Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron bugün (29 Ocak) Yunanistan Başbakanı
ile gerçekleştirdiği ortak basın toplantısında, ülkemize yönelik gerçekdışı
iddialarıyla yine gündem yaratmaya çalışmıştır.
Libya’da krizin başladığı 2011 yılından bu yana yaşanan sıkıntılarda esas
sorumluluk Fransa’nındır. Bu ülkenin Libya’daki doğal kaynaklar üzerinde
söz sahibi olmak için Hafter’e koşulsuz destek verdiği bir sır değildir.
Fransa’nın da aralarında bulunduğu ülkelerin verdiği askeri destekle
Hafter’in meşru hükümete yönelik sürdürdüğü saldırılar, Libya’nın toprak
bütünlüğü ve egemenliğine yönelik en ciddi tehdittir. Fransa
Cumhurbaşkanı’nın Suriye’nin toprak bütünlüğünü tehdit eden teröristleri de
pek çok kez Saray’da ağırladığı gayet iyi bilinmektedir.
Berlin Konferansı’nda alınan ve siyasi sürecin başlatılmasını da sağlayacak
temel karar, kalıcı ateşkesin bir an evvel sağlanmasıdır. Fransa, Konferans
kararlarının uygulanmasına katkıda bulunmak istiyorsa, öncelikle Hafter’e
verdiği desteği sonlandırmalıdır.
Afrika’daki karanlık mazisi iyi bilinen ve Cezayir’de gerçekleştirdiği
katliamın acıları hafızalarda hala taze olan Fransa’dan beklenen,
Türkiye’yi suçlamak yerine, Libya’da istikrar ve güvenliğin sağlanmasına
yönelik olumlu bir rol üstlenmesidir.