Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy'un Basın Bilgilendirme Toplantısı, 23 Mart 2018, Ankara

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ HAMİ AKSOY- Arkadaşlar, öncelikle geçtiğimiz Çarşamba günü yitirdiğimiz, devletimiz adına çok önemli müzakereleri başarıyla yürüten devlet adamı, çok sevdiğimiz, saydığımız değerli Büyükelçi Deniz Bölükbaşı’nı rahmetle anıyorum, nur içinde yatsın.

Dün de bazı şehitlerimiz oldu, onlara da Allah’tan rahmet diliyorum.

Ayrıca, geçen hafta Pazar günü, 18 Mart Şehitler Günü vesilesiyle 40 şehit diplomatımızı andık, onların da aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum.

Arkadaşlar, şehit diplomatlarımızın anısını yaşatmak bizim için son derece önemli. Bunun için bazı anıt ve plaket çalışmalarımız var. Bugüne kadar Sydney, Ottava, Lahey, Lizbon ve Viyana temsilciliklerimizde böyle çalışmalar yapıldı, önümüzdeki dönemde Belgrad ve Burgaz da bu listeye eklenecek. Ayrıca şehitlerimizin hatıralarını yaşatacak bir belgesel film çalışması için de hazırlıklara başladık.

Biliyorsunuz diplomat olmak, yurt dışında ülkemizi temsil etmek son derece onurlu bir görev, ama bir o derece de zor, fedakarlık istiyor. Ancak devletimize ve milletimize olan hizmet aşkımız bizim güçlükleri yenmemizi sağlıyor, tüm Dışişleri Bakanlığı personeli olarak biz işte bu anlayışla hareket ediyoruz.

Şimdi mutat olduğu üzere, geçtiğimiz dönemdeki önemli temaslara geçmek istiyorum.

Bildiğiniz gibi son 2 yıldır Almanya’yla ilişkilerimizde zor bir dönemden geçiyoruz. Ancak, son dönemde iki tarafta da ilişkilerin normalleştirilmesi yönünde bir irade görülüyor. Özellikle Almanya’daki seçimlerin ardından yapıcı bir diyalog atmosferi oluştu. Sayın Bakanımız son 2 ayda eski Dışişleri Başkanı Sigmar Gabriel’le 3 kez görüştü, en son da biliyorsunuz bir telefon görüşmesi yaptı.

6-7 Mart’ta Almanya ziyaretimiz oldu,takip etmişsinizdir Almanya’yla ikili ve bölgesel konuları ele aldık. Terörle mücadelede Almanya’dan dayanışma beklentimizi bir kez daha dile getirdik. Ayrıca, Zeytin Dalı Harekatı’nın uluslararası hukuka uygun bir şekilde ve sivillere zarar vermeden yapıldığının altını çizdik. Sayın Bakanımız Almanya ziyareti çerçevesinde Almanya’nın çok önemli düşünce kuruluşlarından Körber Vakfında bir konuşma yaptı, Chatham House formatında. Burada Alman Parlamentosu’ndan temsilciler ve güvenlik uzmanları vardı. Çok verimli bir toplantıydı. Dış politikamıza ilişkin etraflı bilgi verdi Sayın Bakanımız. Bu gibi toplantılar çok önemli arkadaşlar, çünkü bazı konularda ülkemize ilişkin, dış politikamıza ilişkin ön yargıların ortadan kaldırılmasına da yardımcı oluyor.

Almanya’yla ekonomik ilişkilerimiz de malum siyasi ilişkilerimiz kadar önemli, Almanya en önemli ticaret ortağımız. İkili ticaret hacmimiz 36,5 milyar dolar seviyesinde, aynı zamanda Almanya’nın ülkemizde çok büyük yatırımları var, toplam 7 bin 110 Alman firmasının 9 milyar dolarlık yatırımı mevcut.

Turizm de Almanya’yla ekonomik ilişkilerimizin çok önemli bir parçası malum. Sayın Bakanımız ziyareti vesilesiyle dünyanın en büyük turizm fuarlarından Berlin Turizm Fuarını ziyaret etti, burada stant açan Türk firmalarının temsilcileriyle tek tek görüştü. Turizm bizim çok güçlü olduğumuz bir sektör, dış politikamızı da destekliyor. Bu alandaki başarımızı birkaç istatistikle dikkatinize getirmek isterim.

2017 yılında ülkemizi ziyaret eden turist sayısı bir önceki yıla kıyasla yüzde 27 oranında arttı, yani konuk ettiğimiz turist sayısı 32,5 milyona ulaştı, bunların 3,5 milyondan fazlası Alman konuklarımızdı. Bu sene de yurt dışındaki birçok seyahat acentesinden Türkiye’ye yönelik rezervasyonunun arttığı haberlerini alıyoruz, yani Avrupa’da ülkemizi tercih eden turist sayısı giderek artıyor. Bu durum da yakın coğrafyamızdaki tüm problemlere, sorunlara rağmen ülkemizin bir istikrar adası olarak kalmaya devam ettiğinin çok önemli bir göstergesini oluşturuyor.

Konu Almanya’dan açılmışken, yeni Koalisyon Hükümetinin kurulmasına da değinmek isterim. Koalisyon görüşmelerinin olumlu sonuçlanmasını memnuniyetle karşıladık. Sayın Cumhurbaşkanımız geçtiğimiz günlerde Şansölye Merkel’i arayarak 4’üncü defa Şansölye seçilmesi münasebetiyle tebrik etti, Federal Hükümete başarılar diledi. Sayın Bakanımız da ardından Almanya’nın yeni Dışişleri Bakanı Heiko Maas ile bir telefon görüşmesi yaptı ve tebriklerini iletti. Biz yakaladığımız olumlu havayı Almanya’yla ilişkilerimizde yeni hükümette de devam ettirmek istiyoruz, tabi ki eşit ortaklık çerçevesinde.

Böylesi bir ortamda Şansölye Merkel’in geçtiğimiz gün talihsiz açıklamasına şahit olduk Zeytin Dalı Harekatı’na ilişkin. Konuya ilişkin tepkimizi karşı bir açıklamayla duyurduk.

Arkadaşlar, şunu unutmayalım: Zeytin Dalı Harekatı sivillere zarar vermeden terörizmle mücadelenin nasıl yürütebileceğine ilişkin emsal teşkil eden bir harekattır.

Öte yandan, son dönemde Almanya’da PKK terör örgütü ile ırkçı ve İslam karşıtı kesimlerin camilerimize, derneklerimize ve vatandaşlarımıza yönelik saldırılarında artış görüyoruz. Yılbaşından bu yana 20’den fazla camimize terör yandaşlarınca saldırı düzenlendi. Alman basınından aldığımız bir bilgiyi söyleyeyim, 2017 yılında camileri hedef alan 50 civarında saldırı gerçekleşti. Aslında fazla söze gerek yok, rakamlar durumun vahametini bütün açıklığıyla ortaya koyuyor. Biz her vesileyle söylüyoruz, Avrupalı ortaklarımız terörizmle mücadelemizde bizim yanımızda durmalılar, Alman makamlarından beklentimiz de, bu son saldırıların faillerinin bir an önce bulunup yargı önüne çıkarılması, yeni saldırıların önlenmesi için gerekli önlemlerin alınması.

12 Mart günü Almanya’nın Ankara Büyükelçisini Bakanlığımıza çağırdık, kendisine bu konudaki kaygı ve beklentilerimizi ilettik, buna ilişkin bir Nota verdik. 13 Mart tarihinde yine telefonla görüştü Müsteşar Yardımcımız kendisiyle, ayrıca ikinci bir Notayı daha ilettik, bu konuyu çok yakından takip etmeye devam edeceğiz.

Evet arkadaşlar, Almanya ziyaretinin arkasından Sayın Bakanımız Avusturya’ya bir çalışma ziyareti gerçekleştirdi Bakan Kneissl’ın davetlisi olarak. Avusturya’da da onların popülist yaklaşımı nedeniyle ilişkilerimizde kötü bir dönemden geçiyorduk, fakat üst düzey ziyaretlerle ilişkilerin normalleştirilmesi yönünde çalışmalarımız sürüyor. Sayın Bakanımız ikili görüşmesinde, terörle mücadelede Avusturya’dan beklentilerimizi dile getirdi, aynı zamanda Türk toplumunun karşılaştığı sorunlar da ele alındı. İkili ilişkileri geliştirmek ve sorunları aşmak için temaslarımızı artırmak konusunda da mutabık kaldık. Her düzeyde ikili işbirliği mekanizmasının canlandırılması üzerinde anlaştık. Bu bağlamda, Dışişleri Bakanlıkları arasında terörle mücadele, kültür, konsolosluk gibi alanlarda istişarelerin devam etmesi bekleniyor.

Önümüzdeki dönemde gene önemli bir ziyaret gerçekleşecek ülkemizden Avusturya’ya, Ekonomi Bakanımız Sayın Nihat Zeybekci yakın gelecekte Viyana’yı ziyaret edecek

Sayın Bakanımız Viyana ziyaretinde aynı zamanda Yunus Emre Enstitüsünün Viyana temsilciliğinin resmi açılışını gerçekleştirdi. Her yurt dışı ziyaretinin önemli bir parçası olan vatandaşlarımızla biraraya geldi, onların sorunlarını dinledi.

Değerli basın mensupları, son dönemin en önemli gelişmelerinden biri de, ABD ile yapılan çalışma grubu toplantısı. Bildiğiniz gibi Tillerson’un ziyaretinden sonra ABD’yle aramızda bir mekanizma kurulması kararlaştırıldı ve bu mekanizma çerçevesinde de 3 tane çalışma grubu oluşturuldu. İşte bu çalışma gruplarının birincisi 8-9 Mart tarihlerinde Vaşington’da toplandı. Buna ilişkin Sayın Bakanımız dün çok etraflı bilgi verdi, tekrar üzerinde durmak istemiyorum. Ama tabi bu konuyu soğutmamak lazım, temasların devam etmesi lazım, bu nedenle Sayın Müsteşarımız çok yakın zamanda, önümüzdeki hafta olabilir, Vaşington’a bir ziyaret gerçekleştirecek ve ABD’yle çalışma grubunun sonuçlarının değerlendirilmesi yapılacak, ortak bir anlayışa bağlanması öngörülecek.

Son dönemdeki temaslarımıza dönersek, Sayın Bakanımız Türkiye-Rusya Üst Düzey İşbirliği Konseyinin alt birimi olan Ortak Stratejik Planlama Grubunun 6. toplantısı için 12-14 Mart tarihlerinde Moskova’yı ziyaret etti. Rusya’yla biliyorsunuz ilişkilerimiz son derece olumlu bir havada ilerliyor. Sayın Cumhurbaşkanımız Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Putin ile sık sık telefonda görüşüyor. Yani ticaretten siyasete, enerjiden turizme kadar birçok alanda Rusya’yla çok yakın işbirliğimiz var, bunu daha da geliştirmeye çalışıyoruz, Akkuyu Nükleer Güç Santrali, Türk Akımı gibi dev projeler üzerinde çalışıyoruz. Biliyorsunuz enerji diplomasisinin birleştirici gücü vardır.

Sayın Bakanımızın Moskova ziyareti esasen Sayın Cumhurbaşkanımız ile Rusya Devlet Başkanı Putin’in başkanlıklarında Nisan ayında düzenlenecek ÜDİK toplantısına hazırlık mahiyeti taşıyordu.

Aynı zamanda Sayın Bakanımız Moskova’da Rus Dışişleri Bakanı ile ikili ilişkilerimizi ele aldı, bölgesel ve uluslararası meseleler üzerinde duruldu. Özellikle ikili ilişkiler bağlamında Rusya’ya vizesiz seyahatin tekrar tesis edilmesi beklentimiz vurgulandı, bu bizim için son derece önemli. Aynı zamanda terörle mücadele, ticaret, enerji ve turizm alanlarındaki işbirliğinin geliştirilmesi üzerinde mutabık kalındı.

Gene ziyaret vesilesiyle Sayın Bakanımız Moskova Uluslararası İlişkiler Enstitüsünde bir sunuş yaptı, girişimci ve insani dış politikamız hakkında bilgi verdi. Rus medya temsilcileriyle biraraya geldi ve Moskova Turizm Fuarını ziyaret etti. Rusya’nın turizm konusunda bizim için büyük önemi var malumunuz, geçtiğimiz yıl 5 milyon Rus turist ülkemizi ziyaret etti ve bir rekor kırıldı. Önümüzdeki dönemde, 2018 yılında bu rakamı daha da artırmayı hedefliyoruz.

Moskova temaslarının ardından Sayın Bakanımız 6. Küresel Bakü Forumu’na katılan Sayın Başbakanımıza refakat etmek üzere Bakü’ye geçti. Bakü’de ayrıca 15 Mart günü Türkiye-Azerbaycan-Gürcistan-İran Dışişleri Bakanları Dörtlü Toplantısı’na katıldı. Bildiğiniz gibi daha önce bu çerçevede 2 tane mekanizmamız var, Türkiye-Azerbaycan-Gürcistan ve Türkiye-Azerbaycan-İran, bu yeni Dörtlü mekanizma bunları tamamlayıcı nitelikte ve yeni bir sinerji yaratması bekleniyor. Bu mekanizma içinde de ekonomi, ticaret, ulaştırma, enerji, kültür, tarım ve çevre gibi birçok alanda bu dört ülke arasında işbirliğinin geliştirilmesi hedefleniyor.

Sayın Bakanımız geçen haftaki yoğun yurt dışı programını 16 Mart’taki Astana ziyaretiyle tamamladı, Astana’da Rus ve İranlı mevkidaşlarıyla biraraya geldi. Bu görüşmede Astana toplantılarının ilk yılında elde edilen somut kazanımlar ve Suriye’deki son gelişmeler ele alındı. Tabii Soçi Kongresinin sonuçları ışığında siyasi sürece nasıl ivme kazandırılabileceği üzerinde duruldu. Anayasa Komitesi’ne destek vermeleri için rejim ve muhalefete destek çağrısında bulunuldu. Özellikle Doğu Guta’da kötüleşen durum, bugün de gene birtakım haberler çıktı, Doğu Guta’daki çatışmalara ilişkin, bu konuda ne gibi adımlar atılabileceği üzerinde duruldu. Gerginliği azaltma bölgelerine ilişkin son durum görüşüldü. Bir de, çalışma grubunun ilk toplantısı var, bu çalışma grubu tutukluların ve alıkonulanların serbest bırakılması, cenazelerin teslimi ve kayıp şahısların tespiti konusunda düzenlendi. Esas olarak bu konular ele alınmıştır.

Değerli basın mensupları, Suriye’ye ilişkin gelişmeler de gündemimizdeki önem ve ağırlığını devam ettiriyor. Zeytin Dalı Harekatı Afrin şehir merkezinin kontrol altına alınmasıyla önemli bir aşamaya geldi. Harekat, bölge teröristlerden tamamen temizlenene kadar sürecek ve yerel halkın güvenli biçimde evlerine geri dönüşleri için gerekli koşullar sağlanana kadar devam edecek. Bizim, “Afrin Arfinlilerindir” söylemimiz geçerliliğini koruyor.

Malum kontrol altına alınan bölgelerde arama-tarama faaliyetleri sürdürülüyor, mayın ve el yapımı patlayıcı maddelerin tespiti için çalışmalar yapılıyor. İstikrarın ivedilikle tesisi için yardım çalışmalarımıza ivme kazandırdık. Hayatın bir an evvel normalleşmesi ve yerel halkın geri dönebilmesi için gerekli adımları atıyoruz ve takip ediyorsunuzdur geri dönüşler de başlamış vaziyette, bugün Genelkurmay Başkanımıza ilişkin haberlerde de vardı. Bölgeyi terk etmek zorunda kalan sivillerin bir bölümü geri dönmeye başladı, diğer kalanların da geri dönmesi için gerekli koşullar oluşturuluyor.

Arkadaşlar, son zamanlarda bazı yağmalama olayları konusunda da haberler çıktı. Bu konuda bizim tavrımız nettir, böyle olayları kesinlikle tasvip etmiyoruz ve ciddiye alıyoruz, ciddiyetle üzerine eğiliyoruz. Dün Sayın Bakanımız da söyledi, Suriye’nin diğer bölgelerinden gelerek ÖSO içine karışmış ve hırsızlık olaylarına karışmış kişilerle ilişkin bazı haberlere rastlandı. Bunun da tabi uluslararası medyada çok geniş şekilde kullanıldığını gördük kara propaganda aracı olarak. Uluslararası medyanın sahadaki gerçek durumu yansıtmasını arzu ediyoruz.

Değerli basın mensupları, terörle mücadele çabalarımız kapsamında Irak ile temas içindeyiz malum. Biz sınırlarımızda bir terör koridoru oluşturulmasına izin vermedik, vermeyeceğiz, kimse ham hayal görmesin. Irak makamlarına PKK terör örgütünün Irak topraklarından sökülüp atılması konusundaki beklentimizi net biçimde her düzeyde, her toplantıda iletiyoruz. Esasen Irak Hükümeti de ülkesindeki PKK varlığından rahatsız.

Irak’tan konu açılmışken, Merkezi Hükümet ile IKBY arasında bir süredir devam eden görüşmeler sonucunda Erbil ve Süleymaniye havalimanlarının yönetiminin Federal İçişleri Bakanlığına devredilmesine de değinmek isterim. Bu, Irak’ın istikrarına katkı sağlayacak olumlu bir gelişmedir bizim için. Biz de IKBY’e yönelik uluslararası uçuşlara hava sahamızın açılması konusunu değerlendiriyoruz. Bağdat ve Erbil arasındaki diğer sorunların da Irak Anayasası çerçevesinde ve ülkenin toprak bütünlüğüne saygı temelinde çözülmesini temenni ediyoruz.

İzninizle şimdi son dönemde gündemde olan Filistin konusuna da biraz değinmek istiyorum. Bildiğiniz gibi Filistin Başbakanı Sayın Hamdallah’ın konvoyu 13 Mart’ta Gazze’de saldırıya uğradı, bunu son derece endişe verici bulduk ve üzüntülerimizi bildirdik, yaptığımız açıklamayla bunu kınadık. Filistin uzlaşı çabalarına sekte veren bu gibi eylemlerin faillerinin bir an önce yakalanmasını ve adalete teslim edilmesini bekliyoruz.

Öte yandan bizim Filistin halkına yönelik yardımlarımız son sürat devam ediyor. Son 1,5 yıl içinde Gazze’ye doğrudan 3 sevkiyat yaptık arkadaşlar. Birleşmiş Milletler Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım Ajansının Roma’da bir toplantısı yapıldı geçtiğimiz günlerde ve biz de bu ajansa, 1,5 milyon dolarlık bir katkı yapıyorduk, 2018 yılında 10 milyon dolar daha katkıda bulunacağımızı açıkladık.

Değerli arkadaşlar, Kudüs’ün yasal statüsünü ve demografik yapısını değiştirmeye yönelik her türlü girişim barış sürecini tahrip ediyor. İsrail Parlamentosu geçtiğimiz günlerde İsrail’in güvenliğini ihlal edenlerin daimi oturum izinlerinin iptal edilmesiyle ilgili bir kanun onayladı. Yaptığımız açıklamayla bu adımı kınadık. Biliyorsunuz, 67 yılından bu yana binlerce Filistinlinin Kudüs’te oturma izinleri iptal edildi. Doğu Kudüs’ün demografisini değiştirme niyetini ortaya koyan bu gayrimeşru adımı da reddediyoruz.

Evet arkadaşlar, gündemimizin önemli bir konusu da, 26 Mart’ta yapılacak Zirve. AB Konseyi Başkanı Tusk ve Komisyon Başkanı Juncker Sayın Cumhurbaşkanımızla Varna’da 26 Mart’ta yapılacak Zirveye davet ettiler. Bu Zirvenin AB ile ilişkilerimizde bir hareketlenme yaratmasını, yeni bir sayfa açmasını diliyoruz.

Aynı zamanda göç alanındaki işbirliğimiz kapsamında ikinci 3 milyar Avroluk fonun tahsis edilmesine dair bir adım atıldı. AB Komisyonu 3 milyar Avrodan kendi payını oluşturan 1 milyar Avronun tahsisatına dair bir karar aldı. Biliyorsunuz bunun 2 milyar Avrosu da üye devletler tarafından yükleniliyor. Bizim bu konudaki beklentimiz şudur: Bu sürecin hızlandırılması, bir an önce gerekli tahsisatın yapılmasını bekliyoruz.

Değerli arkadaşlar; sizin de yakından takip ettiğiniz üzere KKTC Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay 20 Mart 2018 tarihinde ülkemize resmi bir ziyarette bulundu. Sayın Bakanımız konuk Bakana bu vesileyle bir kez daha tebrik ve başarılarını iletti. Yapılan görüşmelerde Kıbrıs konusundaki son gelişmeler ele alındı, GKRY’nin Doğu Akdeniz’deki tek taraflı hidrokarbon faaliyetleri karşısında KKTC ile birlikte atılabilecek adımlar üzerinde duruldu. Bu konuda Türkiye ile KKTC arasındaki yakın temas ve işbirliği devam ediyor ve devam edecek, görüşmelerin ardından Sayın Bakanımızın da ortak basın toplantısında dile getirdiği gibi, Kıbrıs müzakerelerinin önümüzdeki dönemde hangi parametrelerle ve ne üzerine yapılacağı önem taşımakta. KKTC makamlarıyla birlikte bir yol haritası belirlenecek ve buna göre hareket edilecek.

Türk tarafı, iki tarafın eşitliğine dayalı adil bir çözüm için çaba göstermişken, yeni süreçte Kıbrıs Türklerinin yine cezalandırılmasına ve onlara yönelik haksız izolasyonların devamına izin vermeyeceğiz.

Kıbrıs Rum Tarafında seçimlerin ardından sıfır asker, sıfır garanti söyleminin yeniden dillendirilmeye başlandığını görüyoruz. Sayın Bakanımız da ortak basın toplantısında bunun bir hayalden öte olmadığını vurguladı. Bu vesileyle Rum tarafına bir kez daha bu rüyadan uyanmalarını ve adadaki gerçekleri daha iyi görmelerini tavsiye ediyoruz.

Arkadaşlar, biliyorsunuz son olarak Lesotho Dışişleri ve Uluslararası İlişkiler Bakanını ülkemizde ağırladık. Bu Lesotho’dan ülkemize yönelik Dışişleri Bakanı seviyesinde ilk ziyaret olmuştur. Ziyaret kapsamında ikili ilişkilerin yanı sıra Türkiye-Afrika ortaklığı üzerinde de duruldu. Aynı zamanda bu vesileyle iki ülke Dışişleri Bakanlıkları arasında siyasi istişareler ve diplomat eğitimine yönelik bir mutabakat muhtırası imzalandı.

Sözlerimi burada tamamlamak istiyorum, beni dinlediğiniz için teşekkür ederim. Şimdi isterseniz soru-cevap kısmına geçelim.

Tülay Hanım.

SORU- Hami Bey, AB Liderler Zirvesi toplantı ve Zirve kapsamında yayınlanan açıklamada da Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki faaliyetleri yasadışı olarak nitelendiriliyor, bu faaliyetlere son verilmesi isteniyor. Varna Zirvesi öncesinde bu açıklamayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Siz özellikle yardım konusunun hızlanmasını beklediğinizi ifade ettiniz, dün bir hazırlık toplantısı da yapıldı. Varna Zirvesinde özellikle Ankara hangi alanlarda somut ilerleme bekliyor ve masaya yeni teklifler getirecek mi acaba?

Teşekkür ederim.

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ HAMİ AKSOY- Ben teşekkür ederim.

Evet, dün gece AB Zirvesinde yine Rum-Yunan tezlerine hizmet eden ülkemiz aleyhine kabul edilemez ifadeler içeren bir yazımla karşı karşıya kaldık. Avrupa Birliği bu iki ülkeye yalnızca üye oldukları için haklı olup olmadıklarına bakmaksızın destek veriyor. Burada biz şunu anlıyoruz: AB, Kıbrıs konusundaki tarafsızlığını tamamen yitirmiştir. 2004’te de biz bunu gördük, aynı filmi tekrar yaşıyoruz. Bu tutum devam ettiği sürece AB’nin Kıbrıs meselesinde üçüncü bir taraf olarak kabul edilmesi mümkün değildir. AB ülkeleri uluslararası hukuka aykırı hareket eden GKRY’nin koşulsuz olarak, hiç sorgulamadan arkasında duruyor; ibret verici bir durum bu. Biz AB ile olumlu bir gündem yaratmaya çalışırken, AB’nin bu tarz kararlar alması elbette yapıcı sonuçlar doğurmayacak.

Ayrıca, bu yazımda iki tane Yunan askeriyle ilgili de bir cümle var; bu Yunan askerleri biliyorsunuz 1 Mart tarihinde izinsiz olarak sınırımızı geçmeleri nedeniyle yakalandılar, askeri yasak bölgeye girdikleri için tutuklandılar, buna ilişkin hukuki süreç de devam ediyor. Yunan konsolosluk temsilcileri askerleri ziyaret edebiliyorlar, aileleri de ziyaret edebiliyorlar tüm haklarından yararlanıyorlar. AB Konseyinin yargıya müdahale anlamına gelecek açıklamalardan da kaçınmasını bekliyoruz. Bu esasen AB’nin temel ilkelerinden olan yargının bağımsızlığının da bir gereği. 26 Mart’taki AB zirvesi tabi bizim için önemli. Bu zirveyle AB’yle ilişkilerimizde bir hareketlenme sağlanmasını bekliyoruz. İlişkilerimizdeki güven eksikliğinin giderilmesi için AB’nin ülkemize karşı daha yapıcı bir tutum sergilemesi gerekiyor ve yükümlülüklerini yerine getirmesini bekliyoruz.

Somut adımlar konusunda Tülay Hanım şunu söyleyebilirim: Gümrük Birliğinin güncellenmesini bekliyoruz. Gümrük Birliğinin güncellenmesi aslında sadece ülkemizin lehine bir durum değil, AB ülkelerinin de lehine olacak bir durum. Aynı zamanda vize serbestisinin sağlanması, bu konuda da teklifimizi iletmiştik daha önceki basın toplantımızda anlattım. Yine biraz önce söylediğim gibi Suriyelilere yönelik mali yardımın da hızlandırılmasını bekliyoruz. Ancak en önemlisi müzakere sürecimizdeki siyasi ve suni tıkanıkların giderilmesi. Aslında bu AB’nin kendi güvenliği açısından da hayati önem taşıyan terörle mücadelemizde haksız eleştiri yerine, samimi destek göstermesini de gerektiriyor.

Kimden başlayalım? Buyurun.

SORU- 24 Televizyonu, Ahmet Örsoğlu.

Dün Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ABD Başkanı Trump arasında bir görüşme gerçekleşti. Görüşmenin detaylarına ilişkin herhangi bir bilgi var mı? Mümbiç konusunun konuşulduğunu biliyoruz, bu konuda somut bir adım atılacak mı, Türkiye’nin operasyon kararlılığı mevcut, bu noktada ABD’nin girişimleri mi beklenecek?

Teşekkür ederim.

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ HAMİ AKSOY- Çok teşekkür ediyorum.

Evet, arkadaşlar bu konuda Cumhurbaşkanlığı Sözcümüz Sayın Büyükelçi İbrahim Bey’in açıklaması var isterseniz onu hatırlatayım tekrar size. Görüşmede NATO müttefiki bir stratejik ortak olan iki ülke arasındaki ilişkilerin güçlendirilmesinin önemi teyit edildi ve bölgesel gelişmeler hakkında görüş alışverişinde bulunuldu. Bu iki lider ortak stratejik sınamalar karşısında daha yakın işbirliği yapmak için atılan adımların sürdürülmesi ve ikili ilişkileri olumsuz etkileyen unsurların giderilmesi hususunda mutabık kaldılar. Şu anda size söyleyebileceğim bunlardan ibaret teşekkür ediyorum.

Büşra Hanım.

SORU- Tillerson’ın ardından Mc Master da görevden alındı, bu görevden alma Türkiye ile ilişkileri ne yönde etkiler, etkilemesini bekliyor musunuz?. Diğer yandan Müsteşar Bey’in ziyaretinin tam tarihini söyleyebilir misiniz.

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ HAMİ AKSOY- Evet, arkadaşlar biliyorsunuz konuşmamda da söylediğim gibi ABD’yle, Türkiye arasında bir anlayış birliğine varıldı ve bu anlayış birliği çerçevesinde 8-9 Mart tarihlerinde Vaşington’da Müsteşar Yardımcımız Sayın Sedat Önal’ın Başkanlığında diğer yetkililerimizden oluşan bir heyetle toplantılar yapıldı Suriye ve PKK’yla ortak mücadele gündemiyle. Tabi diğer çalışma gruplarının da biz bir an önce gecikmeksizin gerçekleştirilmesini bekliyoruz. ABD’den somut beklentilerimiz var, bunların bir an önce yerine getirilmesini bekliyoruz. Şimdi ABD yönetiminde bazı değişiklikler oluyor. Mike Pompeo’nun atanması gerçekten önemli bir gelişme, bugün de McMaster’ın değiştiği haberini aldık. Tabi ama biliyorsunuz uluslararası ilişkilerde, devletlerarası ilişkilerde, devamlılık esastır. Pompeo devlet hizmeti ve siyasette tecrübesi olan bir şahsiyet. Türkiye-ABD ilişkilerinin önemini idrak etmiş bir devlet adamı olduğunu düşünüyoruz. Bu nöbet değişimlerinin ülkelerimiz arasında uzun zamandır var olan sorunların çözümü için devam eden çabaların daha da güçlenmesine vesile olmasını temenni ediyoruz. Teşekkür ederim.

Buyrun.

SORU- Murat Gürgen, Habertürk Gazetesi.

Vaşington kaynaklı bir haber basına yansıdı o konudaki değerlendirmenizi almak istiyorum. Amerika Dışişleri Bakanlığı üst düzey bir yetkilisi ay sonunda Türkiye’ye geleceğini ve patriotlarla ilgili bir teklif sunacağını açıklamış. Teklif konusunda umutlu olduklarını da söylüyorlar. Amerika’dan gelecek bu teklif değerlendirilebilir bir teklif midir, yoksa artık çok geç kalınmış bir teklif midir?

Teşekkür ederim.

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ HAMİ AKSOY- Bu konuda henüz bize bir bilgi ulaşmadı, o haberin ne derece doğru olduğunu bilemiyorum. Ancak bizim hava savunması ihtiyaçlarımızı gidermeye yönelik çalışmalarımızın 10 yılın üzerinde bir geçmişi var ona değineyim isterseniz.

Bu süreçte Amerika Birleşik Devletleri dahil olmak üzere öncelikle müttefiklerimizle temas kurduk, ancak maalesef olumlu sonuç alamadık. Rusya ise acil ihtiyaçlarımızı karşılamaya yönelik çok cazip bir teklif sundu bize. Neticede Rusya’dan S-400 sistemi tedarik edilmesi kararlaştırıldı önemli bir husus. Bu sistem kendi başına işletilecek ve NATO yetenekleriyle entegre edilmeyecek arkadaşlar. NATO’yla birlikte çalışabilir bir sistem geliştirme hedefimiz ise devam ediyor. İşte EUROSAM Konsorsiyumu aracılığıyla Fransa ve İtalya’yla yürüttüğümüz işbirliği bu amaca yönelik. Ayrıca Patriot sistemleriyle ilgili olarak ABD’yle de temaslarımızın devam ettiğini söylemeliyim.

Cansu Hanım.

SORU-Terörden arındırılan Afrin bölgesine yavaş yavaş insani yardımlar ulaştırılıyor ancak uluslararası basından bunun çok yer almadığını görüyoruz bunu neye bağlıyorsunuz?

Teşekkürler.

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ HAMİ AKSOY- Evet evet gerçekten ben de aynı soruyu sormak istiyorum, siz bunu neye bağlıyorsunuz? Yani ülkemiz aleyhine sürekli kara propagandaya alet oluyor uluslararası basın, fakat Türkiye’nin şu andaki Afrin’de yaptığı yardım faaliyetleri sağlık konusunda, eğitim konusunda, hastanelerin yeniden yapılandırılması, Kızılay, AFAD bunların hepsi bizim basınımıza yansıyor, ama uluslararası basına yansımıyor ben de size sormak istiyorum, gerçekten çok manidar bu durum. Yani biz Afrin şehir merkezi harekatın 57. gününde kontrol altına aldık ve orada sivillere zarar vermemek için çok dikkatli bir operasyon yürütüldü, adım adım ilerledik. Kent merkezini terk etmek isteyen siviller için malum güneyden insani bir koridor açıldı. Afrin kent merkezi bombalanmadı arkadaşlar, Rakka ve Musul’un resimleriyle, Afrin resmini havadan karşılaştırın fotoğrafları basında bulacaksınız. Bu bizim harekatımızın ne kadar temiz olduğunun en açık göstergesi, bunlar uluslararası basına yansımıyor maalesef.

Bölgeye kesintisiz insani yardım çalışmalarımız devam ediyor devam da edecek. Amacımız oraya geri dönüşlerin bir an önce başlatılması, geri dönüşler başladı bile zaten söyledim size. Afrinlilerin de kendi şehirlerine geri dönmesini bekliyoruz. Uluslararası basından da beklentimiz sahadaki gerçeklerin objektif biçimde yansıtılması.

Teşekkür ediyorum. Son soruyu alalım mı Nazmiye Hanım? Hiç sormamış bir arkadaş daha önce.

SORU- Akşam Gazetesi Osman Nuri Cerit. Salih Müslim konusunda, Salih Müslim İsveç’te, İsveç Parlamentosunda ortaya çıktı bir dönemdir Avrupa’da dolaşıyor. Daha önce İsveç’e Salih Müslim’in iadesi konusunda başvuru yapıldığında İsveç burada değil diye bir açıklama yapmıştı. Bu konuda Türkiye’nin Salih Müslüm konusunda attığı adımlar ne, bundan sonra atacağı adımlarla ilgili ne söylersiniz.?

DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI SÖZCÜSÜ HAMİ AKSOY- Arkadaşlar, Salih Müslim’i yakından izliyoruz biliyorsunuz. Avrupa Birliği ülkelerine de bu konuda taleplerimizi, iade taleplerimizi ilettik zamanında Çekya’ya, Almanya’ya. Sayın Bakanımızın dediği gibi Salih Müslim’in ensesindeyiz. Avrupa Birliği ülkelerinden de bu konuda ikiyüzlü davranmamalarını ve bizim talebimizi yerine getirmelerini bekliyoruz. Çok teşekkür ediyorum.

Diğer sorularınızı diğer kanallardan arkadaşlarımıza iletebilirsiniz, bana yazabilirsiniz hepsini cevaplayacağız.

Sağ olun, iyi günler herkese.