Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç’in Basın Bilgilendirme Toplantısı, 8 Ocak 2016, Ankara

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ TANJU BİLGİÇ- Hoş geldiniz. Buradan herkesin yeni yılını bir defa daha kutlamak istiyorum. 2016’nın ilk basın toplantısında tekrar bir aradayız, umarım 2016 daha az krizli bir yıl olur bizim için.

Ben her zaman olduğu gibi Sayın Bakanımızın daha önceki programı hakkında size kısaca bilgi vereyim. Ondan sonra da hemen soru-cevap bölümüne geçelim.

Biliyorsunuz geçtiğimiz hafta bir basın toplantısı yaptım. Sayın Bakanımız o sırada Sayın Cumhurbaşkanımıza refakaten Suudi Arabistan’daydı. O ziyareti tamamlayıp döndü. Geçtiğimiz hafta içinde Sayın Bakanımız birkaç telefon görüşmesi yaptı. Bunları da size bildirdik. Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Cübeyr, Endonezya Dışişleri Bakanı Retno Marsudi ve Katar Dışişleri Bakanı El-Atiyye ile görüştü. Sayın Bakanımızın yaptığı bu görüşmeler hakkında size dün akşam bilgi verdik. Suudi Arabistan-İran ilişkilerindeki son gelişmeler bu telefon görüşmesinde ele alındı.

Dün akşam itibariyle İran’ın Ankara Büyükelçisiyle Bakanlığımızda biraraya geldik, görüştük. Buna ilişkin olarak da bir basın açıklamasını dün akşam yaptık, onu da gördünüz.

5 Ocak Salı günü Fransa Savunma Bakanı Le Drian buradaydı ve Sayın Bakanımızla da bir ikili görüşme gerçekleştirdi. Görüşmede özellikle yabancı terörist savaşçılar, Suriye ve Libya’daki gelişmeler gündeme geldi. Fransız Savunma Bakanı özellikle yabancı terörist savaşçılar konusunda Fransa ve Türkiye arasındaki işbirliğinin önemine değindi. İran ve Suudi Arabistan arasındaki gelişmeler de yine bu toplantıda gündeme geldi.

Arkadaşlar, önümüzdeki hafta önemli bir toplantı var: 8. Büyükelçiler Konferansı önümüzdeki hafta Ankara ve Gaziantep’te yapılacak. Daha önce size bu konuda çok genel bazı bilgiler vermiş, konferansın genel çerçevesini çizmiş ve genel temasını söylemiştim. Bu toplantı kriz yönetimi ve insani çözümler temasıyla gerçekleştirilecek. Biliyorsunuz Büyükelçiler Konferansı her sene yurt dışındaki Büyükelçilerimizin Ankara’da biraraya gelmesine vesile oluyor. Bu toplantı sırasında da hem geçtiğimiz senenin bir muhasebesi yapılıyor, hem de önümüzdeki döneme ilişkin projeksiyonlar ve planlar ortaya konuluyor. Bu toplantılara sadece Büyükelçilerimiz katılmıyor, yabancı bazı konuk Bakanlar da oluyor. Aynı zamanda Sayın Başbakan Yardımcılarımız, Sayın Bakanlarımız da Büyükelçilerimizle görüş alışverişinde bulunuyorlar. Bu sene yine çok yoğun bir program olacak. Aynı zamanda gelenek olduğu üzere, yurt dışından da bazı konuk Bakanlar katılarak Büyükelçilerimize hitap ediyorlar. Ben hemen onların isimlerini sizinle paylaşayım. Norveç Dışişleri Bakanı Borge Brende, Şili Dışişleri Bakanı Heraldo Munoz, İngiltere Dışişleri Bakanı Philip Hammond Ankara’da olacaklar. BM Genel Sekreter Yardımcısı O’Brien da üst düzey konuklardan birisi olarak yine Ankara’ya gelecek. Keza AB Komisyonu Başkanı Birinci Yardımcısı Timmermans da önümüzdeki hafta Ankara’da olacak.

Ben isterseniz önümdeki program üzerinden hızlıca hangi gün hangi bakan Sayın Bakanımızla görüşecek size özetleyeyim.

Büyükelçiler Konferansı 10 Ocak Pazar günü başlayacak. Akşam DEİK tarafından bir yemek verilecek. Ekonomi Bakanımız Sayın Mustafa Elitaş da bu yemeğe katılacak. Onun dışında gün içinde bazı bölgesel oturumlar, kapalı oturumlar gerçekleştirilecek.

Resmi programın başlangıcı pazartesi günü olacak. Dışişleri Şehitliği’ni ziyaret sabah 09:30’da başlayacak. Büyükelçilerimiz ardından Anıtkabir’e gidecekler. Anıtkabir’den sonra da saat 11:00’de 8. Büyükelçiler Konferansının resmi açılışı Sayın Bakanımızın açılış konuşmasıyla yapılacak.

Aynı gün AB Komisyonu Başkanı Birinci Yardımcısı Timmermans Ankara’da olacak, Sayın Bakanımız onunla da bir görüşme gerçekleştirecek.

İlk gün içinde devam eden bazı oturumlar olacak. Biz programın basına açık kısımlarını bir gün öncesinden sizinle paylaşacağız. Onun için çok daha fazla detaya girmiyorum. Genel olarak bir çerçevesini çizmek istedim.

12 Ocak Salı günü sabah kahvaltıda Sayın Bakanımızın Norveç Dışişleri Bakanıyla görüşmesi olacak. Aynı gün Norveç Dışişleri Bakanı Borge Brende’nin bir konuşması olacak. Aynı akşam da Norveç Dışişleri Bakanıyla bir akşam yemeği düzenlenecek.

Çarşamba günü ise Şili Dışişleri Bakanı saat 17:00-18:00 arasında bir hitapta bulunacak. Sayın Bakanımız ve Şili Dışişleri Bakanının katılımıyla Türkiye-Şili diplomatik ilişkilerin 90. yılı sergisinin açılışı gerçekleşecek.

Yine aynı akşam, biraz önce saymayı unuttum, özür diliyorum, Kenya Dışişleri Bakanının katılımıyla da bir yemek düzenlenecek.

Ertesi gün, Perşembe günü ise Sayın Bakanımızın BM Genel Sekreter Yardımcısı Stephen O’Brien’la ikili görüşmesi olacak. Aynı akşam Sayın Bakanımızın İngiltere Dışişleri Bakanıyla ikili görüşmesi gerçekleşecek.

Ertesi gün, Cuma günü saat 11:15-11:45 arasında bir basın toplantısı olacak, siz basın mensupları da buna zaten davetlisiniz. Onun ardından da Gaziantep’e hareket edilecek. Biliyorsunuz Büyükelçiler Konferansı hep iki ayaklı oluyor. Geçtiğimiz sene Çanakkale’de yapılması öngörülüyordu, ama hava şartları yüzünden Çanakkale’ye gidilememişti. Ama ondan önce hatırlarsınız Adana, Mersin, Erzurum gibi farklı farklı illerde de Büyükelçiler Konferansları gerçekleştirmiştik.

Sayın Bakanımız Gaziantep’te Valilik ve Belediye ziyaretlerinin ardından aynı gün 17:30’da bir konferansa katılacak.

Cumartesi günü ise, sabah 09.30’da Dışişleri Bakanlığı Gaziantep Temsilciliği’nin açılışını yapacağız. Ardından Nizip Kampını ziyaret edeceğiz ve o gün akşam saat 16:00 itibariyle de programımız sona erecek.

Arkadaşlar, bu programa tabii bazı Başbakan Yardımcılarımız ve Bakanlarımız da katılacaklar. Tam olarak size konferansta hangi gün kimin hitap edeceğini bu aşamada söyleyemiyorum, çünkü programın hazırlanması açısından çok dinamik bir süreçten geçiyoruz ve program her an değişebiliyor. Onun için bir gün önce, bir sonraki günün programlarını sizlerle detaylı bir şekilde paylaşacağız.

Sayın Cumhurbaşkanımız ve Sayın Başbakanımız tarafından da Sayın Büyükelçilerimizin kabulü öngörülüyor. Bu aşamada onu söyleyeyim. Ama tabii zamanı ve tarihi dediğim gibi daha sonra sizlerle paylaşacağım.

Yine çok yoğun bir süreç olacak. Biraz önce söyledim, Sayın Bakanımızın bazı ikili görüşmeleri olacak, konuk bakanların hitapları olacak. Ama yoğun olduğu kadar da tabii çok zevkli koşuşturmacalı bir süreç olacak Bakanlığımız için.

Evet arkadaşlar, ben isterseniz burada durayım, sizin varsa sorularınızı hızlı bir şekilde alayım, sorular üzerinden devam edelim. Buyurun.

SORU- Tanju Bey, Irak Başika’da Türk askerlerinin de bulunduğu kampa bir kez daha saldırı girişimi olduğu açıklandı. Sizdeki detaylar nedir acaba, nasıl bir saldırıydı ve tam hedef Türk askerleri miydi? Çünkü sadece Türk askerlerinin bulunmadığı bir kamp. Türk tarafının karşılık verdiği ifade ediliyor. Nasıl bir karşılık verildi? Bu konudaki sizdeki detaylar nedir?

İkincisi; Amerikan Başkanı Barack Obama dün ya da önceki gün Irak Başbakanı Ebadi ile görüşmesinde bir kez daha Türk askerlerinin çekilmesi gerektiğini ifade etti. Irak tarafının da bu konudaki talebi devam ediyor. Türkiye’nin pozisyonunda bir değişiklik olacak mı, kampta askerler kalmaya devam edecek mi, yoksa bir çekilme söz konusu olabilir mi?

Teşekkürler.

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ TANJU BİLGİÇ- Başika konusunda Sayın Cumhurbaşkanımız da galiba bu basın toplantısının hemen öncesinde bir soruyu yanıtlayarak bazı detaylar vermiş. Dün akşam itibariyle, özellikle sosyal medyada Başika’daki askeri eğitim merkezine yönelik bir saldırı olduğuna ilişkin haberler yayıldı. Yine sosyal medyada özellikle iki askerimizin şehit olduğuna ilişkin bazı haberler yer aldı. Bunların doğru olmadığını zaten dün ve bugün vurguladık. Güvenlik makamlarımızla bu konuya ilişkin olarak biz de temas ettik. Dün akşam itibariyle özellikle Başika’daki üs bölgesine yönelik bir saldırı olduğunu onlar da teyit ettiler. Fakat bu saldırıda herhangi bir askerimizin şehit olması veya yaralanması söz konusu değil. Bendeki bilgiler bu şekilde. Bunun hakkında daha detaylı bilgileri tabiatıyla güvenlik makamlarımız size vereceklerdir.

ABD Başkanı Obama’nın ifadelerine ilişkin olarak geçtiğimiz günlerde de basında haberler yer aldı. ABD Başkanı Obama’nın Ebadi’yle yaptığı telefon görüşmesinin ardından dağıtılan bir basın bilgilendirme notunda, özellikle Türk askerlerinin Irak’tan çekilmesine ilişkin hususun Ebadi ile görüşüldüğü yer aldı. Aslında bizim yaklaşımımızla, Obama’ya atfedilen ifadeler arasında herhangi bir çelişki bulunmuyor. Biz baştan beri zaten Başika’daki ve Irak’taki mevcudiyetimizin Irak makamlarının bilgisi dâhilinde olduğunu söyledik. Mart 2015’ten bu yana da, Başika’da Irak makamlarının talebi ve bilgisi dâhilinde zaten bu eğitimler veriliyor.

Bu çerçevede şu hususu da dikkatinize getirmek istiyorum: Geçtiğimiz sene Temmuz ayında Irak Dışişleri Bakanının Türkiye’yi ziyareti sırasında bu husus da gündeme gelmişti. Ortak Basın Toplantısında Sayın Bakanımız Musul’daki gönüllüleri eğittiğimizi söylemişti. Yani basın toplantısında da gündeme gelen bir konu bu. Onun için Irak makamlarının tabiatıyla bu konuda bilgisi var.

İkinci husus ise, Irak Savunma Bakanı geçtiğimiz sene 27 Kasım tarihinde Başika Kampını ziyaret etmiş ve yetkililerden bilgi almıştı. Ama esas söylemek istediğim husus şu: Biz özellikle DEAŞ’a karşı mücadelede Irak’ın yanında olmaya devam ediyoruz ve mümkün mertebe DEAŞ’la mücadelede Irak makamlarına destek vermeyi sürdürüyoruz. Bu, daha önce olduğu gibi, bundan sonra da Irak makamlarıyla temas ve koordinasyon içinde de devam edecek.

Sevil Hanım, buyurun.

SORU- Geçtiğimiz günlerde Mısır medyasında çıkan bazı haberlerde Mısır Devlet Başkanı Sisi’nin önümüzdeki günlerde Türkiye’de yapılacak İslam İşbirliği Teşkilatı toplantısına katılacağı, bunun için bir davet iletildiğine ilişkin haberler yer almıştı. Sözkonusu toplantı için Mısır tarafına davet iletildi mi acaba, iletildiyse kime iletildi?

Aynı minvalde, bir de bugün İsrail’de yayın yapan Haaretz Gazetesinde bir haber çıkmıştı. Mısır’ın, Ankara ve İsrail’in son günlerdeki görüşmelerinden ve yakınlaşmasından rahatsızlık duyduğu ve İsrail’e, Türkiye’yi Gazze’den uzak tutun mesajı verdiğine ilişkin bir detay vardı haberde. Bu konuyu nasıl değerlendirirsiniz?

Bir ikinci sorum da, yine basına yansıyan bir haberde İngiltere’de 7 Güney Kıbrıs Rum vatandaşının Türkiye aleyhine açtığı dava sonucunda, Türkiye’yle ilişkili bazı bankaların banka hesaplarının bloke edildiği, bunların arasında Türk diplomatların maaşlarının bulunduğu hesapların da olduğuna ilişkin detaylar var, doğru mudur?

Teşekkür ederim.

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ TANJU BİLGİÇ- Üç sorunuza da hızlıca yanıt vermeye çalışayım. Mısır, İslam İşbirliği Teşkilatı’nın üyelerinden biri ve halihazırda Zirve dönem başkanı, bundan sonraki dönem başkanı da Türkiye olacak. Bu itibarla, 10-15 Nisan 2016 tarihlerinde İstanbul’da düzenlenecek olan 13. Zirveye tabiatıyla davet edilecek. Davetlerin yapılıp yapılmadığını sordunuz: Bu aşamada zirveye ilişkin resmi davetler henüz iletilmedi. Mısır’ın söz konusu Zirveye hangi düzeyde iştirak edeceği doğal olarak kendi makamlarınca belirlenecek bir husus.

İsrail medyasına yansıyan habere ilişkin olarak, Mısır’la İsrail arasındaki ilişkiler hakkında benim yorum yapmam çok doğru olmaz, Türkiye bir üçüncü devlet olarak bu ilişkilere zaten taraf değil. Bizim İsrail’le ilişkilerimiz belli. İlişkilerimizde bir normalleşme süreci yaşıyoruz. Basına yansıyan başka haberlerde de İsrail’in Türkiye ile Mısır arasında bir arabuluculuk yapma ihtimaline ilişkin ifadeler gördüm, bunlar spekülatif birtakım haberler.

Son sorunuz hakkında, İngiltere’deki bir Türk bankasındaki hesaplara el konulması hususuna ilişkin haber bugün bir gazetemizde yer aldı. Daha sonra bazı basın mensubu arkadaşlar da telefon ederek bu hususu sordular. Şunları söyleyebilirim: 2014 ve 2015 yıllarında Güney Kıbrıs Rum Yönetiminde alınan bir mahkeme kararı çerçevesinde, bu mahkeme kararının İngiltere’de uygulanması için açılan bir davada bir İngiliz mahkemesi ihtiyati tedbir olarak bir bankadaki hesapların dondurulması konusunda karar vermiş. Bu hususu hem Londra Büyükelçiliğimiz İngiliz makamlarının nezdinde dikkate getirdi. Aynı zamanda burada da İngiltere Büyükelçisi’ni Dışişleri Bakanlığı’na çağırarak girişimde bulunduk.

Biliyorsunuz diplomatik ilişkilerin uygulanmasına ilişkin anayasa niteliğinde bazı uluslararası anlaşmalar var. Bunlar 1961 ve 1963 tarihli diplomatik ve konsüler ilişkiler hakkındaki Viyana Sözleşmeleri. Bu hesapların dondurulması her iki sözleşmeye de aykırılık teşkil etmektedir. Bu hesapların dondurulmasıyla İngiltere aslında diplomatik ve konsüler misyonlarımızın çalışmasını aksatmış ve Viyana Sözleşmelerine aykırı davranmıştır. Böyle bir işlemin bizim için kabul edilmesi mümkün değildir. Bu amaçla zaten yasal bir itiraz süreci başlatılmıştır. Bizim beklentimiz, bu hesapların üzerindeki kısıtlamaların, tedbir kararlarının ivedilikle kaldırılması ve uluslararası hukuktan kaynaklanan yükümlülüklerin İngiltere tarafından yerine getirilmesidir. En kısa zamanda zaten yasal itiraz sürecinin sonuçlanmasını bekliyoruz.

Bunun dışında Kıbrıs’ta bir müzakere süreci hala devam ediyor. Müzakere süreci devam ederken ve soruna siyasi bir çözüm bulmaya çalışırken bu tarz yöntemlere başvurmak aslında müzakere sürecinin içinde bulunduğu ılımlı ortamı zedeleyici bir nitelik taşımaktadır. Bunu da bir not olarak ilave edeyim.

SORU- Öncelikle Başika’ya geri dönmek istiyorum. Siz de IŞİD’in saldırdığını söylediniz, ama Bağdat’tan gelen bazı haberlere göre tam tersi bu defa kampta Türkiye’nin eğittiği birlikler saldırı haberini alarak atağa kalkışmış ve IŞİD’e saldırmış ve bu operasyonlar sırasında da ABD’yle de eşgüdüm sağlandığı, kamptaki birliklerin saldırısı sırasında ABD’yle işbirliği yapıldığı iddiaları var doğru mudur? Bu birinci sorum.

İkincisi, herhalde geçtiğimiz günlere en fazla damgasını vuran açıklamalardan biriydi Dışişleri Bakanlığının Suudi Arabistan’la İran arasındaki gerilimde yaptığı açıklama. Bize anlatabilir misiniz, acaba neden Türk Dışişleri Bangladeş’teki ya da Mısır’daki idam cezalarını bir iç mesele olarak görmüyor, kınıyor ve önlenmesi için çabalıyor, ancak Suudi Arabistan’daki idam infazlarıyla ilgili tek kelime söylemiyor.

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ TANJU BİLGİÇ- Şimdi ilk sorunuzdan başlayalım Duygu Hanım. Bu ilk sorunuza ilişkin olarak: Bunlar operasyonel ve askeri konular. Benim detaylı olarak sorduğunuz soruya ilişkin herhangi bir malumatım yok. Güvenlik kurumlarımız, bu saldırının nasıl gerçekleştiğine ilişkin paylaşabilecekleri bir bilgi varsa sizi aydınlatabilir.

İkinci sorunuza ilişkin olarak ise, bizim İran ve Suudi Arabistan arasındaki son dönemde yaşanan sorunlara ilişkin olarak tutumumuz çok açık ve net. Bu konuya ilişkin olarak 5 Ocak’ta bir Bakanlık açıklaması yaptık bu konuya ilişkin olarak zaten bilgi sahibisiniz. Bunun dışında Sayın Cumhurbaşkanımız da muhtarlar toplantısında özellikle idam konusuna ilişkin olarak bazı ifadeler kullandı. Sayın Cumhurbaşkanımızın söylediği hususlar sizin sorunuza yanıt verecek nitelikte.

SORU- (Mikrofonsuz Konuşma)

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ TANJU BİLGİÇ- Sayın Cumhurbaşkanımızın bu konuya ilişkin olarak ifadelerine bakmanız gerektiğini söylüyorum.

SORU- İki tane sorum olacak. Birincisi, Irak Bölgesel Yönetimi Başkanı Barzani Irak’ta yeni bir devlet kurmak için referandum girişiminde olduklarını açıkladı ve aynı şekilde Barzani’nin partisi KDP, Ankara bağımsız bir Kürdistan’a karşı değil açıklaması yaptı. Irak’ın bütünlüğünü hedef alan bu açıklamalara karşı Türkiye’nin tavır ve tutumu nasıl olacaktır?

İkincisi, PYD’nin Türkiye’nin güvenli bölge talep ettiği Cerablus-Mare hattına yönelik saldırılar yaptığı iddia ediliyor. Bölgedeki son duruma ilişkin bilgiler verebilir misiniz?

Teşekkür ederim.

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ TANJU BİLGİÇ- İlk olarak sorduğunuz soruda Irak Kürdistan Bölgesel Yönetiminin bazı açıklamalar yaptığını söylediniz, o açıklama acaba kimin tarafından yapıldı? Ben basında görmedim, bu konuda bilgi verebilirseniz ona göre yanıt vereyim.

SORU- Barzani’nin Partisi KDP Politbürodan Kerküki’nin açıklaması. Ankara bağımsız bir Kürdistan’a karşı değil açıklaması ona ait. Barzani de, Erbil’de bulunan konsoloslara referandum yapacaklarını açıkladı.

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ TANJU BİLGİÇ- Şimdi ilk sorunuza ilişkin olarak, biz zaten Irak’ın toprak bütünlüğü ve egemenliğinin korunması gerektiğini ve bunu desteklediğimizi söyledik. Bu pozisyonumuzda herhangi bir değişiklik yok, birincisi bu.

İkincisi, KDP’den yapılan bu yoruma ilişkin olarak ben herhangi bir şey söylemeyeceğim. İlk soruya verdiğim cevap herhalde buna da bir yanıt teşkil etmiştir.

İkinci sorunuzu tekrarlar mısınız?

SORU- PYD’nin Türkiye’nin güvenli bölge talep ettiği Cerablus-Mare hattına yönelik saldırı iddiaları.

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ TANJU BİLGİÇ- Şimdi arkadaşlar, bu konuya ilişkin olarak geçtiğimiz hafta, yılbaşından önce de, bazı gazetelerde PYD’nin Fırat’ın batısına geçtiğine ilişkin birtakım haberler yayınlandı. O zaman hem Cumhurbaşkanlığı Sözcümüz, hem Sayın Başbakanımız bu konuyu yakından takip ettiğimizi, bu iddiaların doğru olmadığını söylemişlerdi. Benzer basın yayın organlarında bu sefer işte Teşrin Barajı’nın Amerikalılar tarafından alınarak YPG’ye, PYD’ye teslim edildiğine ilişkin bazı haberler yayınlandı. Aslında peş peşe yayınlanan bu haberlerin birbiriyle çelişmesi, haberler hakkında zaten soru işareti olduğunu gösteriyor.

Ben özellikle Teşrin Barajı çok gündemde olduğu için şunu söyleyeyim: Teşrin etrafında Suriye demokratik güçlerinin bir mevcudiyeti olduğunu biliyoruz. Ama bizdeki bilgi nehrin batısındaki sınırlı mevcudiyetin Araplardan müteşekkil olduğu yönündedir. Türkiye’nin PYD ve YPG’ye ilişkin tutumu bu aşamada zaten bellidir, biz bunu zaten daha önce hem müttefiklerimize, hem de kamuoyuna gayet açık ve net bir şekilde ifade ettik.

SORU- Tanju Bey, CNN Türk’ten Murat Pazarbaşı. Dün akşam İran’ın Ankara Büyükelçisi’nin Dışişleri Bakanlığına çağrılarak bir araya gelindiği belirtildi. Açıklamada, İran Büyükelçisi’nin çağrıldığı yönünde bir ifade yer aldı. Büyükelçi, CNN’e yaptığı açıklamada kendisinin randevu talebinde bulunduğunu, Çarşamba günü, Perşembe saat 11 için randevuya cevap verildiğini söyledi. Acaba doğru mu?

Teşekkürler.

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ TANJU BİLGİÇ- Büyükelçi doğru söylemiş. Büyükelçi buraya geldiğinde, mevcut bir randevusu vardı. Randevusu olmasaydı bile, Büyükelçi çağırılıp bu hususlar zaten kendisine iletilecekti.

SORU- Suriye’de Şam’ın kuzeyinde, Lübnan sınırında Madaya kentinde bir ambargo dolayısıyla kıtlık yaşandığı haberleri yansıyor, bölgeye insani yardım malzemeleri de ulaşamıyor. Bu konuda Türkiye’nin çözüme yönelik bir girişimi var mı?

Bir de, sanıyorum bugün bölgeye insani yardım malzemelerinin sokulması konusunda Suriye Hükümetiyle bir anlaşmaya varıldığı açıklamaları yapıldı. Eğer böyle bir durum sözkonusu olursa Türkiye’nin bu yardım malzemelerini ulaştırması konusunda bir fonksiyonu olacak mı?

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ TANJU BİLGİÇ- Madaya konusu zaten iki haftadır uluslararası basının da gündeminde. Biz buradaki durumu kaygıyla takip ediyoruz.

Türkiye’nin Suriye’ye yaklaşımını buradan size sadece birkaç cümleyle tekrar edeyim. Bizim bir açık kapı politikamız var ve ülkemizdeki Suriyelilerin sayısı da 2,5 milyonu aşmış durumda. Suriyelilere bugüne kadar 8 milyar dolardan fazla maddi katkı sağladık. Uluslararası toplumun katkısı ise 455 milyon Dolar civarında. Ülkesini terk eden Suriyelilerin yarısı ülkemizde bulunuyor.

Suriyelilerin durumunun iyileştirilmesi çerçevesinde Dünya İnsani Zirvesi’ne de 23-24 Mayıs tarihlerinde İstanbul’da ev sahipliği yapacağız. Burada insani konular, insani krizler görüşülecek. Suriye de bu insani krizlerden en çok etkilenen ülkelerin başında geldiği için toplantıda bu da gündeme gelecek. Hem uluslararası kuruluşlarda, hem bölgesel kuruluşlarda bu konuyu gündeme taşımaya devam ediyoruz.

Madaya’daki durum son derece vahim bir durum, bugün görsel basında da bazı resimler vardı. Madaya’da bulunan 40 bin kişinin sistematik ve bilinçli bir şekilde açlığa terk edilmesi kabul edilebilir bir şey değil. Dünya vicdanının buna da ses vermesi gerekiyor. Biz herkesi -biraz önce de söyledim- harekete geçirmeye çalışıyoruz. Konu hakkında BM İnsani İlişkiler Eşgüdüm Ofisi (OCHA) tarafından da dün bir açıklama yayınlandı. Açıklamada sadece Madaya değil, bölgedeki 400 bin kişinin insani durumundan endişe duyulduğu ifade ediliyor. Madaya’ya en son 18 Ekim’de bir yardım sağlanmış. Konunun özellikle BM Güvenlik Konseyi’nde ele alınması konusunda bazı çabalar var. Buna da destek veriyoruz.

Türkiye buna herhangi bir katkı sağlar mı diye sordunuz. Türkiye zaten elinden gelen çabayı gösteriyor. Bu konuda spesifik olarak yapabileceğimiz bir şey varsa tabiatıyla bunu yapmaktan da çekinmez.

Evet, Buket Hanım, buyurun.

SORU- İsrail’le ilişkilerin normalleşmesi konusunda olumlu adımların olduğunu siz de açıkladınız. Sayın Cumhurbaşkanı geçtiğimiz günlerde Suudi Arabistan’dan gelirken Mescid-i Aksa’ya yönelik ihlallerin son bulması ve Türkiye’nin oraya bir gemi göndererek Gazze’nin enerji ihtiyacının karşılanması gibi bir şart da öne sürüldüğünü ifade etti. Bu şartlar kabul edilmiş miydi İsrail tarafından? Çünkü sadece Gazze’ye ambargonun kaldırılması konusunda bir anlaşmazlığın olduğu, 3 konudan ikisinde anlaşmaya varıldığı söylenmişti. Mescid-i Aksa’da ihlallerin son bulmasında mutabık kalınmış mıydı?

Teşekkür ederim.

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ TANJU BİLGİÇ- Buket Hanım, bu müzakerelerin detayları hakkında ben burada yorum yapamam, bu çerçevede daha önce söylediğimiz hususları tekrarlamakla yetineceğim.

İsrail’le ilişkilerimizin normalleşmesi için üç tane temel şartımızın yerine gelmesi lazım. Bunlardan bir tanesi özürdü, o yerine geldi. Tazminat konusunda belli bir aşamaya gelindi, ama nihayete ermedi. Üçüncü şartımız ise, Gazze üzerindeki ambargonun kaldırılması. Bunlar çok teknik detaylar, onun için bu teknik detaylar hakkında ben bu aşamada yorum yapmayacağım.

SORU- Yani bu ihlalleri yeni madde olarak değil, zaten görüşülen maddeler olarak mı görüyorsunuz?

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ TANJU BİLGİÇ- Görüşmelerin içeriği hakkında ben burada bir şey söyleyemem, çünkü bunlar devam eden canlı ve dinamik süreçler. Burada benim yorum yapmam doğru olmaz.

SORU- Tanju Bey, biz buraya gelirken bir haber geçildi. Airbus Türkiye’ye bu yıl iki askeri kargo uçağı gönderecekti, ancak tarihte bir erteleme oldu. Bu konuyla ilgili Bir bilginiz var mı?

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ TANJU BİLGİÇ- Hiçbir bilgim yok. Ben de şu anda sizden duyuyorum. Belki, Savunma Sanayi Müsteşarlığımız veya askeri güvenlik makamlarımız bu soruya daha doğru yanıt verebilir.

Duygu Hanım, buyurun.

SORU- Timmermans bir açıklama yaptı: İki ülke arasında mülteci krizindeki işbirliği iyi gidiyor ama tatmin noktasından uzağız. Nitekim geçtiğimiz günlerde de Ege kıyılarında çok acı tablolar kendini tekrar etti. Size göre AB’yle varılan mülteci anlaşmasında son durum nedir? Bu açıklamayı nasıl buluyorsunuz?

Bir de, geçen hafta iki soru sormuştum: Birincisi, Türkiye’nin Suriye Demokratik Güçlerine bakışı nedir? Onlarla işbirliği var mı? Onları tanıyor mu ve müzakere edilebilir buluyor mu?

İkincisi, Suudi Arabistan’la anlaşmaların durumu ne oldu?

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ TANJU BİLGİÇ- Şimdi bunların üçü de istişari sorular. Ben bu istişari sorulara daha sonra size yanıt vereyim. Ama göç konusunda AB’yle vardığımız mutabakatın uygulanması hususunda herhangi bir sıkıntı yok. Zaten bu konular Timmermans’ın önümüzdeki hafta yapacağı ziyaret sırasında muhtemelen gündeme gelir.

Suudi Arabistan’la imzalanan anlaşmalar konusunda: Haklısınız, size bir bilgi vermemiz lazım, o konuya tekrar bakalım.

Diğer konuyla ilgili de ben size toplantıdan sonra arzu ederseniz daha detaylı bilgi vereyim.

SORU- Aslında benimki bir istek şeklinde olacak ama şimdi Ortadoğu’da yaşanan gelişmeler Türk dış politikasını yakından etkiliyor. Bu anlamda Dışişleri Bakanlığı’nda çalışan Ortadoğu uzmanı ve Arapça bilenlerin sayısıyla ilgili elinizde böyle bir bilgi var mı?

Bir de, Türk dış politikasını Rusya da son dönemde etkiliyor. Dışişleri Bakanlığı’nda Rusya uzmanı veya Rusça bilen kaç kişi var? Böyle bir istatistik var mı elinizde, açıklayabilir misiniz?

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ TANJU BİLGİÇ- Böyle bir istatistik var. Bu istatistiği ben size önümüzdeki hafta veya ondan sonraki haftanın basın toplantısında verebilirim.

Bakanlık olarak en önemli önceliklerimizden bir tanesi, özellikle bölgeyi bilen ve yerel dillere hâkim diplomatlar yetiştirmek. Bu çok kolay bir süreç değil. Bunu hemen gerçekleştiremiyorsunuz. Ama bu konuya ilişkin olarak özellikle son on yılda önemli aşamalar kaydettik, bunu söyleyebilirim. Özellikle Rusça, Arapça, Çince, hatta Ermenice bilen diplomatlar bu dönem zarfında hem Bakanlığımızda istihdam edildiler, hem de daha sonraki hizmet içi eğitimlerde bu dillere vakıf oldular.

Bu, görev yapılan bölgelerin anlaşılması açısından çok önemlidir. Ama şunu da göz önünde bulundurmak lazım: Bu diplomatlarımızın büyük bir kısmı halen bölge ülkelerinde görev yapıyor. Önümüzdeki toplantıda ben size bu konuya ilişkin olarak ayrıntılı rakamlar verebilirim. Hatta arzu ederseniz bu konuya, yani Bakanlığımızdaki diplomatlar ve eğitim konularına ilişkin olarak da bizim ilgili arkadaşlarımız size bir background brifing yapabilirler.

SORU- Tanju Bey, bir şey sorabilir miyim? İngiltere Büyükelçisi ne zaman çağrıldı Dışişleri Bakanlığı’na?

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ TANJU BİLGİÇ- İngiltere Büyükelçisiyle yanılmıyorsam geçtiğimiz hafta görüşüldü, ama tekrar çağrılmaması, tekrar görüşülmemesi için bir sebep yok.

SORU- İran Büyükelçisinin Dışişleri Bakanlığına çağrılmasıyla ilgili ek olarak söyleyecekleriniz nelerdir?

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ TANJU BİLGİÇ- Dün yaptığımız açıklama çok netti. Sayın Cumhurbaşkanımızın Suudi Arabistan’a yaptığı ziyaret sonrasında gerçekleşen bu idamların Sayın Cumhurbaşkanımızın ziyaretine bağlanmasına ilişkin olarak kaygımızı İran Büyükelçisine ilettik. Bu, özellikle, Sayın Cumhurbaşkanımıza ve Türkiye’ye ilişkin olarak İran kamuoyunda yanlış bir kanaat uyanmasına sebebiyet veriyor. Bu tarz yayınlara derhal son verilmesi gerektiğini de İran Büyükelçisine ilettik.

Evet, teşekkürler arkadaşlar.