SC: 30, 15 Ağustos 2010, Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü’nün Bir Soruya Cevabı

19 Ocak 2007 tarihinde menfur bir cinayete kurban giden gazetecimiz Hrant Dink’in kaybı ülkemizde derin yaralar açmıştır. Bu alçakça cinayetin o dönemde Hükümetimizce en şiddetli biçimde kınandığı hatırlanacaktır. Tek tesellimiz zanlının cinayetten kısa bir süre sonra yakalanarak, adalete teslim edilmesi olmuştur. Türk Adaleti cinayeti tüm yönleriyle kararlı şekilde soruşturmaya devam etmektedir.

Son iki gündür bazı gazetelerde Hükümetimizin AİHM’ne 19 Kasım 2009 tarihinde sunduğu savunmayla ilgili bazı hususlara atıfla, saptırılmış ve asılsız ithamlarda bulunulmaktadır. Hükümetimiz adına AİHM’ne sunulan görüşte müteveffa Hrant Dink’in cinayetinden sorumlu olanlar için hafifletici gerekçeler bulunmaya çalışıldığı, ya da cinayetten maktulün sorumlu tutulduğu anlamına gelen ifadelerin kullanıldığının iddia edilmesi en hafif tanımlama ile yakışıksızdır. Ülkemizin yetiştirdiği fevkalade kıymetli aydınlarımızdan biri olan Hrant Dink’in ölümüne yol açan alçakça suikastın herhangi bir şekilde mazur gösterilmesinin düşünülmesi dahi sözkonusu olamaz. Hükümetimizin hangi hukuki süreçle bağlantılı olursa olsun, bu cinayeti meşru veya mazur gösterme çabası içinde olduğunun ima edilmesi dahi hiç bir şekilde kabul edilemez.

AİHM’e yönelik Hükümet görüşü salt hukuki ve teknik unsurlar temelinde hazırlanmıştır. Görüşte o dönemde yürürlükte bulunan kanunlar çerçevesinde karar alan yargı makamlarının hükümlerinde yer verdikleri gerekçelere değinilerek, bunlar o dönemde geçerli hukuki tespitler ışığında izah edilmiştir. Bu savunma temel alınarak vatandaşımız Hrant Dink’in katli bağlamında siyasi maksatlı sonuçlar çıkarılması hem yanlıştır hem de haksızlıktır.

Öte yandan, ifade özgürlüğünün geliştirilmesi ve uygulamasının pekiştirilmesi, ülkemiz dahil bütün Avrupa için hedef teşkil eden bir evrimsel süreçtir. Avrupa Konseyi’nin kurucu üyeleri arasında yer alan ve Avrupa Birliği katılım sürecinde kararlılıkla ilerleyen Türkiye, bu hedef ve anlayış doğrultusunda ifade özgürlüğünün ülkemizde en geniş şekilde yerleştirilmesi ve kullanılmasının önündeki tüm engellerin kaldırılmasına dönük reform çabalarını sürdürmektedir. Hükümetimiz ifade özgürlüğüne ilişkin mevcut kısıtlamaların kaldırılmasını ve temel hak ve özgürlüklerin kapsamının genişletilmesini hedefleyen demokratik reform sürecine öncülük etmeye kararlılıkla devam edecektir.