Almanya Federal Cumhuriyeti'nin Siyasi Görünümü

Tarihsel olarak Almanya gevşek bir devletler konfederasyonundan meydana gelmiştir. 18. yüzyılda Prusya ve Avusturya, Alman devletleri arasında güç kazanarak Orta Avrupa’da hâkimiyet kurmuşlardır. Fransız İhtilali sonrasında Napolyon tarafından işgal edilen Alman topraklarında orta büyüklükte devletler kurulmuştur. Napolyon’un 1815’teki yenilgisi sonrasında Viyana Kongresiyle kurulan sistem, Otto von Bismarck liderliğindeki Prusya’nın 1860’larda Danimarka, Avusturya ve Fransa’ya karşı giriştiği savaşlara kadar sürmüştür. Savaşlardan zaferle ayrılan Bismarck 1871 yılında Alman birliğini sağlamıştır. Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarından sonra ülkenin sınırlarında değişiklik olmuştur. İkinci Dünya Savaşından sonra, ABD, Fransa ve İngiltere tarafından işgal edilen ülkenin Batısında parlamenter sisteme dayanan bir Federal Cumhuriyet kurulurken ülkenin Sovyetler Birliği tarafından işgal edilen dörtte birlik kısmında ise Demokratik Alman Cumhuriyeti kurulmuştur. Demokratik Alman rejiminin Kasım 1989’da çözülmesinden sonra 3 Ekim 1990 tarihinde iki Almanya birleşmiştir. Bu tarih, Milli Gün olarak kutlanmaktadır.

Almanya’nın siyasi yapısı federasyondur. Federatif yapıyı oluşturan 16 eyaletin (Bundesländer) kendi Başbakanları, Parlamentoları ve anayasaları bulunmaktadır. Federal hükümet ile parlamento temel yasaları çıkarmakta ve ekonomi politikasını belirlemektedir. Eğitim ve kültür konuları ise eyaletlerin uhdesine bırakılmıştır. Federal parlamento doğrudan seçimlerle göreve gelen Federal Meclis (Bundestag) ve eyalet hükümetlerinin temsilcilerinden oluşan Eyaletler Meclisi’nden (Bundesrat) meydana gelmektedir.

12 Şubat 2017 tarihinde gerçekleştirilen seçimlerde koalisyon ortaklarının adayı, önceki Dışişleri Bakanı Dr. Frank-Walter Steinmeier Cumhurbaşkanlığına seçilmiştir.

61,5 milyon seçmenin %76,2'sinin sandığa giderek oy kullandığı 24 Eylül 2017 tarihinde gerçekleştirilen 19. Dönem Federal Meclis seçimlerinde, CDU/CSU % 33, SPD % 20,5, AfD % 12,6, FDP % 10,7, Sol Parti % 9,2 ve Yeşiller % 8,9 oy almışlardır. Bu sonuçlara göre, 709 milletvekilinden oluşan Federal Meclis'te CDU/CSU 246, SPD 153, AfD 94, FDP 80, Sol Parti 69 ve Yeşiller 67 milletvekili ile temsil edilmektedir.

Seçimlerin ardından uzun müzakereler sonucunda CDU/CSU ve SPD arasında Büyük Koalisyon kurulmuş ve Federal Meclis’te 14 Mart 2018 tarihinde gerçekleştirilen oylama sonucunda Hükümet kurularak CDU lideri Angela Merkel dördüncü defa Şansölye seçilmiştir.

Alman iç siyasetinde, aşırı sağın yükselişi, bunun da etkisiyle giderek zayıflayan merkez partilerinin kamuoyunda oluşan yeni talep ve beklentilere bir alternatif sunma gayreti, ayrıca sözkonusu partilerin lider kadrolarındaki değişimler dikkat çekmektedir. 2018 yılı, Alman iç siyasetinde, 2005 yılından bu yana Şansölye olan Merkel döneminin artık sona ermeye başladığının işaretlerinin somutlaştığı bir yıl olmuş, Şansölye Merkel, yılın son çeyreğinde partisinin çeşitli eyalet seçimlerinde sergilediği kötü performans sonucunda, Partisinin Genel Başkanlığı görevini, 7 Aralık 2018 tarihinde Annegret Kramp-Karrenbauer’e devretmiştir. Bununla birlikte, Kramp-Karrenbauer, Thüringen Eyalet Meclisi seçimleri sonrasında aşırı sağcı-ırkçı Almanya için Alternatif (AfD) Partisi’yle işbirliği yapılması bağlamında yaşanan tartışmalar sonucunda 10 Şubat 2020 tarihinde Şansölyeliğe aday olmayacağına ve Genel Başkanlığı bırakacağına ilişkin kararını açıklamıştır.

Ülkede artık kalıcı bir güç olarak ortaya çıkan aşırı sağcı-ırkçı AfD, 2017 genel seçimlerinde elde ettiği başarının ardından, hem yerel hem de genel seçimlerde oy oranını yükseltmeye devam etmiştir. AfD 2019 itibariyle Almanya’nın 16 eyaletinin tamamında temsil edilmektedir.