DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ HAMİ AKSOY- Arkadaşlar, öncelikle geçtiğimiz
Çarşamba günü yitirdiğimiz, devletimiz adına çok önemli müzakereleri
başarıyla yürüten devlet adamı, çok sevdiğimiz, saydığımız değerli
Büyükelçi Deniz Bölükbaşı’nı rahmetle anıyorum, nur içinde yatsın.
Dün de bazı şehitlerimiz oldu, onlara da Allah’tan rahmet diliyorum.
Ayrıca, geçen hafta Pazar günü, 18 Mart Şehitler Günü vesilesiyle 40 şehit
diplomatımızı andık, onların da aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum.
Arkadaşlar, şehit diplomatlarımızın anısını yaşatmak bizim için son derece
önemli. Bunun için bazı anıt ve plaket çalışmalarımız var. Bugüne kadar
Sydney, Ottava, Lahey, Lizbon ve Viyana temsilciliklerimizde böyle
çalışmalar yapıldı, önümüzdeki dönemde Belgrad ve Burgaz da bu listeye
eklenecek. Ayrıca şehitlerimizin hatıralarını yaşatacak bir belgesel film
çalışması için de hazırlıklara başladık.
Biliyorsunuz diplomat olmak, yurt dışında ülkemizi temsil etmek son derece
onurlu bir görev, ama bir o derece de zor, fedakarlık istiyor. Ancak
devletimize ve milletimize olan hizmet aşkımız bizim güçlükleri yenmemizi
sağlıyor, tüm Dışişleri Bakanlığı personeli olarak biz işte bu anlayışla
hareket ediyoruz.
Şimdi mutat olduğu üzere, geçtiğimiz dönemdeki önemli temaslara geçmek
istiyorum.
Bildiğiniz gibi son 2 yıldır Almanya’yla ilişkilerimizde zor bir dönemden
geçiyoruz. Ancak, son dönemde iki tarafta da ilişkilerin normalleştirilmesi
yönünde bir irade görülüyor. Özellikle Almanya’daki seçimlerin ardından
yapıcı bir diyalog atmosferi oluştu. Sayın Bakanımız son 2 ayda eski
Dışişleri Başkanı Sigmar Gabriel’le 3 kez görüştü, en son da biliyorsunuz
bir telefon görüşmesi yaptı.
6-7 Mart’ta Almanya ziyaretimiz oldu,takip etmişsinizdir Almanya’yla ikili
ve bölgesel konuları ele aldık. Terörle mücadelede Almanya’dan dayanışma
beklentimizi bir kez daha dile getirdik. Ayrıca, Zeytin Dalı Harekatı’nın
uluslararası hukuka uygun bir şekilde ve sivillere zarar vermeden
yapıldığının altını çizdik. Sayın Bakanımız Almanya ziyareti çerçevesinde
Almanya’nın çok önemli düşünce kuruluşlarından Körber Vakfında bir konuşma
yaptı, Chatham House formatında. Burada Alman Parlamentosu’ndan temsilciler
ve güvenlik uzmanları vardı. Çok verimli bir toplantıydı. Dış politikamıza
ilişkin etraflı bilgi verdi Sayın Bakanımız. Bu gibi toplantılar çok önemli
arkadaşlar, çünkü bazı konularda ülkemize ilişkin, dış politikamıza ilişkin
ön yargıların ortadan kaldırılmasına da yardımcı oluyor.
Almanya’yla ekonomik ilişkilerimiz de malum siyasi ilişkilerimiz kadar
önemli, Almanya en önemli ticaret ortağımız. İkili ticaret hacmimiz 36,5
milyar dolar seviyesinde, aynı zamanda Almanya’nın ülkemizde çok büyük
yatırımları var, toplam 7 bin 110 Alman firmasının 9 milyar dolarlık
yatırımı mevcut.
Turizm de Almanya’yla ekonomik ilişkilerimizin çok önemli bir parçası
malum. Sayın Bakanımız ziyareti vesilesiyle dünyanın en büyük turizm
fuarlarından Berlin Turizm Fuarını ziyaret etti, burada stant açan Türk
firmalarının temsilcileriyle tek tek görüştü. Turizm bizim çok güçlü
olduğumuz bir sektör, dış politikamızı da destekliyor. Bu alandaki
başarımızı birkaç istatistikle dikkatinize getirmek isterim.
2017 yılında ülkemizi ziyaret eden turist sayısı bir önceki yıla kıyasla
yüzde 27 oranında arttı, yani konuk ettiğimiz turist sayısı 32,5 milyona
ulaştı, bunların 3,5 milyondan fazlası Alman konuklarımızdı. Bu sene de
yurt dışındaki birçok seyahat acentesinden Türkiye’ye yönelik
rezervasyonunun arttığı haberlerini alıyoruz, yani Avrupa’da ülkemizi
tercih eden turist sayısı giderek artıyor. Bu durum da yakın
coğrafyamızdaki tüm problemlere, sorunlara rağmen ülkemizin bir istikrar
adası olarak kalmaya devam ettiğinin çok önemli bir göstergesini
oluşturuyor.
Konu Almanya’dan açılmışken, yeni Koalisyon Hükümetinin kurulmasına da
değinmek isterim. Koalisyon görüşmelerinin olumlu sonuçlanmasını
memnuniyetle karşıladık. Sayın Cumhurbaşkanımız geçtiğimiz günlerde
Şansölye Merkel’i arayarak 4’üncü defa Şansölye seçilmesi münasebetiyle
tebrik etti, Federal Hükümete başarılar diledi. Sayın Bakanımız da ardından
Almanya’nın yeni Dışişleri Bakanı Heiko Maas ile bir telefon görüşmesi
yaptı ve tebriklerini iletti. Biz yakaladığımız olumlu havayı Almanya’yla
ilişkilerimizde yeni hükümette de devam ettirmek istiyoruz, tabi ki eşit
ortaklık çerçevesinde.
Böylesi bir ortamda Şansölye Merkel’in geçtiğimiz gün talihsiz açıklamasına
şahit olduk Zeytin Dalı Harekatı’na ilişkin. Konuya ilişkin tepkimizi karşı
bir açıklamayla duyurduk.
Arkadaşlar, şunu unutmayalım: Zeytin Dalı Harekatı sivillere zarar vermeden
terörizmle mücadelenin nasıl yürütebileceğine ilişkin emsal teşkil eden bir
harekattır.
Öte yandan, son dönemde Almanya’da PKK terör örgütü ile ırkçı ve İslam
karşıtı kesimlerin camilerimize, derneklerimize ve vatandaşlarımıza yönelik
saldırılarında artış görüyoruz. Yılbaşından bu yana 20’den fazla camimize
terör yandaşlarınca saldırı düzenlendi. Alman basınından aldığımız bir
bilgiyi söyleyeyim, 2017 yılında camileri hedef alan 50 civarında saldırı
gerçekleşti. Aslında fazla söze gerek yok, rakamlar durumun vahametini
bütün açıklığıyla ortaya koyuyor. Biz her vesileyle söylüyoruz, Avrupalı
ortaklarımız terörizmle mücadelemizde bizim yanımızda durmalılar, Alman
makamlarından beklentimiz de, bu son saldırıların faillerinin bir an önce
bulunup yargı önüne çıkarılması, yeni saldırıların önlenmesi için gerekli
önlemlerin alınması.
12 Mart günü Almanya’nın Ankara Büyükelçisini Bakanlığımıza çağırdık,
kendisine bu konudaki kaygı ve beklentilerimizi ilettik, buna ilişkin bir
Nota verdik. 13 Mart tarihinde yine telefonla görüştü Müsteşar Yardımcımız
kendisiyle, ayrıca ikinci bir Notayı daha ilettik, bu konuyu çok yakından
takip etmeye devam edeceğiz.
Evet arkadaşlar, Almanya ziyaretinin arkasından Sayın Bakanımız
Avusturya’ya bir çalışma ziyareti gerçekleştirdi Bakan Kneissl’ın davetlisi
olarak. Avusturya’da da onların popülist yaklaşımı nedeniyle
ilişkilerimizde kötü bir dönemden geçiyorduk, fakat üst düzey ziyaretlerle
ilişkilerin normalleştirilmesi yönünde çalışmalarımız sürüyor. Sayın
Bakanımız ikili görüşmesinde, terörle mücadelede Avusturya’dan
beklentilerimizi dile getirdi, aynı zamanda Türk toplumunun karşılaştığı
sorunlar da ele alındı. İkili ilişkileri geliştirmek ve sorunları aşmak
için temaslarımızı artırmak konusunda da mutabık kaldık. Her düzeyde ikili
işbirliği mekanizmasının canlandırılması üzerinde anlaştık. Bu bağlamda,
Dışişleri Bakanlıkları arasında terörle mücadele, kültür, konsolosluk gibi
alanlarda istişarelerin devam etmesi bekleniyor.
Önümüzdeki dönemde gene önemli bir ziyaret gerçekleşecek ülkemizden
Avusturya’ya, Ekonomi Bakanımız Sayın Nihat Zeybekci yakın gelecekte
Viyana’yı ziyaret edecek
Sayın Bakanımız Viyana ziyaretinde aynı zamanda Yunus Emre Enstitüsünün
Viyana temsilciliğinin resmi açılışını gerçekleştirdi. Her yurt dışı
ziyaretinin önemli bir parçası olan vatandaşlarımızla biraraya geldi,
onların sorunlarını dinledi.
Değerli basın mensupları, son dönemin en önemli gelişmelerinden biri de,
ABD ile yapılan çalışma grubu toplantısı. Bildiğiniz gibi Tillerson’un
ziyaretinden sonra ABD’yle aramızda bir mekanizma kurulması kararlaştırıldı
ve bu mekanizma çerçevesinde de 3 tane çalışma grubu oluşturuldu. İşte bu
çalışma gruplarının birincisi 8-9 Mart tarihlerinde Vaşington’da toplandı.
Buna ilişkin Sayın Bakanımız dün çok etraflı bilgi verdi, tekrar üzerinde
durmak istemiyorum. Ama tabi bu konuyu soğutmamak lazım, temasların devam
etmesi lazım, bu nedenle Sayın Müsteşarımız çok yakın zamanda, önümüzdeki
hafta olabilir, Vaşington’a bir ziyaret gerçekleştirecek ve ABD’yle çalışma
grubunun sonuçlarının değerlendirilmesi yapılacak, ortak bir anlayışa
bağlanması öngörülecek.
Son dönemdeki temaslarımıza dönersek, Sayın Bakanımız Türkiye-Rusya Üst
Düzey İşbirliği Konseyinin alt birimi olan Ortak Stratejik Planlama
Grubunun 6. toplantısı için 12-14 Mart tarihlerinde Moskova’yı ziyaret
etti. Rusya’yla biliyorsunuz ilişkilerimiz son derece olumlu bir havada
ilerliyor. Sayın Cumhurbaşkanımız Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Putin
ile sık sık telefonda görüşüyor. Yani ticaretten siyasete, enerjiden
turizme kadar birçok alanda Rusya’yla çok yakın işbirliğimiz var, bunu daha
da geliştirmeye çalışıyoruz, Akkuyu Nükleer Güç Santrali, Türk Akımı gibi
dev projeler üzerinde çalışıyoruz. Biliyorsunuz enerji diplomasisinin
birleştirici gücü vardır.
Sayın Bakanımızın Moskova ziyareti esasen Sayın Cumhurbaşkanımız ile Rusya
Devlet Başkanı Putin’in başkanlıklarında Nisan ayında düzenlenecek ÜDİK
toplantısına hazırlık mahiyeti taşıyordu.
Aynı zamanda Sayın Bakanımız Moskova’da Rus Dışişleri Bakanı ile ikili
ilişkilerimizi ele aldı, bölgesel ve uluslararası meseleler üzerinde
duruldu. Özellikle ikili ilişkiler bağlamında Rusya’ya vizesiz seyahatin
tekrar tesis edilmesi beklentimiz vurgulandı, bu bizim için son derece
önemli. Aynı zamanda terörle mücadele, ticaret, enerji ve turizm
alanlarındaki işbirliğinin geliştirilmesi üzerinde mutabık kalındı.
Gene ziyaret vesilesiyle Sayın Bakanımız Moskova Uluslararası İlişkiler
Enstitüsünde bir sunuş yaptı, girişimci ve insani dış politikamız hakkında
bilgi verdi. Rus medya temsilcileriyle biraraya geldi ve Moskova Turizm
Fuarını ziyaret etti. Rusya’nın turizm konusunda bizim için büyük önemi var
malumunuz, geçtiğimiz yıl 5 milyon Rus turist ülkemizi ziyaret etti ve bir
rekor kırıldı. Önümüzdeki dönemde, 2018 yılında bu rakamı daha da artırmayı
hedefliyoruz.
Moskova temaslarının ardından Sayın Bakanımız 6. Küresel Bakü Forumu’na
katılan Sayın Başbakanımıza refakat etmek üzere Bakü’ye geçti. Bakü’de
ayrıca 15 Mart günü Türkiye-Azerbaycan-Gürcistan-İran Dışişleri Bakanları
Dörtlü Toplantısı’na katıldı. Bildiğiniz gibi daha önce bu çerçevede 2 tane
mekanizmamız var, Türkiye-Azerbaycan-Gürcistan ve Türkiye-Azerbaycan-İran,
bu yeni Dörtlü mekanizma bunları tamamlayıcı nitelikte ve yeni bir sinerji
yaratması bekleniyor. Bu mekanizma içinde de ekonomi, ticaret, ulaştırma,
enerji, kültür, tarım ve çevre gibi birçok alanda bu dört ülke arasında
işbirliğinin geliştirilmesi hedefleniyor.
Sayın Bakanımız geçen haftaki yoğun yurt dışı programını 16 Mart’taki
Astana ziyaretiyle tamamladı, Astana’da Rus ve İranlı mevkidaşlarıyla
biraraya geldi. Bu görüşmede Astana toplantılarının ilk yılında elde edilen
somut kazanımlar ve Suriye’deki son gelişmeler ele alındı. Tabii Soçi
Kongresinin sonuçları ışığında siyasi sürece nasıl ivme kazandırılabileceği
üzerinde duruldu. Anayasa Komitesi’ne destek vermeleri için rejim ve
muhalefete destek çağrısında bulunuldu. Özellikle Doğu Guta’da kötüleşen
durum, bugün de gene birtakım haberler çıktı, Doğu Guta’daki çatışmalara
ilişkin, bu konuda ne gibi adımlar atılabileceği üzerinde duruldu.
Gerginliği azaltma bölgelerine ilişkin son durum görüşüldü. Bir de, çalışma
grubunun ilk toplantısı var, bu çalışma grubu tutukluların ve
alıkonulanların serbest bırakılması, cenazelerin teslimi ve kayıp
şahısların tespiti konusunda düzenlendi. Esas olarak bu konular ele
alınmıştır.
Değerli basın mensupları, Suriye’ye ilişkin gelişmeler de gündemimizdeki
önem ve ağırlığını devam ettiriyor. Zeytin Dalı Harekatı Afrin şehir
merkezinin kontrol altına alınmasıyla önemli bir aşamaya geldi. Harekat,
bölge teröristlerden tamamen temizlenene kadar sürecek ve yerel halkın
güvenli biçimde evlerine geri dönüşleri için gerekli koşullar sağlanana
kadar devam edecek. Bizim, “Afrin Arfinlilerindir” söylemimiz geçerliliğini
koruyor.
Malum kontrol altına alınan bölgelerde arama-tarama faaliyetleri
sürdürülüyor, mayın ve el yapımı patlayıcı maddelerin tespiti için
çalışmalar yapılıyor. İstikrarın ivedilikle tesisi için yardım
çalışmalarımıza ivme kazandırdık. Hayatın bir an evvel normalleşmesi ve
yerel halkın geri dönebilmesi için gerekli adımları atıyoruz ve takip
ediyorsunuzdur geri dönüşler de başlamış vaziyette, bugün Genelkurmay
Başkanımıza ilişkin haberlerde de vardı. Bölgeyi terk etmek zorunda kalan
sivillerin bir bölümü geri dönmeye başladı, diğer kalanların da geri
dönmesi için gerekli koşullar oluşturuluyor.
Arkadaşlar, son zamanlarda bazı yağmalama olayları konusunda da haberler
çıktı. Bu konuda bizim tavrımız nettir, böyle olayları kesinlikle tasvip
etmiyoruz ve ciddiye alıyoruz, ciddiyetle üzerine eğiliyoruz. Dün Sayın
Bakanımız da söyledi, Suriye’nin diğer bölgelerinden gelerek ÖSO içine
karışmış ve hırsızlık olaylarına karışmış kişilerle ilişkin bazı haberlere
rastlandı. Bunun da tabi uluslararası medyada çok geniş şekilde
kullanıldığını gördük kara propaganda aracı olarak. Uluslararası medyanın
sahadaki gerçek durumu yansıtmasını arzu ediyoruz.
Değerli basın mensupları, terörle mücadele çabalarımız kapsamında Irak ile
temas içindeyiz malum. Biz sınırlarımızda bir terör koridoru
oluşturulmasına izin vermedik, vermeyeceğiz, kimse ham hayal görmesin. Irak
makamlarına PKK terör örgütünün Irak topraklarından sökülüp atılması
konusundaki beklentimizi net biçimde her düzeyde, her toplantıda
iletiyoruz. Esasen Irak Hükümeti de ülkesindeki PKK varlığından rahatsız.
Irak’tan konu açılmışken, Merkezi Hükümet ile IKBY arasında bir süredir
devam eden görüşmeler sonucunda Erbil ve Süleymaniye havalimanlarının
yönetiminin Federal İçişleri Bakanlığına devredilmesine de değinmek
isterim. Bu, Irak’ın istikrarına katkı sağlayacak olumlu bir gelişmedir
bizim için. Biz de IKBY’e yönelik uluslararası uçuşlara hava sahamızın
açılması konusunu değerlendiriyoruz. Bağdat ve Erbil arasındaki diğer
sorunların da Irak Anayasası çerçevesinde ve ülkenin toprak bütünlüğüne
saygı temelinde çözülmesini temenni ediyoruz.
İzninizle şimdi son dönemde gündemde olan Filistin konusuna da biraz
değinmek istiyorum. Bildiğiniz gibi Filistin Başbakanı Sayın Hamdallah’ın
konvoyu 13 Mart’ta Gazze’de saldırıya uğradı, bunu son derece endişe verici
bulduk ve üzüntülerimizi bildirdik, yaptığımız açıklamayla bunu kınadık.
Filistin uzlaşı çabalarına sekte veren bu gibi eylemlerin faillerinin bir
an önce yakalanmasını ve adalete teslim edilmesini bekliyoruz.
Öte yandan bizim Filistin halkına yönelik yardımlarımız son sürat devam
ediyor. Son 1,5 yıl içinde Gazze’ye doğrudan 3 sevkiyat yaptık arkadaşlar.
Birleşmiş Milletler Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım Ajansının
Roma’da bir toplantısı yapıldı geçtiğimiz günlerde ve biz de bu ajansa, 1,5
milyon dolarlık bir katkı yapıyorduk, 2018 yılında 10 milyon dolar daha
katkıda bulunacağımızı açıkladık.
Değerli arkadaşlar, Kudüs’ün yasal statüsünü ve demografik yapısını
değiştirmeye yönelik her türlü girişim barış sürecini tahrip ediyor. İsrail
Parlamentosu geçtiğimiz günlerde İsrail’in güvenliğini ihlal edenlerin
daimi oturum izinlerinin iptal edilmesiyle ilgili bir kanun onayladı.
Yaptığımız açıklamayla bu adımı kınadık. Biliyorsunuz, 67 yılından bu yana
binlerce Filistinlinin Kudüs’te oturma izinleri iptal edildi. Doğu Kudüs’ün
demografisini değiştirme niyetini ortaya koyan bu gayrimeşru adımı da
reddediyoruz.
Evet arkadaşlar, gündemimizin önemli bir konusu da, 26 Mart’ta yapılacak
Zirve. AB Konseyi Başkanı Tusk ve Komisyon Başkanı Juncker Sayın
Cumhurbaşkanımızla Varna’da 26 Mart’ta yapılacak Zirveye davet ettiler. Bu
Zirvenin AB ile ilişkilerimizde bir hareketlenme yaratmasını, yeni bir
sayfa açmasını diliyoruz.
Aynı zamanda göç alanındaki işbirliğimiz kapsamında ikinci 3 milyar Avroluk
fonun tahsis edilmesine dair bir adım atıldı. AB Komisyonu 3 milyar Avrodan
kendi payını oluşturan 1 milyar Avronun tahsisatına dair bir karar aldı.
Biliyorsunuz bunun 2 milyar Avrosu da üye devletler tarafından
yükleniliyor. Bizim bu konudaki beklentimiz şudur: Bu sürecin
hızlandırılması, bir an önce gerekli tahsisatın yapılmasını bekliyoruz.
Değerli arkadaşlar; sizin de yakından takip ettiğiniz üzere KKTC Başbakan
Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay 20 Mart 2018 tarihinde
ülkemize resmi bir ziyarette bulundu. Sayın Bakanımız konuk Bakana bu
vesileyle bir kez daha tebrik ve başarılarını iletti. Yapılan görüşmelerde
Kıbrıs konusundaki son gelişmeler ele alındı, GKRY’nin Doğu Akdeniz’deki
tek taraflı hidrokarbon faaliyetleri karşısında KKTC ile birlikte
atılabilecek adımlar üzerinde duruldu. Bu konuda Türkiye ile KKTC
arasındaki yakın temas ve işbirliği devam ediyor ve devam edecek,
görüşmelerin ardından Sayın Bakanımızın da ortak basın toplantısında dile
getirdiği gibi, Kıbrıs müzakerelerinin önümüzdeki dönemde hangi
parametrelerle ve ne üzerine yapılacağı önem taşımakta. KKTC makamlarıyla
birlikte bir yol haritası belirlenecek ve buna göre hareket edilecek.
Türk tarafı, iki tarafın eşitliğine dayalı adil bir çözüm için çaba
göstermişken, yeni süreçte Kıbrıs Türklerinin yine cezalandırılmasına ve
onlara yönelik haksız izolasyonların devamına izin vermeyeceğiz.
Kıbrıs Rum Tarafında seçimlerin ardından sıfır asker, sıfır garanti
söyleminin yeniden dillendirilmeye başlandığını görüyoruz. Sayın Bakanımız
da ortak basın toplantısında bunun bir hayalden öte olmadığını vurguladı.
Bu vesileyle Rum tarafına bir kez daha bu rüyadan uyanmalarını ve adadaki
gerçekleri daha iyi görmelerini tavsiye ediyoruz.
Arkadaşlar, biliyorsunuz son olarak Lesotho Dışişleri ve Uluslararası
İlişkiler Bakanını ülkemizde ağırladık. Bu Lesotho’dan ülkemize yönelik
Dışişleri Bakanı seviyesinde ilk ziyaret olmuştur. Ziyaret kapsamında ikili
ilişkilerin yanı sıra Türkiye-Afrika ortaklığı üzerinde de duruldu. Aynı
zamanda bu vesileyle iki ülke Dışişleri Bakanlıkları arasında siyasi
istişareler ve diplomat eğitimine yönelik bir mutabakat muhtırası
imzalandı.
Sözlerimi burada tamamlamak istiyorum, beni dinlediğiniz için teşekkür
ederim. Şimdi isterseniz soru-cevap kısmına geçelim.
Tülay Hanım.
SORU- Hami Bey, AB Liderler Zirvesi toplantı ve Zirve kapsamında yayınlanan
açıklamada da Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki faaliyetleri yasadışı olarak
nitelendiriliyor, bu faaliyetlere son verilmesi isteniyor. Varna Zirvesi
öncesinde bu açıklamayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Siz özellikle yardım konusunun hızlanmasını beklediğinizi ifade ettiniz,
dün bir hazırlık toplantısı da yapıldı. Varna Zirvesinde özellikle Ankara
hangi alanlarda somut ilerleme bekliyor ve masaya yeni teklifler getirecek
mi acaba?
Teşekkür ederim.
DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ HAMİ AKSOY- Ben teşekkür ederim.
Evet, dün gece AB Zirvesinde yine Rum-Yunan tezlerine hizmet eden ülkemiz
aleyhine kabul edilemez ifadeler içeren bir yazımla karşı karşıya kaldık.
Avrupa Birliği bu iki ülkeye yalnızca üye oldukları için haklı olup
olmadıklarına bakmaksızın destek veriyor. Burada biz şunu anlıyoruz: AB,
Kıbrıs konusundaki tarafsızlığını tamamen yitirmiştir. 2004’te de biz bunu
gördük, aynı filmi tekrar yaşıyoruz. Bu tutum devam ettiği sürece AB’nin
Kıbrıs meselesinde üçüncü bir taraf olarak kabul edilmesi mümkün değildir.
AB ülkeleri uluslararası hukuka aykırı hareket eden GKRY’nin koşulsuz
olarak, hiç sorgulamadan arkasında duruyor; ibret verici bir durum bu. Biz
AB ile olumlu bir gündem yaratmaya çalışırken, AB’nin bu tarz kararlar
alması elbette yapıcı sonuçlar doğurmayacak.
Ayrıca, bu yazımda iki tane Yunan askeriyle ilgili de bir cümle var; bu
Yunan askerleri biliyorsunuz 1 Mart tarihinde izinsiz olarak sınırımızı
geçmeleri nedeniyle yakalandılar, askeri yasak bölgeye girdikleri için
tutuklandılar, buna ilişkin hukuki süreç de devam ediyor. Yunan konsolosluk
temsilcileri askerleri ziyaret edebiliyorlar, aileleri de ziyaret
edebiliyorlar tüm haklarından yararlanıyorlar. AB Konseyinin yargıya
müdahale anlamına gelecek açıklamalardan da kaçınmasını bekliyoruz. Bu
esasen AB’nin temel ilkelerinden olan yargının bağımsızlığının da bir
gereği. 26 Mart’taki AB zirvesi tabi bizim için önemli. Bu zirveyle AB’yle
ilişkilerimizde bir hareketlenme sağlanmasını bekliyoruz. İlişkilerimizdeki
güven eksikliğinin giderilmesi için AB’nin ülkemize karşı daha yapıcı bir
tutum sergilemesi gerekiyor ve yükümlülüklerini yerine getirmesini
bekliyoruz.
Somut adımlar konusunda Tülay Hanım şunu söyleyebilirim: Gümrük Birliğinin
güncellenmesini bekliyoruz. Gümrük Birliğinin güncellenmesi aslında sadece
ülkemizin lehine bir durum değil, AB ülkelerinin de lehine olacak bir
durum. Aynı zamanda vize serbestisinin sağlanması, bu konuda da teklifimizi
iletmiştik daha önceki basın toplantımızda anlattım. Yine biraz önce
söylediğim gibi Suriyelilere yönelik mali yardımın da hızlandırılmasını
bekliyoruz. Ancak en önemlisi müzakere sürecimizdeki siyasi ve suni
tıkanıkların giderilmesi. Aslında bu AB’nin kendi güvenliği açısından da
hayati önem taşıyan terörle mücadelemizde haksız eleştiri yerine, samimi
destek göstermesini de gerektiriyor.
Kimden başlayalım? Buyurun.
SORU- 24 Televizyonu, Ahmet Örsoğlu.
Dün Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ABD Başkanı Trump arasında
bir görüşme gerçekleşti. Görüşmenin detaylarına ilişkin herhangi bir bilgi
var mı? Mümbiç konusunun konuşulduğunu biliyoruz, bu konuda somut bir adım
atılacak mı, Türkiye’nin operasyon kararlılığı mevcut, bu noktada ABD’nin
girişimleri mi beklenecek?
Teşekkür ederim.
DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ HAMİ AKSOY- Çok teşekkür ediyorum.
Evet, arkadaşlar bu konuda Cumhurbaşkanlığı Sözcümüz Sayın Büyükelçi
İbrahim Bey’in açıklaması var isterseniz onu hatırlatayım tekrar size.
Görüşmede NATO müttefiki bir stratejik ortak olan iki ülke arasındaki
ilişkilerin güçlendirilmesinin önemi teyit edildi ve bölgesel gelişmeler
hakkında görüş alışverişinde bulunuldu. Bu iki lider ortak stratejik
sınamalar karşısında daha yakın işbirliği yapmak için atılan adımların
sürdürülmesi ve ikili ilişkileri olumsuz etkileyen unsurların giderilmesi
hususunda mutabık kaldılar. Şu anda size söyleyebileceğim bunlardan ibaret
teşekkür ediyorum.
Büşra Hanım.
SORU- Tillerson’ın ardından Mc Master da görevden alındı, bu görevden alma
Türkiye ile ilişkileri ne yönde etkiler, etkilemesini bekliyor musunuz?.
Diğer yandan Müsteşar Bey’in ziyaretinin tam tarihini söyleyebilir misiniz.
DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ HAMİ AKSOY- Evet, arkadaşlar biliyorsunuz
konuşmamda da söylediğim gibi ABD’yle, Türkiye arasında bir anlayış
birliğine varıldı ve bu anlayış birliği çerçevesinde 8-9 Mart tarihlerinde
Vaşington’da Müsteşar Yardımcımız Sayın Sedat Önal’ın Başkanlığında diğer
yetkililerimizden oluşan bir heyetle toplantılar yapıldı Suriye ve PKK’yla
ortak mücadele gündemiyle. Tabi diğer çalışma gruplarının da biz bir an
önce gecikmeksizin gerçekleştirilmesini bekliyoruz. ABD’den somut
beklentilerimiz var, bunların bir an önce yerine getirilmesini bekliyoruz.
Şimdi ABD yönetiminde bazı değişiklikler oluyor. Mike Pompeo’nun atanması
gerçekten önemli bir gelişme, bugün de McMaster’ın değiştiği haberini
aldık. Tabi ama biliyorsunuz uluslararası ilişkilerde, devletlerarası
ilişkilerde, devamlılık esastır. Pompeo devlet hizmeti ve siyasette
tecrübesi olan bir şahsiyet. Türkiye-ABD ilişkilerinin önemini idrak etmiş
bir devlet adamı olduğunu düşünüyoruz. Bu nöbet değişimlerinin ülkelerimiz
arasında uzun zamandır var olan sorunların çözümü için devam eden çabaların
daha da güçlenmesine vesile olmasını temenni ediyoruz. Teşekkür ederim.
Buyrun.
SORU- Murat Gürgen, Habertürk Gazetesi.
Vaşington kaynaklı bir haber basına yansıdı o konudaki değerlendirmenizi
almak istiyorum. Amerika Dışişleri Bakanlığı üst düzey bir yetkilisi ay
sonunda Türkiye’ye geleceğini ve patriotlarla ilgili bir teklif sunacağını
açıklamış. Teklif konusunda umutlu olduklarını da söylüyorlar. Amerika’dan
gelecek bu teklif değerlendirilebilir bir teklif midir, yoksa artık çok geç
kalınmış bir teklif midir?
Teşekkür ederim.
DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ HAMİ AKSOY- Bu konuda henüz bize bir bilgi
ulaşmadı, o haberin ne derece doğru olduğunu bilemiyorum. Ancak bizim hava
savunması ihtiyaçlarımızı gidermeye yönelik çalışmalarımızın 10 yılın
üzerinde bir geçmişi var ona değineyim isterseniz.
Bu süreçte Amerika Birleşik Devletleri dahil olmak üzere öncelikle
müttefiklerimizle temas kurduk, ancak maalesef olumlu sonuç alamadık. Rusya
ise acil ihtiyaçlarımızı karşılamaya yönelik çok cazip bir teklif sundu
bize. Neticede Rusya’dan S-400 sistemi tedarik edilmesi kararlaştırıldı
önemli bir husus. Bu sistem kendi başına işletilecek ve NATO yetenekleriyle
entegre edilmeyecek arkadaşlar. NATO’yla birlikte çalışabilir bir sistem
geliştirme hedefimiz ise devam ediyor. İşte EUROSAM Konsorsiyumu
aracılığıyla Fransa ve İtalya’yla yürüttüğümüz işbirliği bu amaca yönelik.
Ayrıca Patriot sistemleriyle ilgili olarak ABD’yle de temaslarımızın devam
ettiğini söylemeliyim.
Cansu Hanım.
SORU-Terörden arındırılan Afrin bölgesine yavaş yavaş insani yardımlar
ulaştırılıyor ancak uluslararası basından bunun çok yer almadığını
görüyoruz bunu neye bağlıyorsunuz?
Teşekkürler.
DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ HAMİ AKSOY- Evet evet gerçekten ben de aynı
soruyu sormak istiyorum, siz bunu neye bağlıyorsunuz? Yani ülkemiz aleyhine
sürekli kara propagandaya alet oluyor uluslararası basın, fakat Türkiye’nin
şu andaki Afrin’de yaptığı yardım faaliyetleri sağlık konusunda, eğitim
konusunda, hastanelerin yeniden yapılandırılması, Kızılay, AFAD bunların
hepsi bizim basınımıza yansıyor, ama uluslararası basına yansımıyor ben de
size sormak istiyorum, gerçekten çok manidar bu durum. Yani biz Afrin şehir
merkezi harekatın 57. gününde kontrol altına aldık ve orada sivillere zarar
vermemek için çok dikkatli bir operasyon yürütüldü, adım adım ilerledik.
Kent merkezini terk etmek isteyen siviller için malum güneyden insani bir
koridor açıldı. Afrin kent merkezi bombalanmadı arkadaşlar, Rakka ve
Musul’un resimleriyle, Afrin resmini havadan karşılaştırın fotoğrafları
basında bulacaksınız. Bu bizim harekatımızın ne kadar temiz olduğunun en
açık göstergesi, bunlar uluslararası basına yansımıyor maalesef.
Bölgeye kesintisiz insani yardım çalışmalarımız devam ediyor devam da
edecek. Amacımız oraya geri dönüşlerin bir an önce başlatılması, geri
dönüşler başladı bile zaten söyledim size. Afrinlilerin de kendi
şehirlerine geri dönmesini bekliyoruz. Uluslararası basından da beklentimiz
sahadaki gerçeklerin objektif biçimde yansıtılması.
Teşekkür ediyorum. Son soruyu alalım mı Nazmiye Hanım? Hiç sormamış bir
arkadaş daha önce.
SORU- Akşam Gazetesi Osman Nuri Cerit. Salih Müslim konusunda, Salih Müslim
İsveç’te, İsveç Parlamentosunda ortaya çıktı bir dönemdir Avrupa’da
dolaşıyor. Daha önce İsveç’e Salih Müslim’in iadesi konusunda başvuru
yapıldığında İsveç burada değil diye bir açıklama yapmıştı. Bu konuda
Türkiye’nin Salih Müslüm konusunda attığı adımlar ne, bundan sonra atacağı
adımlarla ilgili ne söylersiniz.?
DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ HAMİ AKSOY- Arkadaşlar, Salih Müslim’i yakından
izliyoruz biliyorsunuz. Avrupa Birliği ülkelerine de bu konuda
taleplerimizi, iade taleplerimizi ilettik zamanında Çekya’ya, Almanya’ya.
Sayın Bakanımızın dediği gibi Salih Müslim’in ensesindeyiz. Avrupa Birliği
ülkelerinden de bu konuda ikiyüzlü davranmamalarını ve bizim talebimizi
yerine getirmelerini bekliyoruz. Çok teşekkür ediyorum.
Diğer sorularınızı diğer kanallardan arkadaşlarımıza iletebilirsiniz, bana
yazabilirsiniz hepsini cevaplayacağız.
Sağ olun, iyi günler herkese.