OECD Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) Testleri: Zorunlu Eğitimini Tamamlamış Öğrencilerin Değerlendirilmesinde Yeni Ufuklar

Yavuz Kül (*)

1. Genel:

OECD Eğitim Direktörlüğü Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) tarafından 7 Aralık 2004 tarihinde yayınlanan, toplam 41 ülkeden 250 bin 15 yaş grubu öğrencinin yetenek ve bilgi birikimlerini karşılaştırmalı olarak değerlendiren test sonuçları, ülkemizin temel eğitim sisteminin eksikliklerini objektif bir şekilde ortaya koyması ve dolayısıyla da ileriye dönük temel eğitim politikalarımızın ve uygulamalarımızın yönelimine ışık tutması açılarından değer taşımaktadır. Zira PISA Test Sonuçları, 15 yaş grubu öğrencilerimizin sözkonusu alanlardaki birikim ve yeteneklerinin, teste iştirak eden diğer 40 ülkenin 36’sından daha düşük seviyede olduğu gerçeğini ortaya koymuştur. PISA testleriyle ülkemiz açısından edinilen diğer önemli bir tespit de çeşitli okullar ve farklı gelir gruplarından gelen öğrenciler arasındaki başarı farklılıklarının OECD ortalamasının oldukça üstünde gerçekleşmiş olmasıdır.

Testler, Finlandiya başta olmak üzere, Kore, Japonya, Çin Hong Kong’u, Kanada ve Avustralya gibi ülkelerin 15 yaş grubu öğrencilerinin, diğer ülkelerdeki yaşıtlarıyla karşılaştırıldıklarında kaydadeğer oranlarda daha başarılı sonuçlar aldıklarını ortaya koymuştur. Bu bağlamda, özellikle Finli öğrencilerin testlerde gösterdikleri üstün başarıya dikkat çekmekte yarar görülmektedir. Finli öğrenciler, sonuçları 1 Temmuz 2003 tarihinde yayınlanan, ülkemizin iştirak etmediği PISA 2000 Testleri’nde olduğu gibi, bu testlerde de hemen hemen her alanda birinci veya ilk sıralarda yer almayı başarmışlardır.

Bu yazı, uluslararası kamuoyunun gün geçtikçe daha fazla ilgi göstermeye başladığı PISA Testlerini tanıtmayı, öğrencilerimizin bu testlerden aldıkları sonuçları değerlendirmeyi ve Finli öğrencilerin göstermiş oldukları örnek başarının ardında yatan sebepleri, ülkemizin ders çıkarabileceği düşüncesiyle, ortaya koymayı amaçlamaktadır. PISA Testleri hakkındaki tanıtıcı bilgiler 2. Bölümde, Türk öğrencilerin PISA 2003 Testlerinden aldıkları sonuçlara ilişkin gözlemler 3. Bölüm’de, Finli öğrencilerin performansına ilişkin tespit ve değerlendirmeler 4. ve 5. Bölümlerde yer almaktadır. Finlandiya eğitim sistemi hakkındaki bazı genel gözlemlere ise 6. Bölüm’de yer verilmiştir.

2. PISA Testleri:

PISA Testleri, OECD’nin eğitim alanındaki çalışmalarında kullanılan istatistiksel verilerin, üye ülkelerin eğitim politikalarının geliştirilmesi çalışmalarına daha fazla katkı sağlayacak yönde iyileştirilmesi amacıyla 1997 yılında Eğitim Komitesi şemsiyesi altında yer alan Eğitim Sistemleri Göstergeleri (INES) doğrultusunda ihdas edilmiştir. Testler, zorunlu eğitimini tamamlamış 15 yaş grubu öğrencilerin “okuma,” “matematik,” “sorun çözme” ve “fen bilgisi” alanlarındaki bilgi ve yeteneklerini karşılaştırmalı olarak analiz etmekte, sözkonusu öğrencilerin sosyal hayata katılmaya ne derecede hazır olduklarını ortaya koymaya çalışmaktadır. Testler, aynı zamanda, bu testlere iştirak eden ülkelerin eğitim programlarının başarılı bir şekilde uygulanıp uygulanmadığını değerlendirme amacıyla da kullanılmaktadır. PISA Yönetim Kurulu ve bu organa bağlı olarak çalışan, PISA Testlerini ulusal düzeyde uygulayan uzmanların temsil edildikleri Ulusal Proje Yöneticileri Grubunca yönetilen Testler, karar vericilere ayrıca aşağıdaki alanlarda kılavuzluk etmektedir.

- Eğitimde fırsat eşitliğinin ne derecede hayata geçirildiğinin objektif bir şekilde ortaya konulması;

- Hangi okulların daha başarılı olduğunun tespit edilmesi;

- Eğitimde cinsiyetler arasında başarı farklılıklarının bulunup bulunmadığının belirlenmesi; 

- Yaşamboyu eğitim imkanlarının temini amacıyla yapılması gerekenlerin tespit edilmesi; 

- Eğitim politikalarını tespit edenlerin kapsamlı bir veri tabanına sahip olmasının sağlanması.

Başlangıçta, 2000, 2003 ve 2006 dönemlerini kapsayacak şekilde üç aşamalı olarak dizayn edilen Testler, sonuçlardan elde edilen başarı ve çektiği uluslararası ilgi nedeniyle 2009 ve 2012 dönemleri için de uygulanacaktır. 2006 Testlerinin dünya ekonomisinin % 90’ını kapsaması beklenmektedir.

a) Kullanılan Yöntem:

PISA Testleri objektif bir istatistiksel analiz yöntemi kullanılarak uygulanmaktadır. Testlerde kullanılan sorular, PISA Yönetim Kurulu ve Ulusal Proje Yöneticileri’nin denetiminde uluslararası bir konsorsiyum tarafından hazırlanmaktadır. ACER (Australian Council for Educational Research), CITO Group, ETS (Educational Testing Service), NIER (National Institute for Educational Research) ve WESTAT’ın üye oldukları Konsorsiyumun hazırladığı sorular daha sonra olabilecek önyargıların ortadan kaldırılmasını teminen Ulusal Proje Yöneticilerince gözden geçirilmektedir. Denekler ise Testlere tabi tutulacak ülkelerce sunulan okul ve öğrenci listeleri arasından gelişi güzel seçilmektedir. Sunulan listelerin ülke coğrafyasının tamamını ve gelir seviyesi bakımından tüm kesimleri temsil edecek nitelikte olması özellikle temin edilmektedir. Böylelikle de Testlerin mevcut durumu en objektif şekilde yansıtması sağlanmaya çalışılmaktadır.

b) PISA 2000 ve 2003 Testlerinden Elde Edilen Genel Sonuçlar:

PISA Testleri’nin ilki 2000 yılında uygulanmıştır. 28’i OECD üyesi ülke olmak üzere toplam 32 ülkenin iştirak ettiği PISA 2000 Testleri 15 yaş grubu öğrencilerin “okuma,” “matematik,” ve “fen bilgisi” alanlarındaki bilgi ve yeteneklerini ölçmüştür. Türkiye’nin iştirak etmediği sözkonusu testlerin sonuçları 1 Temmuz 2003 tarihinde yayınlanmıştır. Uluslararası kamuoyunun büyük ilgi atfettiği testlerde sırasıyla Finlandiya, Japonya ve Kore, ilk üç sırayı paylaşan ülkeler olmuşlardır. Rusya, Meksika ve Brezilya ise en düşük performansı gösteren ülkeler arasında yer almışlardır.

Testlerin ikincisi 2003 yılında uygulanmıştır. Türkiye’nin de yer aldığı 41 ülkede toplam 250 bin 15 yaş grubu öğrencinin “matematik,” “sorun çözme,” “okuma” ve “fen bilgisi” alanlarındaki yeteneklerini ölçen PISA 2003 Test sonuçları, 7 Aralık 2004 tarihinde yayınlanmıştır. Bu testlerde de Finlandiya, Kore, Japonya, Çin Hong Kong’u gibi ülkeler ilk sıraları paylaşmışlardır. Türkiye, Tayland, Meksika, Brezilya, Tunus ve Endonezya ise en düşük performansı sergileyen ülkeler olmuşlardır.

PISA Testlerinin sonuçlarının genel değerlendirilmesi yapılırken, dikkat çekilmesinde yarar görülen önemli bir husus, Uzakdoğu ve Güneydoğu Asya ülkeleriyle (Japonya, Kore, Hong Kong-Çin ve Macao-Çin) Avustralya, Yeni Zelanda, Kanada ile Yeni Avrupa’yı temsil eden Nordik ülkelerin, eski Avrupa’yı temsil eden Almanya, Fransa ve İtalya gibi ülkeler ve ABD’ye göre oldukça başarılı sonuçlar elde etmiş olmalarıdır. Esasen, ekonomik kalkınmanın en önemli bileşenlerinden birini teşkil eden eğitim alanında elde edilen bu sonuçlar geleceğe dönük küresel ekonomik öngörülerle uyum içindedir. Sonuçlar, küresel ekonomide önemli bir yer edinmeye çalışan ve bu gücü önümüzdeki 10-20 yıllık zaman dilimi içinde daha da pekiştirmesi beklenen Uzakdoğu ve Güneydoğu Asya ülkelerinin bilgi ekonomisine geçmeye başladıklarını (Testlere Çin ve Hindistan iştirak etmemiştir ancak, genel kanı bu ülkelerin de başarı oranlarının oldukça yüksek olacağı yönündedir.), aynı zaman dilimi içinde küresel ekonomi içindeki ağırlıklarını yitirecekleri tahmin edilen eski Avrupa ve ABD’nin ise bu trendle paralel olarak bilgi ekonomisi altyapısının aşınmaya başladığını ortaya koymaktadır. Yükselen ekonomiler listesinde yer alan Brezilya, Meksika, Endonezya ve Türkiye’nin sonuçları ise küresel ölçekteki bu analizle tezat teşkil etmektedir.

3. Türk Öğrencilerin PISA 2003 Test Sonuçları:

PISA 2003 Test Sonuçları, Birinci Bölüm’de de ifade edildiği üzere, 15 yaş grubu Türk öğrencilerin “matematik,” “sorun çözme,” “okuma” ve “fen bilgisi” alanlarındaki bilgi ve yeteneklerinin testlere iştirak eden diğer birçok ülkedeki yaşıtlarınkiyle karşılaştırıldığında oldukça yetersiz olduğunu ortaya koymuştur. Türk öğrencileri, yukarıda kayıtlı alanların hemen hemen hepsinde başarı oranı açısından en alt sıralarda yer almışlardır. Testler, aynı zamanda, okul içi, okullararası ve değişik gelir gruplarından gelen öğrenciler arasındaki başarı farklılıklarının Türkiye’de kayda değer oranlarda yüksek olduğunu da şüpheye mahal bırakmayacak şekilde ortaya koymuştur. Ülkemizin gelişmiş bölgelerinde yer alan okullar, diğer bölgelerdeki okullardan, gelir seviyesi yüksek aile gruplarından gelen öğrenciler de düşük gelir seviyesine sahip ailelerden gelen öğrencilerden daha başarılı sonuçlar almışlardır. Bu durum, tabiatıyla, ülkemizde eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanamadığını ve bu hususta ciddi adımlar atılması gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır. 2003 testlerinden ülkemizin almış olduğu sonuçlar, konu başlıkları itibariyle aşağıda sunulmaktadır.

Matematik:

- 85 adet sorudan oluşan matematik testinde ilk 10 sırada sırasıyla Finlandiya, Kore, Kanada, Hong Kong-Çin, Hollanda, Macao-Çin, Lihtenştayn, Japonya, Avusturya, İsviçre ve İzlanda yer almıştır. 36. sırada yer alan ülkemizi (OECD ortalamasının altında kalmıştır) Tayland, Meksika, Brezilya, Tunus ve Endonezya izlemiştir.

- Matematikte cinsiyetler arasında başarı farklılıkları açısından, Kanada, Danimarka, Yunanistan, İrlanda, İtalya, Kore, Lüksemburg, Yeni Zelanda, Portekiz ve Slovakya cinsiyetler arasında başarı farklılığının en fazla olduğu (erkekler kadınlardan açık bir şekilde daha başarılı olmuşlardır) ülkeler olmuştur. Avustralya, Avusturya Belçika, Japonya, Hollanda, Norveç ve Polonya ise cinsiyetler arasında başarı farklılığının en az olduğu ülkeler olmuşlardır. Ülkemiz ise bu alanda orta sıralarda yer almıştır.

- Okullar arasındaki başarı farklılığı açısından ise ülkemiz ilk sırada yer almıştır. Macaristan, Japonya, İtalya, Almanya, Avusturya ve Hollanda ülkemizi izleyen diğer ülkeler olmuştur. İzlanda ve İngiltere ise okullar arasındaki başarı farklılıklarının en az olduğu ülkeler arasında yer almışlardır.

- Öğrencilerin sosyo-ekonomik statülerinin matematikteki başarıları üzerinde oynadığı rol açısından, Belçika, Almanya, Macaristan, Slovakya ve Türkiye en üst sıralarda, İzlanda, Hong Kong-Çin, Endonezya ve Macao-Çin ise en alt sıralarda yer almışlardır.

Sorun Çözme:

- Sorun çözme testinde ilk 10 sırada sırasıyla Kore, Hong Kong-Çin, Finlandiya, Japonya, Yeni Zelanda, Macao-Çin, Avustralya, Lihtenştayn ve Kanada yer almıştır. 37. sırada yer alan ülkemizi (OECD ortalamasının altında kalmıştır) Meksika, Brezilya, Endonezya ve Tunus izlemiştir.

- Sorun çözmede cinsiyetler arasındaki başarı farklılığının genel olarak düşük seviyede olduğu tespit edilmiştir. İzlanda, Norveç, İsveç, Endonezya ve Tayland’da kadınlar erkeklerden daha başarılı olurken, Macao-Çin’de erkekler daha başarılı olmuşlardır. Ülkemizde de sorun çözmede başarı açısından cinsiyetler arasında belirgin bir farklılığın olmadığı anlaşılmıştır.

Okuma:

- Okuma testinde ilk 10 sırada sırasıyla Finlandiya, Kore, Kanada, Avustralya, Lihtenştayn, Yeni Zelanda, İrlanda, İsveç ve Hollanda yer almıştır. 33. sırada yer alan ülkemizi (OECD ortalamasının altında kalmıştır) Uruguay, Tayland, Sırbistan, Brezilya, Meksika, Endonezya ve Tunus izlemiştir.

- Okumada hemen hemen teste tabi tutulan bütün ülkelerde kadınlar erkeklerden daha başarılı olmuşlardır.

Fen Bilgisi:

- Fen bilgisi testinde ilk 10 sırada sırasıyla Finlandiya, Japonya, Hong Kong-Çin, Kore, Lihtenştayn, Avustralya, Macao-Çin, Hollanda, Çek Cumhuriyeti ve Yeni Zelanda yer almıştır. 36. sırada yer alan ülkemizi (OECD ortalamasının altında kalmıştır) Meksika, Endonezya, Brezilya ve Tunus izlemiştir.

- Fen bilgisi testinde cinsiyetler arasındaki başarı farklılığı kabul edilebilir düzeyde gerçekleşmiştir.

4. Finli Öğrencilerin Testlerden Elde Ettikleri Başarılı Sonuçlar:

Daha önce de kaydedildiği üzere, Finli öğrenciler, gerek PISA 2000, gerek PISA 2003 Testlerinde neredeyse her alanda yaşıtlarına göre daha başarılı sonuçlar elde etmeyi başarmışlardır. Elde edilen bu başarının öneminin hak ettiği şekilde anlaşılabilmesi için Finli öğrencilerin 2000 ve 2003 Testlerindeki performanslarının detaylı bir şekilde ortaya konulmasında yarar görülmektedir. Bu husustaki tespitlerimiz aşağıda detaylandırılmaktadır. Finlandiya açısından OECD’de ve uluslararası eğitim camiasında bir tür gurur kaynağı haline dönüşen bu sonucun alınmasının ardında yatan nedenlerle, anılan ülkenin eğitim sistemi hakkındaki bazı çarpıcı bilgiler ise sonraki bölümlerde ele alınacaktır.

a) Finli Öğrencilerin PISA 2000 Test Sonuçları:

PISA 2000 Testlerinin “okuma” bölümünde Finli öğrenciler Testlere iştirak eden diğer 31 ülkedeki yaşıtlarına göre en yüksek başarıyı elde etmişlerdir. Kanada, Yeni Zelanda, Avusturya ve İrlandalı öğrenciler Finli öğrencileri izlemişlerdir. “Fen bilgisi” alanında 3. sırayı alan Finli öğrenciler “matematik” alanında da 4. sırada yer almışlardır. Koreli ve Japon öğrenciler bu iki alanda Finli öğrencilerden daha başarılı sonuçlar elde etmişlerdir.

PISA 2000 Testlerinin Finlandiya açısından ortaya çıkardığı diğer önemli bir sonuç da anılan ülkenin okullar arası ve okul içi başarı farklılıklarının en az olduğu ülkeler arasında yer almayı başarabilmiş olmasıdır. Bu sonuç, Finlandiya’nın testlerden elde etmiş olduğu başarıyı ülkenin geneline yayabilmiş olmasını göstermesi bakımından önem taşımaktadır. Finlandiya bu sonuçla, çeşitli gelir ve sosyal gruplardan gelen öğrencilere eşit oranda kaliteli eğitim imkanı tanıdığını şüpheye mahal vermeyecek şekilde ortaya koymuştur.

Finlandiya, Testlere iştirak eden ABD, Avustralya, İsviçre ve İtalya gibi ülkelere göre eğitime GSYİH’dan daha az oranda mali kaynak tahsis etmektedir. Bu durum, öğrenci başına harcanan para miktarı açısından da geçerlidir. Hal böyleyken, Finli öğrencilerin sözkonusu ülkelere göre testlerde daha üstün bir başarı elde etmiş olmaları, eğitime harcanan paranın başarı üzerinde çok da belirleyici bir etken olmadığı, başka etkenler üzerinde durulması gerektiği sonucunu ortaya koymuştur.

b) Finli Öğrencilerin PISA 2003 Test Sonuçları:

Finli öğrenciler PISA 2000 Testlerinden elde etmiş oldukları başarıyı, PISA 2003 Testleriyle daha da geliştirmişlerdir. Finli öğrenciler “matematik,” “okuma” ve “fen bilgisi” alanlarında birinci, “sorun çözme” alanında ise 3. sırayı almışlardır. Anılan ülke, okullar arası ve okul içi başarı farklılıklarının en az olduğu ülkeler arasında yer alarak herkese kaliteli eğitim imkanı sağlama konusundaki iddiasını da devam ettirmiştir.

5. Finli Öğrencilerin PISA Test Sonuçlarından Elde Ettikleri Başarının Ardında Yatan Nedenler:

Finli öğrencilerin PISA Testlerinden elde etmiş oldukları bu başarının ardında yatan nedenleri açıklamanın, PISA Testlerinin geçtiğimiz birkaç yıl gibi kısa bir süre içinde yayınlanmış olması ve bu alanda yapılmış kapsamlı çalışma sayısının neredeyse yok denecek kadar az olması muvacehesinde, oldukça zor bir görev olduğu takdir buyurulacaktır. Bu çerçevede, aşağıda önerilen tespit ve değerlendirmelerin önümüzdeki yıllarda bu kapsamda yapılacak çalışmalarda elde edilecek sonuçlar tarafından teyide muhtaç olduğunun kaydedilmesinde yarar görülmektedir.

Finli öğrencilerin genel olarak okumaya olan büyük ilgilerinin Finlandiya’nın PISA Testlerinden elde etmiş olduğu başarıda rol oynayan önemli bir etken olduğu düşünülmektedir. PISA Testleri sırasında öğrencilere yaptırılan anket, Finli öğrencilerin okumaya olan ilgisinin OECD ortalamasının neredeyse iki katı civarında olduğunu ortaya koymuştur. Ankete yanıt veren Finli öğrencilerin % 41’inin, okumanın en fazla haz aldıkları etkinlik olduğunu ifade etmeleri dikkat çekmiştir. Çeşitli kitap, dergi, çizgi roman, gazete ve e-mail okuduklarını kaydeden Finli öğrencilerin % 44’ünün kütüphaneden en az bir kere kitap ödünç aldıkları anlaşılmıştır. Bu durum, kütüphane kültürünün Finli öğrenciler arasında ne kadar yaygın olduğunu göstermesi bakımından önem taşımaktadır. Devlet de okullardaki kütüphanelerin zenginleştirilmesi politikası çerçevesinde bu kültürün geliştirilmesi ve çeşitli sosyal gruplar arasında yaygınlaştırılmasını teşvik etmektedir. Finli öğrencilerin, öğrendikleri, gördükleri veya okudukları herhangi bir şeyi yaşıtlarıyla paylaşma ve tartışma alışkanlıkları ile müze ve galeri ziyareti ve tiyatro, bale ve spora olan ilgilerinin de oldukça yüksek olduğu ve bu etkinlik ve alışkanlıkların elde edilen başarıyı doğrudan veya dolaylı olarak etkilediğinin de not edilmesinde yarar görülmektedir.

PISA Testleri sırasında öğrencilere yaptırılan anket, Finli öğrencilerin “matematik” ve “bilim”e olan ilgisinin de oldukça yüksek oranlarda olduğunu ortaya koymuştur. Sözkonusu alanlara yönelik bu ilginin geliştirilmesinde ulusal LUMA Programının (luonnontieteet ja matematiikka, science and mathematics) önemli rol oynadığını bu çerçevede belirtmek yerinde olacaktır. Program çerçevesinde, okullardaki bilgisayarların donanımları ve yazılımları sürekli olarak güncelleştirilmekte, laboratuar ve diğer bilimsel araç ve gereçler yenilenmekte ve öğretmenlerin birikim ve kapasitelerinin geliştirilmesine katkı sağlayacak etkinlikler gerçekleştirilmektedir.

Öğretmenlerin bilgi ve birikimlerinin ve eğitmenlik sanatına olan hakimiyetlerinin öğrencinin başarısı üzerinde rol oynayan temel faktörlerden biri olduğu takdir buyurulacaktır. Bu durum Finlandiya örneğinde de geçerlidir. Finlandiya’da öğretmenlik en prestijli meslekler arasında yer almaktadır. Finlandiya’da öğretmen yetiştiren programlara başvuranların sadece % 10’unun bu programlara girebildiği dikkate alındığında, bu mesleğin ne derecede önem taşıdığı daha iyi takdir edilebilecektir. Mesleğin toplumdaki bu önemli yeriyle paralel olarak, öğretmen eğitimine önemli mali kaynak ayrılmaktadır. Öğretmen olarak göreve başlayabilmek için genel olarak eğitim veya uzmanlaşılacak bir veya iki konuda yüksek lisans eğitimi şart koşulmaktadır.

Bu genel tespitlerin yanı sıra, öğrencilere verilen yaygın danışmanlık hizmeti, sınıflardaki öğrenci sayısının küçüklüğü ve esnek okul programları gibi unsurların da Finli öğrencilerin PISA Testlerinden elde ettikleri başarı üzerinde önemli rol oynadığı değerlendirilmektedir.

Daha önce de kaydedildiği üzere, Finlandiya PISA Testlerinde okul içi, okullararası ve çeşitli gelir gruplarından gelen öğrenciler arasındaki başarı farkının en az olduğu ülkeler arasında yer almıştır. Finlandiya bu başarıyı 20. yüzyılın başından bu yana katı bir şekilde uygulamaya çalıştığı “herkese kaliteli eğitim” prensibi sayesinde elde etmiştir. Bu çerçevede Finlandiya’da, az gelişmiş bölgelerde bulunan okullara ve düşük performans gösteren öğrencilere özel ilgi gösterilmeye çalışıldığı, göçmen ve düşük gelirli ailelere özel imkanlar sağlandığı, okullardaki kütüphanelerin ve sosyal etkinliklerin, düşük gelirli öğrencilerin okuma ve sosyal etkinlik ihtiyaçlarını layıkıyla karşılayabilmeleri amacıyla, zengin tutulduğunu kaydetmekte yarar görülmektedir.

6. Finlandiya’nın Eğitim Sistemi Hakkında Kısa Notlar:

Finlandiya, eğitim sistemini geleneksel olarak dış tecrübelerden yararlanarak oluşturmaya çalışmıştır. Bu çerçevede, uzun yıllar Alman eğitim modelinin ülkeye ithal edilmesi yöntemi seçilmiştir. Ancak son yıllarda Alman eğitim modelinden vazgeçirilerek diğer Nordik ülkelerin, özellikle de İsveç’in eğitim sistemi örnek alınmaya başlanmıştır.

Finlandiya eğitim sistemi okul öncesi eğitim, zorunlu eğitim, lise ve yüksek eğitimden ibarettir. Çocuklar 6 yaşından itibaren 1 yıllık okul öncesi eğitime tabi tutulurlar. Ülkemizde son yıllarda oluşturulan “ana sınıf”lara denk düşen okul öncesi eğitim genel olarak temel eğitim kurumlarınca sağlanmaktadır. Finli çocukların % 93’ü bu eğitimden yararlanmaktadır. Zorunlu eğitime 7 yaşından itibaren başlanmaktadır. 9 yıllık bir zaman diliminde tamamlanan zorunlu eğitim devlet tarafından finanse edilen okullarca verilmektedir. Yerel yöneticilerce yönetilen zorunlu eğitim kurumlarındaki eğitim ve eğitim gereçleri ücretsiz olarak verilmektedir. Öğrencilerin öğle yemeği ihtiyacı da okullarda karşılanmaktadır. Okuldan 5 km ve daha fazla mesafede oturan öğrencilere yine okul tarafından ulaşım hizmeti sağlanmaktadır. Yabancı dil eğitimi, sosyal etkinlikler ve danışmanlık hizmetlerine özel bir itina gösterilmektedir.

Temel eğitimini tamamlayan öğrenciler lise veya mesleki eğitim veren dengi okullar arasında seçim yapma imkanına sahiptirler. Bu okullar 3 yılın sonunda ülke çapında yapılan “olgunluk sınavı”nın başarıyla verilmesiyle tamamlanabilmektedir. Lise ve mesleki eğitim veren okullardan mezun olanlar 5 yılda tamamlanan üniversitelere veya 4 yılda bitirilebilen teknik okullara (polytechnics) girmeye hak kazanmaktadırlar. Meslek liselerinden mezun olan öğrencilerin doğrudan çalışma hayatına başlamaları veya uzmanlaştıkları alanlarda kendilerini daha fazla geliştirmeleri de mümkündür.

Kamu okullarının tamamı Eğitim Bakanlığı tarafından yönetilmektedir. Ülkede 4000 temel eğitim kurumu, 750 lise ve meslek okul ve 20 üniversite bulunmaktadır.

Finlandiya eğitim sisteminin tasarlanması çalışmalarında öğretmenlerin yetiştirilmesi hususu üzerinde önemle durulmuştur. 1971 yılında yürürlüğe giren Öğretmen Eğitimi Yasası’yla öğretmenlerin eğitilmesi görevi tamamen üniversitelere devredilmiştir. Ülkedeki 20 üniversiteden 11’i öğretmen yetiştirme programlarına sahiptir.

İki tür öğretmen yetiştirilmektedir: Sınıf öğretmenliği ve branş öğretmenliği. Sınıf öğretmenliği için üniversite programının ve 160 kredilik yüksek eğitimin tamamlanması gerekmektedir. Branş öğretmenliğini seçenler üniversite programından sonra yapılan yüksek lisans eğitiminde bir veya iki alanda uzmanlaşmaktadırlar. Öğrenci danışmanı veya özel eğitim ihtiyacı duyan öğrencilerin eğitiminden sorumlu öğretmenler de bu kapsamda yetiştirilmektedirler.

7. Sonuç:

Bu çalışmanın giriş bölümünde de vurgulandığı üzere, PISA Testleri dünya ve ulusal kamuoylarının hemen hemen her kesiminin büyük ilgisini çekmekte, zorunlu eğitimini tamamlamış 15 yaş grubu öğrencilerin hayata atılma hazırlılıklarının değerlendirilmesinde temel gösterge olarak kabul edilmeye başlanmıştır. Test sonuçlarına, basın-yayın organlarının görsel ve yazılı haberlerinde geniş yer verilmiş olması, Testlere iştirak eden ülkelerin bu sonuçları gelecekteki eğitim politikalarının planlamasında veya revize edilmesinde temel kaynak olarak kullanmaları bu saptamaların geçerliliğini desteklemektedir. Testlerden oldukça iyi bir başarı elde etmiş olan Japonya’nın bile temel eğitim sistemini PISA Testlerinin sonuçları doğrultusunda kapsamlı bir reforma tabi tutacağını açıklamış olmasının bu çerçevede kaydedilmesinde yarar görülmektedir. Konu Almanya’da ise bir milli gurur meselesi yapılmış ve başarı oranının düşüklüğü Alman kamuoyunda gayet olumsuz algılanmıştır. Bazı politikacıların, özellikle Berlin’deki başarısız sonuçları bu şehirdeki Türk öğrencilerin çokluğuna bağlama gayretleri bu sıkıntının bir tezahürü olmuştur.

Ülkemiz, PISA 2003 Testlerine ilk defa katılmakla Türk temel eğitim sisteminin objektif bir fotoğrafının çekilmesine ve eksik görülen noktalarının uluslararası ölçekte mukayeseli olarak ortaya konulmasına yardımcı olmuştur. Zira öğrencilerimizin Testlerden elde etmiş olduğu sonuçlar, ülkemizce eğitim alanında gerçekleştirilmekte olan reformların ihtiyaçlarımıza en iyi cevap verecek şekilde gözden geçirilmesine vesile olmuştur. Ülkemizin PISA 2006 Testlerine de iştirak etmesi kararlaştırılmıştır. 2009 ve 2012 PISA Testlerine de katılmamızın yararlı olacağı değerlendirilmektedir. Zira 2009 ve 2012 PISA Testleri, 2003 Testlerinin ortaya koymuş olduğu eksikliklerimizin ne derecede giderilebildiği hakkında objektif bir değerlendirme yapmamıza da yardımcı olacaktır.

Daha önce de kaydedildiği üzere, bu yazımızla PISA Testlerini tanıtmak, Türk öğrencilerin almış oldukları sonuçları Finli öğrencilerinkiyle karşılaştırmalı olarak değerlendirmek ve bu vesileyle Finlandiya’nın elde etmiş olduğu üstün başarıyı, ülkemizin dersler çıkarabileceği ümidiyle detaylandırmak amaçlanmıştır. Testler, eğitim alanında ülkemizce zaman kaybedilmeden ciddi adımlar atılması gerektiği gerçeğini ortaya koymuştur. Temel eğitimin sürdürülebilir ekonomik kalkınmanın temel bileşenlerinden biri olan bilgi ekonomisine geçişin ilk ve en önemli halkasını oluşturduğu gerçeği dikkate alındığında bu alanda yapılması gerekenlerin aciliyeti daha açık bir şekilde anlaşılmaktadır. Bu çerçevede, ilgili kurum ve kuruluşlarımızın sorumluluk bilinciyle hareket ederek Test sonuçlarını çalışmaları, Testlerde başarılı sonuçlar alan ülkelerle işbirliği halinde mevcut eğim planlamalarımızı gözden geçirmeleri, öğrencilerimizin diğer ülkelerdeki yaşıtlarıyla aynı düzeye çıkmalarına yardımcı olacak önlemleri almaları gerekmektedir. Esasen, PISA Testleri sayesinde elde etmiş olduğumuz istatistiksel veri tabanı eksikliklerimizin neler olduğunu anlama ve bu eksikliklerimizi gidermek için ne tür bir strateji izlememiz gerektiği konularında da önemli ipuçları vermektedir. Bu çerçevede, OECD tarafından ülkemizin temel eğitim sistemi hakkında gerçekleştirilen ülke incelemesine ilişkin çalışmanın da tamamlanmış olduğunu, bu çalışmadan elde edilen sonuçların da üzerinde ciddiyetle durulması gerektiğini kaydetmekte yarar görülmektedir. Öte yandan, PISA 2003 Testlerinin ulusal düzeyde değerlendirilmesi amacıyla OECD tarafından bir inceleme süreci başlatılmıştır. Ülkemizin bu inceleme sürecine de dahil olmasının yerinde olacağı düşünülmektedir.

Daha önce de vurgulandığı üzere, bilgi ekonomisine geçişle sürdürebilir ekonomik kalkınma ve gelişme arasında doğru orantılı bir ilişki sözkonusudur. PISA Testleri, önümüzdeki 10-20 yıllık süre zarfında dünya ekonomisine hükmetmeye başlamaları beklenen Uzakdoğu ve Güneydoğu Asya ülkelerinin bilgi ekonomisine geçiş sürecinde önemli bir mesafe kaydettiklerini karşılaştırmalı istatistiksel analiz yöntemiyle ortaya koyarak bu değerlendirmeyi desteklemiştir. Sözkonusu ülkelerin, bu saptamadan hareketle, bilgi ekonomisine geçişin en önemli halkası olan temel eğitime özel bir ilgi gösterdikleri anlaşılmaktadır. Yükselen ekonomiler arasında yer alan ülkemizin de bu bilinçle hareket etmesi hayati önem arzetmektedir. Bu çerçevede, bugünden gerekli önlemler alınmadığı takdirde, ekonomik gelişme potansiyelimiz sınırlanacağı gibi, gelecek kuşaklarımızın refah seviyesinin de arzu edilir bir düzeyde gerçekleşmesi engellenmiş olacaktır.

KAYNAKÇA

-Jouni Valijarvi, Pirjo Linnakyla, Pekka Kupari, Pasi Reinikainen and Inga Arffman, The Finnish Success in PISA, 2002, Finland

-OECD, Literacy in Information Age, Final Report of the International Adult Literacy Survey, 2000, Paris

-OECD, Measuring Student Knowledge and Skills, The PISA 2000 Assessment of Reading, Mathematical and Scientific Literacy, 2000, Paris

-OECD, Knowledge and Skills for Life, First Results from the OECD Programme for International Student Assessment (PISA) 2000, Paris

-OECD, Learning for Tomorrow’s World, First Results from PISA 2003, 200, Paris

-OECD, What Makes School System Works, Seeing School Systems Through the Prism of PISA, 2004, Paris

-OECD, Problem Solving for Tomorrow’s World, First Measures of Cross-Curricular Competencies from PISA 2003, 2004, Paris

-OECD, Thematic Review of Adult Learning: Finland: Country Note, 2001, Paris

-OECD, Early Childhood Education and Care Policy in Finland, 2000, Paris

-OECD, The Financing of Lifelong Learning: Finland’s Country Report, 1998, Paris

-OECD, Attracting, Developing and Retaining Effective Teachers, 2003, Paris

-Svein Lie, Pirjo Linnakyla and Astrid Roe, Northern Lights on PISA, 2001, Oslo

(*)  III.Katip, OECD Daimi Temsilciliği