Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Cumhuriyetin 100. Yılında Türk Dışişleri Sempozyumunda Yaptığı Konuşma, 13 Nisan 2023, İstanbul Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Cumhuriyetin 100. Yılında Türk Dışişleri Sempozyumunda Yaptığı Konuşma, 13 Nisan 2023, İstanbul Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Soydaşlarımızla İftar Programında Yaptığı Konuşma, 12 Nisan 2023, Şumnu/Bulgaristan Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Keçiören İftar Programında Yaptığı Konuşma, 10 Nisan 2023, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Afyonkarahisar İftar Programında Yaptığı Konuşma, 9 Nisan 2023, Afyonkarahisar Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Antalya İftar Programında Yaptığı Konuşma, 8 Nisan 2023, Antalya Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Eskişehir İftar Programında Yaptığı Konuşma, 7 Nisan 2023, Eskişehir Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Altındağ İftar Programında Yaptığı Konuşma, 5 Nisan 2023, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun 4 Nisan 2023 tarihinde Uluslararası Demokratlar Birliği tarafından düzenlenen iftar programında yaptığı konuşma, 4 Nisan 2023, Brüksel Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Kahramanmaraş Çadır Kenti Ziyaretinde yaptığı konuşma, 26 Şubat 2023, Kahramanmaraş Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Basını Bilgilendirme Toplantısında Yaptığı Konuşma, 26 Şubat 2023, Adıyaman Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Yunanistan Dışişleri Bakanı ile ilgili yaptığı konuşma, 12 Şubat 2023 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Yunanistan Dışişleri Bakanı Sayın Nikos Dendias ile basına yaptıkları konuşma, 12 Şubat 2023 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Azerbaycan Dışişleri Bakanı Sayın Jeyhun Bayramov ile basına yaptıkları konuşma, 11 Şubat 2023, Kahramanmaraş Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun 7. Tematik Kış Kampları etkinliğinde yaptığı konuşma, 2 Şubat 2023, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Antalya Diplomasi Forumu ve IFAT İşbirliğiyle Budapeşte’de düzenlenen panelde yaptığı konuşma, 31 Ocak 2023, Budapeşte Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Türkiye Gençlik Vakfı 8. Genç Diplomat Akademisinde yaptığı konuşma, 30 Ocak 2023, İstanbul Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Azerbaycan’ın Tahran Büyükelçiliği’ne yapılan saldırı hakkındaki Açıklaması, 27 Ocak 2023, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Stokholm Büyükelçiliğimiz Önünde Gerçekleştirilen Çirkin Eyleme Dair Açıklaması, 21 Ocak 2023, Antalya Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Houston’da Vatandaşlarla Buluşma Sırasında Yaptığı Açıklama, 19 Ocak 2023, Houston Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile Gerçekleştirdiği Görüşme Öncesinde Yaptığı Açıklama, 18 Ocak 2023, Washington Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Cape Town Başkonsolosluğu Resmi Açılış Töreninde Yaptığı Konuşma, 9 Ocak 2023, Cape Town / Güney Afrika Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun TBMM Bütçe Görüşmelerinde Yaptığı Konuşma, 12 Aralık 2022, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun İTÜ'de yaptığı konuşma, 9 Aralık 2022, İstanbul Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Hacı Bayram Veli Üniversitesi’nde Yaptığı Konuşma, 5 Aralık 2022, Ankara Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu'nun Lodz Fahri Başkonsolosluğumuzun Açılış Töreninde Yaptığı Konuşma, 30 Kasım 2022 Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Türkiye-Azerbaycan-Kazakistan Üçlü Dışişleri ve Ulaştırma Bakanları İkinci Toplantısı Sonrası Basını Bilgilendirme Toplantısı, 25 Kasım 2022, Aktau Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde Yaptığı Konuşma, 25 Kasım 2022, Van Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu'nun Birleşmiş Milletler Medeniyetler İttifakı Dostlar Grubu Bakanlar Toplantısı Hitabı, 22 Kasım 2022, Fes Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Birleşmiş Milletler Medeniyetler İttifakı Girişimi’nin 9. Küresel Forumu Açılış Konuşması, 22 Kasım 2022, Fes
Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun Akdeniz Üniversitesi İlk Ders Programı ve Fahri Doktora Tevdi Töreninde Yaptığı Konuşma, 31 Ekim 2022, Antalya

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Çok kıymetli Rektörümüz, saygıdeğer hocalarımız ve sevgili öğrenci arkadaşlarım; Cumhuriyetimizin 100. yılına girerken bugün sizlerle Akdeniz Üniversitemizde beraber olmaktan büyük bir mutluluk duyuyorum.

Cumhuriyetimizin gerçekten coşkuyla kutladığımız 99. yıl dönümünden sonra 100. yılının ilk günlerindeyiz. Cumhuriyetimizi kuran Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve tüm Cumhuriyetimizin kurulmasına katkı sağlayan büyüklerimizi bir kere daha saygıyla, sevgiyle ve de minnetle yad ediyoruz.

Bu millet için, bu topraklar için şehit olmuş ve gazi olmuş tüm şehitlerimizi ve gazilerimizi de saygıyla anıyoruz.

Tabi ki Cumhuriyetimiz yeni yüzyıla girerken ikinci asrının Türkiye yüzyılı olması için de çaba sarf etmeye başladık. Cumhurbaşkanımız 28 Ekim’de Türkiye yüzyılı vizyonunu paylaşmış oldu. Tabi bu vizyona sizlerin katkıları çok önemli, yani Cumhuriyetimizin 100. yılını kutlayacağımız 2023’te bunu somutlaştırmak için sizlerin katkılarınızı bekliyoruz.

Cumhuriyetimizin ilk gününde, yani ikinci yüzyılının ilk gününde önce 99. yıl dönümünü coşkuyla kutladık, daha sonra Gemlik’e giderek ilk milli otomobilimiz TOGG’un banttan çıkışı törenlerine de katıldık. İnşallah üniversitelerimizde de milli otomobilimiz, akıllı cihazımız TOGG yer alacak ve sadece Türkiye’de otobanlarda değil, yollarda değil, kampus içinde de böyle salınarak inşallah boy gösterecek.

Efendim, Cumhurbaşkanımızın sizlere bu vesileyle selamlarını iletmek istiyorum, kendilerine buraya geleceğimi ve akademik açılış yılını töreninde sizlerle beraber olacağımı söyleyince sizlere selamlarını, sevgilerini getirdim. (Alkışlar)

Bugün öncelikle yine sizlerle beraber olmamıza vesile olan, beni bu törene davet eden Saygıdeğer Rektörümüz Özlenen Hanıma ve akademik kadroya çok teşekkür ediyorum.

Bugün ayrıca fahri doktoraya layık gördünüz, fahri doktora şahsıma bugün tevdi edileceğini öğrenince hem duygulandım, hem de gurur duydum, onurlandım. Akdeniz Üniversitesi gibi çok kıymetli bir eğitim yuvasından bu fahri doktorayı almak benim için büyük bir onurdur. Üniversite senatomuzu şükranlarımı huzurlarınızda sunmak istiyorum.

Biraz önce çok kıymetli bir öğrenci kardeşimiz Hatice Melis çok güzel bir konuşma yaptı, kendisini tebrik ediyorum, çok teşekkür ediyorum bize verdiğiniz bilgiler için, nasihatleriniz için, hepsi kulağımıza küpe olacak.

Gerçekten de bugün insanlığın karşı karşıya kaldığı, dünyanın karşı karşıya kaldığı en büyük sınamalardan bir tanesi iklim değişikliği, bu bir gerçektir, dolayısıyla tamamen durduramasak bile azaltmak için herkes üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmek zorundadır. Türkiye de biliyorsunuz 2050 vizyonunu ortaya koydu ve inşallah sıfır emisyonla hedefimize ulaşacağız.

Efendim, bugün üniversitenin sembolik olarak ilk açılış dersini verme imkanını verdiğiniz için de çok teşekkür ediyorum, bu da benim için büyük bir onur. Dilim döndüğü kadar, elimden geldiği kadar bugün sizlerle bilgi paylaşmaya çalışacağım.

Ama şunu söylemek isterim: Gerçekten sadece uluslararası ilişkiler okuyan öğrencilerimiz değil, her dalda eğitim gören kardeşlerimizin ve hocalarımızın diplomasiye önem verdiğini görmek de bizim için ayrıca mutluluk.

Dünyanın her yerinde üniversitelerle ve sivil toplum örgütleriyle bir araya gelmeye çalışıyorum, bunun çok faydasını görüyorum, çok şey öğreniyoruz. Çünkü biz sistemin içinde çalışırken her şeyi göremeyebiliriz, o nedenle bugün sizlerin de katkılarından inşallah biz de istifade edeceğiz.

Bu dersin teması, belirsizlik çağında çok yönlü vizyoner diplomasi Türkiye örneği. Ben de konuşmamı müsaade ederseniz iki bölüme ayırdım. İlk bölümde küresel sistemi ve dönüşümü analiz edeceğiz, dünyadaki değişimi analiz etmeden politika kurgulayamazsınız ve yürütemezsiniz. İkinci bölümde ise Türkiye’nin bu dönüşümde oynadığı rolün altını hep birlikte çizeceğiz.

Sevgili öğrenciler, saygıdeğer hocalarım, değerli Rektörüm; siyasi tarih disiplinine baktığımız zaman, dünyadaki dönüşümler önce derin bir kırılma savaş gibi, devrim gibi, akabinde onu takip eden yeni sistemin kurulması şeklinde ilerler, İkinci Dünya Savaşı ve akabinde kurulan sistem gibi.

Savaş sonrası kurulan sistemin … şunlardır: Ekonomide IMF ve Dünya Bankasının merkezini oluşturduğu Bretton Woods sistemi 1944 ve siyasi alanda savaşın galibi büyük güçleri önceleyen Birleşmiş Milletler sistemi. Ancak, Doğu Bloku sistemin ekonomik yönüne ideolojik olarak karşı çıktı ve soğuk savaş uluslararası ilişkileri belirleyen paradigma oldu.

Bu sistemde devletlerin nasıl davranacağı sorusu, uluslararası ilişkiler disiplinin temel arayışı oldu. Bu bağlamda devletlerarasında rekabeti temel alan realizm, dayanışmayı esas alan idealizm temel uluslararası ilişkiler teorileri arasında ortaya çıktı, her iki teori de soğuk savaş dengesini temel parametre kabul ediyor.

Soğuk savaş sona erince uluslararası ilişkiler disiplini yeni bir söylem arayışına girdi. Önce Francis Fukuyama 1992’de bu durumu tarihin sonu olarak nitelendirdi. Ama çatışmalar ve sorunlar son bulmadığı için yeniden bir karşıta, yani çatışma eksenine dayalı analizler ortaya çıktı. Bunu da Samuel Huntington 1996’da medeniyetler çatışması olarak tanımladı, ama her iki tez de kısa sürede geçersiz hale geldi. Şimdi ise zıt … yani güçlerin yarattığı bir gerilim var; bir yanda küreselleşme, bir yanda parçalanma, içe dönme ve bölünme yaşanıyor.

Sevgili öğrenci kardeşlerim, bugün küresel sistem tarihte örneği olmayan sınamalarla karşı karşıya. İlk olarak küresel salgın uluslararası sistemin zaaflarını ortaya çıkardı, hem arz, hem talep, hem tedarik zincirleri kaynaklı örneği görülmemiş bir ekonomik krize yol açtı.

İkinci olarak, büyük güç rekabeti şiddetlendi, ABD-Çin arasında mevcut ekonomik bağlantılar kopmaya başladı … dediğimiz. ABD için artık en büyük tehdit Çin. Çin ise bugün 120 ülkenin en büyük ticaret ortağı. Biden yönetimi son aldığı kararlarla Çin’de ileri teknoloji açısından kritik olan çip endüstrisini hedef aldı. Bugün gerçekten dünyanın ne büyük sıkıntıları, özellikle arz sıkıntısı olan alanlardan bir tanesi de çip. O yüzden dünyanın birçok yerinde pasaport üretmekte ülkeler zorlanıyor, ama Türkiye olarak -İçişleri Bakanımıza da buradan teşekkür ediyoruz- hiçbir sıkıntımız yok.

Diğer taraftan Çin’e baktığımız zaman, Çin de Devlet Başkan Şi’nin öncülüğünde daha iddialı ve dominant bir politika izlemeye başladı, sadece ekonomik bir aktör olmaktan çıktığını gözlemiyoruz.

Batı-Rusya rekabeti de son 30 yılın zirvesine çıktı. Rusya-Ukrayna savaşı ciddi bir kırılma hattı oldu. Artık taktik nükleer silahlar veya kirli bomba dediğimiz kitle imha silahlarının kullanılacağı konuşulmaya başladı.

Üçüncü olarak, küresel bir kriz sarmalından söz etmek mümkün bugün dünyada. Birbirini besleyen birçok kriz mevcut, ekonomik kriz, küresel enflasyon, çevre sorunları, terörizm, İslam düşmanlığı, düzensiz göç gibi küresel sorunlar, iç savaşlar ve darbeler, yabancı düşmanlığı gibi bölgesel sorunlar yükselişte.

Dördüncü olarak, teknolojinin dönüştürücü gücünü hayatımızın her alanında hissetmeye başladık, hissediyoruz. Yapay zeka, süper bilgisayarlar ve siber uzay diğer potansiyel çatışma sahası olarak öne çıkıyor. Teknolojinin sunduğu imkanlar yine önce silah endüstrisinde, silah üretiminde kullanılıyor. Teknolojik gelişmeler hayatın akışını da hızlandırıyor. Bir bakıma tarih hızlanıyor, gelecek … geliyor. 17. yüzyılda yaşanan birisi, 18. yüzyıla ışınlansaydı sanırım adapte olmakta zorlanmazdı. Fakat 50 yıl önce aramızdan birisi bugün aramıza katılsa, sanırım ciddi bir terapiye ihtiyaç duyar. İşte bu ortamda bir yandan tarih hızlanırken, bir yandan da görüş mesafesi daralıyor, analizlerde zorlanıyoruz, takip etmekte gerçekten, yani yapay zekayla bile zorlanmaya başladık.

Tarihin hızlandığı bu dönemler, aynı zamanda yeni bir uluslararası sistemin doğum sancıları anlamına geliyor. Geçmişte uluslararası sistemin hep çatışmalardan, devrimlerden sonra oluştuğunu biraz önce söylemiştim. Bugün uluslararası sistem köklü bir değişim yaşıyor değerli arkadaşlar. Bu kargaşada soğuk savaşın genetik kodlarını taşıyan uluslararası ilişkiler teorileri de yeniden tanımlanmaya başladı. Buna Batı sonrası uluslararası ilişkiler deniyor ve bu konuda literatür her geçen gün genişliyor, yani dünyadaki dönüşümü okumak için teori de dönüşüyor. Zaten sosyal bilimler tıpkı hayat gibi dinamik ve organik bir alan. Değişim okumak için bize lensler sunan teoriler de sürekli değişiyor ve gelişiyor.

Değerli arkadaşlar, kısaca resmini çizmeye çalıştığım bu uluslararası tabloda bizim de farklı alternatiflere hazırlanmamız şart. Türkiye iki sistem arasında dengeli, aktif ve vicdani bir dış politika izliyor, bu sayede bölgesel güç konumundan küresel aktör konumuna yükseldi. Sadece gelişmeleri izleyip ve bu gelişmelere dış politika yapmak devri artık sona erdi, gelişmeleri öngörmek ve yönlendirmek esas marifet. Bu nedenle bugünkü temamızda yer alan çok yönlü ve vizyoner dış politika Türk diplomasisi için bir zorunluluk, bir tercih değil. Küresel sistemdeki değişim zorunluluğuna dikkat çeken en etkili ülkelerden birinin Türkiye olması da tesadüf değil. Dünya 5’ten büyüktür, daha adil bir dünya mümkündür çağrıları küresel reform çabalarında artık kullanılan artık söylemler sadece Türkiye değil, sadece Cumhurbaşkanımız değil tüm dünya dillendirmeye başladı. İşte bu diplomasi anlayışıyla yenilikçi politikalar geliştirdik.

2019’da ilan ettiğimiz yeniden Asya girişimi, Asya’nın yükselişini, yani zamanın ruhunu yakalayan bir politika. Ekonominin gücü Asya’da, her geçen gün de daha da o tarafa doğru kayıyor. Köklerimizin bulunduğu Asya’nın biz bir parçasıyız. Şimdi binden fazla eylem unsuruyla farklı alanlardaki iş birliğimizi derinleştiriyoruz hem ülkelerle, hem de Asya’daki bölgesel örgütlerle.

Siyaset yapıcılar, akademisyenler ve iş insanları gibi farklı aktörlerin küresel meseleleri ele aldığı Antalya Diplomasi Forumunu kurduk. Saygıdeğer Hocama çok teşekkür ediyoruz, üniversitemize çok teşekkür ediyoruz. Antalya Diplomasi Forumu kısa sürede Türk dış politikasının yumuşak gücünü artıran bir aktör haline geldi. İkinci yılında dünyanın en saygın platformlarından birisi haline geldi. Antalya Diplomasi Forumunda hem klasik diplomasiyi, hem de geleceğin trendlerini, gelişmelerini ele almaya başladık. Çatışma çözümleri ve devletlerarası krizlerden çevre, enerji, deniz yetki alanları, Metevarse ve yapay zeka gibi çok farklı konularda gündeme yön verecek çalışmalara başladık.

Siz zaten Antalya Diplomasi Forumunun ev sahiplerisiniz. Bundan önceki Antalya Diplomasi Forumlarında da Antalya’da okuyan genç kardeşlerimizden, öğrencilerimizden çok büyük destek gördük, hocalarımızdan da çok büyük destek gördük. 28-30 Nisan’da düzenleyeceğimiz 3. Antalya Diplomasi Forumuna da hep birlikte hazırlanacağız, yine başarılı olması için hep birlikte çalışacağız. Üniversitemize, hocalarımıza ve öğrencilerimize güveniyoruz, sizlerden güç alıyoruz, tekrar çok teşekkür ederim. (Alkışlar)

Değerli hocalarım, sevgili öğrenci kardeşlerim; bir diğer yenilikçi girişimiz ise 2019’da ilan ettiğimiz dijital diplomasi oldu pandemi başlamadan önce. Bunun ne kadar isabetli olduğunu ve pandemiye de ne kadar hazırlıklı olduğumuz pandemi başladıktan sonra gördük.

Dış politikada teknoloji kapasitemiz her geçen gün artıyor. Konsolosluk hizmetleri, kamu diplomasisi, siber güvenlik, biraz önce de söyledim, dış politika analizi alalarında büyük veri, yapay zeka gibi teknolojinin dönüştürücü gücünden son derece iyi faydalanıyoruz. Geleceğin trendleri, muhtemel çatışma noktalarının tahminde dijital imkanlardan yararlanmak için bu alanda önde gelen kurumlarla da temaslarımızı, iş birliğimizi artıyoruz.

Tabi bugün dünyada sosyal medya çok etkili, o yüzden sosyal medyada dünyadaki en aktif dışişleri bakanlıkları arasındayız. Türkçe Twitter hesabımız, bir önek vermek istiyorum, takipçi sayısı bakımından dışişleri bakanlıkları arasında Avrupa’da birinci, dünyada ise 5’inci sırada. Twitter, Instagram, YouTube gibi sosyal medya hesaplarımızı özellikte takip etmenizi istiyoruz, sadece uluslararası ilişkiler öğrencileri değil, diğer alanlarda okuyup da, eğitim görüp de diplomasiye ilgi duyan herkesin dünyadaki gelişmeleri yakından takip etmek için ve de bizim yaptığımız çalışmalar hakkında bilgi edinmek için bizi sosyal medya hesaplarından takip etmenizi tavsiye ederim, son derece yararlanıcı bilgileri de burada paylaşıyoruz.

Yine internet sitemiz 10 dilde bugün yayın yapıyor.

Yenilikçi adımlarımızdan bir başkası ise, bugün dünyada marka olan arabuluculuktaki öncü rolümüz, yani Türkiye arabuluculukta dünya markası oldu. Soğuk savaş sonrası hızlanan barış çalışmaları, peace studies diyorsunuz siz buna, sosyal bilimlerin önemli dallarından biri haline geldi. Yine kriz yönetimi, çatışma yönetimi, çatışma çözümü, barış inşası, arabuluculuk, kolaylaştırıcılık gibi farklı adlarda birçok üniversitede merkezler kuruluyor. Ben biliyorum, burada Akdeniz Üniversitesinde de bu konularda dersler de veriliyor.

Az önce bahsettiğim Batı sonrası dünyada ortaya çıkan bu önemli alanda Türk hariciyesi olarak en öne çıktık. Birleşmiş Milletler, Avrupa Güvenlik İş Birliği Teşkilatı ve İslam İş Birliği Teşkilatı Arabuluculuk Dostlar Grubu Eşbaşkanlığını bugün aynı zamanda yürüten tek ülke Türkiye. Bugüne kadar 8 kez İstanbul Arabulucu Konferansı, 3 kez de İslam İş Birliği Teşkilatı Arabulucu Konferansını düzenledik. Sahadaki arabuluculuk çabalarımızın çok örneği var, çoğunu biliyorsunuz, işte Rusya-Ukrayna savaşında oynadığımız rolü tüm dünya biliyor. Yine Bosna içindeki gerilimi azaltmak için oynadığımız rol, Kosova-Sırbistan arasındaki gerilimi azaltmak için, Somali içinde ve Somali-Somaliland arasındaki müzakerelerde oynadığımız rol. Filipinlerde aynı şekilde bir büyükelçimiz görev yapıyor. Filistin’de aynı şekilde arabuluculuk görevimizi devam ettiriyoruz. Venezuela’da muhalefetle iktidar arasında aynı görevi sürdürüyoruz. Yani sadece bizim yakın coğrafyamızda değil, dünyanın her bir bölgesinde arabuluculuk deyince Türkiye akla geliyor, bu da işte bizim yumuşak gücümüzün bir göstergesi.

Artık sadece siyasi olarak, yani siyasetçi olarak arabulucu olmak yetmez, uzmanları da yetiştirmek lazım. Nasıl hukukçuları yetiştiriyoruz, avukatlara ilave uzmanlık imtihanları sağlıyoruz, diğer taraftan arabulucuları da yetiştirmemiz lazım ve geleceğin arabulucularını da İstanbul’da düzenlediğimiz kurslarla yetiştiriyoruz. Dünyanın her yerinden uzmanlar geliyor, İslam İş Birliği Teşkilatı için, yani İslam ülkeleri için, ki kendi aramızda da çok sorunlar, çatışmalar var, bu teşkilat çatısı altında İstanbul’da arabulucuları yetiştirmek için kurslar düzenliyoruz.

Sevgili arkadaşlar, değerli hocalarımız; değişen dünyada değişime adapte olmak ve sağlıklı refleks geliştirmenin önemi çok büyük. Az önce bahsettiğim yenilikçi adımlarımıza ilaveten, değişen küresel sistemde daha büyük ayak izi için açılım stratejileri geliştirdik. Afrika açılımı politikamız somut sonuçlar vermeye başladı, artık ortaklık politikasına dönüştü. 2002’de 12 büyükelçiliğimiz olan Afrika Kıtasında, bugün 44 büyükelçiliğimiz var. 10 Afrika ülkesinin Türkiye’de büyükelçiliği vardı, bugün 38 büyükelçilik açıldı. Ticaretimiz aynı dönemde 4.3 milyar dolardan 34,5 milyar dolara yükseldi geçen yıl, bu sene inşallah 45 milyar dolara ulaşacağız, yani 10 kat artmış olacak ticaretimiz.

Diğer taraftan, geçen hafta Senegal, Gana ve Benin’i ziyaret ettim ve Afrika açılım politikalarımızın, ortak politikalarımızın nasıl meyvelerini verdiğini sahada da görmüş olduk.

Ama sadece Afrika’yla yetinmiyoruz, Latin Amerika’da temsilciliklerimiz aynı dönem için 6’dan 19’a, ticaretimiz de 1 milyar dolardan 15 milyar dolara çıktı. Düşünün, 20 sene önce tüm Latin Amerika ülkeleriyle, Karayipler dahil, 1 milyar dolarlık ticaret yapıyorduk, bugün 15 milyar dolara çıktı, bu sene 20 milyar dolar hedefine doğru rakamlara bakıyoruz ilerliyoruz.

Ağustos ayındaki Büyükelçiler Konferansımızda Türkiye Avrupa’dır diyerek Avrupa’ya açılım politikamızı duyurduk. Aynı Asya’da olduğumuz gibi biz zaten Avrupalıyız. Yine Avrupa açılımı diyorsunuz Sayın Bakan diye sorabilirsiniz, bu da gerçekten meşru bir soru, haklı bir soru. Ancak, Avrupalı bir güç olarak kıtanın bu zor döneminde yeniden dikkatimiz Avrupa’ya vermek durumundayız, çünkü Avrupa’nın merkezinde bugün bir konvansiyonel savaş var. Dolayısıyla Avrupa’nın ihtiyaç duyduğu bir anda parçası olduğumuz Avrupa’ya önem vermemiz de kaçınılmaz. Bunu sadece Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üye olması anlamına getirmeyelim. Yani Avrupa sadece Avrupa Birliği’nden de ibaret değil, büyük Avrupa’dan bahsediyoruz, Avrupa Konseyi var, işte AGİT, Atlantik ötesi ülkeler de var. Ama biz bu kıtanın bir parçasıysak, bu kıtanın yaşadığı krizleri aşması için bölgesel bir güç, küresel bir aktör olarak katkı sağlamak zorundayız. Yani Avrupa’nın zayıflamasından da medet ummayalım, bazıları, bazen görüyorum yorumları, oh oldu, işte ekonomileri zayıflıyor, işte enerji sıkıntısı çekiyorlar. Evet, Avrupa’yı eleştireceğimiz birçok konu var, vizyonsuzluk var, çifte standartlar, ikiyüzlülük var, öngörüsüzlük var, sayabiliriz, birçok şeyi sıralayabiliriz, siz daha fazlasını ekleyebilirsiniz. Ama Avrupa’nın kıta olarak zayıflaması bizim lehimize değildir, ekonomik çıkarlarımıza da ters, yine Avrupa’nın istikrarı bakımından da hepimiz için önemlidir değerli arkadaşlar.

Bu aktif politikamız Türk dünyasında da bir dönüşüm başlattı. Güney Kafkasya’da can Azerbaycan’a verdiğimiz destekle 30 yıldır devam eden haksız işgal sonlandırıldı. Sayın Aliyev’le beraber Cumhurbaşkanımızın imzaladıkları Şuşa Beyannamesiyle ilişkilerimizi Azerbaycan’la müttefiklik düzeyine yükselttik. İşgalden kurtarılan toprakları nasıl geliştiğini, kalkındırıldığını görüyoruz. Yine bu topraklar Ağustos’ta Fuzuli, Ekim’de Zengilan Havaalanlarının açılmasıyla dünyayla bağlandı. Biz de oraya üniversitelerden gen stratejilerimizi de gönderdik, diplomatlarımızla beraber tarihe tanıklık etsinler diye.

Yine Türk Konseyini teşkilata dönüştürdük, yapısal reformlarla bir uluslararası teşkilat haline geldi. Önümüzdeki 11 Kasım’daki zirve ayrıca bu kurumsallaşma bakımından önemli bir zirve olacak.

Doğu-batı arasındaki kritik bir omurga oluşturan Türk dünyası, orta koridorun önem kazanmasıyla daha da ön plana çıktı. Artık kuzey koridor alternatif olmaktan çıktı, yani Asya’yla Avrupa arasındaki ticarette şu anda en kritik güzergah batı-doğu orta koridoru, bizim de üzerinde olduğumuz, merkezinde olduğumuz orta koridordan bahsediyoruz.

Ve Orta Asya ülkeleriyle beraber, kardeş ülkelerle beraber Türkiye-Azerbaycan-Özbekistan, Türkiye-Azerbaycan- Kazakistan dışişleri, ulaştırma ve ticaret bakanları toplantılarını Bakü’de ve Özbekistan’da yaptık, şimdi bir tanesini Türkiye’de, bir tanesini Kazakistan’da gerçekleştireceğiz. Krizler bir taraftan hepimizi etkiliyor, ama diğer taraftan önümüze çok önemli fırsatlar sunuyor, bu fırsatları da değerlendirmemiz gerekiyor ülkemizin, milletimizin ve bölgemizin yararına.

Değerli arkadaşlar, biraz önce anlatmaya çalıştıklarım yenilikçi ve aktif dış politikamızdan bazı örneklerdir. Bunları yapabilmek için hem güçlü, hem de güven duyulan bir aktör olmamız gerekiyor. İçeride milli gücü oluşturan unsurlarda gerekli sinerjiyi sağlayamazsak, dışarıda da başarılı olamayız. Her ülke gücü kadar konuşabilir, gücü kadar sözü geçerli. Biz diplomaside gücümüzü en dinamik güç unsurumuz olan gençliğimiz başta olmak üzere milletimizden alıyoruz. Geleneğimiz ve medeniyetimiz bizim şansımız, milli gücümüzün önemli bir bileşenidir. Hariciyemizin köklü geçmişi de bu mirasın bir sonucu. Gelecek yıl Cumhuriyetimizin 100. yılını kutlarken hariciyemizin … 500. yılını kutlayacağız, ancak bugüne adapte olmak ve geleceğe hazırlanmak bundan da önemlidir. O yüzden sürekli dinamik, sürekli aktif olmak zorundayız, ancak bu sayede Cumhuriyetimizin önümüzdeki asrını tüm dünyada Türkiye yüzyılı yapma hedefimize ulaşabiliriz.

Kıymetli hocalarım, değerli Rektörüm, sevgili öğrenci kardeşlerim; dış politikamızda ilginizi çeken, merak ettiğiniz çok sayıda spesifik somut konular olduğunu biliyorum, ben sizlere şöyle genel bir çerçevede dünyada nasıl oluyor, teoriler nasıl değişiyor, gelişmeleri nasıl okuyoruz ve dış politikamızı buna göre bu gelişmeler karşısında nasıl kurguluyoruz ve dış politikamızın aktörleri nedir, bunları anlatmaya çalıştım. Şimdi isterseniz sizlerin soru-cevaplarıyla sohbetimizi biraz daha zenginleştirelim.

Hem bana tevdi edilen fahri doktora unvanı için, hem de bu sembolik açılış dersinde bana bu fırsatı verdiğiniz için, başta Sayın Rektörümüz Özlenen Hanım olmak üzere üniversite senatosuna, hocalarımıza ve kıymetli öğrencilerimize şükranlarımı arz ediyorum.

Teşekkür ederim.

* Interpress deşifresidir.