Sayın Bakanımızın Yunanistan Dışişleri Bakan Vekili Dimitris Droutsas ile Ortak Basın Toplantısı, 8 Nisan 2010, Ankara


SAYIN BAKANIMIZ :
Değerli basın mensupları, bugün Yunanistan Dışişleri Bakan Vekili Sayın Dimitris Droutsas’ı, değerli arkadaşımı, dostumu Türkiye’de ve Ankara’da ağırlamaktan büyük bir memnuniyet duyuyoruz. Daha önce AGİT toplantısı çerçevesinde Sayın Başbakan ve Dışişleri Bakanı Sayın Papandreu ve Sayın Droutsas’la birlikte bir görüşme gerçekleştirmiştik Atina’da. Daha sonra Londra’da ve Madrid’de görüştük. Bu son üç dört ay içindeki dördüncü görüşmemiz. Aslında bütün daha önceki görüşmeler bizim bugün yapacağımız görüşmede atacağımız adımlar konusunda çok önemli bir zemin hazırlamıştı ve bugün Türk-Yunan ilişkilerinin yepyeni bir çerçeveye oturması açısından gerçekten çok önemli kararlar aldık.

Önümüzdeki dönemdeki Türk-Yunan ilişkileri ile ilgili bu önemli kararları paylaşmadan önce ben kendilerine tekrar hoş geldiniz diyorum ve sözü kendilerine vermek istiyorum. Daha sonra birlikte bu ele aldığımız konuları sizinle paylaşacağız.

KONUK BAKAN VEKİLİ : İlk olarak, çok değerli dostumuz Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Sayın Davutoğlu’na bizim için sarfettiği bu kadar içten, candan sözleri için özellikle teşekkür etmek istiyorum ve tabii ki göstermiş olduğu ve göstermeye devam ettiği bu misafirperverlik için kendilerine teşekkür ederiz.

Sayın Davutoğlu’nun biraz önce bahsettiği gibi, bu bizim ilk görüşmemiz değildir. Gerçekten de daha önce görüşmelerimiz olmuştur ve o görüşmeler esnasında bugünkü çok önemli görüşmemizin hazırlığını yapmıştık. Bir açıdan bugünkü görüşmenin hazırlığı mahiyetindeydi ve gerçekten burada çok önemli kararlar almış bulunmaktayız.

İlk önce şuna karar verdik; daha yakın işbirliği yapmak hususunda aramızda anlaştık. Bunların ayrıntılarını size biraz sonra aktaracağız. Buradaki temaslarımın önemli bir konusu da Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Sayın Erdoğan’ın Atina’ya gerçekleştirecek olduğu ziyaret hususunda hazırlıklarımızı yapmaktır. Gerçekten her iki tarafın inisiyatifi ve gerçek arzusu Sayın Erdoğan’ın bu ziyaretini mümkün mertebe daha erkene çekmektir ve hepimizin gayretleri bu doğrultudadır. Dolayısıyla, bu ziyareti umarız Mayıs ayı içinde gerçekleştirebileceğiz. Her iki ülkenin Hükümetleri, yetkilileri, ilişkilerin daha da yoğunlaşması, daha yakın olması için çeşitli vesilelerle ifadede bulunmuşlardır, bu arzularını dile getirmişlerdir. Öyle zannediyoruz ki Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Sayın Erdoğan’ın ziyareti buna çok büyük bir katkıda bulunacaktır.

Ahmet Bey, isterseniz şimdi Sayın Erdoğan’ın Atina ziyareti hakkında biraz daha teferruatlı bilgi verirseniz seviniriz.

SAYIN BAKANIMIZ : Çok teşekkür ediyoruz, her şeyden önce Sayın Papandreu’nun bu nazik daveti tabii ki Sayın Başbakanımız tarafından kabul edilmiştir ve ümit ederiz ki Mayıs ayının ortalarında, çok gecikmeden bu ziyaret gerçekleşebilecektir. Her şeyden önce biz bu ziyaretin Türk-Yunan ilişkileri açısından tarihi bir ziyaret olmasına önem veriyoruz. Vizyon yüklü iki liderin Türk-Yunan ilişkilerine yeni bir vizyon getirmesi amacını güdüyoruz. Biz bu ziyarette Türkiye ile Yunanistan arasında Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi’nin kurulmasına karar verdik. Daha önce istişareler yapmıştık. Bunun ilk uygulaması Sayın Başbakanımızın ziyaretinde gerçekleşecek.

Bu Konsey çerçevesinde, Başbakanlar başkanlığında Dışişleri Bakanları, Avrupa işleri ile sorumlu Bakanlar, Ekonomi Enerji, Çevre, Ulaştırma, Turizm ve Kültür, İçişleri ve Eğitim Bakanları bir araya gelecek.

(Tercümana hitaben) Eksik bırakmadınız değil mi? Çünkü uzun bir listeydi. Bu Türk-Yunan ilişkilerinin kapsamının ne kadar geniş olduğunu gösteren bir liste aslında.

Saydığım Bakanlıklarımız arasında ziyarete kadar karşılıklı istişareler yapılacak ve biz bu ziyarette ilişkilerimizin bu kapsamlı çerçevesini dokuyacak bir Yüksek Düzey Stratejik İşbirliği Konseyi Anlaşması’nı imzalayacağız. Tabii gerekli görülürse bu Bakanlara başka Bakanlar da eklenip heyet geliştirilebilecek.

Biz değerli dostum Dimitris ve Sayın Papandreu ile birlikte Atina’da görüştüğümüzde işbirliği alanlarımızı dört bölüme ayırmıştık, dört düzlemde ele almıştık: İkili İlişkiler, Avrupa Birliği ile işbirliği, Bölgesel işbirliği, Balkanlar, Kafkaslar ve diğer bütün ülkeler ve Küresel işbirliği, iklim değişikliği gibi. Biz bu çerçeveyle bütün bu düzlemlerde tam ve kapsamlı Türk -Yunan işbirliği öngörüyoruz. Bunun takibi için de iki Dışişleri Bakanı olarak yılda en az iki kere buluşmayı, en az karşılıklı birer ziyaret yapmayı öngörüyoruz. Ve yılda en az bir kere Başbakanlar düzeyinde bu Stratejik Konsey toplantısının yapılmasını öngörüyoruz karşılıklı olarak. Ayrıca, önceden herhangi bir talimata gerek duymaksızın, bütün uluslararası toplantılarda Dışişleri Bakanlarının, Başbakanların, Cumhurbaşkanlarının, her düzeyde, mutlaka uluslararası toplantılar marjında görüşmesine karar verdik. Böylece Stratejik Konsey’de aldığımız kararları sürekli takip etme imkanımız olacak. Ayrıca, bölgesel ve ikili küresel işbirliğinin düzenli takibi için de, Bakanlıklarımız arasında düzenli siyasi istişareler yapılması kararını aldık.

Ayrıca, genç diplomatlarımızın erken yaşlarda birbirlerini tanıyıp dost olmaları için de genç diplomat değişimi programı uygulayacağız. Bu çerçevede ilişkilerimizi yepyeni bir paradigmaya oturtmak istiyoruz. Bugün ayrıca, bu yeni çerçeve dışında önümüzdeki dosyaları da ele aldık; Ege gibi, Kıbrıs gibi. Bu konularda da önemli kararlar aldık. Bu konuları da, değerli dostum Dimitris, lütfen siz aktarın.

KONUK BAKAN VEKİLİ : Size ilk evvela çok teşekkür ediyorum Ahmet Bey. Şunu söylemek isterim; bizim maksadımız şimdiye kadar olan çalışmalarımızı çok doğru bir şekilde değerlendirmek, çok ileriye götürmek ve dolayısıyla en büyük arzumuz bunu seviye olarak yükseltmektir. Sayın Davutoğlu’nun söylediği gibi, bizim kararlaştırdığımız üzere senede iki kez Dışişleri Bakanları seviyesinde görüşmemiz de buna çok yardımcı olacaktır. Tabii Sayın Ahmet Bey’in de söylediği gibi, genç diplomatların karşılıklı olarak ziyaretlerinin gerçekleşmesi ve tanışma fırsatlarından başka, iki ülke Dışişleri Bakanlıklarının Müsteşarlar seviyesinde görüşmelerinin gerçekleşmesi ve bu yapılan çalışmaların değerlendirmesinin yapılması da önemlidir.

Bu devamlı görüşmeler, her iki ülkeye bu bölgedeki gelişmeler hakkında ortak inisiyatif alıp, bazı kararlar verme olanağını sunacaktır. Çünkü Türkiye ve Yunanistan bu noktada birlikte çok şey yapabilirler.
 
Burada bugün bu söylediklerimizin dışında bir de istikşafi görüşmelerin yoğunlaşmasına karar verdik. Bu yoğunlaşmaya özellikle Sayın Başbakan’ın, Sayın Erdoğan’ın Atina’ya yapacağı ziyaretten önce daha da bir ağırlık verilmesine karar verilmiştir. Bunu çok büyük bir memnuniyetle ve gururla söyleyebilirim. Bu grubun başkanlığını, çok sevdiğimiz ve çok tanınan, bilinen eski Büyükelçi, şimdi onursal titrini taşıyor, Pavlos Apostolidis üstlenecektir. Ahmet Bey acaba Türk tarafının isimlerini vermeyi ister mi?

SAYIN BAKANIMIZ : Biz de istikşafi görüşmelerin tekrar yoğunlaşarak başlayacak olmasından çok büyük bir memnuniyet duyuyoruz. Bizim tarafta da bu görüşmelere Müsteşarımız Sayın Feridun Sinirlioğlu başkanlık yapacak, kendilerine Müsteşar Yardımcımız Halit Çevik eşlik edecekler. Hayırlı olmasını diliyoruz ve Yunan tarafında da çok tecrübeli bir Büyükelçinin atanmasından dolayı da teşekkür ediyoruz.

KONUK BAKAN VEKİLİ : Bugün bunların haricinde beş noktada Güven Arttırıcı Önlemler konusunda anlaştık. Zannedersem sizlere de bu önlemler dağıtılmış durumdadır. Öyle sanıyorum ki bu gibi güven arttırıcı önlemler iki ülke arasında güveni, insanlar arasında, ordular arasında her açıdan bir yakınlaşmayı daha çok gerçekleştirebilir. Şimdi zannedersem burada bu önlemleri konuşmak ve tekrar saymak gereksiz. Nasıl olsa dağıtılmış durumda. Fakat tekrar söylemek istediğim bir konu var. Bu gibi önlemler, karşılıklı güvenin artırılmasına yönelik bir atmosferin oluşturulması açısından çok önemli.
 
Ahmet Bey ben bu noktada müsaadeniz varsa ikili ilişkilerimiz ve münasebetlerimiz hakkında bir iki teferruat daha eklemek isterim. Belli konular fakat aramızdaki ilişkileri geliştirmek ve yoğunlaştırmak için zannedersem gerekli olan bazı noktalardır. İlk olarak ekonomi ve ticaret alanında her iki ülke için gerekli olan ilişkilerimizi geliştirmek amacıyla bu konuda çalışmalarımız olacağını zikretmek istiyorum. Bu vesileyle de şunu size haber vermek isterim: Sayın Erdoğan’ın Atina ziyareti esnasında bir İş Forumu düzenleyip bu İş Forumu’na iki Başbakanın katılmasını da uygun görüyoruz. Bu alan, iki ülkenin her açıdan işbirliği yapması için çok önemli bir alandır. Bir bakıma yine ekonomik alana tesadüf eden çok önemli bir diğer alan turizmdir. Bu alanda da Çinli turistlerin ülkelerimize gelmesini teşvik etmek için paket programların hazırlanması konusunda mutabık kalındı ve bu konu hakkında da görüşmelerimiz olacak. Önümüzdeki günlerde Çinli büyük turizm acentelerinin sahiplerinin iki ülkeye, hem Türkiye’ye hem Yunanistan’a ziyaretleri öngörülmektedir.

Tabii vize konusu çok önemli bir konudur. Hem turizm açısından hem turizm işbirliği açısından. Bu noktada Yunanistan Avrupa Komisyonu’na bir girişimde bulunarak, Schengen vizesinin Türk vatandaşlarına verilmesi hususunda kolaylıklar sağlanmasını teşvik amacıyla inisiyatif alacaktır.

Diğer karar verdiğimiz bir konu da, doğal afetler konusunda yapacağımız bir başka girişimdir. Bu konuda her iki tarafın inisiyatif alıp büyük bir ihtimalle bir arama kurtarma tatbikatı düzenlemesi sözkonusu. Arzumuz Sayın Erdoğan’ın Atina ziyareti esnasında bu tatbikatın gerçekleştirilmesidir.

Her iki ülkenin çok ilgilendiği diğer bir konu çevre sorunudur. Sayın Başbakanımız Papandreu yakın bir gelecekte hem Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Sayın Erdoğan’ı hem de Bulgaristan Başbakanı Sayın Borisov’u toplantıya çağırarak önlemler konusunda düşüncelerini, kararlarını anlatacak.

Biliyorum hem biraz sabrınızı zorladım hem de biraz yordum, ama gerçekten çok önemli konular olduğu için ve sizin ilgilendiğinizi bildiğim için bu konuların teferruatına da geçip size duyurma ihtiyacını duydum.

SAYIN BAKANIMIZ : Çok teşekkür ederiz. Hiç yorulmadık, zannediyorum sizler de yorulmadınız. Aslında ben bu sabah 05:00’e doğru Sayın Başbakanımızla Paris’ten geldim biliyorsunuz. Ama bugünkü toplantımız o kadar yapıcı, o kadar olumlu geçti ki, yorgunluk hissetmediğimiz gibi daha büyük bir enerji ile dolduk. Basın toplantımız bile öyle sıradan basın toplantısı olmadı. Ne kadar iyi paslaştığımızı da gösterdi.

Sorulara geçmeden bir hususu daha vurgulayıp bitirmek istiyorum. Türkiye her konuda Yunanistan ile işbirliğine hazırdır. Son dönemdeki ekonomik kriz bağlamında da Türkiye her zaman Yunanistan’la işbirliği yapmaya hazırdır. Biz de geçmişte benzerlerini yaşadık. Ekonomik krizler de bir tür deprem gibidir. Geçmişte depremlerde, orman yangınlarında nasıl omuz omuza vermişsek, Sayın Başbakanımızın Atina ziyaretinde bir İş Konseyi toplanması teklifi ve turizmde işbirliği de dahil olmak üzere, kısa dönemde en etkin tedbirleri almaya hazırız. Bu konuda desteğimizi bir kez daha ifade etmek istiyorum.

İki komşu olarak kaderimiz ve geleceğimiz aynı. Parlak bir geleceği beraber kuracağız.

Evet, soruları alalım.

SORU : Her ikiniz için bir soru iletmek istiyorum Sayın Bakanlar. Birkaç gün önce değerli Bakanınız Sayın Bağış her iki ülkede savunma harcamalarının azaltılması için konuşmuştu. Acaba bugünkü konuşmalarınızda bu da geçmiş midir konu olarak? Yoksa yalnız Türk tarafında söylenen bir şey midir? Çünkü Yunan tarafı zaten bu masraflarını kıstığını ilan etmiştir.

Bir şey daha söylemek istiyorum. Özellikle Sayın Davutoğlu’na sorulan soru bu. Acaba bu ne kadar mümkün olabilir.? Çünkü Yunanistan’da pencerelerinden bakanlar Türk savaş uçaklarını görmeye devam ediyor. Diğer taraftan da pencerelerinden denize bakarken Türk korvetlerini yüzerken görüyor. Bu çerçevede neler söyleyebilirsiniz ?

SAYIN BAKANIMIZ : Her şeyden önce, savunma harcamaları ve bu konuda atılacak adımlar konusunu ele aldık. Dikkat ederseniz değerli dostum Dimitris Bey’in de, benim de çizdiğimiz bir vizyon var. Bu vizyon karşılıklı tehdit algılamasına dayalı bir vizyon değil, ortak çıkara ve ortak geleceğe dayalı bir vizyon. Bu ortak geleceği birlikte inşa ettiğimizde karşılıklı olarak savunma ihtiyacı diye bir şey de söz konusu olmayacak. İki komşu düşünün, aynı sokağı paylaşıyorlar. Tabii ki görüş ayrılıkları olabilir. Ama hep onlar aynı sokağı paylaşmaya devam edecekler. Önemli olan o sokağı bir işbirliği alanı olarak güzelleştirmek, zenginleştirmek ve birlikte güzel bir hayat alanı haline dönüştürmek. Bizim hedefimiz bütün Türkiye ve Yunanistan’ı güzel bir ortak ekonomik çıkar alanı halinde birlikte geliştirmek. Biz bu ortak alanımızı bir işbirliği, refah, istikrar, güvenlik alanı haline getirmek istiyoruz. Aslında sadece Yunanistan’la değil biz bütün komşularımızla sıfır problem, maksimum işbirliği politikası derken de bunu kastediyoruz. Bütçelerimizi, kısıtlı kaynaklarımızı silahlara değil, eğitime, refaha, gelecek nesillere kullanmalıyız, ayırmalıyız. Türkiye de bu konuda önemli adımlar attı. Çok uzun on yıllardan sonra bizim Hükümetimiz döneminde, Türkiye’de eğitim bütçesi savunma bütçesinin hep üstünde oldu. Değerli dostum Dimitris Bey’in biraz önce izah ettiği güven artırıcı önlemler, istikşafi görüşmeler, yönlendirme komitesi gibi çalışmalar bu tür yanlış algılamaları ortadan kaldırmak için ve penceremize baktığımızda birbirimize çiçek atmak için atılan adımlar. Bunu da gerçekleştireceğiz.

KONUK BAKAN VEKİLİ : İnşallah. Daha önce de söyledik, Ege’nin bir barış denizi olmasını isteriz. Daha önce Sayın Davutoğlu ile olan görüşmemizde bu konular hakkında da konuştuk. Özellikle durduğum nokta, bu gibi şeylerin istediğimiz, arzuladığımız, gerçekten çok içten istediğimiz bu ilişkilerin düzelmesi ve gelişmesi konusuna yardımcı olmadığıdır. Arzumuz, Türkiye ile gerçekten iyi komşuluk ilişkileri kurmaktadır. Tabii bunun için de toprak bütünlüğüne saygı, toprak birliğine saygı ve uluslararası hukuk kanunlarına itaattir. Bunlar inandığımız en büyük ilkelerdir. Bu çerçeve dahilinde konuşuyoruz her zaman. Ortak vizyonumuz bir barış payının ortaya çıkmasıdır. Tabii bu barış payını, sizin de daha önce söylediğiniz gibi, başka alanlara, özellikle eğitime, sağlığa, sosyal güvenliğe kaynak aktaracak şekilde hazırlamamız gerekir. Bizim ortak vizyonumuz budur ve umut ederim ki bu yolda beraber olumlu adımlar atabileceğiz.

SAYIN BAKANIMIZ : Kesinlikle.

SORU : Konuk Bakana ve Sayın Bakanımıza bir sorum olacak. Önce aldığınız ortak kararlara baktığımızda, gerçekten Başbakan Erdoğan’ın Atina ziyaretinin ülkeniz için can kurtarıcı nitelikte olacağını görüyoruz. Acaba Kıbrıs konusunda ortak bir karar, ortak bir vizyon söz konusu mudur? Çünkü Türkiye’nin bu konuda ciddi yardımınıza ihtiyacı var. Kıbrıs’taki müzakere süreci şu an Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden ötürü durdu ama bu sürecin hızlanması için Türkiye’nin bir beklentisi var. Sizin bu yönde atabileceğiniz bir adım söz konusu mu?

Sayın Bakana da sorum; Ermenistan’la ilişkiler konusunda çok ciddi gelişmeler yaşanıyor. Sıkı bir diplomatik trafik var. Sayın Başbakan Erdoğan’ın Washington’da Sarkisyan’la bir araya gelmesi de kesinleşti. Bize yaşanan son gelişmeler hakkında bilgi verirseniz sevineceğiz.

KONUK BAKAN VEKİLİ : Öncelikle şunun altını çizeyim Kıbrıs konusu Türkiye ile Yunanistan arasında bir ikili sorun değildir. Fakat kesinlikle bu konuyu konuşuyoruz. Fikir alışverişinde bulunuyoruz ve bu konu tabii çok önemli bir konudur. Yunanistan kesinlikle Kıbrıs’ta BM himayesi altında devam eden görüşmeleri desteklemektedir. Yunanistan bu gayretleri kesinlikle destekliyor ve desteklemeye de devam edecektir. Bizim düşüncemiz çözümün muhakkak Kıbrıslıların kendilerinden gelmesi gerektiği şeklindedir. Yani Kıbrıs Türklerinden, Kıbrıs Rumlarından. Onlar Kıbrıs’ta ortak geleceklerini paylaşmalıdırlar. Onun için herkese Kıbrıs Türkleri ve Kıbrıs Rumlarını kendi çabaları ile bir çözüm bulmaları için başbaşa bırakmaları çağrısında bulunuyoruz. Kıbrıs’ın bir AB ülkesi olduğunu söylemek istiyorum. Böyle de devam edecektir. Bir çözüm bulunduğu takdirde de aynı şekilde AB’nin üyesi olacaktır.

Tabii bizim düşüncemiz yapılacak görüşmelerde Kıbrıs kanunlarının Avrupa Birliği’nde çok doğru bir şekilde algılanması ve uygulanmasıdır. Sayın Hristofyas’ın bu görüşmeler prosedürünü başından beri çok olumlu bir şekilde kullandığına inanıyoruz. Umarım seçimlerden sonra da karşısında yine aynı şekilde çok olumlu bir tarzla bu görüşmeleri devam ettirecek bir şahısla muhatap olur.

SAYIN BAKANIMIZ : Vakit çok azaldığı için kısaca cevap vereyim sorunuza. Ona geçmeden önce bir kere daha vurgulamak istiyorum ki Kıbrıs sorununa BM parametreleri çerçevesinde kalıcı adil ve kapsamlı bir çözümün bulunması için Türkiye her zaman çaba göstermiştir. Kıbrıs Türk tarafı çok olumlu bir tavır sergilemiştir. İkili tarafın eşitliği esasına dayalı olarak da bu çabalarımız devam edecek. Bu konuyu da tabii değerli dostumla konuştuk, ele aldık.

Ermenistan konusuna gelince, Türkiye’nin Ekim ayında Ermenistan’la protokolleri imzalarken sahip olduğu bir vizyonu vardı. Bu vizyon Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkileri normalleştirmek, Türk ve Ermeni milletleri arasında karşılıklı olarak adil bir hafıza oluşmasını sağlamak ve Güney Kafkasya’ya barış ve güvenliği getirmekti. Bu vizyonumuz hiçbir zaman değişmedi ve bu çerçevede tabii ki iki taraf olarak da zorluklarla karşılaştık. Ama bu zorlukları birlikte aşmayı bilmemiz lazım. Sayın Sarkisyan’la Kiev’de Sayın Yanukoviç’in yemin töreninde bir görüşmem olmuştu. O görüşmede aslında Sayın Müsteşarımızın Başbakanımızın özel temsilcisi olarak Ermenistan’a gitmesi konusunda bir prensip kararı oluşmuştu. Son gelişmeler ışığında ve Vaşington Zirvesi öncesinde Sayın Başbakanımızın özel temsilcisi olarak Müsteşarımız Erivan’ı ziyaret etti ve düşüncelerimizi aktardı. Çok olumlu, yapıcı bir görüşme gerçekleşti dün Erivan’da. Yarın da Sayın Müsteşarımız yine Başbakanımızın özel bir mektubu ve mesajıyla Bakü’ye, Azerbaycan’a gidecekler. Daha sonra önümüzdeki haftalarda biz bu süreci kendi doğası içinde ve doğru bir istikamette sürdürerek Türkiye ile Ermenistan arasındaki normalleşmeyi gerçekleştireceğimizi ümit ediyoruz.

Barış vizyon işidir. Biz bu vizyonla protokollerin ruhuna, lafzına uygun bir şekilde Ermenistan’la ilişkilerimizin normalleşeceğine inanıyoruz.

Çok teşekkür ederiz.