SC-76, 13 Aralık 2019, Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy’un Avrupa Birliği Konseyi’nin Ülkemizle İlgili İfadeleri Hakkındaki Soruya Cevabı

Avrupa Birliği (AB) Konseyi aldığı kararla üyelik dayanışması bahanesi altında, Rum/Yunan ikilisinin uluslararası hukuka ve hakkaniyet ilkesine aykırı maksimalist ulusal tezlerinin sözcülüğünü yapmaya devam ettiğini bir kez daha göstermiştir.

Evvelce de söylediğimiz gibi, AB’nin deniz yetki alanlarının belirlenmesi konusunda herhangi bir yetkisi yoktur. Aynı şekilde, AB bir uluslararası mahkeme de değildir. Bu çerçevede AB, Türkiye ile Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti arasında usulüne uygun olarak imzalanan bir muhtıranın hukuka uygunluğuna dair bir hüküm de veremez.

GKRY’nin hiçbir yetkisi yokken normal bir devletmiş ve Ada’nın tamamını temsil ediyormuş gibi 2003, 2007 ve 2010 yıllarında bölge ülkeleriyle Türkiye’nin ve Kıbrıs Türklerinin hakları hilafına yaptığı anlaşmalara sessiz kalan ve Libya’nın kıta sahanlığı haklarının Yunanistan tarafından gasp edilmesine göz yuman AB’nin, bu kere bize karşı aldığı bu tavır izlediği çifte standart politikasının yeni bir örneğidir.

Bu tavır, ülkemizin ve Kıbrıs Türklerinin Doğu Akdeniz’deki hak ve çıkarlarını savunmaktan bizi vazgeçiremeyecektir.