Sözcü Ünal'ın Olağan Basın Toplantısı, 6 Mayıs 2011

SELÇUK ÜNAL: Arkadaşlar hoşgeldiniz. Biliyorsunuz iki gündür Sayın Bakanımızın bazı yurtdışı temasları vardı. Önce Mısır’da, Filistinli taraflar arasında imzalanan Barış Anlaşması’nın imza törenine katılmaya gitmişti. Bilahare Roma’da, Libya Temas Grubu’nun ikinci toplantısına katılmıştık. Bugün de BM Genel Sekreteri Irak Özel Temsilcisi Ed Melkert ülkemizi ziyaret ediyor. Sayın Bakanımız diğer çalışmaları çerçevesinde Konya’da kabul edecek kendisini. Orada da yaklaşık bir buçuk saat sonra bir ortak basın toplantısı yapacaklar. Bunu da duyurmuştuk zaten. En Az Gelişmiş Ülkeler Konferansı ve Avrupa Konseyi Dışişleri Bakanları’nın toplantısı önümüzdeki hafta tahmin ediyorum ki gündemimizi en yoğun olarak meşgul edecek konular. Ben bu iki toplantı hakkında bilgi vermek istiyorum. Ondan sonra da sorularınızı alacağım.

Bildiğiniz gibi 4. BM En Az Gelişmiş Ülkeler Konferansı 9-13 Mayıs tarihlerinde İstanbul’da düzenlenecek. 10 yılda bir düzenlenen bir konferans dizisi. BM tarafından yapılan sınırlandırma uyarınca dünyanın en yoksul 48 ülkesinin sorunlarını ele almak üzere bir araya gelinen bir konferans. Bunların 33’ü Afrika’da, 14’ü Asya-Pasifik Bölgesinde, birisi de Latin Amerika’da bildiğiniz gibi. Ülkemizin küresel sorunlara artan ilgisi, Latin Amerika ve Afrika açılım politikaları, yükselen bir donör ülke olması, keza güvenilir bir işbirliği ortağı olarak nitelendirilmesi, bu toplantıya ev sahipliği yapmamızda önemli bir rol oynadı. Organizasyonu yapmanın yanı sıra Konferans’ın içeriği hususunda da önemli katkılarda bulunuyoruz. ‘İstanbul Eylem Programı’nın kabul edilmesi öngörülüyor toplantının sonunda. Bu toplantının müzakerelerine de ülkemiz aktif bir şekilde katılıyor.

Katılımcılar açısından kısa bir bilgi vereyim. Dün akşam itibariyle yaklaşık 50 ülkenin Devlet veya Hükümet başkanı, 75 kadar ülkenin Bakanı, 30 kadar ülkenin de Bakan Yardımcısı düzeyinde temsil edilmesi öngörülüyor. Ayrıca 36 uluslararası örgütün de başkanı bu Konferans’a katılacak. Konferans’ın hükümetler arası boyutunun yanı sıra değişik çerçeveleri var, bunları daha önce, zaman zaman duyurduk. Bir tanesi Parlamenter Forum, diğeri Sivil Toplum Forumu, bir diğeri ilk kez yapılacak olan bir Entelektüeller Forumu ve özel sektör ayağı. Bütün bu ayaklarıyla da katılımcıların toplam sayısının on bini bulması bekleniyor.

Konferans bildiğiniz gibi Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda olacak, İstanbul Kongre Merkezi’nde yapılacak. Bu sabah düzenlenen bir bayrak töreni ile 13 Mayıs Cuma akşamına kadar konferans mahallinin BM alanı olarak ilan edilmesi sağlandı. Bu tören saat 10’da yapıldı. Resmi açılış 9 Mayıs Pazartesi sabahı yapılacak, sabah 09.00’da Sayın Cumhurbaşkanımız başkanlığında. Daha sonra Sayın Başbakanımız 9 Mayıs’ta bir öğle yemeği verecek ve keza aynı akşam da Cumhurbaşkanımızın ev sahipliğinde resmi bir akşam yemeği düzenlenecek.

Hükümetler arası boyut çerçevesinde toplantılara Sayın Bakanımızın başkanlık etmesi öngörülüyor, yani bu genel kurul toplantılarına. Bu çerçevede Genel İşler Komitesi toplantıları, altı yüksek düzeyde interaktif tematik toplantı ve 47 özel etkinlik  toplantısı düzenlenecek. 21 ayrı etkinliğe de başta Başbakan Yardımcımız ve Devlet Bakanı Sayın Ali Babacan olmak üzere çok sayıda Bakanımız katılacak. Başbakan Yardımcımız Sayın Ali Babacan özellikle özel sektör ayağı konusundaki toplantıların başkanlığını yapacak. Bunlardan bir tanesi  Dünya Kalkınma Forumu’nun toplantısı, bir diğeri de Sayın Babacan’ın Milenyum Kalkınma Hedefleri çerçevesinde zaten üyesi olduğu Global Sürdürülebilirlik toplantısı, bu toplantılara da kendisi ev sahipliği yapacak. Sivil Toplum Forumu’nun ve özel sektör ayağının toplantılarına da ve keza Entelektüeller Forumu’na da geniş katılım olması bekleniyor.

Toplantının açılışının hemen arkasında da 10-11 Mayıs tarihlerinde Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin 121. toplantısı yapılacak. Burada bildiğiniz gibi Dönem Başkanlığımızı Ukrayna’ya devredeceğiz. Dönem Başkanlığını devralırken hepinizin bildiği gibi ana hedefimiz Avrupa Konseyi’nin siyasi rolünün ve görünürlüğünün arttırılması idi, bu şekilde saptamıştık. Bundan sonra açıkladığımız öncelikler de yine Konsey’in reformu, Mahkeme’nin daha etkin çalışması, bağımsız denetim mekanizmalarının güçlendirilmesi şeklinde idi. Avrupa Konseyi’ni daha görünür kıldığımıza ve Avrupa coğrafyasının üstlendiği siyasi rolü daha da pekiştirdiğimize inanıyoruz. Bu çerçevede bildiğiniz gibi Seçkin Kişiler Grubu oluşturulmuştu. Bu Seçkin Kişiler Grubu da hazırladığı raporu 10 Mayıs akşamı açıklayacak.Aynı akşam Sayın Bakanımızın ev sahipliğinde konuk Bakanların yanı sıra bu grubun da katıldığı bir çalışma yemeği düzenlenecek. Bu toplantı çerçevesinde bir diğer önemli gelişme de uluslararası alanda kadına yönelik ve aile içi şiddetle ilgili ilk bağlayıcı belge olan Avrupa Konseyi Sözleşmesi’nin imzaya açılması olacak. Avrupa Konseyi Kadına Karşı Şiddet ve  Aile İçi Şiddet ile Mücadele ve Önleme Geçici Komitesi bünyesinde hazırlanan ve sonuçlandırılmasında önemli rol oynadığımız bu Anlaşmanın da ülkemizin Dönem Başkanlığı sırasında imzaya açılmasının da önemli bir gelişme teşkil ettiğini düşünüyoruz. Ben burada durmak  ve varsa sorularınızı almak istiyorum.

SORU: Selçuk Bey, dün Roma’da katıldığınız toplantıya ilişkin bir soru sormak istiyorum. Türkiye’nin Libya’da devam eden çatışmalara yedi gün içerisinde bir ateşkes sağlanması yönünde bir teklifi olduğuna dair Frattini’nin bir açıklaması oldu ama çok detay verilmedi konu hakkında. Bu öneri ile ilgili biraz bilgi verebilir misiniz? Ayrıca Libya’daki muhalif gruplara yardım yapılması konusunda alınan bir karar var dünkü toplantıda. Türkiye’nin muhalif gruplara katkısı olacak mı, olacak ise hangi unsurlar olacak acaba?

SELÇUK ÜNAL: İlk sorunuza cevaben şunları söylemek isterim. Bildiğiniz gibi Sayın Başbakanımızın daha önce açıkladığı bir Yol Planı vardı. Bu Yol Planı’nı biz açıklandığı günden itibaren bölge ülkeleri ile olsun, uluslararası kuruluşlar ile olsun ve tabii ki Libya Temas Grubu’nun üyeleri ile olsun, uluslararası partnerlerimiz ile görüştük, detaylarını konuştuk, katkılarını aldık, görüşlerine başvurduk. Bu kâğıt halen üzerinde çalışılan ve zenginleştirilen bir kâğıt olarak dün de toplantıda Sayın Bakanımız tarafından katılımcılara izah edildi. Burada Sayın Bakanımızın konuşmasında vurguladığı husus, ateşkesin biran evvel sağlanması gerekliliği idi. Ateşkes sağlandıktan sonraki yedi gün içinde gerekli düzenlemelerin, mekanizmaların yani bu ateşkesin kalıcı olması için gerekli mekanizmaların kurulması gerektiği idi. Bu görüşte olduğumuz vurgulanmıştı kendisi tarafından. Bu unsurlar da; şehirlerden çekilme, temel ihtiyaçların giderilmesi yani insani yardımın biran evvel Libya halkına ulaştırılmasının sağlanması ve bilahare, bunların arkasından da tüm Libya halkını kapsayacak siyasi bir sürecin başlamasına yöneliktir.

Burada Sayın Bakanımızın açıklamasında belirttiği yedi gün ateşkesin ilanından sonraki yedi gün içinde gerekli düzenlemelerin ve mekanizmaların yerine getirilmesi için öngörülen süredir. Tabii ki biz ateşkesin hemen yarın sağlanmasını isteriz, kanın durmasını, hemen durmasını isteriz. Sayın Bakanımızın konuşmasındaki hususlar bunlardı.

Diğer sorunuza gelince Libya Temas Grubu’nun toplantısının ardından orada da birtakım kararlar alındı. Bu kararlardan Libyalı muhalif gruplara mali yardım hususundaki karar zaten Libya hükümetinin dışarıda olan veya olduğu tespit edilen bazı kaynakları ile bağlantılı. Bu konuda Temas Grubu’nun çalışmaları sürecek, biz de bu süreçte yer alacağız. Gelişmeler neyi gösterecek bunu hep beraber göreceğiz.

SORU: Son günlerde özellikle terör olayları ciddi bir şekilde tırmanış gösteriyor Türkiye’de. Sayın Cemil Çiçek olsun, diğer hükümetin yetkilileri olsun, yeterince dünyadan bu konuda Türkiye’ye destek verilmediği yani teröre karşı El Kaide’ye karşı yapılan dayanışmanın PKK karşısında gösterilmediğini dillendirdiler. Dışişleri Bakanlığı bu konularda ne gibi çalışmalar yapıyor? Yani ara sıra dillendiriliyor ama neler yapılıyor? Bazı Batılı ülkelerin biz biliyoruz ki adeta mahalleleri kurtarılmış bölgelere dönüşmüş durumda PKK için. Örneğin Hamas ile ilgili çok ciddi ekonomik  yaptırımlar uygulanıyor. İran örneğin aynı şekilde, İran ile ticaret imkânsız hale geldi dünya ülkelerinin, batılı ülkelerin diyeyim uyguladığı ambargo nedeniyle ama PKK gibi bir terör örgütü ki terör örgütü olduğunu da hepsi kabul ediyor fakat ciddi bir yaptırım göremiyoruz. Bu konularda ne dersiniz?

SELÇUK ÜNAL: Öncelikle ilk bahsettiğiniz husustan başlamak istiyorum. Usame Bin Ladin’in Pakistan’da düzenlenen bir operasyon ile ölü olarak ele geçirilmesi terörizmle mücadele alanında son derece önemli bir adım, böyle görüyoruz. İslam dini ile terörizmi haksız ve temelsiz bir şekilde ilişkilendirenlere biliyorsunuz her zaman karşı çıktık ve karşı çıkmaya devam edeceğiz. Bu konunun istismar edilmesine de her zaman Türkiye karşı çıkmıştır. Bu konudaki tutumumuz aynen devam ettirilecek. Ancak bu konu, ikinci hususla bağlantılandırmak istiyorum, sadece El Kaide bakımından değil, tüm terör örgütlerine yönelik bir derstir, öyle okunması gerektiğini düşünüyoruz. Teröristlerin, tüm dünyadaki teröristlerin saklanabileceklerini, ancak kaçamayacaklarını bu vesile ile tekrar vurgulamak istiyoruz.

Küresel düzeyde terörle mücadelemizdeki asli hedefimiz terörizmin her türünün kalıcı bir şekilde sona erdirilmesi, bunu her zaman açıklıyoruz. Bu doğrultuda uluslararası çabaların da kararlılıkla tüm uluslararası camianın sorumlu üyeleri tarafından işbirliği ve dayanışma ruhu ile sürdürülmesi gerektiğini düşünüyoruz. Zaten Türkiye de bu çabalara elinden gelen desteği her zaman veriyor.

Diğer sorunuza gelince, PKK terör örgütünün her türlü faaliyetinin dünya çapında yasaklanması, engellenmesi, sona erdirilmesi konusunda bu örgütün faaliyete başladığı günden itibaren çabalarımız sürüyor. Bakanlık olarak yurtdışındaki her faaliyeti elimizden geldiği kadar izlemeye, engellemeye çalışıyoruz ve tabii ki bu konuda diğer ülke makamları ile, sadece Dışişleri Bakanlıkları olarak değil, İçişleri Bakanlığımız kendi muhatapları ile, diğer kurumlarımız kendi muhatapları ile diplomatik alandaki mücadelemizi sürdürüyoruz, birlikte sürdürmeye de devam edeceğiz. Zaten aksini söylemek mümkün değil. Diplomatik alandaki mücadelemizde terör örgütünün faaliyetlerinin sona erdirilmesi, engellenmesine yönelik girişimler devam edecek.

SORU: Selçuk Bey, ben BM Zirvesi’ne katılım konusunu sormak istiyorum. Bazı isimler geçmişti. Mesela İsrail’den kim katılacak? Peres davetli idi, gelecek mi? Sarkisyan’ın katılımı netleşti mi? İkili bir temas olacak mı? Ahmedinejad’ın geleceği söyleniyor. Biraz bilgi alabilir miyiz?

SELÇUK ÜNAL: Öncelikle tabii ki hatırlatmak istiyorum, bu bir BM Konferansı ve Türkiye buna ev sahipliği yapıyor. Her ne kadar içerikle ilgili veya diğer konular ile ilgili hususlarda çok geniş bir katkımız varsa da davetler BM tarafından yapılmaktadır. Bu çerçevede İsrail Cumhurbaşkanı’na bir davet gönderilmişti BM tarafından. Ancak, İsrail ve Ermenistan’dan dün akşam itibariyle siyasi düzeyde bir katılım olmayacağını anlıyorum. Bu zaten daha önce de kamuoyuna açıklandı. Teknik düzeyde katılım olacağını anlıyoruz.

Diğer sorduğunuz ülke, İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad’ın katılışı konusu zaten İran basınında da duyuruldu. GKRY’den de Dışişleri Bakanının katılacağını anlıyoruz. En azından dün akşamki bilgiler bu yönde. Onun dışında tabiatıyla Sayın Cumhurbaşkanımız olsun, Sayın Başbakanımız olsun, Sayın Bakanımız olsun Konferans marjında kendi mevkidaşlarıyla çeşitli görüşmelerde bulunacaklar. Ancak, bunların uzun bir listesi var ve şu anda da yanımda yok. Konferans sırasında zaten Konferansı izlerken hep beraber göreceğiz.

SORU: Selçuk Bey, yine aynı konuda olacak benim sorum da. Libya’dan ve Sudan’dan katılım öngörülüyor mu? Öngörülüyorsa hangi düzeyde olacak? Bilgi verebilirseniz.

SELÇUK ÜNAL: Elimde nihai katılım listesi şu anda yok. Size sonra da dönebilirim ama bu ülkelerden de yani Sudan’dan teknik seviyede bir katılım olacağını anlıyorum. Libya’ya bakmam lazım çünkü orada da davetleri BM yaptı. Size sonra döneyim. Şu anda elimde o konuda nihai bilgi yok.

SORU: Ben Libya’daki ateşkesle ilgili soracaktım. Şimdi ateşkes beklenecek mi, yoksa Kaddafi’nin teslim alınması mı sözkonusu? Türkiye bu noktada ateşkes noktasında bir şey yapabilecek mi? Hani başbakan Erdoğan’ın açıklamaları da var bu hususta ama o netleşmiş bir bilgi olarak var mı sizin elinizde?

SELÇUK ÜNAL: Sayın Başbakanımızın açıklamaları zaten gayet netti. Eklenecek bir husus yok. Biz Türkiye olarak daha önce biliyorsunuz çeşitli çabalarda bulunduk, taraflar arasında belirli bir ortak zemin bulunabilir mi, çatışan taraflar arasında  belirli bir ortak zemin bulunabilir mi diye. Ateşkesin başlaması, sağlanması tabiatıyla Libya kuvvetlerinin, Libya yönetiminin tutumuna da bağlı. Biz bu ateşkesin biran önce sağlanmasını ve kardeş kanının dökülmesinin durmasını bekliyoruz. Bu konuda her zamanki gibi çabalarımız sürecek. Ancak, sonuç itibariyle ateşkes taraflar arasında olan bir işlemdir. Bunu sanırım hep beraber göreceğiz.

SORU: Suriye ordusu Dera kentinden çekilmeye başladı. Bunu nasıl değerlendiriyor Ankara ve Suriye’deki gelişmeler hakkında yeni bir temas kurulacak mı?

SELÇUK ÜNAL: Suriye hakkındaki gelişmeler hususunda biliyorsunuz daha önce çok ayrıntılı açıklamalarda bulunduk. Onlara ek olarak şu aşamada söyleyebileceğimiz yeni bir unsur var mı, ben de bilemiyorum açıkçası. Burada bizim Suriye yönetimine ekonomik ve siyasi anlamdaki reformları bir an evvel başlatması hususundaki telkinimiz, teşvikimiz sürüyor, sürecek. Tabiatıyla halkın meşru taleplerini dile getirirken yapılan birtakım gösterilere, makul çerçevede ve kan dökmeden mukabelede bulunulması  gerektiğini düşünüyoruz, bunu da zaten daha önce defaatle söyledik. Dera’dan çekilme haberlerini biz de izliyoruz ve izlemeye devam edeceğiz. Yeni bir temas şu aşamada öngörülmüyor. Ancak, zaten orada Büyükelçiliğimiz ve diğer yetkililerimiz tabii ki her zaman Suriye makamlarıyla temas halindeler.

SORU: AB yaptırımlar düşünüyor Suriye’ye karşı. Türkiye’nin görüşü ne olacak bu konuda ve bu yaptırımları uygulama noktasında Türkiye’nin tavrı ne olacak?

SELÇUK ÜNAL: Bizim yaptırımlara karşı ilkesel bir tutumumuz var. Öncelikle yaptırımların ilke olarak hiçbir zaman tam, somut ve istenen yararı sağlamadığı düşüncesindeyiz, bu hangi bölge, hangi ülke olursa olsun, genel  çıkış noktamızdır. İkinci olarak da BM Güvenlik Konseyi haricindeki diğer ülke, kurum ya da kuruluşların yaptırımları tek yanlı yaptırımlardır. Bunlar bu yaptırımı alan ülkeler grubu haricinde hiçbir ülke için hukuken bağlayıcı değildir. 

SORU: Selçuk Bey, Suriye’den devam etmek istiyorum. Libya’da Kaddafi rejimine yönelik Türkiye ilk baştan beri tutumunu takınmış ve ‘Kaddafi gitmeli’ demişti fakat Suriye’de aynı çizgide değiliz. Biz hala Esad’ın arkasında mıyız? Esad rejimi bir reform paketi açıklayacaktı. Bunun için Türkiye’den de yetkililer gitmişti ama yani birçok Avrupa ülkesi hani Esad’ın gitmesine yönelik açıklamalar yaparken Türkiye bu tavır konusunda ne düşünüyor acaba?

SELÇUK ÜNAL: Biz Suriye konusunda her zaman ilkeli bir tutum izledik. Arap ülkelerindeki çeşitli protesto gösterileri ve yahut çeşitli hareketler başladığında Sayın Başbakanımız Sayın Esad’ı arayarak bu konudaki görüşlerini belirtti ve tabii biliyorsunuz bunları kamuoyuyla da paylaştı. Dolayısıyla en başından beri Suriye’yi siyasi ve ekonomik reformları yapması hususunda teşvik ediyoruz. Bize gelen bu konudaki yardım talebini değerlendirdik biliyorsunuz, geçtiğimiz dönemde bir heyet gönderildi. Bu heyet ayrıntılı temaslarda bulundu. Sonuç olarak bize gelen bir talep sözkonusudur. O talebi elimizden geldiği kadar karşılamaya gayret edeceğiz.

SORU: Efendim, şimdi anladığım kadarıyla Amerika Libya’yla ilgili olarak dondurulan varlıklarının muhalefete verilmesi ve başkentlerde görevli Libya diplomatlarının Trablus’a geri gönderilmesini talep ediyor. Acaba, Türkiye bu iki tane taleple ilgili olarak ne düşünüyor?

SELÇUK ÜNAL: Bildiğim kadarıyla dün Amerikan Dışişleri Bakanı Sayın Clinton açıklamasında bu hususlara değindi. Bu hususlar sanırım ayrıntılarıyla daha sonra görüşülecek veyahut ele alınacak konulardır. Dolayısıyla bizim şu aşamada söyleyebileceğimiz Türkiye’nin Güvenlik Konseyi kararlarını tamamen desteklediği ve bunların uygulanması görüşünde olduğudur. Bizim de hareket noktamız zaten Güvenlik Konseyi kararlarının biran evvel uygulanmasıdır.

SORU: Selçuk Bey, Güvenlik Konseyi kararlarından biri de Libya hükümeti yönetiminin ve Kaddafi ailesinin başka ülkelerde bulunan mal varlıklarının BM’de kurulan komiteye bildirilmesiydi. Bu konuda Türkiye çalışma yaptı mı? Türkiye’de böyle bir saptama var mı? Libya yönetimi ya da Kaddafi ailesine yönelik mal varlığı tespit edildi mi ve BM’ye bildirildi mi acaba?

SELÇUK ÜNAL: Az önce söylediğim hususu tekrar edeceğim. Bizim çıkış noktamız Güvenlik Konseyi kararlarının uygulanmasıdır. Bu konuda da çalışmalarımız var. Ancak bunları şu aşamada herhalde kamuoyuyla paylaşabilecek durumda değiliz. Zaten uluslararası basına da yansıdı. Birçok ülke bu konuda kendi çalışmasını yapıyor. Bunlar peyderpey herhalde gündeme gelecektir.

SORU: Önümüzdeki 15 Mayıs günü yani yaklaşık bir hafta sonra bildiğimiz kadarıyla, öğrendiğimiz kadarıyla, basına da yansıdı, çok sayıda Filistinli mültecinin İsrail’e, daha doğrusu kendi çıkarıldıkları topraklara geri dönme yönünde bir girişimi olacak. Böyle bir kampanya başlatıldı. Lübnan, Suriye, Ürdün ve Mısır gibi ülkelerde yani yurtdışında ya da mülteci durumunda 5 milyon Filistinli olduğu söyleniyor ve bunun büyük bir kısmının geri dönmek istediği, böyle bir kampanya başlatıldığı haberleri geliyor, yani yüz binlerce insanın tekrar kendi topraklarına dönme isteği fakat İsrail bunu hiçbir zaman kabul etmeyecektir muhtemelen. Böyle bir durumda Türkiye’nin tavrı ne olur? Eğer Mavi Marmara olayındaki gibi bir tavır sergilerse İsrail, çok sayıda sivil insanın üzerine silah doğrultulması durumunda. Böyle bir durumla karşılaşırsak dünya ve Türkiye’nin tavrı ne olur? 15 Mayıs günü yani bir hafta sonra böyle bir olayla karşı karşıya kalacağız.

SELÇUK ÜNAL: Öncelikle bu çalışmaları veya düzenlemeleri biz de izliyoruz, yakından takip ediyoruz. Ancak, sizin sorunuza verebileceğim cevap açıkçası mutad, bilinen görüşümüzü tekrarlamaktan ibarettir, çünkü Türkiye’nin Filistin sorunu konusundaki tutumu malum. Filistin sorununu gündemde tutmaya ve desteklemeye devam edeceğiz. Filistinli mültecilerin hukuki statüsü de zaten bellidir. Türkiye de bu konuda daha önce net bir tavır almıştır. Burada tabii İsrail hükümetinin teenni ile hareket etmesini bekleriz.

SORU: Selçuk Bey, Libya Temas Grubu’nun önümüzdeki toplantılarından birinin Türkiye’de olacağı söylendi. Bunun için netleşen bir tarih var mıdır acaba?

SELÇUK ÜNAL: Henüz değil, ikinci toplantı Roma’da yapıldı. Üçüncü toplantının Birleşmiş Arap Emirlikleri’nde Mayıs sonu veya Haziran başında yapılması, bir sonraki toplantının ise Haziran’ın ikinci yarısında Türkiye’de yapılması öngörülüyor. Ancak henüz netleşen bir tarih yok. Tahmin ediyorum Birleşik Arap Emirlikleri toplantısından sonra net bir tarih belirleyebilecek ve bunu telaffuz edebilecek duruma geleceğiz. Teşekkürler arkadaşlar.