Sözcü Selçuk Ünal'ın Olağan Basın Toplantısı, 13 Ocak 2012

Arkadaşlar hoş geldiniz, öncelikle teşekkür ederim geldiğiniz için. Bugünkü olağan basın toplantımızda önümüzdeki günler hakkında, çalışma takvimimiz hakkında biraz bilgi vereceğim. Ondan sonra da varsa gündeme ilişkin sorularınızı yanıtlamaya çalışacağım.

Bildiğiniz gibi, Tunus Dışişleri Bakanı buradaydı. Kendisi ilk dış ziyaretini Türkiye’ye yaptı.

Dün bazı telefon temaslarımız oldu. Sayın Bakanımız Danimarka Dışişleri Bakanını aradı, Roj tv hakkındaki beklentilerimizin sürdüğünü ve bunların biran evvel yerine getirilmesi gerektiğini bir kez daha vurguladı. Keza dün ve önceki gün Bosna’daki Boşnak siyasi partilerle bazı telefon temaslarımız vardı. Sayın Bakanımız SDA’nın Başkanı Tihic’i ve SDP’nin başkanı Lagumdzija’yı aradı. Yaptığı temaslarla Bosna’da hükümet kurulmasının önündeki önemli engellerden bir tanesinin aşılmasına katkı sağladığımızı düşünüyoruz. Her iki lider de kendi aralarında uzlaşıya vardıklarını Bosna’da duyurdular. Böylelikle Bosna’da hükümet kurulması sürecinin önündeki önemli bir engel de kalkmış oldu.

Bugün ise bildiğiniz gibi Kırgızistan Cumhurbaşkanı, Sayın Cumhurbaşkanımızın davetlisi olarak Türkiye’de. Tıpkı Tunus Dışişleri Bakanı gibi o da ilk resmi Yurtdışı Ziyaretini Türkiye’ye yapıyor. Üç belge imzalanması söz konusu; birincisi, Türkiye-Kırgızistan İlişkilerinde Yeni Tarihi Aşamaya İlişkin 20. Yıl Dönüm Ortak Bildirisi, Sayın Cumhurbaşkanları tarafından imzalanacak. Sayın Bakanımız tarafından imzalanacak ya da teati edilecek iki belge de sırası ile Türkiye-Kırgızistan arasındaki 2012-2013’ü kapsayan işbirliği planı ve Türkiye-Kırgızistan arasında Adli Yardımlaşma Anlaşması’nın onay belgesinin teatisi belgesi.

Yine bildiğiniz gibi İran Meclis Başkanı Laricani ülkemizi ziyaret ediyor, Sayın Meclis Başkanımızın davetlisi olarak. Bu sabah Sayın Bakanımız ile kahvaltıda bir araya geldi. Daha sonraki temaslarını biliyorsunuz.  Önümüzdeki dönemdeki temaslar hakkında bilgi verecek olursam da, bu hafta sonu Sayın Bakanımızın Beyrut’a bir ziyareti öngörülüyor. Birlermiş Milletlerin Beyrut’ta düzenlediği “Reform ve Demokrasiye Geçiş Üst Düzey Toplantısına” aldığımız bir davet çerçevesinde Birleşmiş Milletler ’in bu toplantısına katılacağız. Yine davet üzerine Sayın Bakanımızın da burada bir konuşma yapması öngörülüyor. Bu vesile ile toplantıya katılan üst düzey BM yetkilileri ve Lübnan’daki diğer tüm siyasi parti ve çevrelerle de görüşmelerimiz öngörülüyor. Daha sonra, 17 Ocak’ta Türkiye-Azerbaycan-İran üçlü toplantısının Nahcivan’da yapılması öngörülüyor. Bunun bir önceki toplantısı, Urumiye’de yapılmıştı. 18 Ocak’ta NATO üyeliğimizin 60. yıldönümü vesilesi ile Sayın Bakanımızın Brüksel’e giderek NATO Konseyi’ne hitap etmesi öngörülüyor. 19 Ocak’ta ise İran Dışişleri Bakanı’nın Türkiye-KEK-İran eş başkanı sıfatı ile ülkemizi ziyaretini bekliyoruz. 19-20 Ocak tarihlerinde ise Güney Kore Dışişleri ve Ticaret Bakanı Kim Sung-hwan ülkemize resmi bir ziyaret gerçekleştirecek. Ağırlıklı olarak ikili ve ekonomik ilişkilerimiz ele alınacak. Asya’ya ilişkin konularda da istişare yapılacak. Bildiğiniz gibi Güney Kore son derece iyi ilişkiler içerisinde olduğumuz ve “kan kardeşi” olarak nitelendirdiğimiz bir ülke, bu çerçevede önümüzdeki dönemde üst düzey ziyaretlerin de hazırlığı niteliğinde bir temas olacak bu. Daha sonra da 23 Ocak’ta Türkiye-AB Siyasi Diyalog Toplantısı çerçevesinde Brüksel’e Sayın Bakanımızın bir ziyareti öngörülüyor. Burada AB Dışilişkiler Konseyi ile bir çalışma yemeğinde bir araya gelinecek. Daha sonra da 25 Ocak’ta Rusya ile Ortak Stratejik Planlama Grubu Toplantısı için Moskova’da Rus yetkililer ile bir araya geleceğiz. Sayın Bakanımızın bu çerçevede Rusya’ya bir ziyareti öngörülüyor. Ben burada durmak istiyorum. Eğer varsa program ve gündeme ilişkin sorularınızı yanıtlayacağım.

SORU: 300 kadar Suriyelinin Gaziantep’ten Kilis’e doğru hareket ettiği ve beraberlerindeki yardım malzemeleriyle Suriye’ye geçmeye çalışacakları belirtiliyor. Türkiye’nin tavrı ne olacak geçiş konusunda, eğer geçemezler ise de sınırda bir oturma eylemi başlatacaklarını söylüyorlar, bu konudaki tavrınız ne olacak acaba?

CEVAP: Teşekkür ediyorum. Bu konudan haberdarız; resmi çerçevede olmasa da gayri resmi çerçevede bir kilitli oluşum ve bir inisiyatif olduğunu anlıyoruz. Bakanlığımızla yapılmış bazı temaslar da var. Fakat sonuç itibariyle, Türkiye’ye giriş ve çıkış kuralları bellidir, bunlar malumunuzdur. Bu çerçevede bu kişilerin ülkemize gelerek, ülkemizden bir başka ülkeye gitmelerinin kuralları da belli. Ancak tabii Suriye makamları tarafından alınmayacak olurlarsa veya alınmayacakları anlaşılırsa ya da güvenliklerine ilişkin başka bir husus ortaya çıkarsa; o zaman yerel makamlarımız burada tabii gerekli tertibatı alacaklardır. Şu aşamada biz de izliyoruz. Onun dışındaki faaliyetler hakkında bize ulaşmış resmi bir bilgi yok, ancak dediğim gibi yerel makamlarımızla temaslarımız devam ediyor bu konuda.

SORU:  Rusya Güvenlik Konseyi Genel Sekreteri  Patruşev’in açıklamasında bazı iddialar var. Suriye konusu ile ilgili. Bazı NATO ülkeleri ve Körfez Ülkeleri, Körfezdeki Arap ülkelerinin Suriye’ye askeri müdahale senaryosu üzerinde çalıştığını ve bu senaryonun bir parçası olarak da saldırı kuvvetlerinin Türkiye’den karşılanacağı yönünde bir plan olduğuna dair iddiaları var. Bu kapsamda da Türkiye ve Vaşington’un, no fly zone oluşturma konusunda temasları olduğuna dair ifadeleri var. Siz diplomatik temaslarınız çerçevesinde bu konu görüşülürken böyle bir senaryo gündeme geliyor mu acaba? Ve Türkiye’nin böyle bir senaryoya ilişkin pozisyonu ne olacak?

CEVAP: Öncelikle şunu söyleyeyim: senaryolar üzerine veyahut tam metnini görmediğim bir açıklama hususunda açıklama yapma taraftarı değilim biliyorsunuz. Ancak, Suriye konusundaki tutumumuz bellidir. Suriye konusunda birçok çevre birçok senaryolar üretmektedir veya dile getirmektedir. Bizim Suriye konusundaki politikamız gayet açık. Burada akan kanın biran evvel durmasını istiyoruz. Suriye yönetimimin, Suriye halkının desteklediğimiz meşru taleplerine biran evvel cevap vermesini bekliyoruz. Bunun dışındaki diğer her türlü konu sanırım şu aşamada herkesin gündeme getirdiği değişik spekülasyonlardan ibarettir. Ancak, Suriye’deki her türlü gelişmeye karşı da her zaman hazırlıklı olduğumuzu da zaten daha önce kamuoyuna açıkladık.

SORU: Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Hammarberg’in raporuna ilişkin bir değerlendirmeniz nasıl olacak? Bu bir. İkincisi de Sayın Davutoğlu’nun programlarından dâhil olabilecek olanları var mı gazeteciler açısından? Yani Azerbaycan ayağı var ya da diğer ayakları. Bu konuda bir çalışma var mı?

CEVAP: Hammarberg Raporu ayın 10 unda yayınlandı. O raporla ilgili ayrı bir değerlendirmem olmayacak. Çünkü zaten ülkemizin, hükümetimizin görüşü raporun içinde de var. 6-7 sayfalık uzun bir değerlendirmemiz yer alıyor. Benim onlara ekleyecek bir görüşüm yok. Diğer sorunuza gelince bunların hepsi daha ziyade birer günlük ziyaretler, zaman zaman yapmakta olduğumuz gibi eğer basınımızı götürme imkanı olursa bu olasılığa tabii ki bakacağız, ama bu ziyaretlerin çoğu hatta hepsi birer günlük ziyaretler.

SORU: Selçuk Bey Irak’taki durum malumunuz. Çok ciddi bir iç kriz yaşanıyor. Türkiye’de bu konuda aktif olarak rol almaya çalıştığını görüyoruz bugünkü Laricani ziyaretinden de ve diğer Irak Meclis Başkanının da gerçekleştireceği ziyaretten. Birinci olarak, Irak ve Türkiye ile İran arasında Irak’taki durum ile ilgili olarak bir görüş birliği var mıdır? İkinci sorum da Sayın Başbakanın önümüzdeki günlerde Irak’a Dışişleri Bakanlığı yetkililerin de içinde bulunacağı bir heyet göndereceği konuşuluyor. Bu konu ile ilgili fikirlerinizi söyleyebilir misiniz?

CEVAP: Öncelikle ilk sorunuzdan başlayayım. Irak konusu Türkiye için gayet önemli bir konu. Bunu tekrarlamaya herhâlde gerek yok. Buradaki gelişmeleri gayet yakından izliyoruz. Buradaki gelişmeler diğer komşu ülkeler gibi bizi de gayet yakından ilgilendiriyor tabiatıyla. Irak’taki her kesimle zaten temasımız mevcut. Sayın Başbakanımızın Irak Başbakanı Sayın Maliki ile yaptığı görüşmeyi  biliyorsunuz. İran dâhil her ülke ile tabiî ki Irak’taki gelişmeleri de ele alıyoruz. Orta Doğu’ya ilişkin genel değerlendirmelerimiz çerçevesinde. Bizim Irak’taki duruma bakışımız da herhalde biliniyor. Irak’ın bir istikrar örneği olmasını arzuluyoruz. İranlı yetkililerle Irak konusunu ele aldığımızda bize İranlı yetkililerin söylediği de zaten aynı. Yani bu konuda aynı görüşü paylaştığımızı söylüyorlar. Diğer konuda bana intikal etmiş şu anda bir bilgi yok ama biliyorsunuz Irak ile çok yoğun temaslar içindeyiz. Her zaman olduk her zaman olacağız. Bir heyet var mı şu aşamada bilmiyorum ama bir heyetin gitmesi hiçbir zaman şaşırtıcı olmayacaktır herhalde. Ama şu anda bende böyle bir ön bilgi yok.

SORU: ABD’li yetkili William Burns bu hafta Ankara’da temaslarda bulundu. Sayın Bakanın bir demecinde İran ile ilgili olarak ABD’den birtakım yaptırımlara yönelik olarak muafiyetler isteyebileceğini söylemişti Burns’ün temaslarında bu konu gündeme geldi mi. Türkiye birtakım ayrıcalıklar isteyecek mi bu yaptırımlar konusunda?

CEVAP: Burns’ün temasları  sırasında birçok konu gündeme geldi. Tabiatıyla Ortadoğu’yu ilgilendiren konular çerçevesinde İran’daki Körfez’deki durum da ele alındı. Onlar bu konudaki kendi görüşlerini izah ettiler. Biz de her zaman olduğu gibi Hürmüz Boğazı’nda istikrara önem verdiğimizi belirttik. Sayın Enerji Bakanımızın, Sayın Bakanımızın bazı beyanları oldu zaten. Burada Amerikan tarafının uygulayacağı ya da uygulayacağını açıkladığı yaptırımların içeriğine bakılacak. Ondan sonra zaten belirli bir çalışma yapılacaktır. Ama genel olarak yaptırımlar konusundaki tutumumuzu biliyorsunuz. Türkiye BM Güvenlik Konseyi ‘nin 7. Bölümü altındaki tedbirler haricinde kendini herhangi bir tek yönlü veya grupların aldığı yaptırımlarla bağlı hissetmemektedir. Hukuki anlamda hissetmemektedir, bunun altını çiziyorum. Sadece BM Güvenlik Konseyi’nin 7. Bölümü altında alınan yaptırım kararları her ülke için olduğu gibi bizim için de bağlayıcıdır.

SORU:  Daha önce gündeme geldi Kosova ve Bosna’daki Türk kuvvetlerinin durumu, Rum kesiminin fiili ve resmi olarak komutayı devir alması ile beraber, bu konuda bir şey yapılacak mı? Şu ana kadar herhangi bir adım atılmadı. Sayın Bakan da gündeme getirdi ama. İkincisi Lübnan gazetesinde Türkiye’nin Suriye Ulusal Konseyi Başkanı Burhan Galyun ile bir protokol imzalandığına, bir anlaşma imzalandığına dair iddialar gündeme geldi. 20 Eylül 2011 tarihini verdi kendisi.  Bizim Suriye Ulusal Konseyi ile herhangi bir Türkiye Cumhuriyetinin anlaşması veya protokolü bir karşılıklı, herhangi bir böyle bir temasımız söz konusu mu?

CEVAP: İlk sorunuzdan başlayacağım. Bu konu daha önce de bazı gazetelerimizde gündeme geldi. O zaman da soran basın mensubu arkadaşlarımıza verdiğim yanıtı tekrar edeceğim. Öncelikle bir düzeltme yapmak lazım. Danimarka, Avrupa Güvenlik ve Savunma kimliğine ilişkin çalışmanın bir kısmından kendini soyutlamış durumda. Bu çok önceden belirlediği, ilan ettiği bir politika. Bu çerçevede dönem başkanlığını devir aldığında bazı konuları devralmayacağını AB Komisyonu’na bildirdi. Ve AB’nin kendi yerleşik kuralları çerçevesinde bu konu bir sonraki dönem başkanlığına soruldu. Yani Güney Kıbrıs Rum Kesimi’ne. Onlar da bu konuları deruhte edebileceklerini açıklamışlar. Ancak, burada şunu söylemek gerekiyor. Avrupa Güvenlik Savunma Kimliği çerçevesinde zaten Türkiye’nin tutumu net bunu biliyorsunuz. Burada herhangi bir katkı verdiğimiz, birlikte veya unsurda zaten bir komuta değişikliği söz konusu değil. Güney Kıbrıs Rum Kesimi’nin devralacağı herhangi bir komutanlık da söz konusu değil. Sonuçta bizim katkı verdiğimiz misyonlardaki komutanlar zaten belli. Başka AB ülkelerinin katkısı belli. Bu katkılarımızda şu aşamada değişiklik yapmamızı gerektirecek veya bunu değerlendirmemizi gerektirecek bir husus henüz görmedim. Bununla birlikte, tabiî ki AB üyesi olmadığımız için, AB Savunma Bakanları çerçevesindeki toplantıya katılamayacağımız da malumunuzdur. Öte yandan, eğer Güney Kıbrıs Rum Kesimi AGSP’ye katkı veren ülkeler tarafından, onlara bir davet yapacak ve bunları kendi dönem başkanlığı altında bir toplantıda buluşmaya veya herhangi bir etkinliğe davet edecek olursa, zaten bu konudaki tutumumuzu da biliyorsunuz Kıbrıs bağlamında böyle bir toplantıya katılmayacağız.

İkincisi, Suriye Ulusal Konseyi ile temaslarımız var. Teknik seviyede olsun, Sayın Bakanımızın düzeyinde olsun görüşmemiz sürüyor. Sayın Bakanımız 13 Ekim’de, 17 Kasım’da ve son olarak geçtiğimiz Cumartesi günü, İstanbul’da Suriye Ulusal Konseyi’ni bir heyet olarak kabul etti. Görüş alışverişinde bulunduk. Her zaman temaslarımız sürüyor. Bu görüş alış verişimiz de devam ediyor. Bize Suriye’deki durumu nasıl gördüklerini izah ediyorlar. İnsan hakları ihlallerinin öldürmelerin devam ettiğini belirtiyorlar. Biz de biraz önce izah ettiğim gibi Suriye politikamızı tekrarlıyoruz. Burada imzalanmış herhangi bir belge yok. Dolayısıyla bu gazetenin haberinin nereden çıktığını da bilmiyorum.

SORU: Suriye Ulusal Konseyi Başkanının Davutoğlu ile yaptığı görüşmenin ardından yaptığı basın toplantısında, Davutoğlu ile yaptığı görüşmenin ardından bir basın toplantısı düzenledi. Burada Dışişleri Bakanının bir öneri getirdiğini Suriye muhalefetine yardım toplamak amacıyla uluslararası konferans düzenlenmesi için Türkiye’nin böyle bir girişimde bulunmasını istediklerini açıkladı. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz böyle bir girişimde bulunmayı düşünüyor musunuz acaba?

CEVAP: Benim okuduğum kadarıyla bu konunun gündeme getirildiğini söylemiş Sayın Galyun, ki bu doğrudur. Sayın Bakanımızın Galyun başkanlığındaki bu heyeti kabulleri sırasında heyet, Suriye’deki iç durum hakkında bilgi verdi. Bunun ötesinde asıl iki noktanın kaçırıldığını izah etti. Bunlardan birincisi insan hakları ihlallerinin artıyor olması, ikincisi de insani yardımın gerekliliği. Yani insani durumun, İngilizce tabiriyle humanitaran situation, çok kötüye gittiğini izah ettiler örnekleriyle. Kendi görüşlerinin bu konularda özellikle insani yardım sağlanması konusunda bir konferans düzenlenmesi olduğunu belirttiler. Bu konu  gündemde, onların gündeminde. Görüşülmeye devam edecek.

SORU: OGSP konusuna ben yeniden değinmek istiyorum. Hiçbir şekilde biz bu Bosna’daki Kosova’daki askerlerimize ilişkin bir koordinasyona gidecek miyiz? Yani tamam komutayı Rumlar almayacak ama sonuçta OGSP’nin sorumluluklarını deruhte edecekler dediniz. Bir şekilde bir koordinasyon söz konusu olursa ki olmaması mümkün değil gibi görünüyor o zaman yaklaşımımız ne olacak?

CEVAP: OGSP’nin sorumluluklarını deruhte edecek derken bir ifadenin yanlış anlaşılmamasını isterim. Türkiye’nin bu konudaki muhatabı veya Türkiye gibi katkı veren AB üyesi olmayan ülkelerin bu konudaki muhatabı sekretaryadır. Yani Avrupa Güvenlik ve Dış Politika Yüksek Temsilcisi Bayan Ashton’dır. Bizim resmi muhatabımız sekretarya ve sekretaryanın başı konumundaki yani yöneticisi konumundaki Sayın Ashton’dur ve öyle olacak. Bunun dışında Rum dönem başkanlığı tarafından eğer başka konular gündeme getirilmeye çalışılırsa, bunlar tabiî ki tek tek, ayrıca değerlendirilecektir. Ancak demin de söylediğim gibi bize yönelik davetleri olursa bu kabil toplantılara katılmayacağımız tabi,  bu da yeni bir şey değil.

SORU: Türkiye yoğun bir İran trafiği yaşıyor. Sayın Bakanın İran ziyareti sonrasında Salihi’nin haftaya gelmesini bekliyoruz.  Nükleer müzakerelere Türkiye’nin ev sahipliği yapması konusunda İran’dan olumlu sinyaller geldiğini biliyoruz. Batı’dan ya da Ashton’den Sayın Bakanın iletişimi doğrultusunda ne gibi bir cevap geldi? Bir de ekstra olarak ikinci soru olarak Sayın Bakanın Amerika ziyareti netleşti mi, programı belli mi, Obama’dan randevu isteyecek mi? Teşekkür ederim.

CEVAP: Öncelikle Bayan Ashton’ın bizimle yaptığı görüşmelerdeki ricalarından bir tanesi P5+1’in bu konuda görüşmelere hazır olduğu, mektup gönderildiği ve bir temasımız sırasında bu hususun İran tarafına aktarılması yönünde idi ki biz de bunu Sayın Bakanımızın Tahran ziyareti sırasında yaptık. Zaten bu ziyaretten de önce, hatırlayacağınız gibi, İran tarafı görüşmelere hazır olduğunu açıklamıştı. Bizim yaptığımız görüşmede de müzakerelere hazır olduklarını belirttiler. İran’daki basın toplantısında da zaten İran Dışişleri Bakanı görüşmelere hazır olduklarını, bu görüşmelerin Türkiye’de yapılmasından memnuniyet duyacaklarını belirtti. Aynı konuda görüş birliğinin Bayan Ashton’da da olduğunu anlıyoruz. Ancak, bu toplantıların yeri ve zamanının belli olduğu konusunda bir izlenim yaratılmamalı, bu konu tabiî ki görüşülecek. Türkiye’nin bu konudaki tutumu net. Biz P5+1 ile İran arasındaki bu konunun diplomatik yöntemlerle çözülmesi taraftarıyız, gerilimin düşürülmesi taraftarıyız. Zaten bu konuda gerek Tahran Anlaşması’nı hazırlamamız ve ortaya çıkarmamız sırasında, gerekse sonrasındaki görüşmelerde devredeydik. Ancak bize yönelik herhangi bir talep veya rica gelirse, bu toplantıların içeriğine ya da ev sahipliğine ilişkin olarak, bunu her zaman olduğu gibi olumlu değerlendireceğiz.

SORU: İkinci soru hususunda…

CEVAP: Sayın Bakanımızın ziyareti bir çalışma ziyareti. Bizim zaten bir süreden beri yapmayı öngördüğümüz bir ziyaret. Ancak, Türk-Amerikan ilişkilerinin gündeminde birçok konu var bildiğiniz gibi. Bunların hepsini ele alacak nitelikte bir çalışma ziyareti düzenlenmesi planlanıyor. Program üzerinde henüz çalışılıyor.

SORU: Tarih var mı?

CEVAP: Şubat ayında olması bekleniyor ama tarihler henüz kesinleşmiş değil. O nedenle şu anda bir tarih söylemekten kaçınırım.

SORU: İran’dan Suriye’ye giden tırlara bir yenisi daha eklendi. Gümrükte beklediği söyleniyor. İçinde silah yapımında kullanılan malzemeler olduğu iddia ediliyor ve Dışişleri Bakanlığından bilgi bekledikleri gazete haberlerinde yer alıyor. Böyle bir geldi mi size ya da ne yapacaksınız?

CEVAP: Öncelikle şunu söylemek istiyorum. Gümrük makamlarımızın ihtiyaç duyduklarında ülkeden transit geçen taşıtları durdurup ayrıntılı inceleme yapma yetkileri, hakları var. Bu incelemeler sırasında, bahsettiğiniz kamyonlarda 4 kamyondaki incelemeler sırasında taşınan malzemenin ulusal veya uluslararası yasaların yanı sıra ülkemizin BM Güvenlik Konseyi kararları veya taraf olduğumuz diğer uluslararası rejimlerden kaynaklanan yükümlülüklerimizle aykırılık teşkil edip etmediklerine bakacağız. Buna da bakılıyor. Bu kamyonlar bahsettiğim çerçevede kontrole tabii tutulmuş olup, taşıdıkları malzemelere ilişkin inceleme ve soruşturma devam ediyor.

SORU: Ben İran konusuna ilave yapmak istiyorum. Sayın Bakan İran’a gitmeden kısa bir süre önce İran Devlet Başkanı Ahmedinejad,  Rusya Devlet Başkanı ile görüşmüştü. Rusya’nın da bu konuda nükleer müzakereler ile ilgili bir inisiyatifi var, step by step diye adlandırılan adım adım girişimi. Ahmedinejad’ın açıklaması biz bunu esas alıyoruz şeklinde idi. Görüşmelerde bu konuda gündeme gelmedi mi? Türkiye’nin bakışı ne Rusya’nın da aynı zamanda başlattığı bu inisiyatife.

CEVAP: Açıkçası bu konudaki tutumumuzu tekrarlamakla  yetineceğim. Buradaki bakışımız gerilimin, yani İran ile diğer ülkeler arasındaki gerilimin ne olursa olsun azaltılmasıdır. Konuya diplomatik çözüm bulunmasıdır. Daha önce de ifade ettiğimiz üzere, bu konudaki her türlü barışçıl inisiyatifi şans verilmesi gerekir, değerlendirilmesi gerekir. Demin de söylediğim gibi eğer bizden herhangi bir bu konuda talepte bulunulacak olursa bu konuda zaten biz de elimizden geleni yapmaya çalışacağız. Önemli olan burada diplomasiye şans verilmesidir. Önemli olan bu konunun gerilim artmadan ve gerilimlere yenileri eklenmeden diplomatik bir şekilde çözümlenmesidir. Teşekkür ederim