Sevgili Öğrenciler,
Değerli Konuklar,
Kış mevsiminin ardından gelen baharın ve doğanın yeniden dirilişini simgeleyen Nevruz Bayramı vesilesiyle sizlerle bir araya gelmekten büyük memnuniyet duyuyorum.
Nevruz Bayramı karşılıklı sevgi, saygı ve hoşgörünün, kardeşçe ve barış içinde bir arada yaşama arzusunun, dayanışma ve yardımlaşma duygularının coştuğu bir gündür.
Nevruz, bütün bu güzel duyguların yanında, yeni ve umut dolu günleri, baharı, bolluk ve bereketi müjdelemektedir.
Dostluk, kardeşlik, birlik, beraberlik ve dayanışmanın öneminin de vurgulandığı Nevruz Bayramınızı en içten duygularla kutluyorum.
Bütün bu önemli özellikleriyle Nevruz, Balkanlar’dan Orta Asya’ya yayılan geniş bir coğrafyada binlerce yıldır kutlanmaktadır.
Birlemiş Milletler’in 2010 yılında Türkiye’nin de ortak sunucu olduğu bir kararla 21 Mart gününü “Uluslararası Nevruz Günü” kabul etmesiyle, Nevruz Bayramının bu uluslararası mahiyeti teyid edilmiştir.
Kültürel diplomasinin güzel bir tezahürünü teşkil eden bu Bayram kutlaması vesilesiyle, Ankara’nın değişik üniversitelerinde, ülkemizin sağladığı imkânlarla eğitim görmekte olan 100 kadar farklı ülke ve topluluktan gelen öğrencilerin temsilcileri de aramızda bulunmaktadır.
İlgili kurum ve kuruluşlarımızın temsilcilerinin iştirakiyle bu akşam düzenlenen paneli, ülkemizde okuyan bu öğrencilerin soru ve sorunlarını doğrudan muhataplarına tevcih edebildikleri bir ortamın oluşturulması ve öğrencilerle fikir teatisinde bulunulması bakımından çok önemsiyorum.
Umarım, ülkemizde okuyan uluslararası öğrenciler, bu panel vesilesiyle, ülkemizin ilgili tüm kurumlarının kendilerine her türlü desteği vermeye hazır olduğunu bir kere daha yakından müşahede etmişlerdir. Tüm panelistlerimize bu önemli katkıları için teşekkür ederim.
Ankara’daki uluslararası öğrenciler, Türk cumhuriyetlerinden gelen öğrencilerin öncülüğünde, Nevruz Bayramını 1995 yılından beri kutlamaktadır. Türkiye’deki uluslararası öğrenciler, Nevruz’u kutlamayı yerleşik bir gelenek haline getirmişlerdir. Bu da, dünyanın çok farklı bölgelerinden ülkemize gelen öğrencilerin, bir taraftan eğitim hayatlarını sürdürürken, diğer taraftan da, ülkemizin toplumsal yaşamına zenginlik kattıklarının güzel bir göstergesidir.
Öte yandan, dünyanın her bir ucundan ülkemize gelerek eğitim gören öğrencilerin kültürümüze sağladıkları uyum da, Türkiye’nin farklı kültürlerin birleşme ve aynı zeminde buluşma noktası olma özelliğinin bir başka göstergesini teşkil etmekte, bu yönüyle de bizim için gurur kaynağı olmaktadır.
Bu vesileyle, ülkemizde farklı kültürlerin uyum içinde birarada yaşadığı gerçeğine vurgu yapan “Günışığını Paylaşmak” sergisi için Yunus Emre Vakfı’nın değerli yöneticilerine huzurlarınızda teşekkür etmek isterim.
Türkiye’yi, Türkçe’yi ve kültürümüzü yurtdışında tanıtmak ve öğretmek üzere 2009’da faaliyete geçen Yunus Emre Vakfı, Bakanlığımızla işbirliği halinde Avrupa’dan Uzak Doğu’ya uzanan geniş bir coğrafyada 20 Kültür Merkezi açmış olup, bu sayı tabiatıyla artmaya devam edecektir.
Yunus Emre Türk Kültür Merkezleri, dünyanın pekçok bölgesinde uzun süredir özlenen bir görevi yerine getirecektir. Türk kültürü ve diline yönelik anlayışın geliştirilmesine hizmet edecek, sizin gibi gençler için nitelikli kültürel programlar, etkinlikler sunacaktır.
Sevgili Öğrenciler,
Değerli Konuklar,
Teknolojideki ve özellikle iletişimdeki gelişmelerin küçülttüğü dünyamızda hızlı bir dönüşüm süreci yaşanmaktadır. Bu dönüşümün etkilerine bölgemizde de şahit olmaktayız. Bu sürecin sonucunda, insan ve refah odaklı bölgesel barış ve istikrar düzeninin kurulmasında sorumluluklarımız bulunmaktadır.
Aynı coğrafyayı paylaştığımız tüm ülkelerin, bu süreçte, hem evrensel değerleri sahiplenmeleri, hem de bölgesel sahiplenme bilinciyle hareket etmeleri önem taşımaktadır. Bireylerin kendilerini güven içinde hissedebilecekleri ortak bir refah kuşağının oluşturulabilmesi için hep birlikte, güçlü bir dayanışma ruhuyla hareket etmek zorundayız.
Nevruz gibi ortak değerlerimize vurgu yapılması suretiyle, karşılıklı saygı temeli üzerinde inşa edilecek bu duygu birliğinin tesisinde kültürel diplomasinin önemli bir araç teşkil ettiğine inanıyorum.
Nevruz Bayramı, binlerce yıldır insanların aynı hisler temelinde sergileyebilecekleri güçlü bir dayanışma ruhuna işaret etmektedir. Bu dayanışma ruhu hepimize ilham kaynağı olmalıdır.
Dış politikamızın ana hedeflerinden biri de, yüzyıllardır birlikte yaşadığımız bölge halklarıyla mevcut dayanışmanın daha da güçlendirilmesidir.
Bölgesel işbirliği ve entegrasyonun öneminin her geçen gün daha da arttığı günümüzde Türkiye, bu vizyonla hareket ederek, etrafında güçlü bir dostluk, kardeşlik ve işbirliği halesi oluşturulmasına yönelik girişimlerine ivme kazandırmıştır.
Türkiye Kafkaslar, Ortadoğu ve Balkanların kesişme noktasında yeralmakta ve bu bölgelerdeki ülkelerle pek çok ortak değeri paylaşmaktadır. Keza, Orta Asya ülkeleriyle de köklü bir geçmişe dayalı kültürel ve tarihi bağlara sahiptir.
Bu itibarla, bütün bu bölgelerde kalıcı barış, istikrar ve refahın sağlanmasına büyük önem vermektedir. Bu bölgelerin çatışma ve gerginliklerle anılan bölgeler yerine, bir istikrar ve refah alanı olarak bilinmesini istiyoruz. Bu bölgelerdeki ülkelerin çok kültürlü yapısı dünyadaki bütün toplumlar için bir model teşkil etmelidir.Bunu da siz gençler başaracaksınız.
Afrika Kıtası ile yüzyıllar öncesine dayanan tarihi ve kültürel bağlarımız mevcuttur. Afrika’ya açılım stratejisi, çok boyutlu Türk dış politikasında önemli bir yer tutmaktadır.
Öte yandan, aynı zamanda bir Afro-Avrasya ülkesi olan Türkiye’nin, Afrika kıtasına olan yönelimi ekonomi, sağlık, eğitim ve tarım gibi alanlarda Afrika’nın gelişme ve kalkınmasına katkıda bulunulmasının yanı sıra, son olarak Somali örneğinde olduğu gibi, düzenli insani yardımları da içeren bütüncül bir politikadır.
2009 Mayıs ayından bu yana Afrika’da 19 yeni Büyükelçilik açtık. Afrika’da, bugün itibarıyla 31 ülkede Büyükelçiliğimiz bulunmaktadır. Son olarak, Niamey (Nijer), Windhoek (Namibya), Libreville (Gabon) ve Ouagadougou (Burkina Faso) Büyükelçiliklerimiz Ocak 2012’de faaliyete geçmiştir. 2012 yılında Büyükelçiliklerimizin toplam sayısının 34’e ulaşması planlanmaktadır.
Keza, aramızda, bize coğrafi olarak uzak, ancak geçmişe dayalı yakın dostluk bağlarımızı geliştirmek istediğimiz birçok ülkenin öğrencileri ve diplomatları da bulunmaktadır.
Bütün bu dostlarımızı ağırlamaktan, bizimle bu Bayramımızı paylaşmalarından mutluluk duymaktayız.
Siz, şu anda aramızda olan başarılı gençler de, bu işbirliğinin gelişmesine, hem ülkeleriniz ile Türkiye arasında, hem de birbirinizin ülkeleri arasında dostlukların pekiştirilmesine katkı sağlamaktasınız. Her birinizi kültürel diplomasinin elçileri olarak görüyorum.
Sevgili Öğrenciler,
Değerli Konuklar,
Büyük Selçuklu Hükümdarı Melikşah’ın Celali Takviminde Yılbaşı olarak belirtilen, Kaşgarlı Mahmut’un Divanı Lügatit Türk’ünde ise İlkbaharın gelişi olarak kaydedilen, doğanın dirilişiyle birlikte yeni umutların canlanmasını da simgeleyen Nevruz Bayramının barış, dostluk, kardeşlik ve dayanışma hislerinin güçlenmesine vesile olmasını diliyorum.
Bugün, buradaki mevcudiyetleriyle mutluluğumuzu artıran, dünyanın dört bir yanından gelmiş kültürel diplomasi elçilerimiz olan öğrencilerimize başarılar diliyor, kendi ülkeleri ile ikinci vatanları Türkiye arasında daimi bir insan ve sevgi köprüsü oluşturmalarını temenni ediyorum.
Hepinizi sevgiyle selamlıyor, davetime icabet ettiğiniz için teşekkür ediyorum.