde de olsa…
ÖZLEM GÜRSES- Muzaffer çok kızacak bana ama kombo yapmayı düşünüyorum
efendim son 15-20 dakika herhalde.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Kim kızacak ben mi kızacağım?
ÖZLEM GÜRSES- Yok Zafer.
ZAFER ŞAHİN- Bu arada Wikipedia’da açılmış hayırlı, uğurlu olsun.
AHMET HAKAN- Mutlu musunuz bu Wikipedia’yla ilgili?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Ya şimdi orada yeni çıkan kanuna göre de
herhangi bir olumsuz unsur olduğu zaman o unsurun engellenmesi maddenin
engellenmesi.
AHMET HAKAN- Bunu baştan yapsaydınız.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Dedik ki, artık reform süreci tekrar
Türkiye normalleşiyor reform eylem grubu çalışıyor. 9 Mayıs’taki toplantıya
Cumhurbaşkanımız Başkanlık etti, bir taraftan vize serbestisinin şartları
yerine geliyor, bir taraftan herkesin işte yargıyla ilgili serzenişleri
oluyor dolayısıyla, yargı reformu stratejisi önceliğimiz, şimdi insan
hakları eylem planı üzerinde Adalet Bakanlığımız çok güzel bir şekilde
çalışıyor. Bizler de referans belgeler dahil desteklerimizi veriyoruz.
Reform Eylem Grubuyla beraber işte bu olumlu adımları inşallah atmaya devam
edeceğiz. 3 sene önce bizim için hayati derecede önemli olan güvenlikti,
şimdi ise yine Türkiye’nin normalleşmesiyle beraber bu reformcu
kimliğimizle devam ediyoruz, etmemiz de lazım.
AHMET HAKAN- Çok özür dilerim Özlem gerçekten.
ÖZLEM GÜRSES- Estağfurullah. S-400’ler konusunda Amerika’yla bir
itilafımızı var malum, bu konu ne aşamada yaptırımlar açısından? Yani
Rusya’dan uçak alıp bir NATO ülkesi olarak uyum sağlamak hakikaten kolay
olacak mı? İkincisi, Sayın Babacan dedi ki, biz iktidar olduğumuz da veya
da partiyi kurduğumuzda ilk iş Avrupa Birliği sürecini yeniden
canlandıracağız, bu konuda sizin çalışmalarınız ne aşamada?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bunları cevaplayayım istersen unutuyorum
çünkü.
ÖZLEM GÜRSES- Ama hemen iki küçük soru.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yok unutuyorum ben sizin kadar zeki
değilim.
AHMET HAKAN- Hayır devam edersin Özlem Hanım devam edecek soru sormaya
cevapladıktan sonra siz.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Birincisi neydi?
ÖZLEM GÜRSES- Birincisi, S-400’ler konusuydu efendim, ikincisi de Avrupa
Birliği.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- İyi ki hatırlattınız diğer konularla
yoğun bir şekilde ilgilenirken S-400 konusu son günlerde hiç gündeme
gelmiyordu. Aynı yerdeyiz biz bunu iptal edemeyiz, ama bir çıkış yolu
nedir? Bu konuda eğer ortak komisyona hazırsanız sizin iddialarınız var bu
ortak komisyon NATO’nun da içinde olduğu gerekli çalışmaları yapsın dedik.
Biz gayet ilkelerimizden vazgeçmeyerek egemenlik haklarımıza karışmalarına
müsaade etmeden bu konularda olumlu yapıcı yaklaşımlarda da bulunuyoruz,
ama Amerika’nın tavrı gerçekten bunu işte geri gönder ya da plajda iş
makineleriyle parçala gibi ya da kutusunda tut gibi yaklaşımları doğru
değil. Bizim hava savunma sistemine ihtiyacımız var dahasına da ihtiyacımız
var. ABD bize Patriot verirse Patriot’ları da satın alırız. S-400’ün
kalitesi daha iyi olduğu halde Patriot’ta müttefiklerimizden her zaman
almak bizim önceliğimizdir satın alırız. Ama biz bu S-400’leri aldık ve
ihtiyacımız var. Şu anda sadece İspanyolların bir Patriot bataryası
Adana’da kaldı diğerleri çekti bile İtalyanlar da şimdi santrali çekiyor
dolayısıyla, bu noktadayız. Amerika bu konuda geleceğe yönelik yapıcı
yaklaşırsa yaklaşırız, biz de gerekli adımları atarız. Trump yönetiminde bu
konuda sıkıntı yok, ama sıkıntı kongrede.
Şimdi Avrupa Birliği konusunda bakınız, bizim Avrupa Birliğini yeniden
canlandırma konusunda bir tereddüdümüz var mı? Yok biraz önce söyledim. Biz
Avrupa Birliğine şunu söylüyoruz: Şimdi fasıllar açılamıyor bunun sebebi
ben değilim. Fasılların açılabilmesi için Avrupa Birliğini bize açılış
kriterlerini vermesi lazım. Ben açılış kriterlerini Türkiye olarak yerine
getiremezsem fasıl açılmaz yani bu iş matematik değil, ama bu kadar da
basit. Müzakereye başlanır, kapanış kriterine de yerine getiremezsem
yükümlülüklerimi yerine getiremezsem, reformları yapamazsam, adımları
atamazsam kapanmaz. Peki, Avrupa Birliğinin yaptığı bu mu? Hayır.
Türkiye’yi bir kenara bırakın Makedonya ismini değiştirdi Avrupa Birliğine
üye olabilmek için NATO’yla. Bir ülke için, bir millet için en zor şey
ismini değiştirmektir. Düşünün size bir teklif geliyor size diyor ki bunu
yaparım, ama isminizi değiştirin siz kabul eder misiniz bunu? Tarih bile
vermiyorlar.
Karadağ müzakerelere başladı, müzakerenin ortasında Fransa diyor ki,
müzakere ben yeni kriterler getiriyorlar bu dursun şimdi orayı da
yavaşlattılar. Ne demeye çalışıyorum? Bu konu sizin elinizde değil ki. Biz
sessiz devrimler yaptık bu ülkede Cumhurbaşkanımızın liderliğinde herkes
sessiz devrem dedi. O reformların en hızlı şekilde devam ettiği günlerde
bile yine Sayın Gül’ün Dışişleri Bakanlığı döneminde Kıbrıs sebebiyle bazı
fasıllara blokaj getirdiler. Aynı şekilde Sayın Babacan’da Dışişleri
Bakanlığı yaptı, AB Bakanlığı yaptım bende. Reformları en iyi yaptığımız
dönemde bile önümüze hep siyasi engeller getirdiler bizim, yani burada her
şey size bağlı değil. Avrupa Birliğinin üyelik konusunda ya da genişleme
konusunda aldığı kararları görmüyor muyuz? Türkiye’yle Balkanları ayrı
tutma çalışmasını görmüyor muyuz? Yani bir kişi gelecek hemen düğmeye
basacak ben Avrupa Birliği’yle her şeyi yeniden rayına koyacağım diyecek
Avrupalılar da ha biz de bunu bekliyorduk hadi buyurun diyecek, yani o
kadar naif olmamak gerekiyor. Biz Avrupa Birliğini istiyoruz, ama şu andaki
zorlukların sebebi tamam darbe girişimi, diğer Gezi olaylarından bu yana
yaşanan olaylar bunların tabii ki birçok açıdan öyle etkisi olmuştur, böyle
etkisi olmuştur ama şu anda geldiğimiz noktada Türkiye’yi yine aynı şekilde
suçlarsak ya da Türkiye sebebiyle oldu dersek ülkemize çok büyük haksızlık
etmiş oluruz. Avrupa Birliği konusunda da gerçekten biraz gerçeğin dışında
bir bakış açısına sahip olmuş oluruz.
Bakın Gümrük Birliğinin güncellenmesi Avrupa Birliğinin daha çok işine
yarıyor, yani üye ülkelerin daha çok işine yarıyor. Böyle bir konuda bile
Avrupa Birliğinin daha çok işine yarayacağı bir konuda bile siyasi
gerekçelerle adım atmıyorlar bunun da sorumlusu biziz?
ÖZLEM GÜRSES- Efendim, iktidarınız ciddi bir FETÖ’yle mücadele süreci
yönetiyor bunu da her.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- İkinci sorunuz neydi bu konuda?
ÖZLEM GÜRSES- S-400’lerdi onu söylediniz. Bunu da her fırsatta anlatıyor.
Dışişleri Bakanlığı özelinde bu mücadele çerçevesinde bugüne kadar ne oldu,
ne oluyor? Birde üç tartışmalı büyükelçi ataması var kamuoyunda tartışılan.
AHMET HAKAN- Ne olur ona girmeyelim bir dakika yavaş yavaş gidelim soru
cevap gidelim çünkü ben bu soruya bir ilave bir şey sormak istiyorum,
aslında önemli bir soru bu FETÖ meselesi. Ben uzaktan izlediğim kadarıyla
soruyorum böyle diyorum ki yani bu FETÖ’nün okulları var dünya çapında her
tarafta vardı. Bizim Dışişleri yetkililerimiz mücadele ediyorlar gidiyorlar
o ülkeler okulların kapatılmasını bir süre takip ettim ve başaramadığımız
bunu hani okulların kapatılmasını başaramadığımız ve hayatiyetlerini olduğu
gibi sürdürdüklerine dair doğru olup olmadığından emin olmadığım bilgiler
aldım, durum nedir bu anlamda?
ÖZLEM GÜRSES- En önemlisi de Pensilvanya’dakinin iadesiyle ilgili süreçte
tabii bir türlü nasıl derdimizi anlatamıyoruz?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi bizim bakanlıktan 600’den fazla
kişi ihraç oldu.
AHMET HAKAN- Çok özür dilerim Bakanım, bir kısa ara verip bu sorunun
cevabını aradan sonra verebilir misiniz bir reklam arası verelim.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Olur olur nasıl isterseniz.
AHMET HAKAN- Kısa bir reklam arası, tekrar birlikteyiz.
AHMET HAKAN- Sayın Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu Dışişleri Bakanı valla biz
her soruyu soruyoruz, ısrar da ediyoruz o da cevap veriyor, takdir
kamuoyunun tabii.
Şimdi en son Özlem Gürses, FETÖ meselesini sordu ben de ilaveten ya dedim
ki, bu yurt dışındaki FETÖ okulları nedir yani ne oluyor? Bunlar bazıları
hayatiyetlerini olduğu gibi sürdürüyorlar, dünyanın her tarafında harıl
harıl çalışıyorlar falan gibi laflar duyuyorum bu doğru mudur diye sordum
Sayın Bakana ve reklama geçmiştik tam cevap verecektiniz.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet, bizim Bakanlıktan 600’den fazla
toplam kariyer memurları dahil atıldı. Kariyer memurlarının yaklaşık yüzde
22’si ve son dönemde de yine bu ankesörlü telefondan dolayı, ByLock’tan
dolayı yine tespitler oldu.
AHMET HAKAN- Yani Dışişleri Bakanlığında odaklanmışlar mı yani?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Dışişleri Bakanlığında odaklanmışlar
yani tüm kurumlar olduğu gibi Dışişleri Bakanlığı da hassas bir kurum onlar
için. Tüm dünyada bu varlıklarına katkı sağlamak için de Dışişleri
Bakanlığını hedef almışlar.
ÖZLEM GÜRSES- Kariyer memurunu izleyicilerimiz bilmeyebilir Sayın Bakan.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yani meslek memuru diplomatlardan
bahsediyoruz konsolosluk ihtisas memuru ve meslek memuru. Diğer meslek
memurları var, uzmanlarımız var, mütercim tercümanlarımız var, yani bizim
Bakanlıkta. İlk geldiğimde şimdi tüm arkadaşlarımızla ilgileniyoruz doğum
günleri vesaire veya bir şey oluyor bilgisayar işletmeni birçok var ben de
dedim ki ya bizim Bakanlıkta insanlar bilgisayar kullanmasını bilmiyor mu
ki bu kadar bilgisayar işletmenine ihtiyacımız var? Meğer kadronun adı
bilgisayar işletmeniymiş. Yani bilgisayar işi değil her işi yapıyor uzman,
ama kadronun ismi normal memur olarak, sonuçta bu ciddi bir rakam tabii.
Diğer taraftan şimdi tüm dünyada bunlar 176 civarında ülkede etkin
oldukları için.
AHMET HAKAN- Çok büyük bir sayı.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet, burada tüm dünyaya yayılmışlar,
ama birçok ülkede okullar devir oluyor, kapatılıyor. Mesela 38 ülkede
okulların faaliyetleri sonlandırıldı.
ÖZLEM GÜRSES- Hiç kalmadı yani.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bazı ülkeler bu tehdidi çok iyi gördüler
ve eğitim yoluyla kendi kurumlarına nasıl sızdıklarını. Bazı ülkeler için
geç oldu. Bugün yine bir büyükelçiye anlattım ülkesindeki yapılanların
yarın çok geç olacağını söyledim ve geç kalınmış ülkelerin de isimlerini
verdim, burada onları rahatsız etmemek için istemem. 20 ülkede…
ABDULKADİR SELVİ- Ama kendilerine söylediniz.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Söyledim. 20 ülkede bu okullar Maarif
Vakfına devredildi, tabii ilave 22 ülke de Maarif Vakfı da okullar açıyor
şu anda her yerde 200’den fazla okul oldu üniversiteden tutunda anaokuluna
kadar. Şimdi bazı ülkelerde…
AHMET HAKAN- Maarif Vakfını bilmeyenler olabilir.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Türkiye Maarif Vakfı Milli Eğitim
Bakanlığımıza bağlı kanunla.
AHMET HAKAN- Türkiye alıyor onu.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Tabii Türkiye devralıyor ve son derece
de memnunlar. Şimdi Maarif Vakfından her yerde yeni okullar açılmasını
istiyorlar. Bazı yerlerde de bu ülkeler okulları devraldı kendi Milli
Eğitim Bakanlıkları işletiyor.
ÖZLEM GÜRSES- Burada tabii Türkiye’nin hukuki bir yaptırım gücü yok değil
mi efendim, sadece bir tavsiye niteliğinde mi siz bu?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Tabii talepte bulunuyoruz, ısrar
ediyoruz.
ÖZLEM GÜRSES- Öyle mi?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Tabii ki yani.
ÖZLEM GÜRSES- Uluslararası hukukta yani bir yeri var mı bunun?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Hem bize darbe yapan bir terör örgütünün
kendi ülkelerinde bu faaliyetleri göstermesinden duyduğumuz rahatsızlığı da
söylüyoruz.
AHMET HAKAN- Türkiye düşmanlığı gibi algılıyorsunuz.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet. Hem de o yapılanların kendileri
için ne kadar tehdit olduğunu ve olabileceğini de anlatıyoruz ve çok da
etkili oluyor. Bazı ülkelerde ise Balkanlar dahil bazı şeylerde ise başka
yerel şirketlere devrediyorlar bu da aslında FETÖ’nün bir taktiği, arka
planda kendileri yönetmeye çalışıyorlar, Gürcistan’da da bu yönteme
gittiler. Bazı ülkelerde de şimdi o FETÖ’nün önemli unsurlarına artık vize
vermiyor ülkeler en son Japonya’da da oldu ve ülkeye girerken izin vermedi.
Yani birçok ülke esasen bizden daha fazla bilgi istiyor, istihbaratlarımız,
İçişleri Bakanlığımız, Emniyetimiz birçok yerde biliyorsunuz artık emniyet
müşavirlerimiz de var hem jandarma hem polisten ve bu şekilde iyi bir iş
birliği bazen MASAK’ı devreye soruyoruz, iş birliği yapıyoruz bilgileri
veriyoruz. Samimi çaba sarf eden ülkeler de var, ama bazen bu adımları
atarken Batılı ülkelerden baskı gördüğünü söyleyen ülkeler de var. Biz de
diyoruz ki, bak bu ülke size niye baskı yapıyor? Çünkü bu ülkeler onların
gizli servisleri bu FETÖ yapılanmasını burada kendileri kullanıyor da o
yüzden. Bazen şahsı tam iade edecekler devreye giriyorlar. Yine bazı
ülkelerde tam bize iade edecekken bazı ülkeler vatandaşlık veriyor bunlara
ve bizim vatandaşımızı iade etme diyorlar. Tam işte bu ülkelerde farklı
ülkelerde farklı istihbaratlar bildiğimiz işte ülkelerin istihbaratları
bunları kullanıyorlar. Dolayısıyla, tüm bunlara rağmen elde ettiğimiz
neticeler fena değil. Yeterli mi? Hayır yeterli değil.
AHMET HAKAN- Ama 170 kusur ülkede 36 dediniz.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- 38’de tamamen sonlandırıldı, 20 ülkede
Maarif Vakfına devredildi.
AHMET HAKAN- Öyle üst üste koymak lazım.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Ama her ülkede bunların okulu yok bazı
ülkelerde bir dernek var işte iş adamları derneği diye. Bazı ülkelerde bir
dil kursu, bazı ülkelerde de Türk ismini kullanmalarını engellediler
bunların biz onları söylüyoruz, bunlar Türkiye’yi temsil etmiyor. İş
adamları derneği veya başka bir isim koymuş. Bizimle iş birliği
yapacaksanız ticaret vesaire yani bunları bir kere dışlamanız lazım bu
mevcudiyete son vermeniz lazım ve 100’den fazla yine FETÖ mensubunu da
ülkemize değişik ülkelerden getirdik adalete teslim ettik istihbaratımız da
emniyetimiz de biz de Dışişleri Bakanlığı olarak gerekli çalışmayı
yapıyoruz, ama bu işin peşine bırakmayacağız. Milletimize de sözümüz var,
çünkü biz bu işin peşini bırakırsak sadece içerideki yapılanma değil,
dışarıda da her yerde bizim aleyhimize oluyorlar ve olacaklardır.
Amerika’da şimdi orada tüm bizim aleyhimize olan lobilerle beraber hareket
ederek PKK dahil iş birliği yaparak Türkiye’nin aleyhine kararlar
çıkartmaya çalışıyorlar, yine çalışmalar yapıyorlar, karalama çalışmaları
yapıyorlar, diğer ülkelerde de öyle o yüzden biz bu çalışmalarımıza devam
edeceğiz.
AHMET HAKAN- Almanya’da da var galiba?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yani burada elebaşlarına baktığımız
zaman en çok Amerika ve Almanya’da var en çok. Hatta daha önce de bir örnek
vermiştim, İsviçre mahkemeleri bir PKK’lıyı, bir FETÖ’cüyü mahkeme
kararıyla sınır dışı etti ikisi de Almanya’ya gitti. O zaman Sigmar’a da
söylemiştim Sigmar Dışişleri Bakanıydı. Almanya’da bazı ülkelerde.
AHMET HAKAN- 19’nda Berlin’de olacaksınız değil mi siz?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Her zaman oluyoruz, söylüyoruz bunları
açık açık söylüyoruz, söylememiz de lazım. Burada gerçekleri söylediğimiz
zaman eskiden daha çok rahatsız oluyorlardı, ama şimdi daha iyi anlamaya
çalışıyorlar en azından.
ZAFER ŞAHİN- Sayın Bakanım, Avrupa Birliğinin bize verdiği bir vize
serbestisi değil mi bir söz vardı 2016 yılıydı galiba o hayata geçmedi.
Birde bu bizdeki sığınmacılarla ilgili iki eşit taksitte vermeyi taahhüt
ettikleri bir 6 milyar euroluk bir ödenek söz konusuydu. Bu ikisinde son
durum nedir acaba yani para geliyor mu sığınmacılar için? Birde bu vize
serbestisi hayali bir gün gerçek olur mu?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- 16 Aralık 2013’te Avrupa Birliğiyle iki
anlaşma imzaladık bir anlaşma, bir mutabakat zaptı. Geri kabul anlaşması ve
vize serbestisi anlaşması. Ve bir gün sonra işte darbe girişimi oldu o
zaman FETÖ’nün ilk yargı yoluyla, polis yoluyla biliyorsunuz 17-25 Aralık.
Oradan tarihi çok iyi hatırlıyorum o zaman Genel Başkan Yardımcısıydım. Ve
önce bu anlaşmaya göre geri kabul anlaşması yürürlüğe girecek, daha sonra
vize serbestisi. Şimdi tabii kriterlerde var, kriterlerden şimdi 6 tane
kaldı ve Sayın Cumhurbaşkanımızın yazılı talimatı da tüm kurumlara gitti ve
bir an önce bu kriterler yerine getirilsin diye Adalet Bakanlığımız
çalışması var İçişleri Bakanlığımız, REG toplantısında da bunları zaten
gözden geçiriyoruz, AB’yle de müzakereleri yürütüyoruz.
Şimdi biz baktık ki burada AB’nin bazı konularda direnci var bu sefer vize
serbestisi hayata geçmeden geri kabul anlaşmasını da uygulamayacağımızı
yazılı bir şekilde AB’ye bildirdik. Çünkü geçen sene bu anlaşma yürürlüğe
girecekti eğer bu bildirimde bulunmasaydık, özür diliyorum iki sene önce
yaklaşık. Ve biz bunu bildirdik şu anda vize serbestisi hayata geçmediği
için geri kabul anlaşmasını da yürürlüğe sokuyoruz ve ikisi eş zamanlı
girecek dedik. Bunu da ne zaman söyledik? 18 Mart 2016 ortak bildiri de
göçle ilgili. İşte o bildirinin içinde çok önemli unsurlar var. İşte bazı
arkadaşlar diyor ya ben geldiğim zaman hemen Avrupa Birliğine üyelik
sürecini hızlandıracağım diye. Bakın burada bu anlaşmanın içinde yeni
fasılların açılması var, Gümrük Birliğinin güncellenmesi var, vize
serbestisi var, terörle mücadele var, gönüllü yerleşim var yani Avrupa
Birliği üyeliğiyle ilgili önemli unsurlar da var fakat buna rağmen Avrupa
Birliği yerine getirmemiş. Ve bunun içinde 3+3 6 milyar euro verilmesi var.
Şimdi 3 milyardan aşağı yukarı 2.2 milyar dolar bugüne kadar kullanıldı.
Hani projelendirilmiş, gönderilmiş kısmı da var yani 3 milyara doğru
yaklaşıldı. Ama esas itibariyle 2018 yılı sonu itibariyle 3+3 bitmiş
olacaktı. 2019 bile bitti daha ilk 3 milyar bile tamamen ödenmedi.
ZAFER ŞAHİN- Yani verdikleri sözü tutmuyorlar.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Tutamadılar. Bürokrasi, yavaşlık, yani
günlük bu Suriyeli göçmenlerin harcamalarına anlaşmada olmasına rağmen
paranın verilmesi konusunda ketum yani sanki Türkiye’nin bütçesine
veriyorlarmış gibi böyle tavır sergiliyorlar. Oysa zor durumda yaşayan bu
insanların günlük ihtiyaçlarını karşılamak ya da yaşam standardını
yükseltmek için bu paralar harcanıyor, özellikle eğitim için harcanıyor. Şu
ana kadar tüm çabalarımıza rağmen ancak yaklaşık 3’te 2’sini okula
gönderebildik Suriyeli çocukların 1 milyondan işte 600-700 bin civarında
son rakamlar elimde yok, ama o civarda. Şimdi bu çocuklar, bu nesilleri de
kaybetmemek lazım. O yüzden Avrupa Birliğinin gereksiz bürokrasi, yavaşlık
bunları biraz hızlanmaya başladılar, ama henüz daha istediğimiz hızda
değiller, bu konuları da yine Michael dahil tüm yetkililerle gerek
Cumhurbaşkanımız, gerek bizler görüşmeye devam ediyoruz.
ABDULKADİR SELVİ- Efendim, şimdi biz yayındayken bir son dakika düştü
Amerika’yla Çin arasında ticaret anlaşması imzalandı dedi ve son
dakikalarda dünya rahat bir nefes aldı dedi buna rahat nefes alma devam
edecek mi, siz bu anlaşmayı nasıl buluyorsunuz?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi biz ticaret savaşlarını yanlış
buluyoruz. Tek taraflı ticaretle ilgili diğer konularda atılan adımları da
doğru bulmuyoruz, etkin çok taraflılığa inanıyoruz ve buna katkı
sağlıyoruz. Bu anlamda Çin ve Amerika arasındaki bu kavganın dünya
ekonomisine olumsuz etkisinin olacağını da hep söyleyegelmişizdir. Sadece
bu ülkelerle ticaretimiz bakımından bu konuya bakmıyoruz o açıdan
değerlendirmiyoruz sadece. Esasen bunun ilk müjdesini Trump’tan
Cumhurbaşkanımız aldı telefon görüşmesinde başlarken de sonra bitirirken de
şimdi.
AHMET HAKAN- Bu akşam mı?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bu akşam telefon görüşmesinde de.
AHMET HAKAN- Ne dedi Trump?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi aşağıda beni bekliyorlar işte bu
anlaşmayı biz görüşüyoruz imzalayacağız diye.
AHMET HAKAN- Haber bize yeni geldi, ama siz daha önce biliyordunuz.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Tabii şimdi iki lider arasındaki telefon
görüşmesinin tüm detaylarını anlatmak doğru olmaz, ama sonuçta bu haberi
ilk önce Trump Cumhurbaşkanımızla telefon da paylaşmıştı. Yine telefonu
kapatırken de şimdi aşağıya iniyorum demişti. Cumhurbaşkanımız da hatta
esprili bir şekilde işte Amerikan ekonomisinin büyümesinden Trump her zaman
bahsediyor her konuşmada her platformda yani bu anlaşmayla beraber yeni bir
ivme yakalanır umarım falan diye de temennisini de iletti iyi dileklerini
sundu. Fakat biz Trump’tan Cumhurbaşkanımız bu bilgiyi öğrenmişti. Hayırlı
olsun, sevindik, mutlu olduk.
AHMET HAKAN- Sayın Bakan, Trump’la Erdoğan arasında enteresan bir şey var,
yani uyum; uyum mu demek lazım? Çok ilginç yani.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Var uyum var.
AHMET HAKAN- Bunu siz neye bağlıyorsunuz?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Hatta Trump ara ara işte kongre üyeleri
dahil Türkiye’ye zarar vermek isteyenlere Türkiye’yle ve Erdoğan’la benim
aramı bozmayın yani benim düzenli görüştüğüm liderlerden birisi Türkiye
önemli bir ülke NATO’nun en önemli üyelerinden birisidir diyor. Esasen en
başından beri Türkiye’ye olan bu sevgisini ve Cumhurbaşkanımıza olan yine
sevgi ve saygısını gördük, daha görevi devralmadan seçimden sonra Sayın
Cumhurbaşkanımız tebrik için telefon açtığında da bunu hissettik. Tüm
görüşmelerde bir telefon görüşmesi hariç tüm telefon görüşmelerinde bile
ikili görüşmelerde de Dışişleri Bakanı olarak orada bulunan bir kişi olarak
gerçekten Trump’ın bu konuda da samimi olduğunu görüyoruz ve Türkiye’yle
ilişkilerini de iyi tutmak istediğini biliyoruz, fakat Amerika içindeki
zorlukları, gelişmeleri zaten biliyorsunuz. Bu anlamda…
AHMET HAKAN- Peki Putin mi, Trump mı?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Niye ikisinin arasında birisini seçmek
durumunda…
ÖZLEM GÜRSES- Trump arada birçok kötü mektuplarda yazabiliyor biliyorsun ve
tweetlerde atabiliyor onun için onu da akılda tutmakta fayda var.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Niye biz ikisinin arasında seçelim? Yeri
geliyor işte uçak düşürme hadisesi oldu Rusya’yla da Putin’le de bayağı bir
ilişkiler kötüleşmişti, ama ne oldu? Biz ilişkileri düzeltmek için çabalar
sarf ettik Cumhurbaşkanımızın liderliğinde yine ilişkiler düzeldi, şimdi
eskisinden de daha iyi oldu onlar dersler alındı karşılıklı. Niye iki lider
arasında tercih yapmak zorunda kalsın?
AHMET HAKAN- Siz aktif çok aktif bir Dışişleri Bakanısınız hele şu son
dönemde bir Moskova’dasınız, oradan Avrupa’ya geçiyorsunuz yani hakikaten
hiç acayip yoğun bir trafiğin içindesiniz. Bir şey merak ediyorum,
mevkidaşlarınız içinde yani Dışişleri Bakanları içerisinde aramız kötü bile
olsa en iyi anlaştığınız, yani insani ilişki bakımından en iyi anlaştığınız
nerenin Dışişleri Bakanı?
ÖZLEM GÜRSES- Emeklilikte de görüşeceğiniz yani.
AHMET HAKAN- Evet, emeklilikte de çay, kahve içeceğiniz kim?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi bunu söylemem doğru olmaz, ama
yani kardeş gibi olduğumuz çok dışişleri bakanı var. Elmar’la zaten
birbirimize çok benziyoruz Azerbaycan Dışişleri Bakanıyla. Bazen gelip bana
Azerbaycan’ı soruyorlar ben Türk olarak sorduklarını zannettim. Elmar’a da
uçakta gelmişler Mevlüt falan işte Türkiye’de işler nasıl falan diye soran
olmuş. Ama gerçekten samimi söylüyorum…
AHMET HAKAN- İsmini niye vermekte sakınca görüyorsunuz yani?
ÖZLEM GÜRSES- Çünkü Türkiye’yi temsil ediyor şu an.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi bir tanesiyle o kadar iyi
arkadaşlarım ve dostlarım var ki ilişkilerimizin en gergin döneminde bile o
ilişkileri devam ettirdik. Mesela John Kerry’le biz telefon
görüşmelerimizde çok hararetli görüşmelerimiz oldu.
AHMET HAKAN- Amerika.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet, en sonunda ama iki dost gibi
kapatıyorduk, hatta eşim hayret ediyordu. Önce bayağı geriliyorsunuz, sonra
işte kendine iyi bak dinlen biraz John falan işte arkadaşım falan diyorsun.
AHMET HAKAN- Evden mi konuşuyorsunuz?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yani bazen tabii evde oluyor, yolda
oluyor yani diplomaside her an her şey olabiliyor.
AHMET HAKAN- Eşiniz de dinliyor tabii.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Tabii. Şimdi…
ÖZLEM GÜRSES- Agresif bir diliniz de var lale falan da demiştiniz değil mi
Hollanda Başbakanına sen nasıl bir lalesin?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi yeri geldiği zaman insan
sinirlenir, ama sürekli sinirli olmak da doğru değil, ama şirin görünmeye
çalışmakta doğru değil, yani burada olması gereken nedir? Doğal
olacaksınız, ilişkilerde de öyle olacaksınız. Ben mesela görevi biten tüm
dışişleri bakanlarını ararım teşekkür ederim. Döneminde ilişkilerimiz çok
iyi olsun, olmasın, ama dışişleri bakanı olarak çalışmışız.
ABDULKADİR SELVİ- Mevkidaşlarınızı özel günlerinde arar mısınız, özel
durumlarında?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Ararım doğum günlerinde hepsini ararım
desem doğru olmaz.
AHMET HAKAN- Bir defter olması lazım.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Tabii. Ortodoks Noel’inde 7 Ocak’ta
onları ararım, diğerlerini yine tebrik ederim.
ÖZLEM GÜRSES- Musevi bayramlarında.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Doğum günlerine önem veren o bazı
ülkelerde önemlidir onları ararım, onlar beni ararlar, yani bazen sohbet
için ararız, bazen birbirimizi değişik gelişmeler konusunda bilgilendirmek
için ararız, yani orada yoktur mesela Astana’da yoktur, ama Astana’dan
döndükten sonra mesela Mogherini’yle hep böyle birbirimizi değişik
gelişmelerden sonra bilgilendirdik. Gerçekten dışişleri bakanları arasında
bazen sosyal medyada ya da açıklamamızda dostum dediğin zaman vatandaşların
bazıları tepki gösteriyor ya ondan dost mu olur niye herkese dostum
diyorsunuz? Gerçekten ilişkilerin kötü dönemlerinde bile o zor süreci
atlatmak için çok samimi gayretler sarf ettiğimiz için kendi aramızda
gerçek dostluklar oluşuyor yani bunu da saklamanın gereği yok. Bazıları
işte kardeşim diyor, kardeşim diyoruz, işte sister diyoruz brother oluyor.
Geçen gün mesela Gana Dışişleri Bakanı geldi basın toplantısına çıktı bu
ilk görüşmemizin hemen arkasından rahatlıkla diyebilirim ki artık kardeşim,
kardeşim diyebilirim.
ZAFER ŞAHİN- Bu arada Sayın Bakanın bir özelliği geçen yıl 350 bin
kilometreydi değil mi dünyayı 11 kez.
ÖZLEM GÜRSES- Evet, 65 tur atmışsınız herhalde Saygı Öztürk’te okudum.
Dünyada tabii efendim kadın liderlerin bir çağı da geliyor sanki siz de
pek…
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Aramın iyi olduğu çok bakan var o yüzden
bir tanesi.
ÖZLEM GÜRSES- Pek çok kadın liderle de çalışıyorsunuz dünyada da ve artık
kadın hükümetleri de kurulmaya başladı. Dikkatimi çekti ekibiniz tamamı
beyefendilerden oluşuyor kadınlarla çalışıyorsunuz…
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi iki tane arkadaşım gece gece şimdi
hanımefendileri yormayalım dedik, ama bütçe görüşmelerinde de yine
milletvekilleri de bu konularda hassa bir bakıyorlar eleştiri tabii bize
getirmiyorlar. Bizim çok sayıda kadın büyükelçimiz var başarılılar ve
içeride üst düzey genel müdürlerimizin çoğunluğu şu anda kadın diyebiliriz.
Yani burada başarı kriteri, hakkaniyet, Bakanlıkta bizim kriterimiz bu.
Yani böyle ekipçilikmiş, oymuş-buymuş, bunları tamamen bitirdim ben
Bakanlıkta.
AHMET HAKAN- Monşer var mı sizin Bakanlıkta?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Baş monşer benim tabii, yani bir
Yörük’ten monşer bu kadar olur, yani biz de monşer olmuşuzdur. Biz kendi
kendimize ironi de yapıyoruz, işte bazen junior monşer diyoruz genç
arkadaşlara.
ABDULKADİR SELVİ- Monşer olduysanız ardık golfa da başlamışsınızdır...
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Golfa 2010’da başladım.
ABDULKADİR SELVİ- Nasılsınız, iyi misiniz golfta? Bir de rakiplerinize
soralım.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Fena değilim, yani iyilerinden bir
tanesiyim.
ABDULKADİR SELVİ- Öyle mi, ne kadar?
ZAFER ŞAHİN- Obama’yı yenebilir miydiniz mesela?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Obama’yı çok rahat yenebilirdim.
Obama’ya 3 vuruş verme sözü de verdim ama, oynamadık. Antalya’da tam
oynayacaktık Paris’teki bu terör saldırısı oldu, iptal ettik.
AHMET HAKAN- Şu anda golfta iyi kim var? Hani böyle gel bakalım buraya
filan diyerek meydan okuyabileceğiniz?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Dışişleri bakanları düzeyinde …
Dışişleri Bakanı fena değil, iyi, Trump işte oynuyor.
ZAFER ŞAHİN- Trump iyi mi acaba?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Trump’ın daha önce sıfıra yakın,
profesyonele yakın…
AHMET HAKAN- Yeteneksiz gibi gözüküyor.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yok, görüyorum, vuruş teknikleri gayet
iyi.
AHMET HAKAN- Benim kendine itimadım olmadığı için herhalde.
ABDULKADİR SELVİ- İyi mi, Trump’ı iyi mi buluyorsunuz?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Trump’ın iyi olduğun daha önce oğlu da
söylemişti göreve başlamadan önce, fakat kendisi de söyledi. En son yine
gittiğimizde golf oynama konusunu anlattık, zamanlamasını…
ABDULKADİR SELVİ- Futbolda da, futbol merakınız da var herhalde?
AHMET HAKAN- Hangi takımı tutuyorsunuz?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Ben tabii doğuştan Fenerbahçeliyim, bunu
saklayacak…
ÖZLEM GÜRSES- Doğuştan Fenerbahçeli diye bir şey mi var?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yani doğuştan öyle doğduk. Yani benim
babam her konuda demokrattır, bu konuda demokrasi işlemez dedi, bizde
herkes Fenerbahçeliydi.
AHMET HAKAN- Alanyaspor?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Ama şimdi Alanyaspor’umuz var,
Antalyaspor’umuz var. Tabii ki önce o takımları tutacağız, Fenerbahçe’yi
diğer takımlar karşısında biz gönülden destekleyebiliriz ama, esasen
Dışişleri Bakanı olunca da tüm takımları sahiplenme ve özellikle dışarıda
başarılarda da gerçekten böyle gönülden çok mutlu oluyoruz…
ÖZLEM GÜRSES- Ne kadar güzel bir noktaya geldiniz, Filenin Sultanlarını
aradınız mı? Tebrik ediyorum MHP yönetimini, korkunç bir tweet atılmıştı
biliyorsunuz o kızcağızlarla ilgili.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Onu bilmiyorum… Tüm kulüpleri,
oyuncuları, lise düzeyinde bile ararım bazen, mektup yazarım o genç
çocuklara. Yani ben neticede Dışişleri Bakanıyım ama, onlara bir tebrik
telefonu açtığımız zaman çok mutlu oyuyorlar. Mesela bu hentbolcular asker
selamı verdiği için Yunanistan’da sorunlar yaşadı, aradık sahiplendik,
şimdi sahipleniyoruz Spor Bakanımızla beraber. Başarı olduğu zaman arıyoruz
kızlarımızı. Geçenlerde de yine kaptan Eda’yı aramıştım, Milli Takımın
kaptanı ikinci oldukları zaman. Şampiyon olduğu zaman herkes arar, ama
ikinci olduğu zaman da teselli için arıyoruz.
ZAFER ŞAHİN- Ben tekrar normal gündeme dönebilir miyim diye bir soru…
AHMET HAKAN- Zafer, arkadaşlar, ciddi olalım der gibi.
ZAFER ŞAHİN- Estağfurullah. Sayın Bakanım, bizim yaklaşık 1 aydır bir Kanal
İstanbul gündemimiz var, aslında sizi de dolaylı olarak ilgilendiriyor.
İşte bir görüşe göre, Montrö’yü deliyor. Birileri dedi ki, bu Amerikan
projesi. Birileri dedi ki, Ruslar bunu istiyor. Siz hani muhataplarınızla
yaptığınız görüşmelerde size ya siz ne yapıyorsunuz diyen var mı ya da iyi
ki yapıyorsunuz diyen var mı? Ben açıkçası bunu merak ettim.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Hiç soran olmadı bugüne kadar. Ama şunu
biliyorlar ki; Türkiye mega projeleri hayata geçirdi, geriyor. Şimdi herkes
İstanbul Havaalanını konuşuyor, herkes, dışişleri bakanları, oradan geçen
herkes.
ABDULKADİR SELVİ- Nasıl konuşuyorlar?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Muazzam diyorlar, muazzam.
Şimdi normalde bu büyüklükte bir havaalanında ayrı ayrı yerlerde 3-4 tane
terminal olması lazım, raylı sistemle ya da otobüslerle götürmeniz lazım ya
da gitmeniz lazım, o da epeyce bir zaman kaybı. Burada bir uçtan bir uca
yürümek bazen 10 dakika alıyor, bizimkilere biraz uzun gelebiliyor ama …
Neticede tek bir terminal, bir uçtan bir uca uzak olabilir, biraz büyük
olabilir, ama içeride teknoloji falan, yürüyen merdivenler, her şey var,
asansörler engelliler için.
Sonuçta Kanal İstanbul’la ilgili kimse soru da sormadı. Niye o istiyor, o
istemiyor diye böyle bir komplekse giriyoruz? Burada Türk milleti ne
istiyor, ne istemiyor, ona bakmamız lazım bizim.
AHMET HAKAN- Mesela Ruslar size, ya ne yapıyorsunuz, bu Montrö’yü engeller
der mi mesela, dediler mi?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Hayır.
ÖZLEM GÜRSES- Murat Yetkin’e Rus Büyükelçisi bir beyanat verdi
yanılmıyorsam.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi efendim, Montrö’yü açıp öyle
konuşmak lazım. Tamam, burası bizim iç sularımızı bağlayan bir kanal
olacak. Montrö ne diyor? Montrö boğazlardan geçişi düzenliyor ama, sonuçta
Montrö Karadeniz’de hangi ülkenin hangi tonda savaş gemisinin olacağını,
yani gemilerin tonajının ve de kalış süresinin sınırını belirliyor. Şimdi
oradan geçmiş, buradan geçmiş önemi yok ki.
AHMET HAKAN- Montrö’yü ilgilendirmez.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet. Karadeniz’de gemiler ne kadar
kalacak ve her ülkenin bu konudaki limiti, sınırı nedir, bunu düzenliyor.
Gereksiz tartışmalara niye girelim? Montrö’yle ilgisi yok, yani gemi oradan
da geçse, oradan da geçse Karadeniz’deki limit belli, kalma süresi belli,
Montrö’de bunu düzenliyor. Onun dışında oradan ticari gemiler geçtiği zaman
para alabiliriz biz. Tamam, Boğazdan geçtiği zaman alamıyoruz. Neden?
Montrö Anlaşmasına göre alamıyoruz, ama servis bedeli ücreti alınıyor. Ama
Boğazdan şu anda örneğin tankerler geçemiyor, likit gaz yüklü tankerler
geçmişteki kazadan dolayı, ama buradan geçebilecek. Veya buna benzer
tehlikeli durumlarda, hava durumlarında buradan olmaz oradan olur. Tabİi ki
zorla sen ticari gemiye, bu doğal gaz ve de diğer tehlikeli madde
taşıyanlar konusunda teknik şartlar koyabilirsin ama, onun dışında illa da
buradan geçecek diyemezsin yine Montrö’ye göre, ama buradan birçok gemi
geçecektir, hızlı da geçecektir, aynı şekilde buradan ücret Türkiye
alabilir. İşte diğer kanallardan elde edilen yıllık ücretler 1,5’tan 4,5
milyar dolara kadar, yani Panama Kanalından tutun da Süveyş Kanalına kadar,
birisi 1,5 milyar, birisi 4,5 milyar dolar gelir getiriyor.
AHMET HAKAN- Siz yabancı medyaya da çok konuşuyorsunuz aslında…
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Çok konuşma merakım yok da ihtiyaç
olduğu zaman konuşuyoruz.
AHMET HAKAN- En çok hangi soru size soruluyor yabancı medyada?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- İşte Barış Pınarı Harekatıyla ilgili
sorular soruluyordu, yine Suriye’yle ilgili, İdlib’le ilgili, diğer
konularla ilgili. Son günlerde…
AHMET HAKAN- Libya mesela son zamanlarda.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Libya’yla ilgili daha önce sorulmuştu
ama, bugünlerde yabancı medyayla doğrudan mülakat şeklinde ya da bu anlamda
bir görüşmemiz olmadı. Ama sorular geliyor, Sözcümüz, arkadaşlarımız, basın
müşavirlerimiz bu konularda imzalıyor. Bazen yazılı sorular geliyor, onları
biz cevaplıyoruz gönderiyoruz. İtalya’ya gittiğimizde bir İtalyan gazete
yine Libya’yla ilgili sorular sormuştu, onları cevaplıyoruz. Yani gündemde
hangi konular varsa onları soruyorlar.
AHMET HAKAN- Şimdi İngiltere’de yeni bir Başbakan var, malum Boris Johnson,
onunla temasınız olduğunda büyükbabası Ali Kemal’den, Türk kökeninden söz
ettiniz mi, buna dair bir espri yaptınız mı?
Bir de, bir Trump tipolojisi var, bir Putin tipolojisi var, Cumhurbaşkanı
her ikisiyle de enteresan ilişkiler geliştirmiş durumda. Bu Boris’le de
Erdoğan arasında böyle enteresan bir kimya oluşmuş gibi bir hava var, doğru
mu bu gözlem?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Doğru, iyi bir dostlukları var, her
konuyu da açık, samimi bir şekilde konuşuyorlar, sık sık yine telefonda
görüşüyorlar. Bu 4’lü toplantıda da gerçekten iyi bir ev sahipliği yaptı.
Yani gerek YPG-PKK gibi konularda Türkiye’nin endişelerini en iyi anlayan
liderlerden birisidir diyebilirim. İkili ilişkilerimize de çok önem bir
Başbakan, May de önem veriyordu. Özellikle Brexit sürecinden sonra daha da
bir önem vermeye başladılar ki Avrupa Birliği dışındaki ortaklarıyla
ilişkileri her alanda geliştirmek istiyorlar, bu da bizim işimize yarıyor.
Ticaretimizin sürekli arttığı, hatta ticaret hacminde bizim lehimize de bir
açık var, bunlar güzel. Sonuçta Boris’le de böyle bir yakın dostluğu var.
AHMET HAKAN- Türk köken, Ali Kemal?..
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Kendisi bahsediyor. Biz Dışişleri
Bakanıyken görüştüğümüzde de yine dedesinden aynı şekilde bahsediyor, diğer
platformlarda da bahsediyor. Hatta bizim Bakanlığımızda … kuzenleri var,
kuzenlerinden bahsediyor, geldiği zaman görüşüyor.
Biz tabii Çankırı olarak biliyoruz, dedesi işte Osmanlı zamanında
Türkiye’den gitmiş. Bir gün Dışişleri Bakanı olarak geldiği zaman
Ankara’ya, tam arabasına binmeden önce bazı gazeteci arkadaşlar yanaştı,
sordu nerelisiniz diye. Doğrudan Kalfat dedi. Ben Kalfat’ı da bilmiyordum
tabİi Çankırı’da bir yer olduğunu. Ve o şekilde detayına kadar köyünü
biliyor.
ZAFER ŞAHİN- Adam bayağı Türk yani.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bayağı biliyor.
ÖZLEM GÜRSES- Madem gündeme döndük, bir soru da ben sorabilir miyim?
AHMET HAKAN- Esprili biri mi?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Çok zeki bir insan, çok sıkı espriler de
yapıyor.
ÖZLEM GÜRSES- İçimde kalmasın, bir sorum daha vardı, gündem değişti diye
sormamıştım, onu da sormuş olayım.
Hem muhalefetin çok tartışmaya açtığı, hem de kamuoyunda da tartışılan 3
büyükelçi ataması yapıldı, biri Hollanda, diğeri Prag, diğeri de Malezya.
Siz bu eleştirileri haklı buldunuz mu, nasıl değerlendirdiniz bu 3 isimle
ilgili?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Herkesin görüşü olabilir ama,
eleştirileri haksız buluyorum. Biz herhangi bir kişiye mevki, makam vermek
için büyükelçi atamıyoruz. Büyükelçi atamalarımızda, diğer atamalarımızda,
başkonsolos atamalarımızda yanıldığımız da oluyor, yani içeriden, dışarıdan
ayrımı yapmıyorum ama, bu anlamda yapanlar için söylüyorum, yani kariyer
memurlarından da hatalar olabiliyor, gerekeni yapıyoruz. Yine diğer
dışarıdan…
AHMET HAKAN- Hata derken neyi kastediyorsunuz?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yani vahim hata olur, eksiklik olur,
olabiliyor, yani görevini tam istediğimiz gibi yapamıyor, oluyor, bunları
her zaman dışarı yansıtmıyoruz ama, biraz önce söylediğim gibi objektif
kriterler çerçevesinde.
Şimdi Sayın Bağış AB Bakanlığı yaptı, parlamenter diplomaside gerçekten çok
başarılı bir arkadaşımız. Şimdi FETÖ mağduru bir arkadaşımız. Dolayısıyla
şimdi büyükelçiliği yapamayacak mı FETÖ mağduru olduğu için? Aynı şekilde
Merve Hanım geçmişte başörtü…
ÖZLEM GÜRSES- Amerikan vatandaşı olması.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Amerikan vatandaşı da olur, Mecliste
çiftçe vatandaş olanlar da var. Önemli olan, ben güveniyor muyum,
güvenmiyor muyum, yani yönetim olarak Cumhurbaşkanımı, bizler?
Şimdi Merve Hanım geçmişte başörtüsünden dolayı Meclisten atılan bir
arkadaşımız. Dili var mı? Var. Tecrübesi var mı? Var ve orada da başarılı
bir şekilde çalışıyor ve oradaki arkadaşlarımız yine çalışmalarından son
derece memnun.
Biraz önce eşimle akşam Tanzanya’daki Büyükelçimizin Bayan Davutoğlu’nun
müthiş başarılarını konuşuyordu, bir sefireden bahsediyoruz, Büyükelçiden
de değil. Bu da meslekten bir arkadaşımız ve eşi. Bizim gerçekten
diplomatlarımız, yani biz şakayla karışık takılıyoruz, ediliyoruz,
gerçekten tüm dünyada herkesin saygı duyduğu bilgi, birikime sahip
arkadaşlarımız. İçeriden olsun, dışarıdan olsun liyakate önem veriyoruz
biz. Niye bu insanları yıpratmaya çalışıyor? Bu insanlar Türkiye
Cumhuriyeti’ni temsil ediyorlar.
Şaban ağabey keza parlamenter diplomaside birlikte, genel merkezde Genel
Başkan Yardımcılığı da yaptı, Avrupa Parlamentosu’nda, Avrupa Konseyi’nde
birlikte çok çalıştığımız arkadaşlarımız ve Hollandalılar da son derece
memnun.
Yani burada dışarıdan atama konusunda kanunu biz mi değiştirdik? Hayır.
Valiler ve büyükelçiler istisna olarak atanabilir. Amerika’nın dışarıdaki
büyükelçilerinin yüzde kaçı kariyer memuru, yüzde kaçı dışarıdan? Bazı
ülkelerde yarı yarıya. Geçenlerde Macaristan bir önce Büyükelçi dönüyordu,
Bakanlığa mı dönüyorsun dedim. Yok dedi, ben iş adamıyım, beni buraya
Büyükelçi atadılar, -çok da başarılıydı, Türkçesi de iyi- şimdi tekrar
işime dönüyorum dedi. Her ülke dışarıdan atabiliyor. Bazen bir sanat
insanını atayabiliyor kültürle ilgili bir yere. İşte UNESCO’daki
arkadaşımız, bugün kabul ettim, UNESCO’nun Genel Konferans Başkanlığına
seçildi bir Türk Büyükelçim. İşte Volkan ağabeyi BM Genel Kurul
başkanlığına aday gösterdik. Bizim arkadaşlarımız gerçekten çok başarılı, o
yüzden Bakanlığı bu şekilde gereksiz tartışmalarla kimse yıpratmasın. Ve
biz her gün kendimizi nasıl geliştirebiliriz ve farklı dillerde arkadaşları
nasıl alabiliriz? Daha birinci sınıftan öğrencileri teşvik ediyoruz. Aynı
şekilde yine hizmetin kalitesini nasıl arttırabiliriz vatandaşlarımıza
yönelik ya da yurt dışında verdiğimiz hizmetler? Ekonomik ilişkileri nasıl
güçlendirebiliriz? İşte sağlık turizmi ve yine yurt dışında yatırımlar.
Artık bizim diplomatlarımızın hepsi iş adamlarının adeta çantasını alıyor
ve işlerini takip ediyor, müzakerelere, pazarlıklara da gidiyor. Türkiye’de
büyükelçiler böyle yapmıyor mu kendi şirketinin menfaatlerini? Yani biz
Türkiye’yi her yerde iyi temsil etmek için bu kadar güzel bir şekilde
çalışırken, bu gereksiz tartışmaları ben doğru bulmuyorum doğrusu.
İçeriden, dışarıdan ayrımı olur mu? Vali de içeriden, dışardan ayrımı olur
mu? O da bizim insanımız. Toplam büyükelçi sayımızın yüzde 10’u bugün
Bakanlık dışından atanmış arkadaşlarımız.
ÖZLEM GÜRSES- Bu dışarıdan olmasından öte başka kriterlerle biliyorsunuz…
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Herkese göre başka kriter olabilir, yani
her konuda herkesi memnun edemem. Ama burada ben çok yakın sınıf
arkadaşımla ilgili bile olumsuz bir şey olduğu zaman gereğini yapıyorum,
siyasaldan sınıf arkadaşım. Burada herkesin görüşü değil, önemli olan
Bakanlık içindeki aldığı görevlerde başarısı ve liyakat.
AHMET HAKAN- Bu arada Anadolu Ajansı’nın Mısır bürosu -Tarafsız Bölge’nin
en başında konuşmuştuk- Mısır polisi tarafından basıldı dendi. Onunla
ilgili size herhangi bir bilgi aktarıldı mı acaba? Onu soruyor
izleyicilerimiz. Son durumla ilgili bir bilgi alabildiniz mi reklam
arasında?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yok, reklam arasında herhangi bir bilgi
bana gelmedi. Şimdi çıkınca tekrar takip ederiz, ama gelmeden önceki durum
böyleydi, 3 kişi halen gözaltındaydı, bunlar da zaten Mısır vatandaşları.
Dediğim gibi…
AHMET HAKAN- Türk vatandaşı yok mu gözaltında? Bir kişi de Türk…
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bir tane Türk vatandaşı, 2’si Mısır
vatandaşı. Bunların serbest bırakılması için girişimlerimizi sürdüreceğiz,
neticeyi de alırız.
ABDULKADİR SELVİ- Amerikan Dışişleri Bakanlığı da biz yayındayken bir çağrı
yapmış Mısır yönetimine Türk gazetecilerin serbest bırakılması yönünde.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Amerikan yönetimi mi?
ABDULKADİR SELVİ- Evet, Amerikan Dışişleri Bakanlığı.
AHMET HAKAN- Eleştirmiştiniz Batıyı.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Sadece bir ülkeyi değil ama, genel
anlamda Türkiye’de olsaydı şimdiye tüm dünya ayağa kalkmaz mıydı?
AHMET HAKAN- Kalkardı, o da doğru.
Ama Amerika’nın bu tavrı da iyi, olumlu yani.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- AGİT’in Medya Özel Temsilcisi Harlem
Desir bizim de arkadaşımız, şimdi tabii biraraya geldiğimiz zaman
Türkiye’de de basın konularını konuşuyoruz, eleştirileri de oluyor. Geldiği
zaman da her türlü görüşmeleri yapmasını sağlıyoruz.
Fakat ona şunu söyledim: Ya Fransa dedim Avrupa Konseyi’nin 70. Yıldönümü
etkinliklerinde tüm liderler gelir, diğer zamanlarda Genel Kurulda hitap
ederken -ben de orada Başkanlık yaptım 2 sene- bir bölümde basın olur,
Macron o bölümü kapattı ve basın mensuplarını içeriye aldırmadı. Sonra
opera binası gittik Strazburg’ta kutlama etkinlikleri, oraya da basın
mensuplarını aldırmadı. Elysee’de basın ofisini kapatmış. Dedim
Türkiye’dekileri görüyorsun da kendi ülkenle ilgili niye eleştiri
yapmıyorsun dedim, güldü.
ZAFER ŞAHİN- Şimdi Sayın Bakanım, bir eleştiri de şu Türkiye dış
politikasına ilişkin: Deniliyor ki, bu Hükümet Osmanlıcı, yani Osmanlıcı
bir dış politika takip ediyor, gücünün çok çok ötesinde, hatta bir
televizyonda da emperyal hevesler taşımakla da itham edildi Türk dış
politikası. Biz hani ne işimiz var Suriye, Libya’yı aştık hani deniliyor ki
Somali’de, Sudan’da, her yerde Türkiye bir şekilde…
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Somali’ye gitmenin emperyalizmle ne
ilgisi var.
ZAFER ŞAHİN- Öyle yorumlanıyor Sayın Bakanım. Biz hakikaten yeni Osmanlıcı
ya da bir Osmanlı…
AHMET HAKAN- Yeni Osmanlıcılık denmiyor artık ona ya, o bitti.
ZAFER ŞAHİN- Yani Osmanlı idealiyle, hevesiyle bunlar yapılıyor gibi
iddialar var. Siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
AHMET HAKAN- Biz emperyalist mi olduk?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Biz tam tersi emperyalizme karşıyız,
antiemperyalistiz. Biz muhafazakar demokrat bir partiyi, ama emperyalizm
karşıtlığı konusunda örneğin Küba’ya da destek veririz, Venezuela’ya da
destek veririz, kim mağdur olursa destek veririz. Biz tam tersi
emperyalizme karşı bir yönetimiz, yani Cumhurbaşkanımızın emperyalizme
karşı veya sömürgeciliğe karşı demeçlerini görmüyor musunuz?
Şimdi Suriye’de terörle mücadele etmek emperyalizm mi ya da Osmanlıcılık
mı? Hayır. Biz gücümüzü biliyoruz, sahada ve masada gücümüzü biliyoruz,
potansiyelimizi de biliyoruz, hayalci değiliz, reel politiğin de alasını
çok iyi biliyoruz, tüm dünyadaki gelişmeleri de biliyoruz. Hangi konuda
hayalcilik yaptık da ortada kaldık? Her şeyi başaracaksın diye bir şey de
yok. Çalışırsın, çabalarsın işte ateşkes konusunda olduğu gibi, Hafter
konusunda, adam çekti gitti.
Peki, biz gerçekten tüm dünyada özellikle örneğin ümmetin umudusunuz, hepsi
diyor ki, İslam dünyasının davasını savunabilen tek lider Recep Tayyip
Erdoğan ve tek Türkiye’ye güveniyoruz diyor. Şimdi İsrail’in Filistin’deki
zulmüne karşı çıkmak emperyalizm mi veya neo-Osmanlıcılık mı? Şimdi bizim
politikalarımızı başka yönden eleştiremeyenler, bazı Körfez ülkeleri de
şimdi bunu söylüyor, bunlar işte Osmanlıyı canlandırmak istiyor, o yüzden
böyleler, o yüzden işte Libya’da bu tutumu sergiliyorlar diye saçma sapan
iddialarda bulunuyorlar, bizimkiler de hemen buna atlıyor tabİi içeride.
Şimdi Somali’deki mazlum insanlara, mağdur insanlara veya Güney Sudan’da
açlık, kıtlık olduğu zaman ve Latin Amerika Bölgesinde bir deprem olduğu
zaman, doğal afet olduğu zaman veya Asya’da, oraya gidip yardım etmek, o
insanların beklentilerini karşılamak insani bir politika. Biz tüm dünyanın
her konuda umuduyuz, her şeyi biz yapacağız da demiyoruz, ama insani ve
kalkınma yardımlarında da dünyada birinciyiz, bu anlayışımızın göstergesi.
Bunun için en zengin ülke olmaya gerek yok, biraz hassas olmak gerekir. Bu
da Osmanlıcılık, neo-Osmanlıcılık, ama biz ecdadımızla gurur duyuyoruz,
Osmanlı’yla gurur duyuyoruz. Osmanlı’yı bize tarih kitaplarında hep kötü
anlattılar, hep yanlış anlattılar. Ama biz ecdadımızla gurur duyuyoruz, iyi
yanıyla-kötü yanıyla. Her yönetimin eksiği olmuştur, yanlışı olmuştur,
kötülüğü olmuştur. Ama Osmanlı’yla gurur duymak demek bugün yeni
Osmanlıcılık ya da Osmanlı’yı canlandırmaya çalışmak değil.
ÖZLEM GÜRSES- Sayın Bakan, Rusya’yla vize krizi çözülebilir mi?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Vize krizi mi?
ÖZLEM GÜRSES- Evet, yani eskiden vizesiz Rusya’ya seyahat edebiliyorduk,
şimdi sadece iş adamlarına ayrılmış özel bir kota var bildiğim kadarıyla.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Hatta biz şimdi Moldova’yla
başlattığımız gibi, iki sene önce yine Ukrayna’yla başlattığımız gibi, daha
önce de Gürcistan’la başlattığımız gibi kimlikle seyahatin toplantılarını,
müzakeresini başlatmıştık. Fakat bu olaydan sonra şimdi böyle oldu. Sonuçta
her toplantıda gündeme getiriyoruz. Ruslar da dedi ki; önce bununla
başlayalım, daha sonra diğeri için de çalışmaya başlayalım. Şimdi tamamen
kalkması için konsolosluk birimlerimiz, yani konsolosluk istişareleri
kapsamında iki dışişleri bakanlığı olarak görüşüyoruz. Burada tabii göç
konusu ve diğer konular olduğu için İçişleri Bakanlığımızdaki
arkadaşlarımızla da işbirliği yapıyoruz. Güvenlikle ilgili konular var.
İstihbarat dahil yine Emniyetimizle, İçişlerimizle işbirliği içinde
çalışıyoruz ve tamamen vizelerin kalkması konusunda çalışmalarımızı
önümüzdeki süreçte de sürdüreceğiz. Temennimiz odur, Putin de buna sıcak
bakıyor…
ÖZLEM GÜRSES- Öyle mi?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Ama gerekli çalışmaları bizim
tamamlamamız gerekiyor. Bir yerden başladık, inşallah sonu da gelecek.
AHMET HAKAN- Sayın Bakan, Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan bu ülkede
Dışişleri Bakanlığı yaptılar, siz de Dışişleri Bakanısınız, ne fark var
aranızda?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bilmem, siz söyleyin. Ben şimdi hiçbir
dışişleri bakanıyla ya da siyasetçiyle veya başkasıyla ne rekabet içinde
olurum, oldum, ne de böyle oturup kıyaslama yaparım. Bir kere Türkiye’nin
bir dış politikası var, dış politikayı kimle oluşturursunuz?
Hükümettesiniz, hükümetin başı vardı daha önce Başbakan olarak, şimdi de
Cumhurbaşkanı, Devlet Başkanı. Neticede devletin ve hükümetin, kabinenin
bir dış politikası olur. Ben de bu dış politikayı arkadaşlarımla beraber
uygulamaya çalışıyorum. Şunun bilincindeyiz: Bugün dış politika alanı öyle
geniş ki, tek başına bizlerin kariyer diplomatların yürütebileceği bir alan
da değil. Parlamenter diplomasi önemli, sivil toplum örgütleri önemli,
akademi vesaire, ekonomi, her alanda. Ve tüm bu kurumlarla birlikte çalışma
yapıyoruz. Burada koordinasyona çok önem veriyoruz. Çünkü duplikasyon
olmasın, kargaşa olmasın, bu uyumu sağlamaya çalışıyoruz. Ve Bakanlığımızın
şimdi tüm kurumlarla işbirliği de çok iyi düzeyde, herkes haz alıyor
bundan.
AHMET HAKAN- Benim tarzım bu diyorsunuz.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Neticede kişilerin de, yani şahsen
dışişleri bakanlarının da sorunların çözümünde, ilişkilerin
geliştirilmesinde üslubu, tavrı, mimikleri, vücut dili, uzlaşı kültürü var
mı-yok mu, bu özellikle çok bazen etkili oluyor, olumlu anlamda da-olumsuz
anlamda da. Herkesin Allah vergisi özellikleri var. Ben de özeleştiriyi
kendimle ilgili yapıyorum, Dışişleri Bakanı olarak nerede
başarılıyız-nerede başarısız veya ben nerede başarılıyım, şöyle söyleseydim
mi, böyle olsaydı daha mı iyi olurdu diye bu özeleştiriyi yapıyorum. Arada
kendimi de test ediyorum, acaba değiştim mi-değişmedim mi? Mevki-makam
değiştirir insanı ister istemez veya para-pul değiştirir. Hamdolsun
özeleştiriyi de yapıyoruz.
AHMET HAKAN- Bazen Yörük olduğunuzu unuttuğunuz oluyor mu?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yok, hiçbir zaman unutmadım. O
yaylalarda güttüğümüz koyunu-kuzuyu, yaşantımızı, yaptığımız peynirleri,
tulum peynirlerini, rahmetli anacığımın çilelerini ve babamın yine bize
öğrettiklerini, biz o hayatı halen devam ettiriyoruz. Benim çocukluğumda,
yani 3 yaşlarında hatırlıyorum üç gece yolda kalıyorduk, dördüncü gün
çıkıyorduk develerle, atlarla, merkeplerle, katırlarla affedersiniz
göçerdik, koyunlar, sürüler bir taraftan. Yani 48 sene öncesinden
bahsediyorum, Alanya’dan çıkardık, dördüncü gün varırdık yaylaya. O günler
de güzeldi, şimdi halen her şey değişti, ama o geleneği devam ettiriyoruz.
500’den fazla koyunumuz-keçimiz var.
AHMET HAKAN- Çıkar mısınız hala?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Tabii tabii, bu sene çıktım, bir video
hatta yayınlamıştım.
AHMET HAKAN- Yaylaya çıkıyorsunuz.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Çıkıyorum. Geçen sene çıkamadım. Babam
çıkar, koyunlar-keçiler çıkar. Şimdi onlar Seydişehir’de kalıyorlar.
AHMET HAKAN- Antalya’yı özlüyor musunuz bütün bu diplomatik faaliyetler
içerisinde, Moskova çok soğuk, işte Afrika’ya gidiyorsunuz çok sıcak falan.
Ya şimdi bir Antalya’da olsaydım, oralarda olsaydım…
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Antalya’yı özleriz tabii, ama esas tüm
Antalya’yla gerçekten bu 16 yıllık milletvekilliğimiz döneminde de etle
tırnak gibi olduk. Siyasetçilerden, her partiden siyasetçilerden tutun da
toplumun her kesimiyle, çiftçilerimizle, turizmcilerle…
AHMET HAKAN- Antalya mı, Alanya mı Sayın Bakan?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Alanya doğumluyum, Alanya’da
doğdum-büyüdüm. İlk, orta, lise öğretimimi orada aldım, ondan sonra
Ankara’ya geldim.
AHMET HAKAN- İmam hatip mi?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yok, Hamdullah Eminpaşa Özel Lisesi,
kolej. Ben köyde ilkokulu okudum. Babam geldi bir gün dedi ki; kolej
açıyoruz, seni koleje vereceğiz oğlum dedi. Ben kolejin ne olduğunu da
bilmiyordum. Sonra işte hazırlık, bir otel odasında başladık, sonra
ilkokula taşındık, bir sınıf verdiler bize, kendi okulumuzun inşaatı
bitinceye kadar. Onun inşaatında da çalıştık. Bizim köyden işte kum, çakıl
ne varsa ihtiyaç, odunlar, soba hep götürürdük traktörle ya da
kamyonetlerimizle…
AHMET HAKAN- Anlattığınız hikaye yoksulluk hikayesi, ama kolejden
bahsediyorsunuz Sayın Bakan.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Kolejden bahsediyoruz, ama yeni açılmış,
ilk öğrencisiyiz…
AHMET HAKAN- Ne yapalım diyorsunuz.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Ama çilesini de çektik, faydasını da
gördük. Bir taraftan başka bir okulda yedek kaydımız var,
kapandı-kapanmadı. Ama sağ olsun büyüklerimiz, Allah razı olsun onlardan.
Sonuçta 16 yıl tüm Antalya’yı temsil ettim. Samimiyetimle söylüyorum, doğup
büyüdüğüm yer başka, ama Antalya’dan Gazipaşa’dan tut da Kaş’taki de hepsi
benim için aynıdır, öyle bir ayrıma girmem.
ABDULKADİR SELVİ- Siz yerel siyaseti de ihmal etmiyorsunuz.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Etmiyorum, fırsat buldukça gitmeye
çalışıyorum, toplantılara katılıyorum. Bakanlığımızda yine eski siyasi
danışmanlarımızdan ekip devam ediyor. Milletvekillerimize Antalya olsun,
diğer yerlerden vatandaşlarımızın taleplerini de yerine getirmeye de
çalışıyoruz, çünkü herkesin farklı talepleri oluyor. Yatırımdan tutun da
kişisel talepleri olabiliyor, onlara da duyarsız kalamayız. Çünkü uzun süre
siyaset yaptık, AK Parti’nin kurucularından birisi olduk Cumhurbaşkanımızın
takdiriyle o zaman.
AHMET HAKAN- Kurucusunuz.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Tabii, 70 kurucudan bir tanesiyim. Tabii
ki bu anlamda da siyasi olarak da Cumhurbaşkanımızın da yükünü almamız
lazım, sadece Hükümette değil bu partinin kurucusu olarak ve AK Parti’nin
bir mensubu olarak, bundan da gurur duyuyoruz. Ama hizmeti yaparken de
tabii herkese yapmaya çalışıyoruz.
AHMET HAKAN- Zafer ne demiştin, kaç kilometre yol?
ZAFER ŞAHİN- 348 bin kilometre galiba Sayın Bakan geçen yıl değil mi,
dünyanın etrafını 11 kez dolaşmış.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Geçen sene 12 kez, bu sene 11 küsur, bu
sene biraz daha az. Geçen sene 380’di yanlış hatırlamıyorsam.
AHMET HAKAN- Dünyanın etrafında 11 tur attık, 2019.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- 70 bin kilometre de içeride, o da az
değil.
AHMET HAKAN- Bu nereden çıktı ya?
ZAFER ŞAHİN- Bu Sayın Bakanın yılsonu değerlendirme toplantısında vardı,
benim orada aklıma geldi de, herhalde arkadaşlar hazırlamışlar bunu.
AHMET HAKAN- Çok güzel bir şey. Şeyi merak ediyorum; bu kadar çok
dolaşıyorsunuz ve yemek yiyeceksiniz, yani dünyanın değişik mutfaklarıyla
karşılaşıyorsunuz. Hemen uyum sağlar mısınız mesela?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Sağlarım.
AHMET HAKAN- Mesela suşi sever misiniz?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Severim, çok severim. Pakistan, Hint
yemeklerini de severim, Meksika yemeklerini de. Emin olmadığım yerde deniz
ürünleri yerim, ama uyum sağlama konusunda bir sıkıntım yok. Eşim Hülya
Hanımla bu konuda tamamen zıt yerlerdeyiz.
AHMET HAKAN- Eşiniz daha Türk yemekleri mi?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Eşim çok hassas, daha çok Türk
yemekleri. O tabii biraz daha hassas. Ama ben yemek konusunda gerçekten her
yerde uyum sağlarım ve farklı mutfakları tatmayı da severim. Eskiden
öğrencilik yıllarımda yapmayı da severdim, ama şimdi vaktim yok.
AHMET HAKAN- Suşi yapmıyorsunuz herhalde?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Suşi hiç yapmadım, ama suşiyi çok
severim.
ZAFER ŞAHİN- Bu arada Sayın Bakan, 16 diyorsunuz, ama 18 yıldır, aslında 18
yıl oldu 2002-2020.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Milletvekili olarak 16 yıl.
ZAFER ŞAHİN- Siz 2002’de seçilmediniz mi?
ABDULKADİR SELVİ- Bakan olduktan sonra yeni sistemde artık bırakmak zorunda
kalıyor ya.
ZAFER ŞAHİN- Ha o anlamda.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet, yeni sistemde.
AHMET HAKAN- Musa Kesler soruyor Hürriyet muhabiri. Bakan Bey
Avustralya’daki deve itlafı hakkında ne düşünüyor, bir Yörük olarak ne
diyor bu konuda diyor.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Biz hiçbir hayvanın itlaf edilmesi ya da
telef edilmesini kabul edemeyiz.
AHMET HAKAN- Doğru değil diyorsunuz.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Doğru değil. Avustralya Dışişleri
Bakanıyla telefonla da görüştük yapacağımız bir şey var mı diye. Yangın
söndürme konusunda uzmanlığımız, tecrübemizin olduğunu söyledik, çünkü
bizde de çok orman yangınları oldu. Tabii üzülüyor insan. Diğer taraftan
orada yanan hayvanlar için de üzülüyor vahşi olsun-olmasın.
AHMET HAKAN- Tabii.
Sayın Bakan, benim hep canımı sıkan bir konu var. Bizim tarihi eserlerimiz
yurt dışında, çalınmış, götürülmüş, kaçırılmış. Bunların geri
getirilmesiyle ilgili size mi görev düşüyor, Kültür Bakanlığına mı görev
düşüyor?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Tabii bunların takibi, tespit edilmesi
ve resmi işlemlerin yapılması Kültür ve Turizm Bakanlığının işi. Ama bizim
görevimiz de, yurt dışında devletim tüm bu çalışmalarına destek olmak,
yardımcı olmak. Uyum içinde çok güzel çalışıyoruz, çok sayıda eseri de
getirdik. Ama halen dışarıda eserlerimiz var ve bunların çalışması da
Kültür ve Turizm Bakanlığımızla birlikte sürdürüyoruz.
ABDULKADİR SELVİ- Bir şey var, isterseniz paylaşayım, sıcak bir bilgi.
AHMET HAKAN- Buyurun.
ABDULKADİR SELVİ- Bu Anadolu Ajansı Kahire Bürosuna baskınla ilgili olarak
yeni bir gelişme; o da, Mısır İçişleri Bakanlığı oradaki basına bazı
haberler servis etmiş aldığımız bilgiye göre. Anadolu Ajansının resmi
bürosunu bir hücre evi, hücre evinde faaliyet gösteren bir yer gibi
gösterip orada bazı fotoğraflar da Mısır basınına servis edilmiş. Türk
bayrağı var, hücre evinde bir illegal faaliyet simgesi olarak gösterilmiş.
AHMET HAKAN- Bu bilgiler nereden Abdulkadir Selvi?
ABDULKADİR SELVİ- Şimdi resmi kanallardan, Anadolu Ajansından geliyor bu
bilgiler bana, devletin resmi kanalından. Anadolu Ajansının bayrağı
gösterilmiş, fotoğraf makinesi, kameralar gösterilmiş, oradaki
bilgisayarlar, cep telefonları ve oranın harcamaları için bulunan bir
miktar para; bunları da bir illegal faaliyete delil olarak orada servis
etmişler, bunu da paylaşmak istedim.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Gerçekten bir ülke için utanç verici bir
şey bu, yani Mısır için utanç verici. Orada Türk bayrağı var, dolayısıyla
hücre evi. Şimdi Anadolu Ajansı devletin bir kurumu, bir kamu kurumu.
Anadolu Ajansı veya başka bir şey, şirket de olabilir, ofisinde Türk
bayrağı olmasından doğal ne olabilir ki? Şimdi burada Mısır’ın bir basın
kuruluşu olsa, bırakın devlet kurumunu, özel bir medya kuruluşunun
Türkiye’de temsilciliğinde Mısır bayrağı olsa kim bundan rahatsız olur?
Burada Türk bayrağı var, dolayısıyla burası hücre evi; gerçekten saçma
sapan ve o Bakan için de, o ülke için de utanç verici, rezil bir açıklama.
Şimdi özrü kabahatinden büyük.
ABDULKADİR SELVİ- Maalesef.
ZAFER ŞAHİN- Son bir soru. Sayın Bakan, daha önce sizin de memleketiniz
Antalya’da Botanik Expo düzenlenmişti. Biz hani Türkiye olarak yakın
dönemde Expo gibi, olimpiyatlar gibi ya da ne bileyim daha büyük bir
organizasyona dünya çapında aday olmayı düşünüyor muyuz?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Denedik, Expo’ları denedik. Fakat bu
işlerde gerçekten, işte Japonya bile aldığı zaman ki biz
Cumhurbaşkanımızla, o zaman Başbakandı, gittik Arjantin’e ve orada iki ülke
olarak finale kaldık, Japonya kazandı. Cumhurbaşkanımız da gitti Abe’yi
kucakladı, sarıldı. Fakat daha sonra nasıl alındığına dair…
ZAFER ŞAHİN- Olimpiyatlardan bahsediyorsunuz, tabii tabii rüşvet döndü
galiba biraz.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Olimpiyatlardan bahsediyorum. Evet,
ortaya çıktı.
Yine Expo konusunda da yani nelerin döndüğünü gerçekten utanç verici
tablolar görüyoruz. Denedik olmadı. Ama biz o yollara öyle tevessül
edemiyoruz. İşte Botanik Expo’yu aldık başarılı bir şekilde. Şimdi orayı
nasıl değerlendireceğimizi konuşuyoruz hem Antalya’daki yerel aktörlerle,
Valilik, Belediye ve önde gelen…
AHMET HAKAN- Güzel bir alan çıktı ortaya.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Çok güzel bir alan çıktı. Yine
bakanlıklarımızla istişareler yapıyoruz. Bakalım ne yapacağız, kalıcı bir
şey olması lazım, cazip bir yer olması lazım, katma değer sağlayacak bir
alan olarak kalması lazım. İşte en son yine Türkiye’nin Avrupa
Şampiyonasına ev sahipliği yapması gerekirdi. Altyapımız var, statlarımız
var. Bize vermek yerine, kaç defa ev sahipliği yapan Almanya’ya verdiler.
Şimdi biz çok önemli zirvelere, etkinliklere ev sahipliği yaptık. Şu anda
gelmiş geçmiş en başarılı G-20 Zirvesi 2015’deki Antalya G-20 Zirvesi oldu.
NATO zirveleri aynı şekilde. Tüm üstlendiğimiz çok büyük etkinliklerden çok
başarılı bir şekilde çıktık, herkes halen konuşur bunları. Biz bunları
Almanya’dan da daha iyi yaparız, ama diğer ülkelerden de daha iyi
yapabiliriz. Ama burada nedir? Maalesef objektif kriterlerden uzak. Tabii
bunlar böyle olimpiyatlar oldu, sonra işte Avrupa Şampiyonası oldu. Biraz
işin doğrusu bizleri de soğuttu. İleride yine düşünülebilir, çünkü
altyapımız var, yine hazırlıklarımızı yaparız, kararlarımızı
değerlendirdikten sonra verebiliriz.
AHMET HAKAN- Sayın Bakan, çok teşekkür ediyoruz.
ÖZLEM GÜRSES- Bir izleyici sorusu var, sorabilir miyim hemen, bir cümle?
AHMET HAKAN- Tabii.
ÖZLEM GÜRSES- Ben o meşhur G-20 Zirvesine akredite olamamıştım çok
uğraşmama rağmen, sarı basın kartım da vardı.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bir Antalyalı olarak size yardımcı
olurdum Özlem Hanım...
ÖZLEM GÜRSES- Gerçekten yani izleyememiştim.
AHMET HAKAN- İzleyici sorusu bu değil herhalde.
ÖZLEM GÜRSES- İzleyici sorusu şu…
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Benim elimde telefon olmadığı için
soruları ben alamadım.
ÖZLEM GÜRSES- Ekim ayında ihtisas memurluğu sınavına girmiş çok sayıda kişi
galiba, sonuçlar ne zaman açıklanacak diye soruyor.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi arkadaşlarımız geçen gün bilgi
verdiler. Konsolosluk ihtisas memurluğu sınavı ve de meslek memuru
sınavlarını açtık. Geçen gün arkadaşlarımız konsolosluk ihtisas
memurlarıyla ilgili sınav kağıtlarını okuduklarını söylediler. Şimdi bu
sınavlar da gerçekten zorlu sınavlardır bizde. FETÖ’cüler nasıl girmiş? Bu
kompozisyon tipi Türkçeden İngilizceye, İngilizceden diğer diller de var,
bunu çoktan seçmeli test şekline dönüştürmüşler…
ÖZLEM GÜRSES- Soruları da çalmışlar.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Sorular verilmiş, çalınmamış verilmiş,
hazırlayanlar vermişler, öyle girmişler.
ÖZLEM GÜRSES- Bu attığınız 600 ihraç içinde acaba öyle gelenler de var mı?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Var. Hatta darbe girişiminden 3-4 ay
önce yaklaşık biz başkatiplik sınavı yaptık ve 95 kişi girdi, 90 tanesi
kaldı o sınavda. Onların da yüzde 90’ı atıldı. Normal şartlarda başkatiplik
sınavına 95 kişi giriyorsa, yani 90’a yakın kişi geçer, çünkü ona göre
yetiştiriliyorlar, hazırlanıyorlar. Başkatiplik de, meslekte ilerlemek için
kriter şey. Üç defa geçemezseniz meslek memurluğunda ilerleyemiyorsunuz.
Sonuçta biz bu sınavlarda ne yapıyoruz? İsimler kapalı, 5-6 kişi her kağıdı
okuyor, bir not veriyor, sonra bu notların ortalaması alındıktan sonra
sözlüye kalabiliyor mu-kalamıyor mu bu belirleniyor. Sonra sözlüde de yine
bir jüri var arkadaşlarımız, Bakanlıktan arkadaşlarımız. Orada o soruları
da başarılı bir şekilde geçerlerse onu da geçmiş oluyorlar.
ÖZLEM GÜRSES- Ne zaman?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Önümüzdeki günlerde açıklarlar. Çünkü
konsolosluk ihtisas memurluğu sınavının kağıtlarını okuduklarını,
tamamladıklarını söylediler. Ama ondan sonra tasnif, isimler açılacak, not
ortalaması bulunacak, kısa süre içinde açıklanır.
ZAFER ŞAHİN- Madem soru soruyoruz, gurbetçiler de bir soru sormuş.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bu program sabaha kadar sürecek
herhalde. Buldunuz gariban Dışişleri Bakanını, yüklenin bakalım her yerden.
ZAFER ŞAHİN- Sayın Bakanım, önemli bir şey; biz eskiden izne gelirken
bulunduğumuz ülkeden aldığımız bir belgeyle Türkiye’de SGK’ya onu
onaylatıyorduk ve tedavi olabiliyorduk diyor. Ama 2 Eylül 2019’dan itibaren
bu uygulamaya son verilmiş. Bunun sebebi de, AB ile yapılan SGK
anlaşmasında altyapı eksikliği olduğu için diyorlarmış. Bilmiyorum bilginiz
var mı bu konuda?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yok AB ile ilgili değil de, şimdi cüzi
bir rakamla yurt dışında yaşayan vatandaşlarımız burada sağlık hizmeti
görebiliyorlardı. Tabii bunda düzenlemeler oluyor, emeklilikle ilgili
düzenlemeler oldu. Maalesef işte bu askerlikle ilgili içeride ve dışarıda
ayrım olmasın dediğimiz için daha önce düşük olan fiyatlarda bir artış
oldu, oradan yurt dışında yaşayan vatandaşlarımız üzüldü. En son
Cumhurbaşkanımız göçün 50. yılında İsviçre’ye yine Cenevre’de yurt dışında
yaşayan vatandaşlarımızla biraraya geldi, dertlerini dinledik
vatandaşlarımızın, notlarımızı aldık. Ama bu sağlıkla ilgili konuda
vatandaşımızın söylediğinin detaylarını eğer sizde de telefonu varsa,
sağlık Bakanlığımızdan, yine Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımızdan
alırız, vatandaşımıza da dönelim. Bana da böyle mesajlar geliyor sosyal
medyadan, Twitter hesabından, Instagram’dan.
AHMET HAKAN- Cevap verir misiniz?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Hepsine cevap veriyoruz.
AHMET HAKAN- Ne güzel.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Hepsini alıyoruz, ben hemen zaten
alıyorum ilgili arkadaşlarımıza Bakanlıkta Bakan yardımcımıza, genel
müdürlerimize ya da siyasi danışmanlarımıza veriyoruz, tek-tek hepsine
dönüyoruz, dönmediğimiz olmuyor. Çok da faydasını görüyoruz, anında
müdahale etme imkanımız oluyor acil durumlarda mesela.
Bir de şimdi vatandaşlarımıza, madem dışarıdan da bizi izliyorlar; 24 saat
misyonlarımıza ulaşabilsinler diye nöbetçi telefon uygulamasına geçtik. Her
misyonumuzda, başkonsolosluğumuzda ve de büyükelçiliğimizde bir kişi o gün
nöbetçi ve bir telefon tabii var, o telefonu da duyuyoruz, o telefon sabaha
kadar yanında olacak, gece-gündüz 24 saat kim ararsa, kimin işi düştüyse
ona cevap veriyoruz, dediğim gibi 24 saat kesintisiz hizmet anlayışıyla.
AHMET HAKAN- Çok teşekkür ediyoruz Sayın Bakan, yorduk sizi. Ama gerçekten
önemli konuları konuştuk, uzun uzun Libya’yı anlattınız, ardından Suriye
meselesi, İdlib meselesi. Sonra biraz da eğlenceli konulara da değindik, bu
kadar hard konunun yanı sıra.
Çok teşekkürler gerçekten zaman ayırdığınız için.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Ben teşekkür ederim. Biz de sizi yorduk
İstanbul’dan buraya getirdik ama…
AHMET HAKAN- Estağfurullah.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Gündem yoğun olmasaydı biz size gelmek
isterdik, borcumuz olsun inşallah bir gün İstanbul’da. Çok teşekkür ederiz.
AHMET HAKAN- Bir başka zaman da inşallah. Zafer Beye, Özlem’e, Abdulkadir
Selvi’ye de çok teşekkür ediyoruz. Hepinize iyi geceler. Tarafsız Bölge
burada sona eriyor, bu akşam konuğumuz Dışişleri Bakanımız Sayın Mevlüt
Çavuşoğlu’ydu.