Sayın Bakanımızın Tunus Dışişleri Bakanı Abdelwaheb Abdallah ile Ortak Basın Toplantısı, 26 Mayıs 2008

Değerli basın mensupları,

Dışişleri Bakanı Değerli Dostum Abdelwaheb Abdullah ve değerli heyet üyelerini ülkemizde ağırlamaktan büyük bir mutluluk duyuyorum. Dışişleri Bakanı Sayın Abdullah’la bugün her açıdan yararlı ve yapıcı görüşmeler gerçekleştirdik. İkili ilişkilerimizin tüm boyutlarını beraberce değerlendirdik ve biraz sonra devam edeceğimiz çalışma yemeğinde de bölgesel ve uluslararası konuları ele alacağız. Bugün gerçekleştirdiğimiz toplantı ve görüşmeler aslında iki ülke arasında kurulması daha önce kararlaştırılmış olan hükümetlerarası daimi komisyonun da ilk toplantısını teşkil etmekte. Bugün ayrıca, Tunus ile ilişkilerimizin belli bir program ve plan çerçevesinde gelişmesine katkı sağlayacak olan Türkiye-Tunus ikinci eylem planını da biraz sonra imzalayacağız.

2006’da imzalanmış olan eylem planını başarıyla gerçekleştirdik, tamamladık; bugün şimdi ikincisini imzalıyoruz. Ayrıca, Arşivlerarası İşbirliği Protokolünü biraz sonra imzalayacağız. Diplomatik Enstitüler arasında İşbirliği konusundaki Mutabakat Muhtırasını imzalayacağız. Görsel, İşitsel ve Yazılı İletişim alanındaki İşbirliği Anlaşmasını imzalayacağız. Bu anlaşmalar, kuşkusuz ülkelerimiz arasındaki işbirliğini daha güçlü bir hukuki çerçeveye oturtacak.

Bugünkü görüşmelerimizde ekonomik ilişkilerimizi de ele aldık ve 2006’dan 2007’ye % 60 oranında artan bir ticaret hacmini gördüğümüzü teyit ettik. Geçen sene ticaret hacmimiz 700 milyon Doları aştı. Birkaç yıla kadar bu rakamın bir milyar Doları aşmasını arzu ediyoruz. Bu anlayışımızın yansıması olarak, yarın iki ülke işadamlarının da katılımıyla İstanbul’da iş forumu toplantısı gerçekleşecek. Bu iş forumunda hem karşılıklı ticaretin nasıl artacağı, hem de karşılıklı yatırımlar konusunda işadamlarımız arasında görüşmeler gerçekleştirilecek.

Değerli arkadaşlar,

Kardeş, dost Tunus ile ilişkilerimizi her alanda daha ileriye götürmeye biz kararlıyız ve ilişkileri çeşitlendirmeye de önem atfediyoruz. Aynı irade ve kararlılığı Tunus’ta da görmek bizi sevindiriyor. Bu vesileyle, bu ziyareti için çok değerli dostum Sayın Bakan Abdullah’a tekrar teşekkür etmek istiyorum ve sözü kendisine bırakıyorum.

KONUK BAKAN: Öncelikle Türkiye’de bulunmaktan büyük mutluluk duyduğumu ifade etmek isterim. Türkiye’nin, Tunus ve Tunuslular açısından çok beğeni toplayan bir ülke olduğunu belirtmek isterim. Biz, Türkiye’yi ziyaret ettiğimiz zaman bundan mutluluk duyarız. Ülkelerimiz arasındaki tarihi ve kültürel bağların zenginliğiyle iftahar ederiz. Bu yakınlaşma ve benzerliğin bir sembolü olarak örnek görmek istiyorsanız, buyurun bakın, iki ülkenin bayraklarına, birbirlerine ne kadar benziyorlar. Bugün resmi temaslarımın başlangıcında müşerref oldum ve Anıtkabir’e yaptığım ziyaret Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e saygı duruşunda bulundum.

Tabi arkasından dostum ve meslektaşım, kardeşim Sayın Ali Babacan’la görüşmelerim oldu. Öğleden sonraki görüşmelerimde eski meslektaşımla görüşme şerefine nail olacağım. Eski meslektaşım diyorum, bundan gurur duyuyorum, şahsına duyduğum hayranlık besliyorum. Sayın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül 2006 yılında Tunus’u ziyaret etmişti. Bunun arkasından gelen ivme ve somut adımlar ve ülkelerimiz arasındaki ilişkilerin ne kadar güzel olduğunu, sağlam temellere dayandığını bir kez daha göstermiştir. Aynı anda, öğleden sonraki temaslarımda Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve TBMM Başkanı ile görüşme şerefine nail olacağım. Ümit ediyorum ki, karşılıklı bu ziyaretler aynı yüksek seviyede devam edecektir.

Zira önümüzdeki ay, Haziran’da, Türkiye Tunus’tan iki bakan ağırlayacak, biri Ulaştırma Bakanı diğeri de Kültür Bakanı. Aynı anda tabi Türkiye Büyük Meclisi Başkanı da ziyaret edecektir. Ümit ediyorum, en yakın fırsatta Tunus Cumhurbaşkanı Zeynel Abidin Bin Ali ve birinci bakan, Başbakan, Muhammed Ghannouchi ‘yi Türkiye’de göreceksiniz ve aynı şekilde kardeşim ve meslektaşım Ali Babacan’ı de bir an önce Tunus’ta ağırlamaktan mutluluk duyacağım. Ayrıca, ilişkilerimizin geldiği seviyeden duyduğumuz mutluluk ve tatmin bizi ziyadesiyle memnun etmektedir. Kardeşimin bahsettiği gibi, ticaret hacmini yakın gelecekte 700 Milyon Dolar’ın üstüne taşımak isteriz. Ticaret hacmi katlansın isteriz. Karşılıklı yatırımlar artsın isteriz ve ekonomik işbirliği devam etsin.

Müsaadenizle sevgili dostum, uluslararası ilişkilerdeki görüş birliğini ve yakınlığını ifade etmek isterim bu vesileyle, ayrıca Türkiye’nin barışı güçlendirme çabaları için de destek veriyoruz ve teşekkür ediyoruz.

SAYIN BAKANIMIZ: Teşekkür ediyorum, imza törenine geçmeden önce eğer sorularınız varsa sorularınızı alalım, sonra imza töreniyle de noktalayalım.

SORU: Sayın Bakan, biliyorsunuz Brüksel’de bir Türkiye AB Ortaklık Konseyi toplanacak. Birinci sorum siz bu toplantıya katılacak mısınız acaba? İkincisi de, bildiğimiz gibi uzun bir seyahate çıkıyorsunuz. Bu kapsamda Irak Donörler Toplantısına katılacaksınız. Burada Iraklı Kürt yetkililerle herhangi bir temasınız olabilir mi teşekkürler?

SAYIN BAKANIMIZ: Yarın başlayacak ziyaretimle ilgili bugün akşam saatlerinde ayrıca bir basın toplantısı yapacağım. Eğer uygun görürseniz, bu konulara akşam girersek daha iyi olur diye düşünüyorum.

SORU: İkinci soru var?

SAYIN BAKANIMIZ: Bugün programımız bayağı kaymış vaziyette. Sayın konuğumuz da Cumhurbaşkanımızı ziyaret edecek. Onun için akşamki toplantı da ele alırsak daha iyi olur diye düşünüyorum.

SORU: Sayın Bakan, biliyorsunuz, Ortaklık Konseyi Toplantısı’nın gerçi daha önce de söylemiştiniz ama, Türkiye’nin genişlemeyle ilgili kaygıları giderildi mi? Ortak Tutum Belgesi’nde, biliyorsunuz Fransa katılım sözcüğünün yer almasını istememişti. Ne tür şeyler yaşanması gerek anlatabilir misiniz? Bir de, Avrupa Parlamentosu, Türkiye’deki yargı sistemini yargı ve hükümet arasında yaşanan gerilime ilişkin endişelerini mesajlarını dile getirecek. Bu toplantı, sizin katılacağınız toplantılarda. Acaba, AB’nin Anayasa Mahkemesi’ni etkileyecek yönde bir karar ya da bir fikir beyan edebileceği endişesi taşıyor musunuz? Sizce Türkiye’nin içişlerine karışma durumu sözkonusu mudur, değil midir?

SAYIN BAKANIMIZ: Şimdi benim en son bu hafta sonu, hem Sloven Dönem Başkanlığıyla, hem de Komisyonla yaptığım telefon görüşmelerinde, bugünkü Bakanlar Toplantısı’nda bu belge üzerinde herhangi bir değişiklik öngörülmediğine ilişkin kati ifadelerle bilgi verdiler. Dolayısıyla, bugün eğer olağanüstü bir gelişme olmazsa, yani COREPER’den geçen belge, bugünkü Bakanlar Toplantısında aynen onaylanırsa ki genel beklenti bu yönde, o zaman bizim Brüksel ziyaretimizle ilgili herhangi bir sorun görünmüyor. Yani bugün olağanüstü bir gelişme olursa ancak, belki programda değişiklik olur. Onun haricinde şu an için bizim hazırlığımız Brüksel’deki toplantıya katılma yönünde. Ama bu akşam tabii daha net ve daha kesin ifadeler kullanabileceğim bununla ilgili.

Diğer konularla ilgili sorunuza gelince, biliyorsunuz, bunu gerçi Türkiye’de çok tartıştık, çok konuştuk, ama Türkiye, AB katılım sürecinde olan bir ülke. Türkiye’nin AB ile 2005 yılında mutabık kaldığı bir müzakere çerçeve belgesi var. Bu, AB’ne üye tüm ülkelerin kabul ettiği, hem de Türkiye’nin kabul ettiği bir belge. Bizim ilişkilerimizin hem hukuki, hem de siyasi çerçevesine baktığımız zaman, Türkiye’deki gelişmelerle alakalı olarak AB’nin yorumlarda bulunması, raporlar hazırlaması, pozisyon belirtmesi ilişkilerin doğasında var. Yani bunu, bu şekilde yorumlamak lazım. Aday olan tüm ülkeler için geçerlidir. Müzakere sürecindeki tüm ülkeler için geçerlidir. Müzakere eden bir ülkeyle alakalı olarak yaşanan gelişmeler, kuşkusuz AB Komisyonu’nun, Avrupa Parlamentosu’nun ve üye ülkelerin ki, bu konuştuğumuz belge bir konsey belgesidir. Başka bir deyişle 27 üye ülkenin de onayladığı bir ortak belgedir. Belki onun için ağırlığı diğerlerinden çok daha farklıdır . Bu şekilde düşünmek faydalı olur. Bu ilişkilerin tabiatında var. Bu bizim üye olana kadar devam edecek bir süreçtir. Kaldı ki, üye ülkelerin dahi sürekli olarak üyeliğin gereği olarak, izlemek durumunda oldukları kurallar var. Standartlar var, normlar var, ölçütler var. Üye ülkenin herhangi bir tanesi bu kurallara uymazsa, bu standarlara uymazsa, diğer üyeler tarafından bu her zaman eleştiri konusu yapılabilir. Dolayısıyla bu konuya böyle bakmakta ben fayda görüyorum.

Ancak bizim burada en önemli meselemiz, Türkiye’deki gelişmelerin doğru bir şekilde anlaşılmasını, doğru bilgiye ulaşılmasını sağlamak olmalıdır. Tüm bu çalışmalarda da yakın bir diyalog içinde olmak önemlidir. Kaldı ki, Brüksel’deki arkadaşlarımız olsun, Ankara’daki arkadaşlarımız olsun, tüm bu belgelerin çalışma safhasında, hazırlık safhasında Komisyonla, üye ülkelerle sürekli irtibat halindeyiz. Kaldı ki bu belgeyle ilgili ben daha önce de ifade etmiştim. Tüm 27 başkentteki arkadaşlarımız, bu belgeyle alakalı girişimlerde bulunmuşlardır. Bu belgenin mümkün olduğunca doğruları, gerçekleri yansıtacak bir belge olması konusunda çabalar gösterilmiştir. Ancak, doğru bilgiye dayanarak yapılan yorumlar da kuşkusuz AB’nin kendi yorumlarıdır. Yani onlar doğru bilgiye ulaştıktan sonra, nasıl yorum yaparlar, kendi değerlendirmelerini nasıl yaparlar, o da kuşkusuz onların vereceği bir karardır, böyle yaklaşmakta fayda görüyorum doğrusu.

Evet, başka soru yoksa hemen imza törenine geçelim.