Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Naci Koru'nun Lizbon Caddesi Açılış Törereninde Yaptığı Konuşma, 10 Haziran 2014, Ankara Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Naci Koru'nun "Balkanlar’da Barış Ve Türkiye: Kültürel Ve Ticari Diplomasi" Başlıklı Sempozyumda Yaptıkları Konuşma, 28 Mayıs 2014, İstanbul Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Naci Koru’nun Emekli Mensuplarımız Onuruna Düzenlenen Resepsiyonda Yaptıkları Konuşma, 30 Nisan 2014, Ankara Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Naci Koru’nun Gelibolu Senfonisi ve Gelibolu Fotoğrafları Sergisinin Açılışında Yaptıkları Konuşma, 28 Nisan 2014, Ankara Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Naci Koru’nun Afrika, Asya ve Orta Doğu Fahri Konsolosları Onuruna Verilen Akşam Yemeği’nde Yaptıkları Konuşma, 15 Nisan 2014, Ankara Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Naci Koru’nun “Uluslararası Holokost Kurbanlarını Anma Günü”nde Yaptıkları Konuşma, 27 Ocak 2014, İstanbul Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Naci Koru’nun “Diyalog Çağında Eski Dünya ve Yeni Dünya” Temalı Konferansta Yaptıkları Konuşma, 9 Ekim 2013, Antalya Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Naci Koru’nun TÜBİTAK-TÜSSİDE’nin Liderlik Okulu Projesi Kapsamında Bakanlığımızı Ziyaret Eden Kosovalı Yöneticilere Verilen Brifingde Yaptıkları Konuşma, 27 Eylül 2013, Ankara Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Naci Koru’nun Türkiye – Amerika Sivil Havacılık Konferası’nın Açılışında Yaptıkları Konuşma, 1 Mayıs 2013, İzmir Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Naci Koru’nun “Türkiye’nin Balkanlardaki Rolünü Yeniden Düşünme” Başlıklı Uluslararası Çalıştayın Açılışında Yaptıkları Konuşma, 16 Nisan 2013, Ankara Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Naci Koru’nun “Genç Liderler Eğitim Programı”nın Açılışında Yaptıkları Konuşma, 4 Mart 2013, Ankara Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Naci Koru'nun 49. Dönem Aday Meslek Memurları ve 3. Dönem Aday Konsolosluk ve İhtisas Memurları Eğitim Programı Açılışında Yapmış Olduğu Konuşma, 3 Aralık 2012, Ankara Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Naci Koru’nun DMEDD Cumhuriyet Bayramı Yemeği’nde Yaptıkları Konuşma, 3 Kasım 2012, Ankara Palas Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Naci Koru'nun Körber Vakfı Dış Politika Ağı Üyelerine Hitapları (Orijinal Metin Almancadır), 8 Ekim 2012, Ankara Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Naci Koru’nun Ankara Düşünce ve Araştırma Merkezi (ADAM) tarafından Düzenlenen “Yarınlar için Genç Anayasa” Başlıklı Toplantıda Yaptıkları Konuşma, 5 Ekim 2012, Ankara Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Naci Koru’nun Avrupalı Genç Hukukçular Eğitim Programı Açılış Töreninde Yaptıkları Konuşma, 10 Eylül 2012, Ankara Bakan Yardımcısı Büyükelçi Naci Koru’nun Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü(Kei) Dönem Başkanlığımız Önceliklerini Açıklamak Üzere Kei Sekretaryasını Ziyareti Vesilesiyle Yaptıkları Konuşma, 3 Eylül 2012, İstanbul Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Naci Koru’nun Gençlik Daireleri ve Türk Aileleri Çalıştayı’nda yaptığı konuşma, 4 Temmuz 2012, Ankara Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Naci Koru’nun I. Türkiye – Afrika Sivil Havacılık Konferansı’nda Yaptıkları Konuşma, 31 Mayıs 2012, İzmir Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Naci Koru’nun Nevruz Bayramı Vesilesiyle Ankara’daki Yabancı Öğrenciler ve Diplomatik Temsilcilik Mensuplarının Katılımıyla Düzenlenen Resepsiyonda Yaptıkları Konuşma, 21 Mart 2012, Ankara
Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Naci Koru’nun Avrupalı Genç Hukukçular Eğitim Programı Açılış Töreninde Yaptıkları Konuşma, 10 Eylül 2012, Ankara

Saygıdeğer Başbakan Yardımcım,

Sayın Bakanım,

Sayın Başkan,

Değerli Katılımcılar,

Sözlerime Avrupa’nın farklı bölgelerinden gelen değerli hukukçu gençlerimize hoş geldiniz diyerek başlamak istiyorum. Türk toplumunun yurtdışındaki başarılı temsilcileri olarak sizleri burada görmek bizlere mutluluk ve kıvanç veriyor.

Yoğun ve kapsamlı bir içerikle hazırlanan ve mesleki gelişiminize katkı sağlamanın yanı sıra, Türk hukuk sistemi ile resmi kurum ve kuruluşlarımız ve çalışmaları hakkında ilk elden bilgi sahibi olmanıza da imkan sağlayan bu eğitim programının düzenlenmesinde emeği geçen, başta Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı olmak üzere tüm kurumlara ve yetkililere içten teşekkürlerimi sunuyorum.

Eğitim Programının bilgi aktarımı ve paylaşımının da ötesinde Avrupa’da farklı ülkelerde yaşayan Türk toplumunun değerli mensupları ve temsilcileri arasında temas ve işbirliğinin güçlendirilmesine de katkıda bulunacağına inanıyorum.

Dışişleri Bakanlığı olarak bizler yurtdışında her zaman vatandaşlarımızın ve soydaşlarımızın yanında olmaya, onları dinlemeye ve sorunlarına çözüm bulmaya, bir başka deyişle Türkiye’yi onların ayaklarına götürmeye çalışıyoruz. Bu vesileyle sayıları her geçen gün artan dış temsilciliklerimizin kapılarının sizlere her zaman açık olduğunu bir kez daha ifade etmek isterim.

Sevgili Gençler,

Sizin gibi bu mesleğe gönül vermiş gençlere hukukun önemini anlatmama herhalde gerek yoktur. Ancak, 30 yılı aşkın süredir Dışişleri Bakanlığı’nda görev yapan bir diplomat olarak hukukun genelde uluslararası ilişkilerde, özelde de Türk dış politikasında giderek artan bir önem kazandığını belirtmek isterim.

Uluslararası ilişkiler bugün önemli ölçüde demokratikleşmekte, ulusal demokrasilerde olduğu gibi hukukun üstünlüğü bu alanda da kendisini artan şekilde hissettirmektedir. Kamuoylarının dış politikaya artan ilgisi ve neyin niçin yapıldığını sorgulamaya başlaması, hükümetlerin her konuda halkına hesap verir konuma gelmesini beraberinde getirmiş, devletler ve hükümetler de dış politikada attıkları adımları geçmişe nazaran daha da sağlam bir hukuki temele oturtma gayreti içerisine girmişlerdir.

Türk dış politikası özelinde ise, bu genel eğilime ek olarak, dış politikamızın son yıllarda giderek aktifleşen ve uygulama alanı genişleyen bir nitelik kazanması, bizi hukuk konularında daha derinlikli bir uzmanlaşmaya ve politikalarımızın hukuki boyutunu daha sıkı şekilde mercek altına almaya itmiştir.

Gerçekten de bugün Türkiye, dış politikada geçmişe kıyasla çok daha fazla konu ile ilgilenmekte, hatta ilgilenmenin ötesinde birçok alanda öncü bir rol oynamaktadır. Nitekim artık yakın çevremizin ötesine geçen dış politika ufkumuz, Afrika’dan Latin Amerika’ya, Güney Asya’dan Pasifiklere kadar çok geniş bir coğrafyayı kapsamaktadır.

Buna paralel olarak, başta Birleşmiş Milletler olmak üzere, uluslararası ve bölgesel kuruluşlardaki profilimiz de son yıllarda ciddi bir yükselme göstermiştir. Yarım asırlık bir aradan sonra 2009-2010 döneminde seçildiğimiz BM Güvenlik Konseyi geçici üyeliğimiz sırasında Türkiye son derece aktif ve etkin bir performans sergilemiştir. Bu tecrübe ışığında şimdi 2015-16 dönemi için bir kez daha Güvenlik Konseyi geçici üyeliğine adaylığımızı koymuş bulunmaktayız.

Ancak burada altını çizmek istediğim husus, gerek tematik gerek coğrafi bazda dış politikamızın ilgi alanının genişlemesine paralel olarak, hukuk bilgisi ve uzmanlığına duyulan ihtiyacın da artmış olmasıdır. Bu itibarla biz de Dışişleri Bakanlığımızın hukuk alanındaki uzmanlığını ve birikimini en etkin şekilde kullanabilmeye yönelik yeni önlemler almaktayız. Bu çerçevede hukuk alanında uzmanlaşmış mensuplarımızı artık sadece belli misyonlar bünyesinde görevlendirmek yerine dünyanın her yerine gönderiyor ve sahip oldukları hukuk birikimini dış politikamızın her alanına yaymaya çalışıyoruz.

Türk dış politikasında hukukun önemi, bu genel hususların yanı sıra, Avrupa özelinde daha da belirginlik ve öncelik kazanmaktadır. Zira gerek Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyelik süreci, gerek Avrupa’da yaşayan vatandaşlarımızın ve soydaşlarımızın sorunları bağlamında yürütülen mücadelenin hukuki boyutu ayrı bir önem kazanmaktadır.

AB konusunda öncelikle şunu ifade etmek isterim: Birliğe üyelik Türkiye için stratejik bir hedef niteliğini korumaktadır. Biz, bunu paylaştığımız değerler çerçevesinde kimsenin elimizden alamayacağı bir hak olarak görmenin yanısıra, üyeliğimizin her iki tarafa da önemli yararlar sağlayacağının bilinci içinde hareket ediyoruz.

Gerçekten de, Avrupa’nın içinde bulunduğu sosyo-ekonomik kriz ışığında bugün dünyanın en hızlı büyüyen ekonomilerinden biri olan Türkiye’nin AB’ne getireceği canlılık ortadadır. Keza, Türkiye’nin AB üyeliğinin başta Balkanlar, Kafkasya, Orta Doğu ve Kuzey Afrika olmak üzere geniş bir coğrafyada hem siyasi, hem ekonomik, hem de sosyolojik açıdan son derece önemli katkılar sağlayacağı açıktır.

AB hukukunun iyi anlaşılması, Türkiye’nin ve Avrupa’da yaşayan vatandaşlarımızın ve soydaşlarımızın haklarının azami ölçüde korunması bakımından önem taşımaktadır. Sizlerin de çok iyi bildiği ve bizzat tecrübe ettiği üzere, Avrupa’da yaşayan Türk toplumunun eğitimden meslek edinimine, vatandaşlık haklarından sosyal ayrımcılığa kadar uzun yıllardır devam eden çok çeşitli sorunları bulunmaktadır. Ayrıca son yıllarda mevcut sorunlara yenileri de eklenmiştir. Aşırı sağ, ırkçı ve yabancı düşmanı radikal akımlar Avrupa genelinde giderek güç kazanmakta ve Türkleri ve diğer Müslüman toplulukları hedef almaktadır.

Nitekim geçen yıl Almanya’da ortaya çıkan neo-Nazi cinayetleri sonrasında Sayın Bakanımızla birlikte bu ülkeye yaptığımız bir haftalık ziyaret sırasında Türk toplumunun birçok kesimiyle bizzat görüşme imkanımız oldu. Gerçekleştirdiğimiz ziyaretler sırasında vatandaş ve soydaşlarımızda derin bir korku ve endişenin hakim olduğunu gözlemledik.

Bunun temel sebebi, sözkonusu radikal akımların fikirlerinin giderek merkez partilere de sirayet etmesi, güvenlik kurumlarının sahip oldukları önyargılar nedeniyle konuya gereken ilgiyi göstermemesi ve bunun neticesinde aşırı grupların daha da geniş bir hareket alanı ve motivasyon bulmasıdır.

Maalesef bu endişelere hak vermemek mümkün değildir. Zira aşırı sağın yükselişi sadece uçlardaki partilerle sınırlı kalmamakta, Avrupa’daki ekonomik krizin de etkisiyle bu grupların görüş ve düşünceleri giderek merkezdeki siyasi akımlarca da paylaşılmaktadır. Bugün Hollanda’dan Finlandiya’ya, Fransa’dan Macaristan’a kadar her yerde bunu somut şekilde görmek mümkündür.

Bu gelişmenin de etkisiyle bir yandan göçmenlere yönelik şiddet eylemleri artış göstermekte, diğer yandan ayrımcı ve baskıcı uygulamalar yasama ve yürütme nezdinde destek görmektedir. Norveç’teki saldırılar, İsviçre’deki çeşitli uygulamalar, Almanya’daki neo-Nazi şiddeti ve daha birçok örnek bunu bize açıkça göstermektedir.

Neticede, Avrupa’da vatandaş ve soydaşlarımızın haklarını ve hukukunu korumak için çok daha yoğun çaba göstermemiz gereken bir döneme girilmiştir. Avrupa’da artan ekonomik zorluklara ve sosyal devletin tasfiye sürecinin hızlanmasına paralel olarak bu radikal eğilimlerin etkisi önümüzdeki dönemde daha da artabilecek olup, bu olguyla doğru zeminde ve doğru stratejilerle mücadele edilmesi büyük önem taşımaktadır.

Burada altını çizmek istediğim husus, İslam düşmanlığı karakteri öne çıkan bu yeni ırkçı dalgayla mücadelede, meseleye olay odaklı ve tepkisel bir yaklaşımdan ziyade, kapsamlı bir yaklaşım benimsenmesinin gerekliliğidir.

Evrensel insan hakları temelinde Avrupa’da hukuki ve siyasi zeminde ırkçılık ve yabancı düşmanlığı ile örgütlü bir mücadele yürütülmesi önem taşımaktadır. Bu da ancak Türk toplumunun Avrupa ülkelerinde daha örgütlü bir yapıya kavuşturulması, sizler gibi genç ve aydın bireylerin sözkonusu örgütlü yapı içerisinde görev ve sorumluluklar üstlenmesi ile mümkün olacaktır. Hukuki zeminde yürütülen mücadeleye paralel olarak siyasi zeminde de etkin bir mücadele yürütülmesi önem taşımaktadır. Önemli bir diğer nokta da aynı düşünce ve endişeleri paylaşan toplumun diğer kesimleri ile yakın işbirliğidir.

Bu doğrultudaki çabalarınızda Türk Devleti her zaman arkanızda olacaktır. Ancak nihai safhada haklarınızı en iyi sizler, doğru ve kapsayıcı bir örgütlenmeyle ve Avrupa’ya kendi değerlerini yeniden hatırlatmak suretiyle, içinde yaşadığınız toplumun ilerici unsurlarıyla evrensel anlayış çerçevesinde köprüler inşa ederek koruyabilirsiniz.

Değerli Konuklar,

Biraz önce de belirttiğim gibi Türk devleti her zaman sizlere destek olmaya devam edecektir. Bu Dışişleri Bakanlığımız için önemli bir görev ve sorumluluktur. Dışişleri Bakanlığımızın ve dış politikamızın temel amaçlarından biri de, vatandaşlarımıza devletimizin her an yanlarında olduğunu hissettirmek, onların hak ve çıkarlarını her şart altında korumak ve bulundukları ülkelerde kendilerine verilecek hizmetleri en süratli, etkin ve çağın gereklerine uygun biçimde sunmaktır.

Bir başka deyişle, vatandaşımızın ve soydaşımızın bulunduğu her yerde varız ve var olacağız. Yardım gönüllüsünün gittiği Afrika’da da, işçimizin çalıştığı Avrupa’da da, öğretmenimizin, sanatçımızın bulunduğu Latin Amerika’da da vatandaşlarımızın en büyük güvencesi olmaya devam edeceğiz.

Dört milyonu Avrupa’da, 300 bini Kuzey Amerika’da, 200 bini Orta Doğu’da, 150 bini Avustralya’da olmak üzere yurt dışında yaşayan milyonlarca vatandaşımız dış politikamızın temel önceliklerinden biridir. Burada dikkat çekmek istediğim husus, vatandaşının hizmetinde bir devlet anlayışının, bir başka deyişle vatandaşına verdiği değeri gösteren ve hissettiren bir anlayışın egemen kılınmasıdır. Son 10 yılda dış politikamızdaki en önemli değişimlerden biri de zaten budur.

Yurtdışındaki vatandaşlarımıza yönelik daha etkin ve kaliteli hizmet sunulmasına yönelik arayış ve çalışmalarımız bu anlayışla devam etmektedir. Bu doğrultuda, konsolosluk hizmeti vermek bakımından yetersiz mekâna sahip dış temsilciliklerimizin fiziki koşulları imkanlar ölçüsünde iyileştirilmektedir.

Bunun yanı sıra, vatandaşlarımızın konsolosluklarımızda beklemeden, medeni koşullarda hizmet alabilmeleri için konsolosluk hizmetlerinin tamamının randevulu sistem yoluyla gerçekleştirilmesi öngörülmektedir. Halen sadece e-pasaport işlemlerinde mevcut bu uygulamayı önümüzdeki dönemde tüm konsolosluk hizmetlerini kapsayacak şekilde yaygınlaştırmayı öngörüyoruz.

Öte yandan, bilişim teknolojilerinin sunduğu imkanları konsolosluk hizmetlerimize yansıtmak için büyük gayret içerisindeyiz. Dış temsilciliklerimizde evvelce kullanılan konsolosluk otomasyonu programının ileri bir aşaması olan yeni otomasyon sistemi 2011 yılı içinde hayata geçirilmiştir. Bu projenin bir ayağı olan “e-Konsolosluk” internet sitesi de 2011 yılı içinde yenilenmiştir.

Bununla birlikte, bilişim teknolojisinin sunduğu imkanlardan ne kadar faydalanırsak faydalanalım, verdiğimiz konsolosluk hizmetlerinin temelde insan faktörüne dayandığı da bir gerçektir. Bu düşünceden hareketle, konsolosluk görevlilerimizin vatandaşlarımızla temaslarında her zaman profesyonelce yaklaşım sergilemeleri için gerekli donanıma sahip olmalarına büyük önem veriyor ve bu amaca yönelik hizmet içi eğitim programlarını kararlılıkla sürdürüyoruz.

Ayrıca, yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın tabi oldukları mevzuatın sadeleştirilmesi ve vatandaş lehine kazanımlar elde edilmesi yönünde ilgili kurumlarımızla yakın işbirliği içinde çalışlarımız da aralıksız sürmektedir.

Değerli Gençler,

Bu akşam gerçekleştirilecek ayrı bir oturumda sizlerle yeniden biraraya gelecek ve dış politikamız hakkında ayrıntılı fikir alış verişinde bulunacağız. Bu nedenle sözlerime burada son veriyor, böyle önemli bir eğitim programını hayata geçirdiği için Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı’na tekrar teşekkürlerimi sunarken bu eğitim programının tüm katılımcılar için yararlı geçmesini diliyorum.

Teşekkür ederim.