Sözcü Ünal'ın Olağan Basın Toplantısı, 27 Ekim 2010, Ankara

Günaydın arkadaşlar, hoşgeldiniz.

Bugünkü basın toplantısına üç konuyla başlamak istiyorum müsaade ederseniz. Birincisi Sayın Bakanımızın bugün başlayacak olan Çin Halk Cumhuriyeti ziyareti, ikincisi orada katılacağımız EXPO Fuarı ve üçüncüsü de hemen arkasından İstanbul’da düzenlenecek olan RECCA toplantısıdır. Sonra isterseniz sorulara geçebiliriz.

Sayın Bakanımızın bugün başlayacak olan Çin Halk Cumhuriyeti ziyareti bildiğiniz gibi, hatta bir kısmınız da bizlerle birlikte olacaksınız, beş şehri kapsıyor; Kaşgar, Urumçi, Xian daha sonra Şangay ve Pekin. Buradaki, bu şehirlerdeki temaslarında Sayın Bakanımız resmi yetkililerin yanı sıra bulunan vilayetin ileri gelenleri ile de görüşmelerde bulunacak.

EXPO ikinci konu demiştim. EXPO fuarı bildiğiniz gibi Şangay’da yapılıyor ve kapanışı 31 Ekim’de olacak. Burada Türkiye de bir sergi ile temsil edilmekte. Bizim sergimizin teması; Türkiye, "Medeniyetlerin Beşiği"; Anadolu, “Daha İyi Şehirler, Daha İyi Yaşamlar Alanı”; İstanbul, “İki Kıta, Bir Şehir”. Buradaki sergi alanımızın şu ana kadar büyük bir ilgi çektiğini görüyoruz. EXPO’yu dün itibariyle yetmiş milyonu aşkın kişi ziyaret etmiş, bizim fuarımızı da keza yine dün itibariyle yedi milyonu aşkın kişi ziyaret etmiştir. Dolayısıyla EXPO fuarını ziyaret eden her on kişiden birisi, hatta daha fazlası bizim de fuarımızı ve sergi alanımızı ziyaret etmiş durumda.

Üçüncüsü de ÇHC dönüşünde İstanbul’da düzenlenecek olan RECCA toplantısı. RECCA’nın açılımını tekrarlayayım; ‘Regional Economic Cooperation Conference on Afganistan’. Türkiye’nin Afganistan’la birlikte düzenlediği bu toplantı, 2-3 Kasım 2010 tarihlerinde ülkemizin ev sahipliğinde İstanbul’da yapılacaktır. Toplantıda Afganistan’ın ekonomik kalkınması ön plana çıkarılacak. Ayrıca, yüz özel sektör temsilcisinin katılımıyla bir İş Forumu ve ayrıca bölgesel işbirliğinin geliştirilmesine ilişkin yaklaşık elli akademisyenin katılacağı bir Akademik Forum da düzenlenecek. Ben hemen bu kısa girişle kesmek istiyorum. Sorular olduğunu tahmin ediyorum.

SORU: RECCA’ya başka hangi ülkeler katılacak?

CEVAP: RECCA’ya Afganistan’ın tüm komşuları ve bölge ülkeleri davet edildi. Çoğu değişik seviyelerde katılıyor; Hindistan, Pakistan, Afganistan’ın tüm komşuları, keza AB’den üyeler, ama katılım seviyeleri henüz kesinleşmiş değil, yani netleşmeyen ülkeler var.

SORU: Düzeyi nedir?

CEVAP: İsterseniz soruları topluca alayım ya da RECCA’dan mı başlayalım? Düzeyi normalde Bakanlar seviyesindedir. Sayın Bakanımız da şu anki programı itibariyle katılacak.

SORU: Selçuk Bey, Yunan basınında Ege’de çözüme yönelik önemli adımlar atıldığı, hatta büyük ölçüde mutabakat sağlandığı yönünde haberler yer aldı. Şimdi öncelikle bu haberler, ayrıntılar da var doğal olarak bu haberlerde, öncelikle bu haberler doğru mudur? İkincisi eğer böyle bir mutabakat var ise bu istikşafi görüşmelerin bir sonucu mudur, yoksa Başbakan’ın aldığı bireysel bir inisiyatif midir? Üçüncüsü de eğer böyle bir mutabakat var ise biz bunu neden Yunan basınından öğreniyoruz?

CEVAP: İsterseniz bir tur soruları alayım, sonra topluca cevap vereyim.

SORU: ABD ile füze kalkanı konusunda geçen haftalarda görüşmeler başlamıştı. Hala devam ediyor mu müzakereler? NATO Zirvesi yine bu konuya kilitlenecek gibi görünüyor. Türkiye hangi kırmızı çizgilerle gidecek ve hangileri olmazsa olmazları bu konuda?

SORU: Türkiye 19 ayrı davada AİHM tarafından Rumların açmış olduğu tazminat rekor bir tazminat cezasına mahkûm edildi. Bunun öncesinde Bakanın açıklamaları vardı, artık AİHM’deki davaları engellemek için Türkiye’nin ilgili Bakanlıklarda bir dizi önlem alacağı şeklinde. Bu konuda çalışmalar artık başlayacak mı? Çünkü miktar çok yüksek. Dışişleri Bakanlığı ne gibi çalışmalarda bulunacak?

SORU: İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu Mavi Marmara’ya baskın düzenleyen birimi ziyaret etmiş dün basından okuduğumuz haberlere göre ve çok güçlü ifadelerle bu birimin kahramanlığını övmüş. Bu konuda acaba Dışişleri Bakanlığının bir tepkisi var mıdır?

SORU: Arkadaşımın sorusunun devamını sormak istiyorum. Aynı uzantıda Türkiye-İsrail ilişkileri konusunda herhangi bir gelişme var mı, Türkiye-İsrail ilişkilerinde son gelinen ilişkiler düzeyi nedir? Bir de dün hem ulusal basın hem de yabancı basında ‘Mossad’la MİT arasındaki ilişkiler veya işbirliği dondurulmuş’ diye bir haber var. Türkiye’nin böyle bir kararı var mı?

SORU: Aynı konuyla ilgili aslında. Basında yeni bazı haberler çıktı baskınla ilgili. Geminin aslında Mısır’a gideceğini ve İsrail’in de bu konuda bilgilendirildiğine dair haberler var, fakat son anda herhalde baskınla birlikte işler kontrolden çıkmış ve planlandığı gibi Mısır’a gidememiş gibi. Bu konuda bir teyit var mı ya da başka ayrıntı verebilir misiniz?

SORU: Dün Neçirvan Barzani’nin ziyaretiyle ilgili sormak istiyorum. Bir, ne kadar teröre girildi, yoksa gündem daha çok Irak’ta hükümet kurma çalışmaları mıydı? Bir de Kürtlerin bu hükümet kurma konusundaki tutumlarını az çok biliyoruz. Dolayısıyla hükümetin kurulmasına onları da dinledikten sonra şu anda Irak’ta ne kadar yakın hükümet kurulabilmesi, hani bu konuda bir tablo çizebilir misiniz Irak’ta?

SORU: Deniz’in sorusuna ek olarak sormak istiyorum. Neçirvan Barzani’nin sıfatı dün Başbakanlığın sitesinde ‘Irak Kürdistan Ulusal Yönetimi Lideri’ olarak yer aldı. Acaba tanımlamada bir farklılık mı var, yoksa Türkiye politika değişikliğine mi gitti?

SORU: Amerikan basınında bu füze kalkanı sistemiyle ilgili bazı haberler var. Türkiye’nin İsrail ile elde edilecek olan istihbaratın paylaşılmaması gibi bir ön şart koyduğu ve bu konuda da müzakereler yapıldığı, Amerika’nın sıcak baktığı bu koşula ifade ediliyor. Doğru mudur, acaba böyle bir çekince var mı?

SORU: Bununla ilgili olarak yazılıyor ki, söyleniyor ki, Washington’un, Türkiye’nin hem İsrail’e veri verilmemesi hem de İran’ın adı geçmemesi taleplerini kabul ettiği söyleniyor. Bir de İsrail’le ilgili olarak, İsrail’de Mavi Marmara baskınını soruşturan komisyondan bir ikinci mektup gelmiş, Tel Aviv Büyükelçiliği’ne iletilmişti.İsrail tarafı tüm mürettebatın ve yolcuların ifadesini almak istediğini bildirmişti. Bu talep incelendi mi Ankara’da, acaba bir sonuca varıldı mı?

CEVAP: Toparlayarak, toplayarak cevap vermeye çalışacağım.

Öncelikle Ege’yle ilgili sorudan başlayayım isterseniz. Biliyorsunuz istikşafi görüşmeler 2002 yılında başladı. 2002 yılından beri de düzenli aralıklarla devam ediyor. Bunlar adı üzerinde istikşafi, yani ‘exploratory talks’ olarak geçmektedir ve taraflar burada bu alanda iki ülkeyi ilgilendiren her konuyu konuşuyorlar. İlke olarak görüşmelerin içeriği hakkında herhangi bir bilgi vermiyoruz. Bunun nedeni de daha görüşmenin istikşafi seviyede olmasından dolayıdır. Dolayısıyla sorduğunuz sorudaki bilgileri veya Yunan basınındaki bilgileri doğrulayabilecek, teyit edebilecek veya yalanlayabilecek bir durumda değiliz, çünkü bunları teyit etsek veya yalanlasak, birincisi görüşmenin içeriği hakkında bilgi verme ilkesini ihlal etmiş oluruz, ikincisi görüşmenin içeriği hakkında taraflar arasında verilmiş olan sessizlik kararına halel getiririz.

SORU: Pardon bunun istikşafilerle bağlantılı olduğunu mu anlayacağız o zaman? Yani ayrı bir inisiyatif olmadığını anlıyoruz burada değil mi?

CEVAP: Evet, tabii zaten oradaki haberde de öyle geçiyor, yani Yunan basınındaki haberde de. Dolayısıyla istikşafi görüşmeler sürüyor. Taraflar, yani Türkiye de Yunanistan da olumlu bir işbirliği anlayışı içinde görüşmelere devam ediyor. Bu görüşmelerin devam etmesi konusunda siyasi irade de mevcut.

SORU: Ek olarak soracağım ben, ayrı olarak yazılıyor dediniz, ayrı olarak değil de birlikte istikşafi görüşmelerin içindeymiş gibi sanki söylediniz. Halbuki Yunan gazetelerinde ayrı bir süreç olarak ele alınsın önerisi ve onun devamında da hatta Yunanlıların işte ‘bu egemenlik hakkına aykırı, ihlal durumu oluşturur, dolayısıyla buna çok sıcak bakmıyoruz ve bu süreç şimdilik donmuş gibi gözüküyor’ gibi bazı ifadeler de vardı.

CEVAP: Hayır, istikşafi görüşmeler devam ediyor, yani donmuş olan bir süreç yok, bu konuda siyasi irademiz de mevcut. Siz de galiba ek birşey söylemek istiyorsunuz…

SORU: Yani benim de anladığım Yunan basınında istikşafi görüşmeler ayrıca yürüyor, bu alınan Başbakanın Papandreu’yla konuştuğu ayrı bir inisiyatif, bağlantılı olsa da ayrı bir inisiyatif gibi yansıdı.

CEVAP: Siyasi liderler her görüşmede, yani Türk ve Yunan siyasi liderleri, tabii ki istikşafi görüşmelere atıfta bulunuyorlar. Bu görüşmelerin devamı konusunda mutabakatlarını tekrar ediyorlar. Son ziyarette olan da budur zaten. Belki o Yunan basınına farklı yansımış olabilir ama istikşafi görüşmeler sürmektedir.

Füze kalkanı hakkındaki soruya geçmek istiyorum. Füze savunma sistemi görüşmelerindeki asıl tutumumuzu az çok, daha önce, hatta ayrıntılı olarak kamuoyuyla paylaştık. Burada biz NATO’nun tüm İttifak’ın, tüm Müttefiklerin güvenliğini arttıracak kapsayıcı bir sistem içinde bu konunun geliştirmesi taraftarıyız. Bu konudaki temas ve görüşmeler de yürüyor. Güvenliğin bölünmezliği ilkesinden yola çıkıyoruz. Alınmış herhangi bir karar yok. Temas ve görüşmelerimiz ilgili her tarafla devam ediyor. Amerikan basınında veyahut İsrail basınında çıkan bazı haberler konusunu da yine aynı şekilde yanıtlamak istiyorum. Burada önemli olan görüşmelerin devam etmesidir. Görüşmelerde şu aşamada bir sonuca ulaşılmamıştır. Bu temaslarımız sürecektir.

19 dava ve buna ödenecek olan rakam, bunlar biliyorsunuz TMK kurulduktan sonra 2005 tarihli Xenedis/Arestis kararı uyarınca AİHM’in 5 Mart 2010 tarihli bir kararıyla bu sistemin etkin ve ulaşılabilir bir iç hukuk yolu olduğu teyit edilmişti. TMK’nın da etkin bulunmasıyla Güney Kıbrıs Rum Yönetimi vatandaşlarının da buraya başvurmasının yolu açıldı. Dolayısıyla, bu düzenin işleyen hukuk düzeni olduğu ve mevcudiyeti bir kez daha tekrar edilmiş oldu. Şu ana kadar birçok başvuru yapıldı, bunların çoğu sonuçlandırıldı.

Sorunuza konu başvurular TMK’nın etkin bulunmasından önce AİHM tarafından kabul edilebilir bulunan ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne Ek irinci Protokolün birinci maddesi çerçevesinde ihlal kararı verilmiş başvurulardır. Dolayısıyla TMK’nın etkinliği konusunda aleyhte bir sonuç anlamına gelmemektedir. Herhalde biliyorsunuz, Rum vatandaşları da TMK’nın etkinliğinin tanındığı 5 Mart 2010 tarihli karar sonrasında mülkiyet iddiaları için TMK’ya başvurmak veya Kıbrıs’ta, adada varılacak kapsamlı çözümün sonucunu beklemek durumundadırlar.

Netanyahu’nun bu birliği ziyareti ve Türkiye-İsrail ilişkileri, bunları toparlayarak cevap vermek istiyorum. Bu konudaki görüşlerimiz en başından beri, en açık bir şekilde beyan edildi biliyorsunuz. İsrail tarafından beklentilerimiz malumunuz. Bunlara ekleyecek herhangi bir husus bulunmamaktadır.

Bir arkadaşımız istihbarat kuruluşları arasındaki işbirliğinin düzeyini sordu. İstihbari konularda hiçbir zaman yorumda bulunmuyoruz biliyorsunuz.

Bunun dışında Neçirvan Barzani’nin ziyareti sırasında terörle mücadele konusu tabii ki konuşuldu. Terörle mücadelede temas ve diyaloğumuzun süreceği konusundaki mutabakatımız teyit edildi, ama esas görüşmeler ağırlıklı olarak Irak’ta hükümet kurulması sürecine ilişkindi. Burada ne konuşuldu diye soracak olursanız, bizim verdiğimiz mesajlar şunlardı: Irak’ta ya kısa sürede hükümetin kurulmasıyla Irak’ın refahı, barışı yolunda adımlara devam edilecek veyahut hükümetin kurulamaması halinde mevcut belirsizlik durumu sürecektir. Biz tabii ki Irak’ın barışı, huzuru, istikrarı için çalışıyoruz, bunu temenni ediyoruz. Bunun için de hükümetin biran evvel kurulmasını istiyoruz. Hükümetin kapsayıcı bir hükümet olmasını temenni ediyoruz. Bu mesajlarımızı tekrarladık. Terörle mücadele boyutunu söylemiştim. Keza ekonomik ve ticari işbirliği konuları ele alındı. Burada, bölgede zaten yoğun bir varlığımız var. Bunun devamını istediler. Biz bölgenin ekonomik kalkınması için halihazırdaki bu çalışmalarımızı sürdüreceğimizi söyledik.

Sizin sorduğunuz, sıfatla ilgili olan konu. Sabahleyin Başbakanlık’la konuşuldu, yani Başbakanlık’tan alınan bilgiye göre bu sehven yapılmış birşey, bizim tutumumuzda bir değişiklik yok.

SORU: Benim sorum o değildi yalnız, Mavi Marmara’yla ilgili…

CEVAP: Geçtiğimiz günlerde basında çıkan bir haberi kastediyorsanız eğer, onu yalanlayacak durumda değiliz, ama daha fazla ayrıntı vermiyoruz, çünkü biz bu konudaki raporumuzu hazırladık. Biliyorsunuz 1 Eylül tarihinde BM Genel Sekreteri’nin, talebimiz üzerine kurmuş olduğu komisyona da verdik. Bu konudaki çalışmalar da yürüyor. Komisyonun bize dönmesini bekliyoruz. Keza İsrail de tahmin ediyorum bu komisyona raporunu verecektir, ama raporunu sunduğu konusunda bizde henüz bir bilgi yok.

SORU: Sehven dediniz ama sehvenden kasıt nedir tam?

CEVAP: Yani adı üstünde, sehven olmuş.

SORU: Yanlış mı çevirmişler?

CEVAP: Arkadaşlar sehven yapılan bir şey, onu da Başbakanlıktan aldığımız sabahki bilgiye göre sizlerle paylaşıyoruz.

SORU: Selçuk Bey, bu Üçlü Mekanizma toplantısının bu ay sonu yapılması planlanıyor diye bir duyum almıştık ama, belirlenen bir tarih var mı acaba?

CEVAP: En son biliyorsunuz Ekim’de bir teknik komite toplantısı yapılmıştı, ama benim bildiğim kadarıyla tam net bir tarih belirlenmemişç Bu konudaki çalışmalarımız sürüyor.
 
SORU: Zannediyorum ki eski sistem vardı ya, yani soruları ayrı ayrı almak çok daha verimli olduğunu zannediyorum. Bazı şeyler pek iyi anlaşılmadı. Mesela tam neye yanıt verdiğiniz konusunda bazı tereddütlerimiz olabilir.

SORU: Soruya ek olarak, görüşmeler devam ediyor dediniz ama ilkesel olarak bu paylaşım konusunda, herhalde yani istihbarat paylaşımı vs. gibi konularda herhalde bu müzakereler esnasında bunu istemiyoruzdur herhalde değil mi, yani ilkesel tutumumuz nedir?

CEVAP: İsteğimiz, öncelikle bunun belirli bir çerçeveye oturtulması, herkesin tehdit algılaması ne ise onun görülmesidir. Bundan sonra da önümüzü görmemiz gerekmektedir. Ondan sonra ancak birtakım konularda karar alınabilir. Alınmış bir karar yok. O nedenle dediğim gibi temas ve görüşmeler devam ediyor.

Soruların yanıtlanması konusunda haklısınız, ancak bugün çok şıkışık bir programımız var. O nedenle bu yöntemi tercih etmek durumunda kaldık.

Teşekkürler arkadaşlar.