SC:8 - 18 Nisan 2008, Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü´nün Bir Soruya Cevabı (Türkiye´nin BM Güvenlik Konseyi için adaylığı hk.)

Türkiye, yaklaşık yarım asırdır temsil edilmediği BM Güvenlik Konseyi için bu yıl Ekim ayında New York’ta yapılacak seçimlere özel bir önem atfetmektedir. Bu doğrultuda, anılan seçimler için adaylığını açıkladığı 2003 yılından bu yana belirli bir program çerçevesinde gereken diplomatik lobi faaliyetlerinde bulunmaktadır.

Sözkonusu haberlerde öne sürüldüğü gibi, Türkiye’nin aidat borcu yüzünden oy hakkını yitiren üyelerin 20 milyon ABD Dolarını bulan borçlarını kapattığı yönündeki iddialar gerçeği yansıtmamaktadır.

Ülkemiz, kendisine komşu bölgelerin yanı sıra, Afrika, Güneydoğu Asya, Pasifik ve Latin Amerika gibi dünyada öne çıkmaya başlayan coğrafyalarda da, ülkemizin kapasitesine ve geleceğe yönelik perspektiflerine yakışır bir konum kazanılması amacıyla aktif bir dış politika izlemektedir. Ayrıca, ülkemiz dünyanın her köşesinde yaşanan afet ve buhranlarda mağdur insanların yardımına koşmayı bir insanlık görevi olarak kabul etmekte, bu anlayışla ve uluslararası camianın sorumlu bir üyesi olarak kalkınmış ülkelerin yardım düzeylerini yakalayacak şekilde ihtiyaç sahiplerine doğrudan insani ve teknik yardım ulaştırmaktadır.

Dış politika alanındaki bu etkin çalışmalarımızın doğal bir sonucu olarak uluslararası platformlarda Türkiye’nin görünürlüğü artmaktadır. Gerçekleşmesi halinde ülkemizin uluslararası politikadaki sorumluluğunu daha da arttırması beklenen BM Güvenlik Konseyi geçici üyeliğine adaylığımız da, esasen dış politikada artan görünürlüğümüzün bir yansıması olarak değerlendirilmelidir. Ülkemiz bu çerçevede, yaklaşık yarım asırdır temsil edilmediği BM Güvenlik Konseyi üyeliği için bu yıl Ekim ayında New York’ta yapılacak seçimlere de tabiatıyla özel bir önem atfetmektedir.

Daha önce temas kuramadığımız uzak coğrafyalardaki ülkelerle karşılıklı ziyaretlerin sıklaştırılması, En Az Gelişmiş Ülkelerle münasebetlerin geliştirilmesi ve bu ülkelere sağladığımız insani ve kalkınma yardımlarımızın arttırılması, ülkemizin son dönemde uyguladığı çok yönlü dış politikanın ve “yükselen donör” sıfatıyla nitelendirilmesinin gerekleri olarak gerçekleştirilmektedir.