Gelişen Gen Teknolojileri’nin İnsan Sağlığı ve Birey Haklarına Etkileri

Barçın Ağca (*)

Yaşam bilimleri alanında devam eden gelişmeler, içinde bulunduğumuz yüzyılın bir biyoteknoloji yüzyılı olacağını göstermektedir. Biyoteknoloji mal veya hizmet üretmek için canlı organizmalardan yararlanma teknolojisidir ve günümüzde yaşamın her alanında etkisini doğrudan veya dolaylı bir şekilde gösterir hale gelmiştir. Genetik, genomik (1) ve yeni sağlık teknolojileri, yüksek değerli gıda üretimi ve güvenliği, daha temiz ve verimli biyo-yakıtlar, enerji ve su tüketiminin azaltılması için üretimin çeşitli aşamalarında kullanılan enzimler, biyo-ürünler, biyo-materyaller, biyo-bilişim (2) gibi konular günlük hayatımızda hızla yer almaktadır. Genetik yapısı değiştirilmiş bitkiler, hayvanlar, klonlanmış canlılar ve mikroorganizmalar ile kullandığımız ilaçlardan tükettiğimiz gıdalara ve giysilere kadar her alanda biyoteknolojik gelişmelerden yararlanmaktayız. Çok değil 20-30 yıl sonra yukarıda örnekleri verilen uygulamalar ve benzerleri sağlık, çevre, endüstri, tarım ve enerji alanlarında hayatımızın vazgeçilmez parçaları haline gelecektir.

Son dönemdeki gelişmelere göre, biyoteknoloji alanındaki en hızlı değişimler diğer sektörlerin yanı sıra sağlık ve sağlıkla bağlantılı alanlarda gerçekleşecektir. Sağlık alanında yaşanan ve yaşanması beklenen gelişmelere, Haziran 2000’de Clinton ve Blair tarafından “yaşamın sırları çözüldü” sloganı ile dünyaya duyurulan “İnsan Genom (3) Projesi” önemli bir hız kazandırmıştır. Sözkonusu proje çerçevesinde, 1990 yılında ABD, İngiltere, Japonya, Fransa, Kanada, Çin ve Almanya’nın katılımıyla oluşturulan uluslararası bir grup tarafından, insan genomu haritalama programı başlatılmıştır. ABD Enerji Bakanlığı (DOE) ve Ulusal Sağlık Enstitüsü (NIH) tarafından eşgüdümü ve finansmanı sağlanan sözkonusu projenin 2005 yılı itibariyle sonuçlandırılması planlanırken, 2000 yılında %97’si, 2003 yılında ise kalan kısmı tamamlanmıştır.

Sonun başlangıcına gelindiğinin ifade edildiği bu projeyle, hücrelerimizdeki genetik bilgilerin tümü tanımlanarak, kalıtsal ve kimyasal DNA dili çözümlenmiştir. Genomu, canlının hücrelerinin yapısını ve hücre etkinliğini gösteren bir şifre olarak kabul etmek mümkündür. Ancak bu çözümlemeyle şimdilik sadece DNA alfabesinin harflerine ulaşıldığı düşünülmektedir. Bundan sonraki aşamada çözülen harfler kullanılarak kelimeler ve cümleler bulunacak ve bu sayede genetik hastalıkların temeli ve tedavi yolları açığa çıkacaktır. Bahsekonu projenin parçası olan biyologlar, kimyagerler, mühendisler, bilgisayar bilimcileri, matematikçiler ve diğer bilim adamları, insanoğlunun genetik ve fiziksel haritası ile DNA dizilimini ortaya çıkarmak için beraber çalışmaktadırlar. İnsan Genom Projesinde geliştirilecek olan yeni haritalar, araştırmacıların kromozomlarımızdaki özel genlerin yerlerini kesin olarak belirlemelerine imkan sağlayacaktır.

Genom Projesiyle, hastalıkların tanı ve tedavi yöntemleriyle bireylerin genetik yapısına uygun ilaçlar geliştirilecek, adli tıpta suçluların saptanması kolaylaşacak, kişilerin hastalıklara genetik yatkınlıkları belirlenecek, yenilenebilir aşılar üretilecek, şizofreni, alkolizm, Alzheimer, manik-depresyon benzeri trajik hastalıkların moleküler özünün anlaşılması sayesinde, bilim adamları için araştırmalarını kolaylaştıracak güçlü yeni araçlar sağlanacaktır.

Kalp hastalığı, diyabet, bağışıklık sistemi bozuklukları ve doğuştan olan kusurlar gibi bugünün en yaygın hastalıklarında gen mutasyonları rol oynamaktadır. Bu hastalıkların çevresel faktörler ve genler arasındaki etkileşimden meydana geldiğine inanılmaktadır. Hastalıklara neden olan genler tespit edildiği zaman, bilim adamları bu genlerle besin, ilaç ve kirletici maddeler gibi çevresel faktörlerin birbirini nasıl etkilediğini çalışabileceklerdir.

Bilim adamları kişisel genetik yapılanma uygulamalarını anladıkça, kişilerin hastalıklara yatkınlığını tahmin etmekle kalmayıp bu hastalıkları önleyici bir şekilde tedavi etme imkanına da sahip olacaklardır. Daha şimdiden bir kişinin genetik kodunu inceleyip onun şizofreniye, Alzheimer hastalığına ve türlü kanser çeşitlerine yatkınlığını analiz edebilmektedirler. Deneme yanılma yoluyla ilaç tedavisine gerek kalmayacak, hastanın genetik profilinin analizi sonucu doğru ilacı doğru dozajda, belki de daha hastalık belirtileri bile ortaya çıkmadan önermek mümkün olacaktır.

Günümüzde artık Internet aracılığıyla pek çok hastalık ve tedavisi hakkında bilgiler kullanıma sunulmuş bulunmaktadır. Kişiler gelişen teknolojiler sayesinde tıbbi kayıtlarını elektronik formlarda saklayıp bu ayrıntılı bilgileri her yere iletebilecek, böylece kendi sağlıkları konusunda daha aktif bir rol alır hale geleceklerdir. Hastalar kendi tedavileri üzerinde daha çok kontrol sahibi olmaya başladıkça, her hasta sektörde yeni bir piyasa oluşturmaya başlayacaktır. Bu yeni “kişiye özel piyasa”ların oluşumu, sağlık sektöründe yeni iş modellerini de beraberinde getirecektir. Örneğin ilaç şirketlerinin yakın gelecekte geniş piyasalar yerine, özelleşip dar piyasalara odaklanması ve ilaç araştırma birimlerinin akıllı teknolojileri hasta verilerini toplamak için kullanmaya başlamaları beklenmektedir. Böylece ilaç üretimi ve pazarlaması küçük parçalara ayrılmış piyasalar hedef alınarak yapılacağı için bu ilaçlar belirli bir kesime yönelik olarak hazırlanmış olacaktır. Geniş kitleler için üretilen ilaçlardan müşteri odaklı ilaçlara geçiş yapmak mümkün olacaktır. Sözkonusu yöntemle ilaç üreten şirketler, tedavi konusunda hastalarıyla doğrudan temasa geçebileceklerdir. Geleneksel ilaç üretimi yöntemlerinin yerini kişiye özel ilaç üretimi almaya başlayınca ilaç şirketleri kendi teşhis ve tedavi birimlerini oluşturma ihtiyacı duyacaklardır.

Diğer taraftan, gen bilimi her bireyin hastalıklara olan yatkınlığını kesin olarak belirleyebildiği zaman, geleneksel sigorta verileri geçersiz hale gelecektir. Hatta insanların hastalıklarının gen çözümlenmesi yoluyla önceden belirlenmesinin sağlık sigortası yapan şirketlere büyük avantajlar kazandırabileceği düşünülmektedir. Sigortacılıkta bu tür ayrımcılıkların yasak olmasına karşın, sigorta şirketlerinin umutsuz hastaları sigortalamayacaklarını, ya da anormal oranlarda yüksek primler isteyeceklerini söylemek gerçekleşmesi uzak bir olasılık değildir. Kolaylıkla görüleceği üzere, bu olasılığın bireylerin temel haklarını olumsuz şekilde etkilemesi sözkonusudur.

Yapılan kamuoyu araştırmaları, insanların kendi sağlık bilgilerinin paylaşılmasından memnun olmadıklarını ortaya çıkarmıştır. Bazı sivil toplum kuruluşları kişilerin sağlık durumlarıyla ilgili bilgilerin açığa çıkması halinde, iş bulma konusunda zorluklarla karşılaşabileceklerini ve firmaların bu bilgileri kullanarak, insanlar arasında ayrıma gidebileceğini öne sürmektedirler. İşverenler potansiyel hastaları işe almayabilecek, işe alma koşulları arasına “iş verimini azaltacak derecede uzun süreli tedavi gerektiren bir kalıtsal hastalığı olmaması” gibi bir kriter eklenebilecektir.

Bu aşamada, insanların sağlık verilerinin güvenliğinin sağlanması önemli bir konu olarak karşımıza çıkmakta ve güvenli veri transferinin garanti altına alınması amacıyla hukuki ve etik düzenlemeler yapılması gerekmektedir. Ne var ki, genellikle teknolojik gelişmelerin yasal gelişmelerden önce hayatımızda yerini aldığını görmekteyiz. İnsan Genom Projesi de insana ait genetik bilgilere ulaşılır olmasının beraberinde getirdiği, bireyi ve toplumu ilgilendiren etik soruların yanıtlanmasından ve gerekli hukuksal düzenlemelerin yapılmasından çok daha önce tamamlanmıştır. Bu konuda İnsan Genom Projesi ile bağlantılı olarak etik, hukuksal, sosyal sorunların üstesinden gelebilmek için gereken düzenlemeleri yapmak üzere dünyanın en önemli biyoetik programı olan “Etik, Hukuksal ve Sosyal Sorunlar (Ethical, Legal and Social Issues-ELSI)” programı tarafından çalışmalar sürdürülmektedir. ELSI İnsan Genom Projesi çerçevesinde oluşturulan ve her yıl DOE ve NIH tarafından projeye ayrılan bütçenin %3-%5’i oranında desteklenen bir araştırma programıdır.

Bilimsel bir organ olarak çalışmalarını yürüten ELSI Programı çerçevesinde, insana ait genetik bilgilerin gizliliği savunulmakta, nasıl ulaşılması ve kullanılması gerektiği düzenlenmekte, bunların yanı sıra veri tabanlarında, doku ve örnek arşivlerinde korunması bakımından uygun politikaların geliştirilebilmesi için hem ilgili meslek gruplarının (temel bilimciler, tıp personeli, akademisyenler, hukukçular, eğitimciler, sosyologlar, politikacılar), hem de halkın eğitilmesi ve bilinçlendirilmesi amaçlanmaktadır.

ELSI Programı tarafından genetik bilgilerin kişiye özel kalması ve gizliliği, sigorta şirketleri, işverenler, yargı, silahlı kuvvetler, vb. kurum ve kuruluşlar tarafından sözkonusu bilgilerin kullanım yöntemlerinin belirlenmesi, konuyla ilgili patentler ve yayın haklarının düzenlenmesi ve genetik testlerle ilgili etik konularda çalışmalar yapılmaktadır.

Ayrıca, kişiler üzerinde tedavisi henüz mevcut olmayan bir hastalığa sahip olduğunu, ya da risk altında olduğunu bilmenin yaratacağı kaygılar, testlerin pahalı olması nedeniyle çok az sayıda insanın bu olanağa sahip olması, testlerde olabilecek laboratuar ve personel hataları, test sonuçlarının pozitif çıkması halinde; çevresel etkiler, farklı genler arası etkileşimler vb. nedenlerle bireyde beklenen hastalığın hiçbir zaman ortaya çıkmama ihtimali, böyle bir durumda, embriyo üzerinde genetik test yapıldığında ve bir hastalık için pozitif sonuç alındığında bu sonuca ne ölçüde güvenileceği ve hamileliği sona erdirme kararının alınıp alınamayacağı, “normal-anormal” ve “hastalık-sağlık” kavramlarının genetik bilgiler ışığında kimler tarafından tarif edileceği, zeka geriliği gibi özürlerin hastalık olarak kabul edilip edilmeyeceği, zeka, fiziksel görünüm ve çeşitli yeteneklerle donatılmış yeni nesillerin yaratılma ihtimalinin sosyo-ekonomik gruplar arasındaki farklılıkların artmasına neden olabileceği gibi konular ELSI Programı tarafından tartışılmakta ve çözüm aranmaktadır (4).

ELSI Programının yanı sıra OECD ve UNESCO gibi uluslararası örgütler tarafından da gen teknolojileri konularında çalışmalar yapılmaktadır. OECD Biyoteknoloji Çalışma Grubu bünyesinde 2002 yılından beri yürütülen “Genetik Buluşların Ruhsatlandırılması için Taslak Rehber İlkeler” ve 2003 yılında ilk taslağı yayınlanan UNESCO Biyoetik Komitesi tarafından hazırlanan ve insan haklarına, onuruna ve özgürlüğüne saygı gösterilmesi çerçevesinde, kalıtsal özellikler nedeniyle her türlü ayrımcılığın önlenmesi ve yasaklanması gerektiğinin ifade edildiği “İnsan Genetik Verileri Konusundaki Uluslararası Bildirge” yapılan bu çalışmaların örnekleri arasında yer almaktadır.

Bilim adamları tarafından genomun, gelecekte yapılacak tüm araştırma ve buluşların “tek anahtarı” olacağına inanılmaktadır. Bu nedenle genetik buluşların ve genlerin patentlenmesi konusunda özel çalışmalar yapılması gerekmektedir. OECD de bu alandaki çalışmalara katkıda bulunmak için genetik buluşların fikri mülkiyet hakları ile genlere patent verilme prensiplerinin belirlenmesi için rehber ilkeler hazırlamaktadır (5).

Ülkemizde ise bahsekonu alanlarda yapılacak çalışmaların eşgüdümünün ve bilgi paylaşımının sağlanması, uluslararası çalışmalara katkıda bulunulması, genetik bilgilerin gizliliği, ticari amaçlı kullanımı, birey haklarıyla ilgili yasal ve etik düzenlemelerin yapılması gerekmektedir. Bu amaçla, Türkiye'de biyoteknoloji ve gen teknolojileri alanında çalışmaları yürütecek akademisyen, hukukçu, eğitimci, psikolog ve sosyologların katılacağı bir çalışma kurulunun oluşturulması, bu alandaki politikalarımızın belirlenmesi için başlatılan çalışmalara (TÜBİTAK-Vizyon 2023 Projesi gibi) hız verilmesi, uluslararası projelere iştirak edilerek elde edilen bilgilerin ve sonuçlarının paylaşılması, Türk toplumunun hastalıklar açısından önemli genom özelliklerinin belirlenmesi ve ulusal genetik araştırma ve buluşlarımızın ülkemizde gerçekleştirilerek patent alınmasının sağlanması önem arzetmektedir.

(*) Çevre Danışmanı, OECD Daimi Temsilciliği

(1) Genomik: Canlıların bütün yapısal ve işlevsel fonksiyonlarını kodlayan genlerini tanımlayarak bu genlerin birbirleri ve çevre ile etkileşim ve iletişimlerini zaman, yer ve miktar olarak, üretim ve aktivasyonlarının kontrolünü bütünsel olarak inceleyen ve ortaya çıkan bilgiyi bilgisayar veritabanlarında işleyen bilim dalı.

(2) Biyo-bilişim: Genetik kodların bilgisayar ile analizinin yapılması.

(3) İnsan Genomu: Bir insanın oluşması için gerekli olan kalıtsal bilgilerin tümü.

(4) Genom Projesi: Birey ve Toplum- www.metu.edu.tr

(5) Guidelines for the Licensing of Genetic Inventions-OECD