Sözcü Ünal'ın Olağan Basın Toplantısı, 24 Şubat 2011, Ankara

SELÇUK ÜNAL: Arkadaşlar hoş geldiniz. Biliyorsunuz ikinci bir görevlendirmem ve sıfatım daha oldu. Bu sıfatımla, yani Libya Kriz Merkezi Sözcüsü olarak da öncelikle müsaade ederseniz bir takım rakamlar açıklamak istiyorum. 19 Şubat tarihinden itibaren bu sabah itibariyle, toplam 7.062 vatandaşımız hava ve deniz yoluyla salimen ülkemize getirilmiştir. Bunlardan 4.034 vatandaşımız hava yoluyla, 3.028 vatandaşımız ise deniz yoluyla ve son olarak sizin de gayet yakından takip ettiğiniz gibi, Marmaris limanımıza dün gelen iki gemiyle ülkemize getirilmişlerdir. Dolayısıyla bu sabah 01:50 itibariyle Libya’dan ülkemize gelen vatandaşlarımızın sayısı toplam 7.062’dir. Bunlar Bakanlığımızın ilgili kuruluşlarımızla beraber düzenlediği uçuşlar ve deniz seferleriyle gelen vatandaşlarımızdır. Ayrıca, Libya’da faaliyet gösteren bazı özel şirketlerimiz de Trablus Büyükelçiliğimiz ve Bingazi Başkonsolosluğumuzun desteğiyle 23 Şubat tarihinde özel “charter” uçuşları için izin almışlardır. Bunlar da kendi işçilerini getirmek için bu uçuşları düzenlemek arzusundadır ve bunların da yapılacağını umuyoruz.

Bugünkü tahliye çalışmalarımızı da özetlemek istiyorum. Bugün Trablus’tan İstanbul’a ikisi tarifeli, ikisi “charter” olmak üzere dört uçağımızın hareket etmesi öngörülmektedir. Keza İskenderiye’den İstanbul’a iki tahliye uçağımızın yola çıkması planlanmaktadır. Aynı şekilde, Cerbe’den de, yani Tunus’tan da, İstanbul’a bir uçağımızın hareketi öngörülmektedir. Bu konuda belki de verebileceğim son bilgi, dünkü basın toplantısında açıklanan ve bazı arkadaşlarımızdan gelen sorulara cevaben verdiğim bir bilgi olabilir. Şu ana kadar 21 ülkenin bizden vatandaşlarının tahliye çalışmalarına katkımız vermemiz ve yardım etmemiz talebi mevcuttu. Bu ülkelerin taleplerine tabiatıyla, ilke olarak olumlu yaklaşıyoruz, ancak önceki günlerde değişik yetkililerimizin de açıkladığı üzere öncelik kendi vatandaşlarımıza olacaktır. Bununla beraber dün Marmaris’e varan Orhan Gazi ve Osman Gazi’de de bazı yabancı ülke vatandaşları ülkemize getirilmiştir. Bunları hemen şöyle özetleyebilirim; Orhan Gazi ile gelen yabancıların sayısı 13 Suriye, 5 Almanya, 3 Fas, 2 Kanada, 2 İngiltere, 1 Ürdün, 1 Libya, 1 Yunanistan, 1 Çek Cumhuriyeti ve 1 Rusya vatandaşı olmak üzere 30’dur. Bunlar Orhan Gazi feribotunda ülkemize gelen yabancılardır. Osman Gazi’de ise 20 Suriye, 3 Rusya, 1 İngiltere, 1 Almanya, 1 Arnavutluk ve 1 BAE vatandaşı ülkemize getirilmiştir. Toplam sayı 59’dur.

Ayrıca bugün İskenderun adlı askeri personel gemimizin de öğlen sularında Bingazi limanına varması öngörülmektedir. Dün yola çıkarılmış bir başka feribotumuzun da bugün yine Libya’ya varması öngörülmektedir. Bu gemilere de, özellikle İskenderun gemisine de, vatandaşlarımıza öncelik verilmek suretiyle yabancı ülke vatandaşlarından mümkün mertebe alınmaya tabiatıyla çalışılacaktır. Ancak, burada şu aşamada rakamların kesin olduğunu söylemem mümkün değil, zira bir planlama yapılıyor. Dolayısıyla bundan sonraki aşamalarda o konuda da ayrıntılı bilgi verebileceğimizi düşünüyorum. Benim bu konuda vermek istediğim bilgiler şu aşamada bu kadar. Bu konu dahil sorularınız varsa hemen geçebiliriz.

SORU: Libya’da bir düzen olmadığını biliyoruz, ancak tahliyeler sırasında Libya makamlarının Türkiye’ye yardımları ne çerçevede oluyor? Bir de Kaddafi’nin oğlunun Türkiye karşıtı mesajları olmuştu, Türk vatandaşlarına yönelik özellikle bir tepki olduğunu ya da bir saldırı olduğunu düşünüyor musunuz? Teşekkür ederim.

SELÇUK ÜNAL: Teşekkür ederim. Öncelikle dediğiniz gibi bizim bu tahliye operasyonundaki en büyük sıkıntımız, diğer ülkeler için de olduğu gibi, Libya’da tam istikrarın bulunmaması veyahut her zaman, her makama kolayca ulaşılamamasıdır. Her ne kadar Trablus Büyükelçiliğimiz, Bingazi Başkonsolosluğumuz burada yerel makamlarda temasta ve işbirliğinde ellerinden geleni yapmakta iseler de, lojistik konuların koordinasyonunda bu her zaman kolay olmamaktadır. Ancak burada dediğim gibi bize yönelik bir tavır olduğunu düşünmüyoruz. Daha ziyade ülkedeki genel durumla ilgilidir.

İkinci sorunuza cevaben ise, bu konu biliyorsunuz daha önce Sayın Bakanımıza da soruldu, Bakan Bey de burada yanıt vermişti. Ancak sonradan tercümede bir başka ifade olduğu görüldü, yani tercüme hatası da olduğu düşünüldü. Bizim şu aşamada gördüğümüz vatandaşlarımıza Libya’da herhangi bir özel kasıt, husumet veya başka bir düşmanca davranışın olmadığı yönündedir. Bunun bu yönde devam etmesi tabii ki en samimi temennimizdir, Libya hükümetinden, Libya halkından, kardeş Libya halkından beklentimizdir. Daha önce de açıkladığımız üzere, vatandaşlarımızın can güvenliği bizim için son derece önemlidir, temel önceliğimizdir. Ancak, dost ve kardeş Libya halkının can güvenliği de bizim için çok önemlidir. Vatandaşlarımızın can güvenliği de tabii ki Libya halkına ve tabii ki hükümetine emanettir, dolayısıyla yerel makamlarla veya Libya halkıyla çeşitli seviyelerde elimizden gelen işbirliği de sürdürülmektedir. Bunun dışında şunu da söylemek durumundayım, vatandaşlarımızın kara yoluyla Mısır’a ve Tunus’a geçirilmesi ve oradan hava yoluyla ülkemize getirilmesinde yardımcı olan Mısır ve Tunus makamlarına da teşekkür etmek isteriz. Tunus’ta da, Mısır’da da o ülke makamları Büyükelçiliklerimizle, Başkonsolosluklarımızla yardımlaşarak, işbirliği yaparak vatandaşlarımızın en kısa sürede ülkemize dönmesi için işbirliği yapmaktadırlar. Bildiğiniz gibi Mısır tarafında iki ayrı yerde, Mısır-Libya sınırında İskenderiye Başkonsolosluğumuz personeli değişik ekiplerle bulunmakta ve orada giriş yapan vatandaşlarımıza yardımcı olmaktadır. Keza, Tunus sınırında da Büyükelçiliğimiz personeli yerel makamlarla işbirliği halinde buradan geçen ve havalimanına sevk edilecek vatandaşlarımız için hazır beklemekte ve elinden gelen yardımı yapmaktadır.

SORU: Selçuk Bey, dün tahliye edilen yurttaşların özellikle televizyon kanallarındaki röportajlarında yiyecek yetersizdi, aç geldik şeklinde belli bir sitemi vardı. Bunu değerlendirmenizi isteyeceğiz, bunun sebebi nedir? İkincisi de Libya’da olayların başladığı 16 Şubat gününde Türkiye’nin Büyükelçiliğine bağlı Dış Ticaret Müşavirliğinde bir açıklama var ve açıklamada deniliyor ki Libya’da istikrar var, yurttaşlarımızın çıkmasına gerek yok, yatırımlar da devam etmeli.  Bunu ne olarak değerlendiriyorsunuz, bir öngörüsüzlük mü yoksa bilinçli olarak mı yapılmış? Teşekkür ederim.

SELÇUK ÜNAL: Teşekkür ediyorum. İlk sorunuza yanıt vererek başlamak isterim. Biliyorsunuz bu kriz ortaya çıktığı andan itibaren temel önceliğimiz vatandaşlarımızı biran evvel, ivedilikle ülkemize getirmekti. Krizin gelişimi her ülke için, her ülkenin vatandaşları için çok ciddi sıkıntılar yarattı, ancak tahmin ediyorum ki Libya’da en çok vatandaşı olan ülkelerden birisi biziz. İlk aşamada Bingazi’ye gönderdiğimiz uçaklarımızın sadece ikisi hareket edebildi. Daha sonra giden, fakat inemeyen uçaklarımızda yiyecek ve kumanya malzemesi vardı. Ancak bunlar bildiğiniz gibi havalimanının teknik altyapısının ve güvenliğinin teyit edilememesi nedeniyle inemediler ve bu malzemeleri vatandaşlarımıza dağıtamadılar. Daha sonraki aşamalarda Trablus’a giden her uçağımızda ve gemimizde vatandaşlarımıza, Libya halkına ve gerektiği takdirde misyonlarımızın uzun vadeli ihtiyacı için kumanya gönderildi. Tabiatıyla bunlar yeterli mi diye sorulabilir ama Kızılayımız, Ulaştırma Bakanlığımız, Denizcilik Müsteşarlığımız koordinasyonunda hazırlanan bu kumanyalar gerek havalimanlarında olsun, gerek vatandaşlarımızın toplandığı bölgelerde olsun en iyi şekilde onlara ulaştırılmaya çalışılıyor.

Diğer sorunuza gelince onu dün de sormuştunuz hatırlıyorum. Buradaki açıklama sonuç itibariyle kriz başlamadan önce yapılan bir beyandır, öyle olduğunu anlıyorum, tahmin ediyorum. Dolayısıyla o aşamada da normal ülkede nasıl bir düzen varsa yatırımcılarımıza, işadamlarımıza yapılan bir mutad uyarı olduğunu düşünüyorum.

SORU: İki soru sormak istiyorum. Birincisi dün Sayın Davutoğlu’nun da bahsettiği, uluslararası toplum nezdinde bir çağrısı oldu. Uluslararası toplum nezdinde Libya sorunuyla ilgili ve de yanılmıyorsam bu konuda Türkiye’nin de girişimlerinin olduğundan kısaca bahsetti. Türkiye’nin uluslararası toplum nezdindeki girişimlerine ilişkin bilgi verebilir misiniz? İkinci sorum da bu Libya’da mahsur kalan Türklere ilişkin bir takım fidye iddiaları da var, size yansıyan böyle bir vaka oldu mu acaba?

SELÇUK ÜNAL: Önce ikinci sorunuzdan başlamak isterim. Bu gibi haberleri biz de basından duyduk veya vatandaşlarımızca bazı iddialar iletildi. Bunları da ivedilikle araştırıyoruz. Ancak, bizim bildiğimiz kadarıyla şu aşamada fidye amacıyla tutulan vatandaşımız veya başka bir amaçla tutuklanan yani resmi makamlarca tutuklanan vatandaşımız ulaşan resmi bilgilere göre bulunmamaktadır. Ancak tabii kimi zaman çelişkili haberler de gelmektedir. Biz bunların hepsini titizlikle araştırıyoruz. Kimi şantiyelerde değişik ülkelere bağlı, değişik ülke vatandaşlıklarına sahip işçiler arasında tartışma, sıkıntı yaşandığı haberleri de zaman zaman geliyor ama bunların ne kadarı doğru ne kadarı sizin bahsettiğiniz türden iddiaları doğrulayacak nitelikte bunları biz şirketlerimiz ve Dış Ticaret Müsteşarlığımız aracılığı ile teyit etmeye çalışıyoruz. Ancak şu aşamada bize ulaşmış resmi bir bilgi yok. Diğer konuda da uluslararası toplum nezdindeki girişimlerimiz belki iki çerçevede değerlendirilebilir. Birincisi krizin başladığı andan itibaren çeşitli vesilelerle zaten gerek değerlendirmelerimizi almak gerekse vatandaşlarının durumunu görüşmek üzere Sayın Bakanımızı arayan çeşitli ülke Dışişleri Bakanları oldu, bunlarla görüşmelerde tabiatıyla bölgeye ilişkin, ülkeye ilişkin görüşlerimiz ele alınıyor, paylaşılıyor. Uluslararası toplum çerçevesinde diğer girişimlere bakacak olursak Avrupa Birliği’nin yaptığı açıklamaları izliyoruz. BM Güvenlik Konseyi’nde yapılan görüşmeleri yakinen izliyoruz. Biliyorsunuz geçici üyeliğimiz artık bitti. Ancak buradaki gelişmeleri de yakından izliyoruz.

SORU: ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın Türkiye ziyareti sözkonusu idi ancak Mısır’daki gelişmeler nedeniyle ertelenmişti. Bu ay sonunda bekleniyordu Clinton, bir tarih sözkonusu mu şu an itibariyle, ne zaman gelecek?

SELÇUK ÜNAL: Henüz belirlenmiş, daha doğrusu kesinleşmiş bir tarih yok. Sizin de söylediğiniz gibi Sayın Clinton’un ziyareti bu ayın başında öngörülüyordu. Ancak bölgedeki yoğun gelişmeler üzerine bu çalışma ziyaretinin ertelendiği bilgisi tarafımıza verilmiştir. Sayın Bakanımız ile Sayın Clinton arasında değişik vesilelerle yapılan yüzyüze veya telefon görüşmelerinde bu konu zaman zaman gündeme geldi ancak henüz tarih netleşmedi.

SORU: Mart ayında olabilir mi?

SELÇUK ÜNAL: Mümkündür, ama dediğim gibi şu anda üzerinde çalışılıyor. Bu ziyaretin olacağı, kısa sürede olacağı hususuna taraflar mutabık, ancak bir tarih belirlenmesi sözkonusudur. Netleşmiş bir tarih yok şu aşamada.

SORU: Hayatını kaybeden vatandaşımız Yunus Emre Çelik’in cenazesi geldi mi, gelecek mi onu öğrenmek istiyorum.

SELÇUK ÜNAL: Bu konudaki çalışmamız sürüyor. Biliyorsunuz herhangi bir cenazeyi bir ülkeden çıkarmak için o ülke makamları nezdinde yapılması gereken bazı işlemler ve alınması gereken bazı izinler var. Şu anda Büyükelçiliğimiz bunlar üzerinde çalışıyor. Bu konuda bir netleşme olduğu zaman zaten kriz merkezinden bir duyurumuz olacak. Ama tabiatıyla bunu öncelikle ailesiyle paylaşacağız. Kamuoyuyla hemen paylaşma gibi bir tutumumuz olmayacak.

SORU: Sabah saatlerinde Başbakanın Başkanlığında Libya ile ilgili bir kriz toplantısı vardı. Sayın Dışişleri Bakanı da katılmıştı. Bu toplantı ile ilgili bilgi verebilir misiniz?

SELÇUK ÜNAL: Bu toplantı esasen mevcut gelişmelerin, son gelişmelerin değerlendirilmesi üzerine olmuştur. Ancak tabiatıyla Başbakanlık tarafından belki daha ayrıntılı bir açıklama olacaktır. Esas amacı Libya konusundaki son gelişmeleri değerlendirmektir.

SORU: Biraz önce Hillary Clinton’un ziyaretinden bahsettik, ama yarın da önemli bir ziyaret gerçekleşecek. Sarkozy yarın Ankara’ya geliyor. Bugün bazı gazetelerde talepler konusunda bir takım sıkıntılar çıktığı, hatta ziyaretin ertelenmesinin bile gündeme gelebileceği konusunda haberler vardı. Sarkozy’inin ziyareti ile ilgili herhangi bir sıkıntı var mı? İkinci soru da bu Libya krizi ile ilgili olarak bizim üç firkateynimizin olası bir olumsuz duruma karşı hazırlıklı bir şekilde Akdeniz’de olduğu şeklinde bir şey var. Bu doğru mu? Üç firkateynin daha yolda olacağı şeklinde bir başka iddia da vardı. Bunlar doğru mu?

SELÇUK ÜNAL: Sayın Sarkozy’inin ziyareti hakkında çok kısa bir süre önce, bu sabah bir açıklama yaptık biliyorsunuz. Bu ziyaret gerçekleşecek. Sayın Cumhurbaşkanımız ve Sayın Başbakanımız ile görüşecek olan konuk Cumhurbaşkanı’na Fransa Tarım, Gıda, Balıkçılık, Kırsal Kesim ve Bölgesel İdare Bakanı Bruno Le Maire’nin de eşlik etmesi öngörülüyor. Bu bir çalışma ziyareti. Avrupa’nın iki önemli ülkesi arasındaki çalışma ziyareti olarak değerlendiriyoruz. Görüşmelerde tabii Fransa Dönem Başkanlığındaki G-20 konuları da ele alınacak. Buna ilave olarak ikili ilişkilerimiz, AB içindeki gelişmeler, Türkiye-AB ilişkileri, Türkiye’nin AB üyelik süreci, Kıbrıs gibi konuların, ayrıca tabii son dönemdeki uluslararası bölgesel gelişmelerin de ele alınmasını öngörüyoruz. Zaten bu ziyareti NATO müttefiki ve G-20 üyesi olan ve aynı idealleri paylaşan benzer yaklaşımlara sahip iki ülke arasındaki ilişkilerin daha ileri taşınması için bir fırsat olarak değerlendiriyoruz. Bahsettiğiniz haberi ben de gördüm ama bende şu anda bir bilgi yok. Ben de araştırmaktayım.

Diğer sorunuza gelince; biliyorsunuz giden gemilerimizin güvenlik refakatini sağlamak amacıyla iki firkateynimiz zaten yola çıkarılmıştı. Bunlardan bir tanesi yine güvenlik refakati sağlamak üzere dün gemilerimiz ile beraber geri döndü. Diğer haberlerde yer alan, üç firkateynimizin daha hazırlandığı ve sevk edileceği hususu doğrudur. Ancak her firkateyn zaten mevcut koşullarda nasıl açık denize çıkıyor ise, bu firkateynler de o şekilde çıkarılmaktadır. Yani bunun içinde özel, yeni bir unsur olduğunu söylemek bildiğim kadarıyla mümkün değil. Bunlar bir firkateynimiz açık denize nasıl çıkıyor ise o şekilde çıkıyorlar.

SORU: Ben de Libya ile ilgili olarak bir şey soracaktım. Şimdi orada tutuklanan herhangi bir Türk var mı, yok mu? İkincisi BM Güvenlik Konseyi’nden bazı adımlar atılması talep ediliyor; örneğin uçuş yasağı gibi. Türkiye özellikle tahliye işlerinin yoğun bir biçimde sürdüğü bu aşamada bu konularda ne düşünüyor?

SELÇUK ÜNAL: Öncelikle bazı vatandaşlarımızın çeşitli olaylara karıştığı veyahut tutuklandığı ya da gözaltına alındığı gibi haberleri biz de izledik. Bu konuda biz de Libya makamları nezdinde, Trablus’ta resmi girişimde bulunduk. Ancak bize şu aşamada ulaşan resmi bir bilgi bulunmamaktadır. Yani herhangi bir vatandaşımızın gözaltına alındığı veya tutuklandığı yönünde bize ulaşmış resmi bir bilgi, Büyükelçiliğimize ulaşmış resmi bir bilgi şu aşamada bulunmamaktadır.

İkincisi, Güvenlik Konseyi ile ilgili sorunuz için; Güvenlik Konseyi toplantısının sonucunu hepiniz biliyorsunuz, bunu tekrarlamayacağım. Bizim genel tutumumuz öncelikle Libya’da yaşayan, tabii vatandaşlarımız dahil tüm yabancılardan ayrılmak isteyenlerin, tahliye edilmek isteyen vatandaşlarımızın ve diğer ülke vatandaşlarının salimen ülkeden ayrılması ve can güvenliğinin temin edilmesidir. Tabii ki siyasi boyuta geçtiğimizde bu ülkedeki barışın, istikrarın ve refahın tesis edilmesini ve sürdürülebilir olmasını temenni ediyoruz. Daha önce değişik vesilelerle açıkladığımız gibi Libya halkı bize son derece yakın bir halktır. Libya halkının da bu son dönemden mağdur olmayarak geçmesini bekliyoruz ve bu yönde adımlar atılmasını da bekliyoruz. Diğer uluslararası gelişmeleri de, yani Güvenlik Konseyi veya New York bağlamındaki gelişmeleri de yakından izliyoruz. Güvenlik Konseyi üyesi artık olmamamıza rağmen Güvenlik Konseyi üyeleri nezdinde temas, girişim ve çalışmalarımız sürüyor.

SORU: Selçuk Bey, daha önce Mısır ve Tunus’daki olaylarda hem Sayın Başbakanımız hem Sayın Dışişleri Bakanımız çok net ifadeler kullanarak liderlerin halkın sesini dinlemesi gerektiğini söylemişti. Libya’daki olaylarla ilgili olarak da Türkiye olarak, “Kaddafi halkın sesini dinlemeli” diyor muyuz? Bunun yanıtını alırsak seviniriz.

SELÇUK ÜNAL: Ne söylediğimizi tekrarlamak açısından belki yararı oldu sorunuz, o yüzden teşekkür ediyorum. Bizim için Libya’da en öncelikli konu vatandaşlarımızın can güvenliğidir. Biliyorsunuz 25 binden fazla vatandaşımız var. Demin rakamları söyledim. Üç gün içinde yedi binden fazla vatandaşımız geldi. Buradaki temel yaklaşımımız Libya’yı boşaltmak, Libya’yı terk etmek değil. Bu ülkede çok sayıda vatandaşımız yaşıyor, çalışıyor. Libya’yı terk etmiyoruz. Ancak tabii ki ayrılmak isteyen vatandaşlarımızın hepsini de buraya getireceğiz. Ama bu, tüm vatandaşlarımızı tahliye etmek şeklinde algılanmamalıdır. Nitekim güvenli olan bölgeler bulunmaktadır. Buradaki vatandaşlarımız bizimle, kriz merkezimizle, Büyükelçiliğimiz ve Başkonsolosluğumuzla yaptığı temaslarda, hepsi gelme arzusu beyan etmemiştir.

İkinci olarak ise, biz bölgedeki her halkın dile getirdiği haklı ve meşru taleplerin dinlenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bunu her ülke için de söylüyoruz. Burada başka özel söylenecek bir husus olduğunu zannetmiyorum.

SORU: Sayın Bakanın temaslarında acaba Libya’daki Türk yatırımlarına ilişkin bir görüş alışverişi oldu mu? Yatırımların teminat altında olduğu ya da zararların karşılanacağı yönünde görüşme oldu mu?

SELÇUK ÜNAL: Sayın Bakanımızın temasları daha ziyade bizden bizimle görüş alışverişinde bulunmak isteyen veyahut vatandaşların tahliyesine yardımcı olmamızı isteyen ülkelerin Dışişleri Bakanları ile temasları idi. Sayın Başbakanımızın iki telefon görüşmesinin ertesinde Libya ile üst düzey bir temas olmadı, ama orada Büyükelçiliğimiz ve Başkonsolosluğumuz temaslarını sürdürüyor. Ancak tekrarlamak istiyorum, altını çizerek tekrarlamak istiyorum; bizim için en öncelikli konu vatandaşlarımızın can güvenliğidir. Ayrılmak isteyen vatandaşlarımızın da salimen ülkemize getirilmesidir.

Teşekkür ederim.