DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ HAMİ AKSOY- Evet, arkadaşlar günaydın hepinize
hoş geldiniz. İki hafta aradan sonra tekrar basın toplantımızı
düzenliyoruz. Biliyorsunuz geçen basın toplantısında düzenli olarak
toplantı yapacağımızı söylemiştim. Bizim amacımız size hızlı doğru bilgi
verebilmek sizin de buna ihtiyacınız var. Uzun bir müddet biliyorsunuz
yapamamıştık basın toplantıları, şimdi tekrar başladık. Sık sık bir araya
geleceğiz burada, artık ben de hemen hemen hepinizi tanıyorum. Diğer
kanallardan da zaten iletişim içindeyiz. Dış politika konularında
Bakanımızın dış ziyaretleri, iç görüşmeleri konusunda hepinizi aydınlatmaya
gayret edeceğiz.
Arkadaşlar, bu vesileyle biraz erken de olsa kadın muhabirlerimizin Dünya
Kadınlar Gününü kutlamak istiyorum. Bizim Bakanlığımızda diğer
Bakanlıklarla kıyaslandığında çok sayıda kadın çalışanımız var, özellikle
diplomatlarımız var. 255 Büyükelçimizin 51’i kadın, 20 Genel Müdürümüzün
4’ü kadın ve 50 Genel Müdür Yardımcımızın neredeyse yarısı, 24’ü kadın.
Biliyorsunuz Genel Müdür Yardımcıları Büyükelçi adayıdırlar, yani biz
önümüzdeki dönemde kadın Büyükelçi sayımızın daha da artacağını
söyleyebiliriz.
Evet, şimdi Sayın Bakanımızın son dönemde yapmış olduğu dış temaslara ve
dış politika gelişmelerine geçmek istiyorum. Önceki toplantımızda
hatırlarsanız Sayın Bakanımızın Ürdün ziyaretinde kalmıştık. Bu ziyaretin
ardından üst düzey temaslar hız kesmeden devam etti. Hatta geçenlerde bir
gazete haberinde okudum Sayın Bakanımız 19 günde 19 bin kilometre yol kat
etmiş, Zeytin Dalı Harekatını kendi muhataplarına anlatmak için. Bu da
esasen diplomasi trafiğimizin ne kadar yoğun olduğunu açık bir şekilde
ortaya koyuyor.
Evet, temaslara dönersek 22-23 Şubat’ta Cezayir Dışişleri Bakanı
ülkemizdeydi, bu ziyaretin ayrı bir önemi var, çünkü Cezayir’den ülkemize
10 sene sonra Dışişleri Bakanı düzeyinde gerçekleştirilen ilk ziyaret
olmuştur. Bu ziyaret aynı zamanda Sayın Cumhurbaşkanımızın Cezayir’i
ziyareti için de bir hazırlık mahiyetindeydi. Ziyarette ikili ilişkilerimiz
yanında Suriye ve Libya gibi bölgesel konular da ele alındı. Cezayir’le
ilişkilerimizi kazan kazan anlayışı temelinde daha da derinleştirmeye
gayret ediyoruz. Esasen ekonomik ilişkilerimiz de çok kuvvetli. Cezayir
Afrika’daki en büyük ticari ortaklarımızdan. İkili ticaret hacmimiz 3,5
milyar dolar seviyesine ulaştı, aynı zamanda çok sayıda Türk firması
Cezayir’de faaliyet gösteriyor. Cezayir’deki yatırımlarımız da 3,5 milyar
dolar seviyesinde. Bizim arzumuz bu rakamları daha da yukarıya çıkartmak.
Biliyorsunuz Cezayirli Bakanı ağırlamamızdan bir hafta sonra Sayın
Cumhurbaşkanımız Cezayir’i ziyaret ettiler ve Sayın Bakanımız diğer
bakanlarla beraber kendilerine eşlik etti. Ziyaret vesilesiyle bir iş
forumu düzenlendi. Sayın Cumhurbaşkanımız resmi ziyaretlerinde iş
forumlarına son derece önem veriyor, karşılıklı yatırımları ve ticareti
arttırmak için. Bu forumun da yine ikili ekonomik ilişkilerimizi
arttıracağına inanıyoruz. Ayrıca bu ziyaret vesilesiyle ikisi ticari olmak
üzere 7 tane anlaşma imzalandı arkadaşlar. Bunlardan önemli bir tanesi:
Cezayir’in milli enerji şirketi SONATRACH Adana’da Yumurtalık bölgesinde 1
milyar dolarlık bir petrokimya yatırımı yapmaya karar verdi, bu da bizim
açımızdan çok sevindirici bir gelişme olmuştur.
Evet, Avrupa’ya geçersek malum Hollanda ile problemli, sıkıntılı, zor bir
dönem yaşıyoruz. Son olarak 22 Şubat’ta Temsilciler Meclisi 1915 olaylarını
soykırım olarak tanıyan, hukuk dışı siyasi bir karar aldı. Bu karara aynı
gün yaptığımız açıklamayla gerekli yanıtı verdik. Hollanda Meclisi bilgi
sahibi olmadığı bir konuda siyasi bir karar almıştır. Bu kararın bizim
açımızdan hiçbir geçerliliği bulunmamaktadır, yok hükmündedir bizim için.
Bizim 1915 olaylarına ilişkin bakışımız belli, tarihi olgulara ve hukuki
normlara dayanıyor. Halböyleyken 1915 olaylarını tarihi ve hukuki
bağlamından kopararak siyasileştirmeye yönelik kararların ön yargılı
olduğunu düşünüyoruz ve bizce bunlar farklı saiklerle alınıyor. Ayrıca
Hollanda’da kısa süre sonra yerel seçimler yapılacak biliyorsunuz, bu
kararın yerel seçimlerden önce alınmasını da ayrıca anlamlı buluyoruz.
Bununla birlikte Hollanda Hükümeti, Temsilciler Meclisinin kararını
uygulamayacağını açıkladı ve dedi ki Erivan’daki törenlerde Hollanda’nın
temsil edilmesi olayların soykırım olarak tanındığı anlamına gelmez bunu da
olumlu bir şekilde not ettik Dışişleri Bakanlığı olarak.
Değerli basın mensupları, bildiğiniz gibi 23 Şubat’ta Amerika Birleşik
Devletleri yönetimi Tel Aviv’deki Büyükelçiliğini Mayıs ayında Kudüs’e
taşıyacağını açıkladı. Bu kararla ABD yönetimi bir kez daha uluslararası
hukuku, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarını ve Kudüs’e ilişkin
yerleşik, Birleşmiş Milletler parametrelerini çiğnemiştir. Ayrıca barışın
sağlanmasına yönelik çabalara da darbe vurmuştur. Bir Birleşmiş Milletler
Güvenlik Konseyi daimi üyesinin bu şekilde hukuksuzluğun kaynağı olmakta
ısrar etmesi bizim için büyük bir endişe kaynağıdır. Daha önce de her
vesileyle söyledik, bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da biz
Filistinli kardeşlerimizin yanında olacağız. Filistin halkının meşru
haklarının korunması için her platformda elimizden gelen tüm çabayı
göstereceğimizden emin olabilirsiniz.
Evet, arkadaşlar son dönemdeki diğer önemli gelişmelerden bir tanesi de
malum Suriye’de gittikçe kötüleşen insani durum ve bunun karşısında
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin aldığı 2401 sayılı karardır.
Bildiğiniz üzere Astana toplantılarında Doğu Guta bölgesi gerginliği
azaltma bölgelerinden biri olarak ilan edilmişti. Ancak rejimin ablukasının
sürmesi nedeniyle Doğu Guta’da büyük bir insani kriz yaşanmakta ve bölgeye
yönelik rejim saldırılarında da artış görülmekte. 2401 sayılı karara rağmen
de Doğu Guta’yı hedef alan rejim saldırılarının artarak devam ettiğini
görüyoruz maalesef. Biz bu bölgedeki insani durumdan duyduğumuz
rahatsızlığı rejimin garantörlüğünü üstlenen Rusya Federasyonu ve İran
başta olmak üzere muhataplarımıza sürekli olarak her vesileyle aktarıyoruz.
Biz bugüne kadar Suriye’de ateşkesin sağlanması, bölgeye insani yardım sevk
edilmesi ve soruna siyasi çözüm bulunması için her platformda çaba harcadık
ve buna devam edeceğiz. Ancak bazı çevrelerin bu son Birleşmiş Milletler
Güvenlik Konseyi kararını suiistimal etmeye çalıştığını gördük. Fransa
Cumhurbaşkanı Macron ve Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanlığı
Sözcüsü’nün ateşkesin Afrin’i kapsadığı yönündeki iddialarını kabul
etmiyoruz. Bize kararı iyi okumamızı söyleyenlere gerekli cevabı verdik.
Öncelikli kararda atıfta bulunulan insani durumun endişe yarattığı bölgeler
arasında Afrin’in adı geçmemektedir, bunu gayet iyi okuyoruz. Ayrıca
ateşkes kararının ikinci maddesine dikkatinizi çekerim. Terörle mücadele bu
kararın dışındadır diyor bu madde, bunu da gayet iyi okuduk, hiçbir
tereddüdümüz yok. Kaldı ki, Afrin’de yürüttüğümüz harekat sivil, terörist
ayrımı gözetmeyen bir çatışma değil, ulusal güvenliğimizi hedef alan
teröristlere karşı yürüttüğümüz onurlu ve milli bir mücadeledir.
Değerli arkadaşlar, burada bir başka hususu daha dikkatinize getirmek
istiyorum. Geçen yılın başından bu yana Suriye topraklarından Türkiye’ye
yönelik taciz ateşleri ve saldırılar gerçekleşiyor, hepinizin malumu ve
maalesef can kayıpları yaşanıyor. Bu koşullar altında Zeytin Dalı Harekatı
bizim açımızdan bir keyfiyet seçim değil, bir zorunluluk arz etmişti.
Harekat Türkiye’nin ulusal güvenliğini tehdit eden terörist unsurlara
odaklanmıştır. Bunun yanı sıra harekat Suriye’nin toprak bütünlüğünün
korunmasını destekler mahiyettedir. Zaman zaman bazı çevrelerden, siz de
okuyorsunuz, bu bir dikkat sapmasıdır, DEAŞ’la mücadeleye sekte vuruyor
gibi açıklamalar geliyor, bu iddiaları da hiçbir şekilde kabul etmiyoruz.
Tam tersine bu harekat Suriye’nin terör unsurlarından temizlenmesiyle
ilgili sürecin en önemli ayaklarından birini teşkil etmektedir.
Değerli arkadaşlar, eminim hepiniz ABD ile oluşturulması kararlaştırılan
çalışma grupları hakkında da bilgi edinmek istiyorsunuz. Malum Dışişleri
Bakanı Tillerson’un ziyaretinin ardından ABD ile aramızdaki görüş
ayrılıklarını ortadan kaldırmak ve karşılıklı güveni yeniden tesis etmek
amacıyla bir mekanizma kurulması kararlaştırılmıştı. Ziyaret sırasında da
Türkiye-ABD stratejik ortaklığı hakkında ortak açıklama kabul edildi. Bu
açıklamada da mekanizmanın çeşitli çalışma gruplarından oluşacağı
belirtilmişti. İşte bu çalışma gruplarının ilk toplantısının tarihi belli
oldu, 8-9 Mart tarihlerinde Vaşington’da yapılacak. Türkiye’yi Müsteşar
Yardımcımız Büyükelçi Sedat Önal temsil edecek. Diğer kamu kurum ve
kuruluşlarından temsilcilerimiz de yer alacaklar. Böylece özellikle Suriye
ve Menbiç konusunun ele alınacağı ilk toplantının gerçekleştirileceğini
söyleyebiliriz. Arkadaşlar, ABD ile ilişkilerimiz kritik bir dönemden
geçiyor, ulusal güvenliğimizi doğrudan etkileyen PYD, YPG ve FETÖ
konusundaki taleplerimizi Amerika Birleşik Devletleri tarafı gayet iyi
biliyor, her vesileyle dile getiriyoruz. Çalışma grubu toplantılarından
beklentimiz ABD tarafının işte bu taleplerimize ilişkin somut adımlar
atması ve verdiği sözleri daha fazla gecikmeden yerine getirmesidir.
Evet, arkadaşlar diğer önemli bir konuya geçecek olursak, bildiğiniz gibi
PKK’nın Suriye uzantısı PYD’nin eski eş başkanı Salih Müslim geçtiğimiz
günlerde Çekya’da yakalandı. Fakat Çek mahkemesi bizim geçici tutuklama
talebimizi reddetti ve Salih Müslim’i serbest bıraktı. Bu karar tabii
terörle küresel mücadeleye de aykırıdır. Aynı zamanda onlarca masum sivilin
terör saldırılarında hayatını kaybetmesini Çek mahkemesinin umursamadığını
da göstermektedir. Konuya ilişkin gerekli bir açıklama yaptık, ayrıca
Çekya’ya Nota verdik. Sayın Bakanımızın da dile getirdiği gibi bu konunun
takipçisiyiz. Salih Müslim’in hangi Avrupa ülkesinde olursa olsun peşinden
koşmaya devam edeceğiz.
Almanya nezdinde de bir girişimimiz oldu ve gene Avrupa Suçluların İadesi
Sözleşmesi uyarınca Salih Müslim’i istedik Almanya’dan. Biliyorsunuz Sayın
Bakanımız Almanya’ya i bir ziyaret gerçekleştirecek, bu ziyaret
çerçevesinde de tabiatıyla bu konu ele alınacaktır.
Arkadaşlar, gündemimizde yer almaya devam eden diğer bir konu Avrupa
Birliği ile ilişkilerimiz. AB ile ilişkilerimizin çok uzun bir geçmişi var,
1963 tarihli Ankara Anlaşması, neredeyse 55 yıl oldu ve tekrar hatırlatmak
isterim, bu anlaşmanın 28’nci maddesi Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne tam
üyeliğini öngörmektedir. Avrupa Birliği eğer küresel bir güç olmak ve öyle
kalmak istiyorsa Türkiyesiz yapamayacağını artık anlamalıdır. AB’nin bize
vermiş olduğu sözleri tutmasını ve Türkiye’ye karşı daha yapıcı bir tutum
sergilemesini bekliyoruz. Malumunuz Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı
Juncker ve Konsey Başkanı Tusk Sayın Cumhurbaşkanımızı 26 Mart tarihinde
Bulgaristan’ın Varna kentinde düzenlenecek Liderler Zirvesine davet etti.
Bu Zirveyi çok önemsiyoruz ve AB’yle ilişkilerimizde bir hareketlenme
yaratmasını, yeni bir sayfa açmasını umuyoruz. Belki dikkatinizi çekmiştir,
Sayın Bakanımızın son olarak İngiliz The Daily Telegraf Gazetesinde bir
makalesi yayımlandı, başlığı “Türkiye hakkındaki hurafeleri yok etme
zamanı, Avrupa Türkiyesiz yapamaz”. Burada Sayın Bakanımızın birkaç
cümlesinin altını çizmek istiyorum. Türkiyesiz bir Avrupa güvenlikten,
ekonomiye kadar birçok alanda tehdide açık hale gelecektir. Türkiye’nin AB
üyeliği herkesin menfaatinedir. Ancak üyeliğe giden adımların hızı bizim
değil, AB’nin kontrolünde bulunmaktadır.
Değerli basın mensupları, bildiğiniz gibi Sayın Cumhurbaşkanımız 26 Şubat-2
Mart tarihleri arasında 4 Afrika ülkesine; Cezayir, Moritanya, Senegal ve
Mali’ye resmi ziyaretler gerçekleştirdi. Böylece Sayın Cumhurbaşkanımız
bugüne kadar 28 Afrika ülkesini ziyaret etmiş oldu, bu da herhalde bir
rekordur. Sayın Bakanımız da Sayın Cumhurbaşkanımıza refakat etti bu
ziyaretlerde. Cezayir konusuna değinmiştim. Cezayir ziyaretinde ülkelerimiz
arasındaki iş birliğinin ekonomi, enerji ve terörle mücadele başta olmak
üzere her alanda daha da güçlendirilmesi konusunda mutabık kalındı. Daha
sonra Sayın Cumhurbaşkanımız Moritanya’ya ülkemizden Cumhurbaşkanı
düzeyinde ilk ziyareti gerçekleştirdi. Ardından Senegal’in başkenti Dakar’a
geçti. Burada da ikili ilişkiler ve İslam İşbirliği Teşkilatı başta olmak
üzere uluslararası örgütlerdeki işbirliğimiz ele alındı. Afrika turunun son
turu Mali’ydi, Türkiye’den Mali’ye Cumhurbaşkanı düzeyinde ilk ziyaret
gerçekleştirildi, Mali’de 8 anlaşma imzaladık arkadaşlar. Yani bu
ziyaretler aslında çok içerikli oluyor, her ziyarette gördüğünüz gibi 7-8
tane anlaşma imzalıyoruz. Aynı zamanda bu ziyaretler uzun süre önce
başlattığımız Afrika açılım politikamızın da ne kadar başarılı bir şekilde
yürütüldüğünü açık bir şekilde ortaya koyuyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın
dediği gibi yeni dünya düzeni kurulurken biz Afrika ile birlikte yürümek
istiyoruz. “Kazan kazan” ilkesi çerçevesinde ve “Afrikalı sorunlara,
Afrikalı çözümler” prensibiyle.
Evet, değerli basın mensupları, birazda Sayın Bakanımızın önümüzdeki
dönemde yapacağı resmi temas ve ziyaretler konusunda bilgi vermek
istiyorum. Biraz önce bahsettim size de 7-8 Mart tarihlerinde Berlin ve
Viyana’yı ziyaret edecek Sayın Bakanımız. Avrupa’daki temasların ardından
Türkiye-Rusya Ortak Stratejik Planlama Grubu toplantısı ile, Moskova
Uluslararası Seyahat ve Turizm Fuarına katılmak üzere 12-14 Mart
tarihlerinde Sayın Bakanımızın Rusya’yı ziyareti öngörülüyor. Rusya’yla her
konuda mutabık olmadığımızı biliyoruz, ancak diyalog ve işbirliğine en üst
seviyede önem veriyoruz. Ve son dönemde atılan adımlar, beraber
çalıştığımız zaman ortaya çıkan güzel sonuçlar da bunun önemli bir
göstergesi. Rusya ziyaretinin ardından Sayın Bakanımız, Sayın
Başbakanımızla birlikte Bakü 6. Küresel Forumu’na katılacak. Sonrasında da
daha önce belirttiğim gibi 16 Mart’ta Türkiye, Rusya, İran üçlü toplantısı
için Astana’ya geçilecek. Dün Sayın Bakanımız basın mensuplarına açıkladığı
üzere 19 Mart’ta da Vaşington’da Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri
Bakanı Rex Tillerson’la görüşmesi öngörülüyor. Gördüğünüz gibi gündemimiz
çok yoğun. Sizinle birlikte iki haftada bir bu gündemimizi değerlendirmeye
devam edeceğiz. Başlarken de söylediğim gibi sizlerle sık sık bir araya
gelmeyi ümit ediyoruz. Katılımınız için hepinize teşekkür ediyorum ve şimdi
sizlerden gelecek soruları yanıtlamaya çalışacağım teşekkür ederim.
SORU- Hami Bey şeyi soracaktım, Salih Müslim’i Almanya’dan istedik … Salih
Müslim şu an nerede, yeni iade talebi oldu mu dünden bu yana, Cuma gününden
bu yana daha doğrusu. Diğer yandan Pentagon Sözcüsü Manning'in dikkat çeken
açıklamaları vardı. Afrin Harekatı DEAŞ’la mücadeleyi durdurdu dedi, ayrıca
destek vermeye devam edeceklerini söyledi, ismini andığı YPG’li de İçişleri
Bakanlığının 2015’den beri en çok aranan teröristler listesindeki bir isim
dolayısıyla, bu açıklamaları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Teşekkürler.
DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ HAMİ AKSOY- Ben teşekkür ederim. Öncelikle ilk
sorunuzdan başlayayım. Çekya’dan ayrıldıktan sonra, serbest bırakıldıktan
sonra Salih Müslim’in Almanya’ya geçtiğini söylemiştim. Almanya’ya geçer
geçmez biz geçtiğimiz Cuma günü Alman resmi makamları nezdinde ilgili
sözleşmeye göre geçici tutuklanma talebiyle ülkemize iadesini istedik.
Sayın Bakanımız da biraz önce belirttiğim gibi Almanya’yı ziyaret edecek,
Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel’le bir görüşme yapacak ve bu konunun da
gündeme geleceği kesin. Biz sadece Almanya nezdinde değil, diğer Avrupa
ülkeleri nezdinde de gerekli girişimlerde bulunuyoruz arkadaşlar. Çünkü
biliyorsunuz Çekya Salih Müslim’in Avrupa Birliği sınırlarından
ayrılmamasına hükmetmişti. Biz Sayın Bakanımızın söylediği gibi peşindeyiz
bu işi bırakmayacağız ve PYD eş başkanının Türkiye’ye teslim edilmesi için
çabalarımıza Adalet Bakanlığı, ilgili bakanlıklarımızın koordinasyonunda
devam edeceğiz.
İkinci sorunuz, Pentagon Sözcüsünün açıklaması, bu sabah ben de gördüm.
Pentagon Sözcüsü gene saçmalamaya devam etmiş diyeyim size. PYD, YPG’nin
bir terörist örgüt olduğunu hepiniz gayet iyi biliyorsunuz. Geçenlerde bir
haber yayınlandı ve Amerika Birleşik Devletleri’nde resmi kurumlar dâhil
PYD, YPG’nin PKK’nın bir parçası olduğunu gösteren somut deliller ortaya
kondu. Bundan Pentagon Sözcüsünün de haberi olduğunu tahmin ediyorum. Tabii
biz gerekli açıklamayı yapmıştık, daha önce de bu gibi açıklamalar
yapıyordu Pentagon Sözcüsü. Fakat dediğim gibi Sayın Bakanımızın ABD
Dışişleri Bakanıyla son görüşmesinde ortaya çıkan ortak mekanizma ve
çalışma grupları çerçevesinde ABD’den beklentilerimiz belli. PYD, YPG’nin
silahlarını teslim etmesini istiyoruz, 8-9 Mart’ta yapılacak olan
toplantıda bu konular tekrar ele alınacak Suriye, Suriye’deki gelişmeler,
Menbiç bu konular tekrar ele alınacak. O yüzden bu konuyu da dediğim gibi
takip etmeye devam edeceğiz. Teşekkür ederim.
Yunus Bey.
SORU …- … Sayın Dışişleri Bakanı Almanya ve Avusturya’da olacak. Bu iki
ülkeyle son zamanlarda bir iyileşme sürecine girdik. Birinci sorum, bu
iyileşme sürecinde Ankara’nın beklentileri ne olacak her iki taraftan. Bir
de şunu sormak istiyorum Almanya özellikle sığınma hakkı alan FETÖ’cü
subaylar, aynı zamanda Almanya’nın başkentinde yapılan PKK gösterileri,
Salih Müslim’in gayet rahat orada dolaşabilmesi. Türkiye iyileşme süreci
görürken gerçekten karşı taraftan da adımlar görüyor mu, bu konuda tatmin
oluyor musunuz süreçte?
Teşekkürler.
DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ HAMİ AKSOY- Evet, teşekkür ederim.
Önce Sayın Bakanımızın Almanya ve Avusturya ziyaretleri hakkında kısa bilgi
vereyim. Bugün Sayın Bakanımız öğle saatlerinde Berlin’e hareket ediyor,
bugün ve yarın Berlin’de yapılacak temaslardan sonra Viyana’ya geçecek.
Sayın Bakanımız Almanya ziyareti kapsamında Alman mevkidaşı Sigmar
Gabriel’le bir görüşme yapacak ve daha sonra Berlin Turizm Fuarı’nı ziyaret
edecek, Sayın Kültür Bakanımız da gidiyor. Sayın Bakanımız ayrıca Körber
Vakfı ve SETA Berlin Vakfı tarafından düzenlenecek iki toplantıda da
konuşma yapacak. Türk-Alman ilişkileri geçtiğimiz iki sene zarfında zor bir
dönemden geçti. Ancak bu ülkedeki seçimden sonra yapıcı bir diyalog
sürecine girdik. İkili ilişkilerimizin normalleştirmesine yönelik temaslar
tüm hızıyla sürüyor. Biliyorsunuz Sigmar Gabriel Antalya’ya geldi, Sayın
Bakanımız Goslar'a gitti, Sayın Başbakanımız Şansölye’yle görüştü. Almanya
ile çok güçlü kültürel ekonomik bağlarımız var, Almanya’da yaşayan 3,5
milyonluk Türk toplumu da tabii ki iki ülke arasındaki önemli bir insani
bağ oluşturuyor. Almanya’da hükümet kurma çalışmalarının olumlu
sonuçlandığını gördük. SPD üyelerinin büyük koalisyonun kurulmasına destek
açıklamasıyla büyük koalisyonun kurulmasının önündeki engelin kalktığını
görüyoruz. Biz bu kurulacak yeni hükümetle de olumlu yönde ve eşit ortaklık
temelinde ilişkilerimizi geliştirmek istiyoruz. Sayın Bakanımız Almanya
ziyaretinden sonra 8 Mart’ta Viyana’ya geçecek. Bildiğiniz gibi … Avusturya
Dışişleri Bakanı Kneissl de 25 Ocak’ta ülkemizi ziyaret etmişti. Bu ziyaret
vesilesiyle her düzeyde ikili işbirliği mekanizmalarının canlandırılması
konusunda mutabakata varılmıştı ve ilişkilerin normalleştirilmesi yönünde
önemli bir adım atılmıştı.
Hatırlayacaksınız Sayın Bakanımız Avusturyalı mevkidaşıyla yaptığı ortak
basın toplantısında bir iyi niyet göstergesi olarak Avusturyalı
arkeologlarca Efes’te yürütülen kazıların yeniden başlatabileceğini
açıklamıştı, her iki tarafta da bu diyaloğun sürdürülmesi yönünde bir
mutabakat var. Biz Avrupa Birliği müzakere sürecimiz konusunda da
Avusturya’nın daha yapıcı bir tutum sergilemesini bekliyoruz.
FETÖ konusunda da dediğim gibi bu konular Sayın Bakanımızın Sigmar
Gabriel’le yapacağı görüşmelerde ön sıralarda yer alacaktır. Almanya’ya bu
konudaki hassasiyetimizi iletiyoruz. Bu konuların bizim milli güvenlik
sorunumuz olduğunu belirtiyoruz. Hemen her vesileyle her platformda dile
getiriyoruz ve yine bu toplantı sonucunda Almanya’nın hassasiyetimizi
anlayarak olumlu bir adım atmasını bekliyoruz. Teşekkür ederim.
Enes Bey.
SORU- Enes … TRT Haber.
Efendim, konuşmanızın başında Afrin Zeytin Dalı Harekatının sadece
teröristlere yönelik olduğunu belirttiniz. Sivil kayıpların yaşanmaması
için Türkiye hangi adımları atıyor, bunlar hakkında bilgi verebilir
misiniz?
DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ HAMİ AKSOY- Tabii ki.
SORU- Yine oradaki sivillere yönelik Türkiye’nin yaptığı insani yardımlar
nelerdir?
Teşekkür ederim.
DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ HAMİ AKSOY- Ben teşekkür ederim.
SORU- Sivillerin çıkışına izin verilmiyor Afrin’den, YPG izin vermiyor
açıklamasını nasıl değerlendirirsiniz?
DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ HAMİ AKSOY- Sağ olun.
Arkadaşlar, biz harekatın başından itibaren sivillerin zarar görmemesi için
büyük çaba sarf ediyoruz. Bunun yanı sıra insani yardım faaliyetlerimizi de
ara vermeden sürdürmeye gayret ediyoruz. Barınak, gıda, hijyen ve sağlık
malzemelerini içeren insani yardımları bölgeye düzenli olarak sevk
ediyoruz. Örneğin, Kızılay ve AFAD İdlib’de Fırat Kalkanı Harekatı
bölgesinde 170 bin kişi kapasiteli kamp kurulması konusunda çalışmalara,
hazırlıklara başlamış vaziyette.
Arkadaşlar, şunu unutmayalım: İnsani yardım konusunda Türkiye, dünyanın
belki de en önde gelen ülkesi. Ülkemiz insancıl hukukun uygulanmasında
Birleşmiş Milletler ile de her zaman yapıcı bir işbirliği içinde oldu.
Bugün size sormak isterim, dünyada hangi ülke acaba 3,5 milyon mülteciyi
barındırıyor, bunların bütün sorunlarıyla ilgileniyoruz. Avrupa ülkeleri,
kendi ülkelerine 100 göçmen, 1000 göçmen alma konusunda tartışma içindeler
maalesef. Biz ise kapılarımızı her zaman açık tuttuk ve çok büyük bir yükü
omuzlamış vaziyetteyiz. Kamplarda 10 ilimizdeki 21 geçici barınma
merkezinde 230 bin Suriyeli barınmakta, 3 milyondan fazla Suriyeli ise
şehirlerde ikamet etmekte. Onların eğitim, sağlık, her türlü sorunlarıyla
ilgileniyoruz, 30 milyar dolar civarında bir harcamamız oldu. Avrupa
Birliği’nden de bu konuda daha büyük adımlar atmasını bekliyoruz. Yani bizi
eleştiren ülkelerin omzumuzdaki yükü hafifletmeye yönelik adımlar atmasını
bekliyoruz arkadaşlar.
Son soru, buyurun.
SORU- Nisan ayı başında Türkiye’de yapılması planlanan Türkiye-Rusya-İran
Üçlü Zirve toplantısı hakkında biraz bilgi verir misiniz?
Teşekkür ederim.
DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ HAMİ AKSOY- Arkadaşlar, malum Suriye konusu
önümüzdeki günlerde de gündemimizde yoğun bir şekilde kalmaya devam edecek.
Nisan ayı başında Sayın Cumhurbaşkanımızın ev sahipliğinde Rusya Devlet
Başkanı Putin ile İran Cumhurbaşkanı Ruhani’nin katılımıyla bir üçlü zirve
düzenlemesi öngörülüyor. Garantör ülkelerin, yani Türkiye, Rusya, İran
Dışişleri Bakanları –biraz önce söyledim- 16 Mart’ta Astana’da biraraya
gelecekler ve bu üçlü zirvenin hazırlığı mahiyetinde bir toplantı
gerçekleştirecekler. Bu üçlü zirvede tabii ki Suriye’deki ihtilaf ele
alınacak. Astana toplantılarındaki kazanımlar değerlendirilecek, sahadaki
durumu iyileştirmek ve siyasi çözüm sürecini hızlandırmak amacıyla ilave ne
gibi adımlar atılacağı üzerinde durulacak. Biz bu zirveye çok önem
veriyoruz. Henüz tam net tarihi açıklanmadı, fakat Nisan ayının başında
olması öngörülüyor.
Teşekkür ederim.
Arkadaşlar, biraz önce söylediğim gibi Sayın Bakanımızın ziyareti var,
benim de acil ayrılmam lazım. Sorularınızı arkadaşlarımıza verirseniz size
hemen, en kısa zamanda cevap vereceğiz.
İki hafta sonra tekrar görüşmeyi umuyorum, geldiğiniz için tekrar teşekkür
ederim.
Size iyi bir hafta diliyorum, sağ olun.