5 Temmuz tarihinde Çin Halk Cumhuriyeti’nin Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nin başkenti Urumçi’de meydana gelen olaylar ülkemizde ve kamuoyumuzda derin bir üzüntü ve endişe yaratmıştır. Olayların hala tam olarak yatışmamış olduğu ve etnik gruplar arasındaki gerginliğin sürdüğü şeklinde duyumlar alınmakta, bu durum endişemizi artırmaktadır. Türk halkı, akrabalık bağları bulunan Uygur halkına kendini çok yakın hissetmekte, onların acılarını paylaşmaktadır. Çin Halk Cumhuriyeti’nin Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde yaşayan Uygur halkı Türkiye ile Çin arasında güçlü bir dostluk köprüsü oluşturmaktadır. Olayların 150’nin üzerinde insanın ölümü ve binin üzerinde insanın yaralanması ile sonuçlanması büyük üzüntü vermektedir.
Bakanlığımız tarafından olaylar hakkındaki haberlerin duyulması üzerine bir açıklama yapılarak duyduğumuz endişe dile getirilmiştir. Ankara’daki Çin Büyükelçiliği maslahatgüzarı da Bakanlığımıza davet edilerek olaylar hakkında açıklama istenmiş, kendisinden ayrıntılı bilgi alınmış, duyduğumuz üzüntü, kaygılar ve bu olaylara sebebiyet verenlerin en kısa zamanda tespit edilerek adalet önüne çıkarılmasına ilişkin beklentimiz açık bir şekilde dile getirilmiştir.
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiseri’nin de olayları kınayan bir açıklama yaptığı bilinmektedir. Bugün, Türkiye Körfez İşbirliği Konseyi Dışişleri Bakanları Toplantısı vesilesiyle İstanbul’da yayımlanan Ortak Bildiri’de de konuya ilişkin endişeler dile getirilmiştir. Türkiye’nin bu konunun takipçisi olması doğal görülmelidir. Olayların daha da büyümemesi ve ilgili grupların itidal içinde davranarak tırmanmayı ve yeni gerginlikleri önleyecek bir olgunluk içinde hareket etmeleri gerektiğine inanılmaktadır. Bu konuda Çin yetkililerinin de düzen ve istikrarı sağlamak için gösterdikleri çabalar sırasında sivil halkın can güvenliğini en ön planda tutarak ve uluslararası insan hakları norm ve prensiplerini ihlal etmeyecek bir dikkatle hareket edecekleri ümit edilmektedir.