Sayın BM Genel Sekreter Yardımcısı,
Sayın BM Güney-Güney İşbirliği Ofisi Direktörü,
Sayın Bakanlar,
Değerli Katılımcılar,
Ülkemize ve memleketim Antalya’ya hoş geldiniz. Dokuzuncu Küresel
Güney-Güney Kalkınma Fuarı’na ev sahipliği yapmaktan büyük mutluluk
duyuyoruz.
Fuarın temasında da vurgulandığı gibi, çağımız dönüşüm çağıdır. Pek çok
olumlu gelişme var. Ancak aynı zamanda, çok sayıda sorunla karşı
karşıyayız.
Türkiye olarak, bu sorunlardan en çok etkilenen ülkelerin seslerinin daha
fazla duyulması gerektiği düşünüyoruz.
Bu da ancak işbirliğimizin artırılması ve daha fazla tecrübe aktarımı ile
mümkün olabilir.
Güney-Güney işbirliğini; kaynakların, teknolojinin ve bilginin “Küresel
Güney ülkeleri” arasında paylaşımı olarak tanımlıyoruz.
1978 yılında Buenos Aires’te Güney ülkeleri için düzenlenen konferans
önemli bir adımdı.
Aradan geçen yaklaşık 40 yıl içinde önemli mesafe kaydedildi.
Ancak, dünyamızın bir bölümü hala açlık, bulaşıcı hastalıklar, doğal
afetler gibi birçok zorlukla karşı karşıyadır.
Keza, yoksulluk ve işsizlik gibi sorunları yenerek; terörizm ve aşırıcılığı
besleyen koşulların da ortadan kaldırılması gerekiyor. Barış ve istikrarı
sağlamak için herkesin iş, aş ve refaha sahip olmasını sağlamalıyız.
900 milyonu bulan nüfuslarıyla En Az Gelişmiş Ülkeler, küresel ekonomik
büyümenin itici güçlerinden biri haline de gelebilir.
Bunun için bu ülkelerin kapasitelerini arttırmalıyız. Özellikle eğitim
alanına yoğunlaşmalıyız.
2015 yılında kabul edilen Sürdürülebilir Kalkınma için 2030 Gündemi,
kalkınma işbirliği çabaları açısından yeni bir çerçeve oluşturuyor.
Ortaya konan 17 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi evrenseldir. Ülkelerin
farklı gerçeklerini ve kapasitelerini dikkate almaktadır.
Değerli misafirler,
Türkiye olarak, Güney-Güney işbirliği ilkelerini on yıllardır uyguluyoruz.
İçişlerine karışmama, karşılıklı saygı, egemenlik ve karşılıklı fayda
anlayışı çerçevesinde, çok boyutlu işbirliğine önem veriyoruz.
İnsani dış politikamız çerçevesinde, mazlumların yardımına koşup;
yoksulluk, çatışma, doğal afet yaşayan halklara yardım eli uzatıyoruz.
Aynı zamanda, ticaret ve yatırımların arttırılmasına da odaklanıyoruz.
Ülkemizin ilk kalkınma yardımı 1920’lerde Afganistan’a yönelik olmuştu.
1980’li yıllarda Sahraaltı Afrika ülkelerine yönelik ilk teknik işbirliği
programını başlattık. Soğuk savaşın ardından ise, özellikle Orta Asya,
Güney Kafkasya ve Balkanlarda kalkınma programlarını hayata geçirdik.
Yakın bir geçmişte, bu programları Ortadoğu, Afrika, Asya, Pasifik ve Latin
Amerika’yı kapsayacak şekilde geliştirdik.
Bu programları halen 120 ülkede yürütüyoruz.
Gerçekleştirdiğimiz 6 milyar ABD Doları tutarındaki insani yardımla 2016
yılında dünyanın 2. büyük donör ülkesi olduk. Türkiye, milli gelirine
oranla en fazla yardım yapan ülkedir.
Sözkonusu yardımlarımızı yaparken, yerel makamlarla yakın işbirliği içinde
hareket ediyoruz.
Kısa süreli insani yardımlara ilaveten uzun vadeli, kapasite gelişimine
odaklı kalkınma yardımlarına öncelik veriyoruz.
Kalkınma yardımlarımızda En Az Gelişmiş Ülkeler özel bir yere sahiptir.
EAGÜ’lere yönelik bir BM Teknoloji Bankasını bu yıl Eylül ayında
operasyonel hale getirdik.
2011 yılında İstanbul’da BM En Az Gelişmiş Ülkeler Dördüncü Konferansı’nı
düzenlemiştik. 2016’da, Antalya’da, İstanbul Eylem Programının uygulama
durumunun gözden geçirildiği toplantıya ev sahipliği yaptık.
2016 Mayıs ayında İstanbul’da ilk Dünya İnsani Zirvesi’ni düzenledik.
Geçtiğimiz Ekim ayında da İstanbul’da V. Ulusal Kapasite Değerlendirme
Konferansını gerçekleştirdik.
G-20 Dönem Başkanlığımız sırasında da, kalkınma konusunu G-20 gündeminin
merkezine yerleştirmiştik.
Özellikle kapsayıcılık ilkesine vurgu yapmıştık. Enerji konusunda,
Afrika’ya odaklanan bir eylem planı hazırlamıştık.
En Az Gelişmiş Ülkelerin sorunlarını, küresel gündeme taşımaya devam
edeceğiz.
Değerli misafirler,
Bu fuarı, 120’nin üzerinde ülkeden ve 25 BM Ajansından, 750’nin üzerinde
katılımcı ile gerçekleştiriyoruz. 15 yan etkinlik gerçekleştirilecek. 60’ın
üzerinde stand kuruldu.
Bu fuar; kaynak, teknoloji, bilgi ve en iyi uygulamaların paylaşımı için
ideal bir platform olacaktır.
Birleşmiş Milletler Güney Güney İşbirliği Ofisi başta olmak üzere, tüm
paydaşlara; özellikle TİKA, İslam Ülkeleri İstatistik, Ekonomik ve Sosyal
Araştırmalar ve Eğitim Merkezi SESRIC ve Türk Dili Konuşan Ülkeler
İşbirliği Konseyi’ne teşekkürlerimi iletiyorum.
Hepinizi en sıcak ve samimi duygularımla selamlıyor ve bir kere daha
hoşgeldiniz diyorum.