DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ HAMİ AKSOY- Arkadaşlar hoşgeldiniz. Gündemimiz
çok yoğun iç politikada, dış politikada, yoğun bir gündemde çalışıyorsunuz,
koşturuyorsunuz, herkese kolaylıklar diliyorum.
Son dönemdeki önemli temas ve ziyaretlere geçmeden önce çok genç yaşta kalp
krizi nedeniyle yitirdiğimiz Benin Büyükelçimiz Turgut Kural’ı ve değerli
büyüğümüz emekli Büyükelçi Baki İlkin’i rahmetle anıyorum, nur içinde
yatsınlar.
Arkadaşlar, 16 Nisan’da NATO Genel Sekreteri Stoltenberg ülkemizi ziyaret
etti. Stoltenberg’in göreve geldikten sonra bu ülkemize yaptığı yedinci
ziyaret. Bu zaten onun ülkemizle ilişkilere ne kadar önem verdiğini açıkça
ortaya koyuyor. Göreve geldiğinden bu yana hep ülkemizle ilgili olumlu
görüşler beyan etti, dengeli açıklamalar yaptı, terörle mücadele konusunda
destek verdi. 15 Temmuz’dan sonra ülkemizi ziyaretinde sonra başka
uluslararası platformlarda hep bu desteğini yineledi. Son olarak da malum
Brüksel’e bir grup gazeteci gitmişti son Dışişleri Bakanları toplantısına,
onlarla biraraya geldi. Türkiye’nin ittifak içindeki yerini sorgulayan bazı
görüşler var. Onlara da çok net bir cevap verdi, dedi ki, “Türkiye’nin
önemini anlamak için haritaya bakmak yeter”. Ayrıca DEAŞ’la mücadelede de
Ankara’ya çok minnettar olduğunu belirtti.
S-400 konusundaki açıklamalarına da bakıyoruz, o konuda da bu Türkiye’nin
milli meselesidir diyor.
Arkadaşlar, biz 1952 yılından bu yana NATO’nun üyesiyiz, 66 yıl geçmiş
aradan. Türkiye’nin sınırları aynı zamanda NATO’nun da sınırları. Biz
terörle mücadelede sadece kendi sınırlarımızın güvenliğini sağlamıyoruz,
aynı zamanda NATO’nun sınırlarını da koruyoruz. Sayın Başbakanımızın geçen
gün çok önemli bir açıklaması vardı, Türkiye bölgede istikrarı sağlamak,
barışı tesis etmek için bu kadar fedakarlık göstermese Avrupa bugün
yaşanmaz hale gelebilir, dedi. Bugün NATO harekatlarına en fazla destek
veren beş ülkeden biriyiz. Afganistan’da malum çok önemli görevler
üstleniyoruz. Ayrıca ittifakın açık kapı politikasında da çok önemli bir
rol oynuyoruz. Bütün bu faktörler biraz önce söylediğim bizim NATO’ya olan
bağlılığımızı, ittifaka olan katkılarımızı açıkça ortaya koyuyor.
NATO Genel Sekreterinin ardından Kazakistan Dışişleri Bakanı ülkemizi
ziyaret etti, Kairat Abdrakhmanov. Kazakistan Dışişleri Bakanıyla
görüşmelerde Türkiye-Kazakistan Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi
üçüncü toplantısının hazırlıkları ele alındı. Biz Kazakistan’la özellikle
ikili ticaret hacmimizi arttırmak istiyoruz. Şu anda toplam ikili
ticaretimiz 2,5 milyar dolar seviyesinde. Kısa dönemde bunu 5 milyar
dolara, uzun dönemde de 10 milyar dolara çıkartmak istiyoruz. Görüşmelerde
bu konuda ne gibi adımlar atılabilir bunlar da ele alındı. Ayrıca ziyaret
vesilesiyle Kazakistan’ın FETÖ ile mücadelede daha sıkı tedbirler alması
beklentimizi de dile getirdik. Kazakistan’la biz 2009 yılında stratejik
ortaklık kurduk ve bu ortaklık temelinde hızla bütün alanlarda ilerlemeye
çalışıyoruz. Üst düzey ziyaretler de bu ilişkilerin gelişmesi için büyük
önem taşıyor. Önümüzdeki dönem Cumhurbaşkanı Nazarbayev’i Türkiye’de
düzenlenecek YDSK üçüncü toplantısına bekliyoruz.
Değerli arkadaşlar, Sayın Bakanımız 20-21 Nisan tarihlerinde Kuzey Kıbrıs
Türk Cumhuriyeti’ne bir ziyaret gerçekleştirdi. Cumhurbaşkanı Sayın Akıncı,
Başbakan Tufan Erhürman ve Meclis’teki siyasi parti temsilcileriyle
görüşmeler yaptı. Bu görüşmelerde genel bir durum değerlendirmesi yapıldı.
Bildiğiniz gibi geçtiğimiz yıl Crans-Montana’da yapılan Kıbrıs Konferansı
sonuçsuz kalmıştı. Bunun temel sebebi gayet açık, Rum yönetimi Kıbrıslı
Türklerle siyasi eşitlik temelinde bir ortaklık kurmayı kabul etmiyor,
siyasi gücü paylaşmak istemiyorlar. Rumların bu zihniyeti değişmediği
sürece müzakerelerden bir sonuç alınmasını da çok zor görüyoruz. Yani aynı
tartışmaları tekrarlayarak çözüm yönünde ilerleme sağlanabileceğini
düşünmüyoruz. Ada’da her iki tarafın da siyasi olarak eşit olduğu gerçeği
asla değişmeyecek. Sürdürülebilir her türlü çözüm de ancak bu gerçeğin
üzerine inşa edilebilir. Ada’da bulunacak çözüm tabiatıyla Kıbrıs Türkünün
refahı ve güvenliğini garanti altına alacak düzenlemeleri de mutlaka
içerecek.
Crans-Montana’dan bu yana görüşmeyen Cumhurbaşkanı Akıncı’yla, Rum lider
Anastasiadis 16 Nisan akşamı Birleşmiş Milletlerin ev sahipliğinde ara
bölgede biraraya geldiler, ama bu yemeğin amacı müzakerelerin yeniden
başlatılması değildi. Sayın Akıncı da zaten toplantıdan sonra yaptığı
açıklamada yeni bir durumun ortaya çıkmadığını, tarafların Crans-Montana’da
hangi noktada bulunuyorlarsa aynı noktayı muhafaza ettiklerini, Rum
tarafının tavrında da belirgin bir farklılaşma görmediğini dile getirdi.
Biz önümüzdeki dönemde de Rumların zihniyetinin değişmesi ihtimalini son
derece düşük görüyoruz. Dolayısıyla, sadece Ada’daki mevcut gerçekleri
temel alan bir çözümle başarıya ulaşma ihtimali olacağını düşünüyoruz.
Sayın Bakanımız KKTC’yi ziyaretinden sonra New York’a geçti. New York’ta
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda ve Birleşmiş Milletler Güvenlik
Konseyi’nde konuşmalar yaptı. Genel Kurul’daki hitabın konusu barışı inşa
ve barışın sürdürülmesi, buna ilişkin ülkemizin katkılarını dile getirdi.
Güvenlik Konseyi reformu ve terörle mücadele konularındaki yaklaşımımız
hakkında bilgi verdi. Malumunuz arkadaşlar, Güvenlik Konseyi yapısı
nedeniyle, beş daimi üyenin anlaşamadığı durumlarda, uluslararası sistem
kilitleniyor. Bunu geçtiğimiz günlerde de gördük, Suriye’de biliyorsunuz
kimyasal silah saldırısının araştırılması konusunda bir mekanizma kurulması
için toplandı Güvenlik Konseyi. Fakat veto nedeniyle bir sonuç çıkmadı. Bu
sistem İkinci Dünya Savaşı sonrasında ortaya çıktı ve günümüz gerçekleriyle
artık bağdaşmıyor. Biz barışı gerçekten inşa etmek ve sürdürmek istiyorsak
BM Güvenlik Konseyi’ni daha temsili ve daha kucaklayıcı bir hale
getirmeliyiz. Sayın Bakanımız da yaptığı konuşmada bu hususların özellikle
altını çizdi. Tesadüfen Güvenlik Konseyi’nin 23 Nisan’a denk gelen Gençlik,
Barış ve Güvenlik Konulu açık oturumunda da Sayın Bakanımız bir konuşma
yaptı. Bu konuşmada gençleri terör örgütlerinden ve radikalleşmeden
korumanın önemine değindi. Tabii çok önemli bir görüşme, KKTC’den de henüz
ayrıldığı cihetle Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’yle yaptığı görüşme
oldu. Sayın Bakanımız ve Guterres Kıbrıs konusunu ve Suriye’deki son
gelişmeleri gözden geçirdi.
Ayrıca New York ziyareti marjında Sayın Bakanımız Belçika Başbakan
Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Didier Reynders’le de bir görüşme yaptı.
Zeytin Dalı Harekatı, Suriye’deki son gelişmeler hakkında bilgi verdi.
Belçika’da artan PKK faaliyetlerine dikkat çekti ve terör örgütüne karşı
daha etkili mücadele edilmesi gerektiğini vurguladı. Bir önemli görüşme de
yeni Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas ile yapıldı. Bu Sayın Bakanımız ve
Maas arasında ilk yüzyüze temas oldu. Sayın Bakanımız Alman Dışişleri
Bakanı’na, Almanya’da demokratik haklarını kullanacak vatandaşlarımızı
rahatsız edecek açıklamalardan kaçınılması gerektiğini belirtti. Ayrıca
kendisini İstanbul’daki Alman Lisesi’nin 150. Kuruluş Yıldönümü kutlamaları
için ülkemize davet etti. Arkadaşlar, biliyorsunuz 29 Mayıs’ta Solingen
faciasının 25. Yıldönümü anma törenleri yapılacak. Kuzey Ren-Vestfalya
Başbakanı da bu çerçevede Sayın Bakanımıza bir davetiye göndermişti. Sayın
Bakanımız kabul etti. Alman Dışişleri Bakanı da bu toplantıya
katılabileceğini bildirdi. Eğer o da katılırsa, iki Dışişleri Bakanı bu
vesileyle de biraraya geleceklerdir. Biliyorsunuz Sayın Bakanımız eski
Almanya Dışişleri Bakanı’yla yakın ilişki kurmuştu. Yeni Bakan Maas ile de
bu ilişkilerde kalınan yerden devam edilmesi yönünde mutabakat sağlandı.
Sayın Bakanımızın New York ziyareti çerçevesinde, New York Türkevi’nin
inşaatı da ziyaret edildi. New York’ta bizim en büyük yatırımımız sözkonusu
şimdi, Türkiye’nin yurtdışındaki en büyük yatırımı, 300 milyon dolar
civarında. Bunun temeli geçtiğimiz Eylül ayında Sayın Cumhurbaşkanımız
tarafından atıldı, çalışmalar devam ediyor. 35 katlı bir gökdelen inşa
ediliyor. Birleşmiş Milletler binasına çok yakın ve 2020 yılında bu
projenin sona ermesi bekleniyor. Tamamlanmasının ardından hem Birleşmiş
Milletler Daimi Temsilciliğimiz, hem New York Başkonsolosluğumuz bu binaya
geçecekler. Ülkemizin itibarına yakışır, temsile uygun bir bina olacak,
vatandaşlarımız daha rahat edecek. Aynı zamanda konferans salonları, sergi
salonları da olacak. Yeni Türkevi’nin tamamlanmasına da büyük önem
veriyoruz, vatandaşlarımıza sunulan hizmetin kalitesi de tabiatıyla
artacaktır.
Arkadaşlar, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev 24-25 Nisan tarihlerinde
ülkemize resmi bir ziyaret gerçekleştirdi. Bu ziyaret Azerbaycan’da 11
Nisan’da yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrasında Aliyev’in yurt
dışına düzenlediği ilk ziyaret oldu. Bu vesileyle Türkiye-Azerbaycan Yüksek
Düzeyli Stratejik İş Birliği Konseyi’nin yedinci toplantısı
gerçekleştirildi, altı tane anlaşma imzalandı. Hatırlarsınız geçtiğimiz yıl
Bakü-Tiflis-Kars demiryolu hattının açılışını yapmıştık. Azerbaycan’la
önümüzde yeni projeler var, bunlardan en önemlisi TANAP yani Trans Anadolu
Doğalgaz Boru Hattı. Sayın Cumhurbaşkanımız Aliyev’le yaptığı basın
toplantısında TANAP’ın açılışının da seçimlerden önce gerçekleşeceği
müjdesini verdi. TANAP sadece Türkiye’yle, Azerbaycan arasındaki doğalgaz
alışverişini sağlamayacak, aynı zamanda tüm Avrupa’nın enerji güvenliğine
de katkıda bulunacak.
27 Nisan’da Sayın Bakanımız Brüksel’e geçti ve NATO Dışişleri Bakanları
Toplantısına katıldı. Bu toplantının önemi de NATO Zirvesi’nin
hazırlıklarının ele alındığı ve zirveden önce yapılan son Dışişleri
Bakanları toplantısı olması. Biz bu toplantıda gündemimizdeki konuları dile
getirdik. Öncelikle terörizmle mücadelede birlik ve dayanışma içinde
hareket edilmesi gerektiğini vurguladık. Zeytin Dalı Harekatı’nda
geldiğimiz nokta hakkında bilgi verdik. Bölgedeki çalışmalarımızı, Afrin’i
anlattık. NATO’nun genişlemesi, bu bağlamda Bosna Hersek, Makedonya ve
Gürcistan’ın entegrasyon sürecine bağlılığımızı da teyit ettik.
Brüksel’deki çok önemli bir görüşme, Amerika Birleşik Devletleri’nin yeni
Dışişleri Bakanıyla Sayın Bakanımız arasında yapılan görüşme oldu. Pompeo
Kongre’den onayı aldıktan sonra ilk ziyaretini Brüksel’e yaptı ve Sayın
Bakanımızla görüştü. Burada da Münbiç konusunda sağlanan ön mutabakatın
uygulanması, ülkemizin Rusya’dan S-400 alımı ve Rahip Brunson konuları ön
plana çıktı. Suriye konusundaki yol haritası uygulanırsa malumunuz
YPG-PKK’nın Münbiç’ten çekilmesi sağlanacak, bunu Sayın Bakanımız da
konuşmalarında dile getiriyor. Buraların kimler tarafından yöneticiliğine
ve güvenlikle ilgili kimlerin görev alacağına da birlikte karar verilecek.
Brüksel ziyareti sırasında bir başka önemli temas daha gerçekleştirildi.
Sayın Bakanımız, İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreteri ve Filistin
Dışişleri Bakanı’yla birlikte AB Komisyon Başkan Yardımcısı Mogherini’yle
Kudüs konusunu görüştü. Biliyorsunuz biz İslam İşbirliği Teşkilatı Zirve
Dönem Başkanıyız ve aynı zamanda İcra Komitesi Başkanıyız. Trump’ın Kudüs’ü
İsrail’in başkenti olarak kabul eden kararından sonra İstanbul’da
olağanüstü bir Zirve düzenlemiştik. Bu Zirvede İcra Komitesi’nin Kudüs
konusundaki hassasiyetimizi uluslararası örgütlere taşıma kararı alınmıştı,
işte Mogherini’yle görüşme de bu çerçevede yapıldı, verimli bir görüşme
oldu. Kudüs konusunda önümüzdeki dönemde AB ve İslam İşbirliği Teşkilatı
olarak neler yapılabileceği ele alındı. Biliyorsunuz Amerika Birleşik
Devletleri bölgeye, Filistin’e insani yardımları azaltmış durumda, bu nasıl
telafi edilebilir bu ele alındı. Aynı zamanda 2002 yılında tesis edilen
İslam İşbirliği Teşkilatı-Avrupa Birliği Forumunun yeniden canlandırılması
hususu değerlendirildi. Biz Ortadoğu Barış Süreci’nin sağlıklı bir zeminde
ve yeni aktörlerin katılımıyla yürütülmesinin zamanının geldiğini
düşünüyoruz. Ve bu iki kuruluş arasındaki işbirliğinin de bu sürece önemli
bir katma değer sağlayabileceğini düşünüyoruz. Bu forumun ilk toplantısının
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’ndan sonra ülkemizde yapılmasını teklif
ettik. AB tarafı buna olumlu yaklaşıyor, önümüzdeki dönemde kesin tarih
belirlenecektir.
Suriye konusuna geçersek, malum sekizinci yılına girdi kriz ve bu krizden
en çok etkilenen ülkelerin başında ülkemiz geliyor. Bu ülkedeki güvenlik
boşluğundan doğan terör tehdidi ulusal güvenliğimizi doğrudan tehdit
ediyor. Biz terörle mücadele için kendi askerlerimizi bölgeye sevk etmekten
çekinmedik. 4000 kilometrekarelik bir alanı teröristlerden temizledik.
Sadece temizlenmiş bölgeye, güvenli bölgeye 160 binden fazla kişi geri
döndü. Bölgenin istikrara kavuşturulması için çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Malum Afrin şehir merkezi 18 Mart’ta kontrol altına alındı. Halen mayın ve
patlayıcı maddelerin temizlenmesine yönelik çalışmalarımız sürüyor. Tabii
biz baştan itibaren ne demiştik, Afrin Afrinlilerindir. Bu çerçevede 12
Nisan’da Afrin Yerel İdare Meclisi’nin kurulmasını çok önemli bir adım
olarak değerlendiriyoruz. Bu Meclis’in üyesi olabilmek için Afrin’de
yaşamak ve Afrinli olmak şart. 20 sandalyeli Meclisin 11 üyesi Kürt, 8’i
Arap ve 1’i Türkmenlerden seçildi. Başkanlığını da Kürt kökenli Zuheyir
Haydar üstlendi.
Arkadaşlar, yakından takip ettiğiniz gibi rejimin Duma’da kimyasal silah
kullanmasından sonra Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere ve Fransa ortak
bir operasyon düzenlediler ve bu harekat rejimin kimyasal silah programını
hedef aldı. Biz de harekatın kapsamını gözönünde bulundurarak bunun yerinde
olduğunu belirttik ve siyasi açıdan destekledik.
Kimyasal silah kullanımı hem insanlığa karşı suç, hem de bir savaş suçu.
Rejimin kimyasal silahlar konusundaki sicilinin temiz olmadığını hepimiz
biliyoruz. Kendi halkına karşı işlediği suçlar ortada. Biz her zaman bu
saldırıların önlenmesi için müşterek hareket edilmesi gerektiğini söyledik.
Bugün rejim hala kimyasal silah kullanmaya cüret edebiliyorsa bunun
sebebinin geçmişte çizilen, ancak çiğnendiğinde tepki verilmeyen kırmızı
çizgiler olduğu da yadsınamaz. Öte yandan, Kimyasal Silahların Yasaklanması
Örgütü Misyonu nihayet 21 Nisan’da Duma’ya geçti, bunu memnuniyetle
karşıladık. Halen incelemelerini sürdürüyorlar, biz de gerekli her türlü
desteği kendilerine veriyoruz. Ezcümle, Suriye meselesinde önümüzdeki
dönemde siyasi süreçte ilerleme sağlanması gerekiyor. Siyasi çözüm
sağlanmadığı sürece rejimin insanlığa karşı işlediği suçların sonu
gelmeyecek.
Biliyorsunuz Suriye konusunda Rusya ve İran’la işbirliğimiz var, hem Rusya
hem de İran sahada güçlü aktörler. Üçlü işbirliğimiz neticesinde Suriye
çapında ateşkesin güçlendirilmesi, insani yardıma erişimin sağlanması ve
siyasi süreci canlandıracak koşulların oluşturulması doğrultusunda önemli
adımlar atıldı. Son olarak Astana mekanizmasının üç garantörü Türkiye,
Rusya ve İran 28 Nisan’da Moskova’da biraraya geldiler. Bu toplantıda gerek
kimyasal, gerek konvansiyonel silahlarla Suriye halkı üzerindeki zulmüne
son vermesi için rejim üzerindeki baskının arttırılması çağrısında
bulunuldu. Sayın Bakanımız ayrıca gerginliği azaltma bölgeleri
uygulamasının aşınmamasına özen gösterilmesi gerektiğini vurguladı.
Suriye’deki krize siyasi çözüm bulunması yönündeki tutumumuzun da altı bir
kez daha çizildi.
Sayın Cumhurbaşkanımız malum önce Özbekistan’a, sonra Güney Kore’ye bir
ziyaret gerçekleştirdi, Sayın Bakanımız diğer bakanlarla birlikte
kendilerine eşlik ediyorlar, bugün heyet dönüyor Güney Kore’den.
Özbekistan’a yapılan ziyaret çok önemli bir ziyaretti, tarihi bir ziyaret.
Özbekistan büyük bir değişimden geçiyor, biz de bu değişim sürecinde
kendilerine destek vermeye çalışıyoruz. Bu tarihi ziyaret kapsamında 25
anlaşma imzalandı ve Özbekistan’la da Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği
Konseyi mekanizması tesis edildi. Konsey’in ilk toplantısının önümüzdeki
dönemde Türkiye’de yapılması öngörülmekte. Taşkent’te yapılan temaslardan
sonra Buhara’ya geçildi. Sayın Cumhurbaşkanımızın Buhara’yı ziyaretinden
sonra Güney Kore’ye geçildi.
Güney Kore’ye 1-3 Mayıs tarihlerinde bir devlet ziyaretinde bulunuldu. Bu
görüşmelerde bilim, teknoloji, AR-GE, enerji, savunma sanayi ve ticaret
olmak üzere her alanda işbirliğinin geliştirilmesi yönünde mutabık kalındı.
Bugün gazetelere de yansıdı. Sayın Cumhurbaşkanımız Kanal İstanbul Projesi
için de Güney Kore’nin ilgisini bekliyor.
İki ülke arasında dört tane anlaşma imzalandı. Ayrıca Sayın
Cumhurbaşkanımız Kore Cumhuriyeti Ulusal Meclisi’ni de ziyaret etti.
Samsung dijital şehrini ziyaret etti ve Ayla filminin gerçek kahramanı ile
de görüştü. Dediğim gibi bugün heyetin dönmesi bekleniyor. Benim son
dönemdeki ziyaretlere ilişkin size aktaracaklarım bunlar.
Şimdi dilerseniz sorulara geçelim.
Buyrun.
SORU- İki sorum olacak Hami Bey.
İlki geçtiğimiz günlerde Bakan Çavuşoğlu’yla Pompeo arasındaki görüşmenin
ardından Bakanın yaptığı açıklamaya göre, yakın bir zaman diliminde
karşılıklı bir görüşme gerçekleştireceklerini biliyoruz. Bu görüşmenin
tarihi belli oldu mu acaba?
Aynı kapsamda çalışma gruplarına ilişkin, bu görüşmeden önce de bazı konu
başlıklarında çalışma gruplarının toplanabileceği söyleniyordu, yakın zaman
içerisinde bu çalışma gruplarının toplanmasına ilişkin bir öngörünüz var
mı, bir tarih var mı?
İkinci sorum da Suriye’yle ilgili olacaktı. Son günlerdeki gelişmelere
dair, bununla ilgili Bakanın Lavrov’la bir telefon görüşmesi olduğunu ve bu
konunun konuşulduğunu biliyoruz. Dün de deadline’ı verilen bir müzakere
süreci vardı, Humus’un tahliyesine ilişkin. Buna dair size gelen son
bilgiler nelerdir? Bugünkü tahliyeden sonra buradan çıkacak muhalif
grupların Türkiye’nin kontrolü altındaki bölgeye geleceğine dair de bazı
haberler olduğu için soruyorum, buna ilişkin sizin öngörünüz, planlamanız
nedir? Tahliyeler olursa bunlar yine Cerablus, Afrin gibi bölgelere
gidecekler mi, buna ilişkin bir planlama var mı acaba?
Teşekkür ederim.
DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ HAMİ AKSOY- Ben teşekkür ederim.
Öncelikle Sayın Bakanımızla Pompeo arasındaki görüşmeye değindiniz. İki
taraf da, hem Sayın Bakanımız, hem de Sayın Pompeo, Sayın Bakanımızın
Vaşington ziyaretinin en kısa zamanda bir an önce gerçekleştirilmesi
yönünde mutabık kaldılar, kesin tarih net değil ama. Çalışma gruplarının
biliyorsunuz bir tanesi toplanmıştı, konsolosluk konularında, diğerinin de
Türkiye’de toplanması konusunda tarih saptamaya çalışıyoruz, kısa sürede o
da toplanabilir.
Son sorunuza gelince, kuzey Humus malumunuz Astana çerçevesinde gerginliği
azaltma bölgesi olarak saptandı, bu bölgeye ilişkin düzenlemelerin muhafaza
edilmesi gerekiyor, bu bölgenin gerginliği azaltma bölgesi statüsünün
korunması gerekiyor. Sayın Bakanımız da Lavrov’la yaptığı telefon
görüşmesinde ve ayrıca 28 Nisan’da yapılan üçlü zirvede bu hususu
muhataplarına vurguladı. Dediğim gibi, gerginliği azaltma bölgelerinin
statüsünün korunmasına önem vermeliyiz.
SORU- Yurtdışında seçim kampanyası gerçekleşecek mi? Yurtdışındaki seçimler
nasıl yapılacak?
DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ HAMİ AKSOY- Arkadaşlar, bu soru için teşekkür
ederim. Hazırlanmıştım bunun için.
Cumhurbaşkanı ve 27. Dönem Milletvekili Genel Seçimlerinin yurtdışı ayağı
nasıl olacak? Öncelikle yurtdışında seçmen olabilmek için, yurtdışı seçmen
kütüğüne kayıt olmak gerekiyor, yani dış temsilciliklerimizde oy kullanmak
için yurtdışı seçmen kütüğüne kayıt olmak gerekiyor. Yurtdışı
seçmenlerimizin, yani bu hakka sahip olan kişilerin oy kullanabilmesi için
60 ülkede 123 temsilciliğimizde sandık açılacak.
Cumhurbaşkanı ve 27. Dönem Milletvekili Genel Seçimlerinin ilk turu için
seçmenler, 7-19 Haziran tarihlerinde dış temsilciliklerimizde, 7-24 Haziran
tarihlerinde ise gümrük kapılarında oy kullanabilecek. Cumhurbaşkanı
seçiminin ikinci tura kalması halinde ise, 30 Haziran-4 Temmuz tarihlerinde
dış temsilciliklerimizde, 30 Haziran-8 Temmuz tarihlerinde ise gümrük
kapılarında oy kullanabilecekler.
Malumunuz, yurtdışı seçmen kütüğü yurtiçi seçmen kütüğüyle birlikte 22
Mayıs tarihinde ilan edilecek. Biz geçmiş dönemdeki tecrübelerimize
dayanarak yaklaşık 3 milyon vatandaşımızın oy kullanabileceğini
değerlendiriyoruz.
Yurtdışı seçmen kütüğüne kayıtlı vatandaşlarımızın sandık kurulan herhangi
bir temsilcilikte oy kullanmaları mümkün olacak ve listeleri kontrol
etmeleri gerekiyor, eğer seçmen kütüğüne kayıtlı değillerse 12 Mayıs 2018
tarihine kadar dış temsilciliklerimize müracaat edip adres beyanında
bulunmaları gerekiyor. Temsilciliklerimizde ne zaman oy kullanılacağı Resmi
Gazetenin 30 Nisan 2018 tarihli nüshasında yayınlandı, buradan da takip
edebilirsiniz.
Buyrun.
SORU- KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı’nın Guterres belgesiyle ilgili Rumlara
yaptığı teklifin ardından KKTC’de bayağı tepkiler oluştu. Buna Dışişleri
Bakanlığı ne diyor?
DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ HAMİ AKSOY- Çok teşekkür ederim bu sorunuz için
de.
Biraz önce Sayın Bakanımızın KKTC görüşmeleri konusunda bilgi vermiştim.
Arkadaşlar, 50 yıldır devam eden bir müzakere süreci var, fakat bu artık
bir kısır döngü haline geldi, ilerleme sağlanamıyor. Biz bu süreçte hep
yapıcı olmaya, bir adım önde olmaya gayret ettik, ancak maalesef bir sonuç
alamadık, bu da Rum tarafının malum zihniyet anlayışı nedeniyle.
Şimdi ne olacağını soruyorsanız, ben size ne olacağını değil ne
olmayacağını söyleyeyim; Rum tarafında esaslı bir zihniyet değişikliği
olmadığı takdirde biz aynı oyunu oynamaya niyetli değiliz. Rumların
zihniyetiyle bir federal çözüme ulaşılamaz, yani artık yeni bir yol
denenmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Bu konuda söyleyeceklerim bu kadar.
SORU- Irak Dışişleri Bakanı’nın ziyareti gündemde, olacaksa ziyaretin
kapsamı nelerdir? Irak’taki seçimlerle ilgili olarak Türkiye’nin
öngörüleri, değerlendirmeleri nasıl olacak?
DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ HAMİ AKSOY- Çok teşekkür ederim.
Evet, yeni bir gelişme, Irak Dışişleri Bakanı Karma Ekonomik Komisyonu
Toplantısı’na katılmak üzere ülkemizi ziyaret edecek, Ekonomi Bakanımızla
bir görüşme yapacak, Sayın Bakanımızla da bir görüşme yapması öngörülüyor.
Bu konuda bilgi veririz.
Irak seçimlerini de yakından takip ediyoruz. Irak seçimlerinin huzur ve
güvenlik içinde yapılmasını arzu ediyoruz. Şimdiye kadarki süreçte Iraklı
siyasilerin mezhepsel ve ayrımcı söylemden uzak durduklarını gördük, bundan
da gayet memnuniyet duyduk. Bizim temennimiz, seçim sonrasında kurulacak
hükümetin kapsayıcı olması. Tüm seçmenleri kucaklayıcı politikalar
uygulaması. Tabii ayrıca yeni kurulacak hükümetten PKK ve FETÖ terör
örgütleriyle mücadelede de kararlı ve tavizsiz bir yaklaşım sergilemesini
bekliyoruz.
SORU- Efendim, tarih nedir acaba, Irak Dışişleri Bakanının geliş tarihi
belli mi?
DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ HAMİ AKSOY- Sanıyorum bugün geliyor, bugün ve
yarın görüşmeler yapacak Özden Bey.
Evet arkadaşlar, toparlayalım mı?
DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ HAMİ AKSOY- Son soru, tamam, buyurun.
SORU- Bugün gazetelerde yer aldı, bir kepçe operatörünün yanlışlıkla
Yunanistan’a girmesi sonucunda gözaltına alındığı yer aldı. Bu konuyla
ilgili son durum nedir, kimliği belli midir?
Teşekkür ederim.
DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ HAMİ AKSOY- Ben teşekkür ederim.
Evet arkadaşlar, biz de yakından takip ediyoruz konuyu. Kumçiftliği’nde
bulunuyor vatandaşımız, Gümülcine Başkonsolosluğumuz ve Atina
Büyükelçiliğimiz konuyu yakından takip ediyorlar. Dışişleri Bakanlığı
olarak biz de yakından takip ediyoruz. Bu konudaki gelişmeler, olay da çok
yeni olduğu için, size en kısa zamanda bilgi vereceğiz.
Son bilgiyi de size vereyim, bugün saat 12’de Kumçiftliği’nde savcı önüne
çıkması bekleniyormuş.
Özden Bey, zaten sizi iç siyasi konularda da görüyoruz sürekli
televizyonlarda.
SORU- Maalesef, çok çalışıyoruz bu aralar.
DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ HAMİ AKSOY- Evet.
SORU- Efendim, ben seçim kampanyalarına ilişkin bir soru sormak istiyorum.
Sayın Cumhurbaşkanı daha önce, bir ülkeyle görüşüldüğünü, bir Avrupa
ülkesinde seçim kampanyası çerçevesinde bir miting ya da toplu toplantı
yapılacağını söylemişti. Bu konuda görüşülen ülke var mıdır ve gelinen bir
nokta var mıdır acaba?
DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ HAMİ AKSOY- Çok teşekkür ederim.
Arkadaşlar, demin de söylediğim üzere Sayın Bakanımız Alman mevkidaşına
söyledi, vatandaşlarımız demokratik haklarını en geniş şekilde kullanmak
durumundalar, biz de bunu yakından takip ediyoruz. Bu konudaki gelişmeleri
sizlerle de paylaşacağız. Durumu izliyoruz, seçim süreci başladı,
vatandaşlarımızın yurt dışında ne zaman oy vereceklerini size açıkladık,
bundan sonraki süreci de yakından takip etmeye devam edeceğiz Özden Bey.
Peki, son soru.
SORU- Hami Bey, Trump Yönetimi 12 Mayıs’ta İran’la P5+1 ülkeleri arasındaki
anlaşmaya ilişkin kararını açıkladı ve gelen sinyaller de çok olumlu değil.
Bölgede İran karşıtı özellikle İsrail’in başını çektiği ülkelerden de sert
açıklamalar geliyor ve bu süreç Irak Savaşı öncesindeki sürece de
benzetiliyor. Siz anlaşmanın bozulma olasılığını ve bölgede yeni bir askeri
kriz yaşanması olasılığını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Teşekkür ediyorum.
DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ HAMİ AKSOY- Tülay Hanım, teşekkür ediyorum.
Bizim İran’ın nükleer programına ilişkin sorunun çözümüne yaklaşımımız her
zaman çok net oldu. Biz bunun müzakereler ve diplomasi yoluyla çözülmesini
istedik ve bu konuda bir hayli de çaba sarf ettik hatırlarsanız. Bize göre
P5+1 ve AB ile İran arasında 2015 yılında imzalanan anlaşma önem taşıyor.
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı tarafından raporlar yayınlanıyor, İran’ın
uygulamasına ilişkin. Ve şu ana kadar izlediğimiz kadarıyla bu raporlarda
İran’ın bu sürece riayet ettiği gözüküyor. Eğer İran bu sürece riayet
etmezse, izlenecek tutumlar da bellidir. Biz Ajansın tespitleri ve bu
konudaki ulusal tutumumuz çerçevesinde hareket ediyoruz.
Çok teşekkür ediyorum.