AA GENEL MÜDÜRÜ ŞENOL KAZANCI- … Türkiye’nin güvencelerine rağmen belli bazı şartlar yerine
gelirse Patriot da alırız demesine rağmen Amerika’nın şu ana kadar ikna
olmadığı görülüyor. Başka nedenler arayalım mı? Vaşington yönetiminin F-35
programındaki ortaklığımızı bitirmesi yönündeki adımları nasıl
değerlendiriyorsunuz?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- S-400 bir hava savunma sistemi ve
Türkiye’nin ihtiyacı olan bir sistem. Şu ana kadar bizim kendimizin bir
hava savunma sistemi olmadı maalesef. Ve Suriye krizinden sonra
müttefiklerimizden yardım istedik. Bazı müttefiklerimiz Patriot
bataryalarını sınıra gönderdiler, İtalya da SAMP-T bataryalarını gönderdi.
Ve biz bu süreçte özellikle hava savunma sistemini alma çabalarımızı
yoğunlaştırdık, esasen son 10 yıldır almaya çalışıyorduk, ama
müttefiklerimizden alamadık, Patriot’ları da alamadık. Dolayısıyla biz
başka arayışlar içine girdik ve en iyi teklifi ve en iyi teknolojiyi
Rusya’dan aldık, yani Rusya’nın teklifi teknolojik bakımdan da, diğer mali
bakımdan da en uygun şartlardaydı, almaya karar verdik, imzaladık, aldık ve
parasının bir kısmını ödedik, bir kısmı krediye bağlandı, yani her şey
bitti. Şimdi tamamen teslim süresiyle ilgili çalışmalar devam ediyor ve
Türkiye’ye bunlar gelecek.
Şimdi Amerika bizim kararlılığımızı gördü, bir taraftan CAATSA
yaptırımlarına dahil etmeye çalışıyor, yalnız F35’ler CAATSA yaptırımı
içinde değil. CAATSA’ya baktığımız zaman çıkan yasaya, F-35’ler yok. Ama
burada idari tedbirlerle bizi işte eğitimi durdurmaya çalışıyorlar, yok
işte CEO toplantısına davet etmiyoruz, Savunma Bakanımıza bir mektup
yazıyorlar.
Biz onlara şunu söylüyoruz, bu çabalarınız beyhude, biz S-400’ü aldık,
başka bir şeyi yok bunun, aldık. Şimdi siz endişelerimiz var diyorsunuz, bu
endişeleriniz nedir bize iletin ve bu endişelerinizi giderecek olan nedir,
yani doğru mu, değil mi, bu endişelerinizde haklı mısınız, haklı değil
misiniz, bir çalışma grubu kuralım. Çalışma grubunun içinde NATO da olsun,
uzmanlar, sizin uzmanlar, bizim uzmanlar. Ama ortaya attıkları iddiaların
doğru olmadığını zaten teknik bilgisi olmayan insanlar da bilir. Neymiş
efendim S-400’ler F-35’in sistemine girebiliyormuş. Eğer bu iddia doğruysa
zaten, Suriye’de S-400’ler var ve yüzde 100 Rusya’nın kontrolünde. Bize
gelecekler yüzde 100 bizim kontrolümüzde olacak ve NATO’ya tehdit olmaması
için biz zaten ön şartlarımızı en başından koyduk. Diğer taraftan yine
Norveç sınırında S-400’ler var ve Norveç’in F-35’leri uçtu. Suriye’de
İsrail’in ve Amerika’nın F-35’leri S-400’lere çok yakın uçtu. Eğer bu iddia
doğruysa, zaten çoktan S-400 girdi. Sanki biz bir yere taarruz füzesi
almışız gibi, bunu da alabiliriz, bu da ihtiyacımız, sanki biz nükleer
silah üretmişiz gibi bir savunma sistemi alırken bir müttefikimiz neden bu
kadar problem çıkarıyor? Esas sorulması gereken soru bu. Ama biz bu konuda
kararlıyız, hiçbir şekilde bu konuda geri adım atmayacağız ve bu konuda
artık bizim geri adım atmamız mümkün değildir. Bizim ihtiyacımız olan bir
hava savunma sistemidir. Evet, bundan sonra daha da ihtiyacımız var,
Amerika’ya niyet mektubumuzu iki sene önce gönderdik, daha yeni cevap
verdiler, orada müzakere devam ediyor. Ama bir konuda yine Amerika garanti
veremiyor. Fiyatta ve teslim süresinde anlatsak bile Kongreden geçme
garantisi veriyor musunuz? Hayır, veremiyoruz. Veremiyorsan, yarın
Patriot’u biz alamazsak, yine başka sistemler alacağız. Şimdi Fransa SAMP-T
vermek istiyor, bu güzel bir gelişme, Fransa’ya teşekkür ediyoruz. Dün
Dışişleri Bakanıyla da bunu konuştuk, onun Savunma Bakanlığı döneminde
başlayan bir süreçti. Eurosam’la da bu SAMP-T’lerin alınması ve ortak
üretim için bir niyet mektubu imzaladık, daha doğrusu mutabakat zaptı
imzaladık. Dolayısıyla bu gelişmeler, esasen bu adımlar orta vadede ve uzun
vadede bizim ihtiyacımızı karşılayacak olan adımlardır. Ama bizim şu anda
acil olarak savunma sistemine ihtiyacımız var ve bunu da Rusya’dan
karşıladık, bunu iptal etmemiz mümkün değil ve artık bizim bu konuda
kararlı duruşumuzu devam ettirmemiz gerekiyor ki zaten Cumhurbaşkanımızın
liderliğinde de bizim yaptığımız bu. Son derece net, kimseye karşı bir
husumetimiz yok, kimseyle bir problemimiz yok, ama bizim bölgemiz öyle
cennette bir gül bahçesi de değil, dikensiz gül bahçesi de değil. Bizim
komşularımız da Meksika ile Kanada değil Amerika’nın komşuları gibi. Bizim
bölgemizde çok ciddi sorunlar, tehditler eskiden beri olagelmiş. Ama son
zamanlardaki gelişmelere baktığımız zaman, sürekli tırmanma da var. Biz de
Türkiye’nin menfaatleri için gereken adımları atmak durumundayız, olay bu
kadar basit.
AA GENEL MÜDÜRÜ ŞENOL KAZANCI- Bunun bazı sonuçları olsa da mı Sayın Bakan?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bunun sonuçları ne olursa olsun bizim
bundan vazgeçmemiz mümkün değil. Biz artık millet olarak da, ülke olarak da
bir karar vermemiz lazım. Ya her zaman olduğu gibi geçmişte Amerika bunu
dedi, alma dedi almayacağız tamam, al dedi alacağız tamam, başkalarına
bağımlı bir ülke olacağız ya da tam bağımsız özgür bir ülke olmak için
zorluklar da olsa bunları göğüsleyerek milletimizle beraber kendi yolumuza
devam edeceğiz ve bu yoldan bizi de kimse geri çeviremez. Bu bizim için
milli bir meseledir, hayati bir meseledir. Evet, zorluklar olmadan ve
engeller olmadan özellikle uluslararası ilişkilerde, dış politikada bir
hedefe ulaşmak da o kadar kolay değil. Bunlar olacak, ama bunları
göğüslemeye milletimiz de hazır, biz de hazırız ve neyse bu zorlukları
karşılarız. Ama bağımsız ve özgür bir ülke ve millet olmak için biz bu
kararlılığımızı devam ettireceğiz.
AA GENEL MÜDÜRÜ ŞENOL KAZANCI- Sayın Bakanım, ay sonunda Cumhurbaşkanımızın G-20 marjında Sayın
Trump’la Japonya’da bir görüşmesi olacağı bilgi bizde var, Sayın
Cumhurbaşkanı bunu açıkladı. Burada hangi mesajları vereceğiz Türkiye
olarak?
S-400’lerin teslimatından sonra Amerika’nın yaptırımlara girmesi, CAATSA,
Amerikan düşmanlarını yaptırımlarla yola getirme diyelim kanunu gereği
yaptırımlar söz konusu olacak. Burada Rusya, Kuzey Kore, İran bugüne kadar,
2017’den sonra çıkan kanunda bugüne kadar yaptırıma uğratılmış ülkeler. Ama
şimdi S-400 konusunda bir de Hindistan da topun ağzında tabiri caizse, NATO
üyesi bir ülke olmamasına rağmen Hindistan, bu alışverişi gerçekleştirmesi
durumunda ki o aynı zamanda F-35’in muadili olan uçağın ortak üreticisi de
pozisyonunda Hindistan biliyorsunuz, bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye böyle bir yaptırımla, CAATSA yaptırımıyla karşılaşırsa, bu bir
paket tabii, bir kısmıyla karşılaşmak, bir kısmıyla karşılaşmamak gibi
durumlar da olabilir, ama bu bizim ithalatımızı, ihracatımızı önemli ölçüde
etkileyecek gibi değerlendiriliyor Amerikalılar tarafından, onların
basınında böyle çıkıyor. Bir misillemede bulunmamız söz konusu olur mu, biz
nasıl değerlendiririz bunu?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi bir ülkenin tek başına başka
ülkelere al ya da alma diye talimat vermesi bir kere etkin çok taraflılıkla
tamamen çelişiyor. Biz çok taraflılığa inanıyoruz. Tek başına bir ülkenin
başka ülkelerin ne yapacağına karar vermesini de kabul etmiyoruz,
reddediyoruz. Dolayısıyla Amerika’nın bu anlayıştan vazgeçmesi lazım. Bu
anlayıştan, Amerika’nın bu yaklaşımından sadece komşuları değil Avrupa
Birliği de çok rahatsız. İran’a yönelik yaptırımlardan dolayı Avrupalıların
çok rahatsız olduğunu görüyoruz. Dün Fransız Dışişleri Bakanıyla da bu
konuyu konuştuk, diğerleriyle de görüşüyoruz. Yine Hindistan’a veya başka
herhangi bir ülkeye başka bir ülkeden şu sistemi al ya da alma talimatı
verme hakkını Amerika nereden buluyor? Efendim, yok yaptırım uygularız,
nereye kadar gidecek bu iş? Dolayısıyla siz bir ülkeye yönelik bir hamlede
bulunursanız, olumsuz bir adım atarsanız o ülkenin de size vereceği
karşılığı vardır. Bizim de elbette, biz bunu tercih etmeyiz, Amerika bize
yönelik olumsuz adımlar atarsa CAATSA’yla ilgili bizim de buna karşı
atacağımız adımlar var. Zaten bunun çalışmalarını Cumhurbaşkanımızın
liderliğinde yapıyoruz. Yeri geldiği zaman bunları da açıklarız da, bunları
da yaparız. Yani Amerika bu kararları aldı, biz de sessiz sedasız oturalım
ve ağzımızı da kapatalım, Amerika ne derse o olur anlayışı yok artık, böyle
bir anlayış yok. Bunu bizim kabul etmemiz mümkün değil. Ne olursa olsun biz
de bize yönelik olumsuz bir davranış ve adım olursa biz de bunun
karşılığını mutlaka vereceğiz.
SORU- Efendim, anladığımız kadarıyla siz Türkiye’nin ulusal çıkarlarını
dikkate alarak, yani bahsettiğiniz gibi bölgede çok ciddi krizler var,
savaşlar var. Burada Türkiye’nin bu tehdit algılaması neticesinde ulusal
çıkarlarımız çerçevesinde S-400 konusunda anlaşmaya vardınız ve şimdi bu
gerçekleşiyor. Bu konuda elbette yaptırımlar ve bunun etkileri olacak.
Türkiye’de de muhalefet partilerinin bu konuya yaklaşımlarıyla ilgili henüz
tam bir net duruş yok. Sizden zaman zaman işte bizi Hükümet bilgilendirsin
nedir, olayın tam ayrıntısı nedir diye söylüyorlar. Bu konuda bir çalışmayı
düşünüyor musunuz?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi öncelikle şu tehditleri
söyleyeyim, bakınız yarın bize yönelik herhangi bir saldırı olduğu zaman
NATO’nun bizi koruma kapasitesi yok, bunu da kabul etmemiz lazım, üyesi
olduğumuz bir NATO’dan bahsediyoruz. NATO şu anda bizim hava sahamızın
ancak yüzde 30’unu koruyabiliyor. Diğer NATO’nun Doğu Kanadına baktığımız
zaman ve Baltık ülkeleri dahil, oralarda da bu sıkıntı var. Bizim en kritik
olduğumuz dönemde, ihtiyacımız olduğu dönemde, Suriye tarafından roketlerin
ve saldırıların geldiği dönemde bile Amerika, Hollanda ve Almanya
bataryalarını geriye çekti, Patriot bataryalarını. Yarın bizim başımıza bir
şey geldiği zaman kim koruyacak bizi? NATO’ya mı güveneceğiz bu anlamda
kapasite bakımından, yoksa o bataryalarını çeken ülkelere mi güveneceğiz?
Bir tek İspanya ile İtalya bunları bıraktı, onlara da teşekkür ediyoruz.
Elbette bu bir milli mesele, dolayısıyla tabii ki muhalefeti de her zaman,
onlar zaten soruyorlar, Bakanlıktaki arkadaşlarımızla da temastalar, ama
topluca bir bilgilendirme talebi olursa da bunu yaparız. Başka konularda da
yaparız, diğer konularda, Ege konularında, şimdi Doğu Akdeniz’deki
gelişmeler konusunda, bunların hepsi dış politika milli politikadır. O
nedenle muhalefetle de, muhalefete bilgi verme konusunda bizim hiçbir
tereddüdümüz olmaz, veririz, yeter ki onlar arzu etsinler. Ama bu bilgileri
almadan da, efendim Türkiye S-400’ü almasın, iptal etsin gibi
açıklamalarını da doğru bulmuyoruz. Birilerine hizmet etmesinler, Türkiye
Cumhuriyeti Devleti’ne ve Türk milletine hizmet etsinler.
AA GENEL MÜDÜRÜ ŞENOL KAZANCI- Efendim, bir başka S-400’ün gerekli olduğu alanlardan aslında,
komşumuzda, İdlib’de, Suriye’de rejim güçleri dün Silahlı Kuvvetler gözlem
noktasını 35 alan topuyla hedef aldı. Birkaç yaralımız da var, hafif
yaralı. Rusya hemen saldırgan bir örgütü, radikal bir örgütü sorumlu
tutuyor. Rejim güçleri gözlem noktalarımıza ve sivil yerleşimlere artan
saldırı ve tacizleri Rusya’ya rağmen mi yapıyor? Rusya’nın Astana sürecini
korumak için daha fazlasını yapması mümkün mü?
Bu arada Astana süreci güvende mi? Birleşmiş Milletler Temsilcisini de
ağırladınız iki gün önce, Pedersen’i. Orada işler nerede, anayasa hazırlığı
nasıl gidiyor?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Önce sonundan başlayalım. Pedersen
geldi, Astana süreciyle ilgili fikrimizi de sordu. Astana sürecinin devam
etmesinde fayda var. Bugüne kadar Suriye’de sahada ve masada herhangi bir
gelişme olduysa ve bugüne kadar Cenevre süreci, orada hiçbir şey olmamasına
rağmen canlı kaldıysa, bunun sebebi Astana’da, yer yer Soçi’de bizlerin
muhalefetle, rejimle birlikte üç garantör ülke olarak, gözlemci ülkeler
var, şimdi Irak ve Lübnan’ı da gözlemci olarak oraya davet etme kararı
aldık Ürdün’den sonra komşu ülkeler olarak. Birlikte orada aldığımız
kararlar, attığımız adımlar sayesinde olmuştur.
Bugün siyasi süreci, Anayasa Komisyonunun konuşuyorsak, yine Astana süreci,
Soçi süreci sayesinde olmuştur. Ayrıca, rejimle muhalifler arasında zorla
alıkonulan insanların değişimi, takası bugüne kadar yapıldıysa, güven
artırıcı adımlar atıldıysa yine rejimle muhalefet arasında, o da Astana
süreci sayesinde olmuştur.
Ama diğer taraftan İdlib ve Suriye genelinde ise burada Rejimin garantörü
kimdir? Rusya ve İran. Dolasıyla, efendim biz Rejime söz geçiremiyoruz
mazeretini biz kabul etmeyiz. Başından beri biz dedik ki, muhalefetin
garantörüyüz, evet ılımlı muhalefetten bugüne kadar hiçbir problem yok.
Radikal gruplar var, doğru. İdlib’deki radikal grupları oraya kim gönderdi?
Rejimin kendisi gönderdi. Nereden gönderdi? Halep’ten gönderdi, Doğu
Guta’dan gönderdi, Humus’tan, Hama’dan silahlarıyla beraber gönderdi. Biz
biliyorduk ki ileride diğer yerler alındıktan sonra bu radikal grupların
burada bulunmasını bahane göstererek buraya saldırmak için gönderdi
bunları. Biz bunları başından beri biliyoruz.
Şimdi bu tacizler oldu. Rusya’yla ateşkes için biz beraber çalışıyoruz. Ve
Rusya burada sorumluluğunu yerine getirmesi gerekiyor. Ve İdlib muhtırasını
sonuna kadar uygulamamız lazım. Sahada istihbaratımız, askerlerimiz bu
konuda da yoğun çaba sarf ediyor. Ama son dünkü tacizlerden üç tane
askerimiz hafif bir şekilde etkilendiler ama ne olursa olsun, hiç
etkilenmese bile oraya yönelik bu atışların tam 10. gözlem noktasını hedef
almasa bile o bölgeye yönelik bu atışların kasıtlı olduğunu düşünüyoruz. Ve
Rusya’ya ve diğerlerine de gerekli mesajları verdik. Eğer bir daha tekrar
ederse gerekeni yaparız diye arkadaşlarımız da bu süreci takip ediyor.
Suriye’nin geleceği için ve siyasi çözüm için anayasa dahil İdlib
Muhtırasının uygulanması gerekiyor, ateşkesin devam etmesi gerekiyor. Ve
Rejimle muhalifler arasındaki bu güven arttırıcı adımlarla beraber kalıcı
bir siyasi çözüme odaklanmamız lazım.
Fırat’ın kuzeydoğusuyla ilgili, YPG’nin kontrol ettiği noktalardan
Amerika’nın çekilmesi, o ayrı bir konu. Onu da zaten hem Rusya’yla, hem
Amerika’yla ve diğerleriyle koordine etmeye çalışıyoruz.
AA GENEL MÜDÜRÜ ŞENOL KAZANCI- Teşekkür ediyorum. Buyurun.
SORU- Müsaade ederseniz, ben bu Anayasa Komisyonu meselesinde nerede bir
tıkanma yaşanıyor, onu açıklar mısınız?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Anayasa Komisyonunda üç tane liste var;
muhalefetin, Rejimin ve sivil toplum listesi, 50’şer kişiden oluşuyor.
Muhalefet kendi listesini bizim üzerimizden verdi, Rejim de Rusya üzerinden
kendi listesini verdi, burada problem yok. Ama sivil toplum listesinde 6
kişide problem vardı. Bunlar sivil toplum örgütünü temsil etmiyor. Bir
tanesi merkez bankası başkanıydı, bir tanesi siyasi parti başkanı, bir
tanesi daha düne kadar başsavcıydı. Dolasıyla ve hatta burada birçok
katliamlara salık veren bir kişiydi. Bunlar sivil toplumu temsil etmiyor
diye biz de Birleşmiş Milletler’de itiraz ettik. Sonuçta üç artı üç olsun,
yani üç kişi değişsin, üç kişi kalsın pazarlığı vardı. En son Rusya 4 artı
2 olsun diye ısrar etti.
Biz de BM’ye nasıl olsa karar alma konusunda bir paket halinde düşünüyoruz,
kim başkan olacak, başkan yardımcısı kim olacak, hangi oranda kararlar
alınabilecek, baktık ki bu yüzde 75 oranında karar alınacağına göre iki
isimden birisinden bir şey değişmez dedik. BM de, evet, kabul ediyoruz, 4
artı 2’yi kabul ediyoruz, hadi kuralım.
Şimdi Rusya’dan bir cevap bekliyoruz. Efendim, işte Rejim bunu da istemiyor
gibi bazı şeyler söylemeye çalışıyorlar. Ama bunun pazarlığını yapan
bizimle kimdir? Rusya. Dolayısıyla Rusya Rejimin de garantörü olduğuna göre
gereğini yapmalı. Bir an önce üç Dışişleri Bakanı olarak İran, Türkiye ve
Rusya, gidip Cenevre’ye bunun açıklamasını yapmamız lazım. Ve Anayasa
Komisyonu, oturup hemen çalışmaya başlaması lazım ki bu siyasi süreç için
çok kritik bir adım olacak.
AA GENEL MÜDÜRÜ ŞENOL KAZANCI- Cenevre’deki ortak toplantıya çok yakınız o zaman?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Eğer sözlerinde dururlarsa, normal
şartlarda çok yakınız.
AA GENEL MÜDÜRÜ ŞENOL KAZANCI- Evet.
SORU- Benim bir başka sorum Türkiye-Suudi Arabistan ilişkileriyle ilgili
olacak. Biz şu an hangi durumdayız Suudi Arabistan’la? Çünkü Cemal Kaşıkçı
cinayeti ve daha önce ki bazı sıkıntılardan dolayı sorunlu bir dönem
geçirmiştik. Ama bayramda Sayın Cumhurbaşkanının Kral Selman’ı araması, en
son Abha’ya yapılan saldırıda sizlerin, Dışişleri Bakanlığı’nın bir kınama
yayınlamış olması. Hangi durumdayız bu açıklamalar, bu yeni dönem
Türk-Suudi Arabistan ilişkilerini nereye götürüyor?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Biz kime yapılırsa yapılsın, hedef kim
olursa olsun ve kim tarafından gelirse gelsin terör saldırılarını ve bu tür
saldırıları her zaman kınıyoruz. Türkiye’nin bu konudaki ilkeli tutumunu
zaten tüm dünya takdir ediyor özellikle terörle mücadele konusunda.
Diğer taraftan, bizim esasen Suudi Arabistan’la ikili bir meselemiz yok.
Geçmişte biraz vardı Mısır sebebiyle. Dışişleri Bakanı olarak ilk göreve
başladığım günlerde bunu gördüm ve kendilerine dedik ki, bizim sizinle
ikili bir problemimiz var mı? Hayır, yok. Mısır dolayısıyla siz bize niye
bu şekilde yaklaşıyorsunuz? Bizim sizinle ilişkilerimiz iyi olduğu zaman
Mısır dahil diğer bölgesel konularda da birlikte adımlar da atabiliriz,
buraların istikrarı için birlikte çalışabiliriz dedik. Ve Kral Selman
göreve geldikten sonra da ilişkilerimiz çok daha iyi noktaya geldi Sayın
Cumhurbaşkanımızın liderliğinde hiçbir problemimiz yoktu, ilişkilerimiz
gayet iyi.
Bu Kaşıkçı olayını biz ikili ilişkilerimizden tamamen bağımsız tuttuk.
Burada bir cinayet var, cinayetin yapıldığı yer İstanbul’daki
Başkonsolosluk, cinayeti işleyenler de Suudi Arabistan’dan gelen kişiler ve
isimleri belli ve bu kişiyi öldürdüklerini de itiraf ettiler zaten.
Dolayısıyla bu gelişmelerden sonra Suudi Arabistan’ın bize yönelik
yaklaşımı değişmeye başladı. Biz bu işi bir cinayet olarak, cinayetin
aydınlatılması ve cinayeti işleyenlerin yargı önünde hesap vermesi
konusundaki talebimizi ilettik. Onların bizden talepleri oldu, ortak
komisyon, evet kuralım, kurduk. Ama bu süreçte çalışmadığı gibi
Başkonsolosluğa girme konusunda geciktirerek bunu suistimal ettiler, bunu
söylememiz lazım. Başsavcımız gelsin dediler, işbirliği yapalım, hayhay
dedik, Başsavcıları geldi, biz tüm bilgileri delilleri verdik, onlar hiçbir
şey vermediler, geri döndüler. Ama bu zaten bizim kontrolümüzde olan bir
şey değil, uluslararası bir problem.
Şimdi Birleşmiş Milletler Özel Raportörü Callamard taslak raporunu
hazırladı, orada görüşlerini, tespitlerini de net bir şekilde yazdı. Bu
taslak raporu sonra, nihai hale geldikten sonra herhalde yakın bir zaman
içinde açıklayacaklar. Yani bu bir cinayet meselesi, eğer bu cinayete bizim
göz yummamızı, kapatmamızı veya hiçbir şey söylememizi istiyorlarsa, bu
doğru bir yaklaşım değil, çünkü bu bir cinayet, yani bunun sorumluluğu var.
Yerel işbirlikçinin kim olduğunu söylemediler. Şimdi hepimiz Müslümanız
diyoruz, tamam. Şimdi İslam Zirvesi de Mekke’de oldu, o da tamam. Fakat
öldürdüğünüz kişinin cesedi nerde, bunu bile söylemediniz. Yani bir
Müslüman öldürülür, ölür, şehit düşer veya başka türlü ölür. Ama en azından
Müslüman olmasa da bile herkes defnetmek ister. Cenaze nerede, ceset
nerede? Yani bu konularda hiçbir bilgi verilmedi. Bizden kaynaklanan
sorunlar değil. Ama biz bu Kaşıkçı olayını ikili ilişkilerimizden bağımsız
tutuyoruz. Ama onlar gördüğümüz kadarıyla tam bağımsız tutmuyorlar, tam
ilişkilerimizi de buna bağlamaya çalışıyorlar. Cumhurbaşkanımızın bayramda
araması da esasen, yani bizim Suudi Arabistan’la hiçbir problemimizin
olmadığını, ikili düzeyde olmadığının göstergesidir. İslam Zirvesi’ne ben
gittim katıldım, devrettik dönem başkanlığını. Şimdi bizde rotasyon var,
bazıları niye devrettiniz diye yazıyor da. Üç sene biz yaptık Asya
Grubundan, üç sene Arap Grubundan, Afrika Grubu var, rotasyon devam ediyor.
Gambiya yapamadığı için Suudi Arabistan üstlendi. Ve biz de onların üç
yıllık dönem başkanlığında o gün konuşmamda da söylediğimiz gibi ümmet
için, Filistin için ki İslam İşbirliği Teşkilatı’nın kuruluş sebebidir
Filistin ve Kudüs, İslam dünyası için yapacakları tüm çalışmalarda
yanlarında olacağız dedik. Yani Suudi Arabistan’la gerçekten ikili düzeyde
bizim hiçbir problemimiz yok. Ama onlar bu Kaşıkçı cinayetinden sonra o
meseleyi ikili ilişkilerimize yansıtmaya çalıştılar, bu kadar açık, net
konuşuyoruz. Bizim çünkü gizli bir gündemimiz yok.
AA GENEL MÜDÜRÜ ŞENOL KAZANCI- Teşekkür ediyoruz. Sayın Faruk Tokat.
SORU- Sayın Bakanım, benim sorum İran’a yönelik yaptırımlarla ilgili
olacak. Az önce sizin de ifade ettiğiniz üzere bu konu uluslararası
toplumun büyük bir kesiminde derin rahatsızlığa sebep oldu. Öte yandan da
Körfez’de tankerlere yönelik saldırılar veya provokasyonlar yaşanıyor,
gelişmeler çok daha tehlikeli bir yöne evrilebilir mi, uluslararası topluma
nasıl bir sorumluluk düşüyor.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Körfez’deki saldırılar gerçekten endişe
verici. Dün tam biz baş başa toplantıdan çıkınca bize bilgi geldi Fransa
Dışişleri Bakanıyla, yani onunla da biraz değerlendirme fırsatı bulduk
sonra, gerçekten herkesi endişeye sürüklüyor. Ama alelacele bir ülkeye
yıkmaya çalışmanın da bir faydasının olmadığını düşünüyoruz. Biz burada
kimse temizdir, kimse suçludur demiyoruz, ama bunun ciddi bir şekilde
soruşturulması lazım. Hemen birkaç saat içinde biz tüm delilleri bulduk,
ettik diyerek açıklama yaparak bir ülkeye yönelik suçlamada bulunmasını da
endişe verici buluyoruz. Ve bunun arkasında ne var ona da iyi bakmak lazım.
Söylediğimiz gibi biz o masum veya bu suçlu demiyoruz, ciddi bir şekilde
soruşturulması lazım. Daha önce de oldu, şimdi ikinci saldırılar oldu ve
bölgede maalesef bir tırmanmaya, gerilime yol açtı. İran da bu konuda bizim
hiçbir sorumluluğumuz yok dedi. Yani bunları dikkate alarak ciddi bir
soruşturmanın, incelemenin yapılması gerekiyor, bunun sebebini bulmak
lazım. Aksi takdirde o bölgedeki buna benzer adımlar gerilimi daha da
arttırabilir, Allah korusun daha başka yola doğru gidebilir.
Diğer taraftan, İran’a yönelik yaptırımları da doğru bulmadığımızı her
vesileyle söyledik. Avrupa Birliği, Avrupa ülkeleri de bunu doğru bulmuyor.
Avrupa ülkelerinin bazıları İngiltere, Fransa, Almanya gibi ülkeler INSTEX
diye bir mekanizma kurdular, henüz daha uygulamaya geçmedi. Yine dün
Fransız Dışişleri Bakanı Le Drian’la bunu değerlendirdik. Biz de İran’la
buna benzer bir mekanizma mı kuracağız, INSTEX’e mi dahil olacağız? Onu da
değerlendiriyoruz, hem İran’la görüşüyoruz hem Avrupalılarla görüşüyoruz.
Ama Amerika’nın İran’a yönelik bu yaptırımları sadece İran halkına zarar
verir ve bu yöntemle de İran’dan netice alınmayacağını, ancak İran’la
angajmana girerseniz geçmişte bu nükleer anlaşmayla ilgili KOEP
anlaşmasıyla ilgili süreçte de gördük ve müzakere ederseniz bir netice
alabilirsiniz. Biz İran’la asırlardır komşuyuz dolayısıyla İran’ı da
herkesten daha iyi tanırız, biliriz. Amerikalılara da tavsiyemiz budur.
AA GENEL MÜDÜRÜ ŞENOL KAZANCI- Yaptırımlara değinmeyen bir ticaret modeli arayışındayız ya da
mevcut INSTEX’e gireceğiz.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Zaten biz şu anda birçok konuda
ticaretimizi devam ettiriyoruz İran’la. Tabii özel şirketlerimiz, özel
sektörümüz bu yaptırımlardan çekindiği için azaltmaya gidiyor ya da
durdurmaya gidiyor, ama biz devlet olarak gerekenleri yapıyoruz. Diğer
taraftan bu INSTEX gibi bir mekanizmanın kurulması konusunda ya da mevcut
INSTEX’e uygulamaya girerse dahil olma konusunda da her iki tarafla
görüşmelerimizi sürdürüyoruz.
AA GENEL MÜDÜRÜ ŞENOL KAZANCI- Teşekkür ediyorum. Mehmet Öztürk.
SORU- Efendim, yeniden hoş geldiniz. Benim sorum son dönemde hızla
gerginliğin artmaya başladığı Doğu Akdeniz’le ilgili. Bizim daha önceden
Ege’de Yunanistan’la sorunlarımız vardı aynı tabii kaynaklar ve kara
sularından dolayı, ama son dönemde gözler Doğu Akdeniz’e çevrildi.
Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki kararlılığı uluslararası alanda dikkatleri
daha fazla çekiyor. Rumların enerji kaynaklarını tek taraflı kullanma
çabası uluslararası anlaşmalar ve ihlallere tansiyon artıyor. İlerleyen
haftalarda hangi adımları atacak Türkiye? Rumların Türk sondaj gemisi
çalışanlarına yönelik uluslararası tutuklama emri hazırlıkları bizden ne
tür karşılıklar bulur? Rum tarafı günün sonunda istediğini alamayacağını
görecek mi? Yunanistan’dan beklentilerimiz nelerdir? Rum Kesimiyle
işbirliğini derinleştiren İsrail ve Mısır gibi ülkelere mesajınız nedir?
5-6 tane soru oldu ama.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şunu söyleyeyim Akdeniz’deki tüm ülkeler
için mesajımız şudur, Türkiye’yi dışlayan, Türkiye’nin içinde olmadığı
hiçbir anlaşma geçerli değildir. Akdeniz’de biz de varız, bizim de kıta
sahanlığımız var ve kıta sahanlığımız sınırları bellidir, bunu da Birleşmiş
Milletler’e kaydettirdik biz bu bir.
İkincisi, bizim yaptığımız şey nedir? Kendi kıta sahanlığımız içinde ve
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığına
ruhsat verdiği alanlarda sismik araştırma ve sondaj yapmaktır. Eskiden
sadece sismik araştırma yapardık, çünkü bizim sondaj gemimiz yoktu. Şimdi
Fatih 1 gemimiz hemen Kıbrıs’ın batısında sondaja başladı. Şimdi ikinci
gemimiz geliyor ve ikinci gemimizde yine o bölgeye Karadeniz’e gidecekti o
bölgeye kaydırdık. Bunun sebebi ne? Bunun sebebi yıllardır tüm
uyarılarımıza rağmen Rum Kesiminin tek taraflı bir şekilde Kıbrıs etrafında
arama, sismik arama ve şimdi de sondaj çalışmalarına başlamasıdır. Neden
tek başına diyoruz, tek taraflı diyoruz? Burada Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyetinin ve Kıbrıs Türk Halkının da hakkı var. Bunu da Rum Kesimi
kabul ediyor, Avrupa Birliği de kabul ediyor. Biz onlara Kıbrıs Türk
Halkının haklarını garanti altına aldıktan sonra bu tür adımları atın
dedik. Efendim böyle yaparsak tanımış oluruz, hayır. Bugün Tayvan’ı herkes
tanımıyor, ama herkes ticaret de yapıyor, anlaşma da yapıyor Tayvan’la.
Özel şirket üzerinden olsun, Avrupa Birliği üzerinden olsun her türlü
esnekliği gösterdik. Efendim şimdi değil de satarken garanti altına
alacağız. Neden şimdi? Şimdi yapamam. Şimdi yapamıyorsan satarken de
yapamazsın.
AA GENEL MÜDÜRÜ ŞENOL KAZANCI- Yapmazsın veya.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yapmaz, yapamazsın yani, yani garanti
altına almazsın biz güvenmiyoruz zaten. Müzakerelerde de gördük, mutabakata
vardığın konularda bile ertesi gün geri adım atıyorlar. Yani gerçekten ben
bir milleti, bir devleti veya bir ulusu kim olursa olsun genellemek
istemem, ama bu müzakerelerde gördüm ki ve 5 yıldır görüyorum ki yani
verdikleri hiçbir sözü tutmuyorlar bunlar hiçbir sözü. Tutmadıkları gibi
her gün değiştirirler. O yüzden biz de kendi adımımızı kendimiz attık. Yani
burada Türkiye Cumhuriyetinin menfaatlerini korumak için ve Kıbrıs KKTC’nin
ve Kıbrıs Türk Halkının haklarını korumak için biz de bölgeye sondaj
gemilerimizi gönderdik. Eskiden Barbaros Hayrettin Paşa sismik araştırması
yapıyordu, onlar da Türkler yine böyle yapacak dolayısıyla bir şey olmaz
dediler, ama gemileri gönderince şimdi paniklediler. Önce bazı tepkiler
oldu, bu tepkilere biz tabii karşılığını verdik bu tepkilere yönelik biz de
cevabımızı verdik, ama onun dışında herkesi bilgilendirdik. Mesela
İngiltere’yi bilgilendirdikten sonra bu bölgeleri tartışmalı bölge olarak
şey yaptık. Amerika’nın açıklamasına baktığımız zaman Avrupa Birliğinin
açıklamalarına göre dengeli bir açıklama olduğunu görüyoruz. Biz tüm P-5
ülkelerine yani Güvenlik Konseyi Daimi Üyesi ülkelerin Dışişleri
Bakanlarına ve de Avrupa Birliği üyesi ülkelerin Dışişleri Bakanlarına
Mogherini mektup gönderdik ve hukuki veçheleriyle beraber oradaki
haklarımız ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin ve Kıbrıs Türk halkının
haklarının ve Türkiye Cumhuriyetinin haklarını açıklayan bir mektup
gönderdik. Ayrıcı Bakanlığımız, arkadaşlarımız burada Bakanlıkta tüm
büyükelçileri davet ederek yine aynı kapsamda büyükelçileri, ülkelerin
büyükelçilerini bilgilendirmede bulundu ve çok etkilendiler. Şimdi bilmeden
konuşuyorlar Avrupa Birliği içinde dayanışma anlayışıyla hemen taraf
tutuyorlar. Oysa biz Avrupa Birliğine bu konuyu çözelim yoksa bu iş bu
şekilde gerilecek demiştik.
AA GENEL MÜDÜRÜ ŞENOL KAZANCI- Yani zamanında bir uyarıda bulunmuştuk.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Çok bulunduk Avrupa Birliğine bakın biz
gerekli adımlar eğer burada olmazsa biz adımları atarız o zaman da
gerginlik olur, bu işi siz çözün diye defalarca Avrupa Birliğine uyarılarda
bulunduk. Aynı bilgilendirmeyi Brüksel’de de arkadaşlarımız yaptı. Bizim
burada uluslararası hukuk bakımından da haklılığımız ortadadır ve bu konuda
da kararlıyız ve kararlılığımızı da herkes gördü.
SORU- Efendim bu konuda Rusya da bir taraf olmaya doğru gidiyor mu?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Yok Rusya’dan şu ana kadar herhangi bir
açıklama görmedik. Dolayısıyla, Rusları da zaten dediğim gibi
bilgilendirdik. Buradaki haklarımız nedir, Kıbrıs Türk Halkının hakları
nedir. Ruslar bu Kıbrıs sürecinde görüşlerini söylerler yani kalıcı bir
çözüm olması konusunda, hatta P5 ülkeleri de katılsın diye müzakerelere
bazen taleplerini de iletiyorlar. Ama biz Birleşmiş Milletler, Avrupa
Birliği gözlemci çünkü eğer herhangi bir çözüm olduğu zaman Avrupa
Birliğini ve Avrupa Birliği hukukunu da ilgilendiren konular olduğu için
onlar orada gözlemci olarak duruyorlar. Ve garantör ülkeler olarak bugüne
kadar bu müzakereleri sürdürdük, ama bu sondaj konusunda Rusların öyle
taraf tutan bir açıklamasını ya da bir tutumunu görmedik.
AA GENEL MÜDÜRÜ ŞENOL KAZANCI- Efendim, sondaj gemisi çalışanlarına yönelik uluslararası arama
işte bir taciz söz konusu oluyor bu konuyla ilgili.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bu konuda açıklamamızı zaten yaptık,
yani Kıbrıs Rum Kesimine hadlerini bilmesi gerektiğini hatırlattık ve bu
konuda biz hiçbir şekilde taviz vermeyeceğiz ve gerekli adımları atarız
dolayısıyla bu tür yollara tevessül etmesinler anlamında zaten açıklamamızı
yaptık. Türkiye’nin tutumu bu yani. Öyle Kıbrıs Rum Kesimi bizim
vatandaşlarımızı tutuklayacak biz de buna müsaade edeceğiz bu böyle bu
mümkün değil.
AA GENEL MÜDÜRÜ ŞENOL KAZANCI- Gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz efendim Doğu Akdeniz’de
gerilim tırmanıyor mu, yoksa makul bir yerde mi duruyor?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şimdi Doğu Akdeniz’deki mesele sadece
Rum Kesimiyle, Yunanistan.
AA GENEL MÜDÜRÜ ŞENOL KAZANCI- Endişelenmeli miyiz yani?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Bence endişelenmeye gerek yok, taşlar
yerine oturur. Burada hak, hukuk çerçevesinde herkesin menfaati garanti
altına alındığı zaman, paylaşmayı da bildiği zaman sorun yok. Bizim
itirazımız nedir? Bu tek taraflı adımların atılmasıdır. Yani bu noktaya
gelecekler, mecbur gelecekler. Yani Rum Kesimi de gelecek, Yunanistan da
gelecek, Avrupa Birliği de gelecek, Akdeniz’deki ülkeler de gelecek bunun
başka çıkar yolu yok. Ama tabii Suriye’den dolayı, Rusya’nın oradaki
mevcudiyeti, Amerika’nın, Batılıların oradaki mevcudiyeti gibi konulardan
dolayı şu anda herkesin tabii gözü Doğu Akdeniz bölgesinde. O bölgedeki gaz
ve petrol rezervleri ne kadar zengin, ne kadar yeter o da o konuda da ciddi
soru işaretleri var. Ama bir gerçek var ki miktarı ne kadar olursa olsun
Avrupa piyasalarına, dünya piyasalarına ulaşması için tek alternatif
Türkiye. Onun dışında Yunanistan’dan veya diğer yerlerden gelecek
alternatiflerin maliyeti çok yüksek, yani karşılamaz.
AA GENEL MÜDÜRÜ ŞENOL KAZANCI- Teşekkür ediyorum. Müsaade ederseniz Kudüs’e bağlanacağız Sayın
Bakanım. Turgut Alp Boyraz karşımda. Turgut Bey, buyursunlar.
SORU- Sayın Bakanım, ABD Başkanı Trump iktidara geldiğinden bu yana
uluslararası hukukun hilafına ve İsrail’in lehine bazı adımlar attı. Şimdi
de malumunuz bu sözde yüz yılın anlaşması adı altında Filistin üzerinde
büyük bir baskı kuruluyor, hatta bölge ülkeleri üzerinde de baskılar var.
Siz bu hazırlıkları nasıl değerlendiriyoruz, böyle bir girişimin sizce
başarı şansı nedir? Teşekkür ederim.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Çok teşekkür ediyorum. ABD’nin Kudüs
konusunda, Filistin ya da Ortadoğu konusunda tek taraflı attığı adımların
bugüne kadar bir faydasını görmedik. Esasen bir konuda bir ülkenin ya da
bir kurumun inisiyatif alabilmesi için, arabuluculuk yapabilmesi için
tarafsız olması lazım, objektif olması lazım. ABD taraf tutuyor, bunu da
tüm dünya görüyor. ABD’nin bu tutum uluslararası camiadan destek görmedi,
bazı ülkelerden destek gördü. Tüm ülkelere baskı yapmalarına rağmen
Birleşmiş Milletlerde aldırdığımız iki tane kararda da görüldüğü gibi ancak
7-8 ülke ABD’yle birlikte hareket etti.
Diğer taraftan bazı ülkeler fikrini de değiştirmeye başladı. Örneğin,
Paraguay da Büyükelçiliğini taşıma kararı almıştı, Paraguay bu kararını
şimdi geri çekti. Dolayısıyla, bu tür yöntemlerle Ortadoğu sorununa bir
çözüm getirmemiz mümkün değil. Oysa Ortadoğu sorununu çözmenin
parametreleri gayet basit bir şekilde belli, iki devletli çözüm. 1967
sınırları çerçevesinde bağımsız bir Filistin Devletinin de yine kurulması,
Doğu Kudüs’ün de Başkenti olan bir devletin kurulması ve iki devletli bir
çözümün dışındaki bir alternatif Ortadoğu sorununu çözmez. Biz İslam
İşbirliği Teşkilatı Zirvesinde de yine Sayın Cumhurbaşkanımız adına oraya
katıldık ve Sayın Cumhurbaşkanımızın mesajlarını da net bir şekilde
konuşmamızda ilettik. Burada yani Kudüs’ü, Filistin’i paraya değişen bir
çözümü bizim kabul etmemiz mümkün değildir. Yani burada esas bizim
kriterimiz de şudur, Filistinlilerin kabul etmeyeceği hiçbir çözümü Türkiye
Cumhuriyeti olarak ve Türk milleti olarak bizim de kabul etmemiz mümkün
değildir. Dolayısıyla, burada parayla her şeyi satın alma planı görüyoruz
ve Bahreyn’deki konferansında buna yönelik bir konferans olduğunu
düşünüyoruz, Filistinlilerin yaptığı çağrıda da bunu görüyoruz. Ve bu tür
çabaların, yani parayla her şeyi hallederiz düşüncesinin Kudüs ve Filistin
meselesinde işlemeyeceğini Amerika’nın ve İsrail’in anlaması gerekiyor.
Herkesin şu geçmişte Birleşmiş Milletlerin aldığı kararlar çerçevesinde bir
an önce iki devletli bir çözüme odaklanması gerekiyor. Ama biz her zaman
olduğu gibi tek başımıza da kalsak ki tek başımıza olmadığımız biliyoruz.
Filistin ve Kudüs davasını hiçbir zaman ve Filistinli kardeşlerimizi hiçbir
zaman yalnız bırakmayacağız. Şimdi bu UNRWA dediğimiz Yakın Doğu’daki
Filistinli mültecilere yardım eden BM Ajansının maddi sıkıntılarını
gidermek için hem diğer ülkelerle görüşüyoruz hem de kendi katkımızı buraya
artırıyoruz ki bu okullardaki çocuklar, o kamplarda kalan 70 yıldır kalan
Filistinli kardeşlerimizin yine yanında olduğumuzu göstermek istiyoruz.
AA GENEL MÜDÜRÜ ŞENOL KAZANCI- Teşekkür ediyoruz. Selen Temizer.
SORU- Sayın Bakanım, Cumhurbaşkanımızın Fırat’ın doğusundaki YPG/PKK
tehdidine yönelik yine güçlü açıklamaları oldu. ABD’yle yapılan
görüşmelerde ilerleme sağlanamıyor, bunu neye bağlıyorsunuz ve uzun
zamandır gündemimizde harekat artık kaçınılmaz bir hal aldı mı?
Teşekkürler.
AA GENEL MÜDÜRÜ ŞENOL KAZANCI- Özür dilerim Sayın Bakanım, buna ilaveten Le Drian miydi?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Le Drian.
AA GENEL MÜDÜRÜ ŞENOL KAZANCI- Öyle mi okunuyor?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Jean-Yves Le Drian.
AA GENEL MÜDÜRÜ ŞENOL KAZANCI- Le Drian dün misafirimizdi, YPG/PKK konusu açıldı basın
toplantısında dile getirdiğinize göre. Fransa’yla durumlarımız nasıl aynı
soruya bağlantılı olarak sormuş olayım.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Çok teşekkür ederim. Şimdi ABD Başkanı
Trump çekilme kararını açıkladıktan sonra bu işi kendileriyle koordine
etmek için bir görev gücü kurduk. Askerlerimizin, istihbaratımız ve
Dışişleri Bakanlığının içinde olduğu her iki taraftan bir görev gücü ve
görev gücü birkaç defa biraraya geldi. Önce Amerika’dan bir bize kağıt
geldi ve biz cevabımızı verdik. Şimdi bizim verdiğimiz cevaba yönelik
Amerika kendi düşüncelerini bizimle bu hafta içinde paylaşacaklarını
söylediler. Güvenli bölgenin oluşturulması, güvenli bölgenin derinliği ve
güvenli bölge içinde kimlerin güvenliği sağlayacağı konusu ana konular.
Diğer detaylar da var, ama bu iki konu temel konu. Derinliği konusunda çok
büyük sıkıntının olacağını düşünmüyoruz, ama içeride kimlerin olacağı
konusunda henüz daha bir netlik yok.
Buradaki sıkıntının şu olduğunu düşünüyoruz, dün Fransız Dışişleri Bakanı
Jean-Yves Le Drian’le yaptığımız görüşmede de net bir şekilde söyledik,
Amerika ve koalisyonun içindeki bazı ülkeler Fransa dahil, bu YPG terör
örgütüyle çok çok iç içe oldular, işbirliği yaptılar ve bu terör örgütüne
destek verdiler angajmana girdiler ve şimdi bu güvenli bölgenin içinden
onları çıkarma konusunda zorlukların olduğunu görüyoruz. Münbiç’te de bunu
gördük Münbiç yol haritası 90 günde uygulanacak, 4 Haziran’da bir sene
olacak oldu değil mi bir sene şimdi? 4 Haziran geçti bile artık günleri
bile şaşırmaya başladık bu kadar hafta sonu falan, yani bir seneyi geçti.
Neden? Aynı şey. Hani Münbiç’ten YPG çıkacaktı, niye çıkaramadınız? 90
günde bitecekti. Ama şimdi bu geri çekilme ve güvenli bölge konusunda
çabalarımız devam ediyor.
Fransa’nın sorununa gelecek olursak, Fransa’yla ilgili sorduğunuz soruya.
Fransa, Fransa içindeki PKK’lılara yönelik adımlar attı, şu anda cezaevinde
olan tutuklu PKK’lılar var. Belli sayıda PKK’lıların mal varlığını da
Fransa dondurdu. Fransa PKK’ya yönelik bu adımları atarken PKK’dan hiçbir
farkı olmayan YPG’yle niye işbirliği içinde? İki seçenek var ya çok
bağımlılar bunu reddediyorlar ya da PKK’yla, YPG’yle birlikte Suriye’ye
yönelik hedefleri var, başka seçenek yok.
AA GENEL MÜDÜRÜ ŞENOL KAZANCI- Ayrımın farkında olmayabilirler mi?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Hayır canım onlar bizden daha iyi
biliyorlar. Bizim esasen Suriye konusunda Fransa’yla bu konunun dışında bir
görüş ayrılığımız yok, çünkü sahadaki gerçekleri çok iyi görüyorlar,
biliyorlar bizim gibi. Ama bu görüş ayrılığı da basit bir görüş ayrılığı
değil yani bir terör örgütüne verdikleri destekten bahsediyoruz. Yani
sıkıntı buradaki esas sıkıntı, hem ABD’nin hem de Fransa’nın sahada
Suriye’de YPG ile bugüne kadar girdiği angajmandır.
AA GENEL MÜDÜRÜ ŞENOL KAZANCI- Teşekkür ediyorum. Nazlı Yüzbaşıoğlu.
SORU- Sayın Bakanım, Türkiye İsrail arasında normalleşme şartları
olgunlaştı mı? Büyükelçilerin görev yerine dönme ihtimali var mı?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Şu anda bu gündemde olan bir konu değil.
Maalesef İsrail’in Filistin ve Gazze’ye yönelik agresif politikaları
özellikle Trump’ın aldığı kararlar ve Amerika’nın attığı adımlar yüzünden
bu en son Golan Tepeleri kararı dahil Netanyahu yönetimindeki İsrail’in
saldırgan tutumu ve vahşice insanları öldürmesinden dolayı bizim de
ilişkilerimiz gerildi. Biraz önce söylediğim gibi Filistin Davası, Kudüs
Davası bizim davamızdır, ümmetin her davası bizim davamızdır. Dolayısıyla,
Türkiye’ye ne oluyor diye kimse hiçbir şey söyleyemez, bu bizi yakından
ilgilendirir. Geçmişte zaten Mavi Marmara’dan sonra bir gerginlik olmuştu,
daha sonra karşılıklı anlaşmalarla bir normalleşme sürecine girdik. Ve bu
normalleşme sürecinden sonra bizim İsrail’e veya başka bir ülkeye yönelik
bir herhangi bir olumsuz tutumumuz olmadı. Fakat Filistin’e yönelik ve
Gazze’ye yönelik bu vahşice saldırıları da biz görmezden gelemezdik. Bizim
İsrail vatandaşlarıyla veya Yahudilerle, Musevilerle hiçbir problemimiz
yok. Ülkemizde de Musevi toplumu var, tüm toplumumuz onlara karşı
hoşgörüsünü her zaman gösteriyorlar. Keza devletimiz olarak biz sadece
Museviler değil, diğer azınlıkların haklarını da verdik, veriyoruz, beraber
çalışıyoruz. Yani bizim tutumumuz anti-semitik bir tutum değildir,
İsrail’in politikalarına yönelik bir tutumdur.
AA GENEL MÜDÜRÜ ŞENOL KAZANCI- Teşekkür ediyoruz. İbrahim Tığlı İstanbul’dan soracak,
buyursunlar İbrahim Bey. Seste bir problem var, sizi duyamıyoruz İbrahim
Bey.
SORU- Sayın Bakanım, hoş geldiniz. Size dünya basınının merak ettiği bir
soruyu sormak istiyorum. Sudan çok kritik bir dönemden geçiyor
biliyorsunuz, darbe sonrasında orduyla muhalefet arasında görüşmeler
sürüyor. Türkiye, Sudan’da nasıl bir tablo görmek istiyor? Taraflarla
temasınız var mı? Buradaki krizden faydalanmak isteyen art niyetli dış
müdahiller görüyor musunuz?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Evet, çok teşekkür ediyorum.
Her şeyden önce, Sudanlılar onurlu bir millettir, bunu tarih boyunca da
göstermişlerdir. Ve bu süreçte de bakıyoruz, Sudan halkının talepleri son
derece meşru. Yani şu anda askeri yönetime de karşı çıkıyorlar, bir an önce
sivil bir hükümetin işbaşına gelmesini istiyorlar. Artık Sudan’da istikrar
istiyorlar, barış istiyorlar ve ekonominin güçlenmesini istiyorlar, güçlü
bir ekonomiye sahip olmak istiyorlar ki ülkenin potansiyeli gerçekten var.
Biz eskiden beri Sudan ve Sudan halkının yanında olduk, bu kritik süreçte
de her zaman açıklamalarımıza da baktığınız zaman hiç taraf tutmadan Sudan
halkı ve Sudan halkının beklentilerine vurgu yaptık ve her zaman Sudan
halkının beklentileri doğrultusunda bir an önce sivil bir yönetime
geçilmesi konusundaki çağrılarımızı yaptık.
Tabii ki taraflar arasında temaslarımız var, Büyükelçimiz orada, sahada
arkadaşlarımızla görüşüyorlar, ama içişlerine müdahale etmeden bunu
yapıyoruz, hiçbir şekilde taraf tutmadan bunu yapıyoruz. Zaten son
zamanlarda Sudan halkının tepkilerine baktığımız zaman, dışarıdan müdahale
etmeye çalışan bazı ülkelere yönelik gerçekten çok şiddetli tepkileri var.
Yani Sudan halkı onurlu bir halktır, onurlu bir millettir Sudanlılar,
dışarıdan bu şekilde müdahaleyi de reddeden bir millettir ve şu anda oraya
müdahale etmek isteyen ülkelere yönelik de tepkilerini sert bir şekilde
göstermektedir. Ama bizim tutumumuz son derece sarihtir, samimidir. Biz
kardeş Sudan ve Sudan halkının barışını, huzurunu, istikrarını istiyoruz.
AA GENEL MÜDÜRÜ ŞENOL KAZANCI- Teşekkür ediyoruz. Son soru için Tuğçe Yılmaz.
SORU- Efendim, Libya’ya gelecek olursak, Libya’da Haftar güçlerinin
bölgedeki ve Batılı müttefikleriyle süreci bir oldubittiye getirme çabası
içinde olduklarını görüyoruz. Libya ve bölgesel istikrar için bu durumun ne
gibi sonuçları olur, değerlendirir misiniz?
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Libya’da, ikinci bir konferansın
toplanması aşamasında Haftar saldırdı. Daha önce Skhirat Konferansı,
öncesinde Roma toplantıları vardı, ben de katıldım, Skhirat Konferansına da
katıldık ve şu anda Ulusal Mutabakat Hükümeti bu konferanslardan sonra
Libyalıların kabul ettiği ve Birleşmiş Milletler’in de meşru olarak
tanıdığı bir hükümet, şu anda Trablus’taki hükümetten bahsediyoruz. Ama
tabii tüm Libya’nın birleştirilmesi çabalarına Birleşmiş Milletler’in
önceki özel temsilcilerinin ve şimdi Gassan’in çabalarına biz çok güçlü
destek verdik. Ve diğer taraftan firmalarımızı da teşvik ederek, enerji
gibi, elektrik gibi bazı ihtiyaçlarını karşılama konusunda da aynı şekilde
Libya’ya destek verdik. İtalya’yla beraber Büyükelçiliğini tekrar açan ilk
iki Avrupa ülkesi olduk. Bazı bölge ülkelerinin büyükelçileri orada
faaliyette ve şu anda Büyükelçiliğimiz halen de faaliyette.
Şimdi tam önemli bir konferans ve herkesi birleştirme amacıyla düzenlenecek
bir konferans öncesinde Haftar niye saldırdı? Çünkü Haftar gücü paylaşmak
istemiyor. Serrac ve şu andaki Ulusal Mutabakat Hükümeti gücü tüm
Libyalılarla, Haftar dahil paylaşmak istiyor. Ama Haftar ise bazı komşu
ülkelerin de desteğiyle tüm Libya’yı ele geçirmek istiyor, o yüzden bu
konferansı engellemek için saldırıya geçti. Onların hedefleri vardı, kısa
süre içinde o ülkelerin de desteğiyle Trablus’u da ele geçirerek tüm
Libya’ya hakim olmak, ama sahada öyle olmadıklarını gördüler. Ne oldu?
İnsanlar yerinden edildi, insanlar öldü. Ne gerek vardı buna? Şu anda yine
bir konferansın düzenlenmesi konusunda bir umut ışığı görüldü, Sayın
Cumhurbaşkanımız Serrac’la telefonda görüştü ve daha önce o ilk konferansı
düzenleme, ikincisini düzenleme aşamasından önce Serrac’a verdiği
tavsiyeleri yine Sayın Cumhurbaşkanımız verdi. Yani konferansın
düzenlenmesi tüm Libyalıları birleştirecek adımların atılması konusunda
tavsiyelerimizi yine bildirdik. Yani burada taraf tutma yerine, Libya’nın
birliği, beraberliği yönünde ülkelerin de adım atması gerekiyor. Biz burada
temel kriter olarak Birleşmiş Milletlerin çabalarını destekliyoruz ki
Libya’yı birleştirmenin tek yolu da budur. Aksi taktirde Libya Yemen’e
dönüşebilir Allah korusun, Suriye’ye dönüşebilir Allah korusun ve bunun
Avrupa’ya da yansıması çok daha şiddetli olabilir, bunu Avrupalılar da
biliyor. Avrupa ülkelerinin içinde de işte değişik tutum sergileyenler oldu
önce, ama şimdi herkes daha dengeli olmaya başladı, bunu da memnuniyetle
karşılıyoruz.
AA GENEL MÜDÜRÜ ŞENOL KAZANCI- Dışişleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu Editör Masası’nda
misafirimizdi.
Sayın Bakanım, çok çok teşekkür ediyoruz, ayaklarınıza sağlık.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- Ben teşekkür ediyorum.
AA GENEL MÜDÜRÜ ŞENOL KAZANCI- Size iyi bir yolculuk ve hayırlı başarılar diliyoruz. İnşallah
kısa süre içerisinde tekrar bütün bu mevzuları lehimize bitirmiş şekilde
sizi burada ağırlarız inşallah.
DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU- İnşallah daha geniş bir sürede, bugün
kısa oldu sizin söylediğiniz gibi.
MODARATÖR- Estağfurullah, teşekkür ediyoruz, sağ olun.